CHP’yi izlerken aklıma zehirli sorular geliyor

21
Reklam

Türkiye günlerdir CHP’ye yoğunlaşmış durumda.

Daha doğrusu Kemal Kılıçdaroğlu’na…

Önceki gün partisinin belediye başkanlarıyla bir toplantısı vardı CHP liderinin; dün de Parti Meclisi üyeleriyle…

İlkinde bütün dikkatler İstanbul büyükşehir belediye başkanıyla karşılaştığında ne olacağı üzerindeydi; dün de kendisine haber vermeden ‘değişim’ konulu zoom toplantısı yapan partisinin önemli insanlarının ona nasıl davranacağındaydı.

Her iki toplantıdan da, anladığım kadarıyla, dikkatleri hak eden bir görüntü çıkmadı.

Zaten diyeceğini iki toplantı arasında Hürriyet yazarlarıyla buluştuğunda söylemişti CHP lideri…

Verdiği mesajları okuyan CHP’liler ne düşündüler elbette bilemem; kendimin ne düşündüğümü yazabilirim ama: CHP’den bundan sonra herhangi bir hayatiyet işareti almanın mümkün olmadığını düşünüyorum.

Belki ‘ölümüne CHP’li’ denilebilecek birileri vardır ve onlar gözlerini ve kulaklarını Türkiye’nin izlediği gelişmelere kapattıkları için olan-bitenden etkilenmezler; ancak partilerini seçimlerde başarılı, yerelde veya ülke yönetiminde görmek isteyen CHP’lilerin beklediklerinin gerçekleşmeyeceğini anladıklarını sanıyorum.

Reklam

CHP seçimden yenilgiyle çıktı ama esas seçim sonrasında nakavt oldu.

Dün akşam son zamanlarda pek yapmadığım bir şeyi yaptım ve televizyon ekranlarındaki tartışma programları arasında bir süre gezindim.

Ekranlarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Körfez ülkeleri gezisine dair programlar da vardı, fakat esas ilgi CHP’de yaşananlaraydı. Konular bu denli farklı olsa da, hepsi sonuçta iktidarın lehine sayılabilecek programlardı.

Sekiz ay sonraki seçime Türkiye bu hava içerisinde gidecek.

Tartışılan konular ya iktidara methiye amacı taşıyacak ya da anamuhalefet partisine yergi…

“Acaba” diyorum, “CHP’nin genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu benim kanallar arasında hepi topu bir saat dolaşarak edindiğim kanaati besleyen, kendisi ve partisi aleyhindeki tabloyu göremiyor olabilir mi?”  

Hadi kendisi olan-bitenin tam ayırdında değil diyelim, eşi-dostu da mı gelişmelere sağır ve kör?

Partisi seçimde her zamanki oy oranının üzerine çıkamamış iken, cumhurbaşkanı adayı olarak kendisine verilen %48 oyu sahipleniyor Kılıçdaroğlu. Başarısız olduğu iddiası yüzüne vurulduğunda 25 milyon ve %48 oy aldığını hatırlatmasından bu belli oluyor.

Reklam

İyi de, partili olmadıkları halde cumhurbaşkanı seçiminde oyunu kendisine vermiş yaklaşık 12 milyon insanı düşürdüğü durumu nasıl olur da fark edemez?

Hatta 25 milyonun büyük bölümünün muhtemel hislerini…

Sorular birbirini takip ediyor ve her soru ister istemez en aşırı ihtimalleri akla getiriyor.

Ben yine de zihnime üşüşen aşırıları bir tarafa bırakarak en masum ihtimali buraya kaydedip aradan çekileceğim.

Galiba partisinde, kendisi ayrıldığında yerini dolduracağına inanabildiği, akıllı, dürüst, namuslu gibi sıfatlarla mücehhez bir başkası bulunduğunu sanmıyor Kılıçdaroğlu; bu sebeple bulunduğu yeri bırakmamak için mücadele veriyor görünüyor ama, aslında onun kavgası, CHP’nin bugünü ve yarını için…

Olabilir mi? Akıllı, dürüst, namuslu birileri yok mudur CHP’de? 

Hadi canım…

Yanlış duymamışsam dünkü toplantıda buna benzer bir gerekçeyi telaffuz etmiş Kılıçdaroğlu

Sözümde durup yazımı burada keseceğim.

ΩΩΩΩ

Reklam

21 YORUMLAR

  1. Ben de bu gün bir değişiklik yaptım ve laz bir çaycıda çay içtim. Kapıdan içeri girer girmez çay ocağının üst kısmını işgal eden erdoğan fotoğrafı karşılıyordu. İki emekli birbiriyle “60 yaşıma kadar prim ödedim sen 50 yaşına kadar ödedin EYT’li 40-45 yaşına kadar ödedi şimdi benimle aynı maaşı alıyorsunuz hak mı bu” tartışması yapıyor. Çaycı laz yanımda oturan adamı bilgilendiriyor: “devlet kemer sıkma politikası uyguluyor, diyelim ki 15 bin lira maaş alıyorsun 10’u senin 5’i devletin. Devlet senden o 5 bin lirayı istesen de vermesen de zorla alacak”

    araya girip soruyorum, sonunda sen de gerçeği gördün yani, peki devlet 5 bin lirayı nasıl alacak, bu adamın haberi olacak mı bundan? Laz çaycı: “15 bin lira maaşın 5 bin lirasını verince haberi olur da ya”

    Yanımdaki adama dönüp soruyorum, maaşının 5 bin lirasını Erdoğan’a verdiğinden haberin olacak mı?

    Yanımdaki adam cevaplıyor, “öyle yaparsa seçimleri kazanamaz, ben oy vermem o zaman”

    Laz çaycıya dönüp bak sen bu gerçeği gördüğün halde 5 bin lirayı nasıl aldığını sen bile anlayamayacaksın, anlayabilmen için ekonomi tartışmalarını takip etmen gerekir diyorum. İddiacı laz “ben cebimden çıkan her kuruşu anında farkederim” diyor.

    Laz çaycı Erdoğan’a ödediği paranın farkında ama detaylandıramıyor sadece.

    Bu günkü haberlerden bir örnek olarak Erdoğan döviz brosu işlemleriyle senden bu gün kaç para aldığını farkettim mi peki, Erdoğan bayramdan önce kapalı çarşıdan market arabalarıyla ucuza dolar topladı, 22-23 liradan topladığı dolarları bu gün 27 liradan satarak senin cebinden kaç para arakladığını farkedebildin mi peki?

    Laz ya anlayamayınca hemen sinirlendi “sen nerelisin” diye sordu. Erdoğan’a toz konduramadığını anladım ve burnum hafif büyük olduğu için laz olmadığımı da anlamaz nasıl olsa diyerek ben de lazım dedim gülerek. Laz çaycıyı daha fazla sinirlendirmemek için bir çay daha isteyip konuyu değiştirdim:))

  2. Sanırım kalanını yorumcular doldursun istemişsiniz Fehmi bey, sizi de anlıyorum.

    CeHaPe ve sol tarafta bu seçimde şöyle bir iyi gelişme oldu halk açısından, içlerindeki TİP’lileri görme şansımız oldu, bence daha fazla bölünmeli ki gerçek yüzleri ortaya çıksın, mesela katı laikçiler de ortaya çıkmalı, hepsi KKnın arkasına saklanmış fırsat kolluyorlardı, nasıl olsa KK gandi gibi sakin ve dürüst bir adamdı, neyse ki halk bunlara nanik çekti de hevesleri kursaklarında kaldı.
    KKnın, karakter olarak sinik ve zayıf bir adam olduğu görülüyor, kolay yalanlanabilen veya kolay ortaya çıkabilen ya da kolayca açığa düşürülebilen bir adam çünkü. Önüne gelen KKyı yalanlayabiliyor ya da meydan okuyabiliyor. Bu da zayıflık göstergesi. Ettiği laflar da öyle. İnsan kendi partisine dürüst biri olsa kenara çekilirim der mi? Ya da altılı masaya danışmadan Özdağ’la o protokolü imzalayabilir mi? Herkese boncuk dağıtıp dereyi geçene kadar deme lüksü/cesareti/sinikliği olabilir mi? Her açıdan dökülen bir adam.
    Neyse ki ülkenin başına gelmemiş, Allah korumuş ülkeyi.

    • Tip (Türkiye işçi partisi mi acaba) bilmiyorum açılımını illegal bir oluşum mu acaba? Hdp yada gomonist partileri de duydum lakin,
      Bu yorumla chp nin ilgisini ilgilisini alakasını ne menem bir partiden bahsediyorsunuz Hüseyin bey ? Anlattığınız ğartiler beni paniğe düşürdü şimdi yimi!
      Sizi zaten hiç anlayamadım!

      • TİPli ya da katı laikçi dediğim kesimler KKnın arkasına saklanıp iktidara gelmek için avuçlarına ovuşturanlar. Adam sanatçı, ankormen, iş adamı veya bilmem ne, Cehape ve Atatürk ardında saklanmasınlar gerçek yüzleri ortaya çıksın, mertçe desinler ki ben goministim, işçi partiliyim, ulusalcıyım, anti-müslümanım, aleviyim vs. Saklanmasınlar artık, Cehapeye en büyük iyilik Cehapenin sırtındaki bu kenelerin atılması olacaktır. Gerçek Cehape kimlerden müteşekkil görelim. Ha gerçeği bu zaten dersen ona da tamamım, layığını bulsun başka bir şey istemem.

        Bunlara milletimiz asla teveccüh etmez, ancak bir ambalajları olursa kanabilir.

  3. 25 MİLYONA HAKARET
    İktidar partisinin bir mensubu tanıdığım:
    “–Reisten başka ülkeyi yönetebilecek kimse yok.” dediğinde ben de:
    “–Bu ifaden, kendin dahil iktidarıyla muhalefetiyle tüm vatandaşlarla herkese yapılabilecek en büyük hakarettir.Biz hepimiz malız itirafıdır. Özellikle de iktidar seçmenine.Zira milyonlarca insandan yetiştirilebilecek bir kişi bile yok demektir.Zira yıllarca iktidarda kalıp alternatif bir kişi bile yetiştirilemediğine göre” demiştim.
    Kılıçdaroğlu’na da aynı cevabı vermemiz
    gerekmiyor mu?
    25 milyon muhalif seçmeni ve milyonlarca CHP’li seçmen ve üyeyi bu şekilde aşağılamış olmuyor mu?
    Bence kesinlikle oluyor.
    Bir de şunu diyordu:
    “–CHP genel başkanlığı kimseye altın tepsi içinde sunulacak makam değildir.”
    Vallahi de billahi de çok doru söylüyor.
    Kendisine “altın ” tepsi içinde sunulmadı.
    Çöpe atılmış, hurda değeri bile olmayan çok kirli ve mikroplu bir “tepsi” içinde sunuldu.
    İçinde HİV dahil her türlü mikrop ve virüsü barındıran bir tepsi içinde sunuldu.
    Atalarımız ne diyordu?
    “–Takke düştü kel göründü”
    Kelleri de gördük, elleri de.
    Ellerinde ülke ve vatandaşlarımız adına hiçbir şey olmadığını gördük.
    Siyasal İslamcılara verdik yetkiyi, gördük etkiyi.
    Bir gram helâl yediklerinde acil servislik olacaklarını gördük.
    Ülkemizin eroin ve kokain sevkiyatının birinci hedefi olduğunu gördük.
    MET cenneti olduğunu gördük.
    Maalesef muhalefetin de birinci vazifesinin bu iktidarı ayakta tutmak olduğunu da gördük.
    İktidarıyla muhalefetiyle şunu çok rahat söyleyebiliriz:
    “–Takke düştü takiyye göründü.”
    Bu sitede seçim öncesi dahil, uzun süredir ne diyordum?
    “–Alayı gidecek ve gitmeli de”
    Ülkenin bu hale gelmesinde alayının tuzu-biberi var da ondan.

    • Sayın yk “–Alayı gidecek ve gitmeli de” diyorsunuz ama seçimler yapıldı, kimsenin bir yere gittiği yok, iktidarımız yerli yerinde duruyor, kemal bey deseniz gitmeyi bırakın iyice gelmiş gibi görünüyor:)
      Sizin gibilelere kalsa on yıl önceki abd başkanı da mitt romney olacaktı,
      meydan boş nasılsa, sık babam sık!!!!

    • YK anlaşılan sen muhalif bir yorumcusun😂kızgınlığından belli..alayı gitmeli imiş..sen muhalefetin alayından bahsediyon herhalde..6+1 …..kemali , merali, davudu,alisi,temeli,apo heykelcisi, falan alayı demek istiyon herhalde..yoksa millet halinden memnun.seçimden 1 ay geçti ..hala anlamadinmi kimin gitmesi gerektigini.gözlüğünü değiştir.herkes kendi gözlüğün rengine göre alemi görür.siyahsa siyas, şeffafsa nurani beyaz görür.sana göre ülke yangın yeri, feci, yaşanmaz ve ülkenin geldigi hal fecaat…..bu gözlükle sen nasıl hayattan lezzet alacan , güzellikleri görecen.imkansiz.şu gözlüğünü değiştir bakim…

    • Kılıçdaroğlu’na göre; partiyi birlikte yönettiği CHP’nin parti meclisinde, MYK’sında, milletvekilleri arasında, belediye başkanları içinde, il ve ilçe başkanları nezdinde bir tane parti ilkelerine bağlı, geçmişi temiz biri yok ki; hazret, kaybettiği 12 seçim sonrası istifanın semtine uğramıyor…
      İşin açıkçası anlayamadığımız, CHP saflarına yakıştıramadığımız, o salonda bulunan belediye başkanlarından bir tek Allah’ın kulunun kalkıp da “Sen ne diyorsun hemşehrim?! Derhal özür dile!” dememiş olması…
      Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlara bizden hatırlatması… Sustuğunuz anda ilkesizlik ve kirli suçlamasını kabullenmiş olacaksınız… Yalnız şunu da belirtmeden olmaz; bu itirazı dillendirmek için çok da vaktiniz yok… İş işten geçtikten sonra yapılan itirazın hiçbir anlamı kalmayacaktır…

  4. Bu günki yazıya da çok güldüm…sayın yazar byby kemalin nasıl(kasetle) ve kimler tarafından chp baskani oldugunu unutmuş ve sağlikli demokrasilerde ki gibi yenilince bırakacagini zannediyor ve şu anki durumu farkedemeyecek kadar saf aptal duyarsız zannediyor..veya aslında bildiği halde yançiziyor😂sayın yazar biraz okurlarini ciddiye al …mesela aklina şu zehir soru geliyor mu..kim bu kasetle by kemali başkan yapanlar..bunlarinda mi gücü yetmiyor by kemale😂😂😂

    • Siyaset dünyası gün geçmiyor ki yeni bir şeyle karşılaşmasın.
      Demokratik laik bir yönetim altında yönetilirken, şeyhler tarikatlar cemaatler kavramını (absürt lüğünü) görünce vatandaş, şeriatla damı yönetim geldi de!..
      Diye afalayıp kalıyor!!!
      Siyasete uygun siyasetçi aranması gereken düzende,
      adamına göre siyaset düzenlemesi aklını allak bullak ediyor seçmenin!!!
      Borç alan EMİR ALIR literatüre girdi😡.
      Kasetle koltuğa oturmak sadece düğünlerde olur zannedilirdi😯😯😯.
      (Dün bizim sitede bir komşu yönetimi devirip -aslında güya kendi geçecek oturacak o koltuğa- kazanabilmek için yılanla işbirliği! yapılma önerisini doğal bir şeymiş gibi algılamaya başlamış kabullenmişti. Bana da yanlış düşüncesini teyit ettirmeye çalıştı!)
      Yani sayın kaya, yanlışın başı sonu k.çı yoktur! Her tarafı B.K’ tur😡).

      • “… adamına göre siyaset düzenlemesi aklını allak bullak ediyor seçmenin!!!” filan buyurmuşsunuz da,
        seçmen son 20 yıldır sürekli ve istikrarlı bir şekilde iktidarımızı destekliyor, yani pek öyle allak bullak bir durumu yok, ama sizin gibilerin hali epeyce bir perişan görünüyor:)

  5. CeHaPe parçalanır mı yeni yavrular doğması TR siyaseti ve sol için daha iyi olur mu?
    Kılıçtaroğlu lu mu Kılıçtaroğlusuz mu?
    İmamoğlu mu başkası mı?
    Bu soruları sormak iyi dir de cevabını kimse veremez, doğruyu bulmanın da yolu bu değildir! Al sana soru:
    1-RTErdoğan, bu haline bırakılsa mı muhalefet için iktidara gelme ihtimali yüksektir?
    2-Kılıçtaroğlu suz bir CHP ile bir sonraki döneme girilse mi muhalefetin kazanma ihtimali yükselir?
    3-Kendi belediye başganlarıyla kavgalı bir partinin akibetinin İYİ mi? Kötü mü olduğu konusunda roman ansiklopedi!..🤔
    BAKIN SORULAR ZEHİRDEN ZIKKIMA dönüşüverdi birden!😡
    (Bir tiyo:seçmen kendi elemesini bir yaparsa!.. TAM YAPAR!🙂).

    • İmamoğlu ‘Biz sayın genel başkanımızla baba oğul gibiyiz. Baba ile oğulun arasını açmaya çalışıyorlar. Bunu başaramayacaklar’ falan deyip vaziyeti kurtarmayı deneyecek.

      İzleyip göreceğiz.

      Tamam! Biz izleyeceğiz de CHP’ye gönül verenler de mi izleyecek? Bu pespayeliklere seslerini yükseltmeyecekler mi?

      Onu da bekleyip göreceğiz!

  6. İmamoğlu, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmak üzere. Zira ikili oynamasından ötürü, yüzünde ‘Rabbi yessir’ler gören Meral ablasını da kaybetti.
    Artık girmiş bulunduğu bu çıkmaz sokakta CHP Genel Başkanlığı makamına oynamaktan başka bir seçeneği kalmadı. Bundan böyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı bile çok zor.
    İmamoğlu bindiği bu alametle kıyamete gitmek zorunda.
    ‘Değişim’ diyerek, genel başkandan habersiz gizli toplantılar düzenleyerek kurultaya hazırlanıyorlar. Toplantı kaseti medyaya sızdırılınca rezil oldular. Böylece; mertçe meydana çıkıp genel başkanlığa aday olabilme şansını da kaybetti.
    Düne kadar kurtarıcı dedikleri Kılıçdaroğlu, bugün tu-kaka edilmeye çalışılıyor. Kılıçdaroğlu ise kaybetmiş olduğu 12 seçimin pişkinliğiyle, alınan yüzde 48 oyun kendisine ait olduğunu ileri sürerek seçimleri kaybetmediklerini iddia ediyor.
    Bu başarıyla (!) CHP’nin başında kalmaya devam edeceğini söylüyor.
    Malum, Kılıçdaroğlu’yla birlikte CHP’de işler FETÖ yöntemleriyle (kaset vb.) yürüyor, yürütülüyor.
    Sonunda Ekrem İmamoğlu da kasetten nasibini aldı.
    Birkaç tavşanın peşinden koşup hiçbirinin yakalanamayacağını İmamoğlu da gördü.
    CHP’de meydan yeri kaset savaşlarına kaldı; sıradakileri de önümüzdeki günlerde göreceğiz!

  7. Herkes CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na yükleniyor ancak Sol entelijansiya bu meseleyi görmezden geliyor. CHP’nin Erdoğan’ı devirmek için her türlü transfere, birleşime, açılıma alışkın olduğunu biliyoruz ancak “Türkiye Solu” bu hale niçin geldi sormak lazım.
    Sol ittifakların üyeleri özeleştiri yaptılar mı bilmiyorum ancak Kılıçdaroğlu’nun bu geniş yelpazesinde yer almaları silinmez mürekkeple tarihe geçti.
    Erdoğan karşıtı Sol partilerin Ümit Özdağ’la aynı kazanda kaynaması tam da Aziz Nesin’lik bir hikâye. Bir zamanlar dürüstlüğü öne çıkarılan Kılıçdaraoğlu’nun bu kıvrak siyaseti artık bizim beynimizi yakıyor da sol çevreler buna niçin sessiz kalıyor. Soldan sağa bu kıvrak siyaset yerel seçimlerde de tekrarlanırsa yine Cumhur İttifakı’na yarayacak görünüyor.

  8. Bu iş nereye varır?
    ‘Değişim’ ve ‘yenilenme’ taraftarları “parti içi demokrasi” klişesini kullanıp bu ihtilafı zevahiri kurtaracak bir noktaya getirirler bence.
    Yani Kılıçdaroğlu’nun bir yere gittiği yok. Zira son kullanma tarihi daha gelmedi.
    Not: Fehmi abiye mutlu yıllar diliyorum, doğum günün kutlu olsun.

  9. kemal kılıçdaroğlu haklıdır, sadece chp mensuplarından değil, kendisine oy veren herkesten de çok daha dürüst bir insandır, ilkeli bir liderdir:)
    Ona buna bakanlık makam mevki dağıtmasını da o kadar büyütmeyelim, büyükelçilik de verebilirdi, noolmuş?

  10. Akıllı, dürüst, namuslu birilerini aramaya gerek yok artık çünkü bu strateji tutmadı. Sözü en masuma söylettiler, en dürüstü öne çıkardılar olmadı. Havaya atılan taş zanneti ki kendi iradesiyle uçuyor. Yukarı bakanlar gördü. Görmeyenler de kaldırsın biraz başını.

    Bundan sonra farklı bir yol izleyeceklerini düşünüyorum. Öne çıkaracakları aday karizmatik lider özelliklerine sahip biri olabilir.

    • Kurultay yaklaşırken hararet daha yükseldi.
      Gitsin diyenler, kalsın diyenler, ben geleyim diyenler, o gelsin diyenler…
      Bir de “ortak akıl” peşinde olup “üçüncü yol” teklif edenler var.
      Şöyle diyorlar:
      Ne statüko korunsun, ne de “Sen git ben geleyim” denilsin.
      Nasıl olacak o?
      Az kuru, az pilav gibi mi?
      Bazı şeylerin “yarı”sı olmaz. Ya vardır, ya yoktur.
      Yarı başkanlık olur da yarı hamilelik yoktur. Peki, yarı genel başkanlık mümkün mü? Misal eşbaşkanlık.

  11. başkasını boş verin sn Koru AKP ye vermediğine göre kılıç beye verdiğiniz oydan dolayı pişmanlık hissediyorsunuz?
    Eğer bu parti ve kılıç bey iktidara gelseydi ülkenin başına gelenlerden kendinizi sorumlu hissedecekmiydiniz?
    ÇHP denen Atatürk ün kurduğu partide sizce de mi geçmişi temiz bir tane adam yok ?
    Sizce Erdoğan mı yoksa kilicbey mi diktatör?Kılıç beyın yaptıklarını gördükten sonra Sn Erdoğan a haksızlık ettiğinizi dusunuyormusunuz?
    Hadi bu sorulara cevap ve ve itiraf edin.

    • Dilin Kemiğimi var.
      Herkes bir komplo teorisi uyduruyor birde ben uyduruyum.
      Bak bunları Muhalefet bilerek yapıyor Hükümet bunlara bakarak ortada muhalefet kalmadı yapa bildiğimiz Zammı yapalım pardon Zamcıkları yapalım diyor. (Amaç Hükümetin Koyun postlu olmadığı Kurt poslu olduğunu halka öğretiyorlar)

      Gemi var Gemicik var Zam var Zam’cık var
      https://www.youtube.com/watch?v=VDIdyGderwI

Yoruma kapalı.