CHP’yi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu anlamak gelecek seçimin ipuçlarını sağlıyor

54
Reklam

Ülkemizde siyasetle de ilgilenenlerin büyük çoğunluğu, haber ve yorumlar için geleneksel medyayı değil, internetin sağladığı habere ve o haberle ilgili yorumlara ânında ulaşma imkanı sağlayan alternatif medyayı tercih ediyor. 

Günlük gazetelerden seçtiklerimize de internetten göz atıyoruz, ama daha çok haber sitelerine dadanıyor, vaktimiz varsa YouTube üzerinden yayın yapan kanalları takip ediyoruz.

Alternatif medya gelenekselin siyaset üzerindeki hakimiyetini sarstı.

Galiba siyasiler bunun farkına hala varamadılar.

Özellikle iktidar ortağı partiler ve yönetim kademeleri…

İktidarın es geçtiği alternatif medya muhaliflerin sesini duyurma aracı bugün.

Kılıçdaroğlunu doğru okumak

Konuyu aklıma CHP’nin ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun geleneksel medya eliyle zora düşürülme girişimleri düşürdü.

Reklam

Eskiden, ülkemizdeki medya düzeni muhalefetin ağırlıklı olarak temsil edildiği geleneksel biçimiyle devam ederken, iktidarlar hayli zorlanırlardı. Turgut Özal, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan’a kök söktüren bir medyamız vardı.

İsimlerini saydığım siyasilerin yakın zamanlarda ‘medya’ diye adlandırılan geçmişin ‘basın’ gücü tarafından hırpalanmalarına isyanlarını kendi ağızlarından işitmişliğim var.

Bugün durum tersine döndü. Geleneksel medya neredeyse bütünüyle iktidar yanlısı ve muhalefete kök söktürüyor.

Manşetleri ve köşe yazılarıyla gazeteler, tartışma programlarıyla TV kanalları, koro halinde, muhalefeti mitralyöz ateşine tabi tutuyorlar. 

Ülkemiz muhalefeti geleneksel medyada bulamadığı kendini savunma imkanını alternatif yolları deneyerek geniş kitlelere ulaştırabiliyor.

CHP’yi kendisine yakın bilmeyenler bile geleneksel medyaya karşı direnişini takdirle izliyor Kemal Kılıçdaroğlu’nun…

Ne yalan söyleyeyim, ben de, bu son cümlede yer alanlardan biriyim. Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyumu CHP’li birine verir miyim, bilemem, ancak daha önce “Asla vermem” dediğine emin olduğum pek çok insanın son İstanbul belediye başkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’nun aday gösterdiği Ekrem İmamoğlu’na oy verdiğini biliyorum.

Zaten Kılıçdaroğlu da iktidar cephesinden ve geleneksel medyadan gelen baskılara rağmen “Cumhurbaşkanı adayı olacağım” demiyor. 

Reklam

Meclis’te bütçe müzakereleri sırasında yaptığı konuşmada iktidar saflarından gelen “Aday olacak mısın, açıkla” baskılarına “Olmayacağımı kim söyledi?” cevabını vermesi, ardından seçimde kimin aday olacağına ‘Millet İttifakı’ olarak karar vereceklerini açıklaması usta bir manevraydı.

Kendisinden “Aday olacağım” veya “Adayımız CHPli biri olacak” demesini bekleyenlerin üzüntüleri her hallerinden belli oluyor.

CHP’de etkili görevlerde bulunanlar henüz genel başkanlarının taktiksel kıvamına erişmiş görünmüyorlar ama.

Yeni dönemin özelliği

Son iki yıldır ülkemizde uygulanan anayasal güvenceye de sahip yeni sistem, ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’, ne kadar kalabalık bir seçmen tabanına sahip olurlarsa olsunlar tek bir partinin gücüyle iktidara erişmeyi imkansıza yakın bir hale getirdi.

Bugünkü iktidar ve son seçimde cumhurbaşkanı seçilmeyi başaran Tayyip Erdoğan bu durumu MHP desteği sayesinde kazandı.

Yapılacak ilk seçimde de yine ittifaklar sandıktan kimin önde çıkacağını belirlemek için yarışacaklar ve hangisi daha geniş kitleleri ikna edebilirse iktidara erişebilecek ve o ittifakın adayı cumhurbaşkanı seçilebilecek.

Kamuoyu yoklamalarına gerek yok; iktidardaki varlığını devam ettirebilmesi için AK Parti’nin MHP’yi yanında tutabilmesi de ilk seçimde istenen sonuca ulaşmayı sağlayamaz; bir sonraki seçimin sonucunu, AK Parti-MHP cephesi dışında kalan partilerin aynı ittifak çatısı altında buluşması belirler.

[En son ABD seçimlerinde de gördük: Kamuoyu araştırması yapan kurumların öngörüleri ile sandık gerçeği birbirini tutmuyor. Aynı durum son birkaç seçimde bizde de yaşandı. Sebebini tam anlayamasam da, ben bunun bir biçimde siyasete ilgi duyan insanların alternatif medyadan beslenmesiyle ilgili olduğunu düşünüyorum.]

Mevcut iktidarın devamı, muhalefet cephesini zayıflatması, orada yer alması beklenen partilerden bir-ikisini yanına çekmesi veya karşı cepheyi dağıtması ile mümkün olabilir.

İçindeki uzlaşmaya kapalı çelik çekirdeğin partide söz sahibi olmasına kapı aralayarak CHP’yi yalnız başına bırakmak, HDP’nin kapanmasıyla sonuçlanacak bir süreci başlatmak veya HDP’nin kendi başına gireceği seçimde baraja takılmasını sağlamak…

Bunların iktidarın siyasi hesaplarının satır başları olduğu belli.

Nereden biliyoruz?

İktidara destek veren geleneksel medyada köşeleri tutmuş olanların yazdıklarından…

Muharrem İnce’nin ayrı başı çekmesi ve onun gibilerin çoğalması da aynı hesapla ilgili.

Kılıçdaroğlu’nun “Aday ol” baskısı altında tutulması da…

Oysa, iktidar cephesi dışında kalan partilerin neredeyse bütünü iktidara gelme başarısı gösterdikleri takdirde güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülmesini talep ediyorlar; bu da cumhurbaşkanını siyasi sistem içerisinde ‘tek adam’ olmaktan çıkarıp var olan bütün taraflar arasında bir ‘hakem’ konumuna getirmek anlamını taşıyor.

Yani? Yanisi şu: Parlamenter sisteme geçilecekse, bu durum bir sonraki cumhurbaşkanının bir siyasi partinin saflarından çıkmasını değil ülkenin bütününü temsil edecek biri olmasını gerektiriyor. 

İşte Kılıçdaroğlu bunun farkında ve o farkındalığa uygun davranıyor.

Kendilerini iktidara göre pozisyonlayan geleneksel medya unsurları da bunun için Kılıçdaroğlu’nu sürekli hedeflerinde tutuyor.

Onların fark etmedikleri gerçeği en başta yazdım: Geleneksel medya gücünü kaybetti ve yerini siyasete ilgi duyan büyük çoğunluğun takip ettiği alternatif medyaya bıraktı.

Bu yeni gerçeği günümüzün iktidarı da ilk seçimde anlayacak.

ΩΩΩΩ

Reklam

54 YORUMLAR

  1. Kılıçdaroğlu adaylık sinyali vererek, Ali Babacan’a yol açıyor. Ali Babacan ve Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura götürebilir mi? Bu durumun Ali Babacan’ın gerçekleşmesi için Ali Babacan’ın en az yüzde 15 oy alması gerekmektedir.
    İlk tur için tahminim:
    Ali Babacan: yüzde 22
    Kemal Kılıçdaroğlu: yüzde 18
    Meral Akşener: yüzde 6
    Selahattin Demirtaş: yüzde 8

    Bu durumda tur için muhaliflerin oyu yüzde 54’e ulaşıyor.

    • Sayın değerli yazarlarımız, linklerin altına birer paragraf da eklerseniz (devamı ..) konuya ilgili yazılarınızı da kaçırmamış oluruz.
      Yazarın yazısı ile ilgisi olmayan ağır sanayi hamlelerini okumak yerine, günümüzde insanlar çok daha akıllı hissettiklerinden kendilerini,
      Satıver gitsin canıımm, yada
      Dolaramı baglasakta sözleşme yapsak,
      Bağlamadan mı versekte kurtulsak, diye
      Kendilerini harap ediyorlar.

  2. Avrupa ağır yaptırım çıkarmadı, acaba neden, RTE rüşvet mi verdi demiş bir okur. Elbette rüşvet verdi. Herhangi bir yaptırım kararı olursa olacak belli. CB, Suriyelileri sınıra sürecek. Hadi Avrupa’ya diye. Bunu kaç defa da yaptı. Üstüne Suriyelilere bakıyorum diye milyar Euroları Avrupa’dan alıyor. Daha ne olsun. Rüşvetin alası verilmiş alınmış. Bu kadar Suriyeliyi neden burada tutuyorsunuz, pis koşullarda yaşatıyor ve en pis işlerde çalıştırıyorsunuz üç kuruşa? Bırakın mülteci haklarını kullansınlar istedikleri ülkeye gitsinler insanca yaşasınlar. Onlara da bu ülkenin insanlarına da yazık. Üç kuruş rüşvete değer mi?

  3. Yerli-milli tank ihalesinde yaşananların ayrıntılarını öğrendikçe ürperiyorum, sıkıntı basıyor ve bir “Beka” sorunu olduğunu görüyorum. Türkiye için Suriye Kürdistanı sorunu ‘çok önemli’ ile ‘hayati’ arasında bir öneme sahiptir. Türkiye’nin esas “Beka” sorunu ise mevcut yönetimdir.

    Türkiye’nin ortak akılla yönetildiği 2007 yılında milli tank için prototip yapma işi Otokar’a (Koç S.S. şirketi) veriliyor. Zira bu işi yapma yeterliğine sahip tek firma Otokar o zaman. Otokar tankın prototiplerini yapıyor ve tüm testleri geçiyor. Daha sonra seri üretim için Otokar’ın verdiği teklif yüksek bulunup ihaleye çıkılıyor. İhalede BMC daha düşük teklif veriyor ve iş ona veriliyor.

    BMC’ye tank fabrikası kurması için devasa bir arazi tahsis ediliyor. Fakat BMC tank fabrikası kurmuyor ve TSK’ya ait Tank-Palet Fabrikası 25 yıllığına 50 milyon dolar kira ile veriliyor. Bu rakam ihale bedeli yanında devede kulaktır. Oysa iş Otokar’a verilseydi kendi tank fabrikasında üretim yapacaktı! Bu durumda ihalenin eşit şartlarda yapılmadığı açık, tipik bir ihale yolsuzluğu yapılmıştır. Yandaşa “sen en düşük teklifi ver sonra sana fabrika da tahsis ederiz bazı bahaneler bulup ek ödemeler de yaparız” denmiştir.

    Buna rağmen başta motor olmak üzere bazı ekipmanlar temin edilemediği için tank üretilememektedir. Daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki linkte verilen makaleleri okumanızı mutlaka öneririm. Milli tank üretimi gibi bir konuda gösterilen liyakatsizlik ve yolsuzluklar ileride kesinlikle yüksek yargıda dava konusu olacaktır.

    https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tank-palet-gercekleri-4-57680yy.htm

    Not: Makale-4, aynı konudaki diğer makalelerin linkleri yazının en altında verilmiş.

  4. Sayın koru nun kılıçdaroğlu nun usta manevralarını çok övmüş pek bir beğenmiş
    Aslında durumun özeti
    CB olmaması için 2008 de nerdeyse darbe yaptıkları Gül ü allem edip yalanlarıyla ve tapeleriyle morfinleyip Gülü çatı aday yapması
    Çok büyük bir ustalık CHP ile şeriatçı dedeyi seçimden sonra ne olacağını bile düşünmeden aynı potaya sokması
    HDP ile IYI partiye aynı masada buluşturmaya
    Tabbi ki bu Kılıçdaroğlu gibi 3 lafın 2 sinde gaf yapan birinin Oyun planı değil
    Bu plan taneleri veren maskelilerin işi
    Bu plan Enver Altaylı ile yüzlerce kez konuşan bölücek in ilşi
    Bu plan onu kaset ile oraya getirenlerin planı çtabii ki ustaca olacak
    Ama herkesin planı varsa yaradanın da bir planı var elbet

      • Bu edepsiz yorumun yakışmış sana
        Sizin namusunuza Haçlılar dokunmuyor
        Papazınızda peygamber ile eşit olduğundan yaradanla böyle dalga geçme cüretini buluyorsun

        • Kuran’daki bir ayette mealen şöyle diyor: “İçinizden kimileri var ki biz o kararları alırken yanımızdaymış gibi konuşuyorlar”. Bu ayet dincilere yöneliktir. 🙂

          • Allah Kerim ABD ajanları plan yapıyor ama en büyük Allahtır demek dincilik ise
            Haçlılar namusuna dokunmaz diyen namussuzlarka ilgili bir ayet de var mı bir bak

  5. 1) “Kemal Bey’in CB adayı olması partisi için de memleket için de iyi olur!”
    Hayır öyle olmaz. Kemal Bey’in CB adayı olması kendisi için de, partisi için de, ülkesi için de çok kötü olur. Bunu ancak AKP’liler arzu eder. Kemal Bey’in Abdullah Gül dışında birini aday göstermesi de yanlış olur, herkes için kötü olur. Kemal Bey bu kadar basit gerçekleri kavramaktan aciz mi! Kemal Bey iktidarın, yandaşların tuzaklarına düşecek kadar enayi mi!
    2) Erdoğan, Gül karşısında hiçbir şansı olmadığını biliyor. Gül aday olduğu takdirde seçimi 40’a 60 kaybedecek. Gül’ün adı geçtiği zaman yandaşların ve trollerin dingildeyip durmalarının nedeni budur. Millet ittifakı Gül’ü aday gösterecek ve bu iş bitecek. Bu kadar net. Adını koyalım: Erdoğan ve AKP’nin Abdullah Gül’den ödü kopuyor… Eğer korkmuyorlarsa o hâlde gak guk etmelerine gerek yok. Seçim zamanı gelince hanyayı konyayı görürüz.
    3) Geleneksel medya… Yani iktidarın tehditle, şantajla, hakaretle, cebren ve hile zaptettiği yazılı medya… Yani satılmış medya. Biz o gazeteleri satılmadan önce para verip alıyor ve okuyorduk. Şimdi üste para verseler okumayız. Ne yazmışlar diye merak edip tıklamıyoruz da… Meslek ahlâkı olmayan insanları niye okuyalım!
    4) Bu bağlamda Kemal Bey’in Abdülkadir Selvi ile selamlaşmasını doğru bulmadığımı belirtmek isterim. Kemal Bey’e Mehmet Akif’in “hiç olmazsa yanımdan kovarım!” mısrasını hatırlatmak isterim. Yine Mehmet Akif’in “acırım tükrüğe billahi tükürsem yüzüne” mısrasını da Kemal Bey’in dikkatine sunmak isterim.
    5) Kemal Bey 2016’da Saraya gitmiş, Huzura kabul edilmişti. Kendisini şöyle uyarmıştım: “Memleket savaşa girse, Ruslar ülkemizi işgal etse, uzaylılar dünyayı istila etse, Yecüc ve Mecüc insanlara saldırsa bile o saraya gitmemek, saray’daki zatın huzuruna çıkmamak gerekir!”
    Bu görüşümü koruyorum. Kemal Bey de bir daha saraya gitmedi.
    6) Küfür bunlarda, tehdit bunlarda, şantaj bunlarda… Bunların tek derdi iktidar ve saltanat. Bir diğer dertleri de fikri idam etmek! Neden? Fikirleri yok çünkü.
    7) Şimdilik çok şükür internete dokunamıyorlar. Güçleri yetse, fırsatını bulsalar internetin de fişini çekerler.
    8) İnşallah tez zamanda ülkenin başından defolup gidecekler. Derin ve rahat bir nefes alacağız.
    9) “Kılıçdaroğlu şimdiye kadar ‘Gül adayımız değil’ diyemedi. Gül’le olan temasını açık ya da kapalı sürdürdü. Kemal Bey siz herkesi kör, alemi sağır mı zannediyorsunuz.”
    Kemal Bey! Bu Abdülkadir adındaki gazeteciye selam vermeyin. Hiç olmazsa yanınızdan kovun!
    10) “Abdülkadir Selvi telefon açıp sorabilirdi bana” ne demek? Siz selamı kesin, o oturduğu yerden sallayıp dursun.
    11) Selvi kimseden emir almadığını, bağımsız ve omurgalı bir gazeteci olduğu iddiasında. Ben tam aksini düşünüyorum. Selvi’nin Gerçek Hürriyet’te işi yoktur. Hürriyet, cebren ve hile ile, tehditle, şantajla, hakaretle Aydın Doğan’ın elinden alınmıştır. Selvi AKP’nin sözcüsüdür. O yüzden Yeni Hürriyet’te köşe yazarıdır. Ülke normalleştiği zaman ait olduğu yere dönecektir.
    12) Kemal Bey! Selvi bugünkü yazısının tamamını size ayırmış. (11 Aralık)
    Size “müfteri” demeye getiriyor. Aklını, vicdanını ve kalemini kimsenin cebine koymadığını iddia ediyor.
    Eğer bu adamla asla konuşmaz, asla görüşmez, bu adamı asla muhatap almazsanız bu tip yanlış anlaşılmalar da olmaz. Yapmayın bunu. Konuşmayın bu adamla. Selam vermeyin. Yanınızdan kovun.

  6. Didem hanım çok yerinde bir tespitte bulunmuş; “…akp eskiden her kesimden oy alırken şimdi daha çok gelir ve eğitim seviyesi düşük kesimlerden oy almaya başladı.” (Göbeğini kaşıyanlardan yani)
    Tuzu kuru ve iyi eğitim almış, bilmem kaç dil bilen allameler de chp ye oy veriyor zaten. Herkesi eğitip profesör yaparsak dersimli kemal de başkan demektir!
    Bizde bi söz vardır; elinkini görmeyen kendininkini mertek sanırmış!
    Olmayınca haya ile edep
    Neylesin medrese mektep?
    Bin yıl da okusa
    Yine merkep yine merkep!

  7. ALTI(6) SIFIR ATILMIŞ HALİ
    İbrahim Kahvecinin 09.12.2020 tarihli yazısında ayrıntısı verildiği şekliyle, Osmangazi köprüsünün aziz milletimize maliyeti 13 milyar dolar. Yüklenici firmaya maliyeti ise bağlantı yolları vs en fazla 1,5 milyar dolar. Gerçekte 1 milyar dolar da. Biz yazıyı esas alalım.
    Yani yükleyici, pardon yüklenicilerin cebine 13 milyar dolar girecek.
    Bugünkü en düşük dolar kuru olan 7.80 YTL den karşılığı:
    – 101.400.000.000 YTL yani 101 milyar 400 milyon YTL.
    Yani TLden altı(6) sıfır atılmış hali.
    Önümüzdeki yıl (2021) bütçesine konulan faiz örneği ise 180.000.000.000 YTL .Yani 180 milyar YTL. Bu da TL altı(6) sıfır atılmış hali.
    TLden altı(6) sıfır atılmasının mantalitesini şimdi anladınız mı?
    Yolsuzlukları ve soygunu küçük göstermek.
    Bu haliyle bile rakamlar merhum Erbakan’ın dediği gibi tren katarı gibi.Katar’ın soygunu da, adı gibi.

    • Hadi sabah siz çokluk yorumcuya üzücü haberi ben vermiştim akşam da sevindirici haberi vereyim kü gece rahat uyuyabilin. Temsilcler meclisinden sonra senato da (Amerikan Senatosu elbette) Türkiyeye yaptırım uygulanmasını isteyen kararı yasalaştırdı. Başkan eğer veto etmezse Türkiyeye yaptırım uygulanacak gibi duruyor. Neden peki; çünkü Türkiye Ruslardan silah almış. O neden peki çünkü paramızla almak istediğimiz halde ABD VERMEMİŞ. Niye vermemiş acep? Bana kalırsa amerika yarın bize saldırma ihtimalini düşnerek güçlü savunmamız olsun istememiş. Peki bizim irlandalılar niye seviniyor. İşte buna hiç bir aklı eren kişi makul mantıklı bir cevap verebilmiş değil. Kendileri de verebilmiş değiller. Tek amaçları Tayyip iktidardan insin diye her konuda işbirliği yapacaklar. Hatta ön alacaklar. Sormak isterim size bir soru sorulsa “Tayyip iktidardan düşmesi için ona oy verenlerden 10 milyon kişi ölecek deseler acaba ölmesin dermiydiniz? Bana öyle geliyor ki demezdiniz. Zira Tayyip inmesi için amerika ambargo uygulayacak dolaylı da olsa muhalefetin eli güçlensin diye. Ki zaten müstakbel başkan bunu deklare etmişti. Hadi bakalım hayırlısı. Ama göreceksiniz az çok birşeyler olacakve yine siz kaybedeceksiniz. Avrupa cesaret edemedi acaba neden diye sormak bile aklınıza gelmiyor çünkü. Gerçi nedeni belli “demek tayyip merkele e rüşvet vermiş” hımm acaba macron a ne yaptı ki ? Yoksa Avrupa kibarlıktan mı böyle davranıyor ne dediniz acaba ?

      • Temsilciler meclisinden olduğu gibi, senatodan da 2/3 oranının üzerinde bir oyla, yani Trump’ın veto edemeyeceği bir oranda geçtiği bilgisini neden vermiyorsunuz. Enformasyonu lütfen tam yapalım.
        Bana göre, yaptırımları ne Trump, ne de Biden uygulayacak.
        Yaptırımları Pence uygulayacak.
        Pazartesiden itibaren Trumptan istifa bekliyorum.

      • Tren katarı gibi YTL li rakamları hala 6(altı) sıfırlı TL sandığınız için, reel karşılıklarını idrak edemediğiniz için malum birine anlatır gibi anlatıyorum. Bakalım anlamışmısınız.
        Türkiye’deki tüm otoyol ve köprülerin yıllık geliri kaç TL?
        El cevap: 2 milyar.

    • Hesap kitap iyidir. Projenin tamamı (izmir istanbul arası toplamı) 15,5 yıl boyunca toplam ödenecek para yıllık 750 milyon dolardan 12 milyar dolar dır yaklaşık. Üstelik bu paradan kdv ödenecektir. Ayrıca bu paranın içinden yolun yenilenme maliyeti, aydınlatma, personel ve sair işletme giderleri de düşülecektir. Tabi bir de yapım maaliyetleri var. Müteahit kredi bulacak bunun için faiz gideri olacak o kadar inşaatı yapacak, üstelik kdv ödeyecek. Acaba o köprü ve yaklaşık 380 km yol kaç paraya maaloldu? Bildiğim sadece 1,5 milyar dolar köprü maaliyeti diyelim diğer kısmı da 3 milyar olsun. 4,5 milyar toplam maaliyet olsa bunun da 15,5 yılda geri ödeneceğini varsayarsak uluslar arası piyasadan %4 le borçlanmış olsalar toplamda bileşik hesapla %45 gibi borçlanmış olurlar yıllık yani kabaca kredi maaliyeti dahil 6,5 milyar dolar eder yani 5,5 milyar dolar kâr sözlonusu olur ancak zaten bu paranın 1 milyar doları KDV olacaktır. Kaldı 4,5 milyar bunun içinden işletme maaliyetini de düşünce 1,5 milyar dolar artı istasyon kiraları kalır. Eh bunun içinden müteahit olun da bakalım siz nasıl çözersiniz. Ne kadarını siyasilere yahut karar vericilere paylaştırırsınız ? Demem o ki yalanı da söylerken biraz insaflı atın olur mu. Hizmetin bir bedeli vardır. Yazdığım rakamlar küsürattan vareste dir. Yanlış yalan yazdığımı söyleyen doğrusunu yazaın. Öyle kafadan köprü 13 milyar demekle hesap olmuyor. Halep ordaysa arşın burda. Sizin söylediğiniz gibi rakamlar gerçekmoşsa elbet herkes Tayyip karşıtı olur. Ama söyledikleriniz gerçekdışı. Muhalefet hastalığı böyle birşey demekki. Zamanında bir siyasetçi de norveçte yapılan bir tüpgeçit ile bizdeki Avrasya Tünelini kıyaslamıştı. Sözde norveçteki tünelin maaliyeti 157 milyon dolar demişti. Hesapladık o tarihte oturduk yanımıza da 3 inşaat mühendisi aldık sadece orda kullanılan betonun maaliyeti 170 milyon dolar olması gerekiyordu. Bunun mühendisliği kazısı demiri işciliği ve daha hiçbir bişeyi bile hesaba dahil değildi. Yani o siyasetçi sosyal medyadaki bi palavracının gazıyla söylemişti. Ama muhalefet akıllandı şimdi artık muhalefet rakamı dillendirmiyor bi keresinde mecliste bu rakamları mv lere dağıtmışlardı. Şimdilerde sadece pahalı diye anlatıp detaya girmeden geçiyorlar. Biri çıkarda hesap yapar diye. Tavsiyem siz de bunu hesap ederek detaya girmeyin.

      • Devlet gerekli kredileri hesaplı temin edip mega projeleri hakediş usulüyle yaptırsaydı maliyet yarısına düşerdi. Yap-işlet-devret mega projeleri müsriflik ve yolsuzluk canavarlarıdır. Dünya rekoru Türkiye’ye aittir ve bu ihanetin hesabı sorulacaktır.

  8. Sn Koru bırakın artık şu seçim konusunu seçim yapılmış millet % 51 ile yöneticisini seçmiş önümüzde 2 yıl daha var gün gelsin tartışırız. Demokrasi tanımı bu değil mi ?
    Biraz etrafımıza bakalım Bakın Azerbaycan savaşı Türk SİHA larıyla kazandı Libya barışı SİHA ile gerçekleşecek Amerikada yayınlanan Almanyada yayınlanan askeri ve teknik yayınları takip edin savaş stratejilerinin nasıl değiştirdiğini yazıyor sihaların . neden Bunlara değinmiyoruz. hani yeri geldiğinde dünya standardında hangi markamız var diyoruz .bakın işte bir BAYRAKTAR ımız var.
    Duydunuz mu TEI helikopter motoru üretti bunu dünyada 6 ülke üretebiliyor bizde bunlara dahil oluyoruz. Övünülecek bir olay değil mi .Topluma biraz moral aşılayacak bir üretim değil mi ? Neden hep negatif olgu enjekte ediyoruz topluma . Neden daha iyi işler üretmek için kafamızı yormuyoruz. varsa yoksa seçim.
    Sn koru bir istatistik tutun isterseniz 2020 yılında kaç seçim yorumu yaptınız ?
    Bu sıkıntılı günlerde morale ihtiyacımız var demorailize olmaya değil.
    Evet siyasi bir yazarsınız ama hayat siyasetsiz de yaşanıyor.

    • Milli savunma sanayinde yerli-milli oranı %70 oldu diyenlere inanmayın derim. Keşke öyle olsa ama değil.

      “İstatistikler yalan söylemez, insanlar istatistiklere yalan söyletir”.

  9. Genel olarak yazılarında sağduyusunu muhafaza eden Sn Koru bu yazısında seçim sonucu ve aday hakkında müstear ama köşeli işaretlerde bulunmuş.
    Seçimin yaklaştığı her halinden belli
    Bakalım Koru’nun gönlünden geçtiğini ima ettiği Abdullah Gül ve alternatif medyanın zaferi olacak mı?

  10. Değerli yazarımıza! Bu sitede bizlere yurdumun çok kaliteli, dürüst, namuslu, mert isanları’nı tanıma fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum.
    Allah Fehmi Koru gibi gazetecilet ve bugünkü yazısına konu olan Kılıçtaroğlu,Sancar, Gergerlioğlu gibi dūrst siyasetcílerden Allah razı olsun.

    Eğer Dünyada ve Türkiyede Koru gibi gazeticilet Kılıçtaroğlu gibi siyasetcıler olmasaidi, şü an dünyanın birçok bölgesinde ve Türkiyede kan gövdeği götüriyor olacaktı.
    Bu siteden kimler geldi kimler geçti 2 sene önce aniden birisi yorumcu kılığı ile buraya dadandı ilk işi burdaki yorumculara hakaret, ve ülkeye hızmet etmiş dürst siyasetcilere iftira atma, hırsız ve rüşvetcileri savunma görevi oldu.
    Ben arada ben bazı arkadaşlara bu linki gönderiyorum, bundan 2 sene önce aniden ortaya çıkan ve şun kayíplara karışmış adeta burada ahlaksızlik abidesi olarak ún yapan
    yorumcunun yazıları olan linki ondann Kazık yemiş birisinr gödermışım.
    Çocuk beyninden vurulmuşa dönmüş ve bana şöyle bir message atti, “abla bu şerefsız yeni bir inşaat şirketi adi altında milleti dolandırma şirketi kuran hırsızların başında geliyor, biraz daha milleti soyma fırsatı vermeleri için ona trolluk vazifesi vermişler…….” Diğer yazdıklarını yazarsam yorumum yayınlanmaz. Uzun zamandır o şahıs buralara uğramaz oldu.

    Geçmişdte olduğu gibi şimdide bu site gibi sosyal medyada adeta terõr estiren bunlardan bir kaçıde burada aktivitelerini devam ettiriyor. Bunların gõrevleri kendi menfaatları için garibanların hayatlarını karartan Ahlaklı hırsızlara kullluk ve kölelik yapmak. Şu anki vazifelerini amirlerine ait pislikleri sosyal medyada paylaşanlara saldırma, hakaret ve tehdit ederek yerine getiriyorlar.

    Ben şahsen bu tiplerin yazılarını,
    açıkcası Erdoğan’n kul köle olanların ve olmuşlar ile birlikte bazı kendini bilmezlerin hiç birisinin yazısını okumam.

    Bugün, Hamza beyin burada boy gösteren erdoğan’ínın emir eri ve trolliğni yapan yaratıklar’dan birisine yazdığı cevabı okuyunca, bana Ahlaksız demiş olduğunu öğrendım.

    Onlara göre, işledikleri suçları başkalarına yíkmak için seneryosunu yazıp sahneliyenlerin hem avukat hemde figüranlıklarıní yapıp kul kõle olmayanlarín hepsi ahlaksız: sadece dúnya tasdikli itirafçı milli damat’ın önune yatmış rüşvetci ve hírsızların yedikleri naneleri ifşa edenler AHLAKSİZ kendileri gibi Hirsizların her biri birer AHLAK abidelerı.

    O AHLAKLİ TROLL sosyal medyaya yazí yazarken aynaya bakarak yazdíğí belli oluyor çúnkú tam kendini tarif ediyor.

    • Ayıp bu siteyi sabahtan akşama hakaret kusur iftira ile dolduruyorsunuz sonra başkalarına yok trol yok insan musfettesi yok mahlukat . uygar insanlara yakışıyor mu ? Ben karsi cephenizde olsam da bir gün yorumlarımda hakaret gördünüz mü ?küfürler hakaretler Değil FİKİRLER yarissin

  11. Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına Nur yağardı.Parlamenter sistem çıkmaz sokak. En geç bunu partiler 2023 seçiminde görecekler.

  12. Bence de son zamanlarda Kılıçtaroğlu gündemde olmayı başarıyor. Peki medya iktidarın elinde iken bunu nasıl yapıyor. Ya medya iktidarın kontoründe değil sosyal medya dahil, ya da medya Kılıçtaroğunun veya Chp nin söylemlerine cevap yetiştiriyor.. Chp nin ortaya attıgı dogru olmayan algı çalışmalarına  ilk başta 100 kişi inansa iktidara yakın medya karşı atağa geçip düzeltmeye kalktıgında gündemde oluyor. 70 kişi gerçeği görse bile elde edilen kar 30 oluyor.Günlerce aynı konu konuşuluyor.
    Chp ye oy verenler de biliyor aslında başkanlarından bir şey olmayacagını. Hak,hukuk,adalet,demokrasi, özgürlük diyenlerde biliyor ama yüzde 50 lik sistemde başka çareleri de gözükmüyor. Fehmi bey in dedigi gibi elini kessen Chp ye oy  vermeyecekler  dahi verebilirim noktasındalar. ilk önce bi iktidarı değiştirelim, sonrasına bakarız havasındalar. Tahamülleri yok artık.Söylemleri bile hakarete dayandı.Onların kaderini de orantısız çıkışları belirleyecek. İktidarın çıkışını da ekonomi belirleyecek gibi gözüküyor. Eğer ekonomi rayına girerse halk bunların doğru olmayan çıkışlarına prim vermez. Ekonomi rayına girmezse iktidarın işi zor.
      Son düzlügü Chp nin ve Ak partinin içinden çıkan yavru partiler belirleyecek. Benim öngörüm seçimler zamanında yapılır.

    • Bunların (muhalefet) “doğru olmayan çıkışlarından” üç beş tanesini,
      Mümkünse doğrusunu da siz den duysaydık belki oy tercihimiz değişirdi.

  13. Merkel, “Türkiye’ye silah satışının NATO kapsamında değerlendirilmesi konusunda anlaştık”
    Macron “Avrupa Birliği Türkiye ile diyalog kapısını açık tutuyor.”
    AB Konseyi Başkanı Charles Michel,”Türkiye ile sorumlu bir işbirliği yapmak istiyoruz”
    Türkiye, doğu Akdeniz, Kibrıs ve Ege konusunda kendi hakkını koruma konusunda kararlı duruşu, AB yi susturmuşa benziyor. Yunanistan ya adam gibi anlaşacak, ya da avucunu yalayacak. AB dürüst arabulucu rolünü üstlenmeli; ilkeli, stratejik ve aklıselimle davranmalı.Çıkarları öyle. Ocak ayı gelsin. Biden efendi de yola gelir. Müttefikimiz Türkiye demeye başlar.

  14. İşimiz sosyalmedya denilen foseptik çukuruna kaldıysa sonu belli zaten de; ben sayın yazarın şu savına ne desem bilemedim:

    “Yeni dönemin özelliği
    Son iki yıldır ülkemizde uygulanan anayasal güvenceye de sahip yeni sistem, ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’, ne kadar kalabalık bir seçmen tabanına sahip olurlarsa olsunlar tek bir partinin gücüyle iktidara erişmeyi imkansıza yakın bir hale getirdi.”

    Birçok bilgiç yorumcumuzun aksine rakamlarla pek aram yoktur ama şunu da anlamak çok mu zordur:
    İkinci tura kalmış iki adaydan birisi tek bir partinin gücüyle iktidara bal gibi de erişebilir!
    Seçim tek turlu değil iki turludur; birinci turda kazanabilmek için geçerli oyların %50+1ini almak yetiyor ama ikinci turda sadece 1oy(BİR OY!) almak bile yetebilir! İtirazı olan?

    • İkinci turda sadece 1 oy bile nasıl yetebilir? İkinci tura kalan diğer aday aniden kalp krizi geçirip ölebilir veya aracına bir kamyon çarpabilir falan mı demek mi istiyorsun? 🙂

      • Hayır mim, örneğin 2.tura kalan ikinci aday dersimli kemal olsaydı ve sandığa gidip kendi kendisine bile oy veremeseydi diye düşünürsen anlarsın yani…

        • Kılıçdaroğlu kendisini epey geliştirdi. Senin sahte takkeli bozkurt ise giderek geriledi ve ilk sınavda çakacak. 🙂

  15. chp nin bagajı sorunlu.
    bu halkın büyük bir çoğunluğu müslüman ve bu müslüman olduğunu düşünen insanların yine büyük bir çoğunluğu din karşıtı söylem, tutum ve davranışlardan rahatsız oluyor, haklı olarak. insanlar kutsalları konusunda hassastırlar. geçmişte inancın sembolu olan şeylerin ceberut yasaklanması bu yasakların savunulması yani kutsala dokunulması büyük travmalara neden oluyor, nitekim oldu. akp bu travmalar sonucu kolay iktidara gelmiş, ve 18 yıllık iktidarını bu travma üzerine kurmuş, dini kimlik ve söylemleri bolca kullanarak, alnı secdeye geliyor retoriği üzerinden oy devşiren bir parti.
    ne yazık ki bu dini söylemlerle, alnı secdeye geliyor denen insanların dinden oy devşiren partisine yapılan en öncelikli eleştiriler yolsuzluk ve israf. bugün dinsizlikle suçlanan chp nin bagajına karşı, akp nin giderek daha çok ortaya çıkan yolsuzluk ve israf bagajı var. ülkenin refaha yönelik bütün rakamlarında düşmekte olan bir uçağın ibreleri gibi kırmızıya dönmüş durumda, dünya sıralamalarının en gerilerine hızla düşüyoruz. sadece batıda değil, ortadoğu da bile yanlış ilke ve politikalar sayesinde neredeyse hiç dostu kalmamış bir ülke haline geldik. şimdi bunlar bagaj değil mi???
    büyük şehirlerin el değiştirmesi, akp den chp ye geçmesi, artık seçmen davranışında eski bagajlardan çok yeni bagajların dikkate alınmaya başladığının en büyük delili bana kalırsa. akp eskiden her kesimden oy alırken şimdi daha çok gelir ve eğitim seviyesi düşük kesimlerden oy almaya başladı. bunun içinde önemli bir kesim akp nin elindeki medyanın akp nin düşman yaratan, ötekileştiren politikalarını insanlara yoğun bir propaganda ile aktarması nedeniyle kendi partisi dışındaki herkesi ülke düşmanı, hain ya da fetöcü olduğunu, kendi liderini de tek kurtarıcı hatta din malzemesi ile de islamın önderi falan sanıyor. hoca efendilerin terör örgütü lideri olduğu anlaşılınca meydan siyasi liderlere kaldı, her eve de bir islam lideri lazım sonuçta.
    geçmişte bir din malzemeli akp ve dinsizlik suçlaması yapabileceğin chp vardı, işler kolaydı. ama yeni sistemle işler kimse için kolay değil, özellikle akp için. bu sistem onu mhp ve hatta vp ye muhtaç hale getirdi. ama bugün bu da yetmiyor. toplam oylar % 50 nin çok altında, ve giderek eriyor. bana kalırsa tüm partiler en güçlü olduğuna inandıkları adaylarla seçime girmeli ve birinci turda kimse seçilemeyeceğine göre ikinci turda en yüksek oyu alan muhalefet adayı muhalefet blokunun adayı olarak desteklenmeli. böylece hdp sorunu da kendi içinde çözülmüş olur. hdp ye ne kadar karşı olsam da onu destekleyen bir halk var ve işin içinde halk ve halkın oyu olunca insan sesini çıkaramıyor. oylar da ideolojik bir tavır var ve bunu yukarda anlattığım gibi bunca kötü yönetildiğimiz halde akp oylarında da bu ideolojik yaklaşımı görüyoruz. öte yandan belediye seçimlerinde olduğu gibi, doğru bir isimle de seçim kazanılabilir ama birbirine pek benzemeyen muhalefet partilerinin tek bir adayda birleşmesi teknik olarak zor olabilir. seçimlerin 2023 kalması mümkün değil, tahminin önümüzdeki yıl, ekim-kasım , en geç 2022 mart.
    hayırlara vesile olur inşeAllah.

    • Herkes kendine taktiği rüyada gördüğünün gerçek sanılması gibi de olabilir. Seçmen eski seçmen değil, eskiden madur edebiyatının getirisi gören karşı seçmen kitlesinin, bu defa da sıra bende neden olmasın denemesi yapmayacağının garantisi var mı?
      (İst.seçimlerini okuyabilen yenilmez).
      Dinlede etnik vb uyduruk işlerle de sıkıntısı yok halkın. Bu saatten sonra hitler hortlasa korkudan deliğine kaçar, halk neyin ne olduğunu siyasetciden iyi biliyor.
      Yolsuzluk hukuksuzluk haksızlık devletin gözünden kaçmaz, eninde sonunda kuyruğu kıstırılır suçlunun. Herşeyin başı,
      Ekonomi, ekonomi, ekonomi…

      • Cv arkadaş hayatında kaç kere ekonomik duruma bakarak oy verdin? Türk insanı açlıktan ölüyor olsa bile partisinden, ideolojisinden vazgaçmez! İtirazı olan?

        • İtirazım var. İşler iyice kötüye gidince seçmen ideolojisine zıt olmayan muhalefet partisine yönelir. Sen de öyle yapacaksın, IYI’nın oyu sayende 1 artacak. 🙂

    • Partilere değil Kişileree oy verin.
      Derin devlet adamları her partide var.
      Din olayını en çok kullanan Deniz baykal’dır.
      Deniz Baykal gibi adamlara oy verilmez.
      Kemal Kılıçdaroğlu zaman zaman Dini söylemlerde yapıyor. Dini siyasete kullanmıyor.

      Kendisi Hesap uzmanıdır. İşin ehlidir.
      SSK’da görevi sadece müdürdü. Bakan görevini yapmıyorsa ne yapsın.

      Din adamı seçmiyoruz.
      Önemli olan adaletli olması, adelet, içinde toplumun din yaşantısına karışılmamalı.

    • Selam didem hanım.

      “tüm partiler en güçlü olduğuna inandıkları adaylarla seçime girmeli ve birinci turda kimse seçilemeyeceğine göre ikinci turda en yüksek oyu alan muhalefet adayı muhalefet blokunun adayı olarak desteklenmeli” tezinize ve mevcut siyasi konjonktüre göre 1. turda muhalefet cenahından en yüksek oyu CHP alır ki, CHP’nin Kılıçdaroğlu haricinde popüler Cumhurbaşkanı adayı olabilecek bir isim gözükmüyor; böyleyse millet ittifakının adayı Kılıçdaroğlu olsun gibi olur yada millet ittifakının diğer üyeleri bu sonu görüyor, hesap ediyor olabilmeliler.. bunun için bile şimdiden uzlaşı içinde olmalılar.

      Aslında mevcut sistemde seçime gidileceği için ve hazır bir ittifak, cumhur ittifak varken, karşısında da bir kaç değil tek bir ittifak gerekiyor ki, o da adını şimdilerde daha sık Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği millet ittifakıdır ve bu ittifakının üyeleri ittifak etmenin önemini -özellikle başka bir bildiği veya onu buna iten bir seb yoksa Akşener- anlamış değiller.

      Sanırım Kılıçdaroğlu’ da bu işin ne partisiyle ne de kendisiyle olmayacağını bildiği için millet ittifakına sarılıyor, onu önemsiyor.

      CHP’nin de Ak Parti’nin de kirli bagajindan kurtulması gerekiyor ülkemizin, elzem olarak… Hoşçakalınız.

      • selamlar hasan bey,
        yorum uzun olmasın derdiyle bazı noktalara kısa değiniyoruz, zannerdersem herkes aynı düşünüyordur
        bu sisteminde bir getirisi olarak ben de osman bey gibi partilerden çok adayların önemli olduğunu düşünüyorum. şimdi önümüze farklı bir tablo çıkmadığı sürece iki ana seçenek var.
        her partinin kendi adayının olduğu seçenek ve
        tek bir adayda uzlaşının olduğu seçenek.
        ikisinin de doğal olarak avantajları dezavantajları var.
        cumhur ittifakı eğer muhalefet bloğundan bir partiyi kendi tarafına çekemez ise oyları % 50 nin zaten altında ve önümüzdeki yıl, ekonomi göstergeleri daha da kötüleşeceği kesin olduğundan -mevcut saçmalıktan çıkması çok zor-bu fatura doğal olarak ve tabii haklı olarak iktidara kesilecek. oylar daha da düşecektir. buna rağmen kimsenin işi kolay değil.
        benim şahsi kanaatim, chp nin adayının illa ki güçlü olacağı yönünde değil, ama altını çizdiğim şey, hesap verilebilirlik ve hesap sorulabilirlik mekanizmasını çalıştırma sözü verecek millet indinde “güvenilir” isim/isimler olması yönünde. hiç kimse elini kolunu sağlayarak bu ülkenin 80 milyonunun parasını pulunu harcayamamalı, malını, mülkünü satamamalı dolayısıyla hesap verme mekanizmasını çalıştırmalı, maddi, manevi çok ama çok büyük bedeller ödedik, çok canlarımız gitti, paralarımız gitti, yarınlarımız gitti olayların aydınlatılmasını, varsa sorumlu ve suçlular ortaya çıkarılmasını umuyorum, dolayısıyla hesap sorma mekanizmasını çalıştırmalı, kaybettiğimiz onca genç, masum insanımıza ve hepimize bunu borçlular, bu farkındalıkta birileri olmalı.
        asgari müşterekte bunu sağlamalılar.

  16. Ülkemiz son yirmi yılda siyaset ve yönetim bakımından çok büyük tecrübe yaşadı. Bunun meyvelerini gelecek nesiller yiyecek inşallah. İnanç, etnisite, ekonomi, hukuk, tarım, doğa, uzay, en son trend salgın tecrübeleri zehir gibi bir kütüphane kazandırdı bizlere.
    Şahıslar beni ilgilendirmiyor. Ana muhalefet kim, ençok oyu toplayan düşünceyi bilmek yeter bana. Bir partiye bir çivi çakmışsa partili, onun seçmeni değerlendirecek. Ülkeyi yönetenler ne eklemis? Ne eksiltmiş? Cebime birsey mi koymuş? Yoksa beni mi borçlandırmış? Ben buna bakarım.
    C.H. Partisi, M.H. Partisi uzun bir süre yok olup giden partilerden olmayacak gibi görünüyor. Belki de hep kader belirleyiciydiler de biz anlayamıyorduk.
    Yine masa etrafında toplanılacak, yine ortak bir aday çıkarılacak. Bir önceki gibi hatta aynısı olsa bile, zaman ve mekana tecrübe de eklenecek.
    Bir haftadır sırıtan herhangi bir parti lideri aday olsa da rahatlasak! Kışkırtmaları işe yaramıyor gibi. Hatta saflar daha belirginlesiyor sanki.
    Burada halkı yıllarca yanıltan bir inanış vardı, “bunlar gidecek, şunlar gelecek”!
    Hani? Kim biliyor kimin gidip kimin geleceğini?
    Kötüler gelecek ha korkutmalarının sonunda ne yılanlar encikler çıktı kilimin altından herkes görmedi mi? Oy gizlidir kimse bilemez.
    Rahat bırakın ülkem insanını, o bilir kimi götürüp kimleri getireceğini.

  17. Yeni Medya Yeni Ümit

    “Bu yeni gerçeği günümüzün iktidarı da ilk seçimde anlayacak” demiş yazar. Bu kaçıncı seçim, kaçıncı hayal kırıklığı hala yılmadılar. Muhalefet olmak galiba biraz da bu her sabah taze ümitlerle uyanmak. Her seçim gidecekler dedikleri RTE 20 yıldır ülkeyi yönetiyor. Yani cumhuriyetin 1/5 onun yönetiminde geçti. Büyükşehir belediyelerinde HDP nin oyu ile seçim kazananlar kendilerinde bir keramet arıyor. AK parti kaybedilen hiçbir şehirde önemli oy kaybına uğramış değildir.
    Gelecek seçimde niye bu kadar iddialılar; çünki arkalarında dünyanın en büyük ülkesinin başkanı onları Tayyip Erdoğan’a karşı destekleyeceğine dair söz verdi. Bunlar bırakın altına serdiği incili kaftanı sırtına almayacak karekteri abd nin dizine oturma ihtimali çıkınca nasıl seviniyorlar.
    Son olarak son günlerde gündemde olan Yönetim Kurulu üyeliklerine dair bir anektod: Ayşe Kulin’in Fureye isimli kitabında Kılıç Ali’nin gece sefahatlerine para yetmeyince iktidardan İşbankası yönetim kurulunu atanmasını istemesi ve buradan gelen parayla istanbulda vur patlasın hayatlarına devam ettikleri yazmakta. Bir ermeniden zorla alınan yağ fabrikası işi de var ama siz kitabı okuyun en iyisi.

    • Tek parti dönemine bakarsan üç beş yolsuzluk örneği bulursun. AKP=Erdoğan döneminde ise yolsuzluk yapmayan üç beş örnek kişi bulabilirsin. 🙂

  18. “Ülkenin bütününü temsil edecek biri”.

    Erken veya zamanında olsun, önümüzdeki ilk seçimde, eğer millet ittifakı seçimi kazanmakta istekli ve mevcut sistemden dönülüp güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüşte şimdiden kararlı iseler ilk seçimde seçmenin önüne sürecekleri “ülkenin bütününü temsil ede(bile)cek biri kim olabilir? Zaman kısa; seçmenin önüne o şartları haiz öyle biri, eski bilinen siyasilerden başka yeni bir isim çıkarmaya ve seçmeni ikna etmeye yetmez ki; halk nezdinde siyasi popülaritesini sağlamış öyle yeni bir isim de yok.

    Millet ittifakı içinde yer alacak siyasi partilerin liderleri de olmayacağına göre -Meral Akşener zamanı nasıl okuyor, hala eski fikrinde galiba- eski siyasilerden ve belki de bir iş insanı ya da akademik camiadan popüler bir isim olur? Ama kim?

    Böyle bir isim, millet ittifakı üyelerinin de olurunu alabilecek bir isim var mı Kılıçtaroğlu’nun kafasında? Varsa bile o ismi açıklamayı erken buluyor olabilir Kılıçtaroğlu; ondan önce, ittifakın sağlam ve güvenilir bir şekilde kurulmasını mı önceliyor?…İki yaklaşım da doğru ve Kılıçtaroğlu bunu becerebilirse eğer, Türk siyasi tarihine geçmiş olacaktır. Kendisi için değil belki ülkesi için başarmış olmanın haklı gururunu yaşayarak…

    Mevcut sistem işlemiyor ya da işletilemiyor, eksiklerinin tamamlanıp tekamül etmesi sağlanamıyor: Denge-denetim yok, yasama yok, adalet tevzi edilemiyor; ülke yönetilebilir olmaktan çıkmış durumda…Israrcı olmak ülkeye, topluma sürekli zarar veriyor.

    Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dönmeye iktidar partisi ile ortakları da karar alabilir. Bu, onlara yeniden iktidara gelebilme, ülkeyi birlikte yönetmek için bir fırsat sunabilir. Bunu yapmaları, onların yanlıştan dönerek kısa yoldan ülkenin menfaatini sağlayacağından iyi anılmalarına sebep olacaktır. Aksine yeni sistemde iktidar olabilmek için hem kendilerini hem de ülke insanı bir yığın meşakkate uğratacaklar. Değer mi?

    • hasan bey merhaba!
      – bence kim aday olsun sorusu gereksiz bir soru.
      – eğer özel bir durum olmazsa, ittifak uygun birisini bulacaktır.
      – mansur yavaş mhp kökenli idi, imamoğlunu kimse bilmiyordu. onun için, sınırlı bilgimizle (siyaset yapan veya siyasi çevrede olup bizim bilmediğimiz imamoğlu gibi pekçok kişi olduğunu tahmin ediyorum) “halk kabul eder” ya da “halk kabul etmez” gibi yaklaşımların pek doğru olduğunu düşünmüyorum ki, son seçimdeki örnekler bu düşüncenin yanlışlanma seçimleri gibi oldu.
      – ayrıca, daha önce de defalarca söylediğim gibi; biz, düşünürken, davranırken, karar verirken ayrı partiler olarak değil, bir parti gibi olmak zorundayız.
      – bu sadece ülkenin karabasanı mhp (ki bence ülkenin başındaki en büyük bela bu parti) ve akp ittifakını iktidardan etmek için değil, yeni bir toplum oluşturmak, farklılıklara saygı duyabilmek ve farklılıkları bölünme gerekçesi olmaktan çıkarmak, özgür düşünceyi hakim kılabilmek, yani demokrasi kültürü oluşturmak; yani toplumun dönüşümü açısından önemli.
      – demirtaşın, kimse tarafından anlaşıldığını göremediğim (başta da hdpliler olmak üzere) çok önemli bir sözü var: “ittifak olmadan belki iktidar olursunuz ama ittifak olmadan demokrasiyi kuramazsınız” diyor.
      – bizim hedefimiz iktidar olmak değil, demokrasiyi kurmak olmalı.
      – bu noktada, herkes kendi adayı ile seçime katılsın düşüncesini de, yukarda saydığım nedenlerle, doğru olmadığını düşünüyorum.
      – ve yine aynı nedenle: kim aday olsun tartışmasının, toplumun dönüşümünü sağlama, demokrasi kültürünün yerleşmesi, bir toplum olmayı becerebilme amacına engel olarak görüyorum.
      – aslında bu yorumu günün erken saatinde yazmam gerekiyordu. ama maalesef herzaman uygun olamıyorum.

      • bu arada, osman isimli okuyucunun yorumu da beni epey güldürdü.
        – bu arkadaş, oy vereceği adayın derin devletin adamı olup olmadığını elbise renginden mi anlıyor merak ettim.
        – bir kişinin (derin devletin adamı olmadığını garantilesek bile) ülkeyi kurtaracağını zannetmesi, bende gülmek duygusu ike birlikte, zapatanın, “büyük adamlar küçük toplumlarda olur. büyük toplumlar büyük adama ihtiyaç duymaz” mealindeki sözünü hatırlattı.
        – ayrıca da, iyiniyetli bir “küçük adam” yorumu olduğunu da düşünmüyorum.
        – aslında, sabah, bu konu hakkında yazmak istediğimde, artıgerçekte celal başlangıç’ın, “ideoloji bir insanın beyninin çalışmasını nasıl engeller”in en güzel örneklerinden biri olan yazısından da bahsedecektim.
        – artıgerçek, düşünceleri en ufak tartışmada darmadağın olacağından korktuğu için olsa gerek; farklı düşüncelere sansür uyguluyor.
        – eğer durumum ve konu uygun olursa, at gözlüklü insanların nasıl basit düşünce hatalarına düştüklerini, aslında düşmanı oldukları düzeni nasıl beslediklerine tekrardan değinmek istiyorum.
        – bu insanların iyiniyetinden şüphem yok ama zulüm düzenini beslediklerini iyi biliyorum. basıl beslediklerini de iyi biliyorum.
        – bu ülkede pkk varsa bunun en büyük nedeni mhp’dir ve bu ülkede mhp güçlü ise bunun da en büyük sorumlusu bu at gözlüklüler.
        – tekrar ediyorum: at gözlüklü, ideolojik insanlarla demokrasi olmaz. demokrasi: “ilmi hür, irfanı hür, vicdanı hür bireyler” ile olabilir. bu nedenle de ideolojiler hem ülkenin, hem halkın, hem demokrasinin, hem teknolojinin, hem özgürlüğün, hem ahlakın düşmanıdır.
        – bu nedenle, hangi ideoloji olduğu farketmeksizin, bütün ideolojiler, demokrasi isteyenlerin, gelişmiş türkiye isteyenlerin, insan gibi yaşamak isteyenlerin, ekmek ve özgürlük isteyenlerin; hak-adalet isteyenlerin düşmanı olmak zorunda.

  19. İktidar çoktan anladı sosyal medyanın önemini. O yüzden sosyal medyayı nasıl baskı altına alırım yada yok ederim onun hesaplarını yapıyor sürekli. Ama boşa kürek sallıyor elbette. Alternatif medyaya engel olmaya gücü kalmadı. Alternatif medyada konuşulanlar, bir kısmı komplo teorisi de olsa, iktidara çok ciddi suçlamaları gündemde tutuyor. Silah kaçakçılığı, mafya-hukuk-istihbarat düzeni ve pekçok ortalıkta dönen işler. Bunların alternatif medya dışında gündeme gelmesi mümkün değil. Ama insanlar bunları gün be gün izliyor ve pek çok olaydan haberdar oluyorlar. Ve tabii kanaatleri değişiyor. Siyasi tercihleri de.

    Kılıçdaroğlu oldukça akıllı bir strateji izliyor ve ben demeyen bir lider olarak çok önemli bir rol oynuyor ittifakta ve muhalefette. Ankara, İstanbul belediye Başkan seçimleri çok isabetli. Belediyelerin hizmetleri çok yerinde. Şeffaf olmaları vb. Akp de böyle başladı ama millet sürekli oy vererek şımarttı partiyi ve sonunda yozlaştı, çürüyerek bitirdi kendisini. Şimdi artık yolsuzlukların partisi oldu. Ve tabii ülkenin yoksullaşmasının da sebebi. Bunu da ancak yalanlarla kapatmaya çabalıyor. Enflasyonu, işsizliği, istihdamı, hazinedeki parayı, ve hemen herşeyi yalanlarla kapattığını sanıyor, ama saklaması mümkün değil artık. Gerçekler ortada.

  20. Yapmayın sayın Koru. Siz bari yapmayın. “Tenekeyi parlatsan çeyrek altın eder mi” diyordu Rahmetli Barış Manço bir şarkısında. Bir an dilime o geldi sizi okuyunca.

    Birileri için ne üzücü bir sabah. Avrupa birliği liderler zirvesinden bu defa da yaptırım kararı çıkmamış. Hay Allah. Artık Bide’i bekleyeceksiniz. Bakın o nerdeyse garanti. Kesin hoşunuza gidecek birşeyler yapar yeni başkanınız. Bekleyin bakalım.

Yoruma kapalı.