Dış politika yazınca okumuyorsunuz, ama içeride olanları anlamanın yolu dışarıyı doğru değerlendirmekten geçiyor…

42
Jared Kushner önceki gün Suudi Arabistan'daydı.. Muhammed bin Salman ile görüştü..
Reklam

Lafı çevirmeden birkaç katmandan oluşan sorumu doğrudan soruyorum: 

ABD ile ittifak ilişkisi içerisindeyiz, değil mi? Donald Trump’ın bir dört yıl daha ABD’nin başkanı kalması için dua edenlerin en fazla olduğu bizim ülkemiz değil mi? Trump her fırsatta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı övücü sözler sarf etmiyor mu? Öyleyse, Türkiye’nin şu sıralarda sözlü it dalaşı yapmakta olduğu Yunanistan’ı “ABD bizim yanımızda” sevincine, Türkiye’yi de sert tepkilere sevk eden şu son Güney Kıbrıs’a 33 yıldır süren silah ambargosunu ABD’nin kaldırma işi ne?

[Dün Kathimerini gazetesinin manşeti şuydu: “ABD ambargoyu kaldırarak Türkiye’ye Kıbrıs üzerinden mesaj iletti.] 

Yukarıdaki iç içe geçmiş aslında tek olan soruya benim cevabım var, ama ona geçmeden önce biraz çamurlu yollardan ilerleyeceğiz.

Önce İsrail’e uğrayacağız. 

Sürprizlerle dolu günler

Birkaç zamandır şaşırtıcı olaylara tanıklık ediliyor. ABD başkanı Trump’ın değer verdiği bir kadro İsrail’e geldi; oradan İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu’nun en yakın mesai arkadaşlarını da yanlarına alarak Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ziyarete gittiler. İsrail ile BAE aralarındaki ayrılık gayrılığı kaldıran bir dizi anlaşma bu vesileyle imzalandı.

[Amerikan heyetinin başkanı Trump’ın damadı da olan danışmanı Jared Kushner’ti; Kushner gelmişken Kudüs’teki ağlama duvarına gidip dua etmeyi unutmadı.]

Reklam

Amerikan heyeti İsrail kadrosunu Abu Dabi’de bıraktı ve oradan önce Bahreyn’e, ardından Suudi Arabistan’a ve sonra da Katar’a gitti. Heyete başkanlık eden Kushner her uğranılan Arap ülkesinde, görüştüğü devlet yöneticilerine, “Gelin sizler de İsrail’le yakınlaşın, birbirinizi tanıyın, ilişki kurun” tavsiyesinde bulundu.

Onunla görüşmeyi kabul etmekle Kushner’in tavsiyelerine çok da ters bakmadıklarını belli etmiş oldu ziyarete muhatap olanlar…

Suudi Arabistan, Kushner’in ziyaretinin ardından Tel Aviv’den kalkan ve Tel Aviv’e yol alan uçaklara kapalı tuttuğu hava sahasını İsrail’in havayollarına ait olanlar dahil bütün uçak şirketlerine açtığını duyurdu.

Netanyahu da dün akşam, “Bu müthiş ileri bir adım; sadece uçaklarımızın BAE’ne gitmesine yaramakla kalmayacak bu girişim, bundan böyle dünyanın pek çok ülkesiyle hava ulaşımımız bu sayede çok kısalacak, fiyatlar da bayağı ucuzlayacak” açıklamasını yaptı. 

İsrail kendisiyle barışanlar kervanına bu ay olmazsa gelecek ay Bahreyn’in de katılmasını bekliyor.

Bahreyn, Oman, Suudi Arabistan sırada.

Gelişmeyi hem Gulf News, Arab News, Şark’ul Avsat ve Al Ahram gibi Arap gazetelerinden hem de İsrail’in Jerusalem Post gazetesinden izliyorum. Arapların bu gelişmeden İsraillilerden daha mutlu olduğunu söyleyebilirim.

Arka oda diplomasisi

Reklam

Jerusalem Post ülkelerin yakınlaşmalarının arka planını yazdı. En önemli payı iki kişiye paylaştırarak: Mossad’ın başı Yossi Cohen ile İsrail’i halen Berlin’de temsil eden büyükelçi Jeremy Issacharoff’a… 

Issacharoff henüz üçüncü katip düzeyinde Washington’da görevliyken, daha 1994 yılında, BAE’nden akademisyen Jamal Suwaidi ile yakınlık kurmuş. 15 yıl önce yine Washington’da bu defa elçi-müsteşar olarak görev yaparken BAE’nin oradaki büyükelçisi Yousef Al Otaiba ile görüşmeler başlatmış…

İran’ın o günlerdeki cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın açıklamalarından tedirginmiş Issacharoff’un görüştüğü Araplar. Özellikle İran’ın nükleer çalışmalarından rahatsızlık duyduklarını öğrenmiş. 

Jerusalem Post gazetesinde çıkan yazıları okurken, Arap ülkelerini yönetenlerin bir noktada İran’ı ‘en tehlikeli düşman’ olarak görmeye başladıkları, bir süre sonra da “Düşmanımın düşmanı dostumdur” düsturuyla İsrail’e sempatik bakmaya başladıkları anlaşılıyor.

Türkiye yeni düşman

Arap basınına yakından bakıldığında, Arapların ‘düşman’ belledikleri İran’ın yanına son zamanlarda Türkiye’yi de koydukları görülüyor.

İşte o harita: Selçuklu dönemi..

Bizde kimselerin haberdar bile olmadığı bir olay var: AK Parti’de bir-iki dönem milletvekilliği de yapmış bir politikacının Twitter aracılığıyla varlığını duyurduğu, Selçuklu Devleti’nin sınırlarını bugünkü Türkiye’nin nihai hedefi olarak sunan bir harita üzerinden, Türkiye korkusu, Arap basını tarafından yaygınlaştırılıyor.

Haritayı paylaşanın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yakınlığı özellikle ön plana çıkartılarak…

Libya’da, Suriye’de, Irak’ta Türkiye’nin belirlediği pozisyonlar sürekli Türkiye’nin emperyal niyetinin dışa vurumları olarak değerlendiriliyor Arap basınında.

Yunanistan’la Doğu Akdeniz’de baş gösteren hak arama çabasının da hep aynı gözle yansıtıldığını söyleyebilirim.

İsrail de İran ve Türkiye korkusu üzerinden bir politika izliyor ve yakın zamanlara kadar siyaseten kilometrelerce uzaklarında duran Arap ülkeleri yöneticilerine o politikayla kendisini ‘dost’ olarak sunabiliyor.  

[Kushner ve heyeti, Suudi Arabistan’da, kurulma çalışmaları İsrail firmalarının da yardımıyla yürütülen ‘yarının kenti’ Neom’da, ülkenin veliaht prensi Muhammed bin Salman ile görüşürken, ülkenin enerji bakanı önemli bir açıklama yaptı. Buna göre, ülkenin kuzey sınırlarına yakın Al Jouf bölgesinde zengin petrol ve gaz yatakları bulunmuş. Aramco’nun petrol ve gaz çıkardığı bölgelerde nüfus İran ile dini yönden benzeşiyor: Şii nüfus ağırlıklı. Bahreyn de Şii nüfus ağırlıklı.]

İran, rejimiyle, bir korku unsuru olarak kullanılıyor ve bu da etkili oluyor.

Peki Türkiye?

Sözlü olarak arkamızın sıvanmasına ve TrumpPompeo ikilisinin şahsına bakarak ABD’yi Türkiye’nin yanında yer alıyor değerlendirmesi yapanlar yanılıyor. Türkiye de İran’a benzer bir işlev için kullanılıyor. Hatta ABD’de bugünki yönetim, Trump ve Pompeo, bunu gerçek dostlarına ispat etmek için hiçbir fırsatı da kaçırmıyor.

Rumlar ve Yunanlar bile böyle bir jest beklemezken, 33 yıllık silah ambargosunu durduk yere kaldırmanın bence başka bir anlamı yok.

Var diyecekler çıkarsa, “Yanılıyorlar” derim.

ΩΩΩΩ   

Reklam

42 YORUMLAR

  1. Gerçekten bunların alayı zır cahil. Dışişleri Bakanlığı’nın NATO Genel Sekreteri ile yapılan görüşme sonrası basına yönelik açıklamasından bir cümle:

    “Ayrıştırma (de-confliction) odaklı bu görüşmeler, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili meselelerin çözümüne değil, esasen iki ülke askeri makamları arasında evvelce ikili düzeyde de ele alınan düzenlemelerle alakalıdır.”

    Bre cahıller, yüzbinlerce metinde geçen İngilizce’deki “de-confliction” sözcüğünün karşılığı “çatışmasızlık”tır. Daha ortalama gazete okurunun bile haberdar olduğu bu sözcüğün ne anlama geldiğini bilmiyor Dışişleri bürokratları.

    Metni yayınlamadan önce bakıp gözden geçirmesi için Erdoğan’a sunsalardı, böylesine rezil bir durum yaşanmazdı. . .

    • ne demişti Aydın Selcen? ” dışişlerinden fetöcüleri tasfiye ettiler, meslektaşlarım oldukları halde hiç üzülmedim. zaten yabancı dil de bilmiyorlardı” Aydın Selcen’e göre dil bilan bürokratlar bunlar işte.

      • Bence bu yanlış tercümeyi yapan Erdoğancı değil fetöcüdür. Bilerek yanlış tercüme yapıp yönetimi zor durumda bırakmak istemiştir. Nereden mi biliyorum? Erdoğan liyakate önem verir de ondan! (Bakınız: Güreşçinin Vakıfbank Yön.Kur.Üyeliğine atanması) 🙂

  2. Avrasyacılar NATO’dan çıkmak istiyor, Ulusalcılar engelliyor.

    15 Temmuz operasyonu ile paralel devlet yapılanması kuran Gülen Cemaati’nin tasfiye edilmesi anlaşılabilir bir şey. Diğer yandan her nekadar inkar edilse de, Atlantikçi ve Kemalist subayların da fetöcü damgasıyla tasfiye edilmesi ise dikkat çekmiştir. Bu durumda devlette Batı karşıtı Avrasyacılar ile ortada duran Ulusalcılar kaldı.

    Avrasyacılar yeni bir oluşum değildir. Bunlar 12 Mart 1971 muhtırası öncesinde de devleti ele geçirmeye çalışmışlardı. Amaçları güya sosyalist bir rejim kurmaktı fakat bu Saddam Hüseyin Irak’ı ve Hafız Esad Suriyesi’nde olduğu gibi devlet kapitalizmi olacaktı. Seçimler yapılacaktı ama hem aynı parti yüksek bir oyla kazanacaktı. Siyasi hedefleri ise Batı’dan kopmak, NATO’dan çıkmak ve Sovyetler Birliği güvenlik şemsiyesi altına girmekti. O zaman soğuk savaş devam ettiği için ABD duruma el koydu ve Türkiye NATO üyesi olarak yoluna devam etti.

  3. Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasından sonra Batı üst aklı Türkiye hakkında ikiye bölündü. Bir kısmı eskisi gibi Türkiye NATO’da kalmalı diyor. Fakat bir kısmı ise artık Türkiye stratejik bir ülke değil, üstünü çizebiliriz diye düşünüyor. Bu ikinci kesim doğal olarak Avrasyacıları destekliyor. Siz Batı’dan kopmak ve NATO’dan çıkmak isterseniz doğal olarak Batı’da aynı düşünceye farklı nedenlerle sahip olanlar da sizi destekler. Üstelik bunu belli etmemesi gerektiği için de sanki düşmanca davranıyormuş gibi davranarak bu desteği farklı yollardan verirler.

    Emperyal Batı ile gerçekten mücadele ediyor olabilirsiniz fakat onların bir kısmının sizi bu çabalarınızda desteklediğini anlayabilmek için İngiliz siyaset aklı gerekir. Çünkü NATO sözleşmesine göre hiçbir ülke üyelikten çıkartılamaz, fakat bir ülke kendi isteğiyle çıkabilir. Eğer Batı’da birileri Türkiye’yi NATO’dan çıkartmak istiyorsa ustaca bazı gerginlikler yaratarak bunu Türkiye’nin kendisine yaptırır. Avrasyacılarda Enver Paşa kafası vardır ve böyle ince işleri anlayabilmede onlara güvenilemez. Siyasal İslamcı ve bir ara Halife olabileceğini sanan RTE’ye ise hiç güvenilemez.

  4. Dışarıda 30 yıldır ABD emrinde olup büyün Türkiye yi yönetmesine izin verilen şahıs dolarında olduğundan duş gelişme satılmıyor mu
    Bu gelişmeye bşr türlü girmedik
    Çok sevgili yorumcularda istiyorki hem RTE hatalarını konuşalım hiç ordan kafayı kaldırmayalım
    ABD bütün Türkiye yi ve dünyayı yöneten bir imamı islama hizmet etmek için mi 30 yıldır besler
    Duyamadım pardon
    Bunu tartışmayalım tamam anladım

    • Fethullah Gülen hoca efendi Erdoğan’ın başarması için dua etti bir yayınında, “Erdoğan İnşallah başarır” dedi. şimdi ne diyeceksin.

      • ABD de yaşayan her türlü kılığa girmeye tedbir diyen bir ajanın lafını bu zamana kadar yaşanınanları hiç değerlendirmeden doğru diye Kabul etmişsiniz.
        Darbe ile de ilgim yok diyor inandık mı?
        Belli ki inanmışsınız.

  5. Dünya
    İslam aleminin diktatörlerini izliyor!
    Sırf Trump ve Netenyehunun seçim kazanmaları için nasıl takla atiyorlar.
    ‘Dinime küfür eden Müslüman olsa” misali gibi barış yapanlara bak hizaya gel.
    Trump kendi ülkesini ceheneme çevirdi halkı sokağa döktü hergün koronadan ve götericilerden binlerce insan öliyor, trumpin umurunda değil, sözüm ona filistinlileri düşüniyor…???!!!!
    Netenyahunun’de hırsızlığı yolsuzluğu, ve ellerinde mahsun insanların kanları ile barışa kalkışmış….
    Şõyle geriye doğru baktığımız zaman 2016 seçimlerinde, Trump ve erdoğan ikilisinin oynadıkları açık düşman gizli dost rollerinde 2016 seçimlerinde Trumpa sahtekarlkla nasıl seçim kazandırdıklarına şahit olduk. Mazleme Brunson…

    2 yıl sonra 2018 dede gene Brunson malzemesi ile 7 miliyon eksik oyla mecliste ağır yenilgi almasına rağmen her konuda son sõz sahibi olan senatoda çoğunluğu sağladı.
    Yıl 2020 gene Erdoğan ve Trump sahada ve gene topları! Brunson.
    Be sefer değişik bir seneryo! 2016 da bir taşla iki kuş vurmayı başaramayıca, her seçimde ayri, ayri seneryolar yazmalari gerektiği için. Bu kez, Trumpi kahraman ilan edecek Bronson’u öldürülmrkten nasıl kurtardığı seneryosun’u iki ortak çaresiz kalınca mecburen uygulamaya koymak zorunda kaldılar.
    Peki neden sonuncusu bunları için biraz daha zor senaryo diyecektim ki! Ikilinin untmadığı benim gibilerinin bir an unutuğu! “Kandırıldım milletim ve Allahım beni Affetsin”zırhını giydiği gerçeyını, hatırladım..
    Şimdi Erdoğan ” bunlar benim damarlarıma kadar girmışler ben bunlari taniyamamışım der ve paçayı sıyırır. AMA bu sefer herhalde millet 15 Temuz gibi bir oyunun fügürani olmazlar.
    18 senedir milleti koyun gibi güderek karun kadar servete kavuşurken Türkiyeyide uluslar arası suç
    1 buçuk aydır dünya katilin itiraflarını konuşurken bizim dişişlerinden çıt çıkmadı şimdi Trumpın menfaati için bastıklari düğmeye elçilikten yalandan cılız birkaç ses duyuldu o kadar.
    Bunları TÜRKLÜK VE TÜRKIYE gibi bir dertleri yok tek dertleri milleti birbirine düşürerk ülkeyi bõlüp parçlamak..
    10 günden fazla zamandır karakolda 30 genç kızdan oluşan üniversite öğrencilerini bayılancaya kadar sorguliyorlar. Hani BACILARIM ACILARM diye propaganda merdiveni yapip onların sırtından zirveye çıkmiş Din satanlar
    Dünya Türklerının haklarını savunacam diyerekten hem dini hemde milliyeti kullanarak 27 yıldır yaptığı kurnazlıklarla ortak olduğu solcusu, sağcısı dincisi
    ile el ele vererk Türkiyeyi defalarca batırtan MHP lideri ini 50 yıllık foyasini görmek için Uygurların çilelerini canlandıran AŞAĞIDAKI kisa video’yu
    izlemk yeterli.

    Türkiyenin üzerine karabulut gibi çökmüş politkacılar! siz Müslümanlığı ve milliyetçiliğı tamamen insan kani ile beslenmek için ikisinden de nefret etmenize rağmen sadece ülkeyi batırmak için kõpru olarak kuladığınızı ibaret izliyoruz!!!!
    ×××××
    “Ölümcül Trans” adlı bu kısa filmimiz T24 Haber sitesinde haber oldu.

    Bu ilgi ve hassasiyetleri için çok özel teşekkürlerimi iletirim.
    T24
    · Sep 1
    VİDEO | “Bu filmi, Uygur Türkleri’ne uygulanan soykırıma dikkat çekmek için çektim”
    https://t24.com.tr/video/bu-filmi-uygur-turkleri-ne-uygulanan-soykirima-dikkat-cekmek-icin-cektim,31980
    Abdullah Şaban”

    https://twitter.com/i/status/1300341360134889474

  6. Ahmet Bey cevap versin. Cevap veremeyeceğini ben de biliyorum, kendisi de biliyor. Susacak, görmezden gelecek. Kurabileceği tek bir cümlesi yok.

    2018 yılının 10 Ağustos günü, Erdoğan’ın Suriye politikasını eleştirdiğimde, Necip Güven adlı yorumcu, tıpkı bugün Ahmet Bey’in yaptığı gibi, beni bozgunculukla suçladı. Kendisine cevaben yazdığım metinden kısa bir paragrafı kopyalayıp yapıştırıyorum:

    “Bernar 10 Ağustos 2018 At 18:43: Bakın, ortada fol yok yumurta yok iken ben size şunu söyliyeyim: Dikkatinizi özellikle Eylül’den itibaren İdlib’e yöneltin. Çünkü, ülke olarak en çok İdlib’i konuşuyor olacağız yakın zamanda. Çünkü, ABD’yi Rus dostluğu ve Rus dayanışması ile dengelemek gibi ham hayallerle yaşayan yöneticileriniz bu kez Rusya’dan darbe yiyecek. Ben şimdiden söylemiş olayım. . .

    Sonraları, aradan bir yılı aşan hayli zaman geçitkten sonra, bir gazetenin manşet haberi:

    “Bir ayda İdlib’de verdiğimiz şehit sayısı 54’e çıktı, Türkiye’nin 25 farklı ilinde cenaze namazları kılındı, gözyaşları sel oldu.”

    İki yıl sonra, yine bir 10 Ağustos gününde, Erdoğan sağlık sistemimizi övüp bu sayede Türkiye’nin Covid19 olayını bir fırsata çevireceğini iddia ettiğinde, Erdoğan’ın yalan söylediğini yazdım:

    [Bernar 10 Ağustos 2020 At 08:16]

    “Erdoğan, virüs salgını konusunda da halka yalan söylüyor. (. . .) Erdoğan’ın bu konuda da gerçeği saklayıp bizlere yalan söylediği çok, ama çok yakında apaçık gün yüzüne çıkacak. Ben takip ediyorum olan biteni hayli yakından: Rezil durumdayız. Tekrar ediyorum: Rezil durumdayız.”

    Erdoğan ve havuz medyası, Erdoğan’ın yalanlarını ifşa eden Türk Tabipler Birliği’ni “bozguncu” olmakla itham etti. İki doktor hakkında kamuoyunu yanlış bilgilendirdikleri gerekçesi ile soruşturma açıldı. Hekimler sindirilip susturulmak istendi.

    Sağlık Bakanı, 6 ay boyunca TTB’nin görüşme talebini geri çevirdi. Hekimlerin bu em büyük mesleki örgütünü yok saydı. Sürecin dışında tuttu. Hekimlerin görüşme taleplerini defalarca reddetti. Ve, 6 ayın ardından, dün, TTB’den bir heyetle görülecek Sağlık Bakanı.

    Geçen günlerde, Erdoğan’ın dış politikasını eleştirenler için “kendilerini bu ülkeye ait hissetmeyenler (vatan haini demiyorum)” tanımını kullandınız.

    Siz, kendinizi Türkiye’ye mi, yoksa Erdoğan’a mı ait hissediyorsunuz?

    Bu iktidardan maddi bir çıkarınız var mı, Ahmet Bey?

    Niçin yalancı bir politikacıya toz kondurmuyorsunuz?

    Nasıl oluyor da, “bozguncu” saydığınız ben, olacakları olmadan çok önce burada yazıyorum ve zaman beni haklı çılkarıyor?

    Cevap verin.

  7. Dış politika meselesi çok önemli bir mesele sizin okurlarınız bile dış politika yazılarını okumuyorsa garip bir şey. Türkiye gündemine gelirsek çok garip bir durum var. belli bir kesim gündemi belirliyor onlar kendi kendine oyun kuruyor dış politikadan haberleri yok dünyada olup bitenlerle alakası olmayan medya kesimi ve siyasetçi kesimi bir zamanlar dünyayı fellik fellik dolaşıp dünya siyaseti üreten AK parti şimdi onun yerine kendi partinin iç işleyişinden dış politikadan anlamayan hiç bir fikir söylüyemiyen ak partili siyasetçiler bunu anlamakta gerçekten zorlanıyoruz türkiyedeki medya ile şu anki ak partiyi anlamak bana zor geliyor .sizede zor geliyor üstad.

  8. Dünya bir değişim içersinde kartlar yeniden dağıtılıyor.Duzen değişiyor.sinirlar yeniden çiziliyor.Bizim direnisimizde buna karşı çıkmak.Ya peki buyrun ne arzu edersiniz beyler diyeceğiz. Yada şuan ki yönetimin yaptığı gibi buna itiraz edeceğiz.Gecmiste Osmanlı yıkılırken MANDACİLAR vardı kurtuluşu onların boyunduruguna girmekle buluyorlardi oysa vatanperver bu işin öyle olmayacağını ispat ettiler.Simdiki durumda o dönemden farksız.Direnenler ve teslimiyetciler.Oyle Libya’da ne işin var Suriye de ne arıyorsun gibi safsatalar bu ülkeyi kurtarmaz.Ha şunu da açıklayayım yönetimin yapacağı birşey var Esad Sisi ve Netenyahu ile acilen diyalog kurup en azından asgari mustereklerde anlasmak.
    Bu bir çelişki gibi görülebilir fakat gelinen yeni dünya düzeninde yüzlerine gülümseyerek bu işleri kotarmak gerekiyor.Bugune kadar bunu yapmaması yönetimin en büyük hatasıdır.

    • Devletlerin yüzüne gülümseyerek bu işleri kotaramazsın. Karşılıklı menfaatleri dengelemek ve öngörülebilir olmak gerekir. Esad’ın (Suriye Baas rejimi) menfaatlerini yok saydıkça orada YPG/PYD güçlenmeye devam edecektir. Fakat gel de bunu Siyasal İslamcı R.T.Erdoğana anlat!

  9. Dinci kanatta şöyle bir yaklaşımı sıklıkla görüyoruz. Dış politikada umduklarının aleyhinde bir gelişme olduğunda; “Onların parası, silahı varsa bizim de Allah’ımız var” veya “Yapsınlar bakalım, Allah’ın da bir hesabı var mutlaka”. Bu sözlere hem kendileri inanıyorlar hem de taraftarlarına “tamam şimdi kaybettik ama nihai zafer inananlarındır” şeklinde moral vermeye çalışıyorlar.

    İşte bu zihniyet Müslümanların! neden geri kaldığını açıklamakta kuvvetli bir ipucu veriyor. Dinci takımı ne kadar inkar etse de Allah’ı dünyadaki sosyal hayatı ve siyaseti yakından takip eden Zeus’tan daha hallice bir Kozmos İmparatoru gibi hayal ediyorlar.

    Allah’ın kendilerini Müslüman kabul edenlerden yana ağırlık koymadığının sayısız örneği tarih kitaplarında vardır ve kendi hayatımızda da görüyoruz. Namaz kılmak, oruç tutmak bir şey ifade etmez. İnsan filleri ile değerlendirilir. Müslüman toplumların akılcılık seviyesi gelişmiş Batı’dan çok geridedir. Ortalama olarak baktığımızda ise Müslüman toplumların ahlaki seviyesi gelişmiş Batı’dan daha iyi değildir.

    Kuran’dan bir ayeti de hatırlatmak isterim (mealen) : “İçinizden kimileri var ki biz o kararları alırken yanımızdaymış gibi konuşuyorlar”. Hamdolsun ben bu ayete muhatap olan müşriklerden değilim. Allah’ın verdiği akıl kadarıyla olan biteni anlamaya çalışıyorum.

  10. Vallahi Hocam ,kızacaksınız ama elimden değil ; bu dış politika konusu hem ilgi hem de maalesef bilgi alanıma girmiyor ! Önce dünkü yazınızın son cümlesi hakkındaki görüşümü söylemek isterim : ‘ Türkiye yoksa bir oyuna mı geliyor ‘ diyorsunuz ; eğer devlet aklıyla hareket edilirse aklı selim galip gelir ,yere sağlam basarız ! Ben bu günkü yazınıza çok değişik bir açıdan bakmak istiyorum ; malum olduğu üzre her şerrin bir hayrı vardır ,bunları biz ya göremeyiz veya sonradan ortaya çıkar . Evet bu salgın hastalık gerçekten her şeyi allak bullak etti , ekonomiyi ,iş hayatını ,eğitimi,sosyal hayatı , sağlığı vs. mahvetti ! Ancak bu yıkımın yanında gerçekten azımsanmayacak bazı olumlu gelişmeler ve değişiklikler de hayatımıza girdi ; uzaktan iş yapmasını öğrendik , bilişim teknolojisi muazzam bir gelişme kaydetti , evlerimizin ve akrabalarımızın ve köylerimizin kıymetini daha iyi anladık vs. Ama benim en çok sevindiğim konu ise hac ve umre ziyaretlerinin kapanması ve dolayısıyla S. Arabistanın milyarlarca dolardan mahrum kalması olmuştur ! Zira her hac ve umre ziyaretlerinde , İslam aleminden 40 milyar dolar harcanmakta , bunun ise yarısı S.Arabistanda kalmaktadır .Belki bu para o devlet için çok önemli olmayabilir ama olsun ,hiç yoktan iyidir ! Selam ve saygılarımla

  11. Türkiye de ne kadar kritik bir seçim olsa, Filistin o kadar şiddetli bir saldırıya ugrar.
    Şu anki Trump ın seçimi müthiş kritik.
    Bu nedenle Trump a, çok kolay gole çevirebileceği asistler gerekiyor.

    • Sayın yk bize kritik olmayan bir seçim gösterebilir misiniz acaba? Önseçim değil ama!

  12. Sayın editör!
    – Normal şartlarda, sizin tavrınızın anlamı, buraya yazmayın demektir.
    – ve yine normal şartlarda, ben de buraya yazmam.

    – Yani, eldeki malzeme sizsizin ve yapacak başka birşey yok. bu nedenle hem sizi, daha bir demokrat olmaya, daha bir şehirli olmaya zorlayacağız, hem de sizinle birlikte, ülkenin, şu an için, daha kötüye gitmesi sürecini yavaşlatıp, daha sonra da bu süreci tersine çevirmeye çalışacağız. yapacak birşey yok.
    – Daha önceki yorumumda da yazmıştım.
    – bu ülkede muhafazakar kesim birşey yapamaz. bu ülkede, demokratlar birşeyler yapabilir.
    – Muhafazakarlar birşey yapamaz derken, iyi şeyler yapamaz anlamında söylüyorum. yoksa hem ahlakın, hem de ülkenin içine etmeyi iyi becerdiler, beceriyorlar.
    – en ahlaksız, en cahil kesim muhafazakar kesim.
    – zaten sağ iktidarların bu ülkeye yaptığı kötülüklere şöyle üstünkörü bakmak bile, durumu yeterince anlatıyor.
    – Öncelikle bu yorumu sana yazıyorum. umarım, artık önce şehirleşir, sonra da demokrat olmaya çalışırsın ki demokrat olabilmenin ilk koşulu özgürlükleri savunmaktır. bu da, yorumları sınırlayarak olmaz.

  13. Ülkemizde birçok kamu görevlisi NATO culukla suçlandı ve suçlanmaya devam ediliyor.
    Halbuki Türkiye yasal olarak, daha doğrusu Anayasaya aykırılığı ileri sürülememesi nedeniyle fiilen yasa üstü sayılan uluslararası anlaşmaya göre NATO cu olmak zorundadır.
    NATO anlaşmasını feshetmeden kişileri NATO culukla suçlamak Anayasal bir suçtur.

    • Yine önemli bir konuya parmak basmışsınız. İşlerine gelmeyince NATO’cu diye suçluyorlar sonra da bir bakmışsın sıkışınca NATO’dan yardım istiyorlar. Şark kurnazlığı böyle şeylere deniyor herhalde.

      • Natonun parasını ödüyoruz, talep edilince hizmet vermesi de görevidir; tabii darbe yapmak gibi bir görevden sözetmiyoruz mim.

      • NATO nun üyesi olmak ayrı NATO adına sarbe yapıp beceremeyince ABD beslemesi olmak ayrı
        NATO’da olup emri Türk komutandan almak ayrı ABD de beslenip emri ordan almak ayrı

        Şark kurnazları laf salatasını ne iyi yapıyor

        • 15 Temmuz’u NATO yaptırdı ve saat 22.00’de Boğaz köprüsünün bir ayağını tuttu. Oldukça mantıklı. 🙂

          • sadece Boğazın ayağı değil mi?
            450 generalin 180 i iş üzerinde yakalandı.
            Yani Avrupayı bile işgal edebilecek kadar büyük bir kuvvet
            O zaman bütün FETÖ cüleri neden ABD ve Almanya da
            hadi onların hayrına aldı.
            Bir din adamı neden 30 yıldır ABD korumasında bütün Türkiye ve Dünayayı yönetecek bir güce sahip olabilir.
            Durun durun siz söylemeyin ABD islama hizmet etmesi için besliyor.

          • Serdar bey. 180 general darbeye katılmadı. O rakam daha sonra TSK’dan ihraç edilenlerin sayısıdır. 15 Temmuz’un gerçekte ne olduğu ancak önümüzdeki yıllarda aydınlanabilir.

          • Peki bu durumda şuna yorumunuz nedir.Geçiniz 15 temmuzu kim yaptıyı.

            O zaman bütün FETÖ cüleri neden ABD ve Almanya da
            hadi onların hayrına aldı.
            Bir din adamı neden 30 yıldır ABD korumasında bütün Türkiye ve Dünayayı yönetecek bir güce sahip olabilir.
            Durun durun siz söylemeyin ABD islama hizmet etmesi için besliyor.

    • Şahin arkadaş bi yanlışınız var sanki; belki bilmiyorsunuz ama bahsettiğiniz general eskisi chp nin müstakbel cb adayıdır, ona göre!
      Gerçi bugün tükürdüğünü yarın yalamaktan gocunmayana ne farkeder desenize…

      • Sallama. İlker Başbuğ CHP’nin müstakbel CB adayı değildir. Fakat sizin CB adayınız bellidir. “Yunan kazansaydı daha iyiydi” diyen meczuba muhabbet duyan kişidir!

  14. Neymiş arap ve israil basını çok olumlu yaklaşıyormuş, ya arap basını diye bir şey mi var oralarda yönetim ne derse onu yazıyorlar mecburen de . arap halkı ne diyor bu işlere bakalım hiç belli olmaz bakarsın birşeyler olur ALLAH cc ın da bir hesabı var muhakkk . israil basını zaten zil çalıp oynamasın da ne yapsın ARAPLARI RESMEN ESİR ALDILAR DAHA NE OLSUN

  15. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Araştırma Görevlisi Hamza Yurteri ;AK Parti Dönemi Türk Dış Politikasında Cumhurbaşkanlarının Rolü başlıklı yazısında:
    ”Dolayısıyla, devletler ulusal güvenlik politikalarını, yeni tehdit algılamalarına cevap verecek bir nitelikte geliştirmek durumunda kalmışlardır. Kısacası dış politika “girdi”lerinin çeşitlenmesi “çıktı”ların da çeşitlenmesini zorunlu kılmıştır.
    Yeni küresel yönelimler, salt güvenlik perspektifi ile olaylara yaklaşan ordudan ziyade sivil idarelerin karar verici pozisyona gelmesine zemin hazırlamıştır. Bu noktada hükümet, ordunun salt güvelik perspektifinin dışında demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlükler ve insan hakları gibi söylemlerini kullanarak Avrupa Birliği reformlarına uyum sağlamak adına başlattığı girişim ile yeni yüzyılın küresel yönelimlerine cevap verebileceğini göstermiştir. Söz konusu uluslararası gelişmeler Türkiye’de iç siyaseti dönüştürmüş, ordunun dış politika yapım sürecinde dengelenmesine olanak sağlamıştır.”diyor.
    İşte AKP hükümetinin dış politika değişikliğindeki argümanı ve taktiği ortada:Türk ordusunu güçlü hale getirip,dış politikada dayatma aracı olarak kullanmak.Dış politikada girdilerin ve çıktıların çeşitlenmesini ulusal güvenlik ekseninde görmek AKP hükümetinin temel dış politika hedefi olmuştur.Klasik dış politikada kurt hariciyecilerin, görüşme ve barış yolu ile yürüttükleri Türk dış politikasında; savaş ve ordu tehtidi yoktu.Bunca yıldan beri dış tehtit altında olmayan Türk ekonomisi bu kadar yerlerde sürünür vaziyette değildi.AKP dış politikası, ordu gücü ve ordu tehtidi ile savaş politikası gütmeye başlayınca;Türk ekonomisi de yerlerde sürünür hale geldi.İşsizlik,enflasyon,hayatın çekilmezliği,dış siyasette yanlızlaşma,dostları ve dostlukları yok edip düşmanlıkları ve düşmanları çoğaltma ile varılacak son nokta nazi Almanayası olacaktır.
    Sayın koru nun yayınladığı Türkiye haritası, komşuların egemenlik alanına tecavüz belgesidir.Saldırgan dış politika, nazi Almanyasına hayır getirmedi.Başkasına da hayır getirmeyeceği ortada.Saygılar.

  16. Trump’in destekcisi FOX News sali günü Turkiye’yi masaya yatırmıştı.
    Trump erdoğani seçim kazanmak için kullaniyor.
    Şimdide gene erdoğan üzerinden kendisini kahraman ilan edecek, o seneryoyu sahneye koymaya hazırlaniyor.

    Müslüman liderlerin haline bakın Trump ve Netenyahuya seçim kazandırmak için nasılda canla başla çalışiyorlar.

    “Jailed Turkish mob boss claims government officials dispatched him to kill American Pastor Andrew Brunson | Fox News” https://www.foxnews.com/world/jailed-turkish-mob-boss-claims-government-officials-dispatched-him-to-kill-american-pastor-andrew-brunson.amp

    • FOX Haber! Linkini verdiğim haberi Sali akşam haberlerinde verdi.Türkiyede Çarşamba sabahi oliyor.
      Hemde Trumpin seçim propogandasına ilk düdüğ çelan Brunson eşliğinde verdi.

  17. [Amerikan heyetinin başkanı Trump’ın damadı da olan danışmanı Jared Kushner’ti; Kushner gelmişken Kudüs’teki ağlama duvarına gidip dua etmeyi unutmadı.]
    Bizde eskiden gen.kur.bşk.ları ziyaret ederdi böyle yerleri, bildikleri kadarıyla dua da ediyorlardı mutlaka, sonuçta din turizmidir…

  18. Bu haritanın selçuklu imparatorluğunun sınırlarıyla ne ilgisi varmış ki? Bana sanki çok daha yeni bir döneme aitmiş gibi göründü ama neyse:)))

    • Haklısın. Bu harita Erdoğanlı İmparatorluğu sınırları. Erdoğan’ı yedirmeyiz 🙂

      • mim hocam öyle demeyin! bakınız uşşaki tarikatı şeyhi Nurullah efendi; “birinci türkiye cumhuriyeti dönemi bitti şimdi ikinci Türkiye Cumhuriyeti yani osmanlı kuruluyor bu da Tayyip beyin birinci padişahımız olarak liderliğinde oluyor inşallah” dedi ve kumpas sağlam kuruldu şimdi kendisi cezaevinde. (oda tv ciler iş başında)

Yoruma kapalı.