Ekonominin düzelmesi isteniyorsa Barolar’ın uyarılarına müdahale etmek yerine söylediklerine kulak verilmeli…

19
Reklam

Dün ilginç bir olay yaşandı: Adli yılın açılış töreninde konuşması âdetten olan Türkiye Barolar Birliği (TBB) başkanı Erinç Sağkan’ın ne dediğini, etkinliği televizyonları başında izleyenler öğrenemedi.

Söylendiğine göre, Cumhurbaşkanlığı konuşmanın yayınını uygun görmemiş…

Konuşmanın bir bölümü de metinden çıkartılarak medyaya servis edilmiş…

Olayın ilginçliği şundan: Törende esas konuşmacı konumunda bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hukukçularla dolu salona, iktidarları döneminde ülkemizin hak ve özgürlükler konusunda kaydettiği mesafeyi ve bunu demokratik bir anayasayla taçlandırmak niyetinde olduklarını anlatmaktaydı.

Ânında yaşatılan çelişki bir gözlemci olarak beni üzüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin başı çektiği Cumhur İttifakı’nın Meclis’te yeniden çoğunluğa sahip hale geldiği ve kendisinin de üçüncü kez cumhurbaşkanı seçildiği son seçimin ardından, 14 Mayıs öncesinden farklı davranışlar sergiliyor.

İçlerinden bazılarının gündemi pek de hoş sayılamayacak biçimde sıkça meşgul ettiği kabinesini neredeyse bütünüyle yeniledi. Zaten eski bakanlar milletvekili seçildikleri için aynı göreve devam edemezlerdi; ayrılanların yerine gelenlerin büyük çoğunluğu kamuoyunun daha önce tanımadığı isimler oldu. 

Ancak ilk intiba olarak, bu bakanlar, topluma mülayim geliyor…

Reklam

Tabii bir de ekonomi alanında sorunlarla baş edemediği çok açık olan eski kadro yerine ‘rasyonel çözüm’ yanlısı yeni yüzleri de unutmamak gerekiyor.

‘Rasyonel’ sözcüğü ekonomi alanı için kullanıldı, ama biliyoruz, sadece o alanı doğrudan ilgilendiren enstrümanlarla hale yola konulamıyor ekonomi. 

Faizi indir-bindir yöntemiyle alınacak mesafe sınırlı.

Ülkenin acele yabancı paraya ihtiyacı var, hem de bayağı yüklü miktarda. Ancak beklendiği üzere dışarının musluklarının açılması günümüz ortamında başka ‘rasyonel’ kararlar alınmasını da gerektiriyor.

Hazine’den sorumlu kadro değişti ve olumlu bir şeyler olacağı yolunda umut belirdi; ancak o umudu besleyecek unsurlar henüz ufukta görünmüyor. Tam tersine, faiz-kur sarmalı ortadan kalkmadığı gibi, alınan yeni kararlarla düzelmesi beklenen yanlışlıklar da yerinde sayıyor.

En belirgin örnek, kur korumalı mevduat (KKM) diye bilinen enstrüman. Faizin şaşırtan oranda artması ile eş-zamanlı olarak KKM’ye tanınan ayrıcalıklara -ve KKM’ye- son verilmek istendi. 

Ne oldu?

KKM’den çıkanlar, yükselen faize tamah edip TL cinsinden mevduata eğilim göstermek yerine, aldıkları TL’leri derhal dolara çevirip yabancı hesaplara yatırdılar. Bir çırpıda 5 milyar dolar civarında KKM hesabı erimiş, bu arada rezervlerden de aynı miktarda azalma olmuş…

Reklam

Bundan sonra da KKM’den ayrılanlar aynı yolu tutarlarsa ekonomik görüntü flulaşacak.

Şaşırmamız mı gerekiyor?

Kendi hesabıma ben şaşırmıyorum. Sebebi de, ekonomiden anlayanlara kulak verdiğimde, istisnasız her birinden, hem de son birkaç yıldır sürekli olarak, ekonomide atılacak doğru -rasyonel- adımları başka alanlarda da reformcu bir yaklaşımın izlemesi gerektiğini işitmem.

Özellikle de yargı ve hukuk alanında.

Ne alakası var?

Alakası çok.

Mehmet Şimşek bakan olur olmaz Körfez ülkelerini ziyaret etti. Onu Cumhurbaşkanı Erdoğan da izledi. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’la ticari ve finansal anlaşmalar imzalandı.

Oradan bir şeyler elbette gelebilir; ancak ‘rasyonel’ yaklaşım sözü vermiş olan yeni bakanın ilk ziyaretlerini yaptığı ve anlaşma imzaladığı ülkelerin kimliği, Türkiye’nin esas ihtiyacı olan dış kaynağı bulmak için gözünü dikmesi gereken yabancı yatırımcıları düşünmeye sevk etmiş bile olabilir.

Doğrudan yatırımla sanayi alanına katılacakları…

Hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlükler, şeffaflık ve hesap verilebilirlik konularında sathi de olsa hassasiyet içerisinde olan yabancıları…

Paralarını getirdiklerinde sorun çıkarsa adaletine güvenecekleri bir yargı mekanizması olmasını bekleyecekleri…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘yeni anayasa’ fikri kuşkusuz yerinde; ancak öyle bir anayasa için toplumsal mutabakat sağlanana kadar çıkartılması gereken yasalar ve yapılması gereken hamleler var.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanması ile işe başlanabilir.

Bu yolda atılacak her adımın meydana getireceği rahatlama, yalnızca oraya yakışmayan insanları cezaevlerindem çıkarmakla sınırlı kalmaz, dışarının ülkeye ilgisini de yeniden canlandırır.

Tabii bu isteniyorsa…

Sanıyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de bulunduğu bir ortamda, TBB Başkanı’nın konuşmasına müdahaleyi hoş karşılamamıştır.

ΩΩΩΩ  

Reklam

19 YORUMLAR

  1. Haçlı siyonistlerin işbirlikçilerini serbest bırakırsan
    İhtiyacın olan krediyi o zaman verirler.
    makalenin özeti…

  2. Hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlükler, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ………..bu muhalif ezber kelimeleri duyunca sinir oluyorum.
    Bunlara göre hukukun üstünlüğü ve hak ve özgürlükler demek pkk lı fetöcü lgbtci gezicilerin hakkı özgürlüğü….
    Hesap verilebilirlik ise tabiki batı ekseninden kaymamak ve gerektiginde batılılara elpençe durup hesap vermek…
    Batılıların enćok Türkiyeyi eleştirdikleri ve YATIRIM VE SICAK para gelmesindeki şartlari….
    Hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlükler, şeffaflık ve hesap verilebilirlik………………
    Batılıların bu kavramlara yüklediği manalar farklı ve ülkemizi durmadan bu ezberlerle eleştirip ülkemizi suçluyorlar..bizim muhalif kafalarda aynen bu kavramlarla muhalefet yapinca ne duruma düştüklerinin farkında bile değiller..ben diyim batının sözcüsü.. adamı.😊(siyaset ayrıntılarda gizli birazda)

  3. İSVİÇRE”NİN DENİZCİLİK BAKANLIĞI
    Hikaye bu ya; İsviçre denizcilik bakanlığı kurulmasına karar vermiş.
    Rusya dışişleri bakanı İsvçre’li mevkidaşına
    “–Sizde deniz mi var? Denizcilik bakanlığı ihdas ettiniz?” diye sorar.
    İsviçre’li bakan da, Rus bakana,
    “–Sizde de adalet mi var ki, Adalet bakanlığı var?” cevabını verir.
    Şu anda ülkemizin en işlevsiz bakanlığı bana göre Adalet bakanlığı ile Milli Eğitim bakanlığı
    Daha doğrusu “–Hangi bakanlık işlevini yerine getiriyor? ” sorusunu sormamız gerekiyor.
    Hatta 1984 romanındaki gibi, tam tersi işlev görüyorlar.

  4. Hıç bir şey reyisten izinsiz yapılamaz görünüyor. Şimdilik tabii. Biraz tarih okumalarını öñeririm.

    • yorum yapacaktım baktım siz yazmışsınız.sn.koru hala iyiniyet içinde.bu ülke de ne bürokrat ne bakan erdoğandan izinsiz parmağını dudağını oynatamaz.

  5. O iş baro başkanına bir büyükelçilik payesine bakar:)
    Yalnız artık kadınların da araba kullanabildiği, hatta kadın büyükelçileri bile var diye yere göğe sığdıramadığınız arap ülkelerinden türkiyeye yatırım yapılmasında ne sakınca var onu anlayamadım?
    Hukuk demişken, bugüne kadar türk yargısı hangi yabancının mal varlığına el koymuş ki?
    Hapisaneleri boşaltıp yerine yabancı işadamlarını filan mı dolduracağız nedir????

    • Bence haklisin. Dış borçlar, iç borçlar, yap işlet borçlar, vs . Batı ve Arap tefecileri borcun faizini odeyebilecekmi ona bakar.

  6. KKM’daki bu ani tornistanlar iyi gibi görünse de, kümülesine bakan yabancı yanına içerde tutulan vekil gasteci medyacı ve bilimum muhalefetin yandaşlarınıda koyup öyle bakar manzaraya!🤔☹️😡
    Şimşek değil adam yıldırım çaksa,
    faide sağlamaz bundan sonra yapacakları!
    Son söz:
    İçerdeki adamın kimseye faydası olmaz ama,
    Onun ordakalması yönetenlere ÇOK ZARAR VERİR! Veriyor!

  7. Haa.. bak çok önemli bir konuyu unuttum !
    Sahi bu 40 günlük adli tatil neyin nesidir Allah aşkına!
    Neden , niçin , ne maksatla ve ne hakla ?
    Bütün dükkanlar kapansın , topyekûn tatile gidelim !
    Ee.. o zaman askeri tatil de olsun , emniyet tatili de olsun , mülki tatil de olsun , sağlık tatili de olsun … ,olsun oğlu olsun !
    Çok şükür milli eğitim tatili var zaten !

    • Ha bire tadilat dolayisiyla!..
      Ondan sonrada niye dosyalar yığılmış?
      Adalet niye gecikmiş?
      Öğrenci matematik ten niye sıfır çekmiş?
      Niye ADAM! GİBİ ADAM YETİŞTİREMİYORUZ sorusunun cevabını arasak biryerlerde bulurmuyuz acaba???
      Hadi bi gayret!!

  8. TBB.başkanın konuşmasının tam metnini okudum , biraz mesleki sorunları öne çıkarmakla beraber dengeli ve iyiydi .
    Yaptığım araştırmaya göre konuşma tv.lerin naklen yayınına verilmemiş, Fehmi Beyin dediği gibi basına verilen kısmında da bir sansür olduğuna dair bir kayda rastlamadım ?
    Her neyse ..!
    Gelgelelim esas meseleye ; ABD. anayasası 1780 de yapıldı, zamanla bazı değişiklikler yapılmakla beraber anayasanın aslı hala korunmaktadır.
    Bizdeki anayasanın ise ben şahsen kaçıncı olduğunu bilmiyorum , merak da etmiyorum !
    En son 1980 de yapılan anayasa zaten yapılan değişikliklerle yamalı bohçaya döndü, kuşa çevrildi.
    Bence yeni bir anayasa yapmaya hiç gerek yok , elimizdekini yamayıp devam edebiliriz !
    Zaten kimse de anayasaya uymuyor , zahmet edip yenisiyle hiç uğraşmasınlar !
    Bu ağalık düzeninde anayasa da neymiş !
    “He de geç ” !

    • Daha düne kadar, Barolar Birliği’nin, bayan avukatların başörtülü olarak mesleklerini icra edemeyeceklerine dair aldıkları kararlar, utanç vesikalarıdır.
      Ki, yakın tarihte, başörtü özgürlüğünün anayasal güvenceye kavuşturulması için adım atıldığında, yine bu Erinç Sağkan, “Düzenleme laikliğe aykırı” diyebilmiştir..
      Bir örnek vereyim..
      Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde, “üniversiteye başörtülü olarak devam edilmesinin engellenmesinin, insan hakkı ihlali olduğu” yönündeki davada, İstanbul Barosu’nun, yasak lehine davaya müdahale etmesi de, bir utanç vesikasıdır..
      Düşünebiliyor musunuz..
      “Başörtülü olarak okumak istiyorum” diyen bir öğrenci (Halen Ak Parti milletvekili Leyla Şahin Usta), Türkiye’de açtığı davalarda lehine karar çıkmıyor..
      AİHM’e müracaat ediyor..
      Barolar, ayrı ayrı, AİHM’E temsilci gönderip, “Biz bu utanca ortak olamayız. Mağdur öğrenci lehinde, davaya müdahale talebinde bulunuyoruz. Yasak, insan hakkı ihlalidir” demesi gerekir iken..
      Haklardan yana değil, yasaklardan yana tavır alarak, yasağın devam etmesini AİHM nezdinde talep ettiler..
      Bu leke, açık bir özür beyanında bulunmadan, baroların alnından silinemez..

  9. Zengin Körfez ülkeleri de bize kredi verdiklerinde hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlükler, şeffaflık ve hesap verilebilirlik konularında mı ülkemizi sorguluyorlar yoksa değerli ekonomik varlıklarımızı mı? Tabi ki ekonomik varlığımızı sorguluyorlar. Böyleyse her iki sermayedar çevrelerinin tutumu ne ahlaki ne de etiktir, mesele tamamen siyasi ve ekonomik çıkara dayalıdır. Durum bundan ibarettir.

    • Türk Milletini bitiren Türk Milliyetci Tarihciler olmuştur. Bizi öyle övmüşler ki Dünyanın sahibi biz Zannettik Bilinç altına yerleştiği için Zincirleri kırıp Millet olarak öne geçemiyoruz.

      Durup dururken Komple teorileri üretip, Dünyayı Kendimize düşman ediyoruz. Bizde ki bu durum islamada aykırı.

      Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve ‘birbirinizi tanımanız ve tanışmanız’ için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk, renk, soy ve servetçe değil) takvaca en ileride olanınızdır. hucurat süresi 13

      Şimdi bu düşman yarattığımız Milletlere islamı nasıl tebliğ edeceğiz? Nasıl Millet olarak paranoyada olduğumuzu anlatmak istiyorum.

      Türkün Düşmanı yunanistan ve Ermeniler Biz Ülke olarak Şimdi bunları nasıl bitiririz diye bunlara tuzak kurma gibi Davranışlarımız mı var? Yok Diğer ülkelerde kendi dertlerinde kimse size kuyu kazmıyor? Ne yapıyorsanız kendi kendinize yapıyorsunuz.

      Diğer Müslüman Devletler sizi müslüman diye ayrıcalık yapmaz Herkes menfaatini düşünür Tarihe bakın Hiristiyan hiristiyanla savaşmış Müslüman müslüman ile savaşmış Bunlar Din savaşı değildi her Millet menfaati için savaşmış.

      Millet olarak özeleştiri yapmaya başladığımızda kazanacağız bu para veren Ülkelere kızmayın Bütçe Açığı veren Kendi siyasilere kızın Sarayın yıllık Harcaması 13 Milyar olmuş Emekliye bu parayı Maaş zammı olarak verirdin. Burhan kuzunun lafı ile bitiriyim.
      “Anam Anam Bu hükümette öyle israf var ki” Asıl Zamlar Yerel Seçimden sonra.

  10. Fehmi Koru, geçen sene başörtü özgürlüğünün anayasal güvenceye kavuşturulması için adım atıldığında  “Düzenleme laikliğe aykırı” diyen
    Baro başkanı Erinç Sağkan’dan mı bahsediyor.
    28 şubat davasında sanıklardan bazılarının avukatlığını yapan Erinç Sağkan dan mı bahsediyor.
    Barolar Birliği’nin, bayan avukatların başörtülü olarak mesleklerini icra edemeyeceklerine dair aldıkları kararlar destek veren Erinç Sağkandan mı bahsediyor.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde, “üniversiteye başörtülü olarak devam edilmesinin engellenmesinin, insan hakkı ihlali olduğu” yönündeki davada, İstanbul Barosu’nun, yasak lehine davaya müdahale etmesinden mi bahsediyor.

    Hukuktan, hukukun üstünlüğünden mi bahsediyorsunuz.

    • Kadın İslami giyinecek Erkek modern. Din sadece kadınlara mi gönderildi. İşinize gelen bumu yoksa.

  11. KABİLE REİSLİĞİ HÜKÜMET SİSTEMİ
    Yepyeni sistemde bu tür vak’alar,
    vaka-i adiyedendir.
    Yeni sistemin faturası:
    –2018 yılına kadar tüm borcumuz “876”milyar TL.
    –Sadece bu yılın Haziran ayında borcumuzun artan miktarı ” 882 ” milyar TL.
    Bir ülke daha nasıl elden gider?

Yoruma kapalı.