Failleri bilindiği halde nedense gizeme dönüşen Hablemitoğlu suikastının üzerine gidilebilecek mi?

7
Nuri Gökhan Bozkır Ukrayna'dan getirildiğinde..
Reklam

Biraz önce şu haber gözüme çarptı: “Necip Hablemitoğlu’nun suikast zanlılarından Nuri Gökhan Bozkır Emniyet güçleri tarafından yakalandı…

Haberin başlığı yanlış; doğrusu şöyle olacaktı: “Necip Hablemitoğlu’nun suikast zanlılarından Nuri Gökhan Bozkır Emniyet güçleri tarafından YENİDEN yakalandı…”

Nuri Gökalp Bozkır’ın (NGB) yakalandığının, bu, kamuoyuna üçüncü kez duyurulması.

İlk olarak, yine böyle bir Ocak günü -26 Ocak 2022 tarihinde-, kendisinin yakalandığını gazetelere haber olduğunda duymuştuk. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Ukrayna’dan Türkiye’ye getirmişti onu. Bu arada, Ukraynalıların NGB’yi 2019 yılı Aralık ayında yakaladığı öğrenilmişti. Demek ki, Ukrayna, kendisini iki yıldan uzun bir süre ülkelerinde misafir etmiş…

Daha sonra, 2022 yılının Haziran ayında, NBK’nın da aralarında bulunduğu ‘suikast timi’ hakkında gözaltı kararı verildiği haberlere yansıdı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre, Hablemitoğlu’na suikast emrini Özel Harp Dairesi’nde (ÖHD) albay rütbesiyle görevliyken Levent Göktaş vermiş, onun yönlendirmesiyle hepsi de sonradan emekli olacak değişik rütbedeki ÖHD mensubu subaylardan oluşan bir suikast timi oluşturulmuş…

Tim üyelerinden biri suikast öncesinde Hablemitoğlu’nun günlük hareketlerini takibe almış, onun verdiği bilgilere dayanılarak suikastın yapılacağı yer tespit edilmiş, timin başındaki kişi de günü ve saati belirleyerek cinayeti işleyecek kişiye görev emri çıkarmış…

[İddianame, timi, o sıralarda yaygın biçimde her kanlı eylemle arasında ilişki kurulan FETÖ ile de irtibatlıyor ama, hepsi ÖHD görevlisi suikast timinin FETÖ’den emir alarak cinayeti işlemiş olması hayli şaşırtıcı bir iddia.]

Levent Göktaş’ın adı kamuoyunca daha önceleri birkaç farklı olayda duyulmuştu zaten.

Reklam

En önemli olayı, Kenya’da yakalanan PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ı oradan bir özel uçakla Türkiye’ye getiren ekibin içerisinde yer almasıydı Levent Göktaş‘ın.

2009 yılında başlayan Ergenekon soruşturması kapsamı içerisinde gözaltına alınanlar arasında da yer almıştı Levent Göktaş. 2014 yılına kadar cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi. 2016 yılında da Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş mahkumiyet kararını Yargıtay bozdu.

NBK’nın Ukrayna’da yakalanmasının, orada ve Türkiye’ye getirildikten sonra sorgulanmasının ardından başlatılan Hablemitoğlu suikastı soruşturması kapsamında haklarında gözaltı kararı çıkartılan dokuz kişi arasında Levent Göktaş da vardı, ama gözaltı için bilinen adreslerine gidildiğinde kendisinin kıl payı ile yakalanmaktan kurtulduğu anlaşıldı.

Arandığı sırada İnan Kıraç’ın iş yerine uğradığı haberlere konu olmuştu.

[İş insanı İnan Kıraç ile Levent Göktaş ilişkisi daha önce Sezgin Baran Korkmaz (SBK) hakkında Sedat Peker’in videolarında ileri sürülen iddialar sırasında da gündeme gelmişti. İnan Kıraç’ın SBK’da bulunan şirket hisselerini avukatı sıfatıyla o tahsil etmiş.]

Kırmızı bültenle aranırken Bulgaristan’da yakalandı Levent Göktaş. 16 Aralık 2022 tarihinde Sofya’dan Türkiye’ye getirilip tutuklandı. Ancak tutukluluk hali yine uzun sürmedi; mevcut delillerin lehine değişmesi ihtimali değerlendirilerek 18 Mayıs 2023 tarihinde tahliye edildi.

Son durum şu: 

3 Kasım 2002 genel seçiminde TBMM’de sandalyelerin üçte ikisini kazanan AK Parti’nin iktidara gelişi ve Abdullah Gül başbakanlığında hükümetin kurulmasından kısa süre sonra, 18 Aralık 2002 tarihinde, laiklik savunucusu kimliğiyle kamuoyunun ilgisini kazanmış olan Doç. Necip Hablemitoğlu bir suikastla hayatını kaybetmişti.  

Reklam

Aradan 21 yıl geçti, 22. yıla girildi. Hala ona yönelik suikastın dosyası yargı tarafından kapatılmadı.

Suikastı işledikleri yolunda kamuoyuyla paylaşılan bilgilerle isimleri duyulmuş suikast timini oluşturduğu bilinen dokuz kişi, geçen yılın Mayıs ayında serbest bırakılmışlardı.

O iddiadan vazgeçildiğini düşündürecek bir gelişmeydi serbest bırakılmaları.

NBK’nın yeniden gözaltına alınması eski iddiaların canlandırılacağı anlamına mı geliyor?

Mümkündür.

Gözaltına alma işlemini yapan kurumun Emniyet olması bunu düşündürüyor.

İçişleri bakanı değişti, artık Süleyman Soylu yok, yeni bakan Ali Yerlikaya eski defterleri açabiliyor.

Bakalım bu defa AK Parti’nin ömrünü kısaltma amacıyla yapıldığını düşündüren o ilk suikastın bütün failleriyle, AK Parti’nin iktidarının 22. yılında, nihayet hesaplaşılacak mı?

ΩΩΩΩ

Reklam

7 YORUMLAR

  1. Bölgesel bazda artan nüfusuna oranla üretemeyen ülkelerde kaynakların izafi olarak gitgide azaldığı daha ciddi bir sorun. Bizim için Türkiye örneğinde mevcut pastaya el atma/erişme konusunda rekabet daha da çetinleşiyor. Bu pasta “ülke bütünü” veya onun oluşturabildiği zenginlik-maddi anlamda hazine! Ana kaynak vergilerimiz. Bu kutsal ve ortak bir değer. “Bütün”ün sahip çıkmağa çalışması, yararlı olarak kullanılması çokçası siyasilerin elinde olan ağır bir sorumluluk. Carcur edilmemesi “Bütün”e hizmet eden yeni zenginlikler üretmesi ve bunların adil paylaşımı çok önemli. Yani insan huzur içersinde maddi ihtiyaçlarını görerek var olmanın mücadelesini veriyor. Dünya ve hayat “Var Oluş”un sadece şimdiki zamanı. Ana hatlarıyla, Kılavuzu DiN sadece şimdiki zamanı değil, geçmişi ve gelecek zamanı da özetle tanımlıyor. Kılavuzda vurgulanan en önemli konu gelmiş-geçmiş ve şimdiki zamanın geleceğin yanında SOLDA SIFIR oluşu. Yani, izafi hedefler etkileşmeler mikro-makro dinamikler kaosunda herkes binmiş bir alamete, ister istemez gidiyor ortak bir kıyamete…

    Sekülerizm (Laiklik) aslında iyi tanımlanmış bir orta direk olmalıydı. Ancak bu da “Rahmetli M. Kemal Atatürk Paşamız” nin büyük hatalarından. Bizimki gibi kaynama ve patlama potansiyeli yüksek bir toplum için bize uygun şekliyle Laiklik konusuna köprü “Akıl*İman Sentezi” olmalıydı. Ancak göremedi “Paşamız”! Kaliteli bir eğitimle Bilim-Teknik konusu köşe-bucak enöncelikli ve süratle yaygınlaştırılması gereken konuyken, gitti tepeden inme lüzumsuz işlerle bu ülkeyi hırpaladı, mikro-makro kutuplaşmasına taraf oldu bu da ancak cuzi bir elit tabaka oluşturdu ve “Tavan”ı teşkil etti. “Tavan” kendince “Paşamız” adına tokmağı eline aldı “Taban”dan filizlenen bileşenleri “Darbe”lerle pek hayat hakkı tanımadı. “Paşamız”ın kurduğu örnek siyasi partinin adı CeHaPe! Mikro dalgalanmalar sürecinde sıra, eninde sonunda istatistiki olarak “Taban”dan filizlenen bir başka partiye gelecekti. Bunun da adını biliyoruz, AKePe! Kullanışlı bir alet olan “Tokmak” el değiştirdi. Çünkü aynı “Paşamız”ın döneminde olduğu gibi gelecekten emin olamama duygusu ağır basmakta, kaos daha da tehlikeli bir biçimde artmakta. Neticede iki ileri bir geri giderken emsallerimizden fersah fersah geri kalmamıza neden oldu. En altta bu işe “Hayret”ler içinde kalanlar var. Biri HAYRETI MUCIP iki satır yazmış iki satır da ben ilave edeyim.

    ….
    Avrupa, Avrupa duy sesimizi ,
    Bu gelen Türk’ün ayak sesidir !
    İyi olurdu ama kabul etmediniz bizi
    Bu ses içerdekierin birbirine tekmesidir!
    …..

  2. Sebebi n’olursa olsun ölüm veya kanlı şiddet olaylarının insanda iştah bırakmadığı nasıl da belli oluyor. Yorum sayısı düşüveriyor! Şiddet ve kan adeta yorum yapmağa değmez bir çaresizlik yaratıyor insanda. Terör bunun için tüm dünyada nefretle kınanan bir olay çünkü kontra şiddeti davet ediyor. Sonu gelmez şiddet olayları birbirince tetiklenince zaten kısacık bir ömürde yaşam garantisi, kalitesi düşüyor ve hayat/dünya yaşanmaz hale geliyor.

    Dünyanın küresel sağlığını pek düşünmeden teknolojisini ve gücünü hızla geliştirmiş ülkelerin yaşam alanı olarak Dünyayı aşma gayreti, Ay ve Mars’ı birer atlama taşı olarak değerlendirip devasa kaynakların tahayyül edildiği “Kainat”a sıçrama teşebüslerinin arkasında bilimsel merak ve dürtülerin yanısıra bir “HUZUR” arayışı olmalı. Nüfus arttıça insanın potansiyel arızaları (ki “terör” bunlardan biridir) ilave baskılar oluşturuyor “Gölge etme, başka ihsan eylemez” noktasından birbirinden yaka-silker ve birbirinden kaçar duruma getirebiliyor insanı. Oysaki, huzurlu bir dünyayı tesis etmek daha kolay. Kainatı var eden, yaşam kılavuzu olarak DiN’i de var eden adres aynı adres. Kainat’ın varlığı olur da DiN hiç olmaz olurmu, her iki olgunun sahibi O. Yüzbinlerce peygambere ragmen ne kadar değişmiş olursa olsun birçok dinlerde görülebilen ortak payda O (Al İlah = Allah = The God). DiN ve Kainat konusunun birlikte ele alındığı vahye dayalı en ayrıntılı kaynak Kuran.

    Bölgesel bazda artan nüfusuna oranla üretemeyen ülkelerde kaynakların izafi olarak gitgide azaldığı daha ciddi bir sorun. Bir rekabet ki ne rekabet, Ülkeyi mahvetti cenabet (Kısa bir ara! devamı gelecek… Bakalım Molla Kasım ne edecek!)

  3. -Kaşıkçı cinayeti, yeri, zamanı biliniyor,
    Katili kim? Bilinmiyor 😯
    -Vekil kazanmış seçime girmiş nerdeyse rozeti takmayı haketmiş,
    Fakat görev yapacağı salona giremiyor!☹️
    AYM bir tespit yapmış, karar veren mahkemeye kararını göndermiş,
    bu mahkeme bir karar çıkarıp evet/hayır demişmi ben hukukcu omadığım için bilemiyorum..
    Kendi üst kurul/mahkemesinin kararı:
    O mahkemenin karaına uyma!😳
    (Benim annadığım:mahkeme karar vermesi gerekir. BEN ŞU KARARI VERDİM! bitti)
    Sonra davacı gidebildiği üst mahkemelere itiraz eder!
    -Gazzede çocuk kadın yaşlı hasta öldürülüyor! ÖLDÜREN KATİL:DÜNYA KİM OLDUĞUNU BİLİYOR!
    Bu canlı kanlı (geçmişte değil hala yaşanıyor!)
    Sadece rakamlara bakıp,
    21000, 22bin!.. diyen bir insan nesli var!
    (Hiç olmazsa ölüm sayısı 22bini aştı😢!! deyip timsah gözyaşı dökün 😡).

  4. “A kişinin katili hatta azmettiricisi yakalandı” cümlesi neyi ifade eder? İşte bütün mesele.
    -ölenin ailesinin acı öfkesini dindirmesede..
    (20 yaşında gencecik evlat, evin direği baba! gittikten sonra katili yakalasan neee, 1milyon tazminat versen nee!!!)
    -yakalanın hayatını karartmasada..
    (20 yıl yakalanmadan!… annadınız siizzz😡)
    -devlet katilleri yirmi yıl sonra yakalayınca!..
    Yada iki yıl içinde yakalayınca!..
    ARADA NE FARK VAR BULMAYA ÇALIŞALIM:
    Batı seni baaayaaa bi kıskanır!
    Mossadı bile solladı derler!
    Hemen koşup ülkene…
    (Şirket mi kurar para mı getirir?
    Yoksa mafya babaları koşa koşa ülkene mi gelir???😡)

  5. Laik , demokratik , hukukun ve adaletin hakim olduğu , insan hak ve hürriyetlerinin esas alındığı, gelişmiş, çağdaş ülke dediğin böyle olur işte!
    Alkışlar , alkışlar !

    • Hayret yaa! olmayana ergi ve alkışlar eşittir kinayeden ters köşe bir gol. Çağdaş Spor 0 – Türkiye Spor 1

    • ‘ Avrupa Avrupa , duy sesimizi ,
      Bu gelen Türk’ün ayak sesidir ! ‘

Yoruma kapalı.