Fransa'daki gösteriler 1789'u mu, 1968'i mi, yoksa Gezi'yi mi çağrıştırıyor?

18
Reklam

Yukarıda gördüğünüz fotoğraf ve bu yazı boyunca göreceğiniz diğerleri Paris’te çekildi. Ancak bu tablolar hayli zaman önce Fransa’yı sarsan ülkenin Arap-Müslüman asıllı gençlerinin varlıklarını ve dertlerini hatırlatmak için sergiledikleri isyan hareketine ait değil. Fotoğraf bu hafta sonuna ait ve bu defa ülkenin altını üstüne getirmeye kararlı olanlar bildiğiniz sıradan Fransızlar…
Bunu yapanlar, sistemin kendilerine yönelik politikalarından rahatsızlık duyan işsiz-güçsüz takımından Arap-Müslüman gençler değil ve isyanlarının dışa vuruş tarzı da otomobil yakmayla sınırlı kalmıyor; bu defa sistemin tam kalbine saplanıyor mızrak. Fransa’nın gurur abidesi ‘Zafer Anıtı’ bile hedef. Bankalar ve ATM makinaları, büyük mağazalar da…

Zafer Anıtı.. Polislerin silmeye çalışacağı slogan “Yeşil Gömlekliler muzaffer olacak”

“Solcu bir başkaldırı” derseniz haklı olursunuz, çünkü gösterilere katılımcılar arasında ‘solcu’ çok ve ‘aşırı sol’un lider ismi Jean-Luc Mélenchon da göstericileri destekliyor. “Sağcı bir isyan” dediğinizde de tespitiniz yanlış  olmaz; çünkü ülkenin ‘aşırı sağ’ örgütünün lideri ve son cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen de hareketi sahiplenmekte.

İhtilaller ve kalkışmalar ülkesi Fransa

Fransa sosyal yönden hassas bir halka sahip. Daha 1789 ihtilalinden bu yana istediğini suhuletle ele geçirmezse sokaklara dökülerek elde etmeyi göze alabilen bir halk bu. En çarpıcı örneği 1968’de Paris’te üniversitelerde başlayıp bütün ülkeye ve oradan da başkalarına sıçrayan gençlerin meydan okumasıydı.
Gençler sokaklara dökülerek yalnızca kendilerinin itiraz ettikleri eğitim politikalarını değiştirmekle kalmadılar, Fransa’nın bütün sistemini yeniden elden geçirmesine de yol açtılar. Avrupa’nın bütünü 1968 olaylarından etkilendi.
Bu kez sokakları hareketlendiren basit bir talepmiş gibi görünüyor: Göstericiler Fransa’da yolda kalma durumunda bulunan her araç sahibinin giymesi zorunlu olan sarı yeleklerle sokaktalar; çünkü bu ayın sonunda benzin ve motorindeki vergi yükünü daha da artırarak akaryakıt fiyatlarında yapılması öngörülen fahiş artışa itiraz ediyorlar.
Daha doğrusu başlangıçta bütün talep buydu.  Ancak işin içine ideolojik grupların girmesiyle birlikte gösterilerin rengi de değişti. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hedefte; duvarlara yazılan sloganlar ‘Macron gitmeli’ de diyor…
Macron için kullanılan sıfat ‘Zenginlerin Cumhurbaşkanı’
İlginç başka sloganlar da var duvarlarda: Biri “Devirin Burjuvaziyi” diyor sözgelimi; diğeri “Biz bundan daha basit işler için çok kelleler almayı bildik” diyor, 1789 Fransız İhtilali sonrasındaki ‘dehşet dönemi’ni hatırlatarak…
Aşırı sağ ve solun liderleri, seçim sisteminin küçük partilerin de Meclis’te temsiline imkan sağlayacak biçimde değiştirilerek yeniden seçime gidilmesini gündeme taşıdılar.
Macron şaşırmış görünüyor. Arjantin’deki G-20 Zirvesi‘nden döner dönmez göstericilerin yanına gidip tansiyonu düşürmeye çalıştı, başaramadı; zenginlere hitap eden büyük mağazaların ve banka şubelerinin bulunduğu Avenue Kleber‘deki tahribatı teftiş ederken yuhalandı Macron.
Oradan ‘Zafer Anıtı’na gidip bir gün önce göstericilerin de yaptığı gibi en tepesine çıkıp Paris’e oradan da baktı. Herhalde hüzünle bakmıştır…
Gördüklerinden hiç mutlu olmadığı anlaşılıyor.
Ülkede sıkıyönetim ilan etmesi için baskı altında Macron, ancak bunu yapmak niyetinde de görünmüyor.
Orly Havalimanı‘na saldırı (18 Mart 2017) sonrasında olağanüstü hal ilan etmekte zorlanmamıştı oysa.

Son gösteriler sırasında bir kişi hayatını kaybetti, yaralılar da var. Çok sayıda gösterici gözaltına alındı, 378 gösterici halen sorgulanıyor.

Liderleri kim bu göstericilerin?

Görünürde bir veya birkaç lider yok. Macron bugün (3 Aralık Pazartesi) göstericilerle görüşmeyi planladı, ama adı lider olarak geçenler sokak tarafından benimsenmediği için kimlerle görüşeceğini o da bilmiyor.
Herhalde haftalık Journal du Dimanche gazetesine imzalarıyla gösterilerin amacı hakkında ortak bir makale yazmış olan 10 kişiyi muhatap alacaktır Macron. ‘Seçim sisteminin küçük partileri kollayacak biçimde değiştirilmesi’ bu 10 kişinin makalesine de yansımış olan bir talep.
Yaklaşık 15 gündür başta Paris olmak üzere Fransa’nın önemli kentleri sokak hareketlerine sahne oluyor. Resmen bir başkaldırı manzarası var sokaklarda. Bu defa tatminsizliklerini vurdu-kırdıya döken gençler değil sokaklara dökülenler… Ülkenin beşte birini oluşturan azınlıklar ve Arap-Müslüman kökenliler de değil. Bu defa sokaklara işi-gücü de olan ve sistemi hedef alan sıradan Fransızlar döküldü.
Sağcılar ve solcular…
Bir yerde Macron‘un göstericiler için ‘casseur’ yani ‘çapulcu’ sıfatını kullandığını da okudum.
Gezi eylemleri sırasında duymuştuk en son aynı sıfatı.
1789 ihtilali bütün Avrupa’yı -hatta dünyayı- etkilemişti.
1968 öğrenci hareketleri kıtada ciddi sarsıntılar ve ardından köklü değişimlere yol açmıştı.
‘Sarı yelek’ giymiş yüz binlerin hareketlenmesinin sınırlı kalmasını bu defa sağlayabilecek mi Fransa?

“Uyanık olmak lazım” 

Eski bir dost, 1968 olaylarının o zamanki değerlendirmeleriyle Türkiye’ye yansımayacağını düşündüklerini, ancak yanıldıklarını, Türk üniversitelerinin de karıştığını hatırlattıktan sonra, Fransa’da şimdilerde başgösteren hareketlenmenin dikkatle izlenmesini tavsiye ediyor, “Son derece uyanık olalım” tavsiyesiyle…
İzlemekte yarar var.
ΩΩΩΩ

Reklam

18 YORUMLAR

  1. bir arkadaş bizde halk bilinçlendi hele bir sokağa sıkta bakalım kaç cop yiyorsun bizim halk bilinçlenmedi bizim halk tam tersi sindirildi

  2. Fransa’da devam eden sarı yelek hareketi eylemlerinin ‘ varoşlarda doğdu sosyal medyada büyüdü sokakları ateşe verdi’ tarzında havuz daki haberlerini yapanlar konuyu köşelerine tasiyanlar ” siz ne iş yapıyorsunuz orada, görmüyor musunuz. Bu eylemler Türkiye’ye sıçrarsa hesabını sorarım ona göre” zılgıtına maruz kalmışlar mıdır bilemem ama istihbarat elemanı olmadığını zannettiğim Ardan Zenturk 26 Kasım tarihli ” emperyalistler varoşlardan saldiracaklar, dikkat!” başlıklı absürt komedi yazısında ” bazıları silahlı emperyalist ve Siyonist güçler” i hususan sultan beyli, sultan çiftliği, habipler, Arnavutköy gibi bilimum varoşlarda saldırıya geçmek üzere hazır bekletildiğini yazmasından anlaşılıyor ki, ulu devletlularımız meseleyi böyle görmemizi istiyorlar. Olaki eylemler Türkiye’ye sıçrarsa diyerek bu şekilde tedbir aldıklarını zannediyorlar. Ve dış güçler firansayi karıştırıyor diyen destekçilerine Allah’tan Fransız yetkililer itibar etmiyor.
    Aksi taktirde dış güçlerin ajanları olarak ilk tutuklanacak olanlar sarı yeleklileri costurmak için kamyon kasalarında mehter çalan vatandaşlarımız olurdu.
    Tam bir kara mizah, gül gülebilirsen.

    • M.ali alaborayı mehteranda kös döverken görmek gerçekten de çok hoş olurdu ama o da hicretteydi değil mi? Benim gibi fonda komandante çalınan bi jandarma gazinosunda olaydın heralde gülmekten ölürdün baransu..!

  3. Fransa’da bulunmadım ama tahmin edebiliyorum. Turk ve Fransız toplulukları farklı toplumlar. Aradaki, bir çok kültürel, tarihi, coğrafi vesair farkin yanında, su Wikipedia makalesinde verilen tablo’lardaki farkları da unutmamak gerek. (maalesef Türkçe olanında Turkiye ile ilgili bilgi yok)
    https://en.wikipedia.org/wiki/Demographics_of_atheism

  4. Sayin Koru,
    Biraz ‘yersiz’ bir yorum ama; yazilarinizi bir kac gun gecikmeli takip edebildim.
    1 Aralik yazisinda, Erdogan’in Bounes Aires’de Kasikci cinayeti ile ilgili soylediklerini es gecmissiniz. Herhalde kisa ve kibarca tanımlayacak bir ‘terminoloji’ bulmanın zorluğu olabilir. Ben, “ortaya karisik” ya da “ne sis yansın, ne kebap” tanimlarini önerebilirim.
    Asagidaki Reuters’un basligi, meselenin ozunu iyi yakalamis gibi.
    https://www.reuters.com/article/us-g20-argentina-erdogan/erdogan-says-not-aiming-to-harm-saudi-royals-in-khashoggi-affair-idUSKCN1O03T6
    BBC ise “Khashoggi murder: Erdogan demands Saudis extradite suspects” basligi ile vermis. https://www.bbc.com/news/world-latin-america-46415224
    Kolay gelsin,
    Thereal Winemaker

  5. Protesto hakkı şiddetle desteklenmemeli.Yoksa verilmek istenen mesaj yerine ulaşmak bir yana sonuç daha da vahim noktalara evrilebilir. Dolayısıyla haklı iken haksız durumuna düşme noktasına gelinir ve sonucu iyi olmaz.

  6. Bir kere şu hususu açıklığa kavuşturalım. Butılı Ülkelerde kullanılan
    sağcı-solcu deyimi Batılı Ülkelere has bir kavramdır. Belki de derin sermayenin
    uydurmasıdır. İslama göre ise sağcı ve solcu ifadeleri, bu Dünya için kullanılan
    bir tabir olmayıp, Mahşer ve Ahiret günleri için kullanılan bir kavramdır ki ;
    sağcı, bu dünyada Allahın ve Resulü Hz. Muhammed (a.s) In (her ikisinin)
    EMİRLERİNE İTAAT ederek yaşıyan kimselere, KUR’AN-ı Kerim’in, takriben
    7-8 suresinde, “kitabı sağdan verilenler”, aksine hareket edenlere de
    “kitabı soldan verilenler” diye bahsedilmektedir. Kuran’ın tarifi budur.
    Gerisi, bizim müslüman halkımızı kandırmak için yerli solcuların, istismarcı
    politikacıların ve yazar-çizerlerin uydurduğu yalandir.
    Fransa’daki isyanlara , ABD’deki yangınlara, Suud Prensinin yaptırdığı
    cinayete gelince, ” alma mazlumun ahını çekersin aheste aheste” demişler.
    Yeter ki, hadiselere ibret gözü ile bakılsın. “Kul zulmeder, kader adalet eder”.
    Ezilen, sömürülen, zulmedilen müslümanlar, eğer, cahil BIRAKILMIŞ
    olmasa idi, bizim Ülkede de her daim böyle hareketler görülebilirdi. Dinini bilmiyen,
    Davası olmıyan, fakir bırakılan, hakkı, Adaleti, Merhameti unutmuş (unutturulmuş)
    ekmek ve prestij peşinde koşan Basiretsiz insanlardan, UCUZ, BASİT taleblerin
    peşinde koşan SEÇMENLERDEN böylesi bir – demokratik – hareket BEKLENEMEZ.
    Bugünün TEKNOLOJİK Çağında, çoğunluğun hakkını ilgilendiren
    TEMEL konularda (Eğitim, İmar barışı, af, vergi düzenlemeleri gibi) ; UYUTAN DEĞİL,
    gerçek demokrasi olsa, HER AY REFERANDUM tertip edilmelidir, her ülkede.
    Türkiyedeki İktidarlar da – İSTİSNASIZ – hep Zalimlerin, zenginlerin,
    sahtekerlerin ve AZINLIK İslam düşmanlarının Hükumeti olmuştur.
    Çıkarilan her nevi af ise, madden ve manen AÇ, parasız kalan bir kadının
    – aç kurtlara – IRZINI FEDA etmesi gibi birşeydir, bu düzende. Sistem, buna göre,
    böyle kurulmuş bir kere. FRANSIZ İSYANIN Temelinde bu gerçek yatıyor, olmalı.
    F.Koru’nun tesbitleri ve dillendirmek istediği de bu olsa gerek. DAVULU sürekli olarak zayıflar,
    masumlar taşıyacak, Tokmağı ise, ŞARLATANLAR, Yağmacılar ; Yargıçlar da buna yol açacak
    PARİs olayları ve Suud’un Cinayeti, Şansın bir kere daha Erdoğandan
    yana olduğunu gösterdi.

  7. ”bir el” fransayı karıştırıyor, durum budur.
    içişlerin dışişlerden bağımsız olmadığını ahmaklar dışında herkes anladı bizim ülkemizde. gezi hazırlıkları aylar öncesinden yapılmıştı, sonra bir kaç ağaç için yaygara başladı. bir kaç gün içinde de ” sorun bir kaç ağaç değil, anlamadın mı ” ya nihayet geldi. iş sadede geldi; havaalanı yapma, yol yapma, köprü yapma, ve mümkünse sen git başkası gelsin oldu. bir kaç ağaç dertlisi varsa da
    işin içine terör örgütleri onların siyasi uzantıları, muhalefet partileri, ajanlarıyla istihbarat örgütleri, yerli aileler, yabancı aileler kim varsa karıştı, dükkanlar yağmalandı, araçlar yakıldı, ortalık talan edildi. bazıları bunu kurtuluş öyküsüne efsane direnişe çevirdi…matrix den hatırladığımız kırmızılı kadın sembolü bile es geçilmedi, bizim senaryoda da vardı. ama maliyeti ağır oldu. ehh her işte bir hayır vardır denir kuru bir teselli değil, bir ilahi prensiptir. bizler gezi ile dış müdahaleleri daha net görme dış niyetleri daha iyi anlama içerde de kim dost kim düşman fark etme şansı yakaladık ve tecrübe kazandık. hamsi kafası yemeği bıraktık ardından gelen sokak çağrılarına ki bini bir para oldu kimse itibar etmedi, istersek ortalığı karıştırırız seçeneği türkiye için yok olmadı ise de hayli zorlaştı diyebiliriz…
    akaryakıt zammına ve hükümetlerin istedikleri gibi hareket etmelerine gösterilen tepki hepimizin göstermesi gereken doğru ve haklı bir tepkidir. bu bakımdan fransa halkını destekliyorum. lakin maalesef halkların hak bir dava için bir araya gelmesi günümüz şartlarında manipülelere açık olması nedeniyle oldukça zordur ve sonuçları itibarıyla zararı faydasından çoktur. maalesef böyledir.
    fransanın bugün başına gelenler içinden geçmekte olduğumuz 3. dünya savaşının ekonomik savaş bölümünün bir sahnesidir. bizde çok sahneler çevrildi. uluslararası bir prodüksiyon bu… almanyada da bir kaç sahne bekliyordum doğrusu… akaryakıt zammına tepki amacından beklendiği gibi uzaklaşarak macron gitmeli, seçim olmalı vs ye yağmaya yakmaya yıkmaya evrildi bile. istekler bitmeyecektir…macron bir elle anlaşırsa insanlar sokaktan çekilir anlaşmazsa işleri zor…ev tahtaysa yangın çabuk yayılır değil mi??? çapulcu sözü Erdoğan söylediği zaman çok eleştirilmişti oysa macronun aynı sözcüğü kullanmasının nedeni var çünkü bilgisi var… biber gazımız gözaltılarımız da eleştirilmişti fransa bize açık ara fark atıyor neredeyse. hiç bir ülke farklı tepki göstermez. hükümetimize düşen vatandaşlarını fransaya gitme konusunda uyarmaktır, fransa şu an gitmek için güvenli değil demektir ya neyse. biz dostluk gösterelim. tarafları itidale çağıralım. balık bilmezse halık bilir de bir ilahi prensiptir.

  8. Aşırı uçlarda yer alan insanlar bir fasit dairenin etrafında dolanırlar aslında.
    Zıt yönlere koşarken birde bakmışsınız aynı noktada buluşuverirler.
    Fransa da da aşırı sağcı ve solcuların birlikte eylem yapması aslında şaşılacak bir şey değil.
    Dünyanın neresinde olursa olsun insanları bir tek şey harekete geçirebilir.
    Açlık, geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı, zam…
    Yani insanların cebine dokundun mu tamamdır….
    Türkiye de bıçak henüz kemiğe dayanmadığı için benzer olaylar yaşanmıyor.
    Bıçak kemiğe dayanmaya görsün siz o zaman bakın olacaklara.

    • Tankların, f16ların yıldıramadığı halkı bıçakla mı korkutacaksın? 15temmuzda darbeye karşı koyan türk halkı bir tek bankamatik bile parçalamadı!

      • “Bıçak kemiğe dayandı deyiminin bile anlamını bilmeyen adam benim yorumuma cevap yazmış.
        Yazdığı cevaba güler misin ağlar mısın?
        Allah bilir kendisi 15 Temmuz da hangi kovuğa saklanmıştı…

  9. Ortaklık düzenine gidiş
    Derin Sermaye, Rothschildler’i devre dışı bırakmış olmalıdır ki Rothschildler’in getirdiği Macron’a karşı Fransa’da hareket düzenlenebilsin. Derin Sermaye neyi planlıyor, henüz anlamış değilim. İngiltere’de de Rothschildler’e karşı saray harekettedir. İlk akla gelen Rothschildler’in dünya ekonomisine hakim olması ve derin Sermaye’yi dinlemez olmasıdır. İkinci akla gelen Rothschildler’in üçüncü cihan savaşını çıkarmamakta direnmiş olmasıdır. Çünkü bombalanacak fabrikalar onun fabrikaları, apartmanlar onun apartmanlarıdır. Ölecek işçiler onun işçileridir. Derin Sermaye ise savaşsız dünyaya hakim olacağına karar verdi. Rothschildler’in fabrikalarını bombalamamaya karar verdi.
    Sonuç; tıkanmış bulunan faizli işçilik sisteminin, selem sistemli ortaklık ekonomisine geçmesinden ibarettir. Devletlerin bunu başarması için önce Erdoğan’ın Akevler ile iş birliği yapması gerekir. Bekliyoruz. İnsanlığın üçüncü binyıl uygarlığına geçebilmesi için Kur’an’a kulak verme zorunluluğu vardır.

  10. Türk halkı bu olaylara ve provokasyonlara karşı son derece bilinçlendi ve tabir yerindeyse tam anlamıyla bağışıklık kazandı. Geçmişe doğru şöyle bir bakın, ülkeyi provoke etmek, çalkantıya sokmak için kullanılmayan ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi sebep, bahane kalmış mı. Türkçe ezan, ant ve benzerleri gibi, bayatlamış olduğunu bizzat o kunuyu öne sürenlerin bile kabul ettiği konular bile denendi. Bu konuyla ilgili birçok tabir mevcut dilimizde. ”Artık papaz pilav yemiyor”, ”dolmuşa binmiyoruz”, ”dolma yemiyoruz” gibi terimleri rahatlıkla kullanabiliriz. Hatta şu anda Fransada olan olaylara, ”siz giderken biz geliyorduk” şeklinde ama ” biz atlattık bakalım siz ne yapacaksınız” özgüveniyle bakılıyor toplumda. Ve farkediliyor ve şükrediliyor ki; artık devletimiz bu tür olaylara karşı sağlam durabiliyor, sarsılmıyor. Hatta eskisinden farklı olarak bu olayların failleri, tetikleyicileri olan kişiler, kurumlar veya devletler bulunuyor, cezalandırılıyor , kovalanıyor, bu ülkede artık rahat dolaşmaları, istedikleri gibi at koşturmaları engelleniyor. Diğer ülkelerde olan bu türde her olay, hem devletin hem de devleti yönetenlerin karşılıklı kıyaslanmasına ve sonuçta sahip olunanın değerinin daha fazla bilinmesine sebep oluyor.

  11. Bir ülkenin içinde olanları, dünyada olanlardan tecrit ederek analiz etmek eksik olsa gerek. Fransa’da olanlar, Fransa’nın içinde başlayıp yine Fransa’nın içinde bitecek şeyler olamaz. Siz 1. Dünya Savaşı taksimatının sürdüğünü düşünüyor ve nüfuz sahanız olarak gördüğünüz Suriye’yi, Amerika’nın ikinci Viatnamı haline getiriyorsanız Amerika’da size bunu yapar…..

  12. Her devletin halkı hakkını aramak, eylem yapmak en doğal hakları fakat; kırmak yakmak dağıtmak yağmalamak olmamak şartıyla… Ve her Devlet adamı da eleştiriye açık olmalı ve halkın talepleri doğrultusunda hareket etmelidir. 2018 yılındayız, artık halk çok çabuk örgütlenebiliyor. Sosyal medya sayesinde örgütlenme kolaylaştı. Bu yüzden Devlet adamları bu ekonomik konularda hassas davranmalidir. Bir an önce son bulması temennisiyle…..
    SAYGILAR SEVGİLER

Yoruma kapalı.