CHP kurultayı geride kaldı, seçilen yeni genel başkan bugün mazbatasını alıp eski başkanın koltuğunu kendisine teslim etmesini bekliyor.
Devir-teslim olmalı ki, CHP’de değişim sürecinin başladığı daha iyi görülebilsin.
Kurultay’da ortaya çıkan sonuç, CHP’ye ve özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın gazetecilerin beklemedikleri bir gelişmeydi. Öyle olduğu anlaşılıyor. İsimlerini ekranları izleyenlerin benden daha iyi bilecekleri bu gazeteciler, anladığım kadarıyla, son ana kadar -hatta ilk sandık sonucunu öğrendikleri halde- Kılıçdaroğlu’nun adaylıktan çekilmemesini savunmuşlar.
Yalnız ekranlarda da değil, ilk sonuç aleyhine çıkınca çekilmek istediğinde Kılıçdaroğlu’nun yüzüne karşı…
Biri, “Kavga ede ede kaybedelim, çekilmeyelim” demiş…
Belli ki, kendisini bu aklı verecek kadar Kılıçdaroğlu’ya yakın biliyor…
Bir diğeri, gizlice çekilen o âna ait videolarda uzun boyu ve gür sesiyle çok daha belirgin olduğu için birkaç gündür tartışma gündeminin merkezinde…
O da, Kılıçdaroğlu’na, “Çekilmeyin, biz izin vermiyoruz” diye bağırıyormuş…
Dikkat ettiyseniz bu gazeteci arkadaşlar cümlelerini “Yapalım, edelim” veya “Biz” diye başlayarak kuruyorlar…
Sonuç?
Kılıçdaroğlu kendisine o aklı verenleri dinledi ve ikinci turda da aday olarak kaldı.
İki aday arasında ilk turda az bir fark vardı, ikinci turda Özgür Özel rakibinden 276 oy fazla alarak CHP’ye genel başkan seçilmeyi başardı.
“Çekilmeyin, biz izin vermiyoruz” diye bağıran İmambakır Üküş adlı uzun boylu, gür sesli kişinin adını daha önce hiç işitmemiştim. Galiba CHP mahfillerinde bilinen biriymiş. Kurultay konuşmasında, Özgür Özel’ın “Zafer Partisi lideriyle pazarlık ederken bizler yoktuk, bir danışmanı vardı” diye sözünü ettiği danışman o imiş…
Hakkında bilgi edinmek için sarf ettiğim çabalarım bir işe yaramadı. Tek bulduğum, eski adı Twitter olan X platformundaki hesabı oldu.
“Mücadelem halkçı-devrimci CHP” diyerek orada kendisini tanıtıyor İmambakır Üküş…
Kurultay günü attığı X mesajı ilginç:
“Öl, ikrar verme…
“Öl ikrarından dönme…
“Dün de bugün de yarın da birlikte yol yürüyeceğiz.”
X mesajında da ‘biz’ vurgusu var; “Yürüyeceğiz” demesi o vurgu…
Yönettiği internet sitesini aşan bir camia kimliği olduğu anlaşılıyor…
‘İkrar’ kavramının değer taşıdığı bir kimlik…
Kılıçdaroğlu’nun tam adaylıktan geri çekilecekken tavrını değiştirmesini getiren de, Üküş’ün temsil ettiği kimliğe verdiği önemden olmalı.
İddiaya göre, Kılıçdaroğlu’nun ‘seçilebilecek aday’ olup olmadığı yolundaki tartışmalar sırasında, kamuoyu yoklamaları rakip aday karşısında şansı olmadığını iyice gösterir ve bazı başka isimlerin kazanabileceği konuşulurken, onun “Hayır, aday ben olacağım” ısrarını sürdürmesi ve bunun için ‘6’lı masa’yı yıkmayı bile göze almasının ardında da…
Evet, yine İmambakır Üküş varmış…
Bu bilgileri sağdan-soldan derleyip kişi hakkında biraz fikir sahibi olunca bende bir merak uyandı.
Adaylığı henüz kafasına tam koymadığının düşünüldüğü günlerde, ne için olduğu bugün bile bilinmez bir dizi yurtdışı geziye çıkmıştı Kılıçdaroğlu. [Sebebin bilinmediğini, Özgür Özel’in kurultay konuşmasında o gezileri de sorgulamasından çıkardım.]
Son gezisi Almanya’ya idi.
Hatta, onun Almanya’ya ayak bastığı gün, CHP’nin İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun siyasi yasaklı haline gelebileceği davanın duruşması vardı ve verilen tepkiler üzerine Kılıçdaroğlu palas pandıras geriye dönmüştü.
İşte o gezide danışmanı İmambakır Üküş yanında mıydı, merakındayım.
O son geziye kadar Kılıçdaroğlu aday olmayabileceği yolunda da mesajlar veriyorken, Almanya’dan sonra kesin kararlı hale geldiği fark edilmişti CHP liderinin…
Özgür Özel, genel başkanlık koltuğuna oturduğunda, İmambakır Üküş‘ün temsil ettiği düşünülen kitleyle ilişkileri nasıl yürütecek?
Neyse.
Kurultay geride kaldı kalmasına ama işte görüyorsunuz artçı sarsıntıları devam ediyor…
ΩΩΩΩ
Siyasetçiler seçmene Meleklerin cinsiyetini tartıştırt tırır iken,
elin oğlanı güneyimizde işgal elkoyma baskın ölüm makinesi her ne ise aklına esen, yapmakta hepsini:(!!!
Bilenkene ne edersen!!! aaayarı çekmiş olmalıki bizim Fidan boylumdan🙂..
Natan yürüyor mehter gibi bi ilerden dön geri iki arkadan🤔 yapıuor sanki.
Ah bi şu haması yapsalar ham!
Valla tüm gazzeyi gel işgal derim ben🤔🤔
Sonrada, DENMELİ Kİ:
ARTIK FİLİSTİN İSRAİL AYRIMI KALMADI!!!
Eeeee!!!???
Yani 50-50 (engilişi:fifti – fifti😊)
Sooonaaa…???
Yanisi yannışı doğrusu:
FİLİSTİN TOPRAKLARININ YARISI RESMEN ARTIK FİLİSTİN DEVLETİNİN DİR!
(Annayanlar -varsa tabii yanında- annatsın bi hele Nathan’a🤗🤗).
ZAYTUNG DEĞİL–CAN ATALAY
Zaytung, kurgusal ve aynı zamanda komik-ironik haber yada paylaşım demek.
Siyasal İslamcı iktidar döneminde, özellikle 2010 yılından sonra ve hasseten 15 Temmuz’dan sonra bilhassa “hukuk” alanında
“bu kadar da olamaz-olabilemez” dediğimiz yüzlerce hata binlerce olay ve uygulamaya tanıklık ettik.
Bu haber olsa-olsa zaytungtur dediğmiz o kadar
çok ki.
Bunlardan biri de bugünkü Yargıtay’ın Can Atalay kararı.
Yargıtay, Anayasa Mahkemesinin ihlâl kararına uymadığı gibi kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Anayasayı ihlal suçundan suç duyurusunda bulunmuş.
Haberi ilk gördüğümde gözlerime inanamadım.
Zaytung sandım.
“Ne yazık ki, doğruymuş” dememe gerek var mı?
Aym kapatılmadan adalet yerini bulmaz, aym rejimi durdukça 27 mayısın utancıyla yaşarız…
ÖZEL’İN ELİNİ AZ DAHA KALDIRACAKMIŞ
CHP kurultayındaki genel başkanlık seçiminin 1. turundan sonra Kılıçdaroğlu, Özgür Özel’in elini neden kaldırmamış?
13 yıl bir ülkeye kaybettirenin bıraktığı soruna bakarmısınız lütfen?
Fesübhanallah!!!
Kılıçdaroğlu rasyonel bir yöneticiydi. Akılcı bir şekilde CHP’yi kalıpları dışına çıkardı, ideolojik saplantılardan uzaklaştırdı ve oldukça mesafe de aldı. İktidara alternatif olduğunu hem yerel seçimlerde hem de son seçimde oldukça iyi bir şekilde gösterdi. Ancak iktidar koalisyonu ideoloji, din ve ırkçı bir propaganda ile milleti korkutup CHP ve muhalefete izin vermedi. Halbuki demokrasinin gereği hemen her alanda yönetim becerisini kaybetmiş iktidarın görevi muhalefete bırakmasıydı. Bunu yapmak yerine demokrasiyi boğarak kendi iktidarlarını devam ettirmeyi tercih ettiler. Bunun sonucunu ekonomide, dış politikada ve her alanda hezimet yiyerek tüm millet ödüyor. Filistinliler de ödüyor. Hükümetin dışarıda sözünü dinleyecek kimse yok. İtibarı ve hükmü yok. Bunları milletin düşünüp artık korku kalıplarından çıkması gerekiyor. Yoksa ezilmeye ve ezdirmeye devam edecek.
Kimsenin kendi adına bişeyden korkacak bir durumu kalmadı sn Ender! Ekonomiden gelecekten çocuğunun geleceğinden kendinin ailesinin aç açıkta kalabilme ihtimalinden!!!!
TEREDDÜTLERİ VAR HALKIN!😡.
Ve bunun sorumlusu HÜKÜMET EDENLER DEĞİL YEK BAŞINA MALESEF 😡😡
Ekmeleddinleri Kılıçtaroğlu nun illede ben banane banane oynamam bak OYUNUNDAN oldu bu durumlara gelindi belkide🤔!!
Bunların bedelini HİÇKİMSE ÖDEMEDEN!
sıvışıyorlar biryerlere😡😡😡😡
DEĞİŞMESİ GEREKİYORDU BU MUHALİFET KADROSUNUN ÇOOOKKK ÇOK ÖNCEDEN!
Ne mi yapardım ben olsam:
Saadet partisi elebaşını masabaşı,
İyi partisi elebaşını da yan yardımcı yapardım mesela🤗.
Bak noluyordu o zaman onu demiyeyim ben;
Olmayacak olanı söyliyeyim: adamın adı bay bay kemal değil!
SAYIN CB KEMAL KILIÇTAROĞLU (veya bir başka siyasi kişi) olurdu şimdi konuşulan🙂.
Ender bey “Halbuki demokrasinin gereği hemen her alanda yönetim becerisini kaybetmiş iktidarın görevi muhalefete bırakmasıydı.” diyorsunuz, elhak öyledir, yalnız istanbulda ve ankarada görevi muhalefete bıraktık da nooldu, kuş mu kondurdular?
Şu savaşlar cehenneminde chp de olmasa eğlenecek halimiz yok, orda da savaşlar yaşanıyor ama daha düşük yoğunluklu, bombalar değil daha ziyade hançerlerle iş görülüyor,
Dersimli kemalin her nedense kurultay sırasında aklına gelen sırtındaki hançerleri kimse sahiplenmiyor, manisa tarzanı biz üstümüze alınmadık demiş, bugün de madam maral “ben arkadan iş yapmam” demiş, hatta hançeri adamın sırtına değil kalbine saplarım gibisinden kan ve şiddet yüklü başka şeyler de söylemiş ama neyse…
O zaman dersimli kemal “seçime sırtımda hançerlerle gittim” derken kimleri kastediyordu?
Halbuki seçim döneminde kendisi otobüsün üzerinde konuşurken hemen arkaya doğru iki yanında kazık gibi dikilen iki hançeri farketmemiş olamaz, onları oraya kimin dikmiş ya da saplamış olduğunu da hepimiz hatırlıyoruz öyle değil mi?
Aylar yıllar boyu aynı masanın etrafında her seferinde cart renkli bir ceket giymiş olduğu halde saksı gibi oturan, 6lı masanın diğer paydaşlarıyla tıkabasa yiyip içen beyaztoroslu madam elindeki hançerleri dersimlinin kalbine saplamak yerine, masayı devirip sırtına çakmış!
Yazıklar olsun…
chp gerçek seçmeniyle çok daha iyi sonuçlar alacaktır. belli gurup zaten chp yi işgal etmişti . demokrasiden bahsedenler , atatürkçü ulusalcı kesimleri partiden uzaklaştırmışlardı . battal ilgezdi terkederiz diye palavra sıkıyor. tavsiyem kendilerine göre parti kursunlar , biran önce chp yi terk etsinler . bunların yüzünden chp içanadolu ve karadenizden oy alamıyordu . imamoğluna tek kelimeyle bravo . halkın sevgilisi . türkiyenin yeni yüzyılının kendisile ailesiyle her yönden batılı gelişmiş demokrat türkiyenin aydınlık yüzü . imamoğlu Allah sana uzun ömür versin .
5 ay sonra yerel seçimde sevgili, mevgili kalmaz, merak etme. Kurultaydan önce ‘Umut Kılıçtaroğlu’ diye mesaj atan kitle kurultaydan hemen sonra ‘değişim Özgürlüktür’ diye mesaj attı.
CeHaPe zihniyeti 3 ayda değişmez sayın şirin. Kimsede gelmez bu kısa sürede.
Büyük şehirleri koruma ihtimali yüzde elli+1🤗, Yenilerini alabilme ihtimali sıfır olur!
CeHaPe ‘nin başına gelecek en güzel şey:
Yavrulamak, sonra habil kabili doğramadan, yeni encikler doğurtmak🤣🤣🤣
Olmalıdır en hayırlısı budır!
Sonra masa etrafında “kendi meşru gayri meşru evlatlık besleme ne çıkarsa”..
Toplayıp yeni bir 6 şeritli yola çıkmak 🤗🤗🤗 . Yoksa yüz yıl bitti başka yüzyıl başladı benzeri,
Eski CeHaPe de gitti “yenisi gelirmi? Gelsede eskisine benr miiiii!?!?!?….”
Allah bilir 🤔.
…Habil Kabil’i doğuramadan… yanlış olmuş!
Doğrusu Kabil Habil’i öldürdü olacak.
Şizofrenik kolbastılar Özgür’ün çöpe atılmasına kadar devam etmek üzere yeniden başladı. Zıplaşıyorlar.
Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesindeki belediye rantlarını hiç gündeme getirmeyen birisinin yorumlarını iyiniyetle açıklamak mümkün değildir.
İş, ihale, imar, belediye meclisi üyeliği…gibi imkanlar kurultay salonuna girmediyse, delege ile daha önce kuytu alanlarda birlikte olmamış mıdır?
Kılıçdaroğlu öyleydi böyleydi de, O’nu evine gönderenler hangi perspektife, ideolojiye, politikaya, programa, projelere, ahlâkî ilkelere sahip?
Demirtaş’a selam gönderen kişiler yasalardan yakalarını kurtarsalar bile, ma’şerî vicdandan hapazı yerler.
Görecekler.
[…] *Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır. […]
Ya sayın yazar siz CHP gibi bir partide ismi cismi bilinmeyen bir delegenin yönlendirmesi ile CHP başkaninin hareket edeceğine inanıyor musunz…veya komple bir CHP erkini.hemen aklıma Hatay belediye başkani geliyor..hiç bir partide iç ve dış dinamikleri göz ardı etmeden biryerlerden……………almadan istişareler etmeden başkanlikti şuydu buydu olur mu? siz yazdığınıza inaniyonuz mu 😀
Diş güçler, sen kendi elinle kuyunu kazarsan, hiç dokunmaz, seyrederler sadece.. yada,
Cambaza bakmaya devam etsinler☹️.. der.
Örneğin İsrail e heeyyytt çektiremediler ya!
Onun acısı ile Bilmemkim i gönderdiler bir kaç gün daha kazansınlar, ölü sayısı geçsinbir:10BİN’i Gazze’de hele😡😡😡!
KK avanesi iyi oyaladı bunca sene. Yazar da demleme yapıyor sadece😡☹️😊
Gazzeye yardım için kutucular yola çıktılar bile😡😡😡. (Gemiyle gidemiyorlar korkudan). Düşman hemen dibimizde oysayine🤔. Sınırın hemen dibinde😯😯!!
Kefen hazırlayanlar loo!…
Cübbeliden terlik almayı unutmayın😡.
“Çalış seninde olur!” Söylemine şöyle bir cevap veriyor zkuşağu: ıı’IIHH! OLMUYOR!😡, bu devirde☹️.
Bu ortamı sağlayan sadece yönetenler mi?
HAYIR!..
Bunu bilip, bilmiyor isen öğrenip;
ANNAMAKLA OLUR herşey🤗.
Yazık bize! Yazık şu ülkeye!
Yazık şu gencecik nesillere😡.
FETÖ’nün Baykal’a yönelik kaset operasyonuyla CHP’nin başına getirilen Bay bay Kemal, “içeriden hançerlenerek” evine gönderildi.
Kaderin cilvesidir.
Siyasette “kılıçla veya hançerle gelen yine kılıçla ya da hançerle” gider!
Baykal’ın gitmek zorunda kalacağını kasetten aylarca evvel (Kasım 2009’da) Frankfurt Kempinski Otelde öğrenmişti.
Orada yaşadığı fevkalade enteresan sahneleri hiçbir zaman anlatmayacağına kuşku yoktur.
Kılıçdaroğlu, çaresizce girdiği ikinci tur oylamada yenileceği kesinleştiğinde, sonuç ilan edilmeden kurultay salonunu terk edip evinin yolunu tuttu…
Yolda, 14 yıl önceki “Frankfurt’ta Bir Kasım Sabahı”nı hatırlamış mıdır, acaba?
KEMAL ABİME SAYGIYLA
Kemal abi, birkaç gün sonra gazetecilerin ilgisi de dağılır. Artık yavaş yavaş eski defterleri açarsın. Mesela seyyidliği anlatırsın, nasıl oldun? Seyit Rıza’ya neden o kadar mesafelisin? Hafızlığı nerede, ne zaman yapmıştın? Herhalde Ensar’a gelen bir ilhamla birkaç saniye içerisinde hafız olmadın, değil mi? Sana mücahit diyen bayana bir çiçek bari yolla. Bak kadıncağız bütün dînî değerlere takla attırarak sana olağanüstü bir unvan verdi. Bir de Nasrettin Hoca torunluğun var. 13.yüzyılın sonlarından bugünlere soy ağacını kim nasıl tutmuş da, Nasrettin Hoca torunu olduğun meydana çıkmış abi? İnanılmaz niteliklerin var. Belki de böyle olduğun için 30 saniyelik bir videoyla genel başkan olmuştun. Gidişin biraz uzun sürdü. Üzülme. Bahar gelecek, bakla soyup, sarmısaklı yoğurtla bakla yiyeceksin.
CHP’nin görevi merhum Necip Fazıl’ın ifadesiyle “Türk’ün ruh kökünü kurutmaktır.” Kılıçdaroğlu gidip filanca gelince hiçbir şey değişmez. Proje üreten, politika geliştiren, gerektirdiğinde millî çıkarları savunan bir parti olma ihtimali CHP’nin tabiatına zıddır. Dayatmacı, oligarşik, profan bir geri kalmışlık ideolojisi ile, içi boş sloganlar üreterek Batı’nın etki ajanlığını yapar. CHP bu kimliğin çekim merkezidir. Kemal patates soyar, Özgür kumpir sayar, hiç fark etmez. Zaten Özgür de FETÖ amabalajlı birisi (gibi).
Çok güzel yorum, sayın atılgana kesinlikle katılıyorum, manisa tarzanına gelince, gibisi biraz fazla olmuş, ta kendisi…
Ülkemiz hala ideolojik dini milli farklılıklarını aşamamış, bunları özümseyememiş, kabullenememiş olduğu için, siyaset de hala bu çerçevede devam ediyor. Rasyonel mantıklı bir yönetim de iş başına gelmiyor. Dış politika da böyle. Farklılıkları abartma, böbürlenme, boş boş babalanmalarla geldiğimiz yer sözü dinlenmez, itibar edilmez, hesaba katılmaz bir ülke. Dibimizde insanlar her gün bombalanıp öldürülürken dış işleri bakanı ABD’ye omuz atmakla çalım yapmakla falan figür yapıyor puan almaya çalışıyor. Dışarı burnunu uzatıp bir barış koalisyonu oluşturamıyor, böyle bir vizyonu ve misyonu da yok. Misyonu nedir o da belli değil. Onun patronu sarayına kapanmış dışarı çıkamıyor yine. Telefon bile edemiyor birilerine. Yardım alacağı danışacağı kimse yok. Kimseye akıl verecek hali de yok. Bu beceriksiz yönetimi bu ülke haketmiyor elbette. Yıllarca milletin mağduriyetinin üzerinde tepinerek geldikleri yer bir hiç. Etkisi, yetkisi ve hükmü de kalmamış.
Sözü Hz. Ali’den nakledilen bir savaş taktiğini özetleyerek bağlayalım: ‘Düşmanınızın kılıcı uzun ve kuvvetli; sizinki, kısa ve zayıf ise, boş yere kılıç savaşı yapmayınız. Hasmınızın boğazına sarıldığınızda, o kılıcını size sallayamayacaktır?’
Anlayana…
Yani, Blinken yanağını uzattığında figüratif hareketlerle yana kaçan Fidan aslında bakanın boğazına mı sarılmaya çalışıyordu. Orayı kaçırmışım. Vay be.
taha bey bu konuyu iyi arastirip bir yazi dizisi yazmali. bekliyoruz… biz😂😂😂….
Bakır dedemin “kemal esed” rüyası pek hoş imiş ama yazık olmuş…
Yoruma kapalı.