You are currently viewing Şarkıda olduğu gibi: ”Hiç benzeri yok, kim? Varsa gelsin, hani nerede?”
İstanbul Sarıyer'den bir kesinti..

Şarkıda olduğu gibi: ”Hiç benzeri yok, kim? Varsa gelsin, hani nerede?”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğaz’ın iki kıyısındaki bazı noktalara deniz dolmuşları koymuş…

Hafta sonuna bu haberle uyandım. Bizimkilerle ertesi gün -pazar- için deniz dolmuşuyla Sarıyer’e gitmeyi kararlaştırdık.

Deniz dolmuşları 20-25 kişi alacak kadar küçük. Bir saat içerisinde karşılıklı olarak iki sefer konulmuş. İskeleye vardığımızda bekleşen birkaç kişi vardı ve bu bizi yanılttı. Dolmuş gelince yolcu sayısının fazla olduğu görüldü ve ihtiyaten bekletilmekte olan ikinci tekneyi devreye aldılar.

Yaz sonu, sonbahar başlangıcı türü bir hava vardı; kalabalığa bakınca kış öncesi bizim taraftaki insanların karşı kıyıyı görüp gezmek istediklerini düşündüm.

Nitekim, bir tarafıyla Boğaziçi’ne, diğer tarafıyla Karadeniz’e bakılan Sarıyer’ın sahili, hafta sonu bayağı kalabalıktı.

Öğle ve akşam yemekleri niyetine daha önceden de denemiş olduğumuz Pideban’a uğradık.

Aynı ismi taşıyan birden fazla pideci var İstanbul’da. Biri de Etiler’de. Bize oturacağımız masayı gösteren garsonun ağzını yokladığımda, Etiler’dekinin şubeleri olmadığını öğrendim. “Ama onların logosu sizinkiyle aynı” itirazıma “Sarıyer börekçisi de her yerde var” cevabını aldım.

Ben bildim bileli İstanbul’un her yerinde -bu arada bazı başka illerde de- ‘Sarıyer Börekçisi’ markası altında dükkanlar vardır. Sarıyer’de onlardan adım başı var. Hangisi gerçek hangisi çakma bilmek imkansız. Biz de önlerinden geçip pideciye gittik.

Pideban Karadeniz usulü üstü kapalı yapıyor pidelerini; ilk geldiğimiz lezzeti bu defa da bulduk. İsmi pideci olduğu halde sulu yemekler ve döner servisleri de var. Daha önce geldiğimizde sundukları çeşit pideyle sınırlıydı.

İstanbul’un bu ilçesi bayağı geniş bir alanı kapsıyor. İstanbul’un akciğeri mesabesindeki Belgrad Ormanı burada. Sahil üzerinde müzeler bile var.

Yıllar önce, Aşk-ı Memnu dizisinin çekildiği dönemde, Türk dizilerine meraklı yabancı turistlerin para ödeyerek gezdikleri sahil yalısı, aslında Koç Ailesi’ne aitmiş. Vehbi Bey ve çocukları yazlarını burada geçirirlermiş. Şimdi orası ‘Koç Müzesi’. Biraz daha ileride Vehbi Koç’un eşi Sadberk Hanım adına açılmış bir başka müze daha var.

Gezerken garibimize gittiği için not düşüyorum: Sahil tarafındaki kaldırımlar yerlerinden edilmişti; birkaç yerde tökezledik, düşecek gibi olduk.İş makinalarının kestiği yollardan geçebilmek de bayağı bir marifet istiyordu. O marifet de yaşlılarda yok doğal olarak.

Belediyelerin seçimler öncesinde kaldırımları yenileme gayretine girdiklerini biliyoruz, ama şimdi seçim sonrası ve bu durum şaşırtıcı.

Sarıyer belediyesi uzun yıllardır CHP’de. Son seçimde, CHP’nin yeni yönetimi, belediye başkanını aday göstermemişti; o da partisini terk edip bağımsız aday oldu.

CHP’den yeni gösterilen aday hem de açık arayla yine kazandı.

Sahile açılan meydandaki kahvenin açık alanına oturduk ve sessizce çaylarımızı içtik.

Keşke Sarıyer’e adanmış şu ünlü şarkıyı oracıkta dinleseydik: “Çoktan beridir bir kız tanırım ben Sarıyer’de / Boy pos onda, kaş göz onda, esmer ona derler / Hiç benzeri yok, kim? / Varsa gelsin, hani nerde?”

Hepsi birkaç saat sürdü Sarıyer çıkartmamızın ama eve döndüğümüzde içimizin sabahtan daha fazla sevinçle dolu olduğunu fark ettik…

ΩΩΩΩ