İlk Rus askerinin işgal amacıyla Ukrayna toprağına girmesinden bugüne kaç gün geçtiğini merak ettim. Kısa bir araştırma ile sonuca ulaştım: Savaş tam 263 gündür devam ediyor…
Acaba kaç kişi savaşta can verdi, kaç kişi hayati fonksiyonlarını yerine getiremeyecek kadar ağır yaralandı biliyor muyuz?
ABD askeri kaynaklarına göre, savaş sırasında Rusya’nın 100 bin kadar askeri ölmüş veya ağır yaralanmış…
100 bin insan…
Ukrayna’nın kayıplarına dair bir bilgiye rastlayamadım.
Gökten yağdırılan bombalar ve karadan yürütülen tanklarla tarihi eserler de dahil kentlerin uğradığı tahribatı da düşünün…
En son haberler Ukrayna’nın güneyindeki Herson (Kherson) kentinden geliyor. Rus ordusunun oradan çekilirken kente su sağlayan bir barajla ulaşım için gerekli köprüleri tahrip ettikleri bildiriliyor.
Her işgalci ordu gibi, Rus ordusu da, savaştığı ülkenin insanına en ağır kaybı verdirmeyi, üzerinden silindir gibi gelip geçtiği coğrafyaya en ağır tahribatı yapmayı görev biliyor.
Devlet olarak Rusya, ordusu galip gelsin diye vatandaşlarına refah ve mutluluk getirebilecek bütün imkanlarını silahlanmaya ve savaşa yönlendiriyor; Rusya savaşta başarılı olamasın diye, Batılı ülkeler, çok daha hayırlı işlerde kullanılabilecek maddi güçlerini Ukrayna’nın savaştan galip çıkması için seferber ediyor.
Trilyonlarca dolar, insan kıyımı ve uygarlık tahribatı için harcanıyor…
Peki de neden oluyor bunlar?
Rusya neden bir başka ülkenin toprağında?
Neden öldürüyor, neden tahribat yapıyor?
Savaşın ilk gününden başlayarak zihnimi meşgul eden bu sorulara aklı başında bir cevap bulamadım.
Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in ülkesinin gücünü dosta-düşmana gösterme ve kendi ülkesinde iktidarını sağlamlaştırma niyeti dışında…
İstediği gerçekleşti mi?
Sanmıyorum.
Tam tersine, Rus ordusunun savaş başlamadan önce var olan güç görüntüsünün iyice flulaştığı ortaya çıktı.
Askere alınmamak için insanların ülkelerini terk ettiği görüldü.
Güç gösterisiyle sindirmek, korkutmak ve bu yolla hizada tutmak istenilen yakın çevre ülkelerinin Moskova’ya karşı tutumlarında Putin’in öngöremediği farklılaşmalar belirmeye başladı.
Rusya’nın en yakın iki müttefiki, Çin ile Hindistan, Putin’in savaş yoluyla sonuç alma yöntemine karşı açıkça tavır alabildiler.
Sovyetler Birliği’nin iflas bayrağını çekmesinin hemen öncesinde yaşananlara benzer bir durum bugün Putin Rusyası’nda var.
Yıkılana kadar ABD’ye eş-değerde bir rakip -bir ‘süpergüç’– olarak görülen Sovyetler Birliği, Afganistan’ı işgale kalkıştığında, Afgan halkının direnişiyle karşılaşmış ve aslında kağıttan bir kaplan olduğu o ilk denemesinde anlaşılmıştı.
Avrupa’nın yarısı ile Orta Asya’yı güdümünde, Orta Doğu’daki bazı ülkeleri hizasında tutan Sovyetler Birliği, Afganistan macerası sonrasında tarih sahnesinden çekilmek zorunda kaldı.
Şimdi de Rusya o durumun eşiğinde.
Ukrayna gibi kendisiyle mukayese edilemeyecek küçük çapta bir ülkenin ordusu karşısında bütün zaafları ortaya çıkan bir orduya sahip Rusya.
Savaş elbette bir gün bir biçimde sona erecek ve bu denli bir insan kaybına, uygarlık eserleriyle birlikte devasa bir tahribata yol açanlar yaptıklarının hesabını verecekler.
Evet, mutlaka bir hesap verilecek…
‘Savaş suçu’ diye bir kavram ve o tür suçları işleyenleri yargılamak için de Uluslararası Ceza Mahkemesi (International Criminal Court, ICC) başta olmak üzere hazır bekleyen mahkemeler var.
Bir yandan savaş devam ederken bir yandan da sonradan hesabı görülmek üzere savaşın insani ve medeni tahribatları mutlaka kayıt ediliyordur.
Çatışmalar sona erdiğinde o kayıtlarla hesaplar bir bir görülecektir.
Emir ve talimatlarıyla insanları cepheye gönderen veya elinde bulundurduğu gücü kötüye kullanmaktan çekinmeyen iktidar sahipleri, bunları yaparken bir gün hesaba çekileceklerini akıllarından geçirmiyor olabilirler. Nitekim öyle olduğu da görülüyor.
Bir yerde okudum, geçmişte yaşanmış benzer olayların takibinde görev almış biri, “Suç teşkil eden bir eylem için emir vermiş, suç olan bir eylemi gerçekleştirmiş kişiler, ömürlerinin sonuna kadar bir gün yakalarına yapışılacağı korkusuyla yaşamak zorunda kalacaklar” demiş…
Eminim öyle de olacaktır.
Ukrayna işgaliyle başlayan bu anlamsız savaş, muhtemelen hiç değilse bir süre, başka anlamsız savaşların çıkmasını önlemeye yarayacaktır.
Öyle olmasını umarım.
ΩΩΩΩ