Sonuçlarına itiraz edilmeyen seçim görmedim. Yalnız itirazcılar değişir bizde…

45
Reklam

Şu sıralarda, ülkenin ne kadar hanesinde, “Bunlar yine ne yapıp edecek ve seçim sonuçlarını değiştirecekler” diye özetlenebilecek bir görüş etrafında tartışmalar yapılıyordur dersiniz?

Tüm hanelerin en az yarısında böyle tartışmalar yapılıyordur sanırım.

Bazı evlerde de “Hileyle kazandılar, sonuç değişecektir” konuşmaları yapılıyordur.

Tarih bizde sürekli tekerrür eder. Yaşça bayağı bir olgunluğa erişmiş olmasam seçimlerden hemen sonra başlayan sandık sonuçları üzerine tartışmaları ben de şaşkınlıkla izlerdim.

Gençlerin o durumda olduğuna eminim.

Oysa bizde hemen her seçim sonrasında aynı tartışma yapılır.

Yıllar önce yaşananlar

Hafızam beni hemen Tayyip Erdoğan ile Melih Gökçek‘in İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarını ilk kazandıkları 1994 yerel seçimine götürdü. Her ikisi de tartışmalar sonucunda göreve başlamışlardı.

Reklam

1994 yerel seçiminden bir gazete manşeti..

İstanbul’da gazeteler son dönemece girilirken eğilimlerine göre kimi SHP adayı Zülfü Livaneli‘yi, kimi deANAP adayı İlhan Kesici‘yi anketler kullanarak önde gösteriyor ve Refah Partisi’nin adayı Tayyip Erdoğan‘a pek şans tanınmıyordu. Sonunda ipi göğüsleyenin Erdoğan olduğu ortaya çıkınca itirazlar yükseldi. Kaybedenler, sandıkların kurulduğu mekanlarda bulunan atık oy pusulaları üzerinden, ‘şaibe’ iddialarıyla yeri göğü inlettiler.

Ankara’da RP’li Melih Gökçek‘in belediye başkanı mazbatası almasından sonra da SHP’nin gürültülü itirazları uzun bir süre devam etti.

İşte size o günden bir gazete haberi:

“Çöplük, cami ve okul tuvaletlerinde yakılan, yırtılan, tahrip edilen oylar içinde RP tercihli oy çıkmaması dikkat çekti… SHP seçimin yenilenmesini isterken, ANAP lideri Mesut Yılmaz, olayı demokrasinin yüz karası olarak nitelendirdi… Siyasi partiler, 1994 genel yerel seçimlerinin, Türkiye tarihine ‘en şaibeli seçim’ olarak geçeceğini vurguladılar… Ankara Mamak çöplüğünde bulunan, yakılmış oy pusulası, kayıt defteri ve tutanaklar, halkın protestosuna neden oldu. Mamak’ta Ege ve Tuzluçayır mahallelerinde toplanan binlerce kişi, RP aleyhine slogan attı. Seçimlerin iptal edilmesini istedi… ‘Türkiye laiktir, laik kalacak’, ‘Adil düzen çöplükten çıktı’ sloganlarını atan topluluğu dağıtmak için polisin cop kullanması gerginliği arttırdı.”

Aynı türden iddialar sonraki birkaç seçimde de aynen tekrarlandı.

Bizim ülkemizde olaylar sürekli tekerrür eder çünkü. Geçmişte çöplüklerde oy pusulası aranıyor, bulunduğunda hemen yaygara başlatılıyordu; şimdilerde itirazlar sandık müşahitlerinin doldurduğu tutanaklar üzerinden yapılıyor.

İtirazlar hiç değişmiyor ama; itirazsız seçim neredeyse yok gibi siyasi tarihimizde…

Bazen sonuç alınıyor da. 1994 yerel seçiminde (o zaman adı ‘mahalli idareler seçimi’ idi) Ankara’da ilk elde SHP’nin adayı Korel Göymen‘in kazandığı duyurulmuştu. Melih Gökçek‘in itirazı üzerine oylar yeniden sayılınca, Gökçek‘in 6 bin kadar oy farkıyla belediye başkanı seçildiği ilan edildi.

Reklam

Şimdi de oylar sayılacaktır.

Binali Bey üzülmesin

Kargaşa içerisinde Ak Parti’nin İstanbul’da aday gösterdiği Binali Yıldırım‘ın “Ben kazandım” iddiası eşliğinde bir görevi kabul konuşması yapması CHP’yi kızdırdı. Genellikle sakin ve sürekli sevecen davranan CHP adayı Ekrem İmamoğlu‘nun sesini yükselttiği tek olay da sanırım o oldu.

Binali Bey seçim sonrası yapacağı konuşmayı gözden geçirirken..

Ardından birileri, bakanlıklar ve başbakanlık yapmış, en son görevi TBMM başkanlığı olan Binali Yıldırım‘ın nasıl olsa kazanacağı umulduğu için hazırlanmış seçim sonrası konuşmasını gözden geçirirken çekilmiş bir fotoğrafını servis etti.

Herhalde bu seçimden geriye kalacak en hazin tablolardan biri olmaya namzet o fotoğraf…

Binali Bey‘in belediye başkanı seçilemedi diye fazla üzülmeyeceğini sanıyorum. Üzülmesin.

Turgut Özal 1977 seçiminde İzmir’den Milli Selamet Partisi milletvekili olarak Meclis’e gidemedi ve üzüldü; ancak Semra Özal‘ın ise bu duruma sevindiğini biliyorum. Seçilseydi Turgut Bey‘i sonradan cumhurbaşkanlığına kadar götürecek yol o yüzden kapanmış olacaktı.

Seçim gecesi televizyon kanalları yüzlerce konuk ağırladı. Bazı kanallar Yüksek Seçim Kurulu (YSK) savcılığa suç duyurusunda bulunacağını açıklayana kadar yasaklı saatlerde sandıklardan çıktığını duyurdukları oyları ekranlarına yansıttılar. YSK’nın tehdidi üzerine oy duyurmaya ara verildi.

YSK da zaten erken bir saatte (19.15’te) yasağı kaldırdı.

AA ve alternatif kanallar

Anadolu Ajansı‘nın (AA) kendisi için büyük bir başarı hikayesine dönüşecekken İstanbul sonuçlarının son yüzde 1’lik diliminde veri akışını durdurması büyük bir talihsizlikti. “Şaibe” iddiaları bu defa AA’ya yöneldi; özellikle de YSK’nın “AA sonuçları bizden almıyor” demesinden sonra…

Peki AA sonuçları YSK’dan almıyor idiyse nereden alıyordu?

Herkes bir senaryo yazıyor, ama galiba en makul açıklama, AA’nın o bilgileri kendini yanıltmayacağına güvendiği bir partinin kaynaklarından alıyor olması… Parti veri akışını durdurunca AA ne yapabilirdi ki?

Ben o gece alternatif ekranlardaydım. Önce Deutsche Welle adına Nevşin Mengü‘nün programındaydım. Oradan çıkıp t24‘te Şirin Payzın‘ın yaptığı programa katıldım. t24‘te yayına çıkan veya çıkmak üzere bekleyen bayağı bir kanaat önderi vardı; artık ekranlarda kendilerine yer verilmeyen kanaat önderleri… En son da Ruşen Çakır öncülüğünde ilk alternatif örneği sunmuş olan Medyascope.tv kanalına gittim.

Alternatif kanallar da yaptıkları işi ciddiye alıyorlar. Bunu anlayasınız diye yukarıda Medyascope.tv‘nin seçim gecesi yayınında çalışanların toplu fotoğrafını sunuyorum.

Bir seçim gecesi ve ertesi günü böyle geçti.

ΩΩΩΩ

Reklam

45 YORUMLAR

  1. SOBA BORUSU
    Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
    Kimyacı:
    – “Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış” demiş.
    Fizikçi:
    – “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş” demiş.
    Jeolog :
    – “Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış” demiş.
    Matematikçi:
    – “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış” demiş.
    Antropolog da:
    – “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş” demiş..
    Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.
    Adam cevap verir:
    – “BORU YETMEDİ …”

  2. “Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz ! ”
    ******************
    https://www.yenicaggazetesi.com.tr/akp-kaybederse-secim-iptal-olur-50399yy.htm

    AKP kaybederse seçim iptal olur

    14 Ocak 2019

    Orhan UĞUROĞLU

    …….
    YSK ŞAİBESİ VE TUZAĞI

    .. İkinci şaibe ise Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yapısı çerçevesinde planlanmaktadır.

    TBMM Genel Kurulunda, YSK Başkanı da dahil olmak üzere toplam 6 üyenin Ocak 2019’da görev süresi doluyordu.

    AKP 16 Nisan’da mühürsüz oyları geçerli sayan ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi konulu referanduma şaibe düşüren bu 6 üyenin hizmetinden o kadar memnun oldu ki mini torba yasa teklifiyle bu üyelerin görev sürelerini 1 yıl uzattı.

    Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Halk TV’de Fatih Ertürk’ün Türkiye Nereye programına katıldı ve ‘Anayasanın 76. maddesi uyarınca seçim yasalarında yapılan değişikliklerin bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz’ diye konuştu.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevinde siyasi partiler masasında yıllarca görev yapan Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu’nu aradım.

    Eminağaoğlu da, ‘Seçim yasalarında yapılan değişikliklerin bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağı şeklindeki anayasa hükmüne göre görev süresi dolan üyelerin yerine seçim yapılması için YSK, Yargıtay ve Danıştay’a başvurdum’ dedi…

    Tüm bu uyarılara rağmen Yargıtay ve Danıştay yeni YSK üyelerinin seçimini yapmazlar ve görev süresi dolan 6 üye göreve devam ederek yerel seçim yapılırsa ne olur?

    1- AKP İstanbul ve Ankara’yı kazanır oyları yüzde 40’larda olursa yine atı alan Üsküdar’ı geçmiş olur.

    2- AKP İstanbul ve Ankara’yı kaybeder oyları yüzde 30-35 bandına düşerse gündeme acilen, ‘YSK’nın anayasal uygunsuzluğu’ gündeme getirilir.

    3- Anayasa Mahkemesi (AYM) devreye sokularak ‘Anayasa ihlal edildi’ kararı çıkartılır.

    4- AYM kararı sonucunda 6 üyenin yerine Yargıtay ve Danıştay’dan yeni üyeler seçilerek 31 Mart yerel seçiminin tekrarlanması sağlanır.

    5- O günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri Fırat’ın Doğusuna askeri harekât sürdürüyor ise;

    a. Yerel seçim savaş gerekçesi ile 1 yıl ertelenebilir.

    b. Yeni üyelerin seçilmesi ile yeni seçim takvimi belirlenerek bu yıl yerel seçim tekrarlanabilir.

    6- Hatta çıkan sonuca göre Cumhurbaşkanı istifa ederek milletvekili seçimi ve yerel seçim 3’ü bir arada yenilenebilir.

    Değerli okurlarım, ‘yok artık, olur mu böyle şey, olmaz olmaz’ demeyin.

    AKP ve Erdoğan ne Ankara, ne İstanbul ne de iktidarı kaybetmeyi göze alamaz.

    Bu gücü kaybetmemek için ister demokratik, ister antidemokratik her şeyi dener ki,

    – Binali Yıldırım’ın Anayasa’nın 94. Maddesini

    – AKP ve YSK’nın Anayasa’nın 67. Maddesini ihlal ederek yerel seçime peşinen şaibe katmalarını başka nasıl izah edebilirsiniz?

    Muhalefetin göremediği ikinci şaibe ve siyasi tuzak da budur.”

  3. Fehmi Bey yazınızın sonunda alternatif kanal tabirini kullanmışsınız. Ruşen Çakır özellikle alternatif kelimesinden hoşnut olmadığını, alternatif kelimesinin içinin boşaltıldığını, ayrıca bir şeyin alternatifinin olması için aslının bulunması gerektiğini halbuki Türkiye’de artık asıl sayılamayacak bir medya düzeninin olduğunu, yaptığı bir yayınında dile getirdi. Ayrıca şahsen ben de artık haberleri internet üzerinden yayın yapan haber sitelerinden takip etmekteyim. Artık özellikle genç nesil de haberleri sosyal medya üzerinden takip etmekte ki bu durum televizyonları bu haber sitelerinin yanında ‘alternatif’ yapmakta (İzlenme oranları ve reytingler yalan yanlış bilgi içermiyorsa tabiki). Ayrıca seçim sonuçlarını takip ederken dw, t24 ve medyascope’u bilgisayarımdan ayrı ayrı sekmelerden aynı anda takip etmeye çalıştım. Ve sizi sürekli Murat Yetkin ile beraber gördüm. İçimden bir temenni olarak seçimi boşverseler de polisiye-casusiye konuşsalar diye geçirmedim değil.

  4. Yorum yapan arkadaşlar. 17 yıldır sağ siyasete doyduğumuzu düşünüyorum. Eski akp liler yeni bir oluşumla karşımıza çıkacaklar. Toplumda ki bıkmışlığı yeni bir sağ parti ile karşılamak isteyenler var. Ben sağ siyasetin vıcıklığından bıktım.

    • Sayın ersoy, vıcıklığını bilmem ama “sol siyaset”i suratına otursa tanır mısın acaba..?

  5. Merhaba Hamza bey! Evet haklısınız, yalnız İngilizceye benim yazdığım gibi çevirdiler.
    Demekki Erdoğanın savunma avukattı “ben ramazanda Ayasofyada namaz kıldım” demekle zaten cami olduğunu anlatmaya çakışıyormuş.
    AKP hayranları burada olduğu gibi her yerde ve herkese saldirdiklari için,insanlarda onlarin söylediklerini gayla almiyorlar.☺

  6. En aşağıda Nurdan hanım ve Hamza beyin Ayasoyfa konusuna değindiğini görünce “Akıl*Iman Sentezi” bakış açısından fikrimi belirtme gereği duydum.

    Ayasofya Fatihten önce bir ibadethane idi. Yine ibadethane olarak kullanılmasından daha doğal olan nedir? Ancak, şu da bir gerçek. Ekonomik olarak geri kaldığımızdan dolayı bizim için turist geliri de önemli.

    Fatih’in İstanbul ve Istanbuldakiler üzerindeki hakkı tartışılamaz. Bu konuya internetten biraz baktım. Fatih, Ayasofya ve vakfı ile ilgili bıraktığı vasiyet önemli.

    https://www.malumatfurus.org/fatih-sultan-mehmetin-ayasofya-vakfiyesi-efsanesine-kanan-kosemenler/

    Turizm açısından gelire ihtiyacımız var. Bu doğru, ancak cami olarak da kullanılabilir. Yahu, kime ne? «Batı»da kullanılmayan kliseleri oralaya yerleşen müslümanlar kiralayıp veya satın alıp mescite/camiye çeviriyor. Bu bir gerçek. “Batı”nın Allah’a ibadete bir itirazı olacağına da hiç mi hiç inanmıyorum.

    İbadet konusunda bir ortodoks rahibin müslümanları öven ve hristiyanlardan şikayet eden videosunu izleyin. Adam haklı.

    https://www.youtube.com/watch?v=hNnc0oCgt9Y bu videolardan anlaşılan bir kaç tane var. Buna birkaç hafta önce tesadüfen rastladım.

    Haklarını bu konuda yememek lazım. Bizim müslümanlar ibadet konusunda dünyada sanırım ilk sıralardadır. Namaz önemli (Allah’a şükür, düzenli beş vakit olmasa da vakit buldukça kılanlardanım). Ayasofya Fatih’e olan saygının hatırına cami olarak hizmet vermeli. Bunun sembolik bir anlamı da var. Karar kimsenin değil bizim kararımız. Ancak, günün ekonomik şartları dolayısıyla turist geliri de gerekli.

    Eee ne olacak? Hani nerede “ne şis yansın, ne kebap”!
    Ayasofya ibadete açılmalı. Hangi zamanlarda? Turist mevsiminin geçtiği veya en aza indiği kış aylarında. En fazla turistin geldiği aylarda ise ibadete kapanır full time turistlere açık olur. Bu iki fonksiyonlu kullanıma göre fazla masrafa girişmeden biraz iç düzenleme yapılır ve Ayasofya mesele olmaktan çıkarılır.

    • Sn. h.k. ayasofyada namaz kılmak isteyen turistlerden de para alabilir miyiz? Herkese mutlu kandiller dilerim:)

      • Sn H. Gayret, namaz kılmak isteyenlerden para ne zaman alınır onu da “Akıl-İman Sentezi”ne göre açıklamış olayım: Bu yukarda değindiğim gibi kış aylarında ibadetle yetinmeyen bunun yerine Ayasofya’da Allahın 12 ayında namaz kılacaz diyenlerden alınır.

        Yani, ekonomik girdi onların ceplerinden çıkar. Anca bunun “ilave vergiden” bir farkı yoktur. Daha makbulu Turistin cebindeki parayı almakla olur; yani döviz girdisi, bizimkilere ilave “vergi” değil! Hayırlı kandiller…

    • Ortodoks rahiple ilgili yukarki videoyu tıklayıp seyrettiniz mi? Sessiz moda çevirin alt yazıları daha iyi anlarsınız. “Adam haklı” derken bizdeki bazı ezbere müslümanlar sakın ola kendilerine pay çıkarmasınlar. Bunlar “Akıl*İman Sentezi” ile eksiklerini gidermeden bu işe heveslenmesinler. Bu adam dünya müslümanlara kalacak derken Türkleri kastediyor gibi bir anlam çıkarmak biraz fazlaca “nefs”i bir şey olur. Bu ortodoks rahibin farkında olmadan söylediği şe ile “Allah dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir.” anlamındaki ayetleri hatırlamak lazım. Biz mevcut halimizle aklımızı başımıza almazsak gittik-bittik! Rusya’da, Amerika’da veya başka yerlerde ise halihazırda aklını kullananlar var. İşte bunlar Kuran’ı keşfedecekler ve müslüman olacaklar. “Akıl*İman sentezine” göre olması gereken Müslümanların sayısı başka ülkelerde hızla artacak. Bizim, gözü hep “Batı”da olan laikçi-kemalist vs ezberci kesim var ya, taa ondan sonra bunlardan öğrenerek layıkıyla müslüman olacaklar…..

  7. Cumhur ittifakının yöneticileri seçim sonuçlarına mı itiraz ediyorlar yoksa kendi görevlendirdikleri memurlarına mı?
    Yada Murat Yetkin iddiasında haklı mı?(akp lilerin kaybettikleri belediyelerde evrak imha ettikleri iddiası)
    Katakulli çabaları iddiası da var sokakta.

    YSK bir an önce resmi sonuçları açıklasa da kafalar rahatlasa

  8. Resul Tosun,Star’daki bu günkü yazısında partilerin kaybını,kazancını irdelemiş.

    Burada bazı yorumcular Saadet hakkında tartışmışlar.

    Bahsettiğim yazıda Saadet’in
    zaferine de değinilmiş. Tartışmaya belki katkısı olur
    düşüncesi ile yazının ilgili
    kısmını buraya alıntılıyorum:

    “%7.46 oy oranıyla seçimlerin üçüncüsü olan İYİ Parti hiçbir başkanlık elde edemediği için seçimin tek kaybeden partisi olmuştur!

    Seçimin en kârlı partisi de %7.25 oy oranıyla dördüncü parti olmasına rağmen kazandığı başkanlıklar itibariyle MHP’dir!

    %4.22 oranı ile beşinci sırada yer alan HDP doğuda kaybetmenin hüznünü, Ankara, Adana, Antalya ve Mersin’de cumhur ittifakına kaybettirmenin sevincini yaşamaktadır.

    SP mi, İstanbul’u AK Parti kaybederse o da SP’nin zaferi olacaktır! “

  9. S.Partisi ne oy verenleri şaşkınlıkla izliyorum ne oldu şimdi çok şey mi kazandınız HDP nin kendine engel gördüğü partiyi yıpratmasını anlıyorum baktılar çukur hendek siyaseti tutmuyor İmamoğlu nu desteklediler beklentileri belli S.P nin gizli gündemi ne acaba çok meraktayım…

    • aynur hanım, cia ve mossad da saadetin gizli gündemini bulmak için çok yönlü araştırma yürütüyorlarmış, fakat saadetliler ser verip sır vermiyorlarmış. şimdi merak ettim doğrusu. aklınızla bin yaşayın. saadetin gizli gündemi hiç aklıma gelmemişti doğrusu.

        • aklı selim! aklınla bin yaşa derler ama ben zekanla bin yaşa diyeceğim çünkü senin vardığın sonuç akıldan önce zeka ile alakalı. yani diyorsun ki; “cia ve mossad da, saadet partisi gibi seçimlere girip iktidarı ele geçirmeye çalışıyorlar”. iktidarı ele geçirince de akpnin yaptığı gibi, ülkeyi talan edecekler. tabi haklısın, ülkeyi kimin talan edeceği önemli. vatandaşları domates, biber, patlıcana muhtaç etme hakkı sadece akpye ait.
          – bu arada merak ettim. vatandaşın domates, biber, patlıcana muhtaç olması çok mu hoşunuza gidiyor? ülkeyi batırmışınız. insan biraz utanır.
          – bu ülke senede 15 milyar dolasr civarı faiz ödüyor. 15 milyar dolar senin algı düzeyini aşıyor galiba.
          – avrasya tünelinin, osmangazi köprüsünün, 3. köprünün maliyetlerini topla. o zaman kafanda bir ampul yanar. akpnin ampulü ile karıştırma ama. akpninki beyni yok eden, bu ise beyni çalıştıran ampul.
          – faiz harammış! ülkeyi faiz batağına batırdınız.

    • Bir önceki seçimde Saadet Partisi’ne oy verdim, olanağım olsaydı bu seçimlerde de yine Saadet Partisi’ne oy verecektim. Daha önceleri hep AK Parti’ye oy vermiştim. Ne var bunda? Neyi şaşkınlıkla izlediğinizi anlamıyorum. “AK Parti ve Erdoğan her ne yaparsa yapsın, eğer muhafazakar mahallede iseniz, her şeyi bir kenara bırakacak AK Parti’nin yanında yer alacaksınız” diye bir kural, yasa, ahlaki ya da dinsel buyruk mu var? Bu şekilde herkesi azalayarak, Saadet’i gizli gündemi olan bir parti gibi göstererek mi önüne geçeceksiniz büyük şehirlerdeki kaybınızın?

      Başkanlık sistemi aracılığıyla ve Erdoğan’ın başkanlığı sayesinde ülkeyi ve ekonomiyi uçuracaktınız. Ya uçuramıyorsunuz, ya da uçuruyorsunuz da bizler göremiyoruz.

      Siyaset, orduların komutanlarının isimlerine göre karşılıklı konumlandıkları, birbirlerini yıpratmak üzere kıyasıya savaştıkları bir arena değil. Bu kadar mı zor bunu görmek?

      Uçaracaktınız, uçmuyoruz.

      Ya da, uçuyoruz, ama salağız, uçtuğumuzun farkında değiliz.

      Uçmuyorsak neden uçamadığımızı açıklayın. Uçuyor ve ama göremiyorsak, bize neden uçtuğumuzu anlatın.

      Biz yedi düvele karşı savaş verirken sizler. . .
      Ülke beka sorunu yaşarken sizler patlıcan biber. . .
      FETÖ ve PKK ile mücadele verilerken. . .

      Bu tür laflarla bu işlerin yürümediğini ben değil, halk söylüyor.

      Bu ülkede ve başka ülkelerde neden seçimler yapılıyor, neden insanlar bir pazar günü işi gücü bırakıp oy vermek üzere sandıklar önünde sıraya giriyorlar? Bir fikriniz var mı gerçekten?

      Uçurun bizleri, bekliyoruz.. .

    • şimdi hatırlıyorum da; iktidara gelmeden önce akpnin de gizli gündemi tartışılırdı. şeriatı getirecekleri söylenir, akpliler de; “biz o gömleği çıkardık” derlerdi de kimseyi inandıramazlardı. az gidildi uz gidildi, dere tepe düz gidildi, gizli gündemin şeriat olmadığı ortaya çıktı. mutlu muyuz?

    • Aynur hanım.Arada bir muhasebe güncellemesi yapmak lazım.Sizin defterler 2007 yılına ilişkin görünüyor.Saadet partili olmasa bile Saadete oy verenler,Akpartinin 2019 muhasebe defterini esas almış görünüyor.

      Ayrıca Saadet partisi Akpartiye oy devşirme misyonunu gütmüyor ki.Kendi doğruları olan ayrı bir siyasi anlayışa sahipler.Uygulamaya ilişkin bir çok temel konuda Akpartiye haklı eleştirileri var.İnsanlar yanlış dedikleri uygulamalara destek vererek niye yanlışın manevi mesuliyetine ortak olsunlar;azınlıkta da kalsak yanlışın yanında durmayız diyorlar.

    • Aynur Hanım çok şey kazanmadık dürüstlük kazandık. Büyükşehir başkan adayımız olduğu halde yok saydınız. bizi de: çete, zillet, illet, adi olarak millet ittifakına takviye ettiniz. Şimdi de kalkıp İstanbul’un kaybedilişini saadet partisine mal etmeyin. İstanbul tencere kaynamadığı için kaybedildi.

  10. Eğer seçim sonuçlarına partizanca bir tavırla yaklaşırsanız, partinizin ve onun ait olduğu ittifakın seçimleri başarıyla geride bıraktığını ileri sürebilirsiniz. CHP’li iseniz, Ankara, İstanbul, İzmir sonuçlarını öne çıkarabilir, başarılı olduğunuzu ileri sürebilirsiniz. AK Partili iseniz, ittifakın oy oranını koruduğunu, AK Parti’nin parti olarak aldığı oy oranına (yüzde 44.31) işaret ederek, partinizin hala açık ara birinci parti olduğunu haklı olarak ileri sürebilirsiniz. Bunlar benim derdim değil. Benim merakım ve çabam, yakın dönemin siyasal gelişmelerini kestirmeye çalışmak.

    Türkiye’nin nüfusu, yaklaşık 82 milyon. Bunun 60 milyon kadarı, toplamı 30 olan büyük şehirlerde yaşıyor. Henüz resmiyet kazanmamış seçim sonuçlarına bakılırsa, söz konusu 30 büyükşehrin 15’inde AK Parti, 11’inde ise CHP kazanmış. 3 büyükşehir HDP’de, 1 tanesi ise MHP’de.

    Bu tabloda siyasal açıdan bana hayli dikkate değer görünen şey, bu 30 büyükşehirin sahip oldukları nüfus açısından nasıl dağıldıkları. CHP’nin kazandığı 11 büyükşehirin (İzmir, İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Aydın, Muğla, Mersin, Eskişehir, Hatay, Tekirdağ) toplam nüfusu 35 milyon 115 bin kadar. Yani, CHP, Türkiye’deki toplam nüfusun yüzde 42’sini yönetecek belediyelerde. AK Parti’nin elindeki 15 büyükşehirin (Bursa, Gaziantep, Balıkesir, Erzurum, Denizli, Kayseri, Konya, Kocaeli, Malatya, Kahramanmaraş, Ordu, Samsun, Sakarya, Trabzon, Şanlıurfa) toplam nüfusu 20 milyon. Yani, AK Parti, belediyelerde Türkiye nüfusunun yüzde 25’ini yönetecek.

    Bu durum, CHP’nin elinde tuttuğu belediyelerdeki performansının ne olacağının yakın dönemdeki siyasal gelişmeler üzerinde son derece kritik sonuçlar yaratabileceğine işaret ediyor.

    Kazanılmış ve kaybedilmiş şehirler, ülke zenginliğine katkı ve üretim açısından karşılaştırıldığında, AK Parti açısından ciddi bir tehlikeye işaret ediyor: Ülke ekonomisi kötüleştikçe, CHP’nin elinde tuttuğu büyük kentlerde (ki toplam nüfusun yüzde 42’si) AK Parti oyları eriyor ve “Beka” söylemi gibi seçim stratejileri, Orta Anadolu ve Karadeniz’de olanın aksine, ikna edici güçten uzak görünüyor. Dolayısıyla, Erdoğan ne yapıp yapıp ekonomideki gidişatı tersine çevirmek zorunda. CHP ise, gerçekten ileriye doğru bir ivme kazanabilecekse, bu, büyük ölçüde, eline geçirdiği belediyelereki olumlu performansı sayesinde gerçekleşecek. Aksi taktirde, zaten sabit gibi görünen genel oy oranı daha da gerileyecek.

    AK Parti ve Erdoğan’ın tutkulu taraftarları, tabloya bu açıdan da bakmalılar. Erdoğan, referandum döneminde, başkanlık sistemi kabul edilir ve kendisi başkan seçilirse ülkenin adeta uçacağını, pek çok meselenin daha kısa sürede ve daha kolay çözüleceğini söylemişti. Bu iddiayı ikna edici buldu halk. Başkanlık sistemine geçişe onay verdi, ve 1 yıldan kısa bir süre önce Erdoğan’ı başkan seçerek, hiç de olağan olmayan bir gücü ve yetkiyi onun ellerine teslim etti. Bir yıl sonra gelinmiş olan nokta, hiç iç açıcı görünmüyor Erdoğan açısından. Kendisinin de hayli yüksek düzeyde sembolik değer atfettiği Ankara ve İstanbul’u kaybetti. Akdeniz illerinde ağır yara aldı partisi.

    Öyle görünüyor ki, siyasette duygular bir yere kadar iş görüyor. Pek çok CHP’li seçmenin iddia ettiğinin tam aksine, seçmen pekala rasyonel davranıyor oy kullanırken. Yani, kimse koyun değil. Bu gerçeği Erdoğan’ın da pek göremediği kanısı taşıyorum. Aksi olsaydı, baştan aşağı yanlış kurgulanmış seçim stratejisi ile çıkmazdı seçmenlerin karşısına.

    Gerçekten bir şeyler yapmayı beceremediği taktirde, CHP’nin ele geçirdiği şehirlerin işaret ettiği erezyonun devam edeceğini, bunun elindeki şehirlere de sirayet edeceğini artık görüyordur herhalde.

    Eğer Erdoğan yeni bir partinin kuruluşunun önünü almak istiyorsa (ve elbette böyle bir partiyi kurmayı düşünen kişiler varsa gerçekten), bunu hort-zortla başaramayacağı açık.

    Halk iyi yönetilmek istiyor, geçim sıkınıtısı yaşamak istemiyor. 1 yıl bile yetti bu yalın gerçeğin açığa çıkması için -görmek isteyene elbette.

    • İnsanlar üç gruptur müminler , münafıklar ve kafirler herkes safını seçsin Erdoğan düşmanlığınıza anlam veremedim (Fetö dolayısıyla sıkıntı yaşayanlardan mısınız )CHP zihniyetindekilere destek verin bakalım siz onlara benzemedikçe onlar sizi sevmezler bunu da unutmayın…

      • Sevgili e! Ağır travmaya maruz kalan beynimi toparlamaya çalışıyorken kafamı karıştırdın gene.
        Onlar kim? siz kimsiniz? mü’min kim? münafık kim? kâfir kim? Bu ayrımları neye göre yapabiliyorsun. yoksa…… Sen de mi bazı ilahi sıfatlar taşıyorsun?( Hâşâ tövbe estağfurullah)

        • Arkadaşımız A Haber’i biraz fazla kaçırmış, Baran Bey. Büyütmeyelim. Bir bağımlılık halinin üzücü sonuçları diyelim, hoş görelim. “Yaw, tamam, kızma, boş bulunduk şeytana uyduk. Söz, bir sonraki seçimde basacağız ampule!” diyelim, gönlünü hoş edelim 🙂

      • İnsanlar iki gruptur; tüm insanların kardeş olduğunu düşünenler ve insanları türlü türlü vasıflarla bölenler.

  11. Türkiye’de Seçim
    1950’den önce Sivaslı Dersiam profesör Şemseddin Günaltay Başbakan idi. İnönü Cumhurbaşkanı idi. Meşhur Profesör Nihat Erim ile Kasım Gülek bakan idiler. Seçim kanunu hazırlıyorlardı. Bakanları ile Günaltay arasında ihtilaf çıktı. İkisi hile yapılacak bir seçim kanunu istiyorlardı. Günaltay direndi, “Ben başbakanlıktan istifa ederim.” dedi. İnönü, beğenmediğiniz İnönü Günaltay’ın tarafını tuttu ve halen yürürlükte olan seçim kanunu çıktı.
    Ondan sonra Türkiye’de seçim hilesi yapılamıyor. En çok yüzde bire varan bir hile gerçekleştirilebiliyor. Onu da hoş karşılamak gerekir. Seçimlere müdahale etmişlerdi, Erdoğan seçildiği halde haksız yere seçilmez sayıldı. Asker müdahale etti de öylece başbakan oldu ama bu müdahale düzeltme müdahalesi idi.
    Sermaye seçimleri şaibeli kılmak için bu tezgahları kurmuştur. Ordu ile millet el ele vererek 1950’den beri seçimler adil yapılmıştır.

  12. Bu platformda önceki aylarda
    yazan bazı yorumcular
    sürekli seçim hilelerini gündeme getirdiler,trafoya kedi girmesinden falan bahsettiler.Ben bunlara güldüm ve bizdeki sistemin
    hile yapmaya hiç müsait olmadığını yazdım burada.
    Hile yapmaya niyetlenen olsa bile mutlaka ortaya çıkarılır.
    Çünkü her partinin elinde,
    ülke sathındaki sandıkların
    her birinde,hangi partiye kaç oy çıktığına dair ıslak imzalı tutanak var.Her parti seçim
    sonucunu kendisi hesaplayabilir.Diğerleriyle farklılık görürse haklı olarak itiraz eder,seçim kurulu devreye girer ve doğru olan mutlaka ortaya çıkar.

    Ancak şöyle bir durum var.
    Sandık kurulu üyelerini
    partiler teklif ederler,başkanlar genellikle devlet memurlarından olur.Kurul üyelerinden bazıları partiler tarafından o işe ehil olmadığı halde teklif edilebilir.Kurul
    üyelerinin çoğu böyle olursa
    art niyetsiz olarak bazı geçerli
    oyları geçersiz sayabilirler. Geçerli olduğu halde geçersiz sayılan oy CHP’ye,Ak Parti’ye veya başka bir partiye de ait olabilir.

    Şahsen 2002 seçimlerinde sandıklar açılırken bir vatandaş olarak oy sayımını
    izledim.Kurul,bir partiye basılan mühür,pusula katlandığında tam onun
    karşısındaki partiye de bulaşmışsa onu geçersiz
    sayıyordu.Bunun yanlış olduğunu kendilerine hatırlattım.

    Bu seçimlerde muhtar adaylarını tanımadığım için
    zarfa muhtar pusulası koymayacaktım.Son anda, kurul acemi ise,”zarftan 4 pusula çıkacaktı,bundan 3 çıktı,öyleyse bu oy geçersizdir” diyebilir düşüncesi geçti aklımdan ve bir muhtar pusulasını da zarfın içine koydum.Nitekim internette böyle bir oyun geçersiz sayıldığına dair bir haber gözüme ilişti sonra.

    Demek istediğim şu: Sandıklarda geçerli olduğu halde geçersiz sayılan oylar çıkabilir.Bu nedenle az farkla
    kazanılan yerlerde seçim kurululuna itiraz etmek bir
    haktır ve gayet normal bir davranıştır.Bu nedenle işi şova dönüştürmeden seçim kurullarına yapılacak itirazları anlayışla karşılamak gerekir.

    Normal ve ahlaki olmayan kaybettiğini bildiğin halde,arada çok fark olduğu da aşikarken çöplerde pusula aramaya çıkmak,meşru ve düzgün bir seçime şaibe bulaştırmaya çalışmaktır.

    Bu sitede başta bahsettiğim hile iddiaları iyi niyetli olmayan ve ikinci gruba giren
    davranışlardı.

  13. Allah bir topluma ceza verecekse önce aklını alıyor, Bunu iyi partili bir arkadaşın sevinç çığlıklarından anladım. Norma bir partide üyelerinin ve yöneticilerinin “bizi kandırdın, chp ye paspas yaptın” diye liderine saldırması, çok çekişmeli iç çatışmaların yaşanması gerekirken kılıçdaroğlu ile birlikte seviniyorlar. Hiç sormuyorlar, mhp den fazla oyumuz vardı, onlar ak parti ile ittifak yaptı biz chp ile ittifak yaptık. onların kazandığına bak bizim kazandığımıza bak. Dediğim gibi iyi parti bir proje partisi idi ve görevini yerine getirdi. şimdi çöp olarak kenara atılacak. Kürt seçmenin küstürüldüğünü yönünde daha önce uyarı mahiyetinde yazmıştım zaten. Seçimin kaybedilmesinin asıl nedeni bu oylar. İstanbul halkıda şunu sorsun kendine imamoğlunun gerçekten hizmet üreteceğine inanıyor mu. Ben inanmıyorum. Belki sosyal tesislerdeki içki yasağa kalkar. Bu gün sözcü gazetesi yazarları ile birlikte sevineceğime üzülen tarafta olmak şereftir.

    • İşte siz-biz ayrımı yapanlara en güzel örneklerden biri.Allah kuluna yaşama hakkı vermiş te biz onu nasıl olur da öldürmeye kalkarız.Bu mu bizim müslümanlığımız?bumu islamdan anladığımız?siz içki içen birine yanlış yaptığını hatalı olduğunu kaç defa yada kaçyüz defa anlatıp onu o davranışından çevirmeye kalktınız kendinize bir sorun.Kürt kardeşlerimizi öcü gibi göstermek,tehtit ekmek doğrumuydu?ötekileştirmek siz biz ayrımı yapmak ki üç dört seçimdir fazlasıyla yapılıyor bu doğrumu?Herkesi Allah yaratmış aklı olan doğru yolda gidecek ve bu doğru yolun meyvesini hem bu dünyada hem ahirette görecek.Yanlış yolda gidenler ise cezasını burda çekmese de(parası-gücü olan maalesef bu dünyada cezasını bizim gibi ülkelerde çekmiyor)öbür dünyada gerçek adaletten kaçamayacak.Adalet herkese aynı olmalı akp,chp,mhp,hdp ve diğerleri önce insan demeli önce adalet demeli.menfaatleri için kanunları,dini kuralları,törelerimizi çiğnememeli kim olursa olsun çiğnememeli.önceden chp lilerin laikliği bir silah olarak kullanması nasıl yanlışsa şimdiki akp nin de dini bir silah olarak kullanması yanlıştır.İmamoğlu hizmet etmezse kendi bilir millet bir tekme de ona atar.ne sevinci abartalım ne üzüntüyü.Bilmeliyiz ki başka TÜRKİYE yok!Kardeşçe yaşamalıyız.önceden de gördük şimdide batı,rusya ve diğerleri bizi parçalamak bölmek için elinden geleni yapıyor.Hiç düşünüyor mu acaba bu ülkeyi yönetenler değerlerimizden ne çabuk uzaklaştığımızı.Tüm siyasilerimize çağrı yapalım hiç kimse karşısındakini hor görmesin,hiç kimse birbirini ötekileştirmesin tehtid etmesin,hiç kimse siyasi geleceği için bu ülkeyi ve değerlerini mahvetmesin,önce vatan,insan ve adalet diyelim.Herkesin Miraç Kandilini kutlarım.Samsun lu Yücel…

      • İzmir belediye başkanları hiç hizmet etmedi ama kimse onlara tekme atmıyor. Antalya ve Van tarihi yatırımı gördü ama kimse bunu görüp oy vermedi.

        • hd! Allah sonra çarpar bak. demedi deme. ben uyarıp görevimi yapmış olayım. izmirin yatırım notu hem akpli belediyelerden hem de türkiyenin notundan yüksek. ayrıca yaşanılabilirlik açısından da izmir açık ara önde. istanbuldan insanlar yaşamak için izmire gidiyor, eskişehire gidiyor.

  14. İstanbul Türkiye nın özetidir.
    İmamoğlu CHP nın alışkanlıklarını terk ederse ,herkesi kucaklarsa ve iktidarin türlü engellerine karşı yılmadan
    ve Erdoğanın İstanbul belediyesinde yaptığını yapabılırse Türkiyede yeni bir lider doğuyor diyebiliriz.
    CHP bu altın firsatı kaçırıp her kesimin gönlüne giremezse tarihin sayfalarına gömülme vakti geçmiş demektir.
    Önemli olan seçim öncesi sözler değil ,kazananın seçim sonrası uygulamalarıdır.
    Halk İmamoğlunun iktidar tarafından desteklenmedığı bir yana çoğu yerde engellendiğinde yılmadan her kesime tarafsız ve kucaklayıcı hizmetlerine elinden geldiğince gayret ederse yapamadıklarını da halk mazur görebilir.
    Bu kadar büyük ekonomik bunalımda Anadolu da Cumhur ittifakının başarı göstermesi Beka sorunu tutmuş görünüyor.
    Büyük Medya desteği halen iş görüyor demektir.
    Seçim öncesi ekonomik sıkıntıları unutturacak yardımlar çok etkili olmuştur.
    Güvenlikçi,ötekileştirici,düşmanlık temelli argümanlar MHP patentli olduğundan ilerde AK partinin dokusuna uymayan bu halın kime yarayıp yaramayacağı bellidir.
    KOALİSYONUN ilerde bu handikapla karşılaşacağını tahmin ediyorum.
    Bana göre MHP bundan sonra köntrölü ele geçireceltir.
    İktidar ya kendi kimliğini kaybedecek yada koalisyon yürümeyecektir.
    MHP hep uyumlu olmayı bilmiştir.
    Devlet devlet adına iktidarı kontrol ve gözetim altında tutacaktır.
    İktidar artık Devletin( B.nın) tam köntrölüne girmiştir.
    İmamoğlu İstanbulda halkın sevgisini bir zamanlar Erdoğanın yaptığı gibi kazanabılırse gelecekte başkanlığın en büyük adayı olur.

  15. Her seçimin kazanıni da var kaybedeni var. Mühim olan tek şey halktır. Umut ediyorum ki bu kez gerçekten halk kazansın. Halkın talepleri yerine gelsin. Belediyelerde şehir içi fiyatlar ve su faturaları çok yüksek. İnşallah iyileştirme olur. Ayrıca kimsesiz insanlara ev ve sokak hayvanlarına barınak ve yiyecek talebi makul görüyorum. Ak parti 17 yıldır İstanbul Ankara idare ediyor. Eminim CHP de aynı hassasiyeti gösterecektir. Seçimden sonraki sağduyulu konuşmalar halkı memnun etti.
    Herkese hayırlı kandiller diliyorum.
    SAYGILAR SEVGİLER

  16. Yazınız arşivlik değerde olmuş. Halkımız seçim sonuçlarını sukunetle karşıladı. Bunda sayın Cumhurbaşkanımızın sade ve kapsayıcı konuşmasının etkisi büyüktür. Umarım Ysk sonuçlarının ilaninin ardindan seçilen başkanlar göreve başlarlar.

  17. Fehmi Bey,
    1994 seçimlerinde DYP’den Bedrettin Dalan aday olmuştu, İlhan Kesici ANAP’ın adayıydı. Zaten Tayyip Erdoğan’ın başkan seçilmesi bu aday yapısından kaynaklanıyordu. Bedrettin Dalan İstanbul için çok şey yapmış, ama İstanbul’da tabanı olmayan DYP’den aday olabilmişti. Çoğu ANAP’lı İlhan Kesici’yi itici bulmuştu, Zülfü Livaneli’nin soldan aday olması Nurettin Sözen’e rağmen özellikle ANAP’lı liberal ve sosyal demokrat eğilimli insanların SHP’ye kaymasına sebep olmuştu. Bir de Hürriyet gazetesinin ‘Vay Tayyip Ağa Vay’ manşetini hiç unutmuyorum. Güya Tayyip Erdoğan’ın çok sayıda villası varmış gibi bir yalan haber yapmıştı. Ben ve çevremdeki benim gibi çok sayıda ANAP’a meyilli olan ama İlhan Kesici’ye ısınamayan muhafazakar insan bu manşete kızarak ve o zamanlar belki sizin de yazıyor olduğunuz bir gazete tarafından yapılan ve seçimden sonra çok gerçekçi olduğunu gördüğümüz anketlerde Tayyip Erdoğan’ın kazanabilecek oy oranlarına sahip olduğunu görerek Refah Partisine oy vermiştik. Sanırım Tayyip Erdoğan’la ilgili o haberin yalan olduğunu yazan ve belki de Tayyip Erdoğan’ın bu uydurma haberi tekzip eden açıklamaları yayınlayan ender gazetelerden birisi yine sizin de yazıyor olduğunuz o gazeteydi.
    Hatta Mansur Yavaş’la ilgili malum haberleri görünce o günler aklıma geldi ve rollerin değişmiş olduğunu ibretle gördüm, bu yüzden de Mansur Yava’ın alacağına tam kanaat getirdim. Hürriyet gazetesi artık Tayyip Erdoğan’ın yanındaydı.

    • Bu ülkenin suyunda var herhalde sadece nöbetçiler değişir roller değişmez.

  18. Gözardı edebileceğimiz kimi istisnalar dışında, seçim sonuçlarının olgunlukla karşılandığını görüyoruz. Sayın Koru’nun sitesinin yorumlar sayfası dışında, muhalif partilere yönelik FETÖcü, PKK işbirlikçisi türü ağır ithamlar bıçak gibi kesiliverdi birden -S. Soylu da ortalarda görünmüyor nedense. Yandaş gazeteleri tarıyorum dünden beri. Bir tanesi bile HDP’nin kazandığı belediyelere yeniden kayyum atanması gerektiğinden falan söz etmiyor. Doğrusu da bu zaten. İstanbul konusu da yatışır bir iki güne kadar.

    Sonuçların demokratik bir olgunlukla karşılandığını pekala söyleyebiliriz. Hatta, mahallleler arasında beklentilerin ötesine geçen jestlere bile rastlayabiliyoruz. Örneğin, 15 Temmuz kalkışmasında eşini ve oğlunu şehit vermiş olan Sn. Nihal Olçok, Ekrem İmamoğlu’nu tebrik ettiği bir mesaj yayımladı. Şöyle söylüyor mesajında:

    “Yeni İBB Başkanımız sayın Ekrem İmamoğlu herkese, herseye,hayra vesile olsun. Sizi tebrik ederim ve bu başarının sizi sarhoş etmemesi için dua edeceğimi bilmenizi istiyorum. Bu sözüm alkol ile ilgili değil. Çünkü zahir sarhoşluk, batın sarhoşluk gibi değildir vesselam.”

  19. Somut hatalar var rakamlar tutmuyor Çöplükten pusulalar çıkmıyor bu sefer Sayın koru secim kurulları dikkate alır itirazları inseallah

  20. Sayın Koru dahil hiç kimse anket firmalarından söz etmiyor, bu da bana ilginç görünüyor doğrusu. Oysa, bir ya da iki şirket dışında, büyük şehirlerdeki olası seçim sonuçları konusunda hayli doğru kestirimlerde bulundu 5 anket firması. Bence, Erdoğan dahil, tüm aktörler, AK Parti açısından Ankara’nın kaybedildiğini, İstanbul ve Bursa’da kıran kırana bir seçim yarışı yaşanacağını haftalar öncesinden biliyorlardı.

    Halk, kurualacağı söylenen yeni bir partiye teveccüh gösterir mi? Bence bu konuda da harıl harıl bir anket çalışması yürütülüyordur ve önümüzdeki haftalarda daha da artar bu çalışmalar.

    Kimse, bu konuda anket çalışması yaptıranların sadece parti kurma niyetinde olanlardan ibaret olduğunu düşünmüyordur herhalde 🙂

  21. “Enfal Suresi 46. ayet tecelli oluyor, onu yaşıyoruz…”
    *
    “Birbirinizle çekişmeyin, sonra içinize korku düşer, gücünüz elinizden gider.” (Enfal, 46)
    *
    AYETİN TAMAMI ŞÖYLE: “Veatî’û(A)llâhe verasûlehu velâ tenâze’û fetefşelû veteżhebe rîhukum(s) vasbirû(k) inna(A)llâhe me’a-ssâbirîn(e) / Allah’a ve Peygamberine itaat edin; çekişmeyin, yoksa korkar başarısızlığa düşersiniz ve kuvvetiniz gider. Sabredin, doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir.”
    *
    GAZETE YAZARI KEMAL ÖZTÜRK böyle demiş bugünkü yazısında…
    Detayları yazısında okuyabilirsiniz…
    *
    Bize göre…
    Biz Adil Düzen Çalışanlarına göre…
    Sebepler bambaşka ve bunları hep hatırlatıyoruz…
    Süleyman Karagülle’nin günlük yorumları, haftalık yazıları yeterlidir…
    Daha fazlası ve çok özel, öz, özenli ve en önemlisi İLMÎ VE KUR’ANÎ olanlar ise…
    Sitemizdeki seminer notlarında, yazılarda, makalelerde, dosyalarda, kitaplarda ve videolarda…
    http://www.akevler.org
    https://www.youtube.com/channel/UCFo3tKrGvXdcWpcpSXwpLfg

  22. 1990 larin aşiri solcularinin yaptiklarini kat kat fazlasını şu an AKP seçmenleri ve lider kadrolari yapiyor…bu kavgave saldirganlikla ne elde ettiklerini saniyorlar.

    Hadi o zaman onlar kazanamadıklarindan dolayi öyleidiler! Peki bu akp liler içerde olsun dişarda olsun bu kadar ağıza alınmayacak lafları her önune gelene, her ortamda ve her yerde söylemelerinin sebebi neki.
    Dün Fırans 24 de Turkiyedeki seçim sonuclarini tartişiyorlardı 3 Türk 1 yabanci ve birde sunucu vardi.
    Sociologist Deniz Bağrıaçık, Yavuz Baydar, Onur Erim ve Remi Bourgeot.

    Sunucu Erdoğanin seçim meydanlarinda konuşmalarını dinletip sorular sordu.
    Aya Sofyayi camiye çevirme sözü verdiği konuşmasıni dinletti ve Ayasofyanın muze olduğunu hatirlatarak Yavuz Baydardan Analiz yapmasıni istedi.
    Baydar daha agzini açmadan, Onur Emre konuşmaya başladı.
    Baydarda Ataturk orayi Muze yaptirdi ve oğlede kalacak Erdoğan bu gibi çikişlari seçimi kazanmak için yapiyor diye anlatirken Emrede ben orada ramazanda namaz kildim faln söz verilmeden durmada yerli yersi konuştu.
    Remi Bourgeot de aynisini yapti o sustu ve dinledi.
    Adam sanki seçim analizi için değilde Erdoğani yargiliyan bir mahkemede savunma avukatlıği yapması için görevlendirilmiş.

    Sunucu, TL nin değer kayıp etmesinin nedenini Remi Bourgeot a sordu o anlatirken ondada hemen atladi! ve adami susturup, Trump’in Twitlerinden kaynaklandiğini söyledi.
    Erdoğan sayesinde taraftarlari her biri birer avuka olmuş ellerinde sopalari,silahları,ve dillerinde dikenleri ile Dünyaya Küfür ihrac ederek Türkiye yi rezil ediyorlar.
    Mansur Yavaşa Attiklari çamurlar ona değil atanlara yapişmaside bunlari iyce çileden çıkarmişa benziyor.

    • nurdan hanım merhaba! bir hatayı düzeltmek istiyorum. erdoğan ayasofyayı cami yapacağını söylemedi. ayasofyayı isim olarak cami yapacağını söyledi. ikisi çok farklı şeyler.
      – yani “ayasofya müzesi” değil, “ayasofya cami” olacak. fakat müze olarak hizmete devam edecek. benim aşağıya kopyalayacağım konuşmadan anladığım budur. isim olarak cami ile, cami arasında fark var:
      “Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Sultanbeyli mitinginde halka hitap etti. Erdoğan, ‘Ayasofya’yı kısa zaman önce camiden müzeye çevirmişlerdi, inşallah seçimden sonra tekrar müzeden isim olarak camiye çevireceğiz’ dedi.”

Yoruma kapalı.