While watching the developments regarding CHP, which came in first place by a narrow margin in the last election, I find the enthusiasm expressed by
Son seçimden az farkla birinci çıkan CHP ile ilgili gelişmeleri izlerken CHP’lilerin dışa vurdukları sevinci hayli sorunlu buluyorum. Gelin-güvey olmak için erken davranıyorlar… Beni böyle
Milli savunma bakanı Yaşar Güler’in son açıklaması gazetelerde gözüme çarptı. Orada şunu söylüyor bakan: “Terör örgütü yurt içinde bitme noktasına gelirken, sınır ötesinden Türkiye’ye yönelik
Ülkeler ve toplumların hayatında önemli dönüm noktaları vardır… Kurumların ve kişilerin de… 9 Eylül tarihinin, Türkiye’nin ve kurum olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) hayatında önemi
Hükümet dış politikada yeni bir üslup benimsedi; düne kadar şekerrenk olduğumuz ülkelerle arayı düzeltme çabası içinde. En son örnek Suriye. Heyetler arası görüşmeler başladı; beklenen,
CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisini onunla birlikte giden gazetecilerden takip edeceğimi belirtmiştim ya, öyle de yaptım. Dün, CHP liderine eşlik için Türkiye’den giden
Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ikili ilişkilerin yeniden başlatılması niyetiyle çıktığı İsrail’e ziyaretini gerçekleştirdi. En son bir devlet yöneticisi Türkiye’den İsrail’e 15 yıl önce gitmiş; Çavuşoğlu’nun
Uzun yıllar önce, kıdemli bir eski politikacıdan geçmişten bir anısını dinlemiştim. Batı ve Doğu blokları arasındaki ilişkilerin hasmane olduğu Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile
Öfkesi burnunda bir politikacıdan daha tehlikelisi yoktur. Beklentilerine cevap alamadığı veya alamayacağını anladığı için de öfkelenebilir politikacı, kendisini öfkeye sevk eden başka sebepler de bulunabilir.
Birkaç okur birden “Sözcü gazetesi yazarları hakkında ‘FETÖ’cü olmasalar bile FETÖ’ye yardımcı oldukları’ iddiasıyla açılmış davayla ilgili neden yazmıyorsunuz?” diye sorunca biraz hayal kırıklığına uğradığımı
