Toplumdaki “Adaletin kestiği parmak acımaz” inancını zedeleyen yanlışlık pahalıya mal oluyor

17
Adaleti temsil eden genç kadının gözlerinin bağlı olduğuna dikkatinizi isterim..
Reklam

Yıllar sonra bugünleri yazacaklar, günümüz medyasında malzeme ararken karşılaşacakları çelişkiler karşısında şaşkınlıktan şaşkınlığa kapılacaklar.

Nereden mi biliyorum? Ben onların yıllar sonra yaşayacakları şaşkınlığı hemen her gün deneyimliyorum.

En sonuncusu şu günlerde yazılara dökülen bir başsavcı etrafında yazılıp çizilenler…

Şu günlerde değişik yerlerde vaktiyle İzmir’de başsavcı vekili görevinde bulunmuş bir yargı mensubu ile ilgili haberler ve yazılar çıkıyor. Başsavcının adıyla yıllar önce yine medyada karşılaştığımı hatırlıyorum. Yalnız o dönemde kendisi sürekli övülüyordu. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında ‘FETÖ’ adını alarak ‘terör örgütü’ ilan edilmiş camiayı, henüz Türkiye farklı olarak tanırken, bu başsavcı vekili kendi görev bölgesinde bir casusluk soruşturması başlatmış ve onlarla ilgili olduğunu tespit ettiği askeri okul öğrencilerini o davanın içerisine almıştı.

Darbe girişimi sonrası camia ‘terör örgütü’ yaftasını alınca, başsavcının bu çabası uzak görüşlülük olarak övgüye değer bulunmuştu.

Hafızamda böyle kalmış.

Birkaç yıl önce övgüde aşırıya giden medyamız şimdi de aynı yargı mensubu ile ilgili başlatılmış bir soruşturmayı sayfalarına ve ekranlarına taşımaktalar.

Aynı coşkuyla hem de.

Reklam

Meğer savcı bey, sonradan ‘FETÖ borsası’ adını alacak bir kumpasın içerisindeymiş…

Soruşturmayla birlikte İzmir’den alınmış Antalya’ya başka bir göreve gönderilmiş…

Hakkında şimdilerde yazılanları okuyunca, kendisini onunla ilişkili -akraba- olarak tanıtan birinin marifetlerinin ön plana çıktığını görüyorum. Yakın olduğunu reklam eden biri, hakkında ‘Fetöcü’ iddiası bulunan veya o iddia ile soruşturma geçirmiş ancak arkası gelmemiş iş dünyasından insanlara yaklaşıyor ve bir bedel karşılığı yargılanmaktan kurtulacağını duyuruyormuş…

Ardından gelsin binlerce dolarlar…

İddianın muhatabı savcının bu olup bitenden haberi var mıymış, orası biraz muğlak… Soruşturmayı yürütenler olduğu kanaatini raporlarına geçirmişler…

Doğru olabilir mi bütün bunlar? 

Bilmiyorum. Savcıya görevden el çektirme, hatta cezaevi gibi yollar görünmediği, yalnızca bir sahil ilinden -İzmir’den- bir başka sahil iline -Antalya’ya- gönderilmekle yetinildiğine göre, bu işlemi yapanların kuşkusu olduğu anlaşılıyor.

Ancak bu haber vesilesiyle ‘FETÖ borsası’ iddiasına muhatap ve bu sebeple meslekten ihraç edilmiş yargı mensupları bulunduğu da yazılıp konuşuluyor.

Reklam

Bütün hayatım boyunca en değer verdiğim meslek grubu adalet kurumunun her düzeydeki mensupları olduğu için, yazılıp konuşulanlar beni derinden yaralıyor.

Konu artık ‘FETÖ’ denilen insanlarla ilgili olduğu için de ayrıca dikkat kesiliyorum.

Türkiye yakın tarihinin en kahrolası siyasi gelişmesini darbe girişimiyle 15 Temmuz’da (2016) yaşadı. Yalnızca darbeyi planlamış, icrasına katılmış, hazırlığı görünce veya öğrenince hemen darbecilerin yanında yer almış, o gece hayatını kaybeden 251 kişinin ölümünde bizzat veya dolaylı sorumluluğu bulunmuş kişiler ile hayatı boyu siyasete dışarıdan müdahalelere ve darbenin her türlüsüne karşı çıkmış pek çok insan da ‘iltisak’ diye adlandırılan ve o zaman kadar hukuk sisteminde var olmayan bir kavramla aynı suçtan yargılanıp hüküm de giydiler.

‘FETÖ borsası’, yani para mukabili yargılanmaktan kurtarma operasyonu, bu ikinci gruptakilerden paralıların başvurduğu yöntem.

Aşırılığa kaçıldığı için ortaya çıktı bu yeni ticaret.

Başka ülkelerde ve hatta bizde geçmişte yaşanmış benzer girişimlerde söz konusu olmayan bir aşırılık yüzünden…

Sözgelimi ABD’de 6 Ocak 2021 tarihinde Kongre binasını basıp politikacıları taciz eden ve binaya zarar verenlerin yaptığı da bir darbe girişimiydi. Yargı konuya böyle yaklaşmakta. Kongre binasına girenlerin örgütsel bağlantıları da var. Nitekim o gün Kongre’ye giren kişiler yargılanıyor ve teker teker mahkum da ediliyorlar.

Fakat binaya girip bizzat eylemde bulunanlar dışındakilere yargı herhangi bir süreç başlatmadı. Binayı basanlarla aynı örgütün üyesi oldukları bilinen ancak o gün eylemde yer almayanlara dokunulmadı.

Bizde de, Albay Talat Aydemir ilki 22 Şubat 1962 ve ikincisi 20 Mayıs 1963’te olmak üzere iki kez darbe girişiminde bulundu. O dönemde İsmet İnönü başbakandı. İlk girişimde yer alanlar yargılanmadılar bile; yalnızca ordudan emekli edildiler. Darbe girişimi ikinci kez tekrarlanınca, Aydemir ve darbede onun yanında yer alanlar -yalnızca onlar- yargılandı ve o dönemde Türk Ceza Kanunu’nda ölüm cezası bulunduğundan, darbe lideri Aydemir ile onun hemen yanında bulunmuş Fethi Gürcan idama mahkum edildiler.

Darbede yer almış olanlar dışındaki kimse yargılanmadı.

Neden önemli bu bilgi?

Yargılamanın alanı geniş tutulduğunda şimdilerde bir savcı etrafında başlayan haber sağanağıyla ortaya dökülen türden yanlışlıkların yaşanması kaçınılmaz oluyor.

Umarım, son haberler konuya yaklaşımdaki yanlışlığın farkına varılmasına yarar.

İşe, yeni icat ‘iltisak’ kavramını hukuk sistemi içerisinden çıkarmakla başlanabilir.

Yıllar sonra bugünleri yazacakları daha az şaşırtmış, hatta yanlışlıktan dönüldüğü için övgülerini kazanmış oluruz.

ΩΩΩΩ

Reklam

17 YORUMLAR

  1. Türkiyeyi dişardan takip ediyorum. Özde değil sözde buralara kaçıp gelenler’de dahil, şu an el ele vermişler esas darbrcileri aklamak için, nasıl cahil ve yalancı konu mankenlği yattiklarına şahut oluyorum. .
    Evelki gün ortaya çıkan sözüm ona 15/7/2016 darbede görev almış AMA yalnışlari görünce önlemeye çalışmış. Kısacası uluslar arası ve bağımsız 15 /7/2016 darbesini araştırıp darbenin #1 sorumlusunu tesbit ettikleri için, etekleri tutuşan, yandaşlar (yalnış anlaşılması havuz medyasi değil) kolları sıvamış itirafçların videolarını yayınliyorlar. Ben o videolardan birini 3 kez izledim ve youtube kanalına yorum yazdım.700 yakın yorum yazılmış hepsi o gazeticiyemi övüp reşekür ediyor. Ben ise o videodaki çelişkilerl ve görüşümün bu anlatıların tam tersi olduğunu tek tek yazdım ve sonunda ” bu konu mankeni esas suçlu olan falanca …. temize çıkarmak için uydurma bir seneryo yazmış
    deyip noktaladım. Bir kaç saat sonra yorumum silindi. Hani mağdursunuz? Buralarda mağdurlari oyniyorlar 7 senedir her gün yüzlerce suçsuz insan orada hapise atıliyor. Ne hikmetse Darbeden aylar önce buralara gelmişler, darbe olunca hepsi kolayca bedavadan oturum alip vatandaş olmuşlar.
    Miliyonlarca insanda halen daha onlara inaniyor.
    İşte bizim milletin aklı.

  2. ADALET-İ AZAFİYE/MAHZA
    Adalet-i izafiye, toplumun menfaati için bireylerin haklarının feda edil(ebil)diği adalet anlayışı.
    Adalet-i mahza, ise mutlak adalet anlayışıdır.
    Asıl üzerinde durulması gereken adalet-i izafiyenin gerçekte adalet ile ilgi ve alakasının olmadığıdır.
    Diyelim ki, milletin âlî menfaatini önceliyoruz.
    Ancak “kime göre, neye göre” âlî menfaat?
    Hukukun “felsefesi” olmadan hukuk eğitimi son derece eksik kalır.
    Hukuk fakültelerinde, Hukuk Felsefesi, Siyasi Düşünce Tarihi ve Genel Kamu Hukuku derslerine seçmeli ders kadar bile önem verilmiyor.
    Bana göre hukuk fakülteleri derhal 6 yıla çıkarılmalı.
    Ve ilave yılların müfredatı tamamen bu dersler olmalıdır.
    Hukuk fakültelerinde ciddi sayıda dekanın “hukukçu olmadığı” bir ülkede biz de neden bahsediyoruz?
    En son bildiğim 69 hukuk fakültesinden 19 tanesinin dekanı hukukçu değildi.
    Sizce, hukukçu olmadığı halde hukuk fakültesi dekanlığını kabul eden birinin diplomasının gerçek olma ihtimali nedir?
    Yada, hukukçu olmayan birini dekan olarak atayanın?

  3. Trakyayı sel vurdu. Tüm akp.liler,
    Medya patronlari, Trolleri, Bilumum saadet zinciri İmamoğlu na saldırıyor. Teknik bir konu. Açıklayayım. Tüm ülkemizde ana yol arterleri Karayolları uhdesindedir. Buralarda belediyeler hiçbir işlem yapamaz. Sel drenajı ana artellere devletçe yapılır. Sokakta drenaj olmaz. Dere nehir ve akarsular DSİ uhdesindedir. Islah işlerini devlet yürütür. Tabi 20-25 yıllık yanlış akp imarlaşmasi ve bodrum komurluklerine oturma izni verilmeside öyle. Yani Akp hatalarını hep başkasına yükler. Çünkü Para kimdeyse onun sesi gür çıkar. Bu bir saadet zinciri. Güç yetmez

    • Geç bunları hocam suçu kabullenen de suçun faili hükmündedir. Kos koca ana muhalefet partisi çıkıp anlatsın millete akpartinin suçunu üstlenmesin. Para kimdeyse onun sesi gür çıkar değil haklı olanın sesi gür çıkar. Ayrıca para İstanbul’da, Türkiye bütçesinin yüzde 40’ı İstanbul’da, CHP’de akpartiden daha fakir bir parti değil.

  4. islam tarihine bakın Suçu yapanlara dokunulmuştur Diğerlerine dokunulmamıştur. Ayrca FETÖ diye birşeyde yok. Bunu diyen Erdoğan. Darbe gecesi bu kesimin yaptığını söylemiş Hiç bir mahkeme söylememiştir.
    Hiç bir mahkeme Kararında FETÖ diye bir şey yok Siyasilerin Bir topluma nasıl ifade etsede Hüküm yeri mahkemelerdir. Bizim kanunumuzdada Suç Sahsidir. O gün Darbe günü Orda olmayanlar Suçsuzdur.
    “İslam Ceza Hukuku’nda cezaların şahsiliği prensibi esastır. İslam Ceza Hukuku’na göre, herkes işlediği fiilden kendisi sorumludur ve hiç kimseye işlemediği bir suçtan ötürü cezai sorumluluk yüklenemez.”

  5. Önce iltisak nedir ; bir davada sanık hakkında hakimde oluşan kanaat veya şüpheye iltisak deniyor.
    Bu kavram önceden yoktu , 15 Temmuzdan sonra Ali Cengiz oyunuyla yasalara monte edilmiştir , hukukta asla yeri yoktur ve olmaması gerekir.
    Çünkü elinde somut hiç bir delil olmasa bile bir hakim bu sihirli formülle sanığı pekâlâ mahkûm edebiliyor!
    Işte bu sihirli formül sayesinde ; FETO. davalarında hiç bir suçu günahı olmayan , onlarla gözgöze gelen veya onların mahallesinde geçen! binlerce insan ne yazık ki kurunun yanında yanan yaşlar olarak mahkûm olmuş, ocakları , hayatları söndürülmüştür!
    Bu kararlar bir felakettir , bir fecaattir , hukuk için adalet için yüzkarasıdır!
    Ama işin bir başka felaket ve fecaat boyutu da bu 15 Temmuz darbe teşebbüsüne sebep olan , çanak tutan , başsorumlusu olan siyasetçilerin bir tekine bile dokunulmamasidir !
    Benim her zaman dediğim gibi bizim adaletimiz tarihi itibariyle zaten sabıkalıdır , ancak 15 Temmuz kararları
    adeta bir katliam olmuş ve üstüne de tüy dikmistir !
    Ne zaman , nasıl ve kim tarafından düzeltilir , düzeltilebilir mi , düzeltirse bile bunca yıkım geri gelir mi !
    Allah suçsuz yere zindanlarda çürüyen bu insanlara sabır versin , merhamet etsin , yardım etsin !

  6. Yıllar sonra!.. çook geç olunca!.. adamı, yaşını büyültüp asılanları, hacılık hocalık prim yapmasın diye yargıyla sindirilmeye çalışılanları!… üniversiteye girmek için başındaki örtünün sorun! olduğu!.. hepsini zamanın ruhuna bıraksak bile;
    Menderesin Deniz’in dağın ağacın yeraltındaki suyun!!!…
    Canlarını geri getirip yaşata bilirmisin??
    40bin (idi birzamanlar) gencin kanını topraktan geri isteye bilir misin?
    Bedelini tramp putin obama esed karşılayabilir mi???😡😡😡😡😡
    Geçmişte olan oldu, paralel çubukla makarna yiyebilirmisin hâlâ?….
    Demem o ki, herşeyin telafisi mümkündür, devlet vatandaşının yarasını sarmasını bilir.
    Ergenekondan dağları da delmeye çıkmaya gücü yeter, koca dağı kandil ısısıyla eritmeyide becerir.
    Ama, fakat!…
    Yine!… yeniden!…
    NEDİR?😡😡😡😡😡😡😡😡😡😡
    (X tarikatı hortluyor, z cemati zortluyor, dağdaki kaçaklar yakalanmıyor, y avantacıları komisyoncuları kaçakçıları!..)
    TC coğrafyasının batısından doğusuna, güneyinden kuzeyine tayin kuralı ile yönetim biçiminin ne kadar gerekli olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz.
    Birde seçtiğimiz kişilerin işinin bizi yönetip ayar çekerek hayatlarını sürdürmek değil,
    Görevlerinin bizden toplanan vergilerin, ülke kaynaklarının en verimli şekilde organize edilip halka adil ve eşit şekilde harcanması olarak! olduğunu bir hatırlatabilsek🤗.
    ((Organize işler değil! yanlış anlaşılmasın😂).

    • yaziniza katılmadım.

      kongrenin basılması, bir topluluğun münferit bir eylemi. kongreye basan olusuma uyelik soz konusu değil. oysa feto, uzun yillardir organize şekilde faaliyet göstermiş bir suç örgütü. Suc örgütu üyeliği ise suçtur. burada olsa olsa, fetonun örgüt olduğunu bilmeyenlerin, orgut üyeligi amacı bulunmadığından, suç oluşmaz denebilir. Ne var ki, en azından sinav sorusu çalan, kendilerine mensup yargi mensuplarina direktif veren bir şebeke oldukları konusunda beis bulunmadığından, 15 temmuz öncesinde de bunun bir suç örgütü olarak biliniyor olması gerekmektedir.

      Talat aydemirin ilk darbe girişiminde kendisiyle anlaşma yapıldı. Aydemir geri çekildi, devlet de yargilamadi. Su-i misal, misal olamaz. Anlaşma yapılarak suç aklanmaz. ayrıca feto darbe girişimini anlaşmaya dayalı olarak durdurmuş değil, devlet ve millet tarafından can pahasına bastırılmistir.

    • Beker’e niye kızıyorsunuz?
      “Allah memleketi korumuş” sözü halk arasında epey yaygındır. İlk defa mı duyuyorsunuz?
      – Güven meselesi bu.
      Kaynağı belli: Genel başkanınız.
      Yani, Bay Kemal, dünyanın en başarılı siyasetçisi bile olsa, güven vermediği için seçim kazanamıyor.
      Şöyle mükemmel adam / böyle harika insan, tamam hepsi kabul de ama ağzıyla kuş tutsa bile güven veremiyor. Ve CHP’ye yazık oluyor.
      O, o koltukta oturduğu sürece, CHP seçim kazanamaz.
      Seçim şöyle dursun, halkın güvenini sağlayamaz. Yerinde sayar.
      Çare?
      Bence onursal başkanlığa fit olsun artık evine çekilsin. Arkada nezaketle bekleyen yetenekli arkadaşlarına yolu açsın.
      O zaman belki itibar bile tazeler.

Yoruma kapalı.