KONDA firması halkın Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylara tepkisi öğrenmek için bir araştırma yürütmüş; araştırmanın sonuçları dün açıklandı. “Öğrenciler kayyum atanmasına karşı haklı bir tepki mi gösteriyor, yoksa rektör ataması doğru, öğrenciler haksız mı?” sorusu yöneltilenlerin geneli (yüzde 67) öğrencileri haklı bulmuş…
Anket sonucuna bakıp “Neden yüzde 67, neden yüzde 90, hatta yüzde 100 değil?” diye düşünmedim değil.
Öyle ya. Her gencin öğrencisi olmak için sınavlar öncesinde dirsek çürüttüğü, anne-babaların çocukları sınavda orayı kazansın diye hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığı, ülkemizin medar-ı iftiharı bir üniversitesine gelenek dışı bir atama yapılmış, bu gelişmeye yalnız öğrenciler değil öğretim üyeleri de tepki veriyor…
Güvenlik güçleri protestoculara en sert biçimde müdahale ediyor.
Herkesin gözü önünde yaşanan bu olaylara neden halkımızın yalnızca yüzde 67’si doğru teşhisle yaklaşıyor?
Neden hepimiz değil de üçte ikimiz?
İlk yanlış: Dindar sofulaştıkça genelden kopuyor
Raporda ortalamayı aşağıya çeken üçte birlik kitlenin özelliklerine ışık tutan bir tablo var.
Kendisinin ‘dindar’ olduğunu söyleyenler (yüzde 50), araştırma firmasının ‘sofu’ olarak tanımladığı grup (yüzde 35) genelin ortalamasını (yüzde 67) aşağıya çekmiş. Ankette ‘inançlı’ olarak anılan bir grup daha var, onlar ortalamayı yükseltmekte (yüzde 81).
‘Sofu’ ne anlama geliyor?
İnançlarla ilgili bir kategori olduğuna ve ‘inançlı’ ile ‘dindar’ ayrımını bir tık daha öteye taşıdığı anlamı yüklendiğine göre ‘daha fazla inançlı’ veya ‘daha dindar’ olduğunu düşünebiliriz ‘sofu’ olarak belirlenmiş kitlenin.
Kişilerin dindarlık dozu arttıkça Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylara tepkisi de değişiyor demek ki.
Zaten raporun bir başka bulgusunda ‘geleneksel muhafazakar’ olarak kendisini tanımlamış insanlardan oluşan kitle Türkiye ortalamasına yakın (yüzde 61) öğrencilere hak verir görünürken, ‘dindar muhafazakar’ olarak belirlenmiş kitle üçte birlik bölgeyi oluşturmakta (yüzde 34).
Gösterilere müdahaleye halkın tavrını belirlemek için sorulmuş bir başka soruya verilen cevap da üçte iki ve üçte bir bölünmeye uygun: “Öğrenciler demokratik haklarını kullanıyor, polis müdahalesi haksız” diyenler yüzde 62; “Öğrenciler bunları hak etti, polis gereğini yaptı” görüşüne hak verenler yüzde 38.
Peki ama neden?
Siz bu işte bir yanlışlık görmüyor musunuz?
Gönlüm bunun tam tersini görmek istediği için olsa gerek, anketin ortaya koyduğu tabloyu yanlış buluyorum.
Yanlış, ama pek çok başka olayı da açıklayıcı.
Partilerin konuya yaklaşımı da görülmeye değer:
İkinci yanlış: CV’leri aynı ama biri diğerini dışlıyor
KONDA anketinden haberdar olduğumuz gün, bir başkasının attığı Twitter mesajını takipçilerine duyurduğu için yargılanıp mahkum edilmiş ve fezlekesi derhal Meclis’te oylanarak milletvekilliği düşürülmüş Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu yeniden gözaltına alındı.
Yaka paça.
[Gözaltına alanlar halinden sağlık sorunları olduğunu anladıklarından hastaneye götürmüşler Gergerlioğlu’nu; doktorlar kendisine anjiyo yapılmasını uygun gördükleri için birkaç günü hastanede geçireceği anlaşılıyor. Cezaevine oradan sevk edilecek.]
HDP milletvekili olduğu halde iktidarda bulunan kadronun önemsediği özelliklere sahip biri Ömer Faruk Gergerlioğlu. Tıp Fakültesi’ni bitirmiş bir İmam Hatipli. Doktorluk mesleğini icra ederken bir yandan da 28 Şubat post-modernist darbesine en fazla direnen sivil toplum örgütü olan Mazlumder’de başkanlık yaptığı biliniyor.
Onun bu CV’sine benzer özellikler taşıyan pek çok kişi iktidar partisi kadrosunda.
Kadro, dokunulmazlığı olduğu halde Gergerlioğlu’nun davasının dönem sonuna bırakılmayıp yargılanmasına ses çıkarmadı, fezlekesi Meclis’e geldiğinde de oylamada ellerini milletvekilliğinin düşürülmesi için kaldırabildi.
Ben bu gelişmeyi izlerken de “Bu işte bir yanlışlık var” diye düşünmeden edemedim.
Üçüncü yanlış: Profesör cezaevinde ve koronadan korunamıyor
Bana göre bu iki yanlışlığın üst üste yaşandığı gün bir de şu bilgi notuyla sarsıldım:
“Prof. Dr. Sedat Laçiner 20 Temmuz 2016’dan beri tutuklu.
Çanakkale E-Tipi Kapalı Cezaevinde tutuluyor.
Sağlık durumu kötü. Ve şu anda maalesef koğuşu Korona karantinasına alınmış durumda.
İleri derecede şeker hastası. Yüksek tansiyon hastası. İleri derece bel fıtığı var. Alerjileri nedeniyle vücudunda yaralar ve ağrılar oluyor. Tetik parmak sendromu ve derisinde enfeksiyonlar oluşuyor.
Bronşit hastalığı teşhisi konulmuş, akciğerlerinde iltihaplanma var.
Ve son olarak da koğuşu Korona karantinasında. Ailesi dahil kimseyle görüştürülmüyor.
2 adet eleştirel gazete yazısı ve üniversitede kadrolaşma iddiasıyla 9 yıl 3 ay örgüt üyeliği suçundan ceza verdiler. Dosyası şu anda temyizde, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin arşivinde bekletiliyor. Yani yargılama bitmeden ceza çektiriliyor.
Çanakkale Kapalı Cezaevindeki fiziksel koşullar kötü, eski bir bina, kalabalık koğuşlar, Korona tedbirlerine uygun olmayan bir ortam, sağlıklı kalmak imkansız.”
[Nitekim, bu mesajın hemen ardından Prof. Laçiner’e korona teşhisi konulduğunu öğrendim.]
Prof. Sedat Laçiner Çanakkale Üniversitesi rektörüydü. SBF mezunuydu ve akademik hayata intisap etmeden önce Milliyet gazetesi dış haberler servisinde muhabirlik yapmıştı. İngiltere’ye gitti, iyi bir üniversitede doktora yaptı, Türkiye’ye döndü, akademik alanda kalıcı eserlere imza atarken profesör de oldu. Rektörlüğe de AK Parti döneminde getirildi.
Öğrencileri beni yılın yazarı seçince, içinde yer aldığım törenlere katılmama prensip kararımı çiğneyip iddialı bir yüksek öğretim kurumu haline dönüştürdüğünü işitegeldiğim Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ni görmek ve kendisiyle de tanışmak üzere ödül törenine katılmıştım.
Cezası henüz kesinleşmemiş olduğu halde Prof. Laçiner’in cezaevinde tutulması, tutulduğu yerde korona tehlikesi belirdiği halde ve çeşitli rahatsızlıklarına rağmen bunların görmezden gelinmesi de bana yanlış geliyor.
Tıpkı Boğaziçi olaylarına halkın bir bölümünün yaklaşımının, Gergerlioğlu’na reva görülen muamelenin de bana yanlış gelmesi gibi.
Bir an “Acaba ben mi yanlıştayım?” diye düşünsem de vicdanım ve inançlarım o düşünceyi zihnimden hemen siliveriyor.
ΩΩΩΩ
insanlar ölüyor ve size sadece ‘yanlış gibi geliyor’ öyle mi?
https://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/13304/SonEk/0/Suleyman-Karagulle/TEK-CIKAR-YOL
Dindarlar ne kadar esnek ve empati yeteneği yüksek insanlar olduğunu gösteriyor bu ankaetler ters bakış açısıyla….
sol ve ateistler ise takım tutar gibi görüşe sahipler…
mesela, dindarlara müdehale olan bir olay olup oylansa, dindarların yüzde 50 si kadar destek çıkmaz sol ve ateistlerden…
Modern görünüm çağdaşlık değildir…Türkiye solu katıdır, düşünceleri kalıplaşmıştır ve de İdris Küçükömer tespiti hala devam etmektedir…
Uğur bey belki ilginizi çeker, eksisozlukten göbek dansı haberi:
“aylin-nazliakanin-dansli-cinayet-protestosu”
Ergenekon, Balyoz, Casusluk, 12 Şubat Mit Krizi, 17/25, Mit Tırları olayınıda siz yapmadınız!
15 Temmuz’u siz yapmadınız!
Hatta Sivil İmamlar Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Nurettin Oruç, Harun Biniş ve Hakan Çiçek’i o gece AKINCI ÜSSÜNE ben gönderdim
Sedat ınuzda bu komploların TV akkayıcısı değildi
Siz milleti aptal mı sanıyorsunuz
Bu devleti bir ara ele geçirdiğinizi zannettiniz ama bu dün kurulan çadır devleti değil
Zamanı gelince itini bağlar arını nallar
Sayın çakanın laçinere yönelik ifadesiyle “rafine aydın” ya da süzme(sızma da olabilir) veya “organik aydın” dediğimiz canlı türü aslında 3.dünyalı sömürge yarıaydınından başkası değildir.
Hiçbir şeyden anlamazlar, özellikle de kendi branşından, tek bildikleri resmi otoritenin önlerine koyduğu kemikleri yalayıp gevelemektir.
Bunlar gibi onlarcası, yüzlercesi devlet kapısında kendilerine de bir makam mevki düşer mi diye bekleşmededirler.
Memlekete millete tek kuruşluk bir faydaları olmadığı gibi sürekli yetimin hakkını yemek zorundadırlar; ama egemenlerde en küçük bir zayıflık gördüler mi hemen fabrika ayarlarına dönerler ve postal yalamaya koyulurlar, hepsi bu.
Mapus damında bir elin yağda bir elin balda, kapıdan çıplak aranarak mı girmiş yoksa kabuklu mu demeden, aylık çiftleşme günlerini aksatmayan ve örgüt içi yapay döllenmeye özen gösteren kimi mahlukat gibi laçinere de bi kıyak yapılır nasılsa! Enseyi karartmayın, ha gayret!!!
Rıza Zaraf ABD’ye gelmeden bir kaç ay önce biri abdli diğeri Türk 2 yazar köşelerinde ayni günlere rastlayan benzer birer yazi yazdılar.
ABDli yazar Zarafın babasi,abisi ve kendisi Iran gizli servisinden olduklarını ve seneler önce İranda 17/25 aralik olaylarına benzer bir yolsuzluğa bulaşan daha doğrusu o süsü veren iran gizli servisinin konturulundeki baba ABDye gelerek kendini yakalatıyor ve suçu iran devletine değil piyonlarına atarak kendisine 5 miliyar para cezası verilerek
o cezayi ödūyūbcete kadar ABD den çıkmama yasağı ile serbest bırakılıyor. Oda bir yolunu bulup parayi ödemeden kaçiyor. Yazar İran ajanlarının yardımı ile kaçırıldığını yaziyordu.
Açıkcasi baba zaraf o davranışı ile irani temizlemiş oiyor ve karli çıkan tarf iran ve baba oluyor. ABDli o yazar Zarafında Suçlular tarafından öldürülüp isim yazmama gerk yok suçu $1 atarak bir taşla iki kuş vuracaklarını ve
bu vesile ilede hem kendileri hemde TC yi temize çıkaracaklarını yazmıştı.
Türk yazar baba zaraf olayı harıç ABDli yazar’ın yazısına benzer bir yazı kaleme almıştı: yalnız Riza zarafın çok zeki olduğunu ve suikaste kurban gideceğini sezdiği an türkiyeden kaçip ABD’de itirafçı olacağını ve kendisi ile ailesini koruma altına alabileceğini yazmıştı ve ayniside oldu.
irana konulan ambargoyu kâra çevirmesini iyi becererek Türkiyeyi batırip
zamanın ambargosundan İrani cuzi bir zararla kurtardı.
İşte bizim aşağıya aktardığım hapishane inşaatlarınin yapilma sebepleri: hergün 100lerce insanlar’ın tutuklanmaları,ülkeyi sürekli gererek pisliklerini örtmek için yakıp yıkıp damat kavgası gbi danışıklı dövüşler ile milleti uyutabilecekleri sürece Perinçek’in hedeflerin’in yolundaki taşları temizleyip çimenler döşiyerek devam edecekler. Bizim bilmişler riza elkerinden kaçınca!
Hemen yeni bir pilan uyguladılar: 15 Temmuz darbesi ile diş devletleri kandırbileceğini ve rızayı itirafçı değil şahit olarak kullana’bileceklerini zannettiler. Dışarda’da umdukları gibi olmadı ve kimseleri inandıramadıklari gibi rağbeti’de sıfırladıkar.. şimdi ihtidar maçi ne kadar uzatırsa o kadar yaşiyacağını bildiği için vur abalıya oyununa devam ediyor! Nihayet bugün Babacan gereken iltimatonu verdi.
Bakalı onu hangi iftiralar ile birlikte nasıl yenecekler.
Evet yandaşlar cesaretiniz varsa o köşe yazılarını bulun okuyun ve burada mertçe yazın.
××××××
Durmak yok, cezaevi inşaatlarına devam
Sadece geçen 5 yılda 94 cezaevi yapan iktidar, cezaevi inşaatlarına ara vermeden devam ediyor. Adalet Bakanlığı raporuna göre geçen yıl 17 cezaevi yenilendi. 26 bölgede cezaevi yapımı ise devam ediyor. Raporda “188 bin 437 kapasiteli yeni ceza infaz kurumu ve ek bina hizmete açıldı”.
Terörist kim? Gergerliolumu? Hani mazlumun hakkını savunarak esas zalimleri ortaya çıkaran işgenceci polisi mecliste açıklayan açıkladığı o polisi özel olarak Gergerlioğlunu tutuklamas için gönderip darp ettirenler
ve yandaş yaştmak için yandaş olmayanları kurban edenlermi?
Yandaşlar aşağıdakı alıntıya ne gibi kulp takacaksınız?
××××××××
Aslı Özkısırlar’ın hastanede boş yatak bulamaması sebebiyle yaşamını yitirdiği gün Londra’dan Türkiye’ye Covid-19 tedavisi için Sağlık Bakanlığı’na ait özel uçakla getirilen Erdal Yetimova’nın Avrupa’da AKP taraftarı toplamak için kurulan derneğin eski başkanı olduğu ortaya çıktı. Alman istihbaratlarında da sıkça adından söz edilen Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) isimli derneğin başkanlarını da Tayyip Erdoğan seçiyor.
Uluslararasi Demokratlar Birliği Birleşik Krallık Bölge Başkanı Erdal Yetimova, AKP İstanbul Milletvekili Zafer Sırakaya’nın araya girmesi sonucu Sağlık Bakanlığı’na ait ambulans uçakla Londra’dan Türkiye’ye getirilerek tedavi altına alındı.
Yetimova’nın, Tayyip Erdoğan’ın başkanını belirlediği Uluslararası Demokratlar Birliği’nin (UID) eski başkanı olduğu ortaya çıktı. 2017’den beri Alman istihbarat raporlarında da geniş yer bulan UID AKP’nin yurt dışı kolu görevi görürken, partinin Avrupa’daki mitinglerine taraftar getirdiği ortaya çıkarılmıştı.
Diğer yandan Yetimova’nın Türkiye’ye getirildiği gün Aslı Özkısırlar isimli yurttaş, akciğer rahatsızlığı nedeniyle tedavi görmek için 25 gün boyunca hastanelerde yatak bulamamış, ardından yaşamını yitirmişti. Bu iki olayın aynı gün yaşanması iktidarın salgınla mücadelede izlediği farklı tutumları gözler önüne serdi.
×××××××
Gergeroğlu nun TBMM koridorlarında attığı sloganlar bile bak yeter
Git iddianamey oku yeter.
İsoanta terörünü kınamıyor diye içeri atsın biz katilleri öptüğü sevelim
Şimdi sizde çözüm sürecinde şunu yaptınız diye başla suçu örtersin belki
Düşmanınla masaya oturursun ama düşnanını desteklemezsin
Hele düşmanın o masayı ABD ye güvenerek yıkmışsa hem düşmanını hemde onu destekleyeni gömersin bu devlet ABD nin uşakkarını gmdü gömecek
Buna laf ebeliği ile sulandıranlarda avucunu yalar
Gergeroğlı terör destekçisidir Türk askerinin kafasına sıkılırken onu sıkanları aklamış paklamıştır ve hak ettiğini alacaktır
Ortadoğu’da yaşayıp İsviçre ağzıyla konuşan “Haçlıların namusunuza dokunmaz “ tayfası da zaten yurt dışından yazmaktadır geldiklerinde veya paketlendiklerşnde onlara da aynı tarife elbette uygulanacaktır
Yanlışlara bakınca
1-Türkiye sorocuların üzerine gdiyor daha yeni geziler ve algıoperasyonları başlamadan bitiriyor.Bu yanlışmış.Bırakacağız gezi gibi yıkacaklar ABD de en ufak bir olayaiç terörist dediler
2-FETÖ cülerin ABD ile darbe yaptığını unutup vatana ihanetlerini unutup he birini farklı gerekçelerle salacağız.Yapmayınca ikinci yanlış.
3-ABD ile ortadoğuda yeni sınırlar çizen HDPKK lıların terörünü bitiince yanlış.ama İspanya da bırakın artık insan öldürülmesini terör örgütünü kınayamayanlaın kapatılığpiçeri atılığı ortamda bizim askerin kafasına sıkanlaa dokunmayacağız.
kısaca ABD ye anahtar teslim edin deyin olsun bitsin uzatmanın alemi yok
Saat 1800 yani akşamın 6 sı ; şu an itibarıyla bütün yorumları okudum . Zaten ta başından itibaren de bu köşeyi takibediyorum; elimden geldiğince de , gereksiz yere konuyu uzatanların dışındaki bütün yorumları okumaya çalışırım.
Hocamız bu gün bir anketten çıkan sonuçları konu olarak ele almış , onlarla ilgili görüş ve düşüncelerini dile getirmeye çalışıyor.
Aslında toplumdaki görüş/düşünce farklılıklarını, özellikle sağduyudan yoksun fikirleri ,
fikir çatışmalarını, tartışmaların fikir düzeyinden ziyade şahsiyat üzerinden yapıldığını dolayısıyla medeni bir diyalogdan ne kadar uzak olduğumuzu görmek için bu anketlere bence hiç gerek yok ! Bizim bu köşeye bakmak yeter de artar bile !!
Selamlar iyi akşamlar
10 senedir aralıksız her gün aleni suçlar işlendiği yetmezmiş gibi suç da aleni teşvik ediliyor. teşvikçiler suç işleyenleri koruyup kolladıkları gibi herkesin duyacağı şekilde suç işleyenlere övgüler düzüyor. suç atmosferinde suçluların isimlerini ilan edip suçluya dur diyemeyenler birbirlerini suçlamaktan fikir konuşmaya fırsat bulamıyor. bakın siz de konuşma fırsatını bulunca yorum yazanları suçladınız.
Benim son paragrafımı bir zahmet tekrar ve dikkatlice okumanızı tavsiye ederim .Ben yorumları değil yorum şekillerini yani yorumlardaki seviyesizliği ,
hakaretamiz ifadeleri , aşağılamayı eleştiriyorum ; nitekim yorumlarımda bu hassasiyetim dikkatinizi çekmiş olması gerekir.
Selam ve saygılarımla
Baran mucip bey belki de senin ingilizce paylaşımına bozuldu, yokda ne zoru var ki senle?
her güzelin bir alıcısı vardır. gayretin bile.
her köşe yazısının sahibine göre yorumcusuda farklı olabiliyor.
yazıları kısa olanlarda uzun olanlarda okunuyor merak etmeyin.
hatta papağan gibi hergün aynı parağrafı kopyalıp yapıştıranlar dahil.
”birgün bütün yazarlar F.Koru nun yorumcularının hizasına gelecek”
diyeceğim ama, biraz fazla abartılı olacak 🙂
Gergeroğlu PKK ya öven adam
Silahsuz askerin kafasına sıkan adamları aklayan adam
İmam hatipli olunca bu suçlar örtbas oluyor
Bu merhametinizi Anadolu’nun bağrından çıkan varan sağolsun deyip bunların besledikleri tarafından şehit edilenleere gösterseniz
Bir batılı ülkenin binlerce vatandaşını öldüren bir örgüte sahip çıkılsa herhalde asit kuyularında yok ederler
PKK ela başının mektubunu TÜRKIYE RADIYO VE TELEVIZIYONUNDA OKUTAN KARDEŞINDE KONUŞTURAN! Bütün bunları yaparkende kendi parasi ile değil bizim vergilerimizle yapanlari alkışladığınızı ne çabuk unuttunuz? Onlara çitiniz çıkmiyor. üstüne üstlük Uygurlaride teröristlikle suçlayarak Çine teslim edrlerken onlara yardım eden siz ve sizin gibilerin burada tek kelime edebilecek yüzünüz yok! Uygurları kaça sattınız?
Nurdan abla bugün perinçeki yere göğe sığdıramıyordun şimdi ise uygur mantısına bağlamışın yine plağı…
Ben olsam öcalan ın. Kardeşini hergün tv ye çıkarırım
Adam çıkmış PKK ya saydırmış
Uzun yıllardan itibaren PKK dan çıkmış PKK tarafından yargılanmış ve sırf öcalan ın kardeşi olduğu için şnfaz edilememiş
ve her demecinde PKK nın ABD tarafından bir örgüt olduğunu haykıran yeri yurdu belli olan biri
Türk devleti de PKK ya karşı propaganda yaptığı için ilişmiyor
Şimdi gerçek bu iken yapılan her hainliği sizde şu hatayı yapmıştınız demek bu hainlikleri örtecek mi
Siz kendinizi akıllı bu devlet milleti salak mı zannettiniz
Kripto haşhaşileri tweetleri 3 e yorumları 4 e katlayınca bu devlet ümüpünüzü sıkmaktan vaz m geçecek
Bunları öne sürerek bu pislikleri örtecek mi
Sayın Koru !
Sizin semptomlar da S.O.S. vermeye başladı.
Size bir doz pudra şekeri eşliğinde bir bölüm deliriş dizisi iyi gelir.
Evet sayın yk, peygamberi de bi kamyon kasasına atarsınız, yaldır yaldır dolaşırsınız, nasıl dizi ama..?
Doğru bildiğimiz yanlışlar, gün gelir tırmalar.
hemen herkes hep şunu der: bugün birlik zamanıdır, ayrı gayrı olunmamalı, tüm partiler hepsi birden aynı yöne bakmalı, hepsi aynı şeyi söylemeli!
-iyi de meclis ne için var? öyleyse 600 kişi Başkan gibi adıyla seçilsin, her vekil kendi doğrusuna göre..
mesela, çalışan, ustabaşı, müdürü, ceo’su na ne gerek var? herkes fabrikada (fabrika kaldımı bilemedim) eşit çalışan hissedar olsa!
-çocukken keşke süpermen olsam der çoğu çocuk. böylece hiç suçlu kalmayacak, hiç suç işlenmeyecektir! fekat! heyhaat! çocuğun babası ünlü bir güvenlikçidir ve evde sadece onun getirdiği maaşla geçinilir..
yani suç, suçlu olmazsa senin babanda işsiz kalacaktır evlat, diyemez hiç kimse.
onunçün, doğanın dengesine karışmamak, akıl zorlamamak gerek. Allahın işine akıl sır ermez.
Farklar, farklılıklarımız zenginliğimizdir belkide..
bu gibi kafa karışıklığınızı yenmek için ne yapmak gerek?
karşındaki kim? düşman mı, dostmu? elinde silah mı var kalem mi? eli senin boğazındamı omzunda mı? gel beraber bir berbere, derneğe, camiye, kiliseye mi gidelim diyor, yoksa dağda ki mağarada, apartmanın dehlizinde gizli toplantı var oraya mı seni götürmeye çağırıyor?
işte bütün mesele budur belkide.
–Anket konusunda, kim ne derse desin biraz fazla kapılmayalım ankete fala dinciye dindara derim. Emek verilen iyiniyetle! yapılan hiçbirşey gereksiz değildir. (kim yaptırmış parasını kim vermiş bilinsin isterim)(ama göremedim).
Güzel ülkemizde uzun zamandır normal olmayan yada yeni karşılaştığmız birçok olay oluyor. (ihtilal olurdu ama tepki, uygulama, yaptırım ve sonuç farklı olurdu).
bir gazeteci, bir devlet görevlisi, bir vekil benim için hiç ayrı gözle bakmadığım insanımız.
fakat, ne hikmetse bir incir çekirdeğiyle ilgilenen birçok kişi,
ne ağaca, ne ormana, ne tohuma, hatta meyvenin üzerine fıst fıst diyerek ilaçla sarartıldığına bile bakmıyor, ilgisizleştiriliyor, kullanılıyoruz gibime geliyor.
Demem o ki,
-kırk yıllık sorunların, hemen çözülmesini isteyen, hem kimsenin zarar görmemesini, hemde çıbanın kurutulmasını isteyen,
-daha dinini tam öğrenememiş, çöldeki susuz insan gibi inanca susamış, dindarlığı atlayıp dinciliğe soyunmuş,
-oklundan mezun olunca iş bulabileceğıni geçtim, staj bile yapamayan öğrencimiz,
güzel insanlarımız.
Önce aynada kendimize, sonra ailemize, daha sonra komşu, akraba, mahallemize, kentimize bakalım.
Sonra, komşu ülkelerimize (hemen mahalledeki suriyelilerden başlayabiliriz) bakıp, güzel vatanımızın, insanlarımızın değerini kıymetini önemini anlayalım.
yanlış ta düzelir, vicdanda geri gelir, inançta oturur yerliyerine.
Atilla onun bunun kafa karışıklığını bırak da, şu da’ları de’leri bi adam gibi yaz, hepsi yanlış!!!
Sayın Koru bu işte bir yanlışlık yok. Bu gidiş eşyanın tabiatı gereği böyledir. Ülkede cahiller iktidar olunca onlara tabi olanlar da kabiliyetli ve dürüst insanları yok etmeye çalışır. Böyle bir toplumda S. Laçiner gibi rafine aydınlar ya ülkeyi terk eder, ya hapsedilir, ya köşesine çekilir. Şayet zeki ve kişiliksiz ise iktidar yalakası olabilir, ama bu tipler yüksek zekalı kişiler arasından az çıkar. Şu an işler tam da birilerinin hep bahsettiği “üst akıl”ın planladığı gibi gidiyor. İslam’ı barış dini olarak anlayan ve herkesle diyalog kurmaya çalışan dindarlar “terorist” ilan edilerek ortalıkta aklı başında dindar aydın olmaması hedeflenmişti. Büyük oranda bu başarıldı. İktidar taraftarı olup insaflı ve aklı başında olanlar da kabuğuna çekildi, çünkü en küçük uyarılar ihanet olarak algılanıyor.
Boğaziçi olayı devede kulak bile değil. Bu iktidar destekçileri nelere evet demiş, buna mı itiraz edecekler. Sanırım iktidarın oylarının konsolide olabilmesi için dindar olmayan bir grubun muhalefetine ve sokak olaylarına ihtiyaç var, bu eylemlerle bu açık kapatılmaya çalışılıyor. İşe de yarıyor ama ekonomik durum o kadar kötü ki iktidara kimse gönülden destek veremiyor.
Bu tarz freni patlamış kamyon misali yokuş aşağı giden iktidarlar bir yere çarpmadan dur(a)maz. Dua edelim de daha fazla zayiat vermeden dursun. İktidarlarını devam ettirmek için dışarıda ve içeride savaş dahil her türlü atraksiyonu yapabilirler. Görüldüğü üzere “iktidarlarını sürdürmek” dışında bir kutsalları yoktur.
O sofu denilen kitlenin büyük kısmı ne dünyadan ne dinden haberi olmayanlardan oluşuyor, ne olup bittiğini asla anlamazlar. A Haber seyredip ülkenin tehlikede olduğuna ve Amerika’nın bizi işgal etmeye çalıştığına inanırlar. İsterse evlerinin önüne Rus tankları gelsin gene de televizyon diyorsa “Amerika bizi işgal edecektir, Rusya da kurtarmaya gelmiştir” onlar için. Doğrudan menfaatlerine dokunulmadığı sürece de fikir değiştirmezler. Çoğunluğu da kendi menfaatini bile bilemeyecek kadar şaşkındır. Bu muhafazakarların önemli bir kısmı dini önderlik iddiasındaki şeyh, hoca vs.nin peşinden gidiyorlar. Ama bunlara kızmayın lütfen, herkes birilerinin kanaatini benimsiyor. Kimi laikçi önderlerin kimi şeyhlerin. Çok azımız kendi cephesinden gelen telkinleri sorguluyor.
Boğaziçin olayları muhalefetin desteklediği bir eylem olduğu için diğer muhalif parti destekçileri Boğaziçi eylemcilerini destekliyor. Yoksa CHP, İYİ Parti, hatta HDP ve Saadetin destekçileri daha demoktrat ve hak hukuk savunucusu değiller. İçlerinde insaflılar var ama çoğu kendine demokrat. İşte Gergerlioğlu tutuklandı ve HDP’liler dahil bir tane muhalefet milletvekili orada değildi. Bu bizim ortalamamız. Bu kültürel kodları (tarafgirliği hakka tercih etme, kanaat önderi bildiklerini sorgulamama vs.) değiştirmedikçe daha çoook bu filmleri görürüz. Bizim torunlar da görür belki onların torunları da.
Çakabey, “Çok azımız kendi cephesinden gelen telkinleri sorguluyor.” buyurmuşsunuz da; ama şimdi bu sizinkisi sorgulama mı oluyor yani:
“Şu an işler tam da birilerinin hep bahsettiği “üst akıl”ın planladığı gibi gidiyor. İslam’ı barış dini olarak anlayan ve herkesle diyalog kurmaya çalışan dindarlar “terorist” ilan edilerek ortalıkta aklı başında dindar aydın olmaması hedeflenmişti. Büyük oranda bu başarıldı.”
Eh, en sonda yazdıklarınız da zaten merdi kıpti misali:
” Bu kültürel kodları (tarafgirliği hakka tercih etme, kanaat önderi bildiklerini sorgulamama vs.) değiştirmedikçe daha çoook bu filmleri görürüz.”
Elhak, öyledir:)
Dünyadan anlayanlar ABD de
“Haçlılar namusunuza dokunmaz “ teslim olun diyor
Laçiner de bunların Çanakkale şubesidir
Size göre rafine aydın
Alın rafine aydın I kana kana için
Ama önce ABD darbesinin hesabını bu halk soracak
İnsanlık tarihi ; fikir ve düşünce çatışmalarının , akla hayale gelmeyen son derece trajik ve ibretlik örnekleriyle doludur . İnsanların , fikir ve düşüncelerini özgürce ifade edebilmeleri , çok çok uzun bir mücadele ve son derece dramatik süreçte ve ancak bu günkü kadar sağlanabilmiştir.
Tarihteki sayısız ve kelimelerle bile tarifi mümkün olmayan bu trajik örneklerden ben sadece birini , Hallac- Mansur’u zikretmekle yetineceğim.
Hallacı Mansur , büyük bir mutasavvıftı ; hakkında olumlu/ olumsuz bir çok görüşler olmasına rağmen bu gün netice itibarıyla öyle kabul edilmektedir .
Allahü Tealanın ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım ‘ ayetinin paralelinde ‘Enelhak ‘ yani ‘ Ben Allahım’ anlamında ve son derece derin bir tasavvufi düşüncesini dile getiren bu büyük mutasavvıf , ne yazık ki biraz da siyasi nedenlerle idam edilmiştir !
İdam edilmesinde uygulanan ve tarifi imkansız vahşeti ben burada arkadaşların duygularının allakbullak olmaması için anlatmak istemiyorum !
Herkese selamlar saygılar
Ali bey son günlerde yaşanan haşhaş mı koko mu muappetini de gözönüne alırsak çok eskiden beri dumanı çekip ortalığı geren kimi divaneler tarihte hep görülmüştür; o dönem amatem gibi terapi ve rehabilitasyon merkezleri de olmadığı için değişik ıslah yöntemleri kullanılmış olabilir tabii; hassaten malzemeyi çekince bağımlının acıdan da haberi olmaz; artık kainat imamıyım da der mehdiyim de der…
Sayın Koru ,
Yalanlar üçe ayrılır derler.
1) Yalan
2) Korkunç yalan
3) istatistikler
Yahu Rektörün nasıl atanacağı kimin atayacağı , kimin rektör olabileceği bütün bunlar yasalar ile belirlenmiş ve gereği yapılmış gerisi laf-u güzaf. Ben de okurken birileri rektör idi ve beni hiç te ilgilendirmiyordu kim olduğu.
Baktığınız açı önemli . Olur hayatta böyle şeyler. Başa gelmedik iş kalmaz. Doğrular için dayak yemeyi , ölmeyi göze alamadıktan sonra o doğruların kime ne faydası olur ki? zaman her şeyin ilacıdır.
Ebû Hüreyre”den nakledildiğine göre,
Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz,
ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.”
(M6543 Müslim, Birr, 34)
Gergedanlar kadar sağlıklı bir şekilde tbmmde güreş tutan elemanlar mapusdamını görünce kalp damar sağlığı muappetine sardırıveriyor; serbest kalınca aynen devam, domuz kadar sağlıklılar…
Sedat Laçiner bir zamanlar Akparti’nin de itibar ettiği parlak bir dimağ,gerçek anlamda nadir fikir insanlarından biridir.Allah yardımcısı olsun.
Ben bu dindar kavramına fena halde takmış durumdayım.Dindarlık kavramının hakkının yendiğini düşünüyorum.Gerçek anlamda dindarların toplumdaki oranını bilemeyeceğim,ancak sayılarının hayli düşük olduğunu düşünüyorum.Mesele benim gözümde Ömer Faruk Gergerlioğlu dindar bir görüntü çiziyor.Ancak -kendim de dahil- ifadelerinde dini jargonları kullanan veya dindar görüntü verenlerin kahir ekseriyetinin aslında dindar olmadığı kanaatindeyim.Geçmişte bu sayfalarda birkaç kez yazdığım bu konuyu bugün uzatmak istemiyorum.
Ama bakarsanız Konda’nın anketine katılanların rahatlıkla kendilerine dindar yakıştırmasını yaptıklarını görüyoruz.Oradaki sofu kavramının da yanlış değerlendirildiğini düşünüyorum.Kandil mesajı atıyorsan dindarsın,namaz kılıyorsan sofusun;nitelemeler böyle belirleniyor herhalde.
Sorsanız Akparti kongrelerine katılanların çoğunluğu da kendilerini dindar olarak tanımlar.Virüsün kol gezdiği lebalab salonlarda maskesini çenesinin altına sakal yapmış vaziyette düdük öttüren veya kongre otobüslerinde karşılıklı göbek atan başörtülü hanım kardeşlerimiz ya da futbol tribünlerindeki taraftarlar gibi omuz omuza vermiş “işte böyle/her sene böyle/Cehape’ye böyle/oy amman amman” misali tezahürat yapan kardeşlerimizin her biri sanki bir Abdülkadir Geylani,Bişr-i Hâfi,Mevlana Celaleddin-i Rumi,Aziz Mahmut Hüdai….
Neler yapmadık şu dindarlık için
Kimimiz göbek attık,kimimiz pudra şekeri çektik…
Gerçekte ‘neler çekmedi elimizden şu dindarlık’ dememiz gerekirken,hepimiz yine de dindarız işte;dindar olmayan dindarlar hemi de…
Uğur bey “…gerçek anlamda nadir fikir insanları…” ne demektir bilemiyorum ama gelip senin suratına otursalar onları tanır mısın acaba?
Şu fetö cü Sedat değil mi
Bu vatanı ABD ye satan papaz neden 30 yıldır ABD tarafından besleniyor diye sormayan
Şu an yaşadığımız birçok olumsuzluğun ABD ile girdiğimiz vatanının kontrolünü vermene savaşında herşey ortada ilken bile Haçlılar namusunuza dokunmaz diye tarafını seçen Sedat
Yok ya ona acıyacağıma Hendek olaylarında bütün ajanlarımızın adını vererek yüzlerce isimsiz şehitlerimizin evlatlarına acırım
ABD ajanlarına duyduğunuz merhamet şehitlerimize ve ABD karşısında direnen şerefli insanlara olsun
Serdar bey Amerika’nın nasıl dünyanın süper gücü olduğunu anlatan bir yazı: İslam dininin emrettiği adaleti amerikalılar nasıl uyguluyor bak;
Today’s Laws Can Handle Homegrown Terror
https://www.wsj.com/articles/todays-laws-can-handle-homegrown-terror-11615418012?reflink=share_mobilewebshare
yazıdan bir bölüm;
“But in the 1970s some complained that groups were being investigated for their advocacy rather than their actions. In 1976 abuses of federal power led Attorney General Edward Levi to issue the original set of attorney general’s guidelines for the FBI’s domestic-intelligence investigations. The key guidance: Investigations are to be undertaken only of groups advocating or engaging in violence, not simply for their radical speech or beliefs. The guidelines have been amended numerous times, but that distinction is still the standard. Speech that stops short of inciting violence is protected, however ugly it may be.
True, the attorney general’s guidelines constrain FBI investigations against domestic terrorism. But the Bill of Rights hinders investigations against criminals of all sorts. Should it be junked, too? While protecting core rights, well-trained professionals have led successful investigations and prosecutions of domestic terrorists. The Black Panther Party and Black Liberation Army, murderers of police officers, have been investigated, as have the Aryan Nations and the KKK. Confronting such violent and hateful groups, it may be tempting to let police take the gloves off. But it is proper to focus investigations on actions, not on speech or thoughts on government policy.
Biliyorum biliyorum
Beyaz efendiler hem cömert hemde adil
O yüzden “Haçlılar namusunuza dokunmaz “ diye teminat veriyor baş papaz oda aynı düşünüyor
Ortadoğu ta getirdikleri adalet ve demokrasi mi
Onlar sadece istatistik
Tabii ya Serdar Bey; Laçiner’i asalım. Ama darbeyi Başbakan’a Cumhurbaşkanına haber vermeyen MİT’i ve Genelkurmayı es geçelim. Üstüne üstlük ödüllendirelim. Ülkede darbe olurken kuvvet komutanları düğüne gitsin, MİT müsteşarı diyanet işleri başkanı ile çorba içsin, özel kuvvetler komutanı karısını teselli etsin, birileri darbeye karışan generalllerin generallik kararnamelerini imzalamış olsun,vs. bunların hesabı sorulmasın. Ama iş Laçiner’e gelince ölsün, bitsin, çürüsün. Bizim ikibin yıllık devlet geleneğimizde gaflet ihanete denktir. Ve sizde bilirsiniz ki vatana ihanetin tekbir cezası vardır, etkin pişmanlığı da yoktur.
Darbe olayını bir cinayete benzetirsek
Katili yakalayamayan polisin suçu ihmaldir. (ki daha bu polis hiçbir darbeyi önleyemeiştir.)
ama katil orada ve katildir.
Katil orada duruken “polisin suçunu yapmadığı” ile ısrarla öne çıkaran aslında hedef kaydırıp katili temize çıkarmaya çalışıyor
Ha bu katil ordusunun nedamet geitrip pişma olduğunu da bilen gören yok.
Tamda kendinizi tarif etmişsiniz! Sahi siz çinden neden apar topar birden bire Türkiyede faizsiz tefecilik ile satacağınız evlerin veya arsaların mutahiti oldunuz.
Akit tv sağ olsun bir zamanlar görmediğiniz tanımadığınız uygurlar hakkında ahkam kesiyirdunuz şındide MÜSLÜMAN sifati ile tefeciliği helal olarak yuttururiyirsunuz.
Ne becerikli bir iki taraflı yüzünüz var biri kızarırsa diğerini parlatarak yolunuza devam ediyorsunuz! UYGURLARI KAÇA SATTINIZ? Yoks; ÇINDEN APAR TOPAR DÖNMENIZ’IN DEBEBI TÜRKIYEDEKI UYGURLARIN LISTELETINI ÇIKARMAK IÇNMIYDI?
Bakın yine ABD ye satılmış darbe yapan bşr ajan ordusu olduğunu hatırlatsam
Siz neden Çin e ses etmiyorsunuz
Yahu Çin bugün Çin olmadı şimdi mi uyandınız
Benim im Çin e ses etmemem ABD ajan ordusu olduğunu temizleyecek mi
Papaz nerde papaz ona bir cevap
Kendini müslüman sofu yani aklı kirada nüfus kağıdı müslümanı safdiller, tarafgirlik ve holigan hissiyatı ile siyasete ve muktedirlere bakmaya devam ederek onları din namına ‘la yüsel’ yeryüzünde Allah’ın gölgesi zannı ile yanlı olarak ümeyye ulemasının kelami ıstılahınca tefsir ve tevile gidilen “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.” (Nisa-58) ayetini sarfı nazar edip, liyakatı ayaklar altına alıp hemşehri ve muntesip ile her alanı doldurmayı şiar edinip ayetin aleni emrini hiçe sayanlar, kendilerini “Ey iman edenler ! Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ulül emre de. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz. Allah’a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız onu, Allah’a ve peygambere götürün. Bu, elde edilecek sonuç bakımından hem hayırlıdır hem de en güzelidir.” (Nisa-59) ayetini delillendiren aklı gidik, akraba taallukatı iktidar menfaatine batmış ilahiyatçı ulemayı sui tabir edilenlerin şimdiki iktidara “ittiba farzdır” içtihat etmelerinden etkilenerek yapılmış, yapılan ve yapılacak yanlışlara kendilerini kalben ve lisanen taraftar olma zorunluluğunda hisseden safdil masumlar amel defterlerine tarafgir oldukları yanlış icraatları da işlettirerek müktesebatlarını gayrın günahları ile çeşitlendiriyorlar. Bu duruma evvel emirde dindarların, Maturidi ıstılahınca yaklaşıp cahilane sofuluk takviyeli, yandaş siyasi taraftarlık anlayışını İmam Maturidi’nin “zalim sultana adil demenin küfür olduğuna dair sözleri, ‘Halifenin Kureyşten olması’ kuralının diyaneten değil siyaseten doğru olduğunu savunmuş olması, ulü’l emr kavramını ordu komutanları ve alimler olarak yorumlaması” (Sönmez Kutlu, “İmam Maturidi ve Maturidilik”) gibi önemli içtihatları ile tashih ve intibaha gelinmesi esastır. Bu intibah bütün İslam coğrafyasının bugün içinde bulunduğu rezilliklerin ehemmiyetli ve mücerreb bir ilacıdır. Teemmel
bu %30 luk kesimin içinde ne kadar dindar var bilmiyorum ama ciddi bir oranda dinbaz olduğu kesin. çünkü kendini daha “bir şey” sananlar başkasının örtüsü kendi örtüsünün uzunluğundan veya eteğinin uzunluğu kendi eteğinin uzunluğundan veya sakalı kendi sakalının uzunluğundan bir cm kısa olduğu için kendinin cennete diğerinin cehenneme gideceğini düşünür, daha kötüsü bundan mutluluk duyar. her haksızlığı işler, ahlaksızlığı hoş görür, ama namazını kaçırmaz, ama sorsan niye iki kere secdeye gidildiğini bilmez. yolsuzlukla ilgili bir soru sorduğunda yolsuzluğu kimin yaptığına bakar, kendi ailesinden, iyalinden, partisinden ise yüce tanrısı çok bağışlayıcıdır, hatta görmezden gelir, amma değilse vay yapanın haline, adres belli. şimdi bu yüzdeye sorsan içinden kaç kişi israfa, yağmaya karşı çıkıyor acaba? mazlumun zalim olmasından daha acı ne olabilir, ben bilmiyorum.
bir futbol takımı tutanlar takım ne kadar kötü oynarsa oynasın, ne kadar kötü yönetilirse yönetilsin, içinde ne yolsuzluklar yapılırsa yapılsın yine aynı takımı tutmaya devam ediyor, bu siyaset mecrasında da böyle. chpli ne denli yanlış davranırsa davransın sonunda yine ona oy veriyor, akp li bir şekilde akp ye, diğerleri de öyle.
oysa bunu yapmayacak tek kesim bu kendini daha “bir şey” tanımlayanlar olmalı değil miydi???
çünkü daha “bir şey” isen hak, hukuk, adalet, doğruluk üzerine, tartıyı yani adaleti ayakta tutanlardan olmayı tercih etmen üzerine, yetimin malını korumak üzerine, mazlum idiysen artık kimse olmasın diye tercih yapması beklenir ama o tam tersi dinsizlere karşı particilik oynuyor. hangi noktada olduğumuza bakalım…durum da şekil 1A da görüldüğü üzere ülkemizde ve dünyada kendini “bir şey” sananların coğrafyasında haller içler acısı. biz nerede yanlış yapıyoruz diye soran yok çünkü millet cehenneme gideceklerin, kafir, din düşmanı, müşrik olanların çetelesini tutmakla meşgul, bir kesim dünya nüfusunu azaltırken bir kesim de cennet nüfusunu azaltmakla iştigal ediyor.
şimdi iktidarda kim var?
kendini daha “bir şey” sananlar değil mi?
onu iktidar da kim tutuyor?
kendini daha “bir şey” sananlar değil mi?
parası pul edilmiş,
ekonomisi zayıflatılmış,
kaynakları israfa harcanmış,
adalet duygusu zarar görmüş,
işsizlik rekor kırmış,
yolsuzluk almış başını gitmiş
üstüne milletin bir yarısı hain, ajan, düşman ilan edilmis,
kutuplastırılmış,
din bölücü bir unsur haline getirilmiş
bir halde değil miyiz?
bir yerlerde bir yanlışlar yok mu???
Nasıl ki insan bu dünyayı geçici bir yer olarak görmeyip sanki sonsuza kadar yaşayacakmış, yaptığı hiçbir şeyin hesabını vermeyecekmiş gibi hareket ettiğinde çok yanlışlar yapar; iktidar da hiç iktidardan gitmeyecekmiş gibi davrandığında aynısını yapmaktadır.
AKP yaptığı hiçbir uygulamayı kendisi muhalefet düşerse bu kurallarla ve uygulamalarla ben ne yaparım diye yapmıyor. Bir mahkeme kararı ile milletvekilliği düşürülebilirse bu bize de yapılabilir demiyor.
Temelsiz gerekçelerle insanlar işlerinden atılırsa, hapsedilirse bu bizim çocuklarımıza da yapılabilir demiyorlar.
Ancak öyle bir dünya yok. Eninde sonunda bir gün muhalefete düşeceksiniz.
Ondan dolayı Ömer Faruk Gergerlioğlu’na ve Sedat Laçiner’e yaptıklarınızdan vazgeçin.
Sayın B. “Suçluyu ve cezasını boşverin, o zaman yarın siz de rahatça suç işleyebilirsiniz!” filan mı diyorsun nedir?
Giyotini icat eden adamın sonu giyotinde can vermek oldu
Osmanlı sarığı neden öyle kocamandır ve metrelerce kumaştan sarılır da bit kadar bir kippa gibi değildir bilir misin kenyalı:
Kelle düşüncence kefenbezi görevi görsün diye, anladın sen onu:))))
H.Gayret efendi aba altından sopa gösterdiğini zannediyorsun anlamadıyasan şunları da söyleyeyim “men dakka dukka” , “…yediğin hurmalar bir yerini tırmalar”…osmanlı,ecdat hamasetini geç şu pudra şekerl hikayelerine gelelim
Önce Sofu olarak adlandırılan kesimin böyle düşünmesinin nedeni ne olabilir diye sorduğumuzda bu kesimin maruz kaldığı bilgilendirmeyi ele almak gerekiyor ilk olarak. Bu kesimin takip ettiği medya şu anda çok sterilize edilmiş durumda. Yani içlerinde yapılanın yanlış olabileceğini söyleyen herhangi bir ses bırakılmamış durumda.
Farklı görüşleri olan birçok muhafazakar aydının seslerini sofu denilenler çok az duyuyor. Muhalif gözüken sol tandanslı yayınları da bu kesim takip etmiyor. Kamu yayıncılığı diye de bir şey kalmamış durumda. Farklı görüşleri vermek zorunda hissetmiyorlar ve muhalefet bu konuda bir şey yapmıyor/yapamıyor.
Düşünün kablolu yayında muhalif kanal gözüken hiçbir televizyon yok. Yani onlarca olmadık kanalın olduğu kablolu tv’de TV5, Halk TV, Tele1, KRT ve ARTI TV yok. Bunlar müracaat mı etmiyor yoksa alınmıyorlar mı bilemiyorum. Daha önce gerçekte olduğu şüpheli nedenlerle (kapasite doluluğu mesela) bunların alınmadığını duymuştum ama bunu muhalefet partileri dert etmediler. İsteseler çözebilirlerdi diye düşünüyorum.
Baştaki konuya dönecek olursak sofu kesimi düşüncelerinden dolayı garipseyebiliriz ama bunun nedenini de görmemezlikten gelmemeliyiz. Bu kesim uzun zamandan beri müthiş bir propagandaya maruz kalıyor. Eğitim durumları ve yetişme tarzları da bu propagandanın etkisini kırmaya müsaade etmiyor. Fakat bu durum da kötüleşen ekonomi ile birlikte değişecek gözüküyor. Boş tencere bu kesimi de uyandıracak.
yorumunuza katılamayacağım.
2021’deyiz.
mormonlar gibi yaşıyorlar demek mümkün mü?
internet var,
cep telefonu, tablet, bilgisayar var,
çarşı, pazar var,
hısım, akraba, arkadaş var,
akıl var, mantık, izan var.
Kur’an da mı okumuyorlar???
Didem hanım bitek bunlar mı, jipe falan da biniyorlar, uçağa biniyorlar, başörtüsüyle asker oluyorlar, polis oluyorlar, her yol bunlarda, ha garet!!!
Murtaza bey eğer sizin de “Sofu olarak adlandırılan kesim”den kastınız didem hanımın bahsettiği “%30 luk kesim” ise,
sebil beyin de işaret buyurduğu gibi;
“Kendini müslüman sofu yani aklı kirada nüfus kağıdı müslümanı safdiller” olarak bizler “tarafgirlik ve holigan hissiyatı ile siyasete ve muktedirlere bakmaya devam etmekteyiz”
O yüzden şu saydığınız medya organları da; TV5, Halk TV, Tele1, KRT ve ARTI TV sizin gibilerde kalsın bari…
“vicdanım ve inançlarım o düşünceyi zihnimden hemen siliveriyor.”
aksi dunenlerin inanclari ve vicdanlarinda bir sorun olmali herhalde yazara gore.
vicdansiz ve inancsizlar
….
vicdani ve inanci bozuklar
….
ne guzel
Yanlışımız çok bu konuya özel bizler siyasi partileri futbol takımı tutar gibi tutuyoruz ölümüne destekliyor ve yanlışlarını görmüyoruz. Bu sağcısı için de geçerli solcusu veya islamcısı için de geçerlidir.Doğruyu görmeyip yanlışı tastikliyoruz.Aynı olay 28 şubat döneminde olsaydı durum farklı mı olur du hayır .Ogünleri hatırlayın kimler olaylara nasıl yaklaşmış.
İkinci konu kanayan yaramız FETO .Laçiner suçlu mu değil mi bilemem fakat şu gerçek ki FETO toplumun muhafazakar kesiminin buyuk bir kısmının sempati duyduğu bir yapılanma idi .Herkesi kandırdı insanlar öyle veya böyle alet oldular. Taki nezaman kirli yüzü ortaya çıktı 17 -25 hukumet darbesi ile. Yapılması gereken neydi ? Bu tarihten sonra herkese çağrı yapıp derhal ilişik kesilmeleri sağlanmalı ve o gün itibariyle ilişiği kesen herkes belirli şartlarla af edilmeli idi. Adam PROF zannediyormusunuz ki ülkeyi ele geçirmek istiyor du hiç zannetmem. Böylesi binlerce masum var . Bunlar ayrı tutulmalı idi. Çok şey kaybettik insanlar yaşamlarını , işlerini onurlarını ülkemiz geleceğini kaybetti.
Vakit geçtimi hayır bugun bile bu iş düzeltilebilir. Yüce yaradanın affettiği bir dünyada biz kim oluyoruz ki yapılan yanlışları affetmiyelim. Kin gütmek bizim şiarımız değildir. Yönetimin bu yarayı acilen düzeltip toplumun kanayan yarasına merhem olmalıdır. Bir gün hesap önlerine gelir fakat o masadan hesabı ödemeden mutfağa bulaşık yıkamaya götürülür.
Evet ahmet, siz kim oluyorsunuz ki kendinizi hem tanrının hem de yargının yerine koyabiliyorsunuz?
Ne istedilerse verdik, ne yaptıklarını gördük!!!
Yetmedi, 15temmuzdan sonra kapatılan fetö dersanelerindeki tüm öğretmenler(!) sorgusuz sınavsız meb kadrolarına alındı! Kapanan fetö üniversitelerinde okuyanlar hiçbir sınava tabii tutulmadan en iyi devlet üniversitelerinin en seçkin bölümlerine transfer edildiler!
Daha ne istiyorsun.
Haşa vicdanımın sesini dinliyorum Ama ne istedilerse verildiyse suçun büyüğü işlenmiş demektir. Peki cezası ????
Onu gökçek, topbaş ve diğer istifa edenlere sor istersen ahmet.
“17 -25 hukumet darbesi ile. Yapılması gereken neydi ?”
Ahmet bey! Size erdoğan’nın yalan ve iftiralarını çarpıtma’da uzmanlık madalyası versinler, kapi kapi dolaşın sizin gibilerine yukarda yazdıklarınızı anlatın buralarda daha fazla iftiracı ve hırsizları savunarak kendinizi heder etmeyın.
17/25 Aralık olayını kapatmak için merkez bankasi ve Türkiyeyi batırdılar. ÇOK DEĞERLI MILLI DAMAT 17/25 ARALIĞI TAM 15 GÜN DÜNYAYA CANLI YAYINDA ANLATTI. BU MAYISTA’DA GELECEK 20 MÍLIYAR CEZAYA KULP ARIYORLAR VE milleti uyutmak için TÜRKIYEYI ÍFLAS ettirdiler siz kalkmış halen daha hırsizlıkları yolsuzlukları “AKLINIZCA” saptırıyirsunuz. ABD deki mal varliğidemi yalan?
Utanma utanmazda korkma ALKAHTAN korkmazdan. Sizilerden ve taptıklarınızdan kimse korkmuyor.
Eninde sonunda Türkiyede baskı ile gizlediğiniz bütün kirli işleriniz ortaya çıkacaktır… Siz en iyisi $15+20 =35 Miliyar için bir kulp arayın.
Nurdan hn uzaklarda olduğunuz için ve tarafsız olmadığınız için konuları anlayamazsınız.
17 -25 de ne oldu ? bakanlar hedef tahtasındaydı . Bakanların ve genel müdürlerin ne halt işlediği tabiki önemli ama azıcık aklı olan şu soruyu sorar !!!! kardeşim bunlar suç mu işlemiş olabilir peki neden suçu işleyenler tespit edildiği anda TEK TEK NEDEN MUDAHALE ETMEDİLER . İşte sorun burada . Her dönemde insanlar suç işler rüşvet alır vs vs . Ama olay suç işleyeni yakalamak adalete teslim etmek değil operasyonla hükümeti devirmek .Buna her ülkede sivil darbe derler ve FETO karanlık yüzünü işte burada göstermiştir . OLAN BUDUR. Bir kişiyi öldürürsün katil olursun ama düzünelercesini öldürürsen katliam olur ve ses getirir.
Ayrıca kimse ülkeyi batırmadı yanlışlar yapıldı tastik ediyormuyum hayır ama dünya öyle bir dünya oldu ki savruluşlar batışlar gırla gidiyor :bunlardan biz de nasibimizi aldık .Siz İngiltere nin nekar küçüldüğünü biliyormusunuz. ? İşsizliğin 3 kat ( 2kusur den 8 e çıkmıştır. ) arttığını okudunuz mu ? Almanya da kaç firmanın iflas ettiğini öğrendiniz mi ? Yok sadece sallıyorsunuz. Varsa yoksa erdoğan düşmanlığı . Nerdeyse onun avukatı yapacaksınız insanı . Eğriye eğri doğruya doğru deyin . ABD de bulunan islam düşmanı ateist münafık ın onbinlerce masumu ne duruma düşürdüğünden biraz bahsedin . İslam algısına ne kadar zarar verdiğinden bahsedin NURDAN HN.
Siyasetçilerin tek becerdiği iş Yalan söylemek.
Onlarín içinde sadece bir tanesi doğru sõyliyor oda Perinçek.
Ne dediyse hepsini yaptı.
Nurdan abla bi perinçekçilğin kalmıştı, onu da yaptın sonunda! Habire sövüyordunuz, şimdi de övüyorsun:)
ortada büyük yanlışlıklar olduğu kesin ve bu yanlışlığı başka farkedenlerin sayısı da çok fazla olmasına rağmen, hiç biri etkili noktalarda olmadığı için çaresizlik içinde seyrediyorlar. e arada konuşanlar da oluyor:
“ÖNÜMÜZDEKİ 4 HAFTADA 9 BİN VATANDAŞ ÖLECEK! PROF. DR. AHMET SALTIK AKP’YE ATEŞ PÜSKÜRDÜ” on YouTube
https://youtu.be/7GKdTXNPol4
bu da dr. Sardar Savaş’ın aşı alımına nasıl etki ettiğini itiraf ettiği vidyosu
https://youtu.be/yX7tefTJopc
Ne doğru ki sayın Koru? Devenin sadece boynu mu eğri? Eşkiyalar, seri katiller, mafya bozuntuları, çete başları, çete üyeleri, sivil görevliler ve niceleri yakalanarak kendilerinden hesap sorulamayacağına inanırlar Böyle inanmasalar aleni ve seri katil gibi suç işlerler mi? Bunlar deli değil. Afrika yerlileri gibi oklarla ateşli silahların üstüne yürüyüp en akıllı olduklarını sananlar.
Merak etme karar okuru; bu sefer öyle oklarla falan değil biz de aynı silahlarla karşılarız sizi:)
Türkiye kötü yönetiliyor. Yanlış bir iki üç değil. Çok fazla. Fakat iktidar, siyasi kutuplaşma silahıyla toplumu ortadan bölüyor ve iktidarını sürdürüyor. Yapılan yanlışlar sebebiyle, ülke olarak gün be gün fakirleşiyoruz, ekonomik ve sosyal olarak. Bu hepimizi mutsuz ediyor. İktidar sürekli kavga etmekten yorgun. İnsanlar sürekli bir baskı altındalar ve mutlu değiller. Bunu tüm göstergeler de belli ediyor. Yapılan yanlışlar bir gecede hepimizi %15 fakirleştiriyor. Az sayıda işin içinde olanlar dışında kimsenin mutlu olması mümkün değil. Bu elbette sürdürülebilir bir durum değil. Mutlaka bir çıkış olması gerekiyor.
Daha önce kaç ülke yönetmiştiniz ender bey?
Yoruma kapalı.