You are currently viewing ABD ve Rusya: Bu iki ülkede oyun çok

ABD ve Rusya: Bu iki ülkede oyun çok

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün tam 3 saat 15 dakikasını ABD’nin Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a ayırdı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da katıldığı Beştepe Külliyesi’ndeki görüşmede Amerikalı bakana ‘Türkiye’nin tüm öncelikleri ve beklentilerinin’ iletildiği bildiriliyor.

YPG/PYD’nin ABD’nin de ‘terör örgütleri listesi’nde yer alan PKK örgütünün bir uzantısı olduğu, ABD’nin PKK’nın Suriye’deki uzantısıyla işbirliği yapmasının Türkiye’nin güvenliğini tehdit ettiği bu yüz yüze görüşmede Amerikalı bakana bir kez daha aktarılmış olmalı.

Bir kez daha; çünkü bir gün önce de, iki ülkenin savunma bakanları Brüksel’de başbaşa görüşmüşler, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, görüşme sonrası Türkiye’nin hassasiyetlerini muhatabıyla uzun uzadıya paylaştığını, bakana YPG ile PKK arasındaki ilişkilere dair belgeler verdiğini açıklamıştı.

ABD Savunma Bakanı James Mattis’in, Canikli’ye, “Merak etmeyin, biz YPG’yi PKK ile savaştırırız” dediği de bu arada öğrenildi.

Ankara ABD’ye ‘son ihtar’ taarruzunda bulunuyor; iki tarafın gözlemcilerinin verdiği izlenim böyle.

Benim de aklım bu işi almıyor.

Bilmemeleri mümkün değil

ABD bölgede yalnızca asker bulundurmuyor, bütün istihbarat örgütleriyle birlikte burada. YPG/PYD’nin PKK irtibatını bilmemesi elbette imkansız. Örgüt Suriye’de, ancak kendisini PKK ile tanımlıyor ve bütün resmi toplantılarında PKK figürleri ya bizzat ya da posterleriyle yer alıyor.

Gizli-saklı bir şey değil YPG/PYD ile PKK’nın ilişkisi…

Rusya için de aynı durum söz konusu. Rusya, ABD’den farklı olarak PKK’yı terör örgütü saymıyor bile. Saymıyor ve PKK’nın bölge-dışı temsilcilerinin mutad toplantılarını ülkesi sınırları içerisinde yapmasına izin de veriyor.

Tabii, Rusya’nın KGB mirasçısı istihbarat örgütü FSB’nin gözetimi altında yapılıyor o toplantılar ve örgütün Türkiye için ‘tehdit’ teşkil ettiğini o toplantıları gözleyenler rapor ediyor olmalı.

Kremlin bir yandan Türkiye ile yakınlaşma jestleri sergiliyor, bir yandan da PKK konusundaki tavrından bir milim geri adım atmıyor.

Farklı tavırlara sahip iki ülke: ABD Türkiye’ye “Afrin’e girme” diyor, Rusya ise “Menbiç’e de girmen lazım” diye teşvikten geri durmuyor.

NATO’da ittifak halinde bulunduğumuz ABD’den uzaklaşıyor, buna karşılık NATO’nun kurulma sebebi olan Rusya ile yakınlaşıyoruz.

Hangisi tavırlarında samimi acaba?

İkisinin de samimiyetine inanmamak ve akılcı yaklaşımlarla konuyu değerlendirmekte yarar var.

Bir tanıklık

Danimarka ve Almanya’da büyükelçilik yaptıktan sonra Dışişleri Bakanlığı’nda en yüksek makam olan müsteşarlık görevini de yürütmüş Onur Öymen’in yeni çıkan ‘Zor Rota’ adlı anılarında en ilginç bölümlerden biri, iki Almanya’nın birleşmesi sonrasında ortaya çıkan gerçeklere ayrılmış.

İstihbarat örgütü Stasi’nin arşivi erişilebilir olunca Moskova’nın uydusu Doğu Almanya’nın Türkiye ile ilgili ‘gizli belgeleri’ de ortaya dökülmüş.

Okuyalım:

“Bunlar daha çok PKK ile ilgiliydi ve hayli şaşırtıcıydı. Anlaşıldığı kadar, bazı PKK’lılar Batı Almanya’dan önce Doğu Almanya’ya gitmişler, oradan Batı’ya geçmişlerdi. Belgeler arasında, orada Doğu Almanların kendilerine verdikleri talimat niteliğinde olanlar vardı. Örneğin hangi gün, nerede, hangi etkinliği yapacaklar, o etkinlikte hangi temaları öne çıkaracaklar, hangi unsurları vurgulayacaklar? Belgelerde işte bunlar yazılıydı.” (Zor Rota, s. 301)

İlginç değil mi?

Daha ilginci şu ayrıntı:

“Yine birleşmeden sonra, Bavyera bölgesinde yayınlanan yerel bir gazetede küçük bir haber gördük: Doğu Alman hükümeti, Batı’daki aşırı İslamcı bazı örgütlere mali destek sağlıyormuş. Bu desteğin 48 milyon marka ulaştığına dair bilgiler vardı.”

Almanya’nın doğusunun Sovyetler Birliği’nin nüfuz alanı olduğunu unutmamak gerekiyor.

Sovyetler tarihe böyle karıştı

Bu iki alıntı bana Sovyetler Birliği’ni dünya üzerinden silen CIA operasyonunu hatırlatıyor.

Sovyetler Birliği ABD’nin belli belirsiz “Gel, gel” davetleri sonucu işgale kalkıştığı Afganistan’da askeri yenilgiyi tattı ve bir daha iflah olmadı. ABD CIA’yi devreye sokarak Afganistan’ın Sovyetler Birliği için mezara dönüşmesini sağladı.

Kendisinin Vietnam’da yaşadığı rezilliği Sovyetler’e Afganistan’da yaşattı ABD.

Bütün melanetlerin başlangıcı olan ve el-Kaide’den IŞİD’e bütün aşırılıkların İslâm Dünyası’nda neşvü nema bulmasına ve dünyanın dört bir tarafının terörle tanışmasına yol açan olaydır Afganistan’ın işgali (1979).

Washington aynı yöntemi daha sonra Kuveyt konusunda Saddam’a karşı da uygulayacak ve Ortadoğu’ya askerleriyle gelip yerleşmesinin önünü açan Irak’ın Kuveyt’i işgaline yeşil ışık yakacaktır.

Bugün Sovyetler Birliği de yok, Saddam Hüseyin de…

Dikkat, dikkat, dikkat…

Türkiye ABD ile Rusya’nın birbirlerine karşı aşık attığı bir bölgede askeri bir operasyon sürdürüyor. Biri geçmişinde oyun kurma sabıkası bulunan bir ülke (ABD), diğeri de (Rusya) kendisine karşı kurulmuş oyundan zarar gördüğü için kuyruk acısıyla hareket ediyor.

Devleti yönetenlere Allah kolaylık versin.

ΩΩΩΩ