Anketler ne söylüyor? Söyledikleri doğru mu, yanlış mı? Pazar günü sürpriz olacak mı?

11
Reklam

Kamuoyu araştırması ciddi bir iştir. Bilimseldir. Kuralları da evrenseldir. Bu sebeple de siyasi hayatın vazgeçilmezidir.

Yöntemin en yaygın biçimde kullanıldığı ABD’de.. bazı başkanlar.. günlük politik tercihlerini bile.. sadece araştırma kurumlarına dayanmaz.. yanlarında sürekli tuttukları bu alanda uzman kişilerin kendilerine özel yaptıkları anketlere göre belirler…

Ronald Reagan öyle bir başkandı.. Bill Clinton anket bağımlılığında Reagan’ı da geçmişti.. Donald Trump’ta şimdilerde görülen kampanya vaatleri ile seçildikten sonra izlediği politikalar arasındaki büyük farklılıkları da kendisine sunulan anketlere bağlayan gözlemciler var.

Yanılıyor anketler, kurumlar uyarıyor…

Ancak son zamanlarda büyük yanılgılar söz konusu oluyor kamuoyu araştırmalarında…

Yunanistan ve İngiltere (Brexit) oylamalarında kamuoyu araştırmaları gerçeğin yanına bile yaklaşamadı.

ABD’de de son seçimde araştırmalarda önde çıkan Hillary Clinton’ın başkanlığına hazırlananlar.. Donald Trump’ın başarısı karşısında şaşırdılar…

Bizde de 1 Kasım 2016 tekrar seçimini neredeyse bütün ciddi araştırma kurumları yanlış tahmin etti.

Dün birkaç araştırma kurumu Pazar günü yapılacak referandum sonucuyla ilgili son değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaştı. Görebildiklerim arasında, yeni bir kurum (Avrasya) hariç hemen hepsi, birbirine yakın öngörülerde bulunmuş… ‘Hata payı’ olarak ilân ettikleri oran da birbirinden fazla farklı değil; ince ve titiz birer değerlendirme oldukları oradan da belli.

Reklam

Öyle olduğu halde hepsinde bizlere ‘uyarı’ yerine geçecek cümleler bulunuyor.

Tarhan Erdem ve Bekir Ağırdır’ın yönetimindeki KONDA sözgelimi. Okuyalım:

“Halen kararsız olan veya sandığa gitmeyeceğini belirtenlerin oranı toplamda yüzde 9’dur. Yaptığımız çok boyutlu istatistiki analizlerde kararsızların bir tercih lehine yöneleceğini gösteren bir bulguya rastlanmamıştır. (..) Bu bulgular araştırma hata payı dahilinde değerlendirildiğinde sonuca dair halen kesin bir yargıda bulunmak yanıltıcı olabilecektir.”

İbrahim Uslu’nun başında bulunduğu ANAR’ın anket sonuçları açıklamasının takdiminde de ilginç bir cümle var:

“Bu sonuçlarda, anketlerde kanaatini ‘yanlış’ olarak beyan eden utangaç seçmenlerin etkisini telafi edecek herhangi bir istatistiksel düzeltme yapılmamıştır.”

Her iki ‘uyarı’ da aslında “Bizim bulgumuz bu, ama sandıktan farklı bir sonuç da çıkabilir” demenin bir başka biçimi…

Nitekim kendileriyle bizzat görüştüğümde kurum yöneticileri.. anketçilere cevap verme isteksizliği.. hissedilen yanlış cevap verme eğilimi.. hâlâ tereddütlerin devam ettiğinin anlaşılması.. gibi sebeplerle kendi bulguları ile sandığa yansıyacak sonuçların farklı olabileceği ihtiyatını aktarıyorlar…

Pazar günü sürprizle de karşılaşılabilir.

Reklam

Her seçim ve referandum öncesinde iddialı araştırmalar yayımladıkları bilinen bazı kurumların tereddütleri, anketlerini kamuoyuyla paylaşmamalarından da belli oluyor.

1 Kasım seçiminde düştükleri duruma yeniden maruz kalmaktan kaçınmak için olmalı…

AK Parti de CHP de anketsiz edemiyor

Yanılan anketlerle yalnız Türkiye’de karşılaşılsa bize özgü durumlardan söz edilebilirdi; ancak bu alandaki çalışmaları bizden çok eskilere dayanan ülkelerde de hataların görülmesi genellikle iki sebebe dayanıyor olabilir:

  1. Halkın zihnini son ana kadar açık tutması ve kolay tavır değiştirebilmesi…
  2. Anketlerde ve anket değerlendirmelerinde uygulanan bilimsel yöntemlerin bugünün şartlarını karşılayamaması…

Buna rağmen araştırma yürütüp bulgularını bizlerle paylaşan kurumları cesaretlerinden dolayı tebrik etmeliyiz.

Masraflı bir iştir kamuoyu araştırmacılığı ve zahmetlidir…

Siyasiler açısından da vazgeçilmez bir yol göstericidir.

Referanduma bu anlamda biraz yakından bakalım:

Getirilmek istenen sistemin adı ‘başkanlık sistemi’ iken neden son anda ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ oldu? CHP neden pasif görüntülü bir kampanya yürütüyor, neden kullandığı görsel malzemelerde parti logosunu kullanmıyor? AK Parti anayasa değişikliği paketinin içeriğini anlatmak yerine neden Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alıyor?

Bu soruların hepsinin cevabı tek: Yaptırdıkları anketler öyle davranmalarının kitlelerin algısı açısından daha doğru olduğunu söylüyor da ondan…

Cumhurbaşkanlığı danışmanlarının televizyon ekranlarına ‘anayasa değişikliği paketi mimarı’ sıfatıyla çıkıp ‘içerik’ üzerindeki sorulara cevap vermeye başlamalarıyla birlikte ortalığın nasıl karıştığını görüyorsunuz.

Elbette tartışmaların aldığı yeni biçimin de halkın sandığa yansıyacak eğilimi üzerinde etkisi olacak.

Kamuoyu araştırması yapanlar.. bir hafta 15 gün öncesinden.. bunu nasıl öngörebilsinler?

Eskiden “Fala inanma, falsız da kalma” denirdi; şimdi de siyaset anketsiz olmuyor…

ΩΩΩΩ

NOT: Bazı ciddi araştırma kurumlarının son anketleri için:

MetroPoll

KONDA

Gezici

A&G

Reklam

11 YORUMLAR

  1. Ben anket yapmıyorum. Çevrem AK Parti’ye oy verenlerden oluşuyor. Önce anayasayı benimseyip savunan bir veya 2 kişiye rastladım. Üçte biri mütereddit, üçte biri ‘Hayır’cı, üçte biri ise ‘Evet’çidir.
    CHP’den AK Parti yıkılsın diye ‘Evet’ verenler olacaktır. HDP’den de çok olmasa da ‘Evet’ verenler olabilir. AK Parti’den Erdoğan’a karşı olanlar ‘Evet’ verebilir. Bu bakımdan halkın ne tarafa oy kullanacağını anketlerle tahmin etmek son derece zordur.
    Ben “7 Haziran seçiminde AK Parti %46’dan yukarı alırsa şımarır, %40’tan aşağı gider. Bunlar arasında oy almalıdır.” diye yazmıştım. Şimdi de diyorum ki; %48’den fazla ‘Hayır’ çıkarsa AK Parti gider. %55’ten fazla ‘Evet’ çıkarsa Türkiye gider. %40’tan daha aşağı ‘Evet’ çıkarsa AK Parti gider. Yine devletimiz tehlikededir. %40-48 arasında oy çıkmalıdır. AK Parti için de Türkiye için de çıkar yol budur.
    AK Parti’nin en çok oyu %52’dir. %12 de MHP’nin oyu vardır. Demek ki %64 eder. AK Parti bundan fire vermiştir.
    1- AK Parti’de Milli Görüş’ten gelenlerden (Gül grubu) yarısı ‘Hayır’ kullanacaktır. Bunların %5 kadar etkileri vardır.
    2-MHP’nin üçte biri ‘Hayır’ kullanacaktır. Bu da %4 eder.
    3-Akevler, Ocakmedya ve Fehmi Koru da ‘Hayır’cıdır. Bunların %2 etkisi olur sanıyorum.
    4-Müslüman Kürtler AK Parti’ye İslamcıdır diye oy veriyorlardı. Bunların yarısı ‘Hayır’ diyecektir. Bunları HDP’nin oyu kadar varsayarsanız yarısı %3 eder.
    5- Milli Görüş ve Haydar Baş ‘Hayır’ kullanıyor. Bunlar AK Parti bölünmesin diye oylarını AK Parti’ye veriyorlardı. Şimdi vermeyecekler. Bunların oyu en az %4’tür.
    6-Gülenciler ‘Hayır’ oyu kullanacaktır. Bunlar da %3 civarındadır.
    7- Ordu ilgili maddelerden dolayı ‘Hayır’ kullanacaktır, o da %2’den fazladır.
    Bunların toplamı %23 etmektedir. 64’ten 23 çıkarışsanız %41 kalır.
    Sermaye’nin desteklediği CHP’lilerin %9’dan fazlası ’Evet’ verirse sonuç ‘Evet’ olabilir.

  2. el insaf. burada hepimiz fehmi beyin gündemine yorum yazıyoruz, kendimiz gündem belirlemiyoruz. doğrusu da böyle gibi…

    • yorumuma cevap yazan Mehmet bey için yorumunun altına yazmıştım. daha önce de oldu, yorumdan bağımsız olunca mesnetsiz kalıyor. teknik bir sıkıntı var mı bilemiyorum.
      sevgiyle kalın…

  3. Anketleri inceledigimiz zaman ellibes milyon oy kullanacak bireyin icinden bes altin bin denekle yapilacak bir anket calismasinin hatali olacagi cok aciktir. Belki yuzlercesi yapiliyor ancak en yakin bilenler veya en kotu bilenler one cikiyor . Aslinda olay cok basit AKP kirik civari MHP on civari dusunuldugunde zaten sonuc bu civarda cikacaktir.Biz millet olarak futbol takimi tutar gibi parti tuttugumuz icin bodoslama oy veriyoruz. Hangi AKP li cikip bu degisikligin sorunlarimizi cozecegine kafa yoruyor.Cakildik kaldik ihracatta yuz elli milyar dolar sinirina iki ileri bir geri goya ikibin yirmi ucte besyuz milyar dolar olacakti.Ne oldu kimse bundan bahsetmiyor Bu degisiklik olunca bu hedefe mi ulasacagiz. Sonucta bilincli oy kullansak acik ara hayir cikmasi lazim ancak nasil futbol takimini yense de yenilse de degistiremiyorsak bu oylamaya da bu mantikla gidiyoruz ve nafile zaman geciriyoruz olan yitip giden yillarimiza oluyor.

  4. Gerek 1961 Anayasası, gerekse de 1982 Anayasasında idari düzenlemeler yürütme başlığı altında toplanmaktadır. Cumhurbaşkanlığı sisteminde yürütme ile ilgili düzenlemeler kararname ile yapılacaktır. Kararname ile idari yönetimde değişiklik yapılıp eyalet düzenlemesine gidilebilir mi? Yoksa bunun için tekrardan anayasa değişikliğine mi ihtiyaç duyulacak?

  5. Anket olayi ile surekli nabiz olcmek ABD ve benzeri yerlerde mantiklidir. Cunku, ozellikle ABD’de, insanlar “mevzular” uzerine oy tercihini belirler ve “partizanlik” cok zayiftir. Bir cumhuriyetci bu kimligini reddetmeden bir demokrata, ya da tam tersi, oy atar azimsanmayacak oranda. Bunun kokenleri cok esikden gelen “bagimsiz politikaci” kulturune dayanir. Parti hegemonyasi hem aday adaylari, hem adaylar, hem secilmisler uzerinde azdir ve secmenler partilerini takim tutar gibi desteklemez. Turkiye’de ise durum takim tutma olayini bile asmis durumda. Ayrica Turk insani her zaman, muhtemelen gecmiste yasanan buhranlardan dolayi, degisime hep suphe ile bakar. Bu referandumda degisim “sistem degisimi” degil, “Tayyip Erdoganin liderliginin devam edip etmeyecegi” yonunde bir karar olarak alginaniyor. Yani “Evet” ayni yola devam, “Hayir” ise “degisim” olrak goruluyor, ki bu da aslinda AKP’nin kampanyayi kisiler uzeri tartismaya cekerekten kendine avantaj sagladigini gosteriyor.

    Sonucta %55-57 araliginda “Evet” cikacaktir bence. Temenni degil tahmin. Bence biraz insanimizi taniyan da buna benzer dusunur.

  6. Yeni sistemde Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıl yerine ömür boyunca şeklinde değiştirilirse diktatörlük gelecek.

  7. Bahettiğiniz anketlerin güdük kalması, anket Şirketlerinin halkın nabzını doğru tutamamalarından ileri geliyor. Anket yaptıranlar, halktan ayrı fildişi kulede – birazda peşin hükümlü – oturdukları için halkın nabzını kavrıyamıyorlar .Utangaç seçmenden bahsediyorsunuz, ankete muahatap olan kişiden, kimliği ile ilgili herhangi bir kayıt alınmıyor ki, utansın, çekinsin. Ama oy kullanırken utanıp, çekinebilir. Başkan Trump T.Erdoğan siyaseti güttü ve kazandı.(Biz etrafımıza da bunun böyle olacağını söyledik). Özal’ın aldığı oylar belli idi, ama , karşısında Demirel ve diğerleri gibi çaplı, taraftarlı siyasiler vardı ve kaybetti CHP, parti adını kullanırsa tamamen yalnız ve % 20 lerde kalacağını biliyor. Ak Parti Kılıçdaroğlu’na yüklenirse, onun şahsında CHP cenahından gelecek” hayır” oylarını daha rahat salıvereceğine kani. Neden “Cumhurbaşkanlığı sistemi” dediler. Çünkü, Atatürk, İnönü, Evren dönemleri hep, “KATI” “Başkanlık Sistemleri” olmasına rağmen, sözüm ona,” demokratik parlamenter cumhurbaşkanlığı” sistemleri idi. Yanlış anlaşılmasın diye, bunlar da ataları gibi o ismi kullanmayı tercih ettiler.

    Anketciler neden anketlerini açıklamakta hevesli değiller. Gönüllerindeki başka, gerçekler başka.
    Onun için bu defa da rezil olmak veya malumu ilan etmek istemiyorlar. Zülfikare dokunmak da istemiyorlar. Demek ki, anketlerde, kısmen zorlama veya yönlendirme yapılıyor. Esasen, propaganda budemek, baskıcı taraf tutmak demektir. Oysa, TEBLİĞ büyün çıplaklığı ile Hakikatı anlatmak demektir. Aradaki farkı idrak edebilmek, önemli olan bu.
    Denekler, geçek niyetlerini açıklamıyor, Anketçilere, deniyor. Oysa, neden açıklamasın; adı-sanı, kimliği sorulmuyor ki, fikrini, zikrini gizlesin. İstatistikler zaman zaman yalan söydiği gibi, kamu oyu araştırmaları da benzer, taraflı yanlışlar yapabilir. Gene de MİLLET’in sağ duyusuna selam duralım

  8. sorum şu; defalarca seçmen eğilimi değiştiğinden yani kararını bilerek saklama eğilimi gösterdiğinden ve kararsızların ciddi bir oran oluşturduğu söylendiğinden şurda bilemediler orda yanlış bildiler diye defalarca belirterek sonuçlarına güvenilemeyeceğine de defalarca dikkat çekilen araştırma sonuçlarına bu kadar yer vermenin amacı nedir. fehmi beyin son yazısından ne anlamalıyız. saygın anket şirketleri evetin önde gittiğini ama kararsız seçmenin oylarının belirsiz olduğuna dikkat çekiyorlar. anlamakta zorluk çekeceğimiz bir mesele değil gibi, o halde üstünde bu kadar ısrarla durulmasının nedeni ne olabilir…
    zaman ve enerji harcanacak konuların başı 18 maddelik metnin içeriği olmalıydı bana kalırsa. bir kaç kez fehmi beyi okurlarına ve yorumcularına metni madde madde tartışmaya açmasını önermiştim. hem kendi düşüncelerini öğrenir baştan verdiği hayır oyunun gerekçelerini anlamaya çalışır hem de kendi düşüncelerimizi kabul ya da itiraz yönünde paylaşırdık. kusura bakmazsa eleştirim şu ki bu referanduma fehmi bey böyle yaklaşmaktansa bence magazinsel yaklaşmayı tercih etti. kendisinin dediği gibi bu referandumu önemine uygun değerlendiremedik. vuslat artık başka bahara…

Yoruma kapalı.