Başarısızlık kelle götürmez bizde.. Zaten başarısızlığı kabul eden de çıkmaz…

63
Reklam

Her seçimden sonra yaşanan bu defa da tekrarlanıyor: Kazananlar kaybedenleri iç-hesaplaşmaya zorluyor…
AK Parti çevresi CHP’de değişim yaşanması gerektiğini ısrarla hatırlatıyor…
Önceki seçimlerde ne olduysa bu defa da farklı bir gelişmenin yaşanacağını sanmıyorum. Kimse kaybı üstüne almaz bizde, herkes tablonun bir yönüne bakarak kaybını kazanç gibi göstermeyi bilir.
Öyle olmasaydı seçimlerin sürekli kazananı Tayyip Erdoğan dışında lider ve yönetici düzeyindeki hiçbir siyasinin ömrü bir dönemden fazla olmazdı.
CHP’nin oyu bu seçimde beklenenin çok altında kaldı da, AK Parti son seçimdeki başarıyı gösterebildi mi? Liderinin ikinci tura kalma iddiasıyla seçim sürecini yürüten İYİ Parti sonuç tablosunda ne durumda? MHP beklentilerin üstünde bir oy aldı diye bayram ediyor, oysa oyları 2002 sonrasındaki bütün seçimlerde aldığından daha aşağıda değil mi?
Liderler ve onlarla birlikte partileri yönetenler, kimse merak etmesin, yerlerinden kıpırdamayacaklardır.

Mazeretler sağlam

Muhalefet partilerinin tatmin edici sonuç getirmeyen seçimlerle ilgili mazeretlerini hatırlatayım: Kampanyaların masraflarını karşılamak için para gücüne sahip olmak gerekiyor; oysa AK Parti, CHP ve MHP dışındaki partiler Hazine yardımı alamadıkları için o güce sahip değildiler. Medya düzeni muhalefetin sesini duyurmasına fazla izin vermiyor, bu da başka bir mazeret.  Seçimin baskın biçiminde yapılması da, bu kararı alanlar dışındaki partilerin hazırlıksız yakalanmasına sebep oldu; böyle bir mazeretleri de var muhalefet partilerinin…
Kendileri söylemiyor, ama ben yazayım: Ayrıca CHP, bu seçimde, kendi başarısını gözetmekten çok iktidarı zora sokmayı önceleyen bir stratejiyle hareket etti. Strateji tam anlamıyla başarıya ulaşmadı; ancak AK Parti’nin oylarındaki düşüş de aynı stratejinin sonucu sayılamaz mı?
İYİ Parti seçime giremese, HDP yüzde 10 barajına takılsa seçimin tablosu nice olurdu, hiç düşünülmüyor…
CHP lideri ve yönetiminin mazeretleri var, sizin anlayacağınız…
Evet, hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz, ancak bizler sürekli mazeret üreten ve üzerine fazla sorumluluk almaktan hoşlanmayan bir kültürden geliyoruz; bu sebeple de herkes ve her kurum bulunduğu konumu mazeretler ileri sürerek korumaya dönük savunma mekanizmaları geliştirmiş durumda.
Doğru davranış tarzı, bu seçim ve benzeri dönüm noktalarından sonra, sürecin içerisinde yer alan bütün kişiler ve birimlerin “Neden böyle oldu?” sorusu eşliğinde hesaba çekileceği değerlendirmelerin yapılmasıdır.
Tam tersi olur bizde; herkes karnından konuşur, iç-hesaplaşma bir türlü devreye sokulmaz.

MHP seçimi ‘tarihi başarı’ ilan etti

Bir örnek olay olarak, MHP’nin seçim sonrası tavrına birlikte bakalım isterseniz.
MHP lideri Devlet Bahçeli, seçimin hemen ardından iki şey yaptı: Partisinin aldığı sonucu ‘tarihi başarı’ olarak ilan etti ve “MHP’ye özel kin ve nefret duyan zevat-ı muteber (!) ümit ederim ki insafa gelirler, vicdanlı olmanın hakkını verirler” cümlesi eşliğinde 65 kişinin isimlerini kurumlarını da anarak sıraladı.
Seçimden önce burada sandıktan çıkacak sonuca bakılmaksızın Devlet Bahçeli‘nin stratejik başarısını kayda geçirmiştim: Bahçeli partisini feda etmeyi de göze alarak Türk siyasetini kendi ülküsü lehine bir kulvara sokmayı başardı.
AK Parti’yi MHP çizgisine yaklaştırarak…
Bu dönüşümün etkilerini seçimden sonra da yaşayarak göreceğiz: Devlet Bahçeli ‘kilit parti’ olduğunu özellikle belirttiği MHP’nin, Meclis’teki varlığını, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın, onun tarafından kurulacak hükümetin ve AK Parti’nin icraatlarını kendi istediği istikamete çevirmek için kullanmaya hazırlanıyor.
Daha ilk günden ‘af’ talebini tekrarladı, OHAL‘in devam etmesi gerektiğini açıkladı.
Sandıktan ancak yüzde 11.1 alabilmiş bir parti MHP, ama iktidarı paylaşmak niyetinde.
Bunun doğal sonucu olarak MHP’de kimse alınan oyun azlığını ve bunu öne sürerek yönetimin başarısızlığını tartışmıyor; tavan iktidarı paylaşmaya, taban da ondan bürokraside palazlanma fırsatı olarak yararlanmaya hazırlanıyor.
Mazeret MHP’de de sağlam.
Hatta AK Parti kadrosunu aynı tabloya yerleştirmeseler bile, MHP yönetimi, kendilerinin aldığı oy miktarı ile milletvekili sayısına içlerinden çıkan İYİ Parti’nin oyları ile milletvekili sayısını da ekleyerek, siyasi hayattaki varlıklarının tarihin en güçlü haline geldiğini bile ileri sürebilirler.
Dışa vurmasalar da, kendi içlerinde bu değerlendirmeyi yapıyorlarsa hiç şaşırmam.
Çok yanlış bir değerlendirme de sayılmaz herhalde.
Neyse. “Kabahat samur kürk olmuş, kimse onu üzerine almamış” diye bir kelâm-ı kibarımız bile var bizim. Bir de hep başkalarını suçlamak gibi bir âdetimiz.
Esas değişmesi gereken de, o tür yaklaşımlar ile yanlış âdetlerimiz…
ΩΩΩΩ

Reklam

63 YORUMLAR

  1. En gelişmiş ülkelerde de en geri kalmiş ülkelerdede bulundum.
    Halkları arasında gözlemlediğim farklar genellikle benzerlikler arz ediyor.
    Geri kalmiş ülkelerdeki halkın büyük çoğunluğu liderlerden ilahi güç beklentisinde olmaları.
    Bunun sebebi kendini zora sokmayacak,güvenli,sürdürülebilir konfor u hep MEHDİ gibi bu güçten beklemeleri.
    Gelişmiş ülkelerin halkları genellikle bunun tam tersi davranişları benimser.
    BİZİM GİBİ ÜLKELER.En küçük birimden devletin tepesine kadar lider adeta tanrının yeryüzündeki gölgesidir.
    Evet lider başarisizliğini başarı; mağlubiyetini galibiyet gösterip koltuğunu birakmak istememesi anlaşılabilir bir davranıştır.
    Peki sürekli yenilgileri kaçınılmaz hale getiren bu tutumu destekleyen liderin aveneleri değil mi.
    Demekki herkes aslında durumun dan da memnun.
    Taban yönetimi değiştiremiyorsa sürekli yenilgi mukeddardır.
    Kurucu babalar (establishment) sistemi böyle kurmuş .
    lider yönetimi bir kere ele geçirdi mi, öyle bir mekanizma çalişmaya başliyorki;Bu mekanizmada her üye cümrü ölçüsünde nemalanmaktadır.
    Bir kader birliği oluşturulduğundan her kademedeki elemanlar ölümüne birbirine tutunurlar.
    Dolayısıyla her kademedeki yönetici koltuğunu korumuş oluyor.
    Geri kalmiş ülkelerde liderler seçilmeyi ikbal meselei görürler.
    İleri ülkelerde liderler konumu gereği her yönden tatmin olmuş kişilerden olur çoğunlukla.
    Bu liderlerin seçilip yeni bir kariyer peşinde koşmasına gerek yoktur.
    Artik tecrübelerimi halkım için isterlerse kullanırım diye düşünürler.
    Halk istemediği zaman yanı seçimi kaybettiğinde belkide mutluluktan uçar .
    Madem halkım beni istemiyor.Bu ağır vazifeden beni kurtardiği için belki içinden memnuniyet duyar.
    KENDİSİ VE ÇEVRESİ İÇİN YÖNETİME TALİP OLANLARLA;HALKİ İÇİN YÖNETİME TALİP OLANLARIN TEMEL FARKI.
    Biri kaybetsede istifayı düşünmez.
    Diğeri en küçük bir güvensizlik belirtisi gördüğünde tereddüsüz istifa eder.
    Her gün bunun örnekleri bizde ve dünyada duyuluyor.
    HER MİLLET LAYİK OLDUĞU İDARE İLE YÖNETİLİR.SÖZÜ İNSANLİK VAR OLDUKÇA GEÇERLİLİĞİNİ KAYBETMEYECEKTIR.

  2. Chp daha bir seçimde kendi sandık görevlisi ve müşahitleriden edindiği sandık sonuç bilgilerini toplayıp anlık olarak sonuçları takip edecek bir bilgisayar sistemini kurup çalıştırabilecek ehliyet ve liyakatte kadrolara sahip değil. Bırakın vatandaşa kendi yönetici ve adayının önüne anlık sonuç koyamadılar. Sandık takip sistemi, adil seçim platformu ve benzeri isimlerle lanse ettikleri sistem sonuçların gelmesiyle birlikte çöktü.
    Şahsen böyle bir ehliyet ve liyakat anlayışına sahip bir partinin, bu ülkenin yönetimine geçmesini düşünmek bile istemiyorum.

  3. *******
    …….
    Demokrasi hatrına, işler geldi bu hale,…
    Siyaset meydanında, partiler birer kale!
    Bir parti diğerine, karpuz kabuğu koyar,
    Fırsatını bir bulsun, hatta gözünü oyar!
    Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar,
    Nefsi doyurmak için, dosdoğru yoldan sapar,
    Hata kabul edenin, üzerine atlanır,
    Görmeyen göz oldukça, gönül zaten katlanır!
    Yani, rüşvet alsa da, niye kabul etsin ki,
    Bu bir rant koltuğudur, niye kaybetsin ki?
    Devam eder giderken, rüşvet alış-verişler,
    Tıngır mıngır olsa da, ülkede yürür işler!
    Allah rızası yeter, millet ısrar etmeli,
    İlaveten de maaş, her vekile yetmeli!
    Parti üstüne parti, ortalığı sardı mı,
    Particilik rant işi, akar para yardımı,
    Bu paralar milletin, israf israf üstüne,
    Kalkınmaya takozdur, bir şey kalmaz düşküne!
    Herbiri sanki şirket, parti para babası,
    Sermayesi devletten, mersedes arabası,
    Bir rekabet ki sormayın, eşi benzeri yok,
    Küfürler hep usturuplu, bizde serseri yok!
    Mecliste bazen tavır, şövence şatafatlı,
    Yedekte tabancalar, ama hepsi ruhsatlı!
    Ekonomi önemli, millet ısrar etmeli,
    Konu partilerüstü, partizan kaybetmeli!
    ….
    *******

  4. Benim yorumlarımı anlamadan eleştirenlerden bazi kendini bilmez ahlaki değerlerden uzak olanlara şunu sormak istiyorum.
    Siz eğitim ve tahsilden ne anliyorsunuz.
    Eyitimden maksat okumayi anliyorsaniz demekki cahil kaldığınızın farkinda değiliniz.
    İnsanlar doğduğu andan itibaren eğitilmeye başlarlar ve eğitme rolunun önemli kísmlari anneye aittir.
    Bebeğe en önce yaşiya bilmesi için karnıını nasıl doyuracağını oğretir veya yardımcı olur.Misal çocuğun anne sütu veya biberonla emmesine yardımcı olması ,zamani geldiğinde altini kirletmemesi,yemekten önce ve sonra ellerini yıkaması gibi konulari çoğaltabiliriz.
    Pek bir anne veya babai yeni doğmuş bir bebeğe okuma yazma öğretebilirmi? Veya öğrenmesi için okula gönderebilirmi?
    İnsanlar kapasitenisine göre meslek sahibi olurlar bazısı çıraklıktan yetişir, diğeri yüksek tahsil yapar,bazilari proföser olur.
    Fakat onun toplumda yaşayabilmesi için okulda öğrenci lerine öğrettiği bilgiler ile değil ailesinden ve çevresinden aldığı temel eğitimle hayatını sürdürür.
    Diğer bir konu Erdoğanin hatalarını yalanları ve dil sürtmesini yazip eleştirme kişiliğimi siz nasıl değerlendırdığınız benim için geçersiz hiç bir anlami yok.
    M İnce śöyle birşey söylrmiş “benim her gün cumaya gitmem bil dil süreçmesi tipki T Erdoğan’ın ” ben çocuklarıma şimdiye kadar hiç HELAL lokma yedirmedi” demesi gibi”
    Şeyhin anlami ne olduğunu önce kendiniz öğrenin sonradan başkalarına ders verin.
    Siz kendinizde İsminizi dahi yazacak cesareti göremiyorsunuz sonra kalkip insanlara saldırıyorsunuz
    Ha ben Türkçe bilip bilmemem sizi ne ilgilendıriyor?
    Yoksa benim Türkcemden siz mi! Sorumlusunuzda benim haberim yok.
    Sonun Başlangıcı hayirli olsun.

  5. Sayın Koru, sitenizi hemen hemen her gün ziyaret eden eski bir okurunuzum. Gladio yu ilk anlatan, bilmediklerimizi satır aralarından bulup bizimle paylaşan bir yazarsınız. Son dönemde yaşadıklarınız sizi muhalif kanada itmiş olabilir. Hatta bu seçimde size medyanın kapılarını kapatanların bir ders almasını da istemiş olabilirsiniz. Belki yaşadıklarınızı ben yaşamış olsaydım aynı tavırı takınabilirdim. Bu sıkıntılar geçer ileride. Sizden bir beklentim var. Netice de seçmen bir karara vararak ülkedeki tansiyonu düşürdü. Tercihini yaparak iktidara bir fırsat daha verdi. Bu saatten sonra sizden olayların perde arkasına dair tahminlerinizi içeren mümkünse siyaset dozu ve sosu azaltılmış yazılar bekliyorum. Bu sayede sitenin müdavimi yorumcuların birbirine hakarete varan yazılarının önüne geçilebilir. Fikirlerinizi merak edenler bir şekilde sitenize ulaşacaktır. Önemli olan yazılara partizanlık kokusunun sinmemesidir. Neticede yazarlar fikirlerini yazması engellenince değil, okur kitlesini kaybedince “medeni ölü” olurlar. Herkese iyi bir gelecek diliyorum.

  6. kaybeden pehlivan güreşe doymazmış bu anlaşılabilir fakat kazanan pehlivan ve yarenleri beklemedikleri bu zaferin heyecanı ile kime ne bedel ödeteceğini bilemez vaziyette her tarafa laf yetiştiriyor bu anlaşılır bir durum değil.. köşesi ve yorumculuk kariyeri bitirilmiş 50 yıllık gazeteci Fehmi Koru ki yaptığı iş yorumdan öte bir şey değil iken (okumayı verirsin kardeş zapla gitsin ) gelip blogunun altında sen ne bedel ödeyeceksin diye atarlananları da anlamak mümkün değil..çirkin ifadeler sosyal medya aracılığı ile on parmakta, on kara gel birini de sana atam tipinde yüzsüz ve şahsiyetsiz (hakaret manasında değil sakın öyle anlamayın yani yüzünü bilmediğim ve şahsiyetinin hangi gelişim evresinde olduğunu ayırt edemediğim) tipler koro halinde seçim galibiyeti sonrasında elleri ve dilleri zehirli urgan olup bununla kinlendikleri herkese cellatlık yapıyorlar. Bu hal seküler ve kavgacı fanatiklere dahi yakışmaz iken ağzı besmeleli, logoları vav’lı güya dini hassasiyet (kasten dindar demedim bu Ramazan dindarlık konusunu ciddi bir şekilde sorgulamaya aldım Allah CC. her şeyi en iyi bilendir ) ekabirleri zafer kutlaması halindeler. Yanlış beyler yanlış bu seçim bıçak sırtı bir seçim idi o yüzden 12 milyon fakirlik sınırında yaşayan emekliye 2 bayram için borç alınan paralarla 24.000.000.000 TL parayı seçim rüşveti olarak dağıtmak zorundaydınız, imar barışı adı altında kimsenin ne vaat ettiğinizi bilmediği 1.5 milyona yakın başvuruyu almak ve muhataralı o başvuruları tebrie etmeniz gerekiyordu, şehit cenazeleri gelirken parası olana bedelli yolunu açmaya sıcak bakmayanların nasılda güneşte eriyen buz misali bedelli çıkarıp 300 bin bedelli mağduruna da mavi boncuk vermesi gerekiyordu, hatta referandum sırasında 300 bin epilasyon lazer esnafının hijyenik olmayan kuaför salonlarında tıbbi işlem yapmasına da müsaade vermek bu kabilden işlerdendi.
    Daha yazayım mı?
    Pirus zaferi yazan gayretkeş yorumcuyu fırçalayan abisinin aslında doğru kullanılmış deyimden neden allerji kaptığını anladınız mı?
    Korku dağları bekler, verilecek şeyler bitecek, dağıtılacak ulufe sonlanacak pelikan mizaçlı ablalar ankete tutuşmuş hangi konulardan hele rahatsızsınız canlar diye soruyormuş, gidip ona biraz da dertlerinizi anlatsanız çünkü ciddi bir huzursuzluk var ve bu zafer sizi mutlu etmedi farkındayım.

  7. İnce’nin samimiyetten uzak bir iki jesti buradaki muhafazakarlarımızı pek bir etkilemiş görünüyor. M. İnce’yi Kılıçdaroğlu ve CHP’nin kendisi ile kıyasalyıp onda var olmayan erdemler keşfediyor olmanız beni gülümsetiyor.
    CHP, demokrat bir zihniyetin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Sol ile uzaktan yakından ilgisi yoktur; azınlığın bürokratik tahakkümünün siyasal örgütüdür. Doğası gereği otoriter, açık biçimde gericidir. M. İnce, o otoriter, seçkinci zihniyetin tüm kodlarını kendisinde taşıyan bir siyasi fügürdür. Mitinglerinde Erdoğan yuhalandığında bağıranları susturması, “Allah’ın izniyle, sizlerin isteğiyle cumhurbaşkanı seçildiğimde. .” ifadesini yineleyip durması, bir şovdan ibarettir. “İyi de adam en azından Cuma namazlarını kaçırmadığını söylüyor. .” türü itirazlara yeltenecek olanlara, M. Kemal’in eşi Latife Hanım’ın da örtülü bir kadın olduğunu hatırlatmak gerekir. Mesele, sembolik anlamda, Erdoğan yuhalandığında susturmak kadar, belki ondan çok daha fazla, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!” çığlıklarını da susturmaktır -halinden hoşnut bir biçimde konuşmasına ara verip bu sloganın miting alanına yayılmasını memnuniyetle beklemek değil. Erdoğan’ın diploması meselesini temcit pilavı gibi yineleyip durması da onun gerçek zihin dünyasını dışa vuran simgesel bir ayrıntı gibi görünür, ama ayrıntıdan çok daha fazla bir şeyi örtük biçimde ima eder.
    CHP’den dönüşmesini, demokrat bir zihniyete açılmasını ummak, bunun M. İnce ile gerçekleşebileceğini bir olasılık olarak düşünmek, İnce’ye kendi partisini kurmasını önermek, bu ülkenin siyasal-toplumsal tarihiyle hiçbir tanışıklık kuramamış olmayı ima eder. Kaldı ki, CHP’nin gerçekten iktidar arzuladığını sanmak, kimse kusura bakmasın, bir cehaletten ileri gelir. Bu partinin ileri gelenlerinin tek derdi, kazanılabilir illerde belediyeleri ele geçirip rant üzerine çökmekten ibarettir. Bu partide birbiriyle didişen envayi çeşit hizibin mücadelesi bir rant mücadelesidir.
    Bu topraklarda çoğulcu, demokrat bir zihniyetin yerşerip serpilmesi, “kurtarıcı lider kültü” ve “milliyetçilik” üzerine inşa edilmiş zihniyet dünyasına yasalanan ideolojiler ve siyasal gelenekler aracılığıyla gerçekleşemez. Bu anlamda, şaşırtıcı görünse de, hepsi bu toprakların ürünü olan CHP, otoriter-şiddet kutsayıcısı tüm sosyalist gelenekler, MHP, son dönemlerin AK Partisi, HDP üzerindeki vesayetini yitirmemek için her türlü iğrenç oyuna başvuran PKK, aynı ortak zihin dünyasından beslenmektedir. Bu anlamda, hendek savaşları aracılığıyla HDP üzerindeki kontrolünün zayıfladığını gören PKK’nın tezgahlamış olduğu kanlı oyuna direnç gösterememiş HDP’nin lider kadrosunun bu partiye oy veren Kürt seçmenlerin gözündeki saygınlık kaybının açığa çıkmasını CHP engellemiştir. Çünkü, hem Kürtlerin hem de Türklerin ortak yararına olacak şey HDP’nin baraj altında kalması iken, CHP bunun gerçekleşmesinin önüne set çekmiştir. Topla tüfekle, parti kapatmakla vs. ile ne HDP ne PKK bitirilebilir. PKK terörünü bitirecek olan, HDP’nin kendisini kendi içindeki faşist Türk sosyalistleri eliyle kotarılan PKK vesayetinden kurtarmasına yardımcı olmak, HDP’ye oy veren Kürt seçmenlere yönelik yaygın (ve aslında PKK’ya hizmet eden) nefret ya da kuşkunun ortadan kalkmasına destek olmaktır.
    Kürtlerdeki barış ve birlikte yaşama arzunu göremeyenler için bir paragrafla bitireyim. Hemen hiç kimsenin haberdar olmadığı ya görmezden gelmeyi yeğlediği aşağıdaki gerçekler, Türk ordusunun Kandil’de orayı burayı bombalamasının değil, kendisini hem PKK’dan hem de güvenlikçi devlet politikalarından uzak tutmak için çabalayan Kürt yığıların sessiz bir çığlığıdır:
    HDP, 2015 Haziran seçimleri ile karşılaştırıldığında, başta en güçlü olduğu Diyarbakır olmak üzere, 14 ilde çok çarpıcı bir oy kaybına uğramıştır. Bu durum, askerlerin bölgedeki operasyonları veya belediyelere atanan kayyumların ‘başarılı’ belediyeciliği sayesinde değil, HDP’ye oy veren Kürt seçmenlerin hendek savaşı sırasında dik durmayıp PKK terörü karşısında kendisinden beklenen tavrı göstermeyen lider kadrosuna duyduğu öfke nedeniyle gerçekleşmiştir:
    1) Ağrı, kayıp puan 16
    2) Muş, kayıp puan17
    3) Tunceli, kayp puan 10
    4) Diyarbakır, kayıp puan 14
    5) Mardin, kayp puan 14
    6) Bingöl, kayıp puan 14
    7) Batman, kayıp puan10
    8) Siirt, kayıp puan14
    9) Şırnak,kayıp puan 15
    10) Hakkari, kayıp puan 16
    11) Van kayıp puan 15
    12) Iğdır kayıp puan 12
    13) Kars kayıp puan 13
    14) Bitlis, kayıp puan 18

    • İflah olmaz kibir hastalarının müstehzi gülüşü ile gülümsemek.
      Bütün öngörüleri yanlış çıkmış kendi yorumlarına bakmayan hemen her görüsü doğru ve haklı çıkmış kimselerin yorumlarına bakarak onların iyi okuyamadığını düşünmek.
      Yorumunda onların söylemediği ne var? Söylediklerini anlayamamış olmaktan başka.
      Pes yani pes…

      • 1. Tur Cumhurbaşkanlığı seçimi (Erdoğan 2. turda kazanacak)
        Erdoğan: 47.7 M. İnce: 29.8; Akşener: 11.0; Demirtaş: 9.2; Karamollaoğlu: 1.9
        Meclis seçimi:
        AK Parti: 40,8; CHP: 27,7; Akşener: 11,6; Demirtaş: 12,1; MHP: 5,3; Saadet: 2,4
        MHP’nin aldığı oyun beni şaşırttığı kadar seni de şaşırttığından hiç kuşkum yok. Öngörümün yanlış çıktığı tek şey, MHP’nin aldığı beklenmedik oy oranı oldu. Saadet Partisi’nin aldığı oydaki yanılgı payım ise sadece yüzde 1.
        Hanginiz seçim öncesinde şunu söyledi: “Valla bedelli askerlikten imar affına, oradan emekliye cep harçlığına, Kandil’e üç beş bombaya, medya gücünü de arkamıza alıp Saadet’e utanç verici ithamlarla yüklenmeye kadar elde ne varsa sürüyoruz masaya, amma ve lakin hala pek bir endişeliyiz. Küçük ortak bir sürpriz yapmazsa yan gelme ihtimalimiz bir hayli yüksek.”
        Aranızdan bir tanesi çıkıp milletvekili seçimlerinde partinizin ne oy alacağını tahmin etme cesareti gösteremedi. Yalnızca Necip Bey bir tahminde bulundu; AK Parti oyu dışında bir hayli yaklaştı sonuçlara: Akp: %48 Chp:%24 Mhp: %11 Hdp: %9 İp:%6 Sp: %1 Diğer: %1
        Defalarca 24 Haziran seçimi sonuçlarını önemsemediğimi, kimlik politikası ve hamasete sıkışmış siyaset dolayısıyla seçimlerin daha öncekilerle benzer bir sonuç vereceğini, İnce’nin parlatılan kampanyasının bir balon olduğunu ve seküler mahallenin yine düşkırıklığı yaşayacağını yazdım ve şunu söyledim: “AK Parti ve Erdoğan bir dönem daha sürdüremeyecek, iki yıl kadar sonra erken seçimlere gitmek zorunda kalacak ve bu halk AK Parti’yi sandığa gömecek.” Bu öngörümün arkasındayım. O arada sen FETÖcü ithamıyla zindana tıkılmış gazetecilerin birer birer serbest bırakılmasını, bunun ardından gelecek “Darbede doğrudan rol almışlar dışında. . .” türü bir cümleyle başlayacak toplu tahliyeleri nasıl açıklayabileceğini şimdiden düşünmeye başla. Çünkü, eğer hislerim beni yanıltmıyorsa, dünya lideriniz yeni bir U dönüşüne daha hazırlanıyor 😉

        • Hayır, MHP beni şaşırtmadı. Her evden bir oy HDP ye diyen varsa başka bir evden bir oy da MHPk ye gider.
          Saadetteki yanılgı payının sayısal değeri yok biliyorsun.
          İki yıl öngörünü konuşmak için erken.
          Toplu tahliyeler üzerine düşüneyim. Düşünmek iyidir.

      • Gel önce MHP’yi öteleyelim, sonra da şu gerçekte buluşup helalleşelim: “Toplumun ilerici gücü 5-6 sene öncesine kadar AK Parti idi; süreç bayrağın Saadet Partisi’ne geçeceğini işaret ediyor gibi” 🙂

  8. Hamza bey, anketler son iki haftada aniden değişti.
    Bu değişímin sebebi MHP seçmeni Erdoğana oy vermesine bir şekilde ikna edildi. Neden ikna edildiğini bekleyip göreceğiz.
    AKP den MHPye oy kayması diğe birşey kesinlikle yok. AKP nin MHP den çaldığı oyların yarısı dahi MHP ye gelmedi o gelen oylar MHP oyları.
    Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda 7 Haziranda yüzde 40 larda oy alan AKP Kasimda nerdeyise 10 puan oy artırdı.
    Bu oyların sebebi Rahmetli Türkeşin iki oğlu.
    7 haziranda Küçük oğlunu aday göstermeyince MHP oyları geri gitti.
    Kasım seçiminde Tuğrul Túrkeş, ve rahmetli Yazicıoğlunun damadi gibi birçoklarını kazanabilecekleri yerlerden aday gosterdi ve oylarını artirdı.
    Rahmetli yazicioğlu her zaman memleketi olan Sıvasta tek başina seçim kazanırdı.
    Ona gelen oylarda tamamen MHP tabaninin oyları idi.
    Ben burda her zaman yaziyorum benim Ailem MHP kökenli fakat bir kismız Bahçelinin politikasina ve Irkçılığa karşı en yakin görüşde olan BBP de barajı aşamiyacağindan dolayi bende dahil AKPye oy verirdik.
    Ak parti seçimi hep hille ile kazaniyor.
    Nasílmı? Genelde hiç birşeyden anlamayan örnek Türkeşin küçük oğlu ve onun gibilerini kazanacakları yerlerden aday gösterp diğer partilerden oy almak için.
    Nasıl olsa millet vekil olarak seçtiklerine hesap sorma gibi bir derdi yok.
    Aslinda her ne kadar AKP yazdım isde Erdoğan yapiyor.Onun tek derdi oy A Şenerin dediği gibi “Türkiye diye bir derdi yok o kendi menfaati için Túrkiyeyi raharlikla harcar.”
    Şimdi bakalım ne yapacak A Şenerde meclise girdi Erdoğan’ın korkulu ruyalarından biri ve onun ruhunu iyi biliyor.
    Kazanmak marifet değil 2011 dan sonra Türkiyenin adete kilcal damarlarını oluşturan her görüşten AKP de toplanmış değeri siyasetcileri çeşitli bahanelerle partiden uzaklaştirarak kesip atti.
    Şimdide Bahçeliye muhtac oldu.
    Ben şahsen endişe etmiyorum Bahçeli otoriterde olsa kendini değil Türkiye’yi düşünür.
    Tıpkı her türlü oyunlara rağmen Ülkücü gençliği sokağa döküp 80 den öncesi gibi kardeşi kardeşe düşürmedi.
    Sizce Türkiyedeki Terör eylemlrri neden kesildi? Erdoğan’ın başarisindan dolayimi?
    Hayir Erdoğan değil Bahçelinin politikasından dolayı.
    Şimdide Erdoğanin zindanlara tiktığı insanlar için af getirtırecektir.
    Acaba 15 Temmuz dan sonra Bahçeli devreye girmese idi durum bugünkünden kötümü olurdu iyimi?
    İsterseniz birde bu soruyu tartışalım…. Ne dersiniz?
    Sağlicakla kalin

    • nurdan hanım merhaba. eğer yorumunuz benim dünkü yorumum üzerine ise, yorumumdaki görüşümü tekrar hatırlatmam gerekiyor. Ben mhp ideolojisinin, geçmiş dönemler de dahil, topumdaki karşılığının aldığı oydan her zaman daha fazla olduğunu zaten yazdım. yani mhp oyları mhpnin aldığı oylardan daha fazla. Bunun yanında, akpnin mhp oylarını artırıcı rolünü de yazdım. Yani akpye oy vermiş mhplilerin tekrar mhpye oy verdiği zaten o yazımdaki bir vurgu. iyi partinin oylarının da ağırlıklı olarak mhp ideolojisi taraftarları olduğunu da vurguladım. yani sizin itiraz edeceğiniz bir düşüncem yok.
      – Ayrıca bahçelinin önceki dönemde yandaşlarını sokaktan uzak tutma gayretini de daha önce takdir ettiğimi hatırlıyorum. bu seçimlerde tersi tavrını da unutmadan. yani yandaşlarını sokak olaylarının içinde olmaya teşvik etmesini kastediyorum.
      – terörün bitmesi ile ilgili olarak ise devlet bahçelinin rolü olduğuna dair bir sonuca varabileğim herhangi bir veri yok. bu nedenle sizin “bahçeli sayesinde terör bitti” mealindeki yorumunuzu doğru olarak kabul edemiyorum. yanlış olduğunu da söylemiyorum. belki benim bilmediğim birşeyler biliyor olabilirsiniz. Ancak bilinen hiçbir veri devlet bahçelinin terörün bitmesinde rolü olduğunu açıklamıyor.
      – Ayrıca terörün bittiğine ilişkin değerlendirmenin ne kadar doğru olduğuda bir başka tartışma konusu. Çünkü , eskisi kadar türkiye gündemini oluşturmasa da, dikkatli değerlendirdiğinizde epey şehit olayı var.
      – Bir de kürtlerin, suriyedeki savaşa yönelmiş olma ihtimali aslında pkknın türkiyedeki etkinliğinin eskisinden az görünmesine neden olma ihtimali daha gerçekçi bir değerlendirme olur zannımca.
      – Buna bir de hdpnin, terör eylemlerine yaklaşımının geçmiştekinden farklılığını da eklemek lazım. Yine dikkatli bir değerlendirme hdpnin terör eylemlerine karşı sempati belirtisinin geçmişten daha az olduğunu farkeder diye düşünüyorum. Zaten hdpnin, 2015’ten itibaren, kürt partisi olmaktan türkiye partisi olmaya çalışmaya dönem olarak dikkati çekiyor ki daha önce en fazla %7 gibi olan oylar, “seni başkan seçtirmeyeceğiz” çıkışından sonra %10 barajını geçti. ve o zamandan beridir de oyları, 2015 seçimleri öncesinin üzerinde.
      – Ben bu seçimlerde hdpnin 2015’e göre güç kaybettiğini değerlendiriyorum. Aldığı oyların bir bölümü, muhaliflerin barajı aşması için verdiği emanet oylardır. bu seçimlerde kendi oyları 2015’in altında,ancak 2015 öncesi oylarının üstünde diye değerlendiriyorum. Hdpnin bu seçimlerde oylarının bir miktar düşme nedeni de, hdp, 2015’de türkiye partisi olma yolundaki seçiminden sonra hdpli birkaç aptalın, canlı bomba cenazesine ziyareti gibi, terör ve terör olaylarına karşı eski yaklaşımını gündeme getiren görüntüleridir.
      – Hdpnin birden bire pkknın güdümündeki bir partiden pkkdan bağımsız bir parti haline dönüşmesi, dahası da türkiye partisi olması öyle birgünde başarılabilecek bir durum değil. ancak bu çabasının desteklenmesi gerekiyor diye değerlendiriyorum. Bunu hdpnin başarısı için değil, ülkemizin, demokrasinin, insan haklarının gelişimi için, ölümlerin son bulması için, terör için harcanan kaynakların ülke kalkınması için kullanılması için yapmak gerekir ki ben de bu çerçevede oyumu hdpye verdim. Yoksa hdpnin yaptığı hatalar ile ilgili olarak yığınla eleştiri yazısı yazdım. Mesela ahmet nesine bu konuda eleştiri içeren birkaç mail gönderdim. (bu bilgiyi yandaşlar için yazdım. hani diyorlar ya, “hdpye eleştiri getirmiyorsunuz” diye. oysa burda hdp eleştirisinin hiçbir anlamı yok.)
      – 15 temmuzdan sonra bahçelinin nasıl devreye girdiğini ve bunun nasıl bir sonuca yol açtığı ile ilgili ise doğrusu hiçbir düşüncem yok. ayrıca sizin neyi kastettiğinizi de anlamadım. af olayı için ise “kader mahkumları” deyimini kullandığını hatırlıyorum. bu kader mahkumlarının 30 bin kadarının da cinayet hükümlüsü olduğunu biliyorum. siz, devlet bahçelinin terörün bitmesindeki rolü olduğuna, 15 temmuzdan sonra devreye nasıl girdiği, devreye girince nelerin nasıl değiştiği konuları hakkında ve af ile neyi, neden hedeflediği konularını yazarsanız onlar üzerine ayrıca tartışırız.
      – Ben akp hariç, hiçkimsenin ülke sevgisi üzerine “hayır onun ülke gibi bir derdi yok” diye düşünmem. Fakat, öncelikle, “ülke sevgisi” kavramının olayları, olguları açıklamak konusunda hiçbir geçerliliğinin olmadığının yanısıra, “ülke sevgisi”nin hiçbir işi doğru yapmaya yarar etkisinin olmadığını da düşünüyorum. Bunlar da biraz daha felsefi konular ancak durum bu. Çünkü zaten herkes bu ülkeyi seviyor ve herkes de bir diğerinin ülke sevgisini sorguluyor. İnsanlar vatana ihanet olsun diye fetullah gülen taraftarı, akpli, mhpli, chpli veya hdpli olmuyor. Hatta pkklı olmalarının temelinde bile vatana ihanet edelim duygu ve düşüncesi yok. Bu gerçeği kabul edersek, “devlet bahçeli ülkeyi çok seviyor” gerekçesinin saçmalığı zaten ortaya çıkar. Devlet bahçeli, benim gözümde, herşeyden önce ülke derin devletinin adamıdır. tıpkı doğu perinçek gibi. ve ülkemizdeki derin devletin ise cia ile ciddi yakın ilişkileri var. Zannediyorum, vatan sevgisinden bahsedilecekse bu durumun da ayrıca dikkate alınması gerekiyor. Ayrıca benim akrabalarım arasında da epey mhpli vardır. yani o kesime çok da yabancı değilim. tıpkı islamcılardan epey arkadaşım olduğu ve o kesime yabancı olmadığım gibi.

      • Hamza bey tekrar merhaba, ben sizin bugün kü yorumunuzda kafaniza takilan soruları bildiğim kadari ile cevaplamaya çalışmıştım.
        Bunu şöyle açiklarsam daha iyi olur, sizin yorumunuza itiraz ettiğimden değil sizin sorduğunuz yani kafanıza dakilan bir kaç soruyu kendi bildiklrrim ile açıklamaya çaliştım.
        Birde ben terör bitti demedim “terör kesildi”dedim.
        Bahçelinin gerçek yüzünü onu desdekliyenler görmeleri içi Bahçeli Yalnış yapmaktan çekinecektır.
        Benim arzum çekinmemesinden yana çünkü onun senelerdir bir türlu gerçek yüzünü görmeyen taraftarlarına göstermesinden yanayım.
        Kendi ailemden bir örnek, Meral Akşenerle birlikte hepsi MHP den ayrıldı benim bir kiz kardeşim hariç,onun için Bahçeli çok iyi ve hiç kimseye inanmaz, ha Erdoğana oy vermeye gelince onu “HİÇ KİMSE” ikna edemedi ve diğerleri gibi ona oy vermedi, sadece MHP ye oy verdi. Benim arzum Bahçelinin otorite ve diktatör olan gerçe yüzünü görebilmesi, fakat göreceklerine oek ihtimal vermiyirum.
        HDP ye gelincede ben sizinle ayni fikirde değilim Demirtaş HDP yi Kürt partisi olmaktan çıkarıp Türkiye partisi yapmiştı. Veya yaptı.
        Peki dağa kaçırılan gençecik Kürt çocuklarını ikna edebilmek ve onların yalnış yolda olduklarını anlata bilmek için sizce ne yapmaları gerek o terör örgutu ile irtibata geçeceklerki barış saglasınlar.
        Esasen Türkiyede PKK nin bitmesini istemeyenler var onu için PKK bitmiyor, ve olan milletin evlatlarına oliyor.
        Kimlerin istemedığini 2015 Kasım ve 2018 24 Hazirani seçimlerini baz alirsak daha iyi anlarız.
        Bakin Kanada PKK yi terörist olarak kbul etmiyor ve Türkiyeden pkk lilar buraya geldikten sonra gerçek oyunları göriyorlar ve yalnıştan döniyorlar.
        Fakat ellerinden hiç birşey gelmiyor aillerine can güvenliğini zora sokup başlarına bir şey gelmesinden korktuklari için.
        Kanadadaki PKK derneklerini İran desdekliyor.
        Eğer dişarda ve içerde olsun at gözlülerini çıkara bilsek herşeyi daha iyi göürüz.
        Ben şahsen bunu yapmaya çalışıyor um,bunda ne kadar başarılı olurum onu anca Allah bilir.
        Esenlikle kalin.

  9. sayın İnce klasik chp li olmadığını seçim sonuçlarını biraz kaba bir ifade ile de olsa ”Adam kazandı” sözüyle tartışmalı olmaktan çıkardı bence bu çok önemli bir fark çünkü bütün seçim sonuçlarını tartışmalı hale getirmek chp klasiğidir. ama bunu yapmadı, kazananı tebrik etmek gerektiğini ifade etmesi ve sayın Cumhurbaşkanını arayıp tebrik etmesi nedeniyle sayın İnce takdiri hak ediyor.Bütün siyasi liderlerimizden seçim akşamı (ertelemeden) bir açıklama bekliyoruz seçmen olarak. sadece birinci veya kazanan parti konuşuyor diğerlerinden ses çıkmıyor bence bu seçmenlere yani bize haksızlık bir teşekkürü çok görmesinler seçmenlerine ve bunu da ilk akşam yapsınlar

  10. başarısızlığın sahiplenilmesi derken; önce başarısızlığın ne olduğu ve kimlerin başarısız olduğunun tespit edilmesi lazım, sonra da bu başarısızlık ölçütüne göre başarısız olanlardan kimlerin başarısızlığı sahiplendiğinde neler yapması gerektiğinin tespiti gerekiyor.
    – Önce ben kendi açımdan baktığımda, akpnin, %50’nin üzerine çıkmasının mümkün olmadığını, ikinci turda da muhalefetin başarılı olacağını yazdım.
    – Bu tespiti yaparken de kendimce bir mantık güttüm. Daha önce, yasalar çiğnenerek 1.5 milyon mühürsüz oy kabul edildiğinde erdoğanın %51 küsür oy alabildiğini, bu seçimde ise daha fazla hileye ihtiyaç duyduğunu yazdım. çünkü ekonomide pekçok olumsuz gelişme vardı, bunun yanında da muhalefette bir kıpırdanma vardı.
    – Ayrıca ak partinin seçim meydanlarındaki boşluğun, (sadece akpnin değil, aynı zamanda erdoğanın seçim çalışmalarında da), vurgulamıştım. Kitleler hem daha azdı (öncekilerin nerdeyse yarısı kadardı) hem de daha coşkusuzdu. Coşkusuz kitle demek, oy verme kararı çok güçlü olmayan ve çevresine oy verdirme motivasyonu düşük olan kitle demektir. Muhalefet açısından ise durum tam tersi idi. hem meydanlar tıkabasa dolu hem de kitleler coşkulu idi.
    – Ayrıca seçim anketlerinin ortaya koyduğu da bir gerçek vardı. Bu durum anketlerin tahmin yanılmasının ötesinde, insanlara anketlere katılım oranının düşük olmasıydı. Nitekim anket şirket yöneticilerinden bir tanesi, eskiden 40 kişiden 1 anket yapılabilirken, bu son anketlerde 120 kişiden 1 anket yapabildiklerini açıklamıştı. Ülkemizdeki korku ortamı dikkate alındığında anketlerde mhp ve akp’ye verilen oy oranlarının gerçekten yüksek görünme ihtimali yüksekken, görüş bildirmekten kaçınan ve kararsız görünenlerin muhalefet seçmeni olma ihtimali, yani muhalefetin oy oranlarının anketlerde çıkandan daha yüksek olması gerektiği ortadaydı.
    – Ayrıca bütün bunlara rağmen, anketlerde muhalefetin oyunun toplamının %58 etmesi gibi bir gerçek de mevcuttu.
    – :Bunlar dikkate alındığında akpnin %50’ye ulaşma ihtimali, birtek şekilde mümkün olabilirdi. o da hile ile.
    – Bir önceki yorumumda mhpnin oyları hakkında yanıldığımı kabul etmiştim. Çünkü akp tabanından mhpye kayma ihtimalini gözden kaçırmıştım. Çünkü mhp ideolojisinin toplumdaki kabul oranının mhpnin aldığı oylardan daha fazla olduğu gerçeğini tahminde unutmuştum. Ancak bu durum mhp oylarının artmasını açıklasa bile erdoğanın %50’nin üzerine çıkmasını açıklamıyor. Çünkü, evet mhp ideolojisinin toplumdaki ağırlığı, aldığı oylardan daha fazla ama bu ideolojiye mensup insanların önemli bir bölümü de iyi partiye kaymıştı.
    – Seçim önceki tahminlerimdeki mantığımı çürüten, seçim sonrasında da herhangi bir durum olmadı. Yani seçim sonuçlarından bağımsız olarak düşündüğümde, hala erdoğanın %50’yi aşmasını mümkün görmüyorum. Benim mantığımın yanlışlığını ortaya koyan herhangi bir veri, bilgi yok. Yani erdoğanın %50’nin üzerine çıkmaması gerekiyordu. Yani, önceki yorumunda dile getirdiğim hile olayı, ya da benim hesaplarıma dahil etmediğim, bilmediğim, dahası da kimsenin bilemediği başka mekanizmalar olması lazım.
    Şu ana kadar başka herhangi bir mekanizma ortaya çıkmadı. belki vardır. fakat şu an başka bir etken ortaya koyan hiçkimse yok. yani varsa bile hiç kimse bilmiyor. Seçim sonuçlarında akp ve mhp lehine oluşan başka bir etken yoksa, tek unsur seçim hilesi kalıyor.
    – muharem ince, “Seçim hileleri var ama 10 milyon oy çalmamışlardır” mealinde bir söz etti. İnce fizik hocası olabilir ancak incenin matematiği epey zayıf. oysa erdoğanın %50’nin üzerinde oy alabilmesi için sadece 1 milyon 300 bin hile yeterli oluyor. 10 milyon değil. 2 milyonluk bir hile ise benim tahminlerime cuk oturuyor.
    – Yani eğer hile yoksa, ben şahsen, erdoğanın kazanmasını sağlayan geçerli bir unsuru bulmakta başarısız oldum. bu konuda bana yardımcı olacaklara şimdiden teşekkür ederim.
    Önce kendimden başladım. diğerler başarısızlıkların neler olduğu, kimlerin başarısız olduğu ve kimlerin nasıl bir bedel ödemesi gerektiği konusunu ise bilahare, bugün veya bir başka gün yazacağım.

    • Gerçekleri göremeyip kendi kendini tatmin ve kandırmaya devam etmenin sonucunda , Muharrem İnce’nin de bahsettiği gibi şizofren hale gelenler, karısı kaçırıldı, zorla mesaj attırıldı, chp lilerin çok olduğu yerlere uçan mürekkepler konmuş iki dakika sonra uçuyor ve benzeri sebepler de bulabiliyorlar. Şizofrenlerde yaratıcılığın had safhada olduğunu bilim söylüyor. Maalesef dünyada şizofrenler sanatçı, ressam vb olurken bizde muhalif, chp li falan oluyorlar.

      • siz cevabı haketmiyorsunuz. bunu size cevap olarak değil, yorum olarak yazıyorum. farkını anlayabilir misiniz?

    • Ne mantık ama Hamza Akyol. Senin mantığının yanlış olduğunu gösteren bir veri yok demek. İnsanlar mitinglere rağbet etmeyince, dolar yukselince seçimi iktidarın kazanması mümkün değil öyle mi? Hele “benim tahminlerim çıkmazsa mutlak hile var, “mantığın yok mu? Senin anlayamadığın, insanların oy verirken ekonomi ve dolar dışında da başka faktörlere bakarak oy vermesi. Onalti yıldır her seçimde muhalefetin “hile”olacak diye duyurup, kaybedince de “bak gördünuz mü hile oldu “diye veryansın etmesi, bunu kanıtlamak için ipe sapa gelmez her bulguya yalan yanlış demeden sarilmasi artık öyle kabak tadı verdiki. Gülünç oluyor yaaaa……”ortaya çamur at sonra aksini gösteren veri yoksa dediğim doğrudur de. Neler duyacağız daha bakalım.

  11. Başarısızlık kelle götürmez bizde.. Zaten başarısızlığı kabul eden de çıkmaz…
    aynaya bakıyor musunuz sayın Koru?

    • Ne güzel tatlı tatlı konuşuyok şurda…
      Ne diye çomak sokarsın ki tekere yahuuuuuu !
      Olmaz ki…. Böylede yapılmaz kiiii…
      Yazacak başka şey mi bulamadın şu koskoca dünyada…

  12. Kılıçdaroğlu kendisi için dillendirilen İSTİFA çağrılarına ” Partililer karar verir ” diyor. Ama her ne hikmetse muhalefette geçirdiği süre içinde , hükümeti ve devlet yönetimiyle ilgili her olumsuz gelişmede İSTİFA yaygaralarını basıyor , kendisi dışındaki kişilerin istifasını isteyebiliyor. Yani maalesef EMPATİ yapmıyor, işine geldiği gibi davranıyor. Tek adam rejimine gidiyoruz diyen Sn.KILIÇDAROĞLU , koltuğa yapışmış inmek istemiyor , Sn. Muharem İnce de Kılıçdaroğluna ayıp olmasın diye uyumlu bir görüntü sergiliyor. Ancak bu uzun sürmez , CHP de yerel seçimler öncesi bir fırtına kopması bekleniyor. Hele ki AKP ‘nin İMAR BARIŞI vaadi çok kapsayıcı olursa belediyelerde de CHP umduğunu bulamayacaktır. Tabi biz de CHP ye aslında haksızlık yapıyoruz. Bu koltuk mevzusunun hiç tartışılamadığı MHP gibi partimiz de var. Vatanı , milleti kurtararak en uzun koltukta kalma rekoru kıracak Sn. Bahçeli. Allah uzun ömür versin ama koltukta daha da devam edeceğe benziyor. Başarısız olanların gidip taze kuvvetlerin gelmesinin mümkün olmadığı bir siyasi sistemimiz var. Bu da kötünün iyisinin uzun yıllar başımızda durabilmesinin tek sebebi. Başarısız olanın istifa etmesi kültürünün yerleşmesi gerekiyor. Uzun yılları kapsayan Türk siyasi yakın tarihine 1950 den itibaren bakalım , aklımıza gelen isimler : İsmet İnönü , Adnan Menderes , Bülent Ecevit , Süleyman Demirel , Alparslan Türkeş , Necmettin Erbakan , Turgut Özal , Muhsin Yazıcıoğlu , R.Tayyip Erdoğan , Devlet Bahçeli , sayabildiğimiz akılda kalanlar. Yani 70 yıllık bir siyasi geçmişte topu topu 10 kişi. Bu üzerinde durup düşünülmesi gereken bir durum olsa gerek.Mesut Yılmaz, Tansu Çiller , Deniz Baykal gibi siyasetçileri saymadım. Lider vasfında siyasetçi çok az yetişiyor. Çünkü liderler arkadan gelen nesile koltuğu pek bırakmak istemiyorlar.

  13. Fehmi Bey’in şu tespitine katılıyorum:
    “Kendileri söylemiyor, ama ben yazayım: Ayrıca CHP, bu seçimde, kendi başarısını gözetmekten çok iktidarı zora sokmayı önceleyen bir stratejiyle hareket etti.”
    Bana göre CHP açısından bu strateji
    yanlış da değildi.CHP parti olarak tek başına mecliste çoğunluğu sağlayamayacağına göre Ak Partinin vekil sayısını azaltmayı,muhalefetin toplam vekil sayısını artırmayı amaçlayan bu hamle,yani HDP’yi meclise sokma hamlesi
    stratejik bir hamleydi.Nitekim sonuç da aldılar.CHP böyle yapmasaydı belki kendi
    vekil sayısı 5-10 fazla olurdu ama,Ak Parti
    350’yi bulurdu.
    Yanlış yorumlamıyorsam Fehmi Bey,CHP
    böyle yapmakla iyi yaptı demek istiyor.
    Ben bu sonucun CHP ve HDP açısından
    iyi,fakat memleket açısından iyi olmadığı kanaatindeyim.
    HDP’yi meclise sokmanın günahı da
    sevabı da CHP’ye ait olmuş oluyor.
    HDP’nin PKK ile bağı olmasa,PKK’nın
    siyasi kolu görüntüsü vermese meclise
    girmelerine kimsenin bir diyeceği olamaz.
    PKK’nın Kürt halkına yaptığı zulmü ne tarihte,ne günümüzde hiç kimse yapmadı.
    Bu sebeple HDP’ye Kürt halkının siyasi temsilcisi gözüyle bakamıyoruz.
    Bölge halkının verdiği oylar ne olacak denebilir.Ben bölge halkının HDP’ye verdiği
    oyların çok önemli bir kısmının hala korku ve PKK baskısı ile olduğu kanaatindeyim.
    Ak Partili bakkalın elektrik direğine bağlanarak kurşunlanması bunun bir delili
    ve son örneğidir.
    HDP’ye oy veren bölge halkını
    suçlamıyorum.Çünkü bu noktada Devletin
    de zaafları var.Devletin ne yapıp edip
    terörün kökünü kazıyıp bölge halkının
    emniyet ve güvenliğini sağlaması gerekiyor.
    Teröre başvurmadan herkesin her görüşü
    dile getirmesinde bir sakınca görmem.
    Ama silahla,terör desteği ile siyaset yapılmaz.Medeni dünyanın hiç bir tarafında siyasi partisi de olan bir terör örgütü yoktur.

  14. Kılıçdaroğlu bir daha yakalıyamıyacakları bu fısatı yitirmek istemeyecektir. Fakat bunun (Kılıçdaroğlu’NUN) BİR HESABI VARSA, ÖTEKİ’ü (m.iNCE)’ nin de bir hesabı vardır. Yalnız, M İnce Ak Parti için daha çetin ceviz olur, gibi duruyor.
    Partiler “tek adam”lar yüzünden lider yetiştiremiyor. Esasen, Ülke (eğitim sistemi) vasıflı adam yetiştiremiyor, yetiştirse de, ya bünyesinde barındıramıyor veya siyasi kaprislere feda ediliyor.
    K.Kılıçdaroğlu ” KOLTUK SEVDALISI’nın Partide, asla yeri yoktur”, diyor. Fakat, dönüp, Partiye, hatta Meclis’e bakıyor mu acaba ? Oradaki AYNAlar çok küçük, yoksa mikrobik mi ? i

  15. Çok bilmiş aklıevvellerimiz batı demokrasilerinde kaybeden parti liderinin ıslık çalarak bürosunu toplayıp, ceketini omzuna atıp evine gittiğini ve torun/torbasıyla vakit geçirdiğini söylüyorlardı. Senin orman kibarına bakacak olursak, 8de 8 yapmış ama bırak çekip gitmeyi sanki iyicene gelmiş gibi, haksız mıyım nurdan?

  16. sayın inceyi pek çok alanda eleştirmek mümkün ancak seçim sabahı herkesin karşısına geçip yenilgiyi adam gibi sahiplenmesi, seçim sonuçlarının kendi verileriyle uyumlu olduğunu itiraf etmesi bence onu partinin doğal lideri yapmıştır. eğer incenin bu davranışı olmasaydı ve geceden ” adam kazandı ” itiraf etmeseydi chp mevcut yönetimi bu seçim gecesinde de yapmaya çalıştığı gibi seçim sonuçlarında hile vaveylası ile milleti hem yanıltacak hem sokağa dökecekti, ertesi günü de yine çamur at izi kalsın hesabı aym ye seçim iptali için başvuracaktı. işte bu eğitimli chp zekasıdır.
    bir başka zekası da daha önce yazdığım gibi her evden bir oy hdp ye çağrısıdır, böylece akp nin meclise daha az mv sokmasını engellemeye çalışmıştır. daha çok chp mv hedeflemek yerine terör örgütünün partisini legalleştirme çabası da bir chp aklıdır…
    seçimin kesin kaybedeni önce chp dir.
    öncelikle kendi oylarını düşürmüştür.
    adayı kazanamamıştır.
    sorunlu bir muhalefet profili ortaya çıkmasına neden olmuştur.
    muhalefet cephesine bakalım, ittifak falan kalmadı , zaten attığı 3 kapağı saymazsanız saadet ortada yok. chp, ip ve hdp. şimdi bu partiler nasıl ortak bir muhalefet aklı ortaya koyacaklar dersiniz??? ben çok merak ediyorum doğrusu… ip hdp ile birlikte çalışabilecek mi mesela. beklenen oyu alamamasının, bu oyların MHP ye gitmesinin ana nedeni hdp ye fazla ses çıkarmamayı tercih etmesi değil mi? bu seçim sonuçlarından sonra hem chp hem ip hdp ile rahat- ortak çalışamayacaklar bence. akp-mhp-bbp hatta zaman zaman ip in katılımıyla hdp pasifize olacaktır. olmalıdır. geriye ne kalıyor % 30 luk bir muhalefet. muhalefet olmayı bile başaramamış bölük pörçük bu tablonun mimarı kim??? güçlü bir muhalefete sahip olamamak hepimizin kaybı değil mi??? ve bütün bunlara bakarak sayın kemal diyor ki seçimin kaybedeni akp dir. sözün bittiği yer burası değilse neresi…
    yeni sistemde partilerin kimlikleri giderek silikleşecek, daha çok bloklar kalacak. dolayısıyla uyumlu kimliklerin bir araya gelmesi çok önemli. akp ve mhp arasında sorun çıkmasını umanlar durumu net anlayamayanlar diye düşünüyorum, devlet ve hükümet artık farklı değil. ancak özellikle chp nin bunu anlaması için daha çok zamana ihtiyaç var gibi gözüküyor…yönetim değişmezse. değişir mi??? kaset skandalı ile getirilen yönetim istenileni verdiği sürece zor. ancak umut her zaman vardır, olmalıdır…

    • Muhalefet liderinin kifayetsizliği her ne kadar iktidarın işine yarıyormuş gibi olsa da memleket kaygımız ve sevgimiz hasebiyle gerçekten alternatif olabilecek bir b takımına hep ihtiyaç vardır diyorum. Ama bu saatten sonra aklıbaşında bir muhalefet aramaya çıkmaktansa, kilit partimiz mhp nin yürütmeye isabetli bir istikamet tayin edebilmesini umalım daha iyi…

      • ısrarla muhalefeti eleştirmemin sebebi asla muhalefet düşmanlığı değildir, iyi, kaliteli, doğru noktalara muhalefet eden, ülke çıkarı için gerektiğinde işbirliği yapan, ülke menfaatlerini önceleyen bir muhalefetten biz fayda göreceğiz, tam tersinden biz zarar gördüğümüz gibi.
        derdimizi anlatamadık gitti, ben ona yanıyorum.

    • Herhalde sistemin CHP gibi bir muhalefet partisine ihtiyacı var ki hep elde tutuluyor, oysa reelde böyle bir karşılığı yok CHP’nin.. yok çünkü; bu zamana dek etkili bir muhalefet ortaya koymamıştır zaten. Pekiyi, MHP ve BBP’nin de içerisinde yer aldığı milliyetçi muhafazakar! blokun karşısında bir muhalefet gücünün olması gerekmiyor mu..daha iyi bir muhalefet gücü ortaya çıkacağı ana kadar ”en iyisi bu” mu denilecek.
      Hoş, şimdiden Bahçeli’nin, partisini, hem kilit hem de denetleme ve dengeleme konumunda görmesi bir nevi muhalefet görevi de bize ait der gibi oldu. Akabinde yaptığı ”meclise girmek ve Erdoğan’ı cumhurbaşkan seçtirmiş olmakla” amacımıza ulaştık dedi. Yaptığı açıklama ile bunu daha açık dille ”niyetin” erkenden ifşası olarak gören Bahçeli genel başkan yardımcısını görevden azletmekle ilk kelleyi de almış oldu.
      Bahçeli’nin gücüne bakın! Hem muhalefet, hem denge ve denetleme, hem de siyasete yön veren bir güç. Erdoğan’ı ‘o’ na muhtaç bırakan siyaset mühendisliğini görebiliyor muyuz? Bu tablonun asıl müsebbibi ismen var olup cismen olmayan muhalefettir ve oda CHP’dir ki artık bu yükü taşıyamaz..
      Çözüm: Muhafazakar yapı ki, bu ülkenin yüzde 70’ne tekabül eder, kendi içerisinden bir muhalefet bloku/partisi çıkarmalıdır ve yeni sistemde bu Türkiye’nin elzem bir ihtiyacıdır. Bu, seçim arefesinde belki Gül’ün liderliğinde ilk adımını atmış olacaktı, lakin o hareketi şeytanlaştırarak veya Erdoğan karşıtlığına/düşmanlığına indirgeyerek akim bırakıldı. Yoksa başkanlık sisteminde CHP ve ideolojisinin karşı bloku oluşturacağını mı sanmış olduk?
      Şimdi Akşener dizlerini dövüyordur zahir, böyle bir muhalefet blokunun gerçekleşmesine engel olduğu için. Bu tavrıyla yasama denge, denetleme gücünü de cumhurittifaka altın tepsiyle sunmuş olduklarını anlamışlardır sanırım, ama pazar kapandı.
      Bahçeli’nin seçimden sonra tez elden tavır koyması, Cumhurittifakın öyle kolay yürümeyeceğinin emareleri.
      Demek biz acele davranmakla ”topal” bir sistem inşaa etmiş olduk ve bunun sıkıntılarını yaşayacağız..hem döviz kuru ile domates ve soğan fiyatlarının bozulan ekonominin göstergeleri olarak karşımızda duruyorken seçim sonrası bile- ‘bu böyle gitmez’ dedirtiyor insana.
      He rşeye rağmen seçimler, ülkemize hayırlı olsun

      • ana muhalefetle ilgili bütün ümidim incenin ince düşünmesini ummaktır. chp markası ile yol alamayacağını, partinin bagajını boşaltamayacağını, vesayetini aşamayacağını görmesidir. chp bölünmelidir. basit ve net. içinden toplumu anlayacak, en azından sağlıklı muhalefet yapacak bir kesimin ayrı bir partiyle yürümesidir. ince bunu yapabilir, bence başaradabilir. ancak mevcut chp de kötücül düşünce kanser misali bütün organları sarmış, yaşama şansı olduğunu düşünmüyorum…

        • Chp içi muhalefetin önde gelen temsilcisi m.incenin tüm kongre adaylıklarının ve tepkiselliğinin mevcut lider dersimli kemalle danışıklı dövüş olduğunu görüyorum. Bu bağlamda kendisine umut bağlamak da nafile olacaktır…

          • başarabilir demekten kastım iktidara yürümesini ummak değil, endişe etme. bir parça daha eli yüzü düzgün bir parça daha akılcı muhalefet ummak. bırak o kadar ümidimiz olsun. en azından seçime hile karıştı saçmalıklarından kurtuluruz…

        • CHP için aynı noktadayız..onun için muhafazakar kanat muhalefet gücünü de kendi içinden çıkarabilmelidir artık.. yada toplumsal yapı, daha demokratik bir muhalefet gücü çıkararak… aksine karşısında muhalif bir yapı bulamayan iktidar, istenmese de başka adlarla anılacak veya meydanı boş görmüş misali yaptıklarıyla istenmeyen sıfatı üzerinde bulacaktır.
          Yeni sistemimizin en eksik kalan tarafı ‘muhalefet gücü’ bir an önce tesis edilmelidir.

          • Haklısınız hocam lakin , AKP taraftarları böyle bir durumda direkt olarak ” HAİN ” damgasını yapıştırıyor. Bu damgayı yapıştırırken dayandıkları gücün ne olduğundan bahsetmeye gerek yok herhalde. O yüzden Sn. Recep Tayyip Erdoğan bu işi bırakmadan dediğiniz şeyin gerçekleşmesi imkansız. Ya daha iyi bir lider çıkıp milleti peşine takacak , millet ” HAİN ” laflarına aldırmayacak , ya da hak vaki olana kadar devam gibi görünüyor .

          • çok sevdiğim bir hocam sayın cumhurbaşkanım için bunlar öncü kuvvet kızım bunların arkasından azizanlar gelecek derdi. her dediği çıkardı. umut her zaman vardır…

        • Katılıyorum ve paylaşıyorum… “Hal itmediler bu lügazın sırrın kimse/ binlerce kafile geldi geçti hukemadan fuzeladan”

      • Evet, ince nasıl dersimli kemale karsı danısıklı bir muhalefet sergiliyorsa, dersimli kemal de iktidara karsı sanki danışıklı bir muhalefet yürütüyor. Sonuçta herkes kendi yerinde sayıp duruyor. Tüm bu manzaraya rağmen icraat yapmayı da göze alabilen bir hükümetimiz var diye ne kadar sevisek azdır:)

  17. Kim kazandı?
    Seçimi SP dışında herkes kazandı. CHP oyunu korudu, başkan adayı %8 oyu artırdı. Böylece CHP de yeniden ümit verdi. Muharrem İnce’nin siyasetini takip ederlerse başarı şansları vardır, demektir. Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu ile anlaşırsa parti oturmaya başlar.
    HDP tüm dışlamalara ve saldırılara rağmen barajı geçti. Mecliste güçlü bir şekilde devam etmektedir. Bu da onun başarısıdır. Bizim değil, onu dışlayanların bu durumu değerlendirmeleri gerekir. HDP’yi yok etmeye çalışma yerine onu devletimize ısındırma siyasetini gütmeliyiz.
    MHP kazanmıştır. İki bakımdan kazanmıştır; biri İyi Parti %7 kadar oyu alıp götürdüğü halde barajı geçecek oy almıştır ve anahtar parti olmuştur. Beş yılımız onun dedikleri ile geçecektir.
    Aslında AK Parti kaybetmiştir. Kendi oyları %40’lara kadar düşmüş. Erdoğan MHP ile AK Parti’nin toplam oyundan az oy almıştır. Resmen AK Parti ve Erdoğan kazanmıştır. Fiilen ise ikisi de kaybetmiştir.
    AK Parti seçimi fiilen kaybetmiştir. Halk onu iktidardan indirmemiştir ama 7 Haziran seçimlerinde yaptığı ihtarı yapmıştır. Evet, halkımız diyor ki “AK Parti biz seni destekliyoruz ama gidişin yanlıştır, düzel.” Bu yanlışlar nelerdir?
    1) OHAL yanlıştır.
    2) Devlet başkanının aynı zamanda parti başkanı olması yanlıştır.
    3) Yap-işlet-devret modeli yanlıştır.
    4) Faizsiz kedileşme ve selem sistemi getirmeden faize savaş açmak yanlıştır.
    Kim kaybetti?
    Saadet Partisi kaybetti. Ona “Sen yoksun! Bu kadronla, bu siyasetinle varlık göstermeyeceksin.” dendi.
    Burada kaybeden Gülenciler olmuştur. Risale-i Nur şakirtleri şunu anlamalıdırlar ki artık Gülen’in Türkiye’de hatta dünyada bir daha yeri yoktur. Risale-i Nur şakirtleri yeni önderlerinin etrafında toplanmalıdır, Milli Görüş’e, Adil Düzen’e, Akevler’e karşı olmayan, Sermaye ile iş birliği yapmayan bir kadro ile.

    • size yorum yazanları okumak en azından cevaplamak zahmetine katlanmadığınızı gözlemlememe rağmen sizden çok sizi okuyanlar için yorumunuzu yorumlamak istedim. itiraz ettiğim bir nokta var da…
      hdp dışlamalara rağmen barajı geçmiştir bu hdp nin değil ona oy isteyen chp nin başarısıdır. bu onu dışlayanların meselesi değil bilakis sizin meselenizdir, bilakis sizin durumu değerlendirrmeniz gerekir. neden?
      çünkü HDP’yi yok etmeye çalışma yerine onu devletimize ısındırma siyasetini gütmeliyiz diyorsunuz da bunu sizin istediğiniz kadar onların da istemesi gerekmez mi peki??? ibadi pkk yı silah bırakmaya çağırırken her gün şehit vermeye devam eden bu ülkenin chp sayesinde meclise kapak atmayı başarabilmiş hdp nin de ve saz arkadaşı chp nin de silah bırakma çağrısı yapması gerekmez mi??? onlardan hala herhangi bir pişmanlık cümlesi duymamışken, ölen sayısız insanın kanı kurumamışken siz ısındırma faaliyeti derken ne kastediyorsunuz anlamak mümkün mü??? hendek siyasetini bunca devletten mağdur olmuş bölge halkı bile kabul etmez oy vermezken siz neyi ısındırmaya çalışıyorsunuz allasen. biz özerk olacağız, bu topraklar üzerinde kürdistanı kurup bağımsız olacağız ve batıya çalışacağız diyenler için neyi ısındıralım??? bagajlarında silah taşıyanlar için, belediye makinaları ile hendek kazanlar için, bağımsızlık rüyası adına kan dökenler için, ve bütün bu vahşetin ardında siyaseten duranlar için ısındırma siyaseti gütmeliyiz öyle mi???
      her gün şehit haberi geliyor sayın karagülle, bugün de şehitlerimiz var. şehit ailelerine bugün bir telefon açın ve ısındırma siyaseti gütmemiz gerektiğini söyleyin olur mu? verdikleri cevabı duyacak yüreğiniz varsa şehit cenazelerine bazı çelenklerin neden kabul edilmediğini de belki anlarsınız. umut her zaman vardır.

      • Eski türkiyenin eskimiş düşünce kalıplarıyla bugünleri anlatmaya çalışan karagüllegillerin eskiden olduğu gibi şimdi de ayakları yere basmıyor anlaşılan. Lakin yeni türkiyede yönetimi belirleyen başat aktörün tüsiad/imf değil de milletin kendisi olduğu gerçeğine bi nebze olsun yaklaşabilmiş gibi görünüyorlar. Nihayet milli iradenin belirleyiciliğini olumlaması gerçekten umut verici! Ee, çıkmadık candan umut kesilmezmiş tabi:)

      • Didem hanım selamlar.
        Karagülle 91 yaşındadır. Her hafta 50 sayfa cıvarında tefsir, makale ve yorum yazmaktadır. Çok yaşlı olduğu için yazıları klavye hataları ile doludur. Bir iki arkadaş görev bölümü yaparak bunları düzeltiyoruz ve ondan sonra yayınlanabilir hale geliyor. Kendisine yapılan yorumlardan asla haberi de olmuyor. Hatta bayramda bana “benim yazdığım yorumlar yayınlanıyor mu” diye sormuştu.
        Bilvesile tekrar selam.

        • hüseyin bey, ben de hem selamlarımı hem saygılarımı hem zatıalinize hem Süleyman beye sunarım. kendisini yorumlarından tanıyorum yaşı hakkında da bilgim yoktu doğrusu.
          kürtlerin meclisimizde temsil edilmesi kuşkusuz çok önemli ve öncelikli bir mesele. bu ülke bütün kışkırtmalara karşın barıştan yana irade gösteren kürt kardeşlerine çok şey borçludur. ancak bu temsil için hdp den medet ummak yerine hüdapar gibi terörle arasına mesafe koyan partileri desteklemek, onlara arka çıkmak hepimizin görevi olmalıdır diye düşünüyorum. bu yorumumu selamlarımla birlikte kendisine iletirseniz çok sevinirim. muhafazakarlardan bu yorumları duymak beni gerçekten çok üzüyor.
          selamlar
          saygılar…

        • Demirelin 40 yıllık saltanatında şapkasını alip gitmekten başka bir marifeti görülmemiş, ıslık çalabiliyor muydu bilmiyorum:) girdiği her seçimde istisnasız en önemli vaadi ankara-istanbul hızlı treniydi. Elbette gerçekleşmeyen bir projeydi ve kimse de bir kez olsun yüzüne vurmamıştır! Zaten hatırlayan da yoktur. Bu hükümet aynı projeyi kısa sürede hayata geçirdi ve yht yi kullanan nice utanmaz muhalifin küfür hakaretlerine maruz kaldı, kalıyor. Yht projesinin mimarı, türkiyenin yetişmiş en iyi demiryolcularından biriydi ve ilk seferlerden birinde meydana gelen şüpheli bir kaza yüzünden istifa etmişti. Nihayet mahkeme kararıyla aklanmış ve sonra yine göreve iade edilmiş, bugünkü kullanmakta olduğumuz hızlı tren ağını şantiyelerde yatıp kalkmak suretiyle inşa edebilmiştir. Benim hatırlayabildiğim tek onurlu istifa budur ve galiba halen akp milletvekili. Bir de önceki bir seçimde mhp baraj altında kalınca devlet hoca istifa etmişti ama peşinden çiller ve yılmaz da istifa ettikten sonra birden koltuğuna gene kuruluvermişti. İyi ki de öyle yapmış:)))

        • işte tam da söylediğimiz budur Necmettin Erbakanı, Gümüş Motoru, Süleyman Karagülleyi, Akevleri, Milli Nizam Partisini, Rıfat Boynukalını daha pek çok ismi hatırlanası kıymetli insanı bilmeyenler 90’lık çınar hükmünde Karagülle hocaya sosyal medya mesajı ile ayar veriyor. Bilmemek de ayıp, öğrenmemek te ayıp. Necip milletimiz eskiden beri okumayı sevmez, şimdilerde ise parmak ucu dokunmatik pop kültürü ile hepten okumaz oldu zaten kek ile çay veren olmazsa daha kıraat haneye de gitmezler.

    • sayın Karagülle sende sayın Kılıçdaroğlu gibi düşünüyorsun anlaşılan Ak parti kaybedenlerin arasında. alabilir 16 yıldır iktidar da olan bir parti ilk girdiği seçimde % 34 iken 16 yıl iktidarının sonunda % 43 oy almış nasıl bir kayıpsa el insaf % 1 oyunu artıran parti veya 41 yıl sonra % 30 bandını aştık diye nara atanlar başarılı ak parti başarısız öyle mi başarısız yerine oyunu azaltı demek daha hakkaniyetli olur Ak parti için. seçim sonucunda ülkeyi yönetmeye devam eden lidere de partiye de başarısız demek haksızlık olur, oyunu azalttı demek daha doğru olur

    • Sayın Karagülle , Devletimiz 210 yılı aşkın bir zamandır ( HDP – PKK tipi ) , bölücü ve yıkıcı hareketlerle mücadele etmektedir. Bu sadece günümüzün mevzusu değildir. Tarihten gelen geçmişi de vardır. Her gün şehitler veriyoruz . Bugün de K.Maraşta 2 şehidimiz var. Allah tüm şehidlerimizin mekanlarını cennet eylesin. Bu şehitlerimizi , Anadolu coğrafyasında tutunabilmek için veriyoruz. Şehitlerimiz 20 li yaşlarında boşuna toprağa düşmüyorlar. Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın HDP devletimize ısınmaz. Adamların amacı zaten devleti bölmek ve zayıflatmak. Amaçları Türkiye Cumhuriyeti Devleti , İran , Irak ve Suriye’de Kürt nüfusunun yaşadığı ve ABD yardımıyla işgal ettikleri Türkmen ve Arapların da yaşadığı bir bölgede Sözde Kürt devleti , asıl adıyla ise Büyük İsrail’in uzantısını kurmaktır. Bu amaçta olan , kökleri dışarda olan bir HDPKK dan devlete ısınmasını beklemek saflığın ötesinde nedir ? kalbinizi kırmak istemem. Ancak bunu artık küçük çocuklar bile biliyorlar. Şöyle bir hafızayı yokladığımızda , Osmanlı Devleti döneminde Musul-Kerkük’ ü PKK – HDP nin o günkü koşullardaki uzantıları tarafından kalkışılan bir ayaklanma neticesinde Osmanlı devletinin zayıf olduğu bir dönemde kaybetmemiz , yine zayıf olduğumuzun düşünüldüğü bir dönemde hendek savaşlarında PKK – HDP tarafından şehirlerin yerle yeksan edilmesi , FETÖ nün firari üyesi Ekrem Dumanlı tarafından PKK nın içindeki MİT elemanlarının dönemin D.Bakır Belediye Başkanı HDPKK lı Gültan Kışanak’a verilmesi ve onun da haliyle PKK ya sızdırılmasıyla örgüt içindeki devletin görevlilerinin öldürülmesi ihaneti , daha sayılabilecek binlerce ihanet ve tarihi geçmişi ortadayken HDP nin devlete ısındırılmasından bahsetmenizi anlamak mümkün değil. Bu sadece teoride kalabilecek komiz bir tez. Küresel dünya güçleri bu ihanet şebekesini yüzyıllardır kullanıyor , bugün mü siyasi sisteme entegre olacaklar ? Devletimiz , milletimiz herşeyin farkında . Saygılar.

  18. Sayın yorumcular 1984 yılından beri seçim sonuçlarını takip eden biri olarak ekseriyetle siyasi partilerimizin hepsi kendilerini başarılı diğer partileri başarısız addederler hatırladığım kadarıyla refah partisi pek öyle yapmaz neden daha fazla oy almadım diye öz eleştiri yapardı. Ak parti zaten ilk girdiği seçimde % 34 ile iktidar olmuş ama seçimin hemen akabinde neden daha çok başarılı olamadığını araştırıp gerekenleri yapmış bunun sonucu olarak ta her girdiği seçimde oyunu artırmış bir partidir. oyu azaldığında da arttığında da aynı çalışmaları yapar mesajı aldık gereğini yapacağız diye seçmene duyurur. % 50 de alsa %60 da alsa gözünü hep yukarı diker ona göre çalışmalarına devam eder. İnsanlar, kurumlar, partiler zaferle değil seferle , çalışma ile sorumludurlar. zafer, başarı Allah tan dır.

  19. Tutuklu Çakıcı yeni sistemin CumhurBaşkanına kamuoyuna açık arzında uyarılarda bulunmuş!?
    “Dur daha matbatayı almadık! “diyemeden.
    Dün Oda TV vardı: “Dünya okuyan sayısı arttığı halde tek adamlığa evrildi, hayırdır inşallah!” özetinde bir makale.
    Bürokratik oligarşi yerini (devlet kontrollü- destekli olmayanı yok gibi) çetelere mi bırakıyor?
    “Cumhur İttifakı Kurtlar vadisi”, filmi çevrilir mi?
    Toplumsal yapıların kartları yeniden dağıldığı kesin.
    Bu dağılışın süreçleri inşalllah barışçı olur.

  20. Ekonominin gidişatı iyi değildi.İşsizlik,Suriyeliler meselesi,kalitesiz eğitimin getirdiği sorunlar vb.baş ağrıtan cinstendi.Buna rağmen Türk halkının korumacı refleksi bir kez daha devreye girdi ve umut vaat etmeyen,beceriksiz muhalefetin de katkısıyla Cumhur ittifakı çoğunluğu aldı.Ancak unutulmasın ki(daha evvel de yazdım)meseleri çözmedikçe bu şans iktidara gelecek seçimde verilmeyecektir.Yerel seçim bu konuda test görevi üstlenecektir. Erdoğan durumun farkında ama Ak Parti bürokrasinin ve MHP’lilerin bu hususta çok da rahat oldukları ortada. Rahatlık hezimete kapı aralayacaktır unutulmasın.

  21. Eğer CHP yi eleştirenler ona oy verse idi çoktan %50 ye ulaşmayı başarırdı. Neticede kazanan diğer unsurların kaybedeni şöyle yapsan böyle olmazdı söylemleri ne kadar faydalı olur anlamlandiramadim. Neticede senin rakibin ya da sana hitap etmeyen bir parti onların daha güçlü olmasını istemek hususunda ne kadar samimi olabilirsin ki?!! Galatasaraylilarin Aziz Yıldırımı sevmelerindeki gerçeklik ne kadar stratejik temelli ise burda da aynı şey geçerli. Eğer bir değişim gerekli ise ilgili parti ya da oluşum kendi bağımsız iç denetim mekanizmaları ile bunu zaten görmeli ve yapmalı, bunda sadece nasıl belirlendiği belli olmayan delege sistemindense daha objektif mekanizmaları bulmak da ayrı bir sosyal mühendislik işi olmalı. Kılıçdaroğlu sol politikalar da ilk defa denk geldiğim farklı bir dil geliştirerek başka birilerini de düşündüğünü gösterdi, bencil ve ben merkeziyetli dili bu seçim öncesi ve sırasında bıraktı, ama kazanamadı. Demek ki kim gelirse gelsin bazı olumsuz geçmiş örneklerin tezahürleri hâlâ devam ediyor. Ancak ne olursa olsun bu dilin devamlılık arz etmesi yavaş ama etkili olmaya devam edecektir. Değişiklik ayrı şey yapıcı eksenden uzaklaşmak ayrı, umarım tüm partiler ve onlara destek verenler bu muazzam olması gereken dengeyi daha iyi algilayabilirler.

    • sayın okur-t! yorumunuza katılıyorum. kılıçdaroğlu, önceki bütün chp liderlerinden daha olumlu. kuşkusuz hataları da epey var. ancak doğruları da önceki dönem chp liderlerinden daha fazla. kuşkusuz chpden daha doğru politikalar yürütecek başkalarının çıkma ihtimali de var. ancak bu durum, kılıçdaroğlunun chpye kattıklarını, türkiye kattıklarını yok etmez. Öncelikle suriye politikası konusunda daha ilk zamanlardan, “suriyeye girerseniz karşınızda esad olmaz, rusya olur, amerika olur, başka ülkeler olur” mealinde yorum yaptığını hatırlıyorum. fakat yaklaşımı kılıçdaroğlu alevi olduğu için mezhepçilik yaptığı iddiası ile dikkate bile alınmadı. sonuç: 6 milyon suriye vatandaşı akpnin politikalarının da katkısı ile vatanından oldu. sonuç: 4 milyon suriyeli türkiyede. sonuç: ölen ve yaralanan binlerce suriye vatandaşı. sonuç: suriyede ölen türk askerleri.
      – kılıçdaroğlu, daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı davranışlar gösterdi. Ancak bu yaklaşımlarının “alevi” propagandası ile toplumda karşılık bulması engellendi. daha birçok şey söylenebilir. kuşkusuz birçok hatası da söylenebilir. mesela parti içi demokrasi konusunda, mesela hdplilerin hapse girmesine neden olan oylamadaki tavrı gibi. ama önceki chpli yöneticilerden ve chpnin ortalamasından üstte olduğu su götürmez.

  22. Doğru…
    Bizde kelleyi sadece RTE götürür.
    O yüzden bugünkü yazısısında Y.Özdil RTE ye ne olursun şu K. Kılıçdaroğlunu CHP nin başından alıver.
    Kayyuma bile razyız yazmış. :)))

    • sade vatandaş! kılıçdaroğlunun sorumluluğu konusunda haklısınız da sayın özdil kendi sorumluluğunu nedense es geçiyor. Oysa türkiyede demokrasi yoksa bunun en büyük nedeni, türkiye aydınlarıdır, özellikle de sol aydınlardır. Çünkü sol aydınlar, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, düşünce özgürlüğü için işkencelere katlandılar ama bunların hiçbiri demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, düşünce özgürlüğünü yaşamlarına, yaşama uygulamadı. yani demokrasi için işkence gördüler ama diğer taraftan, günlük davranışları, konuşmaları, tutumları ile aslında baskıyı, diktatörlüğü beslediler. bunu yıllardır her platformda ısrarla dile getiriyorum. ancak konunun esas boyutu nedense anlaşılmıyor.
      – Eğer sol aydınlar, kendileri gibi düşünmeyen diğer insanlara ayrıştırıcı, baskıcı davranmasalar, evrensel değerlerle hareket etseler bu ülkede demokrasinin, insan haklarının, düşünce özgürlüğünün bir değeri olur. bir karşılığı olur.
      – Herkes aynı şeyi söylüyor. herkes kendi hakları için bas bas bağırırken, başkalarının haklarını çiğnemekten imtina etmiyorlar. bu durum da aslında haksızlığı besleyen mekanizmayı güçlendiriyor. bu durum sol için daha önemli bir konu çünkü evrensel değerleri içselleştirmesi gereken ilk kesim sol kesim. ancak maalesef sol, davranışları, söylemleri ile herhangi bir mhpliden bile çok ilerde değil. Bir tarafta, biz demokrasi, insan hakları, düşünce özgürlüğü, hukukun üstünlüğünü istiyoruz derken, diğer taraftan bir mhpli ya da bir islamcının hakkı yendiğinde “oh olsun” davranışı gösterebiliyorlar, daha da ötesi, kendilerinden olmayanlara davranışlarında da haksız, antidemokratik, hukuksuz oluyor. sadece mhp ve islamcılara yönelik değil, aynı zamanda diğer sol görüşteki insanlara bile böyleler. Nitekim 2 tane tkp kökenli kesimin, tkp ismi için kavga etmeleri bile bu gerçeği ortaya koyuyor. Ben bu durumu, başka platformlarda “komunistler, komunistlere ‘kahrolsun komunistler’ dediler” diye yazıp durumun komedisini ortaya koymuştum.
      Onun için, chp liderinden istifa isteyenler önce aynada kendilerine bir bakacaklar, bakmalılar.
      – Mesela istanbul il başkanlığını muhalif chpliler kazandı diye biliyorum. bu muhalifler istanbulda ne yapabildiler ki genel merkezdekilerin istifasını istiyorlar.
      – Bu mantıkla hiçkimse hiçbirşey yapamaz. demokratik davranmadıktan sonra, hukuki davranmadıktan sonra, haksızlıklara haksızlık, haklı olana haklı demedikten sonra, başkalarının düşüncelerine, duygularına, yaşam şekline saygı duymadıktan sonra istediğini yap, aslında diktatörlüğün değirmenine su taşırsın. Demokrasi adına işkencede sakat kalman ya da ölmen bu gerçeği tersine çevirmiyor maalesef.
      Onun için, onbinlerce insan işkence gördü ama bu ülkenin varabildiği nokta tek parti iktidarı.
      bu ağır işkence görenlerden epey de arkadaşım var. işkencede kolu yırtılan arkadaşlarım var. gözaltında iken kayalıklardan atılarak öldürülmek arkadaşlarım var. mahkum olmadan 8 yıl tutuklu kalan ve 8 senenin sonunda beraat eden arkadaşlarım var. köpeklere parçalatılan arkadaşlarım var.
      ama bunların içinden gerçekten demokratik tavır gösteren, davranışları ile, söylemleri ile, tavırları ile demokrasiyi toplum yaşamında var eden hiçkimseyi göremedim.
      – bu seçimlerde iyi partili, spli ve chplilerin işbirliği işte bu demokratik kültürü geliştirici bir nüve oluşturuyor. bu açıdan önemli. bu tomurcuğu hepimizin, davranışlarımız ile, söylemlerimiz ile, davranışlarımız ile büyütüp beslememiz gerekiyor. Türkiyenin tek kurtuluşu budur. yoksa ne incenin seçilmesi, ne akşenerin seçilmesi ne de temel beyin seçilmesi ülkeyi kurtarmaz.
      – Bu zamana kadar bu sitede gördüğüm, beni en çok umutlandıranlar, bir yorumcunun yahudiler hakkındaki ırkçı yorumuna gelen tepkiler oldu. bu tepkileri verenlerin islamcı (belki bunlar için islamcıdan ziyade müslüman demek daha doğru olur) olmaları onların değerini daha da artırıyor.
      – Ayrıca iyi partinin hdpye yönelik olumlu tavrını da çok önemsiyorum. ülkemizi demokrasiye ulaştıracak bunlardır yoksa iyi partinin alacağı oylar değil ya da daha uç ifade ile, erdoğan kaybederse de ülkeye demokrasi gelmez. demokrasi ancak demokratik kültürü yaşamımıza, toplum yaşamına hakim kılmakla olur. tebaadan vatandaş düzeyine geçmekle olur. birey kültürüne ulaşabilmekle olur.

      • chp ile ilgili bir ilave!, chpliler kılıçdaroğlu giderse oylarının patlayacağını düşünüyorlarsa çok büyük yanılgı içindeler. başarısız olanların sorumluluğu üstlenmesi gerektiği gerçeğinden bağımsız olarak yazıyorum. Çünkü olay liderin hataları meselesi değil. yukarda yeterli derecede durumu anlattığımı zannediyorum. yani “kılıçdaroğlu istifa chp iktidar” hayali geçerli değil.
        – Ancak tabanını da değiştirebilecek (değiştirecek güçte demiyorum, değiştirecek kapasitede diyorum özellikle) kapasitede bir lider olursa o zaman durum değişebilir.
        – Şu ana kadar ince çok iyi gitti. İnce eğer chp başkanlığı hesapları yapıyorsa chp tabanını değiştirebilir mi ya da ne kadar değiştirebilir bilmiyorum. Ancak incenin bunu çok fazla değiştirebileceğini zannetmiyorum.
        – İncenin chpyi değiştirmesi mümkün olmadığında, ya da yeterince değiştiremediğinde, dönüştüremediğinde olacaklar şudur (diğer etkenler aynı kaldığı durumda. yani kitleleri muhalefete yönlendirecek başka unsurlar olmadığı durumda): belki chp bir dahaki seçimde bir miktar daha yüksek oy alır. sadece bir miktar daha fazla. hepsi o kadar. Bu miktar incenin tek başına aday olacağından daha düşük olacaktır.
        – Chpnin oyunun istenilen düzeyde artamayacak olması gerçeğinin yanında, chpye dönen incenin alacağı oy da, incenin tek aday olarak gireceği oydan düşük olacaktır.
        – Bu nedenle çözüm chpde yönetimin istifasından ibaret değil. o kısmı chpnin oylarına çok az etki edebilir. belki de olumsuz etki eder. çünkü kılıçdaroğlunun yerine gelecek isme bağlı. çözüm chpnin bütün olarak değişimi, dönüşümünde. bu da chpdeki ana muhalif kesimin zannettiği gibi, chpnin atatürkçü, solcu (demokrasi için işkence çeken ancak tavırları ile kendi işkencecilerini güçlendiren solcuyu kastediyorum), laikçi (burda da laikliğin gerçek anlamı değil, laiklikten türkiyede anlaşılanı vurguluyorum), çizgiye gelerek aşacağını zannedenler büyük bir yanılgı içindeler.
        – Yani incenin chp yönetimine talip olması büyük hata olur diye düşünüyorum.
        Kurultay yapılıp başka adaylar çıkabilir. ancak incenin bu hesaplardan uzak durması daha yararlı olur. hem kendisi, hem chp için.

  23. Bizim bir numarali sorunumuz annelerin cahil kalması.Yalnış anlaşlmasın okulları bitirmekle bir alakası yok.
    Iki numaralı sorunumuz okumayi ve araştırmayı sevmiyoruz.
    Üç numaralı sorunumuz, kendimizi değil başkalarını dinliyoruz.
    Örnek doktor dese sen çok hastasın hemen ona inaniyoruz ve hasta olmayan vucudumuzu doktorun para kazanması için ona teslim ediyoruz ve hayatımız ilaç fabrikalarına feda ediyoruz.
    Bu sadece bir misal.
    En fazla itaat ettiğimizde politkacılar ve şehler. Okumayi araştırmayi ve soru sormayi hakkımızı savunamayi öğrene bilsek. Nerde o günler.
    Bizim diğer bir sorunumuzda ye kürküm ye misal: insanlar arasında zengin, fakir, işci memur gibi ayrım yapmak ve adam kayırmak.
    Oysaki halk sıradan insanlar bir devlet dairesine gittikleri zaman ordaki idareciler kendilerini sizden üstün görürler, onları öğle yapan siradan vatandaşlar bizleriz.
    Cumhur başkanindan tutunda her kesimde görev yapamları amirimiz değilde bize hizmet eden birisi olarak kabul edersek o zaman politikacílar kalkip de benim aleyhimde yazi yazdi veya beni eleştirdi diye o insanları linç edemez.
    Bakalım Bahçeli tabanına verdiği sözü tutabilecekmi?
    Hiç zannetmiyorum bekleyip göreceğiz.
    O koltuklara oturanlar bir daha o koltuktan kalkmak istemiyorlar. sanki oraya Japon yapıştırıcısı ile yapışmışlar.
    Herhalde Bahçeli koltuğunda en uzun oturan lider rekorunu kiracak
    , belkide kırmıştir.
    Zaten Erdoğana onun için yanaştı ve Diktatör second únvaninida almaya pek gecikmedi.

  24. Siyaset iktidarı elde etmek ve tutma mücadelesinde sonuç alma sanatıdır. Her ne kadar muhalefet oy oranları üzerinden Akp ve Mhp üzerine gitmeye çalışsa da, iktidar gücünü elde tutma ve kullanma açısından her iki parti de son seçimden başarılı çıkmışlardır. Buna rağmen özellikle Akp her seçimden sonra yaptığı gibi bu seçimde de başarısız göründüğü noktalarla ilgili değerlendirme sürecini başlattı ve yerel seçimlere kadar da eksikliklerini giderecektir.
    Genel seçimi erkene alarak cumhur koalisyonu yerel seçimler için de büyük bir avantaj elde etmiştir. İktidar nimetinden ve hizmetinden bir türlü tam olarak yararlanamayan Chp li belediyelere sahip şehir ve ilçelerin, bu seçimde artık Akp ye geçmeyi tercih edeceklerini düşünüyorum. Özellikle İzmir gibi belediye hizmetleri açısından memnuniyetsiz olan bölgeler bu sefer tercihlerini değiştirebilirler. Çünkü muhalefetin özellikle Chp nin yerel seçimlere kadar kendisini toparlamasını mümkün görmüyorum. Kılıçdaroğlu ve Akşener dünkü açıklamalarıyla parti içinde büyük çekişmelere yol açacak bir tutumda devam edeceklerini gösterdiler.
    Sanırım muhalefetin kullandığı seçim sloganları bu sefer dönüp daha uygun olarak kendileri için kullanılacak.
    #TAMAM
    #DEĞİŞTİR

Yoruma kapalı.