Cumhuriyet FETÖ’cü, HDP ‘PKK’lı ise… Ben yapılanlara neden karşı çıkıyorum?

38
Washington Post'un dünkü (5 Kasım Cumartesi) manşeti
Reklam

 

Sahi Cumhuriyet gazetesi ‘FETÖ’cü’ sıfatını hak edecek bir çizgi izlediği için mi operasyona muhatap oldu?

İddia bu.

Bu iddianın sahipleri de, biri, gazetenin bağlı olduğu vakıfta yöneticilik konumunu kaybetmiş eski bir politikacı (CHP’den bakanlığı var)… Diğeri, gazetede eskiden köşesi bulunan şimdinin CHP milletvekili…

“Çıkar çelişkisi var” bulunduğu için iddiaları dikkate alınmaması gereken kişiler bunlar…

Sebebi açık: İkisi de gazetede eski konumlarına gelmenin mücadelesini veriyorlar…

Günün moda ve sonuç getiren suçlaması ‘FETÖ’cülük’ olduğu için bu yola başvurmaları akıllıca bir davranış…

İşte sonuç da aldılar.

Tamam da, sonuç üzerinde düşünmek şart

Acaba hangi sonuç daha etkili?

Reklam

Cumhuriyet gazetesinin yönetim ve yazar kadrosundan 9 kişinin cezaevine düşmesi mi?

Yoksa, “Cumhuriyet gazetesine operasyon yapıldı” gürültüsü eşliğinde içte ve dışta hükümet-karşıtı boğucu bir havanın oluşması mı?

Birkaç gündür Cumhuriyet ekseni etrafında gelişmeleri izlerken kendi hayatımdan kareler geliyor gözümün önüne…

En sonuncu kareden başlayayım:

Meclis’te kurulmuş ‘15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’ önünde yaşadığımla…

Orada, izlenen bazı politikaların doğurduğu yanlışlıklara temas ettiğimde, bir AK Parti milletvekili, “Siz bu sözlerinizle CHP’ye yardımcı oluyorsunuz” tepkisini vermişti.

Cevaben özetle şunu söyledim:

“Ben buraya CHP’ye yardımcı olmak için gelmedim; sizlere yardımcı olmak için geldim. Çünkü eğer benim tespitlerim doğruysa, yani ‘darbecilerle mücadele ediyorum’ derken bazı yanlışlar yapılıyorsa, bunun sebep olacağı siyasi fatura onlara değil sizlere çıkarılacaktır. Uyarılarım bunun önüne geçmek için…”

Reklam

Gücü elinde tutanlar, bu işin doğası gereği, zaman zaman güç alanında beliren saptırmacalar yüzünden, yanlışlıklar da yapmaya başlıyorlar. Eğer yakınlarında kendilerini uyaracak birileri yoksa, uzakta bulunanlara da kulak asmıyorlarsa, yanlış yapma ve yanlışta ısrar etme ihtimalleri artıyor.

Eskiden, iktidarda bulunan siyasi partilerin liderlerinin hem yakınlarında tuttukları âkil insanlar olurdu, hem de uzaklarına kulak verirlerdi.

Menderes öyleydi. Demirel ve Özal da…

Erbakan Hoca’nın da görüşlerine önem verdiği ve sözünü dinlediği siyaset dışından kişiler olduğunu biliyorum.

Çocuk yaştaki gençlerin bile görüşlerini öğrenmek isterdi.

O insanlar yollara düşer, yakınlıklarına göre ya doğrudan “Süleyman Bey yanlış yapıyorsun” veya “Her şey iyi gidiyor, ama bir de şu var” biçiminde dolaylı uyarılarda bulunurlardı.

Hepsinin görüşlerine değer verdiği yazar-düşünür çevresinden de dostları olurdu.

Şimdi?

Var mıdır? Varsa da ben bilmiyorum.

Bildiğim, en ufak bir uyarıya verdikleri “Ama bu CHP’ye yarar” tepkisi…

Cumhuriyet'in önünde tepki verenler...
Cumhuriyet’in önünde tepki verenler…
Tepkiyi AK Parti çevresinden bekledim

Cumhuriyet’le ilgili gelişme bana göre ‘yanlış’ bir girişim…

Ona karşı girişimin ‘yargı’ tarafından hayata geçirildiğini ben de biliyorum, ayağa kalkanlar da biliyor.

Peki neden fatura siyasi iktidara çıkartılıyor?

Verilen veya verilmeyen tepkilere bakarak…

Bir gazetenin çekirdek kadrosuna mensup bu kadar çok sayıda kişi tutuklanıp cezaevine konuluyorsa, buna en yüksek sesli tepkiyi, başka herkesten önce, AK Parti kadrolarının vermesi gerekirdi.

Hiçbir tepki gelmedi o yönden…

Oysa, eğer bir faturası olacaksa bu gelişmenin, fatura doğrudan AK Parti’ye çıkacak…

Çıkıyor da…

Daha önce kısık sesle iktidara verilen tepkiler, içeride ve dışarıda, desibel olarak dayanılmaz boyutlara ulaştı.

Meslek hayatım boyunca yayın felsefesiyle en fazla sorunum bulunan, en çok kalem kavgasını yazarlarına karşı verdiğim, geçmişte hakkında çizgisini yerin dibine batıran yazılar yazdığım bir gazetedir Cumhuriyet

Şahsıma yönelik pek çok iftira ve hakaret ile yine onun sayfalarında karşılaşırsınız…

O iş başka, bu iş başka…

Mustafa Albayrak: Yeni Şafak baskını sonrası gözaltına alındı, işkence gördü
Mustafa Albayrak: Yeni Şafak baskını sonrası gözaltına alındı, işkence gördü

Geçmişte, o zaman iktidarda bulunan bir siyasiden gelen talimatla, Ankara temsilcisi ve yazarı olduğum Yeni Şafak gazetesine karşı bir işgal girişiminde bulunulmuştu polis tarafından (Ocak 2002)…

Yeni Şafak AK Parti’ye yakın görüldüğü için…

O sıkıntılı dönemi başka çizgideki meslektaşlarla dayanışarak aşmıştık.

Beğenelim beğenmeyelim, ülkemizde yeri sağlam bir siyasi çizgiyi temsil ediyor Cumhuriyet gazetesi…

Yerinin sağlamlığı o siyasi çizginin bir parti ile örtüşmesinden: CHP ile…

Evet, devran değişti, CHP’nin oyları kemikleşmiş oy oranını aşamıyor ve tabii Cumhuriyet gazetesinin okur sayısını da bu durum olumsuz etkiliyor.

CHP’nin toplumdaki karşılığını genişletme girişimleriyle Cumhuriyet’in kendisini geniş kitlelere beğendirme çabası üst üste çakıştığında, ikisi de bundan yarar görmüştü. Bugünkü tirajını üçe katladığı dönemleri de oldu Cumhuriyet’in…

O geriledi, AK Parti’ye ve onun çizgisindeki gazetelere gün doğdu.

Dışarının endişesi: Bundan sonra sıra CHP’de mi?

Bu yazıda değinmem gereken bir nokta daha var; daha doğrusu şu soruya cevap aramalıyım: “Cumhuriyet’e karşı operasyon neden bu kadar çok tepki çekti; özellikle de dışarıdan?”

Sorunun yalın cevabı şu: Çoğu tepkici “Cumhuriyet gazetesinden sonra sıra Cumhuriyet Halk Partisi’nde mi?” kuşkusu içinde de ondan…

Öyle düşünenlerin kuşkuları ‘HDP operasyonu’ ile yatışmadı, tersine daha da depreşti.

‘Tek-sesli bir Türkiye’ projesinin var olduğuna inanıyor bazı insanlar…

Kasıtlılar… Saçma…

Bunları ben de biliyorum.

Proje varsa proje de yanlıştır; yoksa, böyle bir inanışın yayılmasına yol açmak da yanlıştır…

Alman Bild gazetesinin 1. sayfası. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu hak etmiyor...
Alman Bild gazetesinin 1. sayfası. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu hak etmiyor…
Ne yapılmalı?

Hâin bir askeri darbe girişimine mâruz kalmış bir ülkede, hele bir de OHAL ilân edilmişse, normal-dışı bazı uygulamalara sahne olunması kaçınılmaz…

Üstelik, aynı ülke, içeride teröre dışarıda toprak bütünlüğüne karşı tehditlere de mâruzsa…

Siyaset ve siyasetçi bugünlerde daha da dikkatli olmak zorunda.

Kendisine sunulan temsil görevinin en doğru politikalarla ülkeyi yönetmek için verildiğini unutmadan, toplumsal yapının kilit taşlarının zedelenmesine izin vermemesi gerekir siyasetçi…

Bu sebeple de, gelişmelere ilk tepkinin, Cumhuriyet gazetesi ve HDP ile onlara yakın kesimlerden değil, bu gelişmenin en fazla kendilerini sıkıntıya sokacağını hissederek, onlardan da önce, iktidar çevrelerinden gelmesini beklerdim.

Cumhuriyet’in tarihinden olumsuzlukları, HDP’nin hatalarını saymak kolay, zor olan, onların demokratik düzenin vazgeçilmez parçaları olduğu anlayışıyla, olumsuzluklarına ve hatalarına rağmen, Cumhuriyet’i ve HDP’yi gözden çıkarmamaktır.

Daha önce bir kez, iktidarı, yanlışlıklarında yanına çekmeyi becermiş olan FETÖ’nün, hiç değilse bu defa, demokratik tepki özelliğini elimizden almasına müsaade etmeyelim.

ΩΩΩΩ

Reklam

38 YORUMLAR

  1. Fehmi bey Cumhuriyet gazetesi fetöcü olduğu içinmi yargılanıyor? Mit Tırlarından yargılanmıyormu.bu Konuyu hiç dokunmamışsınız…

    • Mit tırlarının içerisinde silah ve mühimmat olduğu zaten hem seçilmiş eski Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından defalarca Türkiye El-Nusra gibi muhalifleri desteklemeye devam edecek, Esad rejimi kontrol sağlayamıyorsa bizim sayemizdedir, Cumhurbaşkanı tarafından da velev ki silah var, ne olacak, ne gerekse o şeklinde duyurulmadı mı? Sonra yardım malzemesi dendi, daha sonra Türkmenlere silah dendi. Aynı kişiler 20 tane farklı açıklama yaptılar bunun hepsinde zaten savaş malzemesi olduğu belliydi apaçık. O zaman Can Dündar ve Cumhuriyet niye bu konudan baskı altında? Zaten devlet sırrı deyip bu kadar baskıya tutulursa herkes, yani biz paramızın pulumuz milyonlarca liramızın sınır komşusunda savaş için kullanıldığını ettiğimiz dolaylı ve direk zararların canların da gittiğini görüyorsak veya BOP için kullanıldığını ve şimdi sıranın belki İran’a geleceğini biliyorsak, zaten her şey açık. Kimse 2 Püskevitten bu kadar baskı yapmaz. Hükumet zaten ağzından çıkan her cümlede gizlemeye çalıştığı her şeyi açık ediyor. Ben bu kadar başarısız bir gizlilik politikasının ders olarak okutulmasını düşünüyorum. Çomarlar da cabası.

  2. Konjonktür ve elekro manyetik dalgasıyle kalbimdeki arıza nüksetmişti.Yazmasam daha çok hasta olacağım için riskli olsa da yazmağa devam edeceğim inşallah. İnandığımız yolda biz niçin duralım ki,asıl bizler için YOLA DEVAM..selam ve dua ile..NOT.Fehmi beye hayırlı olacağından emin olduğum yeni hamlelerinde başarılar temenni ederim.

  3. Aklıselim sahibi kişiler,”ifade ve hız”için lüzumlu bulup,gündüzün-geceye olan ihtiyacı gibi gördükleri Düşmanı,hasmı bu iktidarda ayniyle düşünmüş olmalı ki(!),biryandan düşman ediniyor,dostları hasım yapıyor.
    Akıl tutulması,kararması,basiret bağlanması…gibi bilinen nitelemeler yetmediği,yenisi de aklıma gelmediği için yorumumu noktalıyor,duaya yöneliyorum.ALLAHTAN(CC) ÜMİT KESİLMEZ.

  4. Başımızdakileri koşulsuz şartsız sorgusuz sualsiz takip edenler ve başımızdakilerin gücünden korktukları için sessizce aynı yolda yürüyenlere sorduğumuzda nereye gittiğimizi ? Kimse ortak bir cevap veremiyor en iyi başımızdakiler biliyor deniliyor.
    Beğenin beğenmeyin ama Tanzimatla başlayan batılılaşma serüvenimizde düşman olduğumuz batı ittifakını kurtuluş savaşında yenmemize rağmen istikamet değiştirmedi bu ülke.
    Şimdi ise her gün batı düşmanlığı pompalanıyor hukuk devleti askıda, demokrasi yaralı ama istikamet neresi bilinmiyor.

    At izinin it izine karıştığı zaman kim ne söylersen söylesin doğruyu söyleyemez zira şu an başımızdakiler sisli bir yolda kaybolmuş vaziyette sadece sövüp sayarak yol bulmaya çalışıyoruz ne zaman ki biz ne zaman yoldan çıktık diye kendimize sorarsak o zaman yolu buluruz ! Yolu bulmak isteyenler işler iyiye gider iken hukuk devleti ve demokrasinin bulunduğu konumu hatırlasınlar yeterli

  5. Fehmi Bey,

    15 Temmuz sonrası yaşanan bütün gelişmeler Fethulah Gülen in darbe ertesinde yaptığı açıklamadaki gibi 15 Temmuz’un bir tiyatro olduğunu göstermiyor mu sizce de. Yada “Allahın bir lütfu” olduğu nu?

    Alman meclisinin Hitler tarafından yakılmasının kötü ve daha kanlı bir kopyası değil mi?

    Bunu benim gibi sıradan bir insan darbe gecesi sadece bir tarafı trafiğe kapatılan köprüyü gördüğümde anlamışken, sizin gibi yılların gazetecisinin bunu hemen anlamamış olması, ve üstünden bunca zaman geçtikten sonra da hala anlamamakta ısrar etmesi acaba normal mi?

    Durumunuz ilk düğmeyi yanlış ilikleyen kişinin durumu gibi, ne yapsanız, ne yazsanız sonuca ulaşamıyorsunuz, çünkü baştan kaybetmişsiniz.

    Anlamıyorum gerçekten, taa lise yıllarından sizi takip eden biri olarak, bu zekanın, bu tecrübenin, bu eğitimin, nasıl kendini bu şekilde harcadığına inanmıyorum.

    Geldiğiniz konuma bir bakın, bütün dünyanın diktatör dediği bir adamın kuyruğuna takılıp giden, ve hala dünyaya “yok o diktatör değil ama yanlışlar yapıyor” gibi hiçbir inandırıcılığı olmayan, akıntıya karşı kürek çekip kendinizi dünyaya rezil etmekten başka birşeye yaramayan bir uğraş içinde debelenip duruyorsunuz. Debelendikçe de batıyorsunuz.

    Yazık, vallahi çok yazık, kendinize bunu nasıl yapabildiniz, acıyorum size.

  6. Sayın Koru’nun iyi niyetli yaklaşımına maalesef katılamıyorum. “Türkiye bundan kötü nasıl yönetilebilirdi” diye düşünüyorum da aklıma başkası gelmiyor. Şu anda Hükümet (aslında Erdoğan) herşeyi kontrol ediyor ve başarıları kendi hanesine başarısızlıkları karşıtlarına (bazen FETÖ, bazen başka şey oluyor) yazarak başkanlığa uzanmak istiyor. Bu kısmı çok açık. Bununla ilintili olarak son iki operasyonun doğru okunması lazım.
    Daha önce yazdım, Türkiye Suriye ve Irak’ta tamamen sıfır çekti. Irak’ta eski etkinliğimizi tamamen kaybettik, artık Barzani’den şefaat dileniyoruz. Üstelik orada PKK’nın çok daha etkin hale geldiğini görüyoruz. Suriye’de Esat’la kanlı bıçaklıyız, neredeyse tüm dünya Suriye’nin yıkılmasında ciddi katkımız olduğunu düşünüyor, üstelik sınırımızda PKK devletçiği kuruldu ve İŞİD denen örgüte karşı da bütün dünya bunlara (PYD’ye) güveniyor. Ama İŞİD de bizi tehdit ediyor. Mısır’ı, Filistini, Yemen’i, Libya’yı vs. yazmayacağım. Dış politikamızdaki bu muhteşem çöküntü içeride medya gücüyle büyük başarı olarak sunuluyor, halk da (özellikle muhafazakar çevreler) bunu yutuyor. Ancak şimdi mızrak çuvala sığmaz oldu. İşte Irak’ta ve Suriye’de denklem dışı kaldık. Suriye’de kopça kadar bir yere asker sokmak birşey ifade etmiyor ne yazık ki. İçerideki o muhteşem nutuklar, “ben nasıl oraya girmeyeyim” söylemleri tamamen içe dönük ve teatral. Dış politikada bunların değeri yok. Bakın hiç bir yere giremedik ve hiç bir etkinliğimiz olamadı. Üstelik de “Çözüm Süreci” diye PKK’nın mı yoksa başka birilerinin mi oyununa geldiler. PKK’yı Güneydoğu’ya hakim kılarken, militanları da Suriye’de devlet haline gelene kadar Türkiye’de çatışmaların durması ile orada rahat çalıştılar.
    Şimdi bu fatura önümüze gelmeden Erdoğan ve ekibi önalma harekatı yapıyor. HDP’yi tokatlayıp oy toplamaya ve Başkanlığı kotarmaya çalışıyor. Aslında HDP de mutlu, Kuzey Suriye’de devlet oluyorlar, burada üçbeş ay hapis yatarlar, çıkarlar, onlara hapise kötü muamele de kimse yapamaz. FETÖ’cü diye masumlara işkence yapmak kolay, sıkıysa bir tane PKK’lıya hapiste kötü davransınlar, bedelini ödetiyorlar. Cumhuriyet operasyonu bir taşla kuş katliamı yaparken biraz dikkat dağıtmaya yönelik. Halkın büyük çoğunluğu bunları zaten anlamıyor, farkını da bilmiyor. Cumhuriyet’i savunan biri olursa “bak bunlar PKK’lı” denilip susturuluyor. Kanaatimce ekonomi dibe vurmazsa problem yok. Biz gene 1995 model bir Türkiye ile gideriz. Ama o zamanki kadar özgürlük olmaz. Çok değil bir yıl sonra “benim Kürt kardeşlerime siyaset yapma imkanı verilmedi” diye gene aynı kişiler nutuklar çeker ve halkımız bunu da çılgınca alkışlar.

  7. Demokrasi denen sey sinirsiz midir sinirlari varsa ne kadar elastik bu sinirlar,
    En modern denen demokrasilerde bile ozgurlukler su yada bu sekilde sinirlandirilmadimi devletin butunlugu yada bireylerin ozgurlugu soz konusu olunca.
    Cilgin bir kamyon soforunun hareketi pariste OHALI gerektirirmiydi. Eger fransada erdogan hukumeti yonetimde olsaydi OHAL ilani fransayi erdoganin basina yikarmiydi yikmazmiydi.
    80 kisi oluyor sarhos soforun tiri halkin uzerine surmesiyle.
    Devameden acik bir tehdit sozkonisu degil. Teror baglantisi yok. Ohal ilani normal fransada olunca.
    Pkk doguda binlerce insani katlediyor. Devletin karsi mudahalesine birak distan gelen tepkiyi icerideki en muhafazakar kesim bile tahammuledemiyor.
    Dost iyi gunde degil kotu gunde belli olur.
    Erdogani isler yolundayken kokune kadar destekleyenler biranda olayi vatana ihanet derecesine kadar getirdiler ne yazikki.

    Simdi size gecen hafta avrupanin en ozgurlukcu ulkesinde olan olayi anlatalim.

    Pkk li (terorist desemmi demesemmi diye duunuyorum) kesim, icinde TURK kelimesi GECEN evin acilisini nasil engellediler.

    Bu olayda acilisi yapmak isteyenlerin ozgurlukleri kisitlanmis olmadimi?
    Bugun acilislari engelleyen pkk acaba yarin o ulkede baska neleri engelleyebilir.
    Bu kadar demokrasi acaba ne kadar dogru?
    Turkiyede bazi sitelere onlem amaciyla erisimin durdurulmasi eger demokratik degilse.
    Isvecteki acilisin bir gucun polise ragmen tehdidiyle yapilamamasi ne kadar demokratik.
    Her iki olayda siddetin onlenmesi icin alinmis tedbir degilmidir eger oyleyse bunun elestirilecek neyi var.

    “Birliğinin (UETD) İsveç’in Göteborg şehrindeki şubesinin açılışı için planlanan törenin, PKK yandaşlarının ölüm tehditleri nedeniyle iptal edildiği bildirildi.

    UETD Göteborg Şubesi Başkanı Harun Uzel, şubelerinin açılışının, AK Parti Konya Milletvekili Abdullah Ağralı ve AK Parti Aydın Milletvekili Abdurrahman Öz’ün katılımıyla gerçekleştirilmesini, açılışın ardından da konuklara, “15 Temmuz ve Başkanlık Sistemi” konulu sunum yapılmasını planladıklarını anlattı.

    Medyada bazı kişilerin, teşkilatı ve programı hedef gösterdiğini belirten Uzel, “Bunun üzerine, PKK yandaşı 150 kişilik grup, Kungelv ilçesindeki belediye binasını basarak dün geceden beri baskı yapıyor. Binanın bütün camlarına, ‘IŞİD’i burada konuşturmayacağız’ yazılı afişler yapıştırıldı.” dedi.

  8. Sn Koru,
    Hükümete verdiğiniz akıllar hikmete değil istibdata dönüşüyor.Daha dün VPN den bahsettiniz bugün TBD başkanı VPN kullananları fetöcü ilan etti. Maalesef dış ülkelerin söylemlerini doğru çıkaracak şekilde hareket ediyorlar. Demek ki memnunlar bu durumdan. Bugüne kadar mevcut hükumete oy vermiş birisi olarak artık bırakın düşsünler diyiyorum. Ne de olsa kendi düşen ağlamazmış(!)

  9. Fehmi bey HE ve hizmet hareketine 15 tem çakma darbe bahanesiyle FETÖ şeklinde terör örgütü anlamında kullanılan ifadenizi kınıyorum size hiç yakışmadı zulumde sınır tanımayan AKP hukumeti ve RTE ye karşı bile özen gösterirken her türlü baskı ve zulum gören mallarına el konulan HE ve hizmet hareketine daha fazla dikkat etmeliydin
    selamlar

  10. Merhaba Fehmi Abi, Sizce RTE kararlarini tek basina mi aliyor? Ben tek basina aldigini dusunmuyorum acikcasi. Siz RTE yi bizden daha yakin taniyor olmalisiniz seyehatlerde yaninda bulundunuz. Ben sizden sunu rica edicem hdpliler e hukumet ne yaparsa hdpliler duzelir. Bunlara o firsat verildi adamlar hazirlik yapmislar Allah bunlari islah etsin. Birde Yenisafak yazilariniz neden sitede yok?

  11. Sayın Koru Lütfen …! Taha Kıvanç Bey’e söyleyin de artık şu büyük resmin arkasındaki gerçekleri kaleme alsın artık… Türk Milli takımı gibi on sekizin etrafında yan paslar yapıp duruyoruz… Taha Bey topa girer ve doksana direk vuruş ile bir gol atar.. Kaleci çıkaramaz.. :))))))

  12. Sayın Koru PKK FETÖnün sesi cumhuriyet prokovasyona devam etsin BDP liler PKK sözcülüğüne devam etsin ABD_AB hainlerin arkasında olduğunu beyan etmeye devam etsin sizde buna rağmen hükümetin
    mal mal bakmasını tavsiye ediyorsunuz.
    Korkunun ecele faydası yoktur. Fransa -Almanya ve Amerika teröre karşı hangi tavır alıyorsa ,bizimda aynı tavırı almamız tabiidir. Devlet yapımızın laçkalığı ve embedded gazeteciler yüzünden terör bu aşamaya geldi
    Adamlar kandilin sözcülüğünü yapıyor, medyaları Provakasyon haberler yapıyor siz “bırakınız yapsınlar
    bırakınız geçsinler” tavsiyesinde bulunuyorsunuz..

  13. Erolun yorumunu okudum henuz
    Sonuna kadar katiliyorum ve sormak istiyorum
    Hdp ve cumhuriyet ciler neden hep fetocularin kactigi ulkelere kaciyorlar da komunist CIN e, rusyaya yada kubaya kacmiyorlar .
    Turkiye dusmanlarinin nereden beslendigi bellimi simdi apacik.
    Gizli el hep ayni sadece oyuncular farkli.
    Biri hoca biri sol
    Iyi pazarlar.
    Taha beye tesekkurler zamani icin

  14. Türkiye’de gelişen olayları Küresel Sermaye’nin çıkarına göre yorumlamak ve Küresel Sermaye’nin çıkarı ne ise Türkiye’nin de çıkarının o olduğunu savunmak doğru mudur? 1978-2008 arasında etkin olan ama ondan sonra hızla güç kaybeden Küresel Sermaye’nin tekrar güç kazanıp ülkemizde de etkin olacağına inanıp Küresel Sermaye’nin tezleri savunulabilir mi? Ya bu inancın altı boş ise? O zaman bekleyip görelim!

  15. İyi de bu kadar ölen vatan evladı varken ve hala devam ederken ve dahi müsebbibleri belli iken bu dedikleriniz nasıl beklersiniz zihinlere zarar.

  16. Cumhuriyet gazetesini 60’lı yıllarda, gençlik yıllarımda hergün okurdum. Geçmişiyle yüzleşmediği için uzun zamandır okumam. Batı basınının gözünde düne kadar belirli bir köşede yer alan Cumhuriyet gazetesi bugün Türkiye’de basın özgürlüğünün sembolü haline geldi. Bu değişikliğin nedenini batı basınındaki Türkiye karşıtlığında arayanların bir noktayı göz önünde bulundurması lazım. Aynı batı basını, ülkemizde demokratik reformlar yapılırken, Türkiye’yi ve en başta sayın Erdoğan’ı göklere çıkarıyorlardı. Aslında konuyu fazla uzatmaya gerek yok. Sayın Fehmi Koru gibi demokrasiye inanmış, üslubu ile kimseyi rencide etmeyen bir gazeteci bugünün Türkiye’sinde neden bir gazetede yazamıyor? Bence sorunun cevabını burada aramak lazım.

  17. Bakıyorum da,
    Kelimeler anlamını buluyor bazen..
    Bu ülke için söylüyorum…
    Che Guavera’dan, Necip Fazıl’dan, Uğur Mumcu’dan birşeyler okuyorsanız eğer..
    Beğenirsiniz yada beğenmezsiniz, mesela..
    Fehmi Koru, Ali Bayramoğlu, Mümtazer Türköne(Fetö’den tutuklu), Soner Yalçın, Yılmaz Özdil, Ahmet Hakan, Ertuğrul Özkök okuyorsanız..
    Kelimeler, kavramlar anlamını buluyor bazen..
    Bu saydığım isim sayısını herkes dilediğince(!) artırabilir..

    Alışılagelmiş ezber yada kalıpları bozmanın zamanı gelmedi mi, hala..?
    Hazır söz açılmışken, alttaki linke dokunabilirsiniz, mesela..

    http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ertugrul-ozkok_10/esrarengiz-binbasi-h-a-olayi-ve-bu-darbe-niye-onlenemedi_40269632

    Ben hala oradayım..?
    O gün ne oldu..?
    ………………………

    Zira,
    Son zamanlarda bazı “kelime” ve “kavramlar”ın içleri boşaltıldı..
    Bilinçli ve kasıtlı yapıldı bu iş..
    12 Eylül’ün kanlı darbesi ile birlikte başladı bu süreç..
    28 Şubat’la devam eden..
    15 Temmuz’da, o ne idüğü belirsiz(!) darbe teşebbüsü ile zirveye tırmanan,
    Bir süreç bu..
    “İslam”ın, “cemaat”in, “tarikat”in, vel hasıl kelam hacı yada hoca’nın geldiği yada getirildiği noktaya hepimiz şahit olduk bu süreçte..
    Ortadoğu’nun kanlı Coğrafya’sında kurşunu atan da, kurşunu yiyen de “Allahuekber” diyor..

    100 binleri aşkın personeli var..
    Bütçeden “Aslan Payı” olarak, yaklaşık 7 Milyar TL, yı kasasına indirmeyi biliyor da..

    Alttaki linke dokunarak okuyabilirsinz..

    http://www.hurriyet.com.tr/mit-butcesi-yuzde-21-artti-diyanetin-payi-basbakanlikin-dort-kati-40267791

    Bu, Fetö İlleti “din” üzerinden taa 30-40 yıldır yapılanırken bizim “Diyanet İşleri Başkanlığı”mız bugüne kadar bunlar hakkında bir rapor mu yayınlamış, nedir..?
    Fethullah Gülen’in sırtını dayadığı “Dinlerarası Diyalog Projesi” ise hala yürürlükte..
    Sahi, ne iş yapar, ne işe yarar bu diyanet..?

    …………….
    Kelime ve kavramların içleri boşaltıldı..
    Ortada, “din”de bırakmadılar..
    Çürüme başladı..
    Kim hangi safta, belli değil..
    Kimin eli, kimin cebinde belli değil..?
    Sayın Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi “At izi, it izine karışmış vaziyette”..
    İyi güzel de, ben şahsen, Sayın Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın bile nerede durduğunu(!) net olarak göremiyorum işte..
    Hülasa, herşey allak bullak olmuş bir vaziyette iken..

    Diğer bazı kelime yada kavramlara da bakalım mesela..
    Şehit, vatan, milliyetçilik, milli irade, Atatürk’çülük, Cumhuriyet vs vs..
    Yahu kim terörist, kim gazeteci belli değil..
    Devletin memuru yada öğretmeni de “terörist” muamelesi görüyor işte..

    Sayın, Cumhurbaşkanımız “haklı” olarak söylüyor ya..
    “At izi, it izine karıştı” diyor…
    Adama demezler mi..?
    “Güç” sende, “yetki” sende..
    Düzelt o zaman..

    Gazetecileri yada kimi siyasileri “tutuksuz”da yargılayabilirdiniz mesela..
    Ak Parti’nin kurucularından, hukukçu Karabük Milletvekili M. Ali Şahin’in nin çağrısı da dikkate alınmadı..

    http://www.dailymotion.com/video/x50ndoh_mehmet-ali-sahin-hdp-liler-tutuksuz-yargilanmali-yoksa_news

    http://www.haberturk.com/gundem/haber/1319531-mehmet-ali-sahin-tutuklama-karari-verilmemesi-daha-dogru

    Her ne hikmetse, bu yargı hükümleri “Ak Parti” kadrolarına yönelik işlemiyor, işletilmiyor da..
    O halde, rahatlıkla diyebiliriz ki, en önemlisi de “hak” “hukuk” ve “adalet” kavramlarının içi de boşaltıldı..
    Ve, “devlet”in..
    Geriye ne kaldı Allahaşkına..

    Ayakta duran, ayakta tutulmaya çalışılan bir tek kavram kaldı önümüzde..
    “Başkan”lık..
    Varsa yoksa, “Başkan”lık..
    Bütün meselelerimiz hallolacak ya..
    İlla da, “Başkan”lık..

    Fehmi Koru, çok iyimser bir yaklaşımla olayların ve gelişmelerin boyutunu anlatmaya, açıklamaya çalışıyor da…
    Anlayan yada dinleyen kim..?
    İstanbul caddelerinde, freni boşalmış bir inşaat “mikser”i gibi dötnala gidiyorlar..
    Nerde duracakları hiç belli değil..
    Kime toslayacakları da..
    Hal böyle iken..

    Sahi, bu gidiş nereye?
    Bu gidişin adı ne..?
    …………..

    Lucian M. Baylan

    *NOT: Bulunduğumuz mahallede elektirikler kesildi, öğleye kadar.. İnternet zaten alabildiğine yavaşladı.. İstediğiniz siteye rahatça giremiyorsunuz.. Hülasa belirsizliklere doğru yol alıyoruz.
    Hayırlısı bakalım.. Allah, herşeyin hayırlısını nasip etsin..

    • Olanlarda anlaşılamayacak bir şey yok; anlamak isteyenler için.
      1- Referansı din olan hele islam olan her oluşum bir yere toslayacaktır. Biri yıllardır sinsice, biri şimdilerde ayan beyan dindar nesil yetiştirme sevdasında iki dinci oluşum el birliği ile TC.ni yıkılmanın eşiğine getirmişlerdir. 15 temmuz düzmece bir olaydır. Kime karşı yapılmıştır, amacı nedir, neden tek bir yönetici ve siyasinin burnu kanamamıştır?
      2- Irak’a, Libya’ya, Mısır’a, Suriye’ye ne olduysa Türkiye’ye de aynısı olacaktır. ABD ve İsrail’in oyununa BOP”eşbaşkan” havuçları ile gelinmiştir. TC gemisini batıranlarla aynı gemide olmak çok acı. Hepimiz boğulacağız.
      3- Yeryüzünde müslümanlardan başka bir birini boğazlayan topluluk kalmamıştır. Sorgulanması gereken islamın ta kendisidir. Baş düşman ilan ettikleri İsrail yerine neden birbirlerini gırtlakladıklarını sorgulamazlar. Yeryüzünde onlardan başka terör kaynağı olmadığını sorgulamazlar.
      4- Hemen tüm komşularımızla sorunlu, hatta bazıları ile savaşır durumdayız. Kendi silah sanayimiz yokken Don Kişotvari etrafa efenlenmekteyiz. Hakimlerimizi ayaklarına götürüp Dünya’ya rezil olduğumuz teröristlere ve uzantısı partilere açılım palavrasıyla yıllarca göz yumduk. Şimdi tek somut delil göstermeden neredeyse hepsini tutukladık. Yıllarca kol kola birbirinize methiyeler düzdüğünüz geri zekalı fetoculara şimdi terörist diyorsunuz. Dünya kıçıyla gülüyor bu duruma. Yalancı çoban muamelesi yapıyor. Geri zekalı bir bedevi devleti olmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz.
      5- Eğitimi yapboza dönmüş, gn.kr.başkanı başta olmak üzere tüm kuvvet komutanları 15 dakikada esir alınmış kağıttan kaplan bir ordu, aynı gün üç defa tutuklanıp üç defa salıverilmiş ırz ve tecavüz suçluları cenneti yaratmış bir yargı, donunu toplamaktan aciz bir muhalefet, % 90 şakşakçı yazılı ve görsel medya.
      6- Bizde sela ölümleri duyurmak için okunur. TC nin selası gece yarılarında okundu duymadınız mı?

  18. Maalesef olayları hükümete yarar yada onu zora sokar çerçevesinden bakmaya devam ettiğimiz sürece olayları tam okuyamayacağız. gerek hdp gerek se cumhuriyet gazetesini muhalif ses olarak tanımlamaya devam edeceğiz yaptıklarını muhalefet göreceğiz vermeye çalıştıkları zararı içinde oldukları ihaneti bu perdeyle örteceğiz. hatta onlara ihtiyacımız olduğunu bile sanacağız.
    keşke birileri çıksa da (uzun yıllar gazetecilik yapmış saygın gazeteciler mesela) hükümeti zora sokmak ve ona zarar vermekle türk devletine zarar vermenin farklı şeyler olduğunu uzun uzun anlatsa.
    sayın Ahmet koru bey dün yorumuma soru bırakmışsınız cevaplamaya çalıştım ama cevabımı paylaşmamışsınız. merak ettim neden.

      • ben geç görmüş olacağım. yıllardır fehmi beyi okurum yorumum beşi geçmez. hayatım boyu yaptığım yorum onu geçmez. ancak bu sıralar öyle olaylar üst üste geldi ki hepimiz bir şeyler söylemek gereğini duyuyoruz. acelemizin kusuruna bakmayın lütfen.
        ama yorumuma yorum isterim derdimi anlatabildim mi merak ettim.

        • Didem Hanım,

          Ben mümkün olduğunca fikir beyan etmiyorum bu sitede. Sadece editörlük yapıyorum.

          Fikirlerinizi gayet güzel açtınız. Teşekkürler.

          Karşı tez sunanlar olursa onları da yayınlayıp bir fikir tartışması oluşturmak açısından konuyu detaylandırmanızı istedim.

          Saygılarımla.

    • Didem Hanım, gazeteler haber vermek ve muhalif olmak için vardır. İktidar şakşakcılığı gazetecilik olarak görülemez. Demokrasilerde, medyanın 4. kuvvet olarak görülmesi bu sebepledir, kuvvetler ayrılığı da bunun için gereklidir – sözüm kuvvetler birliğini savunanlara değil tabii. Demokrasi standartlarını belirleyen o beğenmediğimiz ülkelerde iktidar, devlet, ve her türlü güç odağı hakkında her türlü haber yapılır ve bu engellenmeye çalışılmaz, vatandaş buna izin vermez. Örneğin Snowden, Amerika’nın türlü kirli çamaşırlarını ortaya döktü, bu bilgileri haber yapan The Guardian, Washington Post, NYT gibi gazeteler kapatılmadı, yazan gazeteciler hain muamelesi görmedi, faaliyetleri engellenmedi. Amerika’nın yakın tarihi bunun sayısız örnekleri ile dolu. Bunları 2016’da bile anlatmak zorunda kalmamız ülkemizin demokrasi sınıfını gayet güzel ortaya koyuyor ve nereye gittiğimizi de gösteriyor. Gazetelerin kolayca kapatıldığı, susturulduğu, havuz medyasına devşirildiği bir ülkede iktidar hesap vermez, şeffaf davranmaz, halkını kandırır ve sonunda yıkılır. Ancak olan bu gemide olan herkese olur.

      • görüşlerimi bir iki günlük yorumlarda belirttim. tekrar olmasın. sizin gazetecilik anlayışınıza saygı duyarım.
        snowdenin başına gelenler malum. the guardian ve w.post yapılan baskılar nedeniyle yüzde birinden az kısmını yayınlayabildi.o dönem gazetelere yapılan yorumları takip ettiniz mi.. yayınladıkları bilgileri takip ettiniz mi….

        • Muhakkak baskı yapılmıştır. Ama sonuçta bu haberler yapıldı ve hiçbir gazeteci hapse girmedi, gazeteden atılmadı o ülkelerde. Ülkemiz ise gazetecileri hapse atma, gazeteleri ve internet sitelerini (hatta interneti) kapatma konusunda dünya rekorunu kimseye bırakmıyor. Örgüt üyesi olmadan örgüte yardım etmek gibi bir suç bile icat edildi bu ülkede (bir de icat çıkmaz bu ülkeden derler :-). Hükümet bunları yapabilir, ama halk uyanık olacak ve dur diyecek. Halbuki ne görüyoruz, alenen bu uygulamalar savunuluyor, hatta gazeteci geçinen yalakalar tarafından. Böyle gidersek daha başımıza daha çok gelecek var.

      • Irak savaşı sırasında embeddet gazeteciler her şeyi ABD hükümetinin
        göstermek istediği şekilde kamuoyuna
        sundular.Saddam’ın kitle imha silahına
        sahip olduğu yalanını pompaladılar.
        Her türlü dezenformasyonu yaptilar.
        Daha sonra bunu kendileri de itiraf ettiler.

  19. Tabi sorulması gereken soru şu ; Söylemleri ile sisteme kafa tutanlara, sistemin güçlü olduğunu göstermek adına hepsini birden aynı gün içeri almak, istenen sonucu sağlıyacak mı? Yoksa bu eylem sistemin gücünü beslediği köklerde zaman içinde farklı bir takım değerlendirmelerle zayıflık yaratacak mı ? Sosyal bilimciler beri gelsin de cevaplasın bu soruları .

  20. Batı medyasındaki yayınlar kasıtlıdır, gerçeği yansıtmaz; onlar işlerine geldiği şekilde yayın yaparlar.

    Batılı devletlerin ve batı medyasının Mısır dikdatörü Sisi ile bir problemleri oldu mu? Olmadı. Bilakis Sisi’ye destek oldular.

    Aynı batı medyası, partisini kapatılmaktan kıl payı kurtarabilen, FETÖ’nün darbe girişiminden kendi canını zor kurtaran, günü birlik kendisine hakaret edilen bir lidere dikdatör diyebilmektedir. Bu sebeple batı medyasının ciddiye alınacak bir tarafı bulunmamaktadır.

    Gelelim bizim medyaya. Vergi mükelkefi olan bir vatandaştan ya da kurumdan maliye, ticari defter ve belgelerini istese derhal ibraz ederler. Maliye karşısında adeta titrerler.

    Aynı şey medya kuruluşlarından istense, bunu basın özgürlüğüne müdahale olarak lanse eder ve bütün basın örgütlerini ayağa kaldırırlar. Nitekim 28 Şubat öncesinde bir medya kuruluşu maliye görevlilerini kapısından içeri sokmamıştı. Vergi kaçakçılığı yapanlar bile kendilerini “biz kamu görevi yapıyoruz” diye savunuyorlar. Medya denildi miydi akan sular duruyor. Bu maskenin arkasına sığınılarak her türlü dalavere çevrilebilmektedir.

    Öte yandan HDP, Devletin, yargının ve halkın sabır taşını çatlattı, tahammül edilemez bir noktaya geldi.

    Batı ülkelerinde terör örgütleri ile ortak çalışan bir siyasi parti var mıdır? Olsa buna izin verirler mi?

    Terör örgütünün yan kuruluşu gibi çalışan bir “parti” niçin demokrasinin vazgeçilmezi olsun?

    PKK’nın ve HDP’nin Kürt halkına yaptığı zulmü, uyguladığı baskıyı başka hiç bir kurum yapmadı.

    Kürt halkı bu zulümden, bu beladan acilen kurtarılmalıdır. Bu, devletin en öncelikli görevi sayılmalıdır. Devlet bu görevini yerine getirme konusunda bütün imkanlarını sonuna kadar kullanmalıdır.

  21. İhtilaflı durumlarda tüm özveriyi iktidardan beklemek de çok doğru değil ama. Karşı tarafın da üzerine düşeni yapması en azından sıkıntıya sebep olacak davranışlardan uzak durması gerekir. Bugün muhalifim diyenler iktidarı hatalı davranmaya sevk edecek faaliyetlerde bulunuyorsa bunun masumane veya sehven olduğunu hangimiz söyleyebiliriz?
    Yükün büyüğü tabi ki iktidarın omuzlarında çünkü güç onun elinde.
    Kulak verilen kişiler hususunda şunu söylemek isterim. Yazılanlardan şöyle bir anlam çıkıyor : Tayyip Bey kimseleri dinlemiyor, tüm kararları kendisi veriyor.
    Bu ne kadar doğru olabilir?
    Ya da doğru olabilir mi?
    Sanmıyorum. Bir tek insanın, ülkenin tüm meseleleriyle ilgili tüm kararları tek başına alabilmesi hiç mümkün değil.
    Ne dersiniz?

    • Son söylediğin yargılardan gercekten emin mısıniz?
      Bu ülkede bir akşamüstü Başbakan görevden alındı, tekrar ediyorum; “görevden alındı”. Bunun üstüne söylenecek bir soz olmasa gerek…

  22. Fehmi bey hayırlı sabahlar,yazılarınızla tehlikenin boyutlarıni genişce anlatıyorsunuz bizler sizin bildeklerınızın binde birini ancak bile biliriz.Bende burdaki TV kanalarında konuşan gazetecilerın söyledıklerınden bir kaçını paylaşmak istiyorum.Frans 24 orta yaşli bir yorumcu ismini göremedım Televiziyonu geç açtığım için şunlari anlatiyordu.”Pkk ile tekrar savaşı başlatan Erdoğan bunu seçim kazanmak için yaptı,15 Temmuz darbe girişiminden sonra ben buna inanmiyorum zaten kendiside bu Allahın lütfü dedi bunu bahene ederek bütün mualifleri susdurdu bu dahada genişliyecek kavgacı ve kinci bir insan,” Başka bir gazeteci,”İnternette Erdoğan fanatikleri benim yazdığım yazilara anında taruza geçiyorlar biz bunu tesbit ettik bunlar maaşli elamanlari,” Başka birisi Almanyadaki Türklerın ordakı Gülen sempatizanlarının iş yerlerini tahribat yapanların görüntü leri ile birlikte şunları anlatiyordu,” Almanyadakı Türklerın 60℅ Erdoğanı desdekliyor ayrıcada Türkiyenin 5000 mit elamanı burada Gülen hareketini bitirmek için çalişyorlar,” O utanç verici görüntüleri görmek İstiyen bunların videosunu Frans 24 kanalının 3 Kasım Amerika yayıninın arşivinden izliyebilirler. Diğer bir konu. Pkkli ve MHPlınin dostluğunun başlangıcı.2001 yılında benım tanıdığım Kürt asıllı Türk bir cocuk benden birisi için yardım istedi, o istediği çocuğu bana söyke tarif etti ismini X olarak yazacağım.”X bir pkkali ve şu an bunalımda burada (Canadada) pkk dernek başkanlığı yapmış ve bunlar ailece müslümanlikdan çıkmişlar biliyorum sen milliyetcisın lütfen benim be isteğimi hoş karşila hiç bir art niyetım yok çocuk bunalımda ve intihar etmeyi düşünüyor kabul etmiye bilirsin,” Ben hiç teredüt etmeden kabul ettim x sin evine beraber gitmek için zamani kararlaştırdık ve ben ondan önce gittim.X beni çok güzel karşiladı hemen Annesının ve kız kardeşının baş örtülü resımlerıni ban gösterdi dağda neler yaşadığını bir karakolu basmak için gittiklerınde nöbetç askeri türbünde tanıdığnı çok fakir bir kürt komşusunun çocugu olduğu için basgını durdurduğunu ve o anda dağdan direk Yunanistan, Avrupa ve Kanadaya gelişını pkk derneğindeki başkanlık dönemını uzatmayayım acılarla dolu 28 yıini anlatti ve benden istediği yardım ne imiş? Annesini çok özlemiş onun için bunalıma girmiş beni annesini yerine koyup içini döküp dertleşmek istemiş.X dinledikden sonra neden müslümanlığı suçladığını bu din kişilerin değil Allahın dinidir bunu araştırsaidin bu yalnışlığa düşmezdın,xsin bana cevabı,”Benim dedelerım Annem babam bir kelime Türkçe bilmiyorlar idi okul yok yol yok aşağılanma var açkık var jandarma dayağı var varda var biz nereden din öğnecekdik,buraya geldım derneğe başkan oldum bir de ne göreyım İran devleti destekliyor Suriye ve İranlı Kürtler Türkiyenın düşmanı,bir gün İranlı bir çocuk Süryeli kürtlere dediki “yaho sizin hükümetiniz sizi ikinci sinif vatandaş olarak bile kabul etmezken siz Süriyeyı bırakmış Türkiyeye karşı savaşiyorsunuz,”Ben o zaman başkanlığı bıraktım,” X ile konuşmamizdan bir kaç ay sonra Türkiyeden MHP üyesı bir yeni mezun mühedis dil kursu için Kanadaya geldı fakir bir ailenin çocuğu iş izni yok sadece öğrenci vizesi var kaçak çalışması gerek okul parası ve diğer masıraflar için ben x havele ettim o hemen buna kaçak bir iş buldu o çocuk kendinin haricinde ailesinede para gönderdi ve bu X ile çok iyi bir dostluklari var muhendis olan çocuk iki sene sonra geri döndü 2013 ce kadar bunlardan hep haber aliyordum beni X ile tanştiran çocuk rahmetli olduğu için o zamandan bu tarafa haberim yok eminim bunların dostlukları ömür boyu sürer.Şimdi benimde bir sorum olacak.Bu pkk yi başımıza bela edenler kimler?Pkknin başındakilerın tirnağı kanamazken o kadar ölen zorla dağa çıkarılmış fakir fukara çocukları bir hiç uğruna pisi pisine ölüyor bir o kadarda şehit veriyoruz.Bunu önlemek yerini yangına körükle gidiyoruz bu sizce doğrumu?Bence HDP liler göz altına alınınca buna MHP li ve AKPli seçmenler karşi çıksaidi kazanan kim olurdu?Kardeşlıkmi?Teörmi? Lütfen etraflıca bir düşünelım ben buralarda Türkiyeli Ermeni ve Müseviler ile karşılaşiyorum onlarn vatan sevgisini gozlerinde göriyorum.Kiliselerının adi Tür Ermeni kilisesi manti günü yapiyorlar iyi ve kötü günlerde hep beraberler. Lütfe birbirimizi insan olarak sevelım sayalım dininde milliyetinden ötürü dışlamiyalim.Fehmi bey bunları bir kaç gün önce ayrıntıları ile çok güzel yazmıştı.Hoşça kalınız.

  23. Şunu da unutmayalım dışarıdaki tepkinin Cumhuriyet gazetesine verildiği gibi karşıt gazetelerden birine aynı şey olsa aynısı olurmuydu merak ediyorum. Ayrıca okur kitlesi belirli sınırlar içinde olan gezeteye bu harekat doping etkisi yapacağını düşünüyorum.
    Birde sizin öngörülerinizden olan Türkiye yönetilmez duruma getirmek isteyenlerin oyunlarının bir parçası olabilirmi.

  24. Fehmi Bey HDP operasyonuna karşı çıkıyorsunuz çünkü açılımı başlatan meşhur onikiler toplantısının bir üyesiydiniz. Ergenokon sürecinin yoldan çıkışına dair uyarı yazılarınızı hayırlıyorum. Ama nedense bu açılımın raydan çıkışı ve Güneydoğudaki kamu otoritesinin ortadan kalktığı süreçle ilgili uyarılarınızı hatırlamıyorum. O sürece kayıtsız şartsız destek verdiniz. Hatta buzdolabına kalkmasını da desteklemediniz. Bugünden bakınca RTE’nın kararında çok haklı olduğunu düşünüyorum. Şehirlerin altına o düzenekleri kim döşedi? Hdp’liler sırtını nereye dayamıştı? Yok öyle yağma, surda cizrede verilen şehitlerin kanı yerde mi kalacak? Şu konjonktür saplantınız bazen çok abartıya kaçıyor, farkındamısınız? Alman Bild, diktatör diye manşet atmış, çok da umrumuzdaydı! Batı hep böyle, işine gelirse alkışlar, gelmezse böyle davranır. Batıya rağmen batıcılık devri bitti!
    Cumhuriyet’te alenen hdp çizgisini destekledi. Devlet düşmanlığını RTE düşmanlığı ile birleştirdi. Can Dündar niye Almanya’ya kaçtı? Sağlam ayakkabı olduğunu düşünmüyorum. Haddim olmadan bir küçük uyarı da ben size yapabilir miyim? Hatırlarsınız, bir zamanlar Popsosyologun atılacağı yerine sizin geçeceğiniz konuşuluyordu… O yerinde ama sizin durum malum. Eğer bu son iki yazı türünde yazılara devam ederseniz okuyucularınızı ürkütebilirsiniz! Eldekinden de olmanızı hiç temenni etmem.

    • Erol bey çözüm sürecinde Fehmi Koru’yu bile eleştiriyorsunuz fakat çözüm sürecinin mimarlarından hic bahsetmiyorsunuz. Ayrıca ozgür ve demokratik ülkelerde bir şahsa düşman gazete de olabilir.

  25. Bunca problem nasıl çözülüp, bütün bu karışık şeyler nasıl vuzuha kavuşacak? Merak ediyorum.

Yoruma kapalı.