Diyanet ‘özerk’ olabilirdi; Prof. Görmez ısrar edebilseydi… ve Cumhuriyet davası…

11
Reklam

Yeniden atanması üzerinden henüz iki yıl bile geçmemişken.. yasal süresini doldurması için önünde henüz daha üç yıl var iken.. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan (DİB) ayrılacağı öğrenilen Prof. Mehmet Görmez’in.. görevini kendi arzusuyla bırakmadığı anlaşılıyor…

Neden acaba?

Ülkemizde ilahiyat fakültelerinin sayısı 100’ü buldu. ‘Profesör’ unvanını da taşıyan ilahiyat hocalarının sayısının hiç de az olmadığını tahmin etmek zor değil.

Prof. Görmez çok sayıdaki ilahiyat hocaları arasında ilmiyle temayüz etmiş gerçek bir ‘âlim’dir…

İmzasını taşıyan eserler bu tespitimizin kanıtıdır.

Diyanet’te yedi yıl başkan yardımcılığı görevini üstlenmişti; yedi yıla yakın bir süredir de ‘başkan’ sıfatını taşıyor.

AK Parti gibi kadrosu dini hassasiyetleri yüksek şahıslardan oluşan bir siyasi örgütün iktidarı sırasında onun Diyanet İşleri Başkanı olması her bakımdan bir şanstı.

Hem kendisi için, hem de AK Parti ve ülke için…

Reklam

Görmez o şansı iyi kullanabildi mi? (Bu soruya yazının sonlarında cevap vereceğim).

Zamanında Diyanet protokolde öne geçti

Bu soruya sağlıklı bir cevap verebilmek için Prof. Görmez’in geride nasıl bir Diyanet bıraktığına yakından bakmak gerekiyor.

“Nasıl bir Diyanet bırakıyor?” sorusunun kısa cevabı şu: Prof. Mehmet Görmez, aldığı gibi bırakıyor 14 yıl boyunca en üst düzey sorumluluk taşıdığı Diyanet’i…

Döneminde en çok tartışılan konu ‘Alevi’ vatandaşların dini açıdan durumlarının açıklığa kavuşturulmasıydı; dönemi sona eriyor ve sorun ucu açık halde kalmaya devam ediyor.

En çok eleştirildiği konu, söylemini ‘siyaset kokan’ bir hale büründürdüğüdür. Benim eleştirim ise şu: Kendisini dinleyebilecek güçlü bir hükümetle çalıştığı halde, Diyanet’i sıradan bir devlet birimi olmaktan öteye taşıyamadı Prof. Görmez

Hakkını yememek gerekiyor: Devlet protokolünde son sıralardaydı eskiden Diyanet, başkanı ön planda görünmez, görünse de fazla konuşmazdı; son yıllarda bu durum değişti. Protokolde ön saflara geçti Diyanet İşleri Başkanı, statüsüne uygun bir görünürlük de kazandı…

Ancak Diyanet bildiğimiz eski Diyanet

Başgil “Diyanet özerk olmalı” demişti

En azından şunu söyleyebiliyoruz: Siyaset, istediğinde, başkanın görevden alınmasını kolayca sağlayabiliyor.

Reklam

DİB, başka devlet birimlerinden farklı özellikleri bulunduğu için, daha değişik bir statüyü hak ediyor.

Ord. Prof. Ali Fuat Başgil’in daha 1950’li yıllarda savunduğu üzere ‘özerk bir kurum’ olmayı…

Başkanının atamayla değil seçimle iş başına geldiği.. icraatlarında iktidarların ağzına bakması gerekmeyen.. devlet bütçesine mahkum olmayan.. uluslararası saygınlığa sahip.. Başbakanlığa veya Cumhurbaşkanlığına bağlı olmak yerine hükümette bakan düzeyinde temsil edilen…

Kolayca sağlanabilirdi bir anayasa değişikliğiyle bu hükümet döneminde öyle bir statü değişikliği…

Tartışılmadı bile.

Özerk yapıya sahip olmak kurumun başındaki kişiye daha rahat hareket etme imkânı sağlardı.

Devlet yapısı içerisinde siyasetten bağımsız ‘özerk bir kurum’ haline dönüşmüş Diyanet’in başkanı olarak Prof. Görmez, aynı söz ve icraatlarla kamuoyu karşısına çıksa dahi, farklı değerlendirilirdi.

Şimdi söyledikleri de, döneminde merkezde hazırlanmış hutbeler de, yaptıkları ve ettikleri de, kendisi ne kadar sakınmış olursa olsun, doğrudan siyasetle irtibatlandırılıyor.

Dini bir kurumun siyasetle irtibatlanması ise iyi bir görüntü vermiyor.

En başta sorduğum “Neden süresi dolmadan ayrılmak zorunda bırakıldı?” sorumu unutmuş değilim. Ancak bu sorunun bende makul bir cevabı yok. Hükümet ve özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yakın çalıştı Prof. Görmez; onlara ters düşen bir sözü ve tavrı hatırlanmıyor.

Bu durumda, yerine atanacak kişinin kimliği soruya cevap teşkil edebilir.

Arkasında farklı bir Diyanet bırakmasa bile, Prof. Görmez, titiz bir çalışmayla hazırlanmış 7 ciltlik ‘Hadislerle İslam’ külliyatı başta olmak üzere İslâmiyet’i günümüz şartlarında daha iyi anlayıp anlatmaya yarayacak eserler bıraktı.

Hayırla yad edilecektir.

ΩΩΩΩ

Cumhuriyet davası.. neden tutuksuz yargılanmıyorlar?

Cumhuriyet davası başladı. Çoğu 270 gündür tutuklu bulunan gazetenin yöneticileri ile yazarları savcının iddianamesine karşı savunmalarını yapıyorlar. Duruşmalar açık cereyan ettiği için bizler de savunmalardan haberdar oluyoruz.

‘Terör örgütüne üye olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek’ gibi yeni bir suç koduyla yargılanıyor Cumhuriyet çalışanları: ByLock programları yokmuş, ama o programı kullanan birileri tarafından telefonla aranmışlar.. alış veriş ettikleri, iş gördükleri insanlar ‘sakıncalı’ sayılanlardanmış.. iş başına geçince gazetenin yayın çizgisini değiştirmişler..

Birbiri ardına sıralayınca ‘absürd’ kaçıyor bu tür suçlamalar…

Yargılama sırasında tutuklu olmasalar hadi neyse…

Ülkenin başını dışarıda ağrıtan en önemli olaylardan biri bu yargılamadır. Umarım, gazetecilerin önünde tutuksuz yargılamanın yolu bu davayla açılır.

ΩΩΩΩ

Reklam

11 YORUMLAR

  1. Mehmet Görmez bu işten alnının akıyla çıkmış mıdır? Bence çıkmamıştır. Neden? Benim açımdan en önemli sebeb, başkanı olduğu kurum benim nazarımda (eminim birçok kişi nazarında da böyledir) enerjisinin çoğunu siyasi bir partinin çıkarları için harcamıştır harcıyor. Bu amaçtan öteye geçememiştir. Fıkıh kitaplarından değil de muhtemelen başka kaynaklardan beslenmiş olacak ki diyanet, sayın başkanı on binlerce masum insanın derdest edilmesi, tutuklanması, kendileri yurt dışında olduğu için hanımlarının, babalarının tutuklanmaları karşısında “İslamda böyle bir cezalandırma yöntemi yoktur. Herkes kendi yaptığı suçtan sorumludur” diyememiştir. Bir müslüman (bakın dini bir kurumun başkanı demiyorum) islamın içindeki bir fıkhi kaideyi söylemek için ALLAH tan başka kimden korkar? “AK Parti gibi kadrosu dini hassasiyetleri yüksek şahıslardan oluşan bir siyasi örgütün” ve onların islamı temsilde ki yansıması olan diyanetin asılderdinin islam olmadığını anlamak için vereceğim örnek yeter bana. Anlattığı şeyin doğruluğundan şüphe etmeyeceğim bir arkadaşım anlatıyor: ” Kadir gecesi camiye gittim.teravih kıldıktan sonra cemaatin dağılmasını bekledim biraz namaz kılayım diye ve imama sordum, ‘bugün kadir gecesi, ibadet için cami açık kalacak mı?’ diye. ‘Cemaatten talep gelmesi lazım’ dedi. Ondan birkaç hafta sonra başka bir camiide 14 temmuz cuma günkü vaazdan sonra cemaatten talep gelmemesine rağmen imam şöyle dedi ‘ Bu gece 15 temmuz yıl dönümü nedeniyle camilerimiz ibadet için sabah namazına kadar açık olacak”.. ALLAH aşkına diyanet sayesinde kaç kişi müslüman oldu? Cevabını bilen varsa yazsın lütfen. Çoğu 5 vakit namazını kılmayıp cuma ve bayram namazlarında camileri tıklım tıklım dolduran bir millet için, 15 yıllık islami(!) iktidar, 15 temmuz için harcadığı enerjinin 100 de birini harcamış mıdır? 15 temmuzu küçümsemek değil amacım. Ama islamın daha önemli dertleri var. Velhasıl ben Mehmet Görmezi ve siyasi iktidarı, islamı hakkıyla temsil edemediklerinden dolayı, müslüman imajına verdikleri zararlardan dolayı islam adına hayırla yad etmeyeceğim. Hangi dinsiz solcuya islamı anlatabilirsiniz şimdi. “Eğer müslümanlık bu akp lilerin yaşadığıysa istemiyorum ” der suratınıza kapıyı kapatırlar.

    • Çok güzel ve önemli tespitler yapmışsınız. Bu tespitlerinizin toplumda yarattığı travmanın sonuçlarını yıllar sonra daha net göreceğiz.Ve inşallah o zaman iş işten geçmiş olmaz.

  2. Sayın Koru, siz de belki farketmeden Karaman’lar, Taşgetien’ler kervanına katıldınız.
    Onları İktidarın yaptığı zulümler değilde, bu zulümlerin AKP ye oy kaybettireciği rahatsız ediyor ve korkutuyor.
    ”Ülkenin başını dışarıda ağrıtan en önemli olaylardan biri bu yargılamadır.” cümlenizle siz de aynı kâfileye katıldığınızın sinyalini veriyorsunuz.
    Çok yazık.

  3. Kuran’a kadar insanlar merkezi yönetimle yönetilirdi. Peygamberler vardı, krallar vardı. Bir topluluğun bir dini ve mezhebi olurdu. Kuran bu tekelci ve merkeziyetçi yönetimi kaldırdı. İslamiyet’te din adamı, ruhban yoktur. Peygamber bunu çok açık bir şekilde ifade etmiştir.
    İslamiyet’te ilham başkasına delil değildir. Müçtehit resmi içtihatlarda bulunmaz. Fetva müessesesi yoktur. Hele tarikatlara devlet asla karışmaz. Kuran ve sünnete göre sosyal gruplar vardır. İlmi, ahlaki, mesleki ve siyasi gruplar vardır. Bunların sayısı beş ile yirmi arasındadır. Ordular bile böyle oluşur. İslamiyet’te siyasi partiler yoktur. Siyasi ordular vardır.
    Ordu komutanları siyasi partilerin de başıdır. Ancak orgeneraller siyasi partileri kurabilirler. Devlet başkanı da bir orgeneraldir. İlme karışmaz, dine karışmaz, ekonomiye karışmaz. Çoklu sistem vardır. Çıkan nizaları hakemler çözer. Siyasilerin işi hakem kararlarına uymayanları yola getirmeden ibarettir. Diyanet İşleri teşkilatı İslamiyet’i denetim altına almak için kurulmuştur. Orduda Milli Savunma bakanı ne ise, yargıda Adalet bakanı ne ise diyanette de Diyanet İşleri başkanı odur.
    Akevlerin 50.000 sahifeyi bulan ilmi çalışması vardır. Diyanet İşleri İslam tarihini incelemektedir. Hiçbir içtihadı ve yeni görüşü yoktur. Tarikatlar serbest bırakılmalı. Devletten partiler yardım aldığı gibi tarikatlar da cemaatleri nispetinde bütçeden yardım almalıdır. Hakemlerden oluşan yargı denetiminde olmalıdır. Halk istediği gibi özgürlük içinde inançlarını yaşamalıdır.
    Türkiye’de ordu dışında hiçbir kurum bir işe yaramamaktadır. Okullar kapatılsa Türker daha alim olacaklar. Diyanet İşleri lağv olsa Türkler daha inançlı olacaktır. Onlarca sendika olmazsa ekonomi daha iyi çalışacak. Trafik tıkanmışsa mutlaka orada trafik polisi vardır. Bizim eleştirdiğimiz, kişiler değildir. Diyanet mensupları bizim saygı duyduğumuz insanlardır. Biz düzene karşıyız.

  4. Can Dündar serbest yargılanacaktı, ne oldu ? ne kadar da özgürmüş, Almanya Cumhurbaşkanının elini öperken belli oluyordu. Bunlur da Gazeteci… Yoksa maaşlı ajan mı ?

  5. Prf. Dr. Mehmet GÖRMEZ en çok politize olmuş bir başkan olarak anılacaktır. Camilere siyaset sokmuştur ve camileri imam ve müezzinleri ile birlikte AKP’nin bir şubesi gibi kullanmıştır. Cami cemaatini hutbe dinlemekten soğutmuştur. AKP’nin siyasi projelerini yürüten bir başkan olarak anılacaktır. Çözüm sürecine bile alet olmuştur. Siyasete göre söylem geliştirilerek din satılmaya çalışılmıştır. Kısacası O makamdaki bir zata bunları yakıştıramadım. Ayrıca yoğun bir şekilde cemaatten para toplanmıştır bu paraların nerelerde harcandığı denetlenmemiş ve kamuoyuna açıklanmamıştır. Cami cemaatinden birisi olarak birisi olarak bir gözlemimi ve tespitimi yazıyorum. Katılırsınız katılmazsınız. Yazınızda bunlara da değinmenizi beklerdim.

    • Ama bütün bu yaptıklarına rağmen siyasi iktidara yaranamamış görev süresinin bitmesine 3 yıl kalmasına rağmen emekliye sevk edilmiştir. çünkü AKP nin onunla işi bitmiştir.

  6. Ankarada veya İstanbulda değil. Anadoluda evinize yakın camiye bir gün gidersiniz namaz kılmaya…
    Bir bakarsınız ki kürsüde diyanet işleri başkanı vaaz veriyor. Şaşırırsınız.Sonra bir bakarsınız namazı da o kıldırıyor.
    İşte böyle bir diyanet işleri başkanıydı Mehmet Görmez.
    Sürekli sahada sürekli çalışarak vazifesini yerine getirmeye çalışan biri. Sürekli ümmetle beraber.
    Bu bile yeter Mehmet Görmezin kendisinden önce gelen hiç bir diyanet işleri başkanına benzemediğini söylemek için.
    Allah RAzı olsun ondan.

  7. Evet Diyanetin bazı konularda yetersiz kaldığı doğru

    Bu sadece başkanların gayretleriyle çözülecek bir iş değil eksiklikler
    Başkan kurumun içindekilerin kabinede nüfuz edemezya mesela bir örnek
    Yazın Camilerde kilimalar harıl harıl çalışır belkide cematin veya imamın müezzinin evinde kılima yoktur ama camiye gelince konforu elden bırakmayız namaza geldik ya orada kül hakkı falan hak getire birde imam efendinin sağ ve sol tarafina asprator koydunmu tamam sanki 20 dakkada piseceyiz kılimalar çalışmasa

    Yazınızda değindiğiniz bazı hususları gerçekten düşünerek mi yazıyorsunuz yoksa popülizmi yapıyorsunuz hep merak ederim
    Alevi meselesini kaşıyıp duruyorsunuz alevilik islamin dışında bir dinmiki onlara haklar verilecek Türkiyede nasıl kürt sorunu yoksa sorun çıkartan kürtler varsa
    Alevi sorunuda yok sadece sorun çıkarmaya çalışan aleviler var .

    İkinciside diyanetin özerk olması
    Ülkemize birsürü özerk kurum var hangisi doğru dürüst işini yapıyor hangisine siyasiler nüfuz etmiyor. hadi diyanette özerk oldu diyelim orayada bazı birimler bazı oluşumlar mesela Tastamal denen peygamber düşmanı birilerinin eline geçerse nolacak? size soru verin cevabını
    Biz sayın Görmezden memnunduk Rabbim de memnun olur inşllah
    Allah cc doğruyu bilip doğru konuşan kullardan eylesin bizleri

Yoruma kapalı.