FB mi GS mi şampiyon olacak? İmamoğlu mu Kurum mu İstanbul seçimini kazanacak?

19
Reklam

Futbola meraklı olup süperligdeki yarışı yakından takip edenler biliyor: Bu yıl ipi iki büyük takımdan biri göğüsleyecek… Ancak, ligin yarısı geride bırakılırken bile, yarışı önde götüren takımlardan hangisinin şampiyon olacağını kestirmek mümkün olamıyor.

Fenerbahçe ile Galatasaray’dan hangisi haftaya rakibinden önce karşılaşma yaparak girerse, maçı kazanıp sıralamada öne çıkıyor, ancak öteki de sahaya çıkıp galip gelince sıra yine değişiyor.

Bu hafta önce rakibini yenen Galatasaray ilk sıraya tırmanmıştı, dünkü maçından sonra Fenerbahçe ilk sırayı geri aldı.

İki takımın da puanı aynı; aradaki tek fark, attığı gol-yediği gol sayısında…

Taraftarlar heyecanlı; takımlarını uzak sahalara gittiğinde bile sadık taraftar yalnız bırakmıyor…

Sezon sonunda bu iki takımdan biri şampiyon olacak, ama hangisi?

İstanbul seçimi bana biraz bu yıl süperligde karşılaşılan tabloyu hatırlatıyor.

Hemen her parti İstanbul’da seçime kendi adaylarıyla katılacak, fakat doğal olarak iki parti şimdiden yarışta ileride görünüyor. Seçim tarihi yaklaşıyor ama hangi adayın sandıktan kazanarak çıkacağı pek belli değil.

Reklam

Kamuoyu yoklamaları da seçmenlerle nabız tutmaya dayalı gözlemler de, vaktin kesin konuşmak için henüz erken olduğuna işaret ediyor.

İktidarın adayı pek çok yönden rakibine göre avantajlı. AK Parti İstanbul’a özel önem verdiği için, adayı kazansın diye her türlü imkanı sarf ediyor. AK Parti adayı medya desteği bakımından rakibinden çok üstün durumda. Bu iki desteği akıl almaz vaatlerini kitlelere ulaştırmada kullanmaktan kaçınmaz görünüyor iktidar partisinin adayı.

CHP’nin adayı da büsbütün avantajsız sayılmaz. İstanbul büyükşehir belediyesi son beş yıldır CHP adayının yönetiminde. Kullanabileceği imkanlar iktidar adayı kadar geniş olmasa da, yine de bütünüyle imkansız sayılmaz CHP adayı. Onun da kazanmasını isteyen bir medya ağı olduğu biliniyor.

Her iki seçimde de -2019 ve 2024’te- AK Parti’nin gösterdiği adaylar pek parlak değil; bu durum CHP adayının lehine çalışmıştı bir önceki seçimde.

İki aday baş başa bir yarış halinde bulunsalar, imkanı veya vaatleri veya cazibesi fazla olanın ipi göğüslemesine kesin gözüyle bakılabilirdi. Ancak, her iki adayın işini kolaylaştıran/zorlaştıran dış unsurlar da bulunuyor.

Bir önceki yerel seçimde -2019’da- dış unsurlar CHP adayının lehineydi. Muhalefet partileri, iktidar adayının yenilmesini iktidarı zora düşürüp genel seçimde bozguna uğratmanın ilk adımı olarak değerlendirdikleri için, CHP adayının kazanmasını sağlamak istemekteydi. 

Kendiliğinden bir ittifak oluştu o seçimde. Partiler, CHP adayına, karşına aday çıkartmayarak pasif, iktidar partisi aleyhine propagandalarını sürdürerek aktif destek verdiler.  

Geçen seçimde CHP adayının seçilmesini sağlayan en önemli unsur, muhalefetin öndegelen partilerinin iktidar karşısında saf tutmalarıydı; bu seçimde CHP adayı partisi dışında bir desteğe sahip değil.

Reklam

Bir önceki seçimde CHP adayının yanında yer almasıyla sandığa yönelen oylarda payı bulunan İYİ Parti, bu seçimde, tam tersine, iktidardan ziyade CHP’ye ve adayına eleştiri oklarını fırlatıyor.

İstanbul’da %7 ila %10 arasında oyu bulunduğu hesaplanan DEM Partisi’nin seçime bu kez kendi adayı ile girmesi halinde, bir önceki seçimde CHP adayına gitmiş olan DEM sempatizanı oylar da kaçınılmaz olarak bölünecek ve bu durumdan zarar gören CHP adayı olacak…

Son kurultayda genel başkanlığı kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bundan CHP’nin İstanbul adayını suçladığı ve bu seçimde onun kazanmasına soğuk baktığı yolundaki haberler doğruysa, bu durum da CHP adayının CHP’nin geleneksel oylarından bir miktarını kayıp etmesine yol açacaktır.

Hiç mi olumlu bir özellik yok?

Var. İktidar adayının zayıflığına karşılık, CHP adayı, seçmen üzerinde daha büyük etki yaratabilecek biri.

Kişisel cazibenin siyasette bir miktar yararı olduğu kesin…

AK Parti adayı Murat Kurum mu, yoksa CHP adayı Ekrem İmamoğlu mu seçimi kazanabilir?

Fenerbahçe mi, yoksa Galatasaray mı şampiyon olur?

Gönlümdeki takım her zaman ipi göğüsleyemiyor; benim “Kazanır” gözüyle baktığım siyasi bazen kaybedebiliyor…

Seçime ve sezon sonuna kadar bekleyeceğiz.

ΩΩΩΩ  

Reklam

19 YORUMLAR

  1. Maşallah, Fehmi Beyin futbol ile siyaseti paralelleştirmesi de ilginç bir alem! Futbolcular seyirciler için sahaya çıkıp kan ter içinde kalıyorlar. Siyasetçiler meydana iniyorlar, korunmalı yerlerden nutuk çekiyorlar. Hem de araya ele güne karşı bazen rezalet, bazen kepaze laflar sıkıştırarak. Güneş altında kan ter içinde kalanlar ve genelde oylarıyla/umutlarıyla oynananlar seyirciler. Sonunda umutları ve kırılanlar hüsrana uğrayanlar da kendileri…

    Futbol şüphesiz her spor dalı gibi güzel bir meşgale. Geriye dönüp baktığımda askerlik hatıraları gibi güzel enstantaneler canlanır. Birkaç sefer beyin sarsıntısı türü olaylardan dersimi alınca derhal vazgeçtiğimi hatırlarım. Kafaya çıkmak riskli! Topa kafa vurmak için havada tepişenleri kendi hallerine bırakır topun nereye düşeceğini milisaniyelerle hesaplar, düştüğü yerde kapar, fırtına gibi topla kaçardım. Ya pasımı atardım ya da golümü! Hey gidi günler heyYY!

    Gelelim sadede. Ha GeSe, ha FeBe. Sarı, lacivert kırmızı. Renk cümbüşü güzide. İyi güzel ama yabancı oyuncu fazla! Bu durum genel bir sorun. Yerli üretimde kısırlık bu sahada da sırıtıyor. Kalite sorunu/işin ehli olma (nitelik) sorununun yanısıra nicelik sorunu her işimizde olduğu gibi bu konuda da karşımızda. Milli takım bir zamanlar vatandaşlık verilmiş bir yabancı oyuncuyla takviye edilmişti, sanırım. Yeterli yerli üretim yok! Oysaki, kaliteli birkaç oyuncumuz avrupada da emsallerinden geri kalmıyor. Hele avrupada doğup orada yetişen oyuncular daha da kaliteli. Kaliteyi tayin eden oradaki çalışma disiplini kültürü bizde yok. Temel sorunlar hep aynı konular etrafında dolanıp duruyor, ekonominin durumu gibi…

    • ….
      Yeterli birşey değilse nitelik,
      Kurşun atılan şeydir metelik!
      Yerli üretim izafeten kısırsa,
      İşte bundan mustariptir nicelik!

      İşçimiz çok, fabrikalar kurula,
      Herbir işçi buralarda iş bula,
      Çoluk çocuk helal-lokma beklerken,
      İşinin hakkını vere, yorula!
      ….

    • Sayım hb, futbol bir spor değil oyundur,
      tıpkı basket ya da voleybol, handbol gibi…
      Güreş, judo, karete, boks, binicilik, cirit, atıcılık, okçuluk, bunlar ise spor dallarıdır…

      • ….
        Ha Hasan Ali, ha Ali Hasan
        Lüzumsuz işlere takmasan
        …..

        Sen onu bunu bırak, söyle hangi spor dalında, misal en popüler spor olan futbolda milli takım olarak dünya takımlarına (istisna denebilecek tesadüfler dışında) diz çöktürdün ondan haber ver!

  2. Ali Koç, Ekrem İmamoğlu, Biden
    Birlikte geldiler… Birlikte gidecekler gibi…
    Hiçbiri de bekleneni veremedi…

  3. Fb mi Gs mi şampiyon olur. Bir fb li olarak, Bence Fb Şampiyon olamaz, neden mi? Ali Koç İstemiyor, Sezon başından bu yana mızlanıp duruyor fb Şampiyon yapmazlar diye, Fb aslında dolu dizgin gidiyor fakat bu kısır döngüler yüzünden kaliteli futbol ortaya çıkmıyor. Mazeret üretmeye gerek yok tüm olaylar 85 milyonun gözü önünde oluyor, sen çık oyna futbolunu bak seni kim durdurabilir.
    Kim kazanır bilmiyorum, fakat kaybeden İstanbul halkı olacak….
    Dem partisinin Chp nin yanında yer aldığında getirdiği oydan çok ürküttüğü, kaçırdığı oy daha çoktur. Bu Yerel seçimde de İstanbul da Dem partisinin kendi adayını çıkarması Chp ye daha faydalı olacaktır.

  4. GS şampiyon olur ve İstanbul seçimini Kurum kazanır.
    Not: 2023’te tahmin ettim. GS şampiyon oldu ve Başkanlık seçimini Erdoğan kazandı.

  5. “İktidar adayının zayıflığına karşılık, CHP adayı, seçmen üzerinde daha büyük etki yaratabilecek biri.” Bu nasıl bir anlayış, insan böyle bir iddiada bulunacaksa iddiasına açıklık getirir, hayret herkes kendini tanrı yerine koymuş herkesin içini dışını biliyor, kendisinden başkası aptal böyle zayıf adaylar koyuyor. Bir de iktidar nimetlerinden faydalanıyor diyorlar, sanki belediye başkanları belediyenin imkanlarını kullanmıyor, sanki partiler kendilerine devlet tarafından verilen milyonları kullanmıyor. böyle saçma sapan iddialar yenilmenin mazereti olabilir. Sizlerin yaptığı eşeği boyayıp millete zebra diye satmaya benziyor. İstanbul belediyesi kendi gelirinden on kat fazlası devlet tarafından belediye bütçesine yatırılıyor. Hem gelirken iktidarın parasına ihtiyacımız yok belediyenin geliri bize hiç borç almadan yeter diyen kendisi değil miydi. Devet bankalarından borç alamadım diyor, peki İş Bankasındaki yönetim kurulunda bulunan 4 tane CHP li de mi borç vermiyor. Şu andaki borçları nereden almış acaba, üstelik borç alma limitini kanunen doldurduğundan devlet garantili borçlanma imkanı kalmamıştır. Sayın yazar inşallah yine yanılacaksın.

  6. İktidar partisinin adayı İstanbul’da iyice ısındı. Dün buralarda fink atıyordu🤗.
    Eksik gedik ne varsa çakozlamış işi.
    -herhangi bir il memleket küfesi yok sırtında
    -hakkında 5’li çete mete pkk feto yolsuzluk kamburu da!…
    -genç dinamik.. kendi kişiliğini de bulacak ALACAĞI OY ORANIYLA!🙂.
    -imamoğlu rakibini yenmekten önce kendi partisindekileri yenebilse bir AaaaaHH!
    -Erbakan’ın oğlu babasına yaraşır bir kişi olduğunu ispatladı:TEK BAŞINA RÜŞDÜMÜZÜ İSPATLAYACAĞIZ!👏👏👏
    -Demlik peşinde koşanlar, bitki çayı portatif demliğiyle idare edecekler bundan sonra
    -Meral abla bıldır yediği hurmaların gün gelip tırmalayacağını bile bile girdi bu yola; Allah yardımcısı olsun🤗.
    Binaaleyh,…
    Bakacağız yolumuza: ibb meclisinde sağ çoğunluk ne’tçek görücez👀
    Bir teselli ver diyenlere,
    İktidar imzalamıyor daa… önümüzü kesiyorlar da… hikayesi olmayacak☹️.
    Ama fakat, CeHaPe zihniyetinin (birbirini kırıp kılıçtan geçirmezlerse) yürüyüşü başlayacak İKTİDARA BU DEFA🤔.
    Yani,
    HERŞEY ÇOK KÖTÜ OLMAYACAK!😊
    1 Nisan dan sonra.

  7. chp’nin adayını pek şanslı görmüyorum.
    imamoğlu bir aday olarak normal şartlarda rahatlıkla kazanır ama chp adayı olarak işi şimdi çok daha zor.
    karşısında erdoğan ve akp yok, zaten onları rahatça yenebileceğini daha önce görmüştük, genel seçimlerde de halkın ilgisini, sevgisini ona olan tezahüratı yine izledik, anketlerde ona olan talebi ölçtük, ısrarla aday yapılmamasının nedenlerini de herhalde hepimiz anlamışızdır
    onun asıl rakibi yine kendi partisi ve muhalefet.
    öte yandan biz genel seçimlerde devlet imkanlarını kullananların nasıl ön alabildiğini de izledik.
    iktidarın bütün devlet gücünü kullanmasına, para ve imkan saçmasına ve muhalefetinde yapılmaması gereken bütün yanlışları yapmasına karşılık iki oydan biri iktidara giderken diğeri muhalefete gitti, öyle değil mi? pek az olan farkı da yurt dışı oylar belirledi, yani bizim dertlerimizle dertlenmeyenler, sıkıntılarımızı paylaşmayanlar skoru etkiledi.
    yurt dışında 15 ülkede yeni sandık kurulmuştu.
    şimdi, benzer sonuç olmaması için elimizde ne var?
    maalesef, ne tencereye ne de 3. sayfa haberlerine söz hakkı kalıyor. ne yoksulluklar ne de yolsuzluklar sonucu etkileyebiliyor.
    iktidar, hanlar, kervansaraylar, oteller ve resortlar yeri gibidir, az kalırsınız çok kalırsınız ama gelinir ve gidilir. ne kadar dindarım amma da muhafazakarım iddiasında olanların fark yaratmasını ummuştuk ama olmadı, bilakis.
    bana kalırsa bütün zamanların en büyük zarar edenleri oldular.
    şimdi gelmesini yürekten talep edeceğimiz fazla kimse yok, kurum gelse istanbulun geçmişte olduğu gibi yine ranta açılacağı gerçeği var, imamoğlu gelse metrobüsten ekmeğe kadar engellemelerle ve yukarı baktın inceleme ahmak dedin mahkeme uğraşacak.
    olan yine halka olacak.
    seçim sonrası ekonominin ve sosyolojinin ne olacağını ise öngörmeye gerek yok sanırım.
    yeni insanlara ihtiyacımız var, yeni liderlere
    bakınız “Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 15.048,89 TL’ye yükseldi.”
    çalışanların yarısını oluşturan asgari ücretli ise 17.000 tl alıyor.
    bırakalım vizyoner, ileri görüşlü, ülkeye çağ atlatacak kişiler olmasını,
    ahlaklı, adil ve vicdanlı insanlar olsun öncelikle.

    • Bizim insanımız futbol takımı tutar gibi parti tutuyor ve ona oy veriyor.Yıl 94 Sn Erdoğan belediye başkanı olduğunda sizce engelleme yokmuydu ?Bankalar krediyi kesmemişmiydi.Çok afedersiniz ama hanımını başörtüsünden dolayı Zenci muamelesi görmemişmiydi ? Ama o neyaptı sansasyona kaçmadan akıl ile diyalogla işlere çözüm buldu ve çözdü. Onu başbakanlığa ve ardından cumhurbaşkanlığına yaptığı hizmetler getirdi. O insanlar su bulamayıp gazoz ile traş olurken Trakyadan su getirdi vs .vs.
      Peki Sn İmamoğlu ne yaptı sadce algı operasyonu. İBB reklama sizce kaç milyar harcadı biliyormusunuz ? Sermayesi sadce hava ve su olan İSPARKların nasıl zarar ettiğini açıklayabiliyormusunuz. İstanbulda 4 yılda trafiğin hangi oranlara geldiğini hissedebiliyormusunuz.
      Belediye Halk ekmek fabrikası açmakla okullara süt dağıtmakla övünmez bunlar devletin asli görevidir.Onları devlet yapar.Başkan ne yapar şehrin su sorununu çözer , trafik sorununu çözer , yol yapar ,ulaşımı sağlar .24 saatini şehrin ihtiyaçlarını karşılamak için harcar , partisinin iç işlerini karıştırmaz , Cumhurbaşkanlığı seçiminde miting yapmaz.
      AYNASI İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ…..

      • bir kesimin imamoğlu hasedini anlayabiliyorum ama milyonlar böyle düşünmüyor işte:)
        ülkede nereye gitse kendisine gösterilen sevgi, ilgi, alaka ortada. sonuçta kendisi bir siyasidir sevenleri olması ne kadar doğalsa sevmeyenlerin olması da doğaldır, bir kesimin hisleri ise pek doğal olmayan bir tutum o başka tabi ~_~
        sayın erdoğanın da bazı engellemeler yaşadığı doğrudur ancak onun karşısında böyle güçlü ve herşeye hakim bir yekpare yapı yoktu ve o yıllar batının BOP projelerini hayata geçirdiği, siyasal islamı desteklediği, arap baharını hazırladığı yıllardı değil mi?
        sayın erdoğana yönelik eleştiriler-imiz zaten son 10 yıldan biraz fazla zamanda cumhurbaşkanı ve başkanlık sisteminden sonra yaptıklarına yönelik daha çok, önceden yapılmış bir doğruya karşılık 1000 yanlışa evrilmiş ve ülkeyi bugün bu hale getiren birbirinden yanlış ve hatalı kararlarına değil mi? eski fabrika ayarlarından kalan bir şeyler var da biz mi görmüyoruz?(@_@)
        isparkın zarar ettiğini ilk söyleyen kadir topbaştır.
        akp den devr alırken de zarar ediyordu ve
        yönetim de il meclisi gibi ağırlıklı olarak akp’ lilerin elinde diye biliyorum, yanılıyor muyum? bu durumda neden zarar ettiğini anlamak zor mu? \(〇_o)/
        şehrin bir su sorunu yok, trafik sorununu çözen var da biz mi bilmiyoruz madem onyıllardır akp elinde tuttu da neden trafik sorunu çözülmedi? ulaşımı sağlamak için alması gereken yeni araçlara izin verilmediğini defalarca yazdık. ulaşımda aksayan ne varsa yapılan engellemeleri sorumlu tutuyorum.
        öte yandan
        yönetimde chp li üye fazlası olmadığı halde
        neredeyse yapılan her mega yatırım mega zarar ederken>﹏<
        ülke bütün zengin kaynaklarına rağmen yoksulluk ve gerileme rekorları kırarken╯︿╰
        isparka takılı kalmak cidden manidar:)))
        futbol takımı tutar gibi parti tutmayın madem,
        peygamber gibi konuşan
        ama firavun gibi yaşayanlardan olmamak lazım değil mi sizce de?

  8. Bir tv anketçisi sordu:
    -İmamoğlu mu Kurum mu?
    -İkiside değil! dedim, şaşırdı!😯
    (Soru şekline kızdığımı anlamadı zaten)
    -Ozaman kararsızSINIZ!..
    -HAYIR! Kararlıyım! cevabını alınca..
    Beyin mıncıklamasına uğradı!
    -Kime vereceksiniz???😳 OYUNUZU???
    …….. (hiç kimseye vermeye niyetim yok😂🤣😂🤣🤣🤣🤣🤣)
    -Başka partilerde var! dedim usulca😊.
    -Kim mesela?…
    -Y.refahahh!.. iyi partiii.. aklıma gelen😊
    İYİ ce şapşidik oldu garibim.
    İşte halimiz, neyse çıksın falimiz🤗.

  9. Muhalefet 2019 yerel seçimlerine giderken CHP çatısı altındaydı. Bugün nerdeyse İmamoğlu’nun “değerli yalnızlık” dönemi başladı. Özellikle HDP para ve madde ile satın alınacak bir parti değil.
    CHP’nin eski ortaklarının her biri eski müttefikliğin ağır yenilgi yükünü üzerinden atmaya çalışıyor. Partiler için zor bir durum. CHP, kendi sosyolojik sıkışmışlığını aşamazken kendi kayıplarının hangi hain parti ve genel başkan sayesinde olma ihtimalinin hesabı içinde.
    Eski ortaklar için CHP ile de CHP’siz de yaşam zor…

  10. Futbolda sebep-sonuç ilişkisine bakacak ve karşı takıma golü atan kazandı diyeceğiz.

    Siyasette ise (bu seçime mahsus) sonuç-sebebe. Yani kazanan kendi takımına golü attı diyeceğiz.

    Futbolda iki takım eşit puana sahipse, TFF mevzuatında belirten şartlara bakılır. Bu şartlara rağmen eşitlik devam ediyorsa hükmen yenilgisi olmayan takım üstün sayılır. Eşitlik hala devam ederse son olarak tek maçlı eleme usulü bir müsabaka yapılarak nihai sonuç alınır.

    Siyasette ise taraflar henüz sonuç alınmadan tam gece yarısı aynı veya ayrı saatlerde ben kazandım diye açıklama yaparlarsa seçim yenilenir. (Bundan tam emin değilim.)

    • Geçen seçimlerde gece yarısı “laf aramızda, kazandık kanka!” diye kostaklanan ibb başkanı yine aynı şeyi yapar mı bilmem ama
      adam olan kazansın:)

  11. Ekrem İmamoğlu’nun tek hedefi CHP Genel Başkanlığı.
    Ancak o şunu unutuyor. İstanbul’u kaybedersen, Kılıçdaroğlu ile Özel sana CHP Başkanlığı’nı yedirir mi?
    Sayın İmamoğlu, etrafınızdakiler dahi sizin çalışmadığınızı biliyor.

  12. muhalif partilerin kendi adaylarini çıkaracaklarıni ilk duydugumda aklıma gelen, biraz da Erdoğan’a atfedilen “siyaset ütme sanatıdır” meşhur sözü aklıma düşürdü. acaba muhalefet partileri seçimden önce kendi adaylarini geri cekerler mi? öyle bir sey olursa sağlam ütmüş olabilecekleri aklımdan geçtiydi.

    • Öyle bir şey olmayacak elbette. Siyaset kazanmak için yapılmalı. Herkes seçime eşit şartlarda gitmeli. Bizde yanlış olan adayların tepeden inme belirlenmesi. Partililere bile sorulmuyor. Ön seçim yok. Buna demokrasi denmiyor elbette. Kurum gibi başarısız birisi de emanetçi olarak aday yapılabiliyor. Başarılı bir başkan da silinebiliyor. Demokrasi tabana inmedikçe ülkenin problemleri daha derinleşerek ülkeyi çıkmaza sokacak.

Yoruma kapalı.