‘Hayır’ oyu verirseniz.. azınlık statüsünü kabul edeceksiniz.. Hocam böyle diyor…

27
Reklam

”Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçelim mi?” sorusuna cevap aramak üzere sandık başına gideceğimiz gün yaklaşırken ilginç gelişmeler de yaşanıyor…

En dikkatimi çekenlerden biri saygın bir hocamızın referandumu ‘fetva’ konusu yapması oldu.

İlginç olan şu: Referandum konusu hiçbir yönden ‘din’ ile ilintili değil; illa zorlanacaksak, Meclis eksenli yönetim tarzının ‘istişare’ ve ‘şura’ kavramlarına cevap verdiği bile düşünülebilir…

Sistemi değiştirelim derken ‘Emevi’ kötü örneğiyle başlayan yanlışlığa düşme tehlikesi bile var.

Fakat benim kanaatim, sandığın tercihi ne olursa olsun, bunun din ile bir ilgisi bulunmadığıdır.

Hocamız aynı fikirde değil. O ‘başkanlık sistemi’ istiyor ve bunun için ‘evet’ oyu verilmesi gerektiğine inanıyor.

Olabilir. Onun görüşü de tersini düşünenlerin görüşü kadar muhteremdir.

Azınlık statüsü nereden çıktı?

Ama hayır, hocamız iki oyu ve oy verenleri eşit değerde görmüyor. ‘Hayır’ diyecek olanları ‘kendi değerlerine, öz medeniyet ve kültürüne yabancılaşmış parçalar’ olarak sayıyor ve onları Yahudiler, Hıristiyanlar ve diğer din mensupları ile kurulana benzer bir ilişki kurulması gereken varlıklar olarak görüyor…

Reklam

İnanmadınız mı? Öyleyse kendi ifadelerinden okuyun:

“Müslümanlar Yahudilere, Hristiyanlara ve diğer din mensuplarına aralarında, kendi toplumlarında yaşama hakkı tanıdıklarına, onlarla ‘iyilik ve adalet çerçevesinde’ ilişkiler kurduklarına göre kendi insanlarından olup zaman içinde değerlerine, öz medeniyet ve kültürüne yabancılaşmış parçalarına bunu tanımayacaklar mı? Elbette tanıyacaklardır.

Referandum sürecinde ‘Hayır’ cephesinde yer alan insanların büyük çoğunluğu işte bu ‘…yabancılaşmış parçamızdan’ oluşuyor. Biz bu parça ile fikirde ve fiilde derin ayrılıklarımıza rağmen müştereğimizin azamisini temel kılarak birlikte, barış içinde yaşamak durumundayız.”

Nasıl olsa sandıktan ‘evet’ oylarının baskın çıkacağı varsayımı üzerine yapılmış bir değerlendirme… Hocamız kendisiyle aynı çizgide duran, aynı şekilde düşünen ve bu sebeple de sandık başına gittiğinde hiç tereddüt etmeden ‘evet‘ oyu kullanacağına inandığı kişileri ‘çoğunluk’ kabul ediyor.
Eh, ‘hayır’ diyecekler de ‘azınlık statüsü’nde oluyor doğal olarak…
Kamuoyu yoklamalarına bakarak buna karar vermiş olmalı.

İyi de, ya sandıktan ‘hayır’ oyları daha fazla çıkarsa?
Bu defa ‘yabancılaşmış parça’ ve ‘azınlık muamelesi’ reva görülenler kimler olacak?

Yazarken bile tüylerimin diken diken olduğunu hissediyorum…

‘Vatana ihanet’ ile başlayan yolculuğumuz sonunda ‘azınlık statüsü’ ile yetinme noktasına kadar geldi.

Günaha giden yol da günah değil midir?

Muhterem hocamıza işin en başını hatırlatmamız gerekiyor:
Referanduma konu olan sistem değişikliğini ortaya atanlar yarın sandıkta ‘hayır’ oyu kullanacak kitle değildir. En başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sistem değişikliğini istedi.. MHP lideri Devlet Bahçeli kendisine destek çıktı.. AK Parti Meclis kadrosu gayret etti ve referanduma böyle gidildi.
Öyle değil mi?
Peki, gerçek buysa, Cumhurbaşkanı Erdoğan, onu destekleyen MHP lideri Bahçeli ve AK Parti’nin Meclis kadrosu.. bütün bu insanlar.. karşı tarafta yer alacakların.. ‘hayır cephesi’nin.. ‘vatan haini’ diye adlandırılmasına.. ‘kendi değerlerine ters, öz medeniyetine aykırı’ bir tavır sergilemesine izin vermiş olmuyor mu?
Sonunda atacağı oyun rengi ‘vatana ihanet’ sayılacak ise.. vatandaş.. bu referandumla.. ‘evet cephesi’ tarafından yanlışa sürüklenmiş olmuyor mu?
Daha açık yazayım: Eğer ‘hayır’ oyu kullanmak ‘günah’ ise.. insanları günaha sevk etmek de günah değil midir?

Reklam

Şahsen ‘evet’ demek ile ‘hayır’ demeyi eşit hak gören bir anlayışa sahibim. İnsanlar özgür iradeleriyle referandumda ‘evet’ oyu da kullanabilir, ‘hayır’ oyu da. ‘Hayır’ oyu 150 yıllık parlamenter geleneğin devamı olacağı için en tehlikesiz tercih bile sayılabilir; ‘evet’ oyu fazla çıkarsa öngörülemeyen belirsiz bir döneme girmiş olacağız.
Eşi-benzeri olmayan bir sistem gelecek çünkü.
‘Bize-özgü başkanlık sistemi’ böyle bir belirsizliği içinde barındırıyor.
Bu görüşüme rağmen.. ‘evet’ oyu kullanacak olan vatandaşların bu hareketlerini onların hoşuna gitmeyecek sıfatlarla değerlendirmek aklımın ucundan bile geçmez.

Tersi nasıl oluyor da böylesine uluorta değerlendirmelere konu ediliyor?
Fetvalar verilebiliyor?
Akıl alır gibi değil.

Nasıl olsa ‘evet’ çantada keklik, o halde…

Referandumu ülkenin gündemine sokanlar sandıktan ‘evet’ sonucu kadar ‘hayır’ sonucunun çıkabileceğini de hesaba katmış olmalılar.
Öyle olmak zorundalar.
‘Evet’ çıkarsa ne ala, ‘hayır’ çıktığında da milletin iradesine saygı bekliyoruz.

Kamuoyu yoklamaları, Abdülkadir Selvi‘nin bugün yazdığına göre, yüzde 55-56 çizgisinde gidiyormuş…

Madem öyledir, biraz sakin olunsun derim.
ΩΩΩΩ

Reklam

27 YORUMLAR

  1. Sayın Ahmet Taha Koru Bey, benim anlatmak istediğim Hayrettin Karaman’ın yazısının bütünüyle ve yazının ruhuyla değerlendirildiğinde Fehmi Koru Bey’in yaptığı yorumun çıkmayacağı yönündeydi. Ama siz cevap olarak konuyu Hayrettin Karaman’ın yazısının bir cümlesinden hareketle ‘Referandum sürecinde ‘Hayır’ cephesinde yer alan insanların büyük çoğunluğu işte bu ‘…yabancılaşmış parçamızdan oluşuyor”.Siz nasıl yorumluyorsunuz bu cümleleri? Kucaklayıcı mı?’

    diyorsunuz. Bu konu başka bir konuya giriyor. Ama buna da cevap vereyim. Hayır cevabı verenlere baktığımızda gerçekten geleneksel Türk kültürüne, muhafazakar kültüre İslam Dinine biraz uzak biraz yabancı değiller mi? Mesela PKK, mesala CHP, mesela HDP. Hadi kökten bunlara uzak olan Avrupa’yı da bunların yanına yazayım.Gerçekleri olduğu gibi ifade etmek, savunduğumuz fikirlerin yanlış olabileceğini açıkça ifade etmek , bu konuda duygusal olmamak en doğrusu değil mi? Kaldı ki bu gerçeği ifade etmek onları sonrasında kucaklamayacağımız anlamına gelmez. Yada tam tersi onların bizi kucaklamayacağı anlamına gelmez.

  2. Bu dönem Emevilik mantığını yansıtan dinin menfaate-aldatmaya paravan yapılması döneminin kopyası gibi…Unutmayalım ki bu anlayış nedeniyle bugün dinimin özünden koparıldığı uygulamalar ortaya çıkmış ve siyasi baskı ile yaygınlaştırılmıştır.Tabiri caizse Allah a,Kur’an a ve peygamber uygulamasına açıkça aykırı birçok husus üretilip devlet ve siyaset baskısı ile yaygınlaştırılmıştır.(Bu basit bir baskı olmayıp,tekfir etme,sahabeleri ve hatta peygamberimizin ailesini katletme,karşı fikirdekileri alimleri,toplulukları katletme,hapsetme v.s noktasına ulaşan ve neticesinde bir zümre hakimiyeti doğuran,idarecinin Allah ın temsicisi olduğunu kabul ettirene kadar da devam eden dinden uzak bir baskıdır) Sahte hadislerin de bu dönemde idarecilerin uygulamalarını meşrulaştırmak için üretildiği bilinmektedir.Bugün bizler bu dini istismar mantığı ile 1000 küsur yıl önce üretilen yalan-hile-kokuşmuşluk ve zulmün neticeleri olan sorunlarla başetmekte zorlanırken, 2.bin yılda aynı ortamı bize reva görenlere Allah fırsat vermesin demekten başka birşey diyemiyoruz maalesef.Buna dur demek için fikrimizi açıklamak bile neredeyse imkansızlaştırılmış durumda.Ya devlet gücü ile(vatan hainliği,teröristlik),ya toplumsal bir zorbalıkla(linç edilme tehdidi dahil) ya da dini zorbalıkla(tekfir edilme v.s.) susturulmaya çalışılıyoruz,fikrimizi açıklayabileceğimiz burası gibi birkaç platform dışında neredeyse başka hiçbir alan bırakılmamış.Büyük bir ihtiras fırtınası içinde,sadece ülkemiz değil tüm islam dünyasının gelecek perspektifi yok edilmektedir.Allahım sen fırsat verme,fırsat verme,fırsat verme…

  3. “Müslümanlar Yahudilere, Hristiyanlara ve diğer din mensuplarına aralarında, kendi toplumlarında yaşama hakkı tanıdıklarına, onlarla “iyilik ve adalet çerçevesinde” ilişkiler kurduklarına göre kendi insanlarından olup zaman içinde değerlerine, öz medeniyet ve kültürüne yabancılaşmış parçalarına bunu tanımayacaklar mı? Elbette tanıyacaklardır.”

    Böyle buyurmuş birilerinin fetvacısı;

    Referandumda HAYIR oyu verenleri gayri müslim hukuku uygulanacak insanlar kategorisine sokmuş,

    Terörist yapmışlardı bu fetvacı ise epey ilerlemiş fikirlerinde,

    Aslında çok uzun yıllardır maalesef ülkemizin dini hassasiyeti yüksek kesimlerinde var olan bir hastalığı haykırmış kendince;

    Nedir o hastalık?

    Kendilerini müslüman diğerlerini ise müslüman görmemek hastalığı,

    Yani yaptığı ibadetlerden dolayı kendilerini üstün görüp kendi anlayışından ve uygulamalarından farklı olanları TEKFİR etmek,

    Peki neden böyle bir görüş var?

    Çünkü 1960 lardan sonra ülkemizde din yaşantısını ne kadar sapık fikirli vehhabi, mutezile, aktivist, anarşist, uydurma din görüşleri var ise onlar ele geçirmiş durumda,

    Siyasal islam dediğimiz ve siyaset mesleğini icra edenlerin hemen hepsi bu sapıkların tedrisatından geçmiş.

    Ve maalesef “üzüm üzüme baka baka kararır” atasözü uyarınca avam tabaka da aynı görüşleri sahiplenmiş.

  4. Sayın Fehmi Koru Bey, sizden beklemediğim bir yorum yapmışınız Hayrettin Karaman’ın yazısına. Hayrettin karaman son paragrafını şu şekilde bitirmiş. ‘Ben “Evet” de hayır görüyorum, ancak referandum da gelir geçer, inşallah millet ve memleket için hayırlısı ne ise o olur, sonra bu ülkede farklı kesimlerin barış ve olabildiğince dayanışma içinde yaşamaya devam etme süreci avdet eder.
    Bu referandumun sonucu ne olursa olsun uzun vadede kazananlar; ahlak, hukuk ve itidali terk etmeyenler olacaktır.’
    Şimdi yazının bütünü okuduğunuzda ve son paragrafta da açıkça yazıldığı gibi sizin yorumunuzu , yazınızı bununla bağdaştıramadım. Hayrettin Karaman’ın yazısının bütünüyle değerlendirmeniz gerekiyor. içinden bir paragrafı alıp bunu zorlamalarla başka bir duruma, yola çekmek sizin gibi bir üstada yakışmadı. İlla ki bir fikri eleştirecekseniz makul mantıklı ve net ifadeleri bulup çıkarmanız gerekir. bir takım kelime, cümleyi bulup bunu eleştireceğiniz fikrin ruhuna, bütününe bakarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Yoksa sizin de dediğiniz gibi bu bir tercihtir. Herkes tercihi kullanacak. Ancak kimseyi yanlış yönlendirmek, olmamış bir şeyi varmış gibi göstermek doğru değil.

    • Değerli okuyucu,

      Hayrettin Karaman yazısında hayır diyenleri “değerlerine, öz medeniyet ve kültürüne yabancılaşmış parçalar” olarak tanımlıyor. Haksızlık yapmayalım, hepsini değil. Okuyalım:

      “Referandum sürecinde ‘Hayır’ cephesinde yer alan insanların büyük çoğunluğu işte bu ‘…yabancılaşmış parçamızdan’ oluşuyor”.

      Siz nasıl yorumluyorsunuz bu cümleleri?

      Saygılarımla

  5. Evetçilerle Hayırcıları bu kadar kutuplaştıran kim, dikkat edelim. ilk okul 5. sınıfa giden kızım aynen şunu dedi baba hayır diyenlere kötülük yapabileceklermiş bu doğrumu? diye sordu. ardından da madem hayır denmesini istemiyorlar ozaman neden HAYIR diye bir seçenek var diye bana sordu…Bende tüm site sakinlerine soruyorum…NEDEN?

  6. “Referandum sürecinde ‘Hayır’ cephesinde yer alan insanların büyük çoğunluğu işte bu ‘…yabancılaşmış parçamızdan’ oluşuyor.”
    cümlesinin sahibinin Prof. ünvanı taşıdığı bir ülkede yaşıyoruz.
    Vay bizim halimize.
    Profesörü böyle düşünüyorsa sıradan “Evet” çi vatandaşın neler düşünebileceğini hayal bile edemiyorum.

  7. Öncelikle ‘Evet’ veya ‘Hayır’ demek anayasal haktır. ‘Evet’ veya ‘Hayır’ bir sistemin oylaması değildir. Türk Ordusu’na tahkirdir, Erdoğan’a tuzaktır. Kuran’da Musa Peygamber’in kısassında vezirlik sistemi getirilmiştir. Talut’un hikâyesinde de başkanlık sistemi anlatılmıştır. ‘Sen seninle beraber beş vakit namaz kılanlara sabret, onlardan gözlerini ayırma.’ ayeti ile de başkanın doğrudan yönetmesi Kuranca yasaklanmıştır. “Ben sadece bana vahiy olunana uyarım” ayetiyle başkanın kararname çıkarması yasaklanmıştır. Peygamber hadisleri yazmayı yasaklamıştır.
    Bununla beraber eğer ‘Evet’ çıkarsa artık yasamızdır. Onu değiştirmeye bile çalışmayız. AK Parti’yi televizyona davet ediyorum. Üç tane de hakem yer alsın. Benimle tartışsın. O hakemlerin verecekleri karara ben uyduğum gibi karar vermemiş seçmen de onu dinler. O başhakem Evetçi olursa yüzde on oy artırabilir. Hayırcı olursa kaybedilir. Gelin hakemlere teslim olalım. Hakemlere teslim olmayanlara Allah “mümin olamazlar” diyor.
    Kenan Evren bugün yapılan baskının, tehdidin onda birini yapmadı. Anayasasını %92 ile geçirdi. O anayasayı rafa kaldırıyoruz. %90 değil %70 ‘Evet’ çıkarsa onu dayatmasız anayasa olarak kabul edebiliriz. Kuran’da nitelikli çoğul yüzde yetmiştir. %50’lerde ‘Evet’ çıkarsa yeni parti kurar, Anayasa ekseriyeti alır ve bu ucubeyi değiştiririz.
    Başkanlık sisteminde kanun yoktur içtihat vardır. Başkanlık sisteminde hakim yoktur hakem vardır ve yargı devlette en üstün mercidir. Başkanlık sisteminde yerinden yönetim vardır. Başkanlık sisteminde ekseriyet değil nispi sistem vardır. İktidar-muhalefet değil hayırda yarışan dayanışma (akile=velayet ) vardır.
    Başkanlık sistemi gelir de başkan olarak Erdoğan ikinci defa seçilirse şimdiden yanılmış olacağımı ilan ediyorum. Ben Kuran’ı anlayamadım demektir. İstiğfar edeceğim. ‘Hayır’ çıkarsa veya Erdoğan ikinci defa cumhurbaşkanı olmazsa o hoca efendinin imanını tazelemesi gerekir, diyorum. Bana hain dediği için değil, görüşüm öyle olduğu için.

  8. Bu hocalar nasil bu kadar rahat fetva verebiliyor anlamiyorum. FETVA KURULU diye bir birimi olan diyanet…, bunlari denetleyemiyormu? …DIYANET GOREVE…

  9. Fehmi bey yazilarinizi aklı selim ile okuyanlar aslinda olaylarin vicdani muhasebesini daha iyi anlayacaklardir ancal ulkemizde demokratik bir hakkin kullaniminda bile bu kadar ikilesmek, ötekilestirmek, hainlik gibi akla sigmaz suclamalar yapmak bize özgü olsa gerek.. herkesi mantıklı olmaya aklı selim olmaya cagiriyorum.. aksi takdirde oy kullanmakla ugrasmayalim saltanata dönelim..

  10. Dindar vey hoca vasfi taşiyan birinin siyasi konudaki yaklaşımı fetva olmuyor Fehmi Koru. Hayircilara dinen yanlis yapiyorsunuz demiyorken veya illa evet verilmesi farzdir demeden veya evet vermeyi dini bir literaturle iliskilendirmeden yaptigi siyasi yorumu nasil olur da fetva veriyor diye yazarsiniz. Hayrettin Karamani okumam. ama Hayrettin Hocaya haksizlik etmeyin. El vicdan.

  11. Referanduma dini bir anlam yüklemek çok yanlış bir yaklaşımdır . Herkes istediği şekilde kanaatini belirtebilir .muhafazakar bir kişi hayır verebileceği gibi böyle kaygıları olmayan biri evette verebilir .önemli olan ülkenin geleceği hangi sistemle daha iyi olur diye düşünüp kanaat getirmek .güzel dinimizi lütfen kimse böyle şeylere alet etmesin bu büyük bir günahtır

  12. Once bir cagri: 1997’de galiba “Barbaros Hayrettin” isminde gurbetci bir sarkicinin “Ben sizin babanizim” sarkisi vardi. Lutfen youtube’dan linkini bulup paylasalim insanlarla, eger “Hayir” oylarina katkida bulunmak istiyorsak. Sitenin yayin politikasina aykiri olabilecegini dusundugumden ben linki vermiyorum. “Evet” vermeyi dusununler, lutfen bilin ki “Evet” herkes icin kotu ama en kotu Cumhurbaskani ve AKP icin. Resmen oyuna getiriliyorlar, ozellikle Cumhurbaskani belli bir cevrenin etkisi altinda, bu gercekten cok belli oluyor. Baska nasil soyleyecegimi bilemiyorum ama su anda kullaniliyor bu cevre tarafindan.

    Sonuc, ne yazik ki “Evet” cikacaktir. Tahminim benim de %55 gibi. Ama bu yonetilmesi cok zor bir Turkiye ile basbasa birakacak herkesi.

    Cumhurbaskani ve hukumetin kafasindan gecenleri, yapmaya planladiklarini anlamak icin acik istihbarat yeterli buyuk oranda.
    Ibrahim Karagul, en onemli gosterge yazdiklari. Analiz ve gercek anlamda fikir icermese de ama isaret fisegi gorevi goruyor yazilari. En onemli gosterge bu yazilar. Rusya’ya toz kondurulmamasi, Iran’a bir ara laf atilmasi -ama simdilik duruldu- ve kendi taraflarindaki medyaya “daha gir bir Evet” cagrisi, ki bu yazisindan sonra o cenahtaki hemen her yazar bu cagriya uydu, v.s. Avrasya Klik’inin ic halkasindan oldugunu dusunuyorum.
    Hayrettin Karaman da onemli bir gostergedir. Sizin de referans aldiginiz yazsi bence “hukumet onumuzdeki gunlerde kullandigi dili bir nebze, ama fazla degil, yumusatacak” seklinde degerlendirilmeli.
    Bir de Rasim Ozan Kutahyali var, o da su siralarda 15 Temmuz’daki Gulenciler haric unsurlardan bahsetmeye basladi. Tahminim referandumdan sonra o ekip de temizlenecek. Bunlar “Ilimli Ataturkcu” dedigim kesim benim. “BAASci Ulusalcilar” ile karistirilmamali, bu ikincisi “darbeyi satan” grup buyuk ihtimalle.

  13. Mübarek geceleri vegünleriyle idrak edeceğimiz ÜÇ AYLAR ın alemi islam için hayırlara vesile olması ve dünya barışına kapı açması Cenab-ı Allah tegaddes hazretlerindenniyazımdır.

  14. KARAMAN”ın koyunu,sonra çıkar oyunu.
    Hele de oyun-koyun sahibi “din alimi” ise,eyvah ki,eyvah!..
    “Fısk ile olmaz cihan harap-eyler onu müdahane-i aliman harap.”
    Ne feci bir tesbit,hadi iddia diyelim; alimin yağcılığının,fitne ve fesattan daha yıkıcı harabedici olduğu beyanı..
    Tevbe Sure-i celilesi 6.Ayet-i kerime meali:”Eğer( taarruza uğrayan)müşriklerden birisi aman dilerse O”na aman ver.Ta ki Allah”ın kelamını dilesin.( İslamı kabul etmemişse) O”nu emin olduğu yerekadargötür,selametle ulaştır.Çünkü,bunlar gerçeği bilmez bir kavimdir.”
    “Birlikte,barış içinde yaşamak”vaadi Kur”ana uygun.Hocaya teşekkür borçluyuz!..
    —-
    Cuma hutbelerinde bazı imamların görev ve vicdani sorumluluklarına aykırı biçimde koşuldukları “evet”fedailiği
    işe yaramayınca,din “malzemesi”ni daha rantabl kullanıp,verim almak ihtiyacı hasıl olunca devreye çok daha yetkin kişilerin girmesi gerekiyordu.
    Medyada yoğunlaşan bu yöndeki bazı çabalar,tez vakitte meyve vermeğe başladı,”üst bürokrat”piyangosu bazılarına vurdu.
    Bu ballı süreç motivasyon sağladı ve hayırcıları”öz medeniyet ve kültürüne yabancılaşmış parçalar” yaptı.
    Ne için? Doğuşu ve yapısıyle bir siyaset garibesi olan, 8 maddelik Anayasa değişikliğini dayatılmasıyle..
    “Ya kırk katır,ya kırk satır”deyiminin ete-kemiğe bürünmüş müşahhası.
    Ya da,”ölümü gösterip,sıtmaya razı etmek misali..
    “Evet denilmezse iç savaş”çıkmasın,diye marş marş evet başına!.
    Birde zimmen uygulanan bir alaturka kurnazlık var:İslamın özüne uygun düzenlemeler getirecek,bu değişikliği
    “evet”lememenin büyük bir vebal olacağı yalan algısı sağlamak için her yol mübah sayılıyor.
    —-
    Muhterem ulama-i kebir;şu ülkede sekiz aydanberi süregelen ve nerede duracağı belli olmayan,”at izinin-it izine karışması”,kurunun yanında yaşın da yanmasıyle mağduriyet sözünün yetersiz kaldığı milyonları kapsayan bu süreçle ilgili olarak,sadra şifa bir şey söylediniz mi?
    “Ya hayır söyle,ya sus.”

  15. ”HAYIR” diyecek olanlar, referandum sonucuna bakmaksızın ”EVET” diyecek olanlara ”asıl ‘vatan haini’ sizlersiniz” demeye durursa..al sana en kallavisinden toplumsal bir sorun. Bu dili kim kullanmaya başladı ise müsebbibi de onlar olur.

    Hem fetva niteliğinde dine dair değerleri de hiç ilgisi olmadığı halde referandum için kullanmanın vebali de büyük olsa gerek.

    ‘Hayır’ diyecekleri ‘zımmi’ statüsüne koyan Hocamız, aynı zamanda ‘zımni’ olarak onları tefrik de etmektedir, maalesef. Dine ait bir nas varmış gibi, aksini düşünenleri dinden saymamak, hafazanallah. Dine dair değerlerin politize edilmesi de büyük vebal olsa gerek. Aslında Hayrettin Hocamız ‘da bir değer, politize olmaması gerek.

    Kendimi ‘HAYIR’ diyecek biri yerine koyarak düşünüyorum da halimde Hayrettin Hoca’nın değerlendirmesine karşılık gelecek bir durum göremiyorum. O halde Hoca beni tanımadığına göre beni tekfir etme salahiyetini kendisinde nasıl görebilir. Ne hakla, kim olarak?

    Fiili durumda Şeyhülislam gibi duran Hoca’yı, sistem değişikliği gerçekleştiğinde ‘fiili durumunu yasallaştırmak’ için önerge verme şerefi hangi başkan yardımcısına nasip olur acaba? Bahçeli’nin olacağına ihtimal vermiyorum da.. Hoş böyle bir durumun gerçekleşmesi imkansız zaten ama bir ‘kurgu’ yaptım, öylesine…

    Şaka maka bir yana, bu dili kullanmak artarak devam edeceğe benziyor, referanduma ramak kala. Çünkü muhafazakar-dindar kesimi elde tutmanın tek yolu ona dair değerlere kuvvetli vurgu yapmaktan geçiyor.
    Böylece de ‘kantarın topuzu kaçıyor’ ve toplumun ucundan tutulu olduğu bu değerler , fazlasıyla elinden çıkacağa benziyor.

    Dini siyasallaştırmak, politize ederek siyasetin emrine amade kılmaya çakışmak. Hayır, hayır; bu çok yanlış bir yöntem.
    Bunu yapanlar hem kendine hem de topluma zulmetmiş olurlar, Allah korusun.

    Öz medeniyet ve kültürüne yabancılaşmış ben;

    …bir ‘EVET’ dersem O’na yaklaşmış olacağım, ‘günah çıkartmak, vaftiz edilmek’ gibi bir şey, galiba..

    Böyle mi? Hocam.

    Biraz itidal, biraz sükûnet,

    Sakin olmakta fayda var.

  16. “Din” kelimesi Arapça bir kelimedir. Halk arasında sadece inanç ve iman ile ilgili olarak bilinmesine karşılık özellikle Kuran’da, “düzen” manasına kullanılır. İnanç manasına kullanımı çok azdır.
    Din; “deyn” kökünden gelir. Yani; borç, alacak, borçlu ve alacaklı olma manasındadır. Bu borç, sadece maddi değil, sosyal/manevi borçları da kapsar. Bunu, “düzen” olarak ifade ediyoruz.
    “Bugün size olan nimetimi tamamladım, düzen olarak da barış (düzenini) seçtim” ifadesi bir ayettir ve son ayetlerdendir. Burada kullanılan “dinen” kelimesi sadece inanç anlamında değildir.
    Yazınızda din kelimesini sadece inanç anlamında kullandığınız anlaşıyor. Acizane olarak hatırlatmak istedim. Kuran ve ondan çıkarılan hüküm ve manalar; öncelikle ve en başta dünya işlerimizle ilgilidirler. İstismar ve yanlış yorumlar elbette mazur görülemez.
    Saygılarımla.
    H.Kayahan

  17. hayırlı sabahlar sayın Koru ve okurlar;
    öncelikle müslümanlara üç ayların mübarek olmasını diler ve dün girdiğimiz Receb ayının haram aylardan olduğunu ve bir tecavüze uğramadıkça bu ayda kavga ve savaşın haram olduğunu hatırlatırım.
    iyiki bu yazıyı yazdınız da kararımı kesinleştirdiniz muhterem üstadım. zira şimdiye kadar kararsızdım, ağırlık hayırdan yanaydı, ancak eveti de düşünüyordum, zira ben de düzenin düzen olmadığı ve değişmesi gerektiğini düşünenlerdenim.
    ancak evetci cephenin dili, şimdiye kadar yaptığı zulümler, en son avrupayla girilen polemik ve en önemlisi de hayırın vatana ihanet olduğu ve töröristlerin yanında olacağı söylemi beni hayıra yönlendiriyordu. tabii ki getirilmek istenen sistem kesinlikle içime sinmiyor ama mevcut sistem de yenileşemiyor. evetçilerin medya yoluyla ve özellikle diziler yoluyla dini ve tarihi değerler üzerinden propoganda yapmasından oldukça rahatsızım. bir de şu husus var; evetçiler büyük bir tutarsızlık içindeler; eğer hayır vatan hainliğiyse mevcut sistem demek ki şimdiye kadar vatan hainliğiydi, şimdiye kadar ne kadar parti ve seçmen varsa hepsi vatan hainiydi, ayrıca değişiklik eğer tek kabul edilebilecek bir sistem ise ve buna karşı çıkmak vatan hainliyse oylama neden yapılıyor, hiç vatan hainliğinin, suçun oylaması olur mu? şimdi de irkildim; hayır diyeceklerin onlardan olursunuz diye korkutulmaları akıl karı değil, bu söylemi yapanların böylesine güçlü bir iktidarı ele geçirmeleri hiç doğru değil. bu sebeple hayır oyu vereceğim sanırım. Allah her konuda hakkımızda hayırlısını nasip eylesin, bize akıl fikir versin.

  18. NE DİYELİM, iNSANLARI BU KADAR AYRIŞTIRMANIN DA BİR VEBALİ VARDIR İNŞALLAH.

  19. Hayrettin Amca’ ya :
    Önce, “Referandumda hayır demek günah mı değil mi?” diye bir referandum yapmadan referandumda hayır diyenlerin günah işledikleri kanaatine nasıl vardınız?
    Kitap, sünnet, icma, kıyas…
    Şimdi sanırım bizim yapacağımız şey biraz icma gibi…
    İcmada farklı görüş sahipleri suçlanabilir mi?

    Söyle, devlet kurumlarında sendikal baskı ve liyakat konusunda ne zaman bir fetva vereceksiniz bekliyoruz. Hoş, bu konuda hadis olduğundan fetvaniz çok da lazım değil ama insan koskoca alim bunları söylemez de ne iş yapar diye düşünmeden edemiyor.
    Amacım bağcıyı dövmek değil zinhar. Amacım üzüm yemek.
    Bence siz biraz daha okuyun…
    Neyi mi, asr- Saadeti.

  20. Malesef bazı konular bu köşede biraz geriden gidiyor

    Bugün ben bu köşede şu Adil öksüz meselesini bekliyordum Adil öksüz adına sahte mit mensubu olduğuna dair belge ve ABD konsolosluğunun yapmış olduğu telefon görüşmesini neden es geçildi aceba?

    Öyle konular varki anında yazıya dökülüyor Hayrettin hocamın mart ayının 26 sında yazdığı bu yazı içeriğine genel olarak bakıldığında S Korunun ara sıra yaptığı itidal birlik çağrısın dan başka birşey deyil ama yazar bu yazının sadece eleştirel bölümünü almış buda pek doğru deyil

    Yalnız yazının hayırcıların toptan aynı kefeye koyması onları yabancılaşmış olarak nitelemesi çok yanlış ve üzücü evet belki hayır cepesinde dış güçlerin maşası olmuş kişiler kurumlar olabilir vardırda ama bunu genellemek çook yanlış .

    Birde toplumun önünde saygınlığı hele hele birde ilim ehli insanların
    Veya kurumların böyle beselelerin içine dalmamaları lazım çünkü bunun vebali büyük olur Allah muhafaza ..

  21. Sn Koru, Hocamız kendince bir kıyas yapmış.Yanılmış olabilir.Ama açıkça Hayır diyenler ‘azınlık’ statüsündedirler demiyor.Ben de hükmünün hatalı olduğunu düşünüyorum.
    Sükunet lütfen.Burnumuzun dibinde Suriye’de 500.000 masum insan katledildi.Biz ise hala birbirimizle didişip Suriye’deki illete karşı bağışık olduğumuz gafletine kapılıyoruz.Bu vakumun hepimizi içine çekmemesi için her zamankinden fazla kenetlenmeye ihtiyacımız var.Hafezanallah, Suriye’dekine benzer bir felakete düçar olursak şu anda şikayet ettiğimiz hiç bir şeyin kıymeti harbiyesi kalmayacak.

  22. Taraf olmak böyle birşey galiba.Eskiler buna ifrat ve tefrit demişler.
    Adaletten ve haktan taraf olmadıktan sonra kimden yada neden taraf olursan ol sonuç hüsran.
    Allah’ın lütfetiği;temel hak ve özgürlükleri,kısıtlayan her bakış ahlaki,
    İslami ve insani değildir.
    Birbirimizle konuşabilmeli,Düşüncelerimizi özgürce
    paylaşabilmeliyiz.
    Tek amacımız; Rabbimizin iradesine uygun yaşam alanlarını oluşturmak olmalı.Zaten yeryüzünde bulunma amacımızda bu olsa gerektir.

  23. Dünkü yazı ile iligili de bir yorum yapmak
    istiyorum.

    Bugün Sabah’taki yazısında Şeref Oğuz,
    Halk Bankası genel müdür yardımcısının gözaltına alınmasını 17 Aralık’ın yeni sürümü olarak nitelemiş.Ben de aynı kanaateyim.

    Zaten 17 Aralıkta Halk Bankası’nı ABD’den
    ziyade FETÖ’cü yargı mensupları suçlamıştı.

    Bugün ABD’de yapılan gözaltıda Fetö’nün
    parmağının olması kuvvetle muhtemeldir.

  24. Fehmi Bey,alıntı yaptığı yazının linkini de
    vermiş.Belki alıntı ile yetinip,yazının
    tamamını okumayanlar çıkabilir düşüncesi
    ile aynı yazının son bölümünü de ben
    alıntılıyorum:

    “…Kendilerine asla katılmadığım, bütün argümanlarını ya yanlış ya da yersiz ve zamansız bulduğum “Hayır”cılar da bu milletin parçası, bu ülkenin vatandaşlarıdır. Onlarla aynı sokaklarda, aynı binalarda, aynı toplu yerlerde bulunuyor ve yaşıyoruz. Birimizin veya bir grubun başına bir felaket gelse o siyasi ve ideolojik farkı düşünmeden yardıma koşmak; insan, vatandaş ve bir ülkede paydaş olarak elimizden gelen yardımı yapmak durumundayız ve bu böyle de olmaktadır.
    Ben “Evet” de hayır görüyorum, ancak referandum da gelir geçer, inşallah millet ve memleket için hayırlısı ne ise o olur, sonra bu ülkede farklı kesimlerin barış ve olabildiğince dayanışma içinde yaşamaya devam etme süreci avdet eder.
    Bu referandumun sonucu ne olursa olsun uzun vadede kazananlar; ahlak, hukuk ve itidali terk etmeyenler olacaktır.”

    Yukarıdaki ifafeler de okununca yazıdan
    Fehmi Bey’in anladığı şekilde bir sonuç çıkmaz kanaatindeyim.

    Olsa olsa,”evet çıktığı takdirde,bunlar bizi
    yok edecekler,hayat hakkı tanımayacaklar…”
    diyenlere karşı bir cevaptır.Ve bu cevapta,
    başka din mensuplarına müsahmaha gösteren,hatta düşmanlarına bile hayat hakkı
    tanıyan bir anlayışın mensupları,aynı ülkeyi
    paylaştıkları,kendi vatandaşlarına mı hayat
    hakkı tanımayacaklar?denilmiş oluyor.

    Neticede Hayrettin Karaman sözünün nereye
    varacağını bilen bir insan.

  25. (Dinin âfeti üçtür, günahkâr fakih, zalim imam, cahil müctehid)
    Câhil olduğu halde içtihada kalkanlar , âllâme kesilerek, istediği gibi fetvalar veren,    âlimlik taslayan ne kadar câhiller vardır ki, zararları pek   büyüktür. . 

Yoruma kapalı.