Geçenlerde toplu taşım aracıyla seyahat ederken, ilk elde yalnızca ‘doktor’ olduğu bilgisini paylaşan bir kişi çok ilginç siyasi tespitlerini benimle paylaşma ihtiyacı duymuştu.
Demokrasinin siyaseti halka hizmet mesleği haline getirdiğini, bu sebeple demokrasiyle yönetilen pek çok ülkede, seçilerek makam işgal edenlerin, gün gelip o makamı terk etmesi gerektiğinde ceketini alıp çıkarken bir de ıslık çaldığını, bizde ise siyasetin iktidara ulaşanlar tarafından ‘ömür boyu’ sürdürülecek bir imtiyaz biçiminde algılandığını çok canlı bir dille anlattı o kişi.
Etkileyici bir analizdi yaptığı…
Ayrılırken ‘‘Siyasetle bu kadar ilgili olduğunuza göre…’’ diye başlayan soruma, kendisinin İYİ Parti’nin ilçe başkanı olduğu cevabını vermişti.
‘‘Hiç de siyasi eğitimini MHP’de almış birine benzemiyor’’ diye o kişinin ardından düşündüğümü hatırlıyorum.
Neden öyle düşünmüş olabilirim?
Küskünler partisi mi, kucaklayıcı parti mi?
Evet, İYİ Parti’de Aytun Çıray gibi DYP kökenli, son yıllarını CHP milletvekili olarak geçirmiş bir siyasetçi de var, ancak ana kadrosu MHP’li olarak bilinen isimlerden oluşuyor… Genel sekreteri Koray Aydın. Kurucular kurulunda yer alan Ümit Özdağ, Nuri Okutan, İsmail Ok, Yusuf Halaçoğlu, Cihan Paçacı hep MHP’den bildiğimiz isimler.
DSP’den milletvekilliği yapmış Suat Çağlayan ve Aydın Tümen ile Refah Partisi kökenli Mukadder Eğilmez de aynı kurulda bulunuyordu, ancak ön planda görünenler MHP’de siyaset —bazısı bakanlık— yapmış kişiler…
Bu sebeple de İYİ Parti, hiç değilse ilk bakışta, MHP’den kopanların partisi olarak görülüyor.
İçinde en önemli başkentlerde (Moskova, Roma) büyükelçilik yapmış ve İYİ Parti için erkenden emekliliğini istemiş Aydın Sezgin gibi bir değer ve ona benzer başka değerler de var, ama nedense onlara vitrinde yer verilmiyor.
Toplumda İYİ Parti algısı nasıl?
Soruya cevap ararken farklı bir tabloyla karşılaştım. Partinin illerde düzenlediği toplantılara daha önceleri siyasetten uzak durmuş insanların daha afzla ilgi gösterdiği anlaşılıyor. Bu tabloyu sağlayan da, galiba, liderliği Meral Akşener’in üstlenmesi. ‘Akşener’in partisi’ görüntüsü küskün MHP’liler görüntüsünü bastırıyor.
Meral Akşener’in kendisi de bir süre MHP’de bulunmuş olmasına rağmen…
Akşener ailenin bir ferdi olarak görülüyor kitleler tarafından ve öyle de karşılanıyor.
İlk tanışma
Yazımın bu noktasında belleğim uzun yıllar öncesine yolculuğa çıkarıyor beni.
Diyarbakır’dayız. Başbakan Tansu Çiller’in konuğu olarak çıktığımız gezide askeri bir tesiste ağırlanıyoruz. Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ve üst düzey bütün komutanlar başbakana ev sahipliği yapıyorlar.
Geziyi izleyen gazeteciler olarak siyasilerle aynı büyük masayı paylaşıyoruz.
Birbirini iyi tanıyan gazeteciler diğer gazetecilerle ve DYP’li siyasilerle masa başı sohbeti sürdürüyorlar.
Aramızda kimsenin tanımadığı gençten bir kadın var ve tam karşımda oturuyor.
Kocaeli Üniversitesi’nde hoca olduğunu öğreniyorum. Konu konuyu açınca ilgi alanı ile sınırlı kalmamış bir bilgi dağarcığına sahip olduğunu keşfediyorum muhatabımın. Masada bulunan herkesi uzaktan tanıdığı anlaşılıyor. Hem de iyi tanıdığı…
Orada bizlerle birlikte bulunmasının sebebini de öğreniyoruz: Tansu Hanım’a danışmanlık yapıyor…
Çok geçmeden DYP’de siyasete de giriyor Meral Akşener ve en muhataralı dönemde, 28 Şubat günlerinde, Refahyol Hükümeti’nde, içişleri bakanlığı görevini de üstleniyor.
Galiba o bakanlığa getirilen ilk kadın siyasetçi olarak…
Bir bürokratıyla kendisine ağza yakışmayan mesaj gönderen bir rütbeliye verdiği cevap dillerde dolaşıyor…
Aynı hükümette yer alan Refah Partili siyasilerden beğeni kazanıyor; kiminle konuşsam Meral Akşener hakkında hep sitayişli sözler işitiyorum.
Zaten, o sebeple, AK Parti oluşturulurken ilk akla gelen isimlerden biri onunki oluyor; ancak son anda kapıyı vurup çıktığını öğreniyoruz.
Kalsaydı ve son 16 yıl içerisinde iktidar sorumluluğunu paylaşsaydı ne olurdu?
Bunu bilmek, hatta tahmin etmek zor.
Ancak Meral Akşener’in siyasi hayat içerisindeki duruşu tek bir partinin sınırlarını kabul etmeyen bir duruş. Nitekim MHP’de bulunduğu son yıllar onu orada da ‘istenmez’ hale getirdi. Getirdi, ama onun başlattığı tartışmalar kırk yıllık MHP’lileri bile kimlikleri üzerinde yeniden düşünmeye sevketti.
MHP’yi sarsan kongre süreci ve kopuşlar o sayede başladı.
İYİ Parti öyle doğdu.
Önümüzdeki dönem, 2019 süreci, demokrasi açısından olağanüstü önemli ve İYİ Parti bunun farkında görünüyor.
Neden bu konu?
İYİ Parti seçimlere katılabilmesi için gereken şartlardan sonuncusunu da yarın gerçekleştiriyor: İlk olağan kongresini Ankara’da toplayıp yöneticilerini delegelere seçtirecek…
Kalıcı mı olacak İYİ Parti, yoksa kayıp giden bir kuyruklu yıldız gibi sönüp ortadan kaybolacak mı, bunun ilk testi yarınki kongrede yapılacak. Şu anda varolan denklemi zorlayacak görüntü orada alınabilir.
Uyandırdığı ilgi etkileyici; şimdiden söylenebilecek olan bu.
ΩΩΩΩ