Organize işler bir yere kadar.. halk çoğu kez bildiğini okuyor..

14
Reklam

Yılmaz Erdoğan’ın ‘Organize İşler’ filminde, Süpermen (Tolga Çevik), Üzeyir Abi’ye (Erdal Tosun) “Abi neden hiç konuşmuyorsun?” diye sorar; o da “Bir zamanlar çok konuştum, hiç faydasını görmedim, sustum” cevabını verir…

Sahneyi bugünkü yazısında hatırlattıktan sonra, Ertuğrul Özkök, Üzeyir Abi bilgeliğini kendisine uyarlıyor: “Arkadaşlar, bilin ki eğer şu referandum konusunda ağzımı açıp tek kelime söylemiyorsam neden işte budur: Bir zamanlar çok konuştum, faydasını görmedim, sustum…”

Çok güldüm.

Bir gün önce, bir başka Hürriyet yazarının, Abdülkadir Selvi’nin, “Rüzgar tersine döndü, ‘evet’ oyları önde gidiyor” müjdesini sunan yazısına “Rüzgargülüyle mi araştırma yapılmış?” diye takılmıştı oysa; nitekim bugün de o yazının yanlış anlaşılması ihtimalini düşünerek bir açıklama getirmeden edememiş…

Susan adam bilgeliğinde, nehrin kenarında bekliyor havasına bürünmüş, ama suskunluğu bir gün bile sürmüyor.

Rüzgargülü anketleri var..

Oysa ben sorusunu yanlış anlamamış, tersine çok da makul bulmuştum. Öyle ya, kararsızların birdenbire ‘evet’ oyu vermeye hazır hale geldiği izah edilirken ileri sürülen gerekçeler son birkaç günün gelişmeleriyle ilgili; ‘anket’ dediğin ise, bizde de, ‘ha’ deyince yapılan bir şey değil, bayağı zaman alıyor…

“Yoksa” diye düşündüm, “ABD’de olduğu gibi, artık bizde de anlık telefon anketleri mi yapılmaya başlandı?”

ABD’deki başkanlık yarışmalarında adayların birer anketçisi vardır, onların da arkalarında kocaman firmaları… Bir yandan dörtbaşı mamur hazırlıklarla kapsamlı anketler yapılırken, seçim günü yaklaştıkça, eldeki verilerden hareketle, daha önce kararsız olduğu belirlenmişlerin yaşadığı bölgelerdeki insanlar telefonla aranarak anlık görüşmelerle son durumda değişiklik yaşanıp yaşanmadığı ölçülmeye çalışılır.

Reklam

Bilimsel sayılmadığı için o anketler kamuoyuyla paylaşılmaz; adayın bilgisi içindir…

Turgut Özal siyasi hayata İzmir’den MSP milletvekili adayı olarak atıldığı ilk seçimde (1977), ABD’de geçirdiği yıllarda gözlemlediği bu uygulamayı biraz kabaca da olsa uygulatmıştı, daha önce DPT’de kendisiyle birlikte çalışmış ve kampanya için İzmir’e koşmuş teknisyen yardımcılarına…

Koca koca adamlar.. masa başına oturup.. o günün tuşlu telefonlarıyla.. tanımadıkları insanlara anket soruları yönelttiler.

Ne bileyim, belki, AK Parti de referandum için böyle anlık anket çalışmalarını başlatmış olabilir.

O zaman bir uyarım olacak: Turgut Özal 1977’de o anketlere bakarak İzmir’den garanti milletvekili çıkacağına inanır hale gelmişti; seçime gidilen son günlerde, ikinci ve üçüncü sıradaki arkadaşları için çalıştığını söylemekteydi.

Liste başında yer almasına rağmen o seçimde milletvekili olmayı başaramadı Turgut Bey.

Bazen yanılsalar bile anketler önemlidir

Bilen biliyor; ben anketlere olağanüstü önem veririm. Bilimsel tekniklere riayet edildiğinde sonuçların genellikle tatmin edici çıktığını yakından izleyerek öğrenmişimdir. Özellikle son zamanlardaki bazı seçimler öncesinde açıklanan anketlerin bulgularıyla seçim sonuçları arasındaki farklılıklar gerçekten büyük talihsizlikti.

7 Haziran 2015 seçimi öncesindeki anketler sözgelimi.

Reklam

Hep kuşku duymuşumdur: “Acaba anket firmaları aslında sahadaki araştırmalarında sonradan sandığa yansıyacak sonucu buldular.. ancak kendi bulgularındaki oy dağılımına güvenemedikleri için.. rakamlarla oynamış olabilirler mi?” diye…

O seçimde AK Parti 9 puan geride çıkmıştı.

Öyle olsa bile kimselere itiraf etmeyecekleri için gerçeği hiçbir zaman bilemeyeceğiz.

En son anket yanılması dün Hollanda seçimlerinde görüldü. Türkiye müdahale ettiği için Hollandalılar gidip aşırı sağcı, İslam ve Avrupa Birliği (AB) karşıtı partiye oylarını verir diye düşünülüyor ve anketler de o beklentiyi yansıtıyordu; öyle olmadı.

Gerçi Türkiye ile tartışmanın odağında yer alan Rotterdam kentini Geert Wilders’in partisi PVV kazandı; tıpkı AB’nin çıkış noktası sayılan Maastrich kentini de yine AB karşıtı Wilders’in partisinin kazanması gibi…

Ancak Wilders seçimden birinci parti olarak çıkmayı ve başbakanlığı üstlenmeyi bekliyordu; anketler de onun bu beklentisini besler gibiydi.

Olmadı, olamadı.

‘Rüzgargülü’ türü anketlerin böyle yanıltıcı bir yönü olduğu her zaman hesaba katılmalıdır.

Biliyorum, bizde de, 16 Nisan tarihi yaklaştıkça heyecan artıyor ve tek bir soruya cevap vermek üzere düzenlenmiş bir referandum olmasına rağmen vereceğimiz oylara gereğinden fazla bir ağırlık yükleniyor… Ancak kendilerinden “Anayasanın devletin işletim sistemiyle ilgili maddeleri değişsin mi?” sorusuna cevap vermeleri beklenen sıradan insanların kampanyaları yürütenler kadar heyecanlı olduklarından gerçekten kuşkuluyum.

Her zaman tartışma programlarını boks maçı izler gibi takibine alan.. kendisi de görüşlerini soranlardan esirgemeyen tanışlarım.. soranlara.. atlatıcı cevaplar veriyorlar çünkü.

Ne malum, belki herkes ‘Organize İşler’in Üzeyir Abi’si gibi şu günlerde, Ertuğrul Özkök’ün beğendiği o repliğe uygun davranıyor.

Şu repliğe: “Bir zamanlar çok konuştum, hiç faydasını görmedim, sustum…”

Ben de şimdilik susuyorum.

Merak etmeyin yarın yine burada olacağım.

ΩΩΩΩ

 

 

Reklam

14 YORUMLAR

  1. Fehmi bey, sizi uzun zamandır takip ediyorum. Adalete ve doğruluğa inancınız kadar hukuka da saygılısınız. Malumunuz Mahkeme darbeci olarak 8bin kişi var dedi, ancak KHK’lar ile 100 binden fazla insan işinden edildi, yurdu yuvası dağıldı. Bunların neredeyse hepsinin darbe ile alakası yok. Zümer 7’de Rabbimiz ” velâ teziru vâziratun vizra uḣrâ” yani “Hiç bir (suçlu) günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez.” diyerek bugün uluslarası bir hukuk ilkesi olmuş o kadim kaideyi hatırlatıyor bize.

    Peki bu insanlar neden ihraç edildi? Fişleme, iftira vb. Yine malumunuz devletler adalet üzerine bina edilir, insanı yaşatırsa devlet yaşar. Bunlar bizim atalarımızdan miras aldığımız kadim rehber ilkelerimizdir.

    Şu KHKlılara bir ses olur musunuz? Daha ayrıntılı bilgi veya mülakat isterseniz emailden ulaşabilirler.

    Selam ve dua ile,

  2. Deyerli Site okuyuculari,Suleyman Karagullenin bu gunku ocakmedyadaki “Yazisini”
    Hepinizin okumasini isterim.

  3. Ana konu ile ilgili degil ama: Wilders’in basbakanligi %0 ihtimaldi (cunku diger partiler onla koalisyon yapmayacakarini onceden belirttiler) ama en cok milletvekili kazanan parti olmayi umuyordu.

    Bir de bence Ozkok’e fazla yuklenmissiniz. Sanki arkasinda sadece son iki yazisindan fazla bir seyler var gibi. Merakla bekliyoruz.

  4. 1977 de muhtemelen tuşlu telefon yoktu, çevirmeli telefon vardı 🙂
    Selamlar.

  5. AK Parti’nin aldığı en büyük oy %52’dir. AK Parti’de %10 bilinçli oy potansiyeli vardır. Bu bilinçli potansiyel doğru oy kullanacaktır. Demek ki ‘Evet’ler AK Parti içinde %42’dir. Bu %42’den aşağıdaki oylar düşülecektir.
    a)Yasa teklifinde ordu düşmanlığı vardır. Askerler ve onların etkisinde olanlar ‘Hayır’ kullanacaklar.
    b)Gülencilerin oyları ‘Hayır’ olacaktır.
    c)Müslüman Kürtler olağanüstü hal ve HDP millettekilerinin hapiste olması medeniyle ‘Hayır’ kullanacaklar.
    d)Aklı başında her Türk ve Müslüman, AK Partili olsa da ‘Hayır’ kullanacak. Fehmi Koru ile Harun Özdemir’in yazıları bu kesimi temsil eder.
    Kimler ‘Evet’ diyecek?
    a) Erdoğan’a karşı olanlar ‘Evet’ kullanacaklar. Böylece Erdoğan’ın sonunu getirecekler.
    b) CHP’lilerin bir kısmı ‘Evet’ kullanacaktır. Bunun AK Parti’ye tuzak olduğunu bilirler.
    c) MHP’lilerin bir kısmı ‘Evet’ kullanacak.
    d) HDP’lilerin bir kısmı ‘Evet’ kullanacak.
    Eksilen evetlerle, artan evetlerden hangisi galip gelecektir? Allah’ın o gün insanlara yapacağı ilhamla ‘Evet’ veya ‘Hayır’ çıkacaktır. Tahminlerde ‘Evet’ %40-48 arasındadır. Bugün halk üzerinde korkunç baskı var. Herkes oyunu gizliyor. Bu sebeple anketlerin hiçbir değeri yoktur. Halk artık medyanın etkisinde değildir.
    Biz ise bekliyoruz. ‘Evet’ çıkarsa Adil Düzen Partisi’ni kuracağız. ‘Hayır’ çıkarsa AK Parti’li olacağız. AK Parti’den dışlanan eski Akevler kaçkınlarının aklı başına gelmeli, bunu ilan etmelidirler. ‘Hayır’ çıkarsa AK Parti’ye sahip çıkmalılar, Sermaye’nin işgalinden kurtarmalıdırlar. ‘Evet’ çıkarsa ayrılanlar Adil Düzen Partisi’ne katılmalıdırlar. Kimler mi? Gül, Davudoğlu, Çiçek, Atalay, Arınç, Gönül, Şahin, Aksu, Erdoğan ailesinden biri de bize katılmalıdır. AK Parti’de kalsak da, Adil Düzen Partisi’ni kursak da, Erdoğan bizim başkanımız olacaktır. Şimdilik siviller içinde o yeri dolduracak biri yoktur.
    Partimiz iktidara talip parti olmayacak, partimiz anayasa partisi olacak. Adil Düzen anayasasını ülkemize getirecek, dünyaya örnek olacak.

    • İlginç. Erdoğan’a karşı olanların Erdoğan’ın sonunu götürmek için Evet Oyu verecek olmaları ama Erdoğan’ın Evet Oyu istemesi.
      Merak ettiğim ise sayılan isimler zaten AK Parti kadrosunun bizim bildiğimiz kısmını oluşturduğuna göre (AK partiden dışlandıkları da ifade edilmiş) bu isimlerin görevde olmaları halinde AK Partinin şimdiki icraatlarından AK Parti içinde veya dışında daha farklı politikalar izleyeceği mi öngörülmüş? İsimleri sayılan zevatın hükumet politikalarını tenkit ettiklerini hatırlamıyorum ya da rastlamadım. Eğer fikirleri farklı olup da tenkit edemiyorlarsa AK Partide etkin görevde olmaları neyi değiştirir? AK Parti dışında olsalar, liderleri yine Erdoğan olsa ne değişir?

  6. evet oyları öne geçmişse eğer bu hayır cephesinin tek adam aşağı diktatör yukarı dışında bir şey sunmakta çektikleri zorluk nedeniyledir…ya manyağın biri başkan olursa demek insanları ikna edecek bir argüman olmaktan çok uzak. manyak diktatör başkan tiplemesinden nasıl bir fayda umuyorlar anlamış değilim. yıllardır yurt dışında yapılan kara Erdoğan propagandası bile tutmadı gurbetçi kardeşlerimiz akın akın dinlemeye gittiler. bunun dışında ise hemen her madde ya şu şekilde kötüye kullanılırsa diye tartışılıyor. ben bunu faydalı bulamıyorum. dün akşam baykalı dinledim. bu çapta bir politikacı bile ya başkan yardımcısı 18 yaşında ilkokul mezunu olursa ülkeyi ona mı teslim edeceğiz tadında hayır savunmaya devam ederse rüzgargülüne bakmaya gerek kalmayacak bence…
    367 sorularına verdiği eğlendirici cevaplar bence sohbetin en iyi bölümüydü…

    • CHP nin bu refarandumda uyguladığı kampanya güzel.Chp seçmeni Hayır da net AKPve MHP seçmeni CHP nin yürüttüğü kampanya ya göre evet veya hayırı belirlemez.Nihayetinde onların gözünde CHP dinsiz parti
      (Partinin dininin olması nasıl bir şey se)şu durumda CHP nin her sloganı bu seçmen kesiminde ters etki yaratmaktadır.Öte yandan medya değilmidir CHP bir avuç elitin partisi oldu diyen.Baykal da ne yapsın üst perde den karşılaştırmalı hükümet sistemlerinden mi bahsetsin.Seçmenin anlayışına binaen basit örnekleri vermiştir.Seçmene göre hükümet ve muhalefet belirleniyor.Doğrudur en basit anlatımı ile getirilmek istenen tek adam rejimidir.Bence bu refarandumun en önemli argümanıdır.Başka söze gerek yok.

      • chp nin kampanyasından şüphesiz evet cephesi de gayet memnunlar. zaten kılınçdaroğlunun akp için büyük nimet olduğunu saklamak mümkün değil…
        parti dini meselesini anlamak için az bir parça chp tarihi bilgisi yeter artar bile…
        evet cephesi karşılaştırmalı hükümet sistemlerini kendi seçmenine defalarca anlattı, hayır seçmeninin böyle bir talebi olmayabilir bu nedenle basit örneklendirmelerle yetiniliyor olması gayet normal tabii…
        iki güçlü adam yerine tek güçlü adamı tercihi oyluyoruz zaten herkes istediği gibi bu sistemi hem anlamlandırabilir hem adlandırabilir…

  7. Şimdi Farid Farjad’ı dinliyorum… Kemanıyla Azeri şarkısı ”ayrılık’’çalıyor. Söz sukut etti, keman inliyor. Size ayarlığın hüznünü, bir tek söze bile gerek kalmadan inlemelerini içinize salıyor, sözle anlatamayacağınız kadar farklı duyguları yaşatıyor.

    Susmak, bazen daha çok ve etkileyici şeyler konuşmaktır, yapmaktır belki…

    Seksenler dizisinin hiç konuşmayan karakteri”Susmuş’’ susmuştur susmasına ama ‘hal’ diliyle çok şey anlatıyordur. Sayın Özkök referandum konusunda, susmayı becerememiş demek.

    Özkök’ün tiye aldığı Sayın Selvi’nin ‘rüzgârgülü’ testine göre, rüzgâr ‘EVET’ lehine tersine dönmüş olsa da ‘rüzgâr’ bu, neyi ne zaman nereye döndüreceği de belli olmuyor.

    Olan, Hollanda ile kapışmamızda, rüzgârın Rutte’tan tarafa esmesi ve yeniden kazanmış olması… Başbakan Rutte bize teşekkür etmeyi ihmal etmemiştir umarım… Etmiştir, etmiştir; hem de peşinen. O’da aldığı kararlar ve takındığı tavırlarla ülkesindeki ve AB’deki gurbetçilerimiz ile ülkemizdeki karasızların havasının ‘EVET’ten yana esmesine sebep olmuştur. Yetmez mi?

    Böylelikle, Hollanda ile yaşadığımız amansız düellonun suni olmadığını, ‘kazan kazan’ üzerine inşa edildiğini Bakanlar Kurulumuzun almış olduğu ”ağır yaptırım’’ kararlarından da anlamış oluyoruz.

    Hollanda ile beraber Avrupa’dan kazancımız, ‘EVET’i %50’nin ne kadar üzerine taşıyabilecek, onu da geneli üzerinde ölçebilecek yeni bir ‘rüzgârgülü’ testiyle öğrenebiliriz.

    Sayın Selvi’nin ‘rüzgârgülü’ testini önemseyen Sayın Koru; bir ‘rüzgârgülü’ testi yapmak da size düşüyor galiba.

    Bekliyoruz.

  8. Avrupa Hollanda’ya teşekkür ediyor! Danke Holland!

    Irkçı ve Avrupa karşıtı Wilders istediğini bulamadı. 23 Nisan 2017 Fransa Başkanını seçecek, 24 Eylül 2017’de Almanya’da genel seçim var. Inşallah bu iki ülke, Erdoğan’la kavga etmek seçim kazandırıyor diyerek Hollanda’yı örnek almazlar. Çünkü her iki ülkede de güçlü ırkçı partiler var.

Yoruma kapalı.