Referandum öncesinde ‘Hayır’ oyları öndeymiş.. Öyle mi acaba?

27
Reklam

Bugüne kadar referandumdan ‘Evet’ sonucu çıkmasını bekleyenler.. hiç değilse bazıları.. dün geceden başlayarak görüşlerini değiştirmiş görünüyorlar…

Hava ‘Hayır’ tarafına dönmüş…

Gerekçeleri de var: CHP bildiğimiz CHP gibi davranmıyormuş…

Kusura bakılmasın, ama ben bu gerekçeye katılmıyorum.

Hava raporu için vakit erken

Yanlış anlaşılmayı asla istemem; anamuhalefet partisinin referandum öncesinde takındığı tavrı, belirlediği çizgiyi kendisi açısından olumlu buluyorum. Hayli zamandır ayrışmış ve cepheleşmeye başlamış olan toplumu gerecek tavırdan kaçınması.. kendisi için biçilmiş ideolojik kalıplar dışına taşması.. referandumu gerçek sınırları içerisinde değerlendirip tartışmayı o sınırlara uyarak yürütmesi.. siyaseten akılcı bir yaklaşım.

Bunun elbette toplumdan geri dönüşü olacaktır.

Ancak referandum günü sandığa ‘Evet’ oyundan daha fazla ‘Hayır’ oyu atılacak.. ve anayasa değişikliği arayışı akamete uğrayacaksa.. bunun sebepleri teke indirgenemeyecek kadar fazla olacaktır.

Esas konuya girmeden önce bir noktaya mutlaka değinmeliyim: Referanduma daha 5 hafta var; bu hiç de az bir süre değil. Bugünkü duruma bakarak sandığa yansıyacak oyla ilgili hava tahmininde bulunmak için biraz erken. Kampanyaların bundan sonra alacağı biçim, muhtemel iç ve dış faktörler, her zaman olduğu gibi, sandığın ortaya konduğu güne kadar zihinleri etkileyecektir.

Reklam
Zihinleri terör/savaş etkiler

Terörün şimdilerde gündemi fazlaca meşgul etmemesinin hiç mi etkisi yok? Etkisi varsa, o etki, CHP’nin izlediği politikadan daha mı az?

Kolay unuttuğumuz için, yakın döneme ait bir bilgi olsa bile, son iki seçimi hatırlamamızda yarar bulunuyor: 2015 yılında 7 Haziran ve 1 Kasım tarihlerinde yapılan seçimleri…

İlk seçim (7 Haziran 2015) öncesinde ülkemiz ‘barış süreci’ de denilen bir yöntemle köklü sorununu çözmeye çabalıyordu ve sürecin en önemli göstergesi, terör örgütünün eylemine ara vermesiydi.

Sonraki seçim (1 Kasım 2015) öncesinde ise, ülkemiz yeniden terörün hüküm sürdüğü bir ortamda sandığa gitti.

Aradaki 9 puanlık artışın en önemli sebebinin ‘terör’ olduğunu söyleyebiliriz.

Yarın yeniden eylemler başlasın dengeler birdenbire değişebilir…

Terör şimdilik başını göstermiyor, buna karşılık Türkiye’nin sınır ötesinde IŞİD’e karşı savaş ve PYD/YPG güçlerinin planlarını bozma amaçlı operasyonlarında can kayıpları oluyor, şehitler veriliyor…

Bunun da 16 Nisan günü oy kullanacakların kararlarını etkilemesi beklenebilir.

Reklam

Acaba hangi yönde olacaktır bu etkileme?

Daha da önemlisi, ‘Evet’ oyu kullanılması için seçilen argümanlar ve onlara yardımcı olması beklenerek dışarıyla girişilen ağız dalaşının uyandırdığı hislerin insanlar üzerinde nasıl etki yapacağının ölçülememesidir.

Seçimler öncesinde ABD ile veya Avrupa ülkeleriyle didişilmesi sandığa iktidar lehine dönüşle sonuçlanıyordu. Acaba ‘sistem değişikliği’ konulu bir referandum öncesinde aynı türden bir kavga benzer sonucu doğurur mu?

Özellikle liderleriyle kavga edilen ülkelerde yaşayan ve oy kullanacak olan vatandaşlar buna ne der? Sürtüşmenin yaşadıkları toplum ve devletle kendilerini zor duruma düşürme ihtimalini düşünerek oy kullanırlarsa ne olur?

Gerçekten cevaplarını bugünden bilmenin zor olduğu sorular bunlar…

O ülkelerin büyük bölümü Türkiye’den gidenleri çalıştıracak kadar kalkınmış ve müreffeh ülkeler; neredeyse hepsi parlamenter sistemle yönetiliyor. Bunu da unutmamak gerekiyor.

Sistemler genellikle tepeden inme değişir

Bir önemli nokta daha var: Sistemler değişmesine değişiyor, ancak referandumla başkanlık sisteminden parlamenter sisteme veya parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçen neredeyse hiçbir ülke yok.

Sistemler ya devletlerin kuruluş aşamasında belirleniyor.. ya da demokrasi-dışı yollarla devlette etkili hale gelmiş olan kişi veya kadroların tepeden inmeci yaklaşımla ”Bundan böyle sistemimizi değiştiriyoruz” demesiyle…

Halka sorularak sistem değişikliğine gitmek bu bakımdan da büyük bir riski içinde barındırıyor.

İktidar partisi ve onunla beraber hareket eden MHP, 16 Nisan’da sistemi değiştirme yolunda bir sonucu sandıktan çıkarırlarsa.. neredeyse imkânsız bir zorluğun üstesinden gelmeyi başarmış olacaklar.

Zaten bu sebeplerdir ki, sistem değişikliği için çabalar başladığında, konu henüz Meclis gündemine bile girmeden, burada, işin zorluklarını hatırlatarak bu yola girilmemesini savundum.

Değişiklik Meclis’ten geçtikten ve halka oynatlatma kararını verecek olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın önüne geldikten sonra da, mümkünse referanduma gidilmemesi tavsiyesinde bulundum.

Nafile çabalardı, biliyorum.

Halkın hakemliğine başvurulan her ortamın bir de büyüsü vardır; taraflar son ana kadar sonucun kendi lehlerine gerçekleşeceğini düşünür ve buna samimi olarak da inanırlar.

Şimdilerde ”Hava değişti, ‘Hayır’ oyları önde gidiyor” diyenler ile ”Göreceksiniz, sandıktan ‘Evet’ çıkacak” diyenler, iki tarafın ikisi de, biraz böyle bir motivasyon iklimi içerisinde bu görüşleri öne sürüyorlar.

Gerçek kararı elbette halk verecek.

ΩΩΩΩ

Reklam

27 YORUMLAR

  1. İngiltere’de 13.asırda (1215 de MAGNA CARTA LİBERTATUM ile) BÜYÜK FERMANLA kralın yetkileri sınırlandırılmıştır. Biz ise sekiz asır sonra bir kişiye (C.Başa) büyük ,olmadı daha büyük yetkiler veriyoruz. Demek ki hürriyet, demokrasi ve cumhuriyet değerlerini hazmedememişiz. Fark burada.

  2. Gelecekte bir olay hakkında karara varmak için geçmişteki olaylar ele alınır. Grafikler çizilir. Ekstrapolasyon yapılır ve tahminlerde bulunulur. Sosyal olaylarla tabii olaylar arasındaki farkla çoğu zaman ilmi verilere uymayan sonuçlara ulaşılır. Bu bakımdan hiçbir tahmin garanti taşımaz.
    Ben tahminlerimi ekstrapolasyon metodu ile yapmam, genel akışa göre yaparım. Tarihin ve Kuran’ın genel gidişine bakarak tahminde bulunurum kısa zamanda tahminim yanlış gibi olur ama uzun zaman sonra beklediğim sonuca ulaşırım.
    Türk Milleti ‘Evet’ derse AK Parti’nin işi bitiyor demektir. AK Parti’nin uçuruma gittiğinin açık delili kurucularının tamamını elemesi, Erdoğan dışında AK Parti’nin çilesini çekenin patide bulunmamasıdır. Baba mirasına sahip çıkan bir oğula benzemiyor bugünkü AK Parti.
    AK Parti’nin kötüye gittiğinin başka bir misali de canciğer olduğu Gülen grubu ile arasının açılmasıdır. AK Parti Sermaye’nin bu oyununu yenmeli. Gülen Cemaati bu hataları yapmamalıydı. Onu destekleyen AK Parti’nin bunda hatası varır.
    AK Parti’nin sona doğru gittiğinin başka kehaneti de olağanüstü hal uygulamasıdır. Asıl faillerin hiç birisi yakalanmamıştır. Muhakeme edilmemiştir. Samimi Müslümanlar hapistedirler ve bu durum kitleleri rahatsız edecek durumdadır. Darbe tehlikesi var diye darbe yapanlara zemin hazırlıyorlar. At izi it izi hikâyesini bildikleri halde hala sürdürüyorlar.
    AK Parti’nin iyiye gitmediği başka işaret de ‘Evet’ ‘Hayır’ kavgasıdır. Ülkenin terör olayları bitmiştir. Ülkenin darbe olayı bitmemiştir. Ülke enflasyon tehlikesi ile karşı karşıya. Süratle işsizliğe, ekonomik krizlere gidiyoruz. AK Parti bunlarla meşgul olacağına ne olduğunu kendisinin de bilmediği, kimin hazırladığı, ne içerdiği bilinmeyen iki sene sonra uygulanacak yasa ile oyalanmaktadır.
    AK Parti Milli Görüş’ün devamıdır. AK Parti Adil Düzen çalışanlarının diktiği fidandır. Onun bu gidişine AK Partililerden çok Adil Düzen çalışanları üzülmektedir. Akevler üzülmektedir. Halk ‘Hayır’ çıkarsa AK Parti’nin aklı başına gelir de bu kadar büyük kazanımları heba etmeyiz diye ümit ediyoruz.
    İntihar etmekte olan hastamız var, onu kurtarmak için çırpınıyoruz.

  3. Sonucun ne olacağından ziyade o sonuçtan sonra ne olacağı çok önemli. Kılpayı evet çıktığını düşünelim. Bu ülkeyi bir başkanla yönetmek için yeterli mi? Sanmıyorum. Fakat kılpayı hayır çıktığında durum evet çıkması gibi değil. Belki bugünün muktedirleri bir deneme daha yapmak isteyebilir ve yeni bir oylama ile sistemi değiştirmek isteyebilirler.

    Hayırların yüzde 60 ve üstü çıktığı bir durumu düşünelim, çıkar mı bilinmez. Böyle bir durumda halkta ciddi hoşnutsuzluk olduğu alenileşmiş olur. İstikrar adı altında istikrarsızlaştırılan ülkenin geldiği hal kabul edilir olmaktan çıkar ve yönetim sorgulanmaya başlar. Evet için verilen yüzde kırıkın da iktidarı desteklemek olmadığını da anlamak gerekir. Evetler içinde işim bozulmasın diyen iktidarı desteklemeyen bir kitle de mevcut olacağından mevcut iktidara karşı ciddi bir itirazın ve yeni arayışların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.

    Bu referandum iktidar için kazanımın çok zor ama kaybetmenin çok kolay olduğu bir kumardır ve mukarı kazanmak için değil kaybetmemek için oynamakta ancak bunu bilmemektedir. Evet çıksa bile kazanmış sayılamayacak,i hayır çıktığında ise kesin kaybetmiş olacak. İktidar yazı tura oyununda tüm parasını paranın DİK durmasına bastırmış durumda ve aşırı riskli bir kazanama stratejisine bel bağladığının da farkında değil. Biz ancak hayırlısı diyebiliriz.

    • Çok güzel bir yorum tebrik ederim Hayır çıkarsa AKP belki bir muhasebe yapıp hatalarını görüp fabrika ayarlarına geri döner

    • Bu nasil bir mantık? Hayır oyları hükumete karşı olanlar sayilırken evet oyları destekleyenleri göstermeyecek öylemi.
      Taraftarlık adamda mantık bırakmıyor.
      Iste tam bu yüzden (takim tutar gibi parti tutma yüzünden ) vekillerin işi yasa yapmak olsun diye EVET demek lazım.
      Partiler insanları grup grup (fırka /Şia /hizip ) bolemesinler diye EVET.

  4. “Ülkenin geleceği için hangi seçim daha faydalı olur” diye değilde aynı futbol tartışmaları gibi ben kazanacagim sen kaybedeceksin aylayisiyla oy kullandığımız sürece bizden bir cacık olmaz attığımız oyun önemine de olmaz.

  5. Herşeyin bir matematiği vardır. Siyasetin de matematiği kendine özgüdür. Mesela siyasette 1+1’in 2 olma garantisi yoktur. Sonuçta halkoylamasında anayasa değişiklik teklifi, geçerli oyların % 50+1’ine ulaşırsa kabul edilecek. 1 Kasım 2015 seçimlerinde AK Parti, MHP ve HDP’nin aldığı oy ortada. Kim ne derse desin bu halkoylamasının sonucunu; 1 Kasım 2015 seçimlerinde AK Parti ve MHP’ye oyunu veren seçmen sandıktaki tercihiyle, HDP’ye oyunu veren seçmen ise sandığa gidip gitmemekle belirleyecek.

  6. Fehmi beyin “hava raporu için henüz erken” demesinin aksine, son yirmidört saatte, evet oylarının yüksek olacağına kanaat getirdim(acizane). Kılıçdaroğlu, Akpartinin argümanlarını dillendirip, cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığın farklı partilerden olması durumunda sıkıntılar çıkacağıdan dem vurunca tuhaf bir durum oluştu. Koskoca bir partinin genel başkanı ya çok şakacı, ya 18 maddeyi okuma zahmetine katlanmamış, ya da chp artık “evet”e daha yakın oldu.
    Her seçeneğin ortaya çıkartığı şey, “hayır” oylarının azalması için çok farklı atraksiyona gerek yok, chp sahalara indikçe “evet” oyları fırlayacak gibi gözüküyor. Kalan “hayır”cılar içinde rahmetli Özal’ın dediği gibi demek lazım şimdiden; “alışırsınız…”

  7. Keske referanduma grek kalmasaydi gorusu cok dogru. En iyisi AKP+CHP’nin gercekten, acik goruslu ve iyi niyetli bir bicimde beraber calisip komple yeni bir anayasa yapmasi idi. Sonra bu gene referanduma sunulabilirdi.

    Ben Turkiye ve AKP’nin gelecegi acisindan “Hayir” cikmasini sterim ama %54-55 gibi bir oran ile “Evet” cikacaktir. Sandikta “statuko” bir “son an karari” avantajina sahiptir ve halkin zihninde “sun anki durum/statuko” sistem degisikligi degil iktidarda kim var dusuncesi uzerinden olusur.

  8. fehmi beyin bugünkü yorumuna katılmamak mümkün değil. üstelik evet önde gitse ne olacak ya da hayır önde gitse ne olacak. sandıktan çıkan karar önemli, önde gidene bir mansiyon ödülü yok nasıl olsa… chp nin ortamı fazla germeme stratejisini son derece olumlu buluyorum. devamını da dilerim. yanlışın neresinden dönülse kardır darısı diğer yanlışlarının başına. elbette iktidar partisi için de aynı temenniler geçerli… hepimizin biraz huzura ihtiyacı var pek çok ülkenin geçemeyeceği çok dar boğazlardan geçtik. sonuç ne olursa olsun ki türk halkının gerçekten çok ciddi bir sağduyu potansiyeli vardır halkın verdiği kararı artık en doğru şekilde değerlendirmemiz gerekir, ama eveti ama hayırı…sonucu doğru değerlendirebildiğimiz takdirde kazançlı çıkacağız yoksa ne evet ne hayır bize kazanç getirmeyecek.

  9. Önümüzdeki referandum M.vekili seçimi olmasa da Partilerin ağırlığının gölgesinde yapilacağında şübhe yoktur. Bu itibarla, AK partiyi beğensek de beğenmesek de bazı gerçekleri göz ardı edemeyiz. Ak Partinin gerçekleştirdiği, Sağlık ve Ulaşım projeleri. Halka yapılan subvansiyonlar… (Bunların da tenkidi mucip çok yönleri var). Ve Ak Partiyi, olur-olmaz bahanelerle kötülemek yerine, tüm Partiler, AK Parti neden kazanıyor, hangi vasıfları veya ne gibi politikaları ile rey alıyor ? diye düşünüp, politikalar geliştirmelidir. Neden, Tayyip Erdoğan Özal, Erbakan ve Demirel’den, hatta Milletin gönlünde taht kuran Rahmetli Menderes’ten daha ziyade oy alıyor ?
    Ak Partinin tenkid edilecek çok yönü var.Genel ahlakın dejenere olması, aile ve gençliğin çürümesi, ÖĞRETİMSİZ eğitim, Eğitimin Milli ve yararlı olamayışı, gençlere iş sahası üretilememesi….. Dış politika… Suriye ve göçmen politikası, mllete yüklediği külfetler……..

    Kabaca bir değerleme yaparsak ; En az oyu Ak Parti, kuruluşunu takiben ilk seçimde, takriben % 35 ile almıştır. MHP ise, herşeye rağmen bir ülkü ve Lider Partisidir. Bu Parti de en az oyu 2002 seçimlerinin akabinde almıştır: % 8.5 İkisinin toplamı % 43,5 eder. Bu kemikleşmiş oy sayılabilir. Ortada dolaşan kararsız oyları ve sağ (sol da olabilir) seçmenleri ikna edebildiği ölçüde Cumhurbaşkani ve (diğer) ” evet ” cilerin oyu yükselecektir. Ak Partinin tek hendikapı seçmenleri sandığa götürememek olabilir. Esasen kendi içinde dağınık ve hayatı boyu BASKICI TEK LİDER Partisi olan CHP nin halkı ikna etmesi zor, diğer kuruluşların gücü ise buna yetecek çapta olmasa gerek.

    • “Odunu aday göstersek seçilir” sakim zihniyeti hatırıma geldi.Yeter ki parti nin adayı olsun;odun veya adam olması farketmez!..Belirleyici olan bu ülkede realite nezaman partizanlık prangasından kurtulacak?Ana kriter varsa yoksa siyaset…18 maddenin ne yazarsa yazsın önemlideğil!..

  10. Onlarca yıldır Alman toplumuna integre olabilmek için elimizden geldiğince çabaladık. Zar zor ilerliyoruz. Integration hem Almanların hemde Türk kökenlilerin karşılıklı çaba, saygı ve birbirlerine yaklaşmalarıyla mümkün. Alman liderlere karşı efelenmeler, nazilik ve faşistlik suçlamaları Almanları ciddi şekilde rahatsız ediyor, Almanlarla sosyal ilişkilerimizi etkilemeye başladı. Durum integrasyon bakımından endişe verici.

  11. Benim tahminime göre sandıktan sağlam
    %60 evet oyu çıkar.Ak Parti ve MHP seçmeninin,kendi parti yöneticilerini yalnız bırakmaları,hayır tarafını sevindirmeleri için
    hiç bir neden göremiyorum.

    Hayırcıların kendilerini önde göstermelerinin de bir sakıncası yok.Sonuçta onlar da insan evladı,onların da morale,motivasyona ihtiyaçları var.Hayırların önde olduğuna
    dair görüş,tahminden ziyade temenni bence.

    Halkımız her seçimde verdiği derslerden birinini de bu referandumda verecektir
    vesselam.

  12. Halkın kararı her şeye kadir mi?
    Bu kararın içeriği karar kadar önem arz ediyor:
    Halkın karara katılım oranı, kararın “düşük, gürbüz, alim, tembel, cahil, yetenekli,yeteneksiz…” doğum sonucunu, kalitesini belirleyecek.

  13. Sorun şu akparti ohal bahanesiyle hukuku askıya aldı. Cemaatten gördüğü insanlara hukukla bağdaşmayacak orantısız hukuksuz cezalar veriliyor. Korku şu ÜLKEMİZ adına evet çıkarsa fikir ve düşünce özgürlüğü kalırmı. Suçsuz insanlar bu haksızlıklardan kurtulabilirmi?

    • yorumunuzda haklı taraflar elbette var ancak şu an ortalık toz duman kimsenin görüş açısı sağlıklı değil. yakında yatışacak ve haklı haksız ayrılacak. devlet büyüklerimizin zamana ve bizim sabrımıza ihtiyacı var. büyük resimde her şeyin bir sebebi ve bedeli olduğunu göz önünde bulundurmamız da lazım. hem haklı hem haksız olan için.

      • İnsanın en kıymetli si dir zaman. ..kimsenin bunu hoyratca kullanmaya hakkı yok.yapılan haksizliklar bir iki olsa belki sabır edilir. Ayrıca kimsenin bu haksizliklari gidermek gibi bir endişe si olduğuna artık inanmıyorum. .onun yerine mağdur yok hukuksuzluk yok demek daha kolay.öyle acılar yaşaniyor ki bu acıların cevabı sabredin olamaz..Ayrıca anlamakta güçlük çekiyorum haklı gerekçeler haksizlikla hukuksuzlukla tesis edilir mi?

        • her seferinde itirazlar nisan nurdan ve orhan yorumlarından geliyor. elbette bazı acılar var ki dile getiriliyor eyvallah benim tarafımdan bir itiraz yok. ancak hükümetin yaptıklarını hukuksuzluk yada haksızlıkla tanımlamak yerine karışıklık daha uygun olur.ve tabii bu karışıklıklarda darbeciler tarafından hesaplanmış ayarlanmış karışıklıklar. bir işleri bu bu duruma getiren herhalde hükümet değil değil mi. the cemaate atfedilmesi gerekenleri de hükümete atfetmek asıl haksızlık olmuyor mu…
          40 yıldır cemaat tarafından hakkı yenen atılan kovulan hapse atılan sınav hakkı çalınan ölen öldürülen kandırılan parası giden onuru harcanan yüz binlerce mağdur yok mu. 15 temmuz öncesi sonrası bunca mağduriyet haklı haksız ayırmak kolay mı…sabır dışında bir seçenek var mı…

          • Ne acı değilmi itiraz acıyı yaşayanlardan geliyor halbuki herkesden gelmeliydi. .İnsanlık adına verilen sınav ortada. .Bu yaşanan lara karışıklık demek çok komik olmuyor mu.?soruma hala bir cevap alamadım haklı gerekçeler haksizlikla hukuksuzlukla tesis edilir mi?yoksa benim haklarımı oy verdiğim değilde terörist denilen mi korumak zorunda?

          • haklarınızı hangi terörist koruyor bilemiyorum. yaşananlara karışıklık demeyi de ben şahsen komik bulmuyorum. espri anlayışım bazı yorumlarımda da yazdığım gibi böyle bir anlamaya müsait değil. kavramlarda biraz sıkıntı olsa gerek ki soru cevaplar da sıkıntı oluyor…belki mağdur kim haklı haksız kim onu tanımlamamız gerekir. belli ki kişilere göre değişen tanımlamalar var…nisan hanım 15 temmuz gecesi gelen yaralıları içeri almayanlar görevlerinden uzaklaştırıldıkları hapse atıldıkları için mağdur olduklarını iddia ediyorlar. benim nazarımda burada bir mağduriyet yoktur sizin nazarınızda var mıdır…mağduriyet iddia etmeyen zaten yok gibi. soru çalan da mağdurum diyor çalınan sorularla haksız kazanç elde eden de… bu durum karışıklık olarak tanımlanamaz da ne olarak tanımlanır…
            her kimin hak olan gerçek mağduriyeti varsa bir an önce giderilmesine duacıyım onun yanındayım. müsaadenizle duamız ve itirazımız bununla sınırlı.

          • Peki bu yaşananlardan AKP nin hic suçu ve sorumluluğu yokmu? Hani darbenin siyasi ayağı şuanda kamu çalışanlarına uygulana ihraç kriterleri AKP teşkilatlarına uygulanda yüzde kaçı ihraç olurdu acaba? Lütfen biraz ADALET.

      • Sabır etmek iyi olmasına iyide, bebekler açlığa nasıl sabredecek? Onların rızkı onları değil hapishanelerin toprağını besliyor!

      • Didem Hanım elbette hakları terörist korumaz korumuyor.beklentileri eleştirileri.şikayetleri kime yapalım manasinda demek istemiştim. ..Ayrıca bahsettiğiniz kriterlere kimsenin itirazı yok..Ancak bir sendika üyeliği üstelik te bir yıldır bitirilmiş bir üyelik le işinden hayatından koparilmis biri olarak neyin diyetini ödediği mi anliyamiyorum..Aylar oldu..hayatlar alt üst. .Hukuk neden askıya alınır neden hukuksuzca hak aranır anlamakta zorlanıyorum. Ve bunları yaşayan sadece ben değilim sayı çok görmek zor değil şayet istiyorsaniz. Suçlu olanın bile adalet ile yargılanması gerekirken ..Bu yaşananlar karışıklık mi gerçekten yapılan ihraç la soru çalınip çalınmadigina mi bakılacak. .Ayrıca eleştirel bakmak iyidir sizde bakmaya çalışıyor sunuz.lakin şu an bizi yönetenlerin gerçekten eleştiri lecek hiçbirşey leri yok mu gerçekten. .

        • sevgili yorumcu arkadaşım elbette eleştirecek pek çok şey var. gerçekten üzüntünüzü de yürekten paylaşıyorum. ben sadece anlamaya çalışmanın şu an herkes için daha doğru olduğunu düşünüyorum. devlet kendini toplayınca yaraları saracaktır inancındayım. birbirimize destek olmak hepimizin sorumluluğudur…size ve sizin nezdinizde aynı mağduriyeti paylaşanlara özel dua ediyorum.

    • 15 Temmuz belalısının savuşturulmasının sevinci kursağımızda kaldı.Ardından gelen ve “sivil darbe”olarak niteleyenlerin olduğu “olağan üstü hal” süreciyle olağan üstü haksızlık ve hukuksuzluk dönemibaşladı.Bu önlenemez mağduriyeti dolaylı olarak yaşayan yüzbinlerden birisi olarak mümkün olsa yüzbin kere HAYIR diyeceğim.Halihazır şartlar ve imkanlarda bu kertede yapılanlar zulmü çağrıştırıyorsa,tek adam sultasını öngören
      korkutucu değişikliğin farz-ı muhal gerçekleşmesi halinde olacakları düşünemiyorum,hastayım tansiyonum fırlıyor.

Yoruma kapalı.