Rusya’da, İran’da terör örgütleri saldırıları.. Ukrayna ve Gazze’de Rusya ve İsrail saldırıları.. Bunlar tesadüf mü dersiniz?

26
Reklam

Terör terörü doğuruyor.

Hamas militanlarının 7 Ekim günü gerçekleştirdikleri eylemi fırsat bilen İsrail, o gün bugündür, Gazze’ye karşı devlet terörü estiriyor.

Dünya devlet terörü ile meşgulken IŞİD de örgüt terörünü devreye soktu.

Önce İran’ı hedef aldı IŞİD, 3 Ocak’ta Kerman’da yapılan Kasım Süleymani’yi anma töreninde bombalı saldırı gerçekleştirdi; 100’den fazla insan o saldırıda hayatını kaybetti.

Cuma günü de, Moskova’nın kenar mahallerindeki Crocus eğlence merkezine giren IŞİD militanları, önlerine gelene açtıkları ateşle, 139 kişiyi öldürdüler. Çok sayıda kişi de yaralandı.

İki eylemi de IŞİD’in Horasan kolu (IŞİD-H) üstlendi.

Her iki eylemin de, günler öncesinden, Amerikan istihbaratı tarafından, hazırlıklı olmaları için, İran ve Rus istihbaratlarına duyurulduğu bildiriliyor.

Haberdar oldukları halde, terör eylemlerinin önüne geçmede iki ülkede yaşanan tedbirsizlik dikkat çekici. İstihbaratı aldıkları halde önemsemediler mi, hazırlıklı oldukları halde mi gerçekleşti saldırılar, yoksa saldırılar beklendi mi, şu aşamada bilmek mümkün değil. 

Reklam

Rusya, Moskova’daki eğlence merkezine yönelik canlar alan saldırıyı, Ukrayna’da iki yılı aşkın süredir devam eden ve sonuç almada zorlandığı savaş için kullanmak niyetinde.

Saldırganlardan ikisi kaçarken öldürüldü, diğer dördü ise kaçamadan ele geçirildi ve eylemlerinden sonraki bir-iki saat içerisinde kimlikleri de öğrenildi. Hepsi Tacik. Birinin eylem sırasında üzerinde taşıdığı kameraya kaydedilmiş birbirleriyle mesajlarından, hepsinin IŞİD ile irtibatlı olduğu anlaşılıyor. IŞİD hem eylemi üstlendi, hem de eylem öncesi ve sırasında çekilmiş videoları yayımladı.

Bunlara rağmen Rusya eylem ile Ukrayna arasında ilişki kurmakta ısrarlı.

Vladimir Putin, “Saldırıyı kimin yaptığını biliyoruz, kimlerin yaptırdığını öğrenmek istiyoruz” demiş…

Öğrenmek istediklerini söylesinler diye yakalanan militanlara uyguladıkları muamelede biraz fazla sert kaçmışlar. Dört militandan biri muameleden sonra yürüyemez hale geldiği için tekerlekli iskemleyle bir yerden bir yere gidebiliyor; diğer üçünden birinin bir gözü, bir diğerinin de kulağı eksilmiş durumda. 

Orta Asya kökenli insanların IŞİD gibi bir örgüte militan olmaları, sonunda ölmeyi de göze alarak terör eylemleri gerçekleştirmeye kalkışmaları dikkat çekici.

Moskova’daki eylemde Tacik militanlar görev almış…

Türkiye de benzer bir saldırı eylemine hedef olmuştu. İstanbul’da, 2017 yılına eğlenerek girmek amacıyla gittikleri bir eğlence merkezinde, insanlar, Özbekistan’dan gelmiş bir militanın açtığı ateşe maruz kalmışlardı. Reina baskınında 39 kişi hayatını kaybetmiş, 79 kişi de yaralanmıştı.

Reklam

Moskova’daki saldırı sonrasında ortalığa saçılan bilgilerden, IŞİD’in geçen yaz aylarında İngiltere’ye karşı bir eylem hazırlığında olduğunu, Irak istihbaratının MI6 örgütünü uyarması ile saldırının önlendiğini öğreniyoruz.

Alman istihbaratı da, birkaç gün önce, İsveç Parlamentosu’nu basmaya hazırlanan bir IŞİD hücresini çökertmiş, militanları yakalamış.

Dünyamız günümüzde iki farklı teröre muhatap.

Bir yanda, devlet terörü, ülkeleri veya kitleleri hedef alıyor. Rusya Ukrayna’ya, İsrail Gazze’ye ‘güvenlik tehdidi’ gerekçesiyle saldırıyor ve orantısız güç kullanarak istediği sonucu almaya çalışıyor…

Terör örgütleri, devletlerin yaptıklarını, kendi eylemlerinde ‘gerekçe’ olarak kullanıyorlar…

Diğer yanda da, küçüklü-büyüklü örgütler, devletleri veya kitleleri hedef alan terör eylemleriyle, benimsedikleri ‘davalar’ adına sonuç almanın peşinde ve eylemleriyle devletlere ‘güvenlik tehdidi’ gerekçesi sunuyorlar…

Arada insanlar ölüyor. 

İnsanlar sindiriliyor.

Ne devletler saldırganlıktan vazgeçiyor ne de örgütler sonuç alamayınca terörden vazgeçmeye yanaşıyor.

Ya da, bunların hiçbirinin işe yaramadığını sanan bizler yanılıyoruz.

İki terör odağı birbirinin varlığını sürdürmesine yarıyor çünkü. ‘Devlet terörü’ var diye terör örgütleri eylemlerini sürdürüyor, terör eylemleri yapan örgütler varlıklarını sürdürüyor diye de devletler bildiklerini okumaya devam ediyor. 

Ve terör terörü doğuruyor…

Kerman’dan sonra Moskova; bakalım Moskova’dan sonra neresi…

Ukrayna’ydı derken karşımıza Gazze çıktı; bakalım sırada neresi var…

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. DİDEM 26 Mart 2024 De 14:29

    Didem hnm, hoşgeldiniz. Negatif konular M.K. Atatürk Paşamızdan önceki dönemlerde hep vardı derken uzun uzadıya ayrıntılara giriyorsunuz. Ben zaten itiraz etmemiştim ancak uzun olur diye girmek istemedim. Osmanlı döneminin veya başka coğrafyalardaki İslam aleminin sorunları olmuş olması ayrı konu. Kurtuluş savaşından sonra tarihte gelişmeye doğru yeni bir sayfa açılacaktı. Madem Paşamız tüm sorumluluğu şiddetle eline aldı, tek ve tüm sorumlu kişi olarak çekip çevirecek fırsatlar önüne çıkmıştı. O dönemde bu hiç de zor değildi. Bir dediği iki olmayan bir Padişa gibi idi (ne de olsa Osmanlı mı diyelim yoksa bir “Deha”dan farklı bir şey mi bekleyelim?). Yeni tarih sayfasında Cumhuriyet demokrasi ile başlasaydı o zaman hak verir, evet “Deha” derdim. Ülkesi için en idealin ve olduğunu bilemeyen ulusal bir karakter “Deha” olabilir mi?

    Geçende 4 Nsan 2023 tarihli Osman S. Osmanoğlu ile bir TekeTek röportajına rastladım. Orada da “Demokrasi” ifadesi geçiyordu. Bu konunun birlikte gelmesi beklenirken, gelmemesi dikatarörce niyetlerini ve bu arada DiN konusundaki önyargılarını ortaya koyan bir durum. Sigara-içkili toplantılarda alınan kararlar hayır getirmemiş gibi bir durum var. Farklı düşünenlere karşı giriştiği şiddet olayları da bu durumu destekliyor. Velhasıl elinde eşsiz fırsatlar vardı İYİ ÖRNEK olabilseydi zaten birleşelim diye bir durum ortaya çıkmayacaktı. Japonya ve G. Kore örneğinde değindiğim gibi geçmişteki ana doğrultudan sapan kendisi. Onlar bunu yaşamadığı için toparlanıp gelişmeleri de hızla oldu. Önyargılarından dolayı ÜLKENİN İKİ YAKASInı simetrik bir şekilde ilikleyemeyi beceremedi. Bunu akıl edebilseydi “ne şiş yensın ne kebap” türü “deha” bir diplomat seviyesine çıkabilirdi. Peki bu nasıl olacaktı derseniz bu önemli konunun daha iyi anlaşılması için örnekler de verebilirim.

  2. Engin 25 Mart 2024 De 05:41

    emlak olayını ben de sizin kadar yanlış bulmakla beraber,
    sizin gibi yanlış bulmuyorum.
    menkul alım satımlarda genel olarak satıcı rahiç bedeli gösterir kalan miktar varsa bunu elden alır. bu genellikle alım yapan için ekstra bir zahmettir. çünkü bir tuşla transfer etmek yerine şekil 1_A’da olduğu gibi parayı kendi saymak zorundadır hem de güvenliğini sağlamak zorundadır. burada vergiyi kaçıran demeyelim de kızılay başkanının güzelce anlattığı gibi vergiden kaçınan diyelim, alıcı değil, satıcıdır.
    chp bu uygulamayı kabul etmeyebilirdi, bu durumda mülkün sahibi hele de böyle büyük miktarlar olursa kabul edene satar.
    chp alacak mülk bulamazdı. dolayısıyla bu sistemin dışına çıkmasını beklemek saçmalamakla açıklanabilir.
    burada sorun sistemdedir.
    sistemin düzelmesi ve herkes için uygun şekilde işlemesi gerekir. adil ve doğru oranda vergiler olmalı ve bunu sağlayacak sistem inşa edilmeli. mülkün değerinin üzerinden vergi vermek adil mi yoksa çok yüksek mi, onu da tartışmak gerekir
    soruna partiler üstü bir sorun olarak bakılmalı yoksa chp üzerinden eleştireceksek ki derdimiz aslında vergiydi, kayıt dışıydı olsa o zaman asgari ücretli çatır çatır vergisini öderken milyonlarca dolar kazanan şirketlerin vergilerinin neden af edildiğini sorgulardınız herhalde değil mi? amaç üzüm yemek değil.
    olsaydı bile türk halkının bazı konuları sorun etmediğini biliyorsunuz zaten,
    ayakkabı kutularındaki paraları bırakalım cemaatin iddia etmesini televizyonlarda iç işleri bakanı milyonların önünde söylemedi mi?
    kızılayda toplanan yardım paralarının vergiden kaçınmak için kaç takla attığını görmedik, abd ye kadar gittiğini öğrenmedik mi?
    meydanlarda oy toplayan çakarlı arabalar tahsis edilen mafya lideri bize neler anlattı?
    bir milletvekilinin boşanmasının ardından neler ortaya çıktı?
    neredeyse her ihaleden bir skandal patlamadı mı?
    bir çaycı güzelinden bile pudra itirafları gelmedi mi?
    hangi birini yazayım?
    hangi umut?
    muhalefetle kıyas bile etmem.

    bakınız seçim başka hikaye.
    5 milyon hane yardım alıyor, 20 milyon insan yardımla geçiniyor. parti aracılığıyla iş bulan, ihale alan, iş gören, iş çeviren seçmenleri de dikkate alırsanız
    ortaya bir rakam çıkar.
    bilgi işlemeye hesap denir.
    hesap ortada değil mi???
    muhalefet iki oydan birini alıyor,
    bu mu derman olmamak?

  3. 6 MİLYON DOLARLIK ADAM
    1970 ve 1980’li yıllarda TRT de 6 Milyon Dolarlık Adam ismiyle bilim kurgu bir dizi film yayınlanmıştı.
    Filmin konusu, bir kazada organlarının önemli bir kısmını kaybeden bir subaya kaybettiği organlarının yerine 6 milyon dolar masraf ile biyonik parçalar takılarak “biyonik adam” haline getirilmiş olağanüstü güçlü bir karakterin maceraları idi.
    Asıl anlatmak istediğim konu farklı.
    2024 yılı Ocak ayında ülkemizden bir ülkeye 6 milyon kusur dolarlık silah ve parçaları ile barut ve mihimmat ihraç edilmiş.
    Bu hangi ülke?
    Terör ve soykırım ile suçladıkları bir ülke.
    Değerleri ortaya çıktı.
    Tek kutsallarının olduğu da.

  4. H.B. 22 Mart 2024 De 23:51

    sayın H.B. bir önceki yorumumda sizin sadece paşa-chp karşıtlığı yaptığınızı söylemedim, sizin “ben birleşelim diyenim” iddianıza karşılık yorumlarınızdaki yoğun karşıtlıkla uyumlu olmayabileceğinden söz ettim yoksa yorumlarınızı bir karşıtlığa indirgemiş değilim, bilakis bir çok açıdan özgün içeriklerini yadsımak mümkün değil. pek çok yorumunuza da katılırım zaten. birleşelim herkes ister, hangi paydada?
    ben gerçekçi olarak ve genel olarak hasmane duyguları bırakmadan bunun mümkün olamayacağını düşünüyorum ve toplum olarak bu bilinçte olmadığımızı gözlemliyorum. bunun için önce karşıt duygularımızı anlayışa çevirmek gerekir. yargılamaya değil, anlamaya çalışmamız öncelikli olursa yol alınabilir.
    ben paşamızın ve dönemin hataları yok değil noktasını koruyorum ama kendisine olan sevgiden çok hissettiğim minnet duygusudur ki bir afganistan olmadığımız gerçeğini cumhuriyete ve doğal olarak onu kuran atamıza “bir vesile” oldukları için borçlu olduğumuzu düşünüyorum dolayısıyla objektif bakmak benim için çok mümkün değil zaten burada genel olarak siyasi düşüncelerimizi yazıyoruz ve bu konuda hepimiz bir tarafız, tarafsız olmaktan çok, doğrulara ve gerçeğe sahip çıkmak önemli. bir şey bana göre de yanlış ise zaten altını çiziyorum.
    o nedenle benim de önce değindiğim üzere çok büyük stresler yaşayan insanların bazı zafiyetlerinin olması objektif olmak zorunda olduğum bir konu değil, yargılamaktan çok anlayabileceğim bir sonuç ve bunun deha olmakla bir ilgisi yok, dehalarında zaafları olur, dehalar da yanlış yaparlar, dehalarda insandırlar, insan varsa zaaf-lar vardır, hata-lar vardır, acele vardır. o nedenle konu hiç bir zaman bir iman meselesi olamaz. bugün sigara harama yakın mekruhtur hatta haram fetvaları da mevcuttur yine de tüm dünyada ve coğrafyamızda ve ülkemizde milyonlar kullanmaktadır öyleyse sözü herkesin imanına nasıl getirebiliriz, keza içki aynı şekilde. hepimizin farklı zaafları var, yanlışları, günahları. deha olanlarımızda olmayanlarımız da.
    iliç madeninde geldiğimiz ortak payda birilerinin gözümüzün önünden altınlarımızı alıp götürmesine gözümüzü yumuyor ve kendi servetini koruyamıyor olmamızın ne kadar acı olduğu gerçeği idi, siyanür konusunda değişmiş bir durum görmemeniz normal değil mi? ikna edecek bir açıklama varda ben mi ikna olmuyorum? bir yanda doğayı tahrip ettiğine dair bilimsel açıklamalar var bir yanda yok canım o kadar da zararlı değil açıklamaları var. bir ekonomi gerçeği olarak elbette madenler çıkarılacak bunun tartışmasız bir şekilde yapılması iyi olurdu sonuç olarak.
    madenlerimize nasıl sahip çıkamıyorsak, kutsalımıza da öyle sahip çıkamıyoruz, asıl tartışmamız gereken yer de burası. israiliyat ve dogmalarla bu mükemmel din büyük oranda dincliğe evrilmiş durumda yüzyıllardır. mücadele din ile-kutsal ile değil en azından ideolojik olarak, ya da niyet olarak. israiliyat, dogma ve cehaletle yoğrulmuş yobazlığa karşı verilmeye çalışılmış. dine karşı olsa ben de kabul etmem, müslümanın diyen kimse etmez. gördüğümüz tablo aynı değil. Hz. Muhammed, islam güzel ahlaktır diye tanımlıyor ..Kur’an dönüp dolaşıp adaletten bahsediyor. bu kavramlardan uzaklaşmayı geri kalmışlığın, gelişememenin nedeni olarak temellendiriyorum ısrarla. kadına baskı, şiddet, bir parça örtüye, sakala, cüppeye sıkışmış bir anlayış üzerinden şekillenmiş bilinçler gelişebilir mi? bakınız sorun sadece sekülerizm-dincilik kutuplaşması değil ki, dincilik kendi içinde de fırkalara ayrılmış durumda ve hepsi birbiriyle mücadele içinde. pek çok tarikat, cemaat diğerini tekfir ediyor pek çok hoca diğerini yalanlıyor,
    mezhepler yüzyıllardır birbirleriyle savaşıyor.
    hangisi kutsal? hangisi doğru?
    bakınız, gözümüzün önünde filistinde bir soykırım yaşanıyor ve müslüman yöneticiler birleşecek yerde, hepsi zenginliğinin, koltuğunun, çıkarlarının derdinde.
    ya toplumlar?
    hangi müslümanlık?
    hangi kutsal?
    burada hepimize düşen bir ibret yok mu?
    “Paşamız’ın hataları ve kurduğu CeHaPe aynı doğrultuda icraatleri AKePe’yi doğurdu.” diyorsunuz ben de hep vardı diyorum, sadece vucut buldu.
    on yıllardır sahnede dindarım iddiasındaki insanlar yönetimde, adalet gelecekti, yolsuzlukla mücadele edilecekti, refah gelecekti, adil paylaşım olacaktı,
    işte güç veridi, işte zaman tanındı.
    ve işte biz nasıl olmadığını ve nasıl olamayacağına tanıklık yapıyoruz.
    bir kaşık suda kopan fırtınadan önce bu suda neler olduğunu anlamak, doğruları yanlışları saptamak zorundayız ki sonrasının doğrularının ve yanlışlarının da hakkını tam olarak verebilelim.
    bir fırtına varsa onu oluşturan nedenlerde vardır değil mi?

  5. hamas militanlarının israile yaptığı eylem sonrası bizler bunun ne kadar yanlış olduğunu anlatmaya çalışırken bir zihniyette yaşasın hamas diyordu. bu eylemle güya filistinin kurtuluş hareketi başlayacak-miş yok müthiş farkındalıkla herşey değişecek-miş bla bla diyorlardı, N’oldu? bırakalım dünyayı müslüman alemi bile kılını kıpırdatmadı, bırakalım müslüman alemini bizde bile bir kaç slogan ve miting dışında bir karşılığı olmadı katar katar gemilerin israile gittiği meclisimizde bile iddia ediliyor.
    on binler ölmeye ve sahip oldukları her şeylerini kaybetmeye devam ediyorlar.
    cui bono-kimin faydasına ilkesi
    öyleyse bu eylem kimin işine geldi?

    terör varsa, arkasında devlet-ler vardır.
    devletlerin desteği olmazsa o örgütlerin yaşaması hele ki mücadele etmesi mümkün mü? iki farklı terör olmasından ziyade iki yüzlü tek terör var. devletlerin resmi terörleri ve örgütler üzerinden yaptıkları terörler. rusyadaki korkunç saldırı da belli ki terör sarmalına düşmüş ya da düşürülmüş bir kaç tacik üzerinden bir örgüte oradan da devlet ya da devletlere uzanıyor. zaten içinde olduğumuz çoktan başlamış dünya savaşında sadece ordular karşı karşıya gelecek değil, korkunç silahlar ve terör üzerinden de bir uzantısı olacak ki biz bunun acısını çok çekmiş bir milletiz. bunu bir terör saldırısı ama aynı zamanda savaşın bir yüzü olarak değerlendirmek doğru olur çünkü devletler varsa bu savaş demektir. savaşın kendi kuralları olduğu gibi kendi acımasızlıkları da vardır. teröristlerin hali ve bunun özellikle dünyaya gösterilmesi de bir mesaj olsa gerek çünkü bilgi almak için bilimsel pek çok yöntem var sonuçta.
    zaten bu hem cani hem de talihsiz insanlar işe yarayabilecek ne biliyor olabilirler, bir aparattan öte bir şey değiller ki.
    işin bir de israildeki eylemle benzer şekilde “geliyorum” diyen bir yüzü de yok mu? bazı devletler vatandaşlarını uyarmışlar bu bile bir alarm durumu sayılır, rusyanın daha dikkatli olması gerekmez miydi? yani büyük bir kalabalığın olduğu yere her şeyin takip edilebildiği bir teknolojiye sahipken böylesi devasa silahlar nasıl içeri taşınabilmiş değil mi? alman istihbaratı isveç parlamentosunu basmaya hazırlanan işid hücresini çökertmiş geçenlerde isveç savunma bakanı savaş ihtimalinden bahsediyor değil miydi?
    cui bono ilkesi.
    bu saldırılar kimlerin işine geldi?
    rus halkına geçmiş olsun diyorum.
    acılarını anlamak bizim için zor değil.

    • Moskova saldırısı dünyaya bir gerçeği anlattı: Sözde İslami örgüt DEAŞ neden Gazze’de din kardeşlerine zulmeden İsrail ve ABD’ye değil de Rusya’ya saldırıyor? İpleri “kurucularının” elinde de ondan.

  6. TACİK PEŞTUN AFGAN

    işid in eylem yapacağı en son ülke rusya. Suriye, ırak, iran, amerika, ingiltere varken en riskli ülkede eylem yapmak, bu kadar büyük eylemden sonra sağ yakalanmak, ukraynaya doğru kaçarken yakalanmak hakkaten ilginç.

    Defalarca yazdım, kimse inandırıcı bulmadı ki tepki almadı. Dün muhalefetin kendine gazeteci diyen trolleriden biri yazdı. İmamoğlu kazanırsa en kaç 2 yıl içinde cumhurbaşkanlığı seçimi olur, onu da ekrem alır diye. Bence de gelişme bu yönde olacak. 2 yıl sonra ülkemizin terörle mücadelesini, uluslararası ilişkilerini imamoğlu yönetecek. Pkk yı dize getirecek, ekonomik sorunları çözecek. milli savunma sanayimizi üst seviye taşıyacak. ırak, suriye, libyada askeri operasyonlar yapacak, israil ile ilişkileri askıya alıp ticareti durduracak.
    Allah sonumuzu hayır eylesin. Bu yaştan sonra yurtdışı planı da zor.İmkanı olan hiç beklemesin bence. Bir cisim oldukca yaklaştı.

  7. Devlet terörü hep vardı. Bir numaralı terör aktörleri önce rambo vb isimlerle duyurdular kendilerini, belli ettiler.
    Sonra 11 Eylül saldırısı işin en yüksek noktasını vurdu!
    Usame ladin görevini yapmış işi bitmişti. Deliğe süpürüldü.
    Tüm kıtalardan aeropaya yüzerek geçmeye çalışan onca insan, kadın, çocuk!…
    Yukardan Rusa girmeye çalışırken batı, oluyordu eldeki ukrayna bulgurundan az daha😊. Neyse.. toparladı da kurtardı g.tünü avrupalı yüzmez batmazların.
    Eeee… dururmu bu fırsatı kaçırır mı natanyahu? O da alttan daldı.
    Şimdi giremedi Karadeniz e batı,
    Doğu maaile giriyor şimdi batının neresine denk gelirse!

  8. İslam alemi temsilcileri kendine has öz ilham kaynaklarıyla doğru yolu bulduramayınca başkalarının izafi doğrularına kendilerine kaptırıp kullanılabiliyorken hiç farkında olamadan İslam aleminin yüzkarası durumuna düşebiliyorlar ve o oranda da kendilerine yazık oluyor. Kazan-kazan durumunda olanlar İslam alemi temsilcileri bizler değiliz, nihai analizde bize pek hoş gözle bakmayan kefere marka bilumum yabancı odaklar.

    Kullanılmanın yerli örnekleri olabildiği gibi internasyonal veya hem yerli ve hem internasyonal işbirliği ürünü melez olanları da sansasyonel terör marifetleriyle (!) zaman zaman ortaya çıkmakta. İslam alemine aidiyetin içinden çıkarabileceği iyi örneklere ne kadar da büyük ihtiyaç varmış meğer! İnsan ziyanlığı! Yazık!

  9. hayret!
    çin ve Rusya Gazze’de ateşkes oynamasını veto etmemişler.
    bu sürdürülen savaşlarda bir dönüm noktası olabilir.

  10. ABD’nin IŞİD eldiveniyle gerçekleştirdiği Moskova’daki terör saldırısının “Türkiye ile Rusya arasında iyice ilerleyen yakınlaşmayı” hedeflediği anlaşılıyor.
    Moskova, buradaki derin tuzağa düşmedi.
    Dünya kamuoyu, Siyonist İsrail’den nefret eder hale gelmişken…
    ABD’nin bu kontra saldırıyla dikkatleri bir kez daha İslam’a çekerek, Müslümanları terör eylemleriyle eşleştirmek istediğini görmek de zor değildir.
    Rusya, Filistin-İsrail savaşında soykırımın işbirlikçisi Batı cephesine rağmen İsrail terör devletine destek olmadı.
    ABD, Ukrayna Savaşı’nı müteakip Rusya’ya uyguladığı “zorbalık eseri” yaptırımlara; Koltuk çıkmayan belli İslam ülkeleri ile Rusya’nın gelişen iyi ilişkilerini de bozmak istedi.
    Moskova, bunu da yemedi!

    • Muzaffer, Putin’in PKK’yi terör örgütü olarak tanımamasını ve Moskova’da büro açmasına izin vermesini de açıklamanı bekliyoruz. Putin Ukrayna’yı işgal etti. Batının tuzağına düştü ve o bataklıktan çıkamıyor. Ukrayna’yı Kırım gibi çabuk yutacağını ve batının ses çıkarmayacağını zannetti. Ama öyle olmadı. Batı tüm gücüyle Ukrayna’ya sahip çıktı ve çaresiz Putin arada nükleer kullanırım ha diye salvolar atarak bataklıkta sürünmeye devam ediyor. Moskova’daki IŞID’ın terör saldırısı batı tarafından uyarıldığı halde önlem almaktan aciz ve bir şey yapamıyor. Üstüne bunu Ukrayna’ya bağlayarak haksız işgalini sürdürmeye çalışıyor. Ülkemiz de hergün IŞID teröristi topluyor, haberleri izliyorsanız. Bunların istihbaratı da muhtemelen batıdan geliyor. Çünkü uzun süre IŞID’a yol veren ülkemiz sonunda başında bombalar patlamaya başlayınca ve Suriye bir kaos ortamına dönüp mülteciler yığılmaya başlayınca kafasına dank etti ama geç oldu, olan oldu. Milyonlarca mültecimiz oldu. Siyasi İslamcıların neden bu kadar Putin’e bağlı olduklarını anlamak gerçekten zor. Kırım’ı Ukrayna’yı haksız yere işgal eden, Suriye’ye konuşlanan ve ülkemizi üç taraftan kuşatan Putin zorba değil ama Rusya’ya ambargo koyan batı zorba. Bu kadar körlük nasıl açıklanır bilemiyorum. Herhalde Putin’in yatak odalarına girip işgal etmesi gerekiyor birilerinin uyanabilmesi için.

      • Ender bey “PKK terör örgütünün Moskova’da büro açmasında” ne sorun var ki?
        Bütün terör örgütlerinin brükselde ofisleri var, noolmuş?
        Hatta biz de, bölücü örgütün mümtaz elebaşına özel bir ada tahsis edip kendisini orada ağırlamıyor muyuz?
        Pkknın siyasi kanadı hdp yi tbmm çatısı altında milletin parasıyla beslemiyor muyuz?
        Ne var???

  11. Tek bir terör örgütü var o da ABD
    bunu ben söylemiyorum müstakbel eski başkanları söylüyor .
    ABD dünyayı karıştırmaktan elini çeksin bakın bur daha eylem oluyor mu.İspat peki neden ABD ye IŞİD saldirmiyor.Bu çok açık değil mi tek bir örgüt ABD

  12. Terör de terör örgütleri de sonuçta devletlerin ortaya çıkardığı olgular. Hiç bir terör örgütü kendi başına ortaya çıkmıyor. Çıkan da devletlerin desteği olmadan büyüyüp etkili olamıyorlar. Bu defalarca gösterildi. PKK’nın devlet gözetiminde kurulduğu, Öcalan’ın yıllarca MİT’le irtibatlı olduğu (eşinin babası MİT elemanı) hep anlatıldı, hala da Öcalan İmralı’da MİT’le irtibatlı çalışıyor, bir küskün bir barışık. Usame’yi Suud ve Amerika büyüttü. Taliban’ı aynı şekilde Amerika. PKK’nın Moskova’da açık bürosu var. En yakın dostumuz Putin’in himayesinde çalışıyorlar. FETÖ’yü de devlet/iktidar büyüttü bildiğimiz gibi. Bugün hala siyasetçiyim devlet adamıyım diye ortalıkta dolaşanların çoğu aman hocam yaman hocam diyerek Ferhullah’ın eteğini öperek atletini koklayarak oralara geldiler. Yalan mı yandaşlar?

  13. Dünya artık ucu bucağı olmayan eski dünya değil, dünya şimdi adeta bir avuç içi kadar küçüldü, bir şehir, bir kasaba , bir köy oldu .
    Bu nedenle dünyanın artık mutlaka her konuda elele vermesi , birlik beraberlik içinde olması, büyük bir dayanışma içinde olması gerekiyor , aksi taktirde domino misali herkes ve her taraf, her şeyden etkileniyor , bunun en tipik misalini korona salgınında yaşadık .
    Ama ne yazık ki dünya hala bunu idrak etmekten , olan bitenden ibret almaktan çok uzak ve sadece seyrediliyor !

    • “HAYRETI MUCIP
      26 Mart 2024 De 05:34
      Dünya artık ucu bucağı olmayan eski dünya değil, dünya şimdi adeta bir avuç içi kadar küçüldü, bir şehir, bir kasaba , bir köy oldu .”
      Elhak öyledir!
      Onun için mi abd, ab ülkeleri sınırlarını beton duvarlar ve elektrikli tellerle çeviriyorlar?
      Bir şengen vizesine başvurun bakalım, kaç yılda randevu veriyorlar:)

  14. 2-3 GÜN BEKLEYECEKTİR
    Moskova’daki saldırı olunca, sayın KORU’nun bu olayı en kısa zamanda bu köşeye taşıyacağını öngörmek kehanet sayılmaz.
    Ancak kendi kendime “sıcağı-sıcağına değil, soğukkanlı bir şekilde değerlendirebilmek için en azından 2-3 gün geçmesini bekleyecektir” şeklinde bir öngörüm olmuştu.
    Terör eylemleri maalesef uzun süredir sadece teröristlerin değil siyasilerin de yani devletleri yönetenlerin de en önemli araçları ve entrümanları haline geldi.
    Yani kitleleri bir konuma getirebilmenin aracı.
    Bu yol ve yöntem devletler hukuk ve insan hakları ekseninden ne kadar uzaklaşmış ise o kadar sıradan ve rutin hale geldi.
    Hitler’in 28 Şubat 1933 tarihinde istediğini 3 ay süre ile gözaltına alma yetkisini veren Toplumu ve Milleti Koruma Kararnamesi” ni çıkartabilmek için bir gün önce yani 27 Şubat 1933 tarihinde Federal meclis binasını kendisinin yaktırttığı herkesin kabulü.
    Yine Hitler’in Polonya’ya savaş ilan edebilmek için Polonya’da ki Alman büyükelçisini yani kendi büyükelçisini suikast süsü ile öldürtmek kararı aldığı, ancak daha sonra Polonya’ya başka bir mazeret ile savaş ilan ettiği büyükelçinin öldürülmesine gerek kalmadığı herkesin malumu.
    Bu tür olaylarda;
    –Terse düşürmek ve
    – Tersin tersi de önemli birer taktik haline geldi.
    Bu olayda 10 tane ihtimal yok.
    3 en fazla 5 ihtimal var.
    Bir süre daha bekleyip görelim.
    Bir de bakarız Eriha Duvarı gibi Berlin Duvarı belgesi çıkıverir.

  15. ” İşid-DEAŞ genellikle ABD’nin düşmanlarına saldırıyor,
    ne garip bir tesadüf”
    ve ABD günler öncesi bunları biliyor.

  16. Sayın yazar “Orta Asya kökenli insanların IŞİD gibi bir örgüte militan olmaları, sonunda ölmeyi de göze alarak terör eylemleri gerçekleştirmeye kalkışmaları dikkat çekici.” diyor ama
    bunda şaşılacak bir şey de yok,
    özellikle de Tacik militanlar hakkında…
    90lı yıllardan beri özellikle abd kontrolündeki dönemlerde afganistandaki terör kampları
    bu tacik kökenli militanlar için tam bir kuluçka görevi görmüştür, eğitim iaşe,
    her türlü dinci terörün altyapısı
    yıllar öncesine dayanıyor…
    Son yıllarda çoğu avrupa ülkesinde yerleşik bulunan asyalı muhacirler arasından da bolca eleman devşiren bu çokuluslu örgütlenmeler neye veya kime hizmet ediyorlar?
    Kim örgütlediyse ona:)

      • Tacikler sadece tacikistanda değil afganistanda ve özbekistanda da varlar,
        hepsi de şiidirler…

    • işte bilinmeyen de o değil mi, birileri örgütleyip ortaya bırakıyor kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan zamanlarda sadece orgutleyenler değil diğer büyük terör yapıları da fırsat bulduğunda istifade edebiliyorlar.

      birbirlerinin istihbarat orgutlerini kullananlar bir birlerinin teroristlerini de kullanmadiklarini kim iddia edebilir.

Yoruma kapalı.