Yıllar önce, el-Kaide terörü dünyayı kasıp kavururken, o sıralarda yayın hayatına yeni başlamış olan DebkaFile internet sitesini takip altına almıştım.
Sitenin İsrail istihbarat örgütüyle ilintili olduğu kulağıma çalınmıştı çünkü. (Yöneticileri arasında eski Mossad ve Shin Bet ajanları var).
DebkaFile’ın ‘iyi haber alan kaynaklara’ dayandırarak verdiği bir haber ilginçti. Okumuş ve ertesi gün ”Bugün dünyanın bir yerlerinde korkunç saldırılar bekleniyor; haberiniz olsun” uyarısını da içeren bir Kulis yazmıştım.
Yazım 7 Ağustos 1998 günü yayımlandı. O gün Kenya’nın başkenti Nairobi ile Tanzanya’nın başkenti Dar-üs Selam’da kamyonlara yüklenmiş bombalarla eş-zamanlı iki saldırı gerçekleşti; Amerikan büyükelçiliklerine karşı… Olaylarda 200 kişi hayatını kaybetti.
Yazımın çıktığı gün hazırlanan ve ertesi gün okurların eline geçen Fatih Çekirge’nin yayın yönetmeni olduğu Cem Uzan’ın ‘star’ gazetesinde manşet bendim. ‘Her şeyi bilen adam’ diye takdim ediyordu gazetenin manşeti beni ve bir gün önce yayımlanmış yazımı bu defa kendi gazetelerinin okurlarıyla paylaştırıyorlardı.
Şunu söyleyeyim: Türkiye’nin bir süredir içinden geçtiği şartlar, ülkemizi, dün gece İstanbul Atatürk Havalimanı’nda meydana gelen türden terör saldırıları için hedef haline getiriyor.
Ankara’da, İstanbul’da daha önce de eylemler görülmedi mi?
Yorumlar yanlış
Bu yazıyı günün erken saatlerinde internet sitemde yayımlamadan önce TV’lerin haber ve yorumlarına kulak verdim. Hemen her yorumcu, saldırıyı, İsrail ve Rusya ile yakınlaşma hamlesine birilerinin verdiği cevap olarak gördüğünü açıkladı.
Ben öyle düşünmüyorum: Her iki açılım hamlesi kimselerin ruhu duymadan birdenbire gerçekleşti; oysa sahneye konulan türden terör eylemleri bugün karar verilip hemen gerçekleştirilemez.
Ülkenin kalbi sayılan havalimanının en iyi korunan dış hatlar terminaline saldırıdan söz ediyoruz.
Hiç kuşkunuz olmasın, saldırılar, İsrail ve Rusya açılımından önce planlanmıştır ve saldırıda ölüme gönderilerek kendilerinden yararlanılan ‘eylemci/ler’in son gelişmeden habersiz olduklarını bile düşünebilirsiniz.
Türkiye yeni açılımlarla İstanbul’da sahneye konulan saldırı türünden eylemlere de kendisini kapatmaya başladı. Kolay kolay eylem yapılamaz bir ülkeye dönüşme yolunda adımlar atılıyor.
Eskiden olsa, İsrail ve Rusya gibi elleri kolayca içerimize uzanabilecek, ya da taşeron olarak kullanabilecekleri örgütler bulabilecek iki ülkenin düşmanlığından kurtulmak hayırlı bir gelişmedir.
Saldırı, büyük ihtimalle, teröre henüz açık olduğumuz günlerde ihalesi yapılmış bir eylemdir; ihaleyi taşeron olarak üstlenen ve saldırıyı gerçekleştiren örgüt, dostluk halkası yaygınlaştıkça kendilerine artık ihtiyaç kalmayacağını öngörerek, her şeye rağmen militanlarını ölüme ve öldürmeye göndermiştir.
Umarım, TV yorumlarına kulak verilerek ‘açılımlar’ ile yanlış bir iş yapıldığı kanaatine varılmaz.
Öngörebilseydim bile yazamazdım, oysa yazılabilmeli
Ne gariptir, 1998’de benim yaptığım gibi, başka ülkelerde eylem yapılabileceğini öngörüp başkalarına önceden haber vermek mümkün de, Türkiye’de ”Bugünün şartları şimdiye kadar yaşananlardan daha büyük ve daha rahatsız edici eylemlerin sahneye konulabileceğini düşündürüyor” demek, hele bunu başkalarıyla paylaşmak her yiğidin harcı değil.
Tabii istihbarat örgütü veya güvenlik bürokrasisi içinden biri değilseniz… (Meraklanmadan edemiyorum: Onlar havalimanına yönelik saldırıyı öngörebilmiş midir acaba?)
Ankara’daki canlı bomba eylemini hatırlatan cümleler kurarak Twitter hesabından eylemden önce mesaj gönderen olmuştu da, ”Mutlaka eylemcilerle irtibatı vardır” diye derhal soruşturmaya alınmıştı.
‘Her şeyi bilen adam’ olunamaz bizim ülkemizde. Emin olun, Fatih Çekirge’nin ‘star’ gazetesinde kendimi manşet olarak gördüğümde, hem gurur duymuş, hem de başıma bir şeyler gelebilir endişesini yaşamıştım.
Endişem gururumdan fazlaydı.
Bana sorsalar, ülke içindeki çatışmacı ortamı da acele sona erdirme yolunda adımlar atılmasını da tavsiye ederdim.
O sorun bitinceye kadar terörist eylemlere açık bir ülke olarak kalmaya mahkûmuz.
ΩΩΩΩ