Sistem yenilendi diye her şey değişecek değil, böyle bir yanlışa düşmeyelim…

41
Reklam

Şu sıralarda yaşanan ekonomik ve finansal sıkıntıların ne kadarı seçim sonrası bütünüyle uygulanmaya başlanan ‘Cumhur-başkanlık Sistemi’ ile ilgili acaba?
Günlerdir bir yandan da bu soru üzerinde düşünüyorum.
Neden mi?
Yeni sistemin ‘yeni ekonomi modeli’, ilişkileri sebebiyle hükümetin en güçlü üyesi olarak bilinen bakan tarafından açıklandı ve onun sunumunun ardından mikrofonların uzatıldığı ülkemizin en önemli holdinglerinden birinin en tepe ismi, biraz önce dinlediklerine “Biz bakanı geçmiş görevinden tanıyoruz ve Türkiye’nin hak ettiği dönüşümü yapacağına inancımız tamdır” olumlu tepkisini verdi.
Anlaşılan, bu tepki bir çoklarını kızdırmış; esas tepkiyi, üzerinden günler geçmesine rağmen, bu sözler ve sözün sahibi alıyor.

Holding patronu veya çalışanı fark etmiyor

Oysa tepki verenlerin oturup kendi durumlarını gözden geçirmesi gereken bir dönemden geçiyoruz.
Hepimize düşen, gelecekle ilgili umutlarımızı dışa vurmak… Umutların tükendiği yerde insan da tükenir çünkü.
İçinden geçtiğimiz süreç, yaşananlara hangi gözlükle ve nereden bakarsanız bakın, eğer bu ülkede yaşıyor ve ülkenin geleceğiyle de ilgiliyseniz, sizler için de yakıcı. Fakir veya zengin, işveren veya işçi, memur veya emekli olmanız fazla fark etmiyor; TL’nin değerinin radikal biçimde düşmesi istisnasız herkesi olumsuz etkiliyor.
Patronsanız borcunuz katlanıyor, emekliyseniz maaşınız kuşa dönüyor…
Bakan ve söyledikleri için olumlu görüş açıklayan ve ülkeye inancını vurgulayan holding patronunu böyle davranmaya sevk eden, yaşanan olumsuzlukları daha çabuk baştan def etme düşüncesidir.
Dün de yazdım: Söylenenin aksine, yaşananlara bakıp kimsenin elini ovuşturduğunu, eğer ‘hasta’ değilse tek kişinin bile ‘aman ne iyi oluyor’ havasına girdiğini sanmıyorum.
İktidar da sanmamalı. Dahası, iktidar, kendisine oy veren kitlelere hoş görünmek veya bir yıldan az vakit kalmış yerel seçimi düşündüğü için tabanını genişletmek amacıyla içte ve dışta bazı çevreleri suçlarken bile, bugün yaşananlarda kendisinin payı olduğu gerçeğini de görmeli.
Suçlamak istediklerini suçlamaya devam etsin iktidar, ancak bu günleri yaşamamıza yol açan süreçte, bizlere sezdirmese bile, kendisinin payı olduğu gerçeğini hiç unutmamalı.
Aksi halde, sıkıntılar daha da derinleşir ve içinden çıkılamayacak bir hal alabilir.
‘Yeni ekonomik model’ sunumu da bazıları tarafından hayal kırıklığı ile karşılanmış görünüyor. Daha somut, daha elle tutulur ve en önemlisi ‘yeni’ sıfatını hak edecek çapta geçmişten farklı bir yaklaşım beklenmiş besbelli.
Böyle bir beklentisi olanları ayıplıyor değilim, ancak sistemin adı ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ olarak değişti diye her şeyin birdenbire farklılaşacağını düşünmek biraz fazla hayalci olmak gibime geliyor.
Sonuçta sistemler değil insanlar önemlidir. Uzaydan insan ithal edilmediği sürece sistemin adının değişmesi fazla bir anlam taşımaz.
Umarım aynı hataya süreçte sorumluluk taşıyan siyasiler de düşmüyordur.

Sistemin en önemli sakıncası

Yetkilerin tek bir merkezde toplanması karar alma sürecini kısaltır, bu elbette bir kolaylıktır; ancak aynı zamanda sorumluluğun aynı merkez tarafından üstlenilmesini de getirir. Yetkilerin kurumlar ve kişiler arasında paylaşıldığı sistemlerde, işlerin yolunda gitmediği ve sorunlarla karşılaşıldığı durumlarda, sorumluluğu bir kişi veya kuruma yükleyip yola devam edilmesi mümkündür.
Muhatabınıza ve size destek verenlere “Sorumluları cezalandırdım” görüntüsü verecek böyle bir davranışın taraflar üzerinde rahatlatıcı bir etkisi olacaktır.
Bugün, yeni sistemle birlikte, bu kolaylıktan mahrumuz.
Eğer TL’yi diğer paralar karşısında yaz güneşi gibi eriten sürecin arkasında yabancı eller görüyorsak, onların, bize ve herkese, bu gerçeği göstermek için bu sıkıntıları yaşattığını mı düşünmeliyiz?
Yani, yetkilerin tek merkezde toplanmasının yanlışlığını…
Çünkü şimdiye kadar meydana gelen gelişmeler en fazla bu acı gerçeği açığa çıkardı: Yeni sistemde, aksayan kişiler veya döneme ayak uyduramayan kurumlar yüzünden çıkan sorunlarla bile hesaplaşılamıyor.
Merkez Bankası’nın kararları, eski sistemde, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından sorgulanıyor, eleştiriliyor ve suçlanabiliyordu. Yeni dönemde bunu yapması çok zor Cumhurbaşkanının; Merkez Bankası’nı süreçte yanlış davranır görüyorsa, kendisinden beklenen, başkanı ve/veya yöneticilerini görevden almaktır.
Sistemin kendisine bu kolaylığı sağladığı biliniyor.
‘Yeni ekonomi modeli’ sunumunu yeterince parlak bulmayanlara hak vermek mümkün değil; bakan bugünün ortamında daha ne söyleyebilir, çantasından başka neler çıkarabilirdi ki?
Evet, ben başta sunum sonrasında bakana desteğini açıklamış holding patronu olmak üzere yeni model hakkında bilgi verilen salonu dolduran ülkemizin öndegelen sanayici ve işadamlarını da, onlardan bazılarına hayal kırıklığı yaşattığı anlaşılan bakanı da anlayabiliyor ve anlayışla karşılıyorum.
Umarım, bu vartayı beraberce atlatırız.
Atlatamazsak, ülke olarak ve geleceğini bu ülkeye bağlamış insanlar olarak işimiz daha da zorlaşır.
ΩΩΩΩ

Reklam

41 YORUMLAR

  1. Fehmi Koru;
    Yazdıklarını dönem dönem takip ederim.
    Deniz dalgası gibisin. Ne zaman nerede duracağın, ne söyleyeceğin belirsiz.

  2. Erdoğan darmadağın. . . Ağzından çıkanların piyasada ne tür bir tepkiyle karşılanacağını bile bile, ülkeyi benzersiz bir yoksulluğa sürüklediğini göre göre, salt “Ekonomimiz saldırı altında!” iddiasına sarılıp aradan sıyrılabilmek için, salt kendisini kurtarmak için, ülke ekonomisini ateşe atıyor. Nasıl olur da bir insan kendi sanayicisine tüccarına dönüp onları alenen tehdit eder? Bunun sonuçlarını bilmiyor mu? Evet, bilerek, göz göre göre döviz kurlarının ateşini daha da yükseltiyor. Amaç çok açık. Dönüp halka: “Hangi ülkenin parasının üç beş hafta içinde bu şekilde eridiği görülmüştür? ABD ve işbirlikçilerinin işleri bunlar. Her şey rayında giderken, Rahibi vermedik diye, isteklerine boyun eğmedik diye dolarla bizi vuruyorlar. CHP de bunların işbirlikçisi.” diyebilmek için, “Ey halkım! Ortadaki bu tuhaflığı görmüyor musunuz!” diyerek insanları bir kez daha manipüle edebilmek için, kendi eliyle ekonomiyi açmaza sürüklüyor.

      • Önce terbiyeni takın. Ve geç bu artık insanda kusma hissi uyandıran “Biz vatanseveriz, bizim gibi düşünmeyen sizler Türkiye düşmanlarısınız” edebiyatını. Memleketin yarısı çektiğiniz numaraları görüyor. Çok daha fazlası da yakında görecek. Milyonlarca insanı Türkiye düşmanı olmakla itham edecek kadar zıvanadan çıktınız. Hem ülkeyi her açıdan çıkmaza sokacaksınız, hem de ortada yalancı pehlivan gibi dolanıp vatanseverlik taslayacaksınız. Oy vermeyen PKK yardakçısı, eleştiren FETÖcü, bir asrılık Cumhuriyet tarhinin tüm başarısız iktidarlarının baltayı taşa vurduğunda sarıldığı can simiti vatanseverlik.
        Bu halk haddinizi bildirecek hepinize. Üzücü olan, çekip giderken bizim paralarımızla inşa ettiğiniz zenginliğinizin, kurduğunuz milyonlarca dolarlık gemi filolarının, doymak bilmez bir hırsla orada burada diktiğiniz yalıların yanınıza kar kalacak olması. . .

  3. Dost acı söyler
    AK Parti gidebilir. Hatta Cumhurbaşkanı görevden alınabilir. Hatta ordular dağıtılmış olabilir ama Türkiye ülkede 80 milyon, dünyada 500 milyondur. İslam alemi 2 milyardır. İnsanlık 5 milyardır. Kimse heveslenmesin. Er ya da geç Sermaye gark olacaktır. Dolar’ı ile gark olacaktır.
    Bizim temennimiz beraber yürüdüğümüz AK Parti’nin hassaten Erdoğan’ın iktidarda kalmasıdır.
    Gelecek hafta tehlikeli bir haftadır. Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığından indiremezler ama AK Parti başkanlığından basit çoğunlukla indirebilirler. Su uyur düşman uyumaz, haberiniz ola.
    Akevler.org sitesinde iki yazım yayınlanmıştır. Erdoğan’a bu iki yazıyı onu seven (varsa) ulaştırsın. Ulaştırmayan bana değil ona ihanet ediyordur. Akevler’in AK Parti’ye ihtiyacı yok, AK Parti’nin Akevler’e ihtiyacı var. Nuh oğluna “Gemiye bin, yavrum” demişti. Oğlu ise “Dağa çıkarım, o beni korur.” demişti. AK Parti Akevler’de doğdu. Kurtulmasını istiyoruz. Sığındığı dağlar onu kurtaramayacaktır. Bizim gemiize, Kur’an gemisine binmesi gerekir.
    Biz Kur’an’ı yanlış anlıyorsak tartışalım. Kur’an’ın ifadesi ile söylüyorum, ins ve cinden kiminiz varsa gelin tartışalım. Tartışmazsanız o zaman yakıtı insan ve taş olan cehennemde haşrolacaksınız.

  4. murat ülker, berat albayrakla toplantısında, tweettera tc kimlik numarası ile girilmesi önerisi getirdiğini açıklamış.
    – 6.5 milyar dolar borcu için yapılandırmaya giden ve türkiyeden parasını kaçırdığı iddialarına muhatap olan birisinin sorunu tweettera kimin nasıl girdiği olabilir mi?
    İşadamının kültür düzeyi bekçi murtazayı 1 gram aşamayan bir ülkede kim takar demokrasiyi.
    koskoca murat ülkerin, kendisine bekçi murtazalığı yakıştırdığı bir yer burası. insan utanıyor. ben şahsen utandım.
    – murat ülkerin duygularını çok merak ediyorum. Kendisiyle gurur mu duyuyor acaba?
    – gerçekten halet-i ruhiyesini merak ediyorum.

    • Merhaba Hamza bey! cahil, rüşvetçi, ve hirsızlar her zaman korkak olurlar.
      Korkdukları için camiye dahi gitseler üçak savarlı korumalarla giderler.
      Onun için Twitter den korkmalari gayet normal.
      Sahi bunlar (Ülker in sahipleri) Gülen cematinden değilmiyidiler? Hemde o zamanlar AKP den eser dahi yoktu. Ülker ürünlerini Ermenistana satarken bazi sol gazeteler eleştırmıştıler, o zaman bunlari savunanada gene Gülen cemaatinin gazeteleri idi.
      Ülker reklamlarını hep o gazetelere veriyordu.
      Ben bugün daha iyi anladım gerçekten şu anki AKPililerin çoğunluğu Gülen cemaatinden.
      Baksanız ya 11. C Başkanı Gülün memleketlisi olan boylakları hem hapise attılar hemde mallarına çöreklendiler. Ülkere hiç kimse dokunamadı.
      Ben iyice süphelenmeye başladım.
      AKP partimi yoksa tarikatmi?
      Bence hiç partiye benzemiyor.
      Tam bir tarikata benziyor. Zaten Partiye benzese Başkanlık sistemi başkanin aile yakınlarının Hükümetlerde görev almasını yasaklar. Bunların yönetim sistemi T C tarikat sistemini aynisi, müritler şehlerini ve sülalesini sorguliyamazlar yoksa çarpilillar.
      Not: Salih isimli yorumcu burdaki troller den biri ben onlari okumadığım için bazende kendi isimlerinin yerine benim ismimi yazarak soru soruyorlar veya hakaret ediyorlar.
      Mehmet bey sağolsun gereken cevabi vermiş.
      Tabii anliyabilirse! Zaten sizde o konuda güzel analiz yapmışsınız elkerinize sağlık.
      Esenlikle kalin

      • merhaba nurdan hanım!
        ülker grubu, gülenci mi değil mi, inanın bilmiyorum. sadece islamcı camianın ülker grubuna sahip çıktığını biliyorum. ülker grubuna yönelik bütün bildiğim bu.
        Ancak ister gülenci, ister akpli, isterse chpli olsun. kültürel düzeyi önemli. maalesef ülker gibi bir şirketin tepe isminin düzeyinin bekçi murteza düzeyi olması beni dehşete düşürdü. resmen dehşete düştüm.
        – Murat ülker, ülkede insanların düşüncelerini istedikleri gibi söyleyememesi için, albayraka, tweetter aboneliğinin tc ile olması önerisini getiriyor.
        – bunun kabul edilebilir, bunun hazmedilebilir tarafı yok.
        – Murat ülker, önerisini “herkes canı istediği gibi küfremedesin” mealinde cümlelerle süslemiş. siz küfredemesin bölümünü, “düşüncesini söyleyemesin” diye anlayın. çünkü ülkenin içinde bulunduğu durumdaki böyle bir önerinin başka izahı yok.
        – Ülke yangın yeri, dolar anasının nikahı olmuş, ülker grubu 6.5 milyar dolar borcunu ödemeyeceği iddiası ile yapılandırmaya gitmiş ve böyle bir ülkenin işadamı, böyle bir şirketinin yöneticisi, insanların zapı rapt altına alınabilmesi için ne yapmak gerektiği üzerine kafa yoruyor.

  5. Aslı Aydıntaşbaş Cumhuriyette durumu özetlemiş.
    Ben de özetin özetini vereyim.
    Trump Brunson ın hemen bırakılmasını istemiş.
    Fakat bizimkiler şartlar öne sürmüş.
    Öyle olunca da Trump kalsın demiş.
    Çünkü adam benim Merkel den aşağı kalır yanım ne ki diye soruyordur kendine.
    Biliyorsunuz Merkel şak diye istedi Deniz Yücel tak diye bırakıldı.
    Hatta özel uçakla gönderildi.
    Bizimkiler bağımsız yargı adalet diye sayıklayıp dursunlar.
    Fehmi Koru da kendini “Sistem yenilendi diye her şey değişecek değil, böyle bir yanlışa düşmeyelim…” diye avutsun dursun.
    Artık herşey değişti Sayın Koru.
    Milletimizin izniyle demokrasi rayından çıkarıldık.
    Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.
    Herşeyi tek adama bağlar sonra da “bizde Merkez Bankası Bağımsız, yargı bağımsız” derseniz kim inanır.
    Aha Trump inanmadı işte.
    Eski sistemde hiç olmazsa bir konuda bir sıkıntı çıkınca sorumluluğu birinin üstüne atar, onu işten de atar, bir şekilde kıvırırıdık.
    Şimdi bu imkan da ortadan kalktı artık.
    Çünkü tek sorumlu tek yetkili var.
    Onun dediğine göre de işimiz Allah a kalmış.
    Bütün bir millet eli kolu bağlı bir adamın ağzına bakıyoruz.
    Sanki elinde sihirli değnek ya da Musa nın asası var.
    Dokunup herşeyi güllük gülistanlık yapacak.
    Ama o da ne?
    “Onların doları varsa bizim de Allah ımız var” diyor.
    Ben de öyle diyorum zaten:
    Bekleyelim görelim Mevlam neyler.
    Neylerse güzel eyler.
    İşte yeni sistem böyle bir şey.

    • Vaktim vardı bir bakayım dedim… Bu makaleden öğrendiğim bir bilgiyi paylaşmak isterim. Bu makaleye göre Türkiye’deki devlet tahvillerinin %25i Amerikan yatırımcılara ait. Borsada halka açık işlem gören şirket hisselerinin %50si yine Amerikan. Yani, bal gibi de göbeğimizden bağlıymışız.. Her gelişememis bünyenin gelişmesi için besine ihtiyacı var. Bu da çokçası dolarlarıyla etkin ABD. Millete dolarları bozdurun diye nutuk çekenler kendi dolarlarını acaba ne zaman bozduracak? Milletten fedakarlık istiyen Sn Başkan kendi maaşından %20 keserek onu yalnız bırakmayıp destekleyen bürokrat, milletvekili, asker, professörlerin %15 maaş kesintisine razı olmalarina rehberlik etmelidir.

      • H K bey sizin dedikleriniz ciddi devletlerde olur. TÜRKİYE CUMHURIYETİ Tarikat devletinde olmaz. Hem niye yapsınlrki? Onlar enayimi? Millet nasıl olsa onlara kayıtsız şartsız itaat ediyor.
        Onlarında sülalece cep leri dolduğu için, şu an İngiliz adalarındaki bankalara yatırıyorlar.

        • Nurdan Hnm, yukardaki gibi kaynağa ihtiyaç var. Kaynak gösterirseniz onu da okur burada paylaşırız….

        • ciddi devletler maaslardan yüzdemi alır ? : ))
          ilk defa yorum okuyorum seviyenin bu kadar aşağıda olduğunu bilmiyordum.
          kültürel değer, benlik, eğitim, inanç sahibi olamamışsınız.
          Şunu sorun kendinize;
          varlık içerisinde hayvan gibi yaşamak mı yoksa kıt kanaat onurlu yaşamak mı ?

          • Zihniyetteki sefalet resmen ibretlik. Gel de bu koşullanmış ve kepengi kapatmış görünen zihne, “Neden varlık içinde onurlu yaşamak diye bir seçenek daha olduğu aklına bile gelmiyor?” diye sor istediğin kadar.
            Boyalı basın gündelik tecavüz ve kadın cinayetleriyle, incir çekirdeğini doldurmaz nedenlerle leblebi gibi insan öldüren cahillerin haberleriyle dolup taşıyor. “Kültürel değer” olan İstanbul’u doymak bilmez rant hazzında tarumar etmişisiz. Eğitim sıralmasında en yoksul Afrika ülkelerinin bile gerisine düşmüşüz. Adam gelmiş burada kültürel değer, benlik, eğitim inanç sahibi olma konusunda aklınca ahkam kesiyor.

  6. Dün Türkiyedki komşumun kızı ile konuştum.
    Oturduğumuz apartmanin ne hale geldığını anlatınca, Erdoğan ve çevresinin kolay kolay oy kayip etmiyeceğını daha iyi anladım.
    Bir işyeri düşünün’ki bir kaç kişilik ehliyetsız, beceriksz hiç birşeyden anlamayan yönetim kadrosu yükse ücretle çalişiyor ve o işyeri muazzam gelişiyor ve başarılı oliyor. Başarılı olmasının sebebe orda çalışanlar hem bedava çalişiyorlar hemde o yöneticiler ve işyeri içn milleten para dileniyorlar.
    Peki bu insanlar neden o kadar fedakarlar?
    O yöneticiler onlara “CENNETİ” garantiliyorlarda onun için.
    Benimde 23 yıl yaşadığım binada iki komşum varidi bu iki hanimda hiç bir özellik yoktu ilk okulu bitirmişler, küçk yaşta evlenip çolulk cocuk sahibi olmuşlar ve kendi çocuklarını dahi yetiştirecek bilgi ve beceriden noksan hanımlardılar, fakat çeneleri müthiş laf yapiyordu muazzam yalan söylerdıler ama bizler için fark eden birşey olmadığı için komşuluk ilişkilerimiz iyiyidi.
    Birgün bir baktıp 25 yaşında olan genç gelin başını falan kapatmış geniş pardiso giymiş onu öğle görunce Allah bilir sevindim çünkü benim üstumde 4 görümce kayın valide kayın peder ikide çocuğu ile birlikte oturiyordular ve bu gelin durmadan tepemde tepinirdi,onun için de bayağı sevinmiştim hani Allah korkusu olur diyerek.Meyrese bu gelini Kadiri tarikatina hanimlara hoca yapmışlar, diğer komşum kapali idi ve Nur cemaatinin okuyucular kolundanidi.
    Ikiside fakirdiler eşleride memurdu zar zor geçiniyordular.
    Ben ordaiken bunlar Bayağı mürit topladılar hatta ayni apatmadanda üç aile bunlara katildi AKP ihtidara gelinceye kadarda geçim seviyeleri yükselmesine rağmen gende kendi hallerinde normal bir yaşam sürdüriyordularlar.
    Ya şimdi Nurcu komşum 3 tane daire almiş biride benim sattiğim daire ona vermeyip başkasina sattiğim için bana haber göndermiş “bak o bize dairesini bağışlamadı fakat bizim cemaat almasını bildi” diyerek.
    Kadiri tarikatindan olanda alt katta 3 daireyi alarak ikisini birleştirmiş.
    Bu iki hanim için cemaatlari ve tarikatları birer de münibüs almişlar bayan şöförlerinide emirleri altına vermişler, 24 saat hazırolda. Müritler o binayi işgal etmişler, binada yaşiyanlar hatta kendi tarikatlarindan olan aileler de dahil bunlari şikayet ediyorlarimişlar, o görevliler görevlerini yapmak yerine şikayet edenlerin isimlerin onlara şöyliyormuşlar.
    Binada erkek olarak bu bayanlarin eşleri birde eskiden bunlarla ayni tarikattan olupta şu an kavlgli olan bir bey kalmiş genel olarak eski komşularımin beyleri vefat ettiler.
    İnanın bu anlattıklarım sadece özet ve bazi yorumcuların dediği gibi bu Dinciler milleti 24 saat konturl altinda tutmasinı yi biliyorlar.
    Tabii devlete çalişanlara Cuma günleri izikir için özel izin vermelerini sebebife bu zaten.
    Özel muayenesi olan dişçiler doktorla vb de ayni pek farkları yok, basın, saray fetvacıları, sahtkar Şehler, Dini okuyarak değilde sorarak öğrenen bir millet kendi düşünceleri ile haraket edemedikleri için yalanlara ve iftiralara inanması kadar doğal bir şey olamaz.
    Kendi akıllarinca hareket edebilseler “BEN NASIL HAK YIYEREK CENNETE GIDERIM” diye vijdanlarına danişırlar herhalde.
    AKP nin en basarilı icraatı milleti cahilleterek uyutmasi olmuştur.
    Açik gözler kimleri kullanacaklarını iyi biliyorlar.
    Ben Türkiyede iken tarikatların cambazlari her zaman bana şu teklifi yapardılar ” gel bizim tarikata irşatçı ol” benim her teklif edene şu cevabı veriyordum ” ben sizin tarikatın üşkağatçısı olamam” cevap ” hayir ben üşkağatci demedm irşatcı dedim” derlerdiler.
    Eğer gerçekte insanda Allah korkusu olmayinca vijdanda olmiyor.

  7. Dün salih rumuzlu birisi nurdan hanıma yazıyor: “Nurdan’a; Fetö cemaati ve Akp den hazzetmeyen biri olarak samimiyetle soruyorum Erdoğan gittikten sonra ülkeyi yönetecek bir oluşum veya parti tavsiye edebilir mi. Nurdan’ın 30 yıldır fehmi koru takipçisi olarak çözüm ve alternatifi nedir.En kısa sürede napılabilir?”
    – Buna cevaben mehmet rumuzlu bir okur; “Salih bey haddim olmayarak size bende cevap yazacağım en kötü parti bile bu günkü Tayyip rejimin daha iyi idare eder” şeklinde bir yorum yazıyor.
    – Salih bu cevap üzerine: “Anladım, sadece tayyip gitsin çözüm bu. Anlamaya çalışıyorum fetö ve amerika niye gitmesini istiyor”
    – Salihin kafasının nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyorum. nasıl bir mantıksal bağlantı var?
    – Mehmet rumuzlu yorumcu herhangi birisinin tayyip erdoğandan daha iyi yöneteceğini yazıyor.
    – salıh, “anladım, sadece tayyip gitsin çözüm bu” diyerek cevabın bir kısmını anladığını gösteriyor. ama sadece bir kısmını. Oysa devamında herhangi bir partinin daha iyi yöneteceği bölümü de var.
    – Salih cevaba yoruma devam ediyor: “Anlamaya çalışıyorum, fetö ve amerika niye gitmesini istiyor?” diye yazıyor.
    – Salih, fetö ve amerikanın tayyip erdoğanın niye gitmesini istediğini “Erdoğan gittikten sonra ülkeyi yönetecek bir oluşum veya parti tavsiye edebilir mi” sorusu ile bulmaya çalışıyor.
    – Bu soru ile fetö ve amerikanın tayyip erdoğanın niye gitmesini istediği sorusunun cevabını nasıl bulabileceğini henüz çözemedim.
    – Mesela, nurdan hanım, “tavsiye edemem” derse, amerika ve fetönün tayyip erdoğanın gitmesini isteme nedeni olarak neyi, nasıl anlayacak?
    – Ya da salih, mehmet beyin, “en kötü parti bile bugünkü tayyip rejiminden daha iyi yönetir” yorumundan fetö ve amerikanın, tayyip erdoğanın gitmesini istemesinin nedenini anlayabilir mi, anlayabildi mi?. Anladıysa nasıl anladı?
    – fetö ve amerikanın, tayyip erdoğanın gitmesini isteme nedeninin, nurdan hanımın vereceği cevaptan anlamaya çalışması gibi, ilkokul düzeyi mantık üzerine ise yorum bile yazamıyorum.
    – Eğer salih, nurdan hanımın vereceği cevaptan, fetö ve amerikanın tayyip erdoğanın gitmesini istemelerinin nedeninin ne olduğunu, nasıl anlayabileceğini izah edebilirse, yemin ediyorum, salihin üstün zekasının hatırına, bir dahaki seçimde tayyip erdoğana oy vereceğim.
    – Salih gibi adamların çok olduğu bir ülkede, demokrasi, kuvvetler ayrılığı, hukuk, adalet, özgürlük gibi sistemlerin olma ihtimali yok.
    – İşte bu noktada sistem-insan sorunsalına geliyoruz. yani kültür noktasında. yoksa tabii ki sistem, kişilerden önemlidir. ancak sistem kültürden önemli değildir. kültür daha önemlidir. sistem bir kültür üzerine oturabilir.

  8. Öncelikle sistem çok çok önemli.
    -Kuşkusuz sistem insanla birlikte bir işler. İlkel kabilelerin üyelerine demokrasi de, kontrol ve denetleme mekanizması da, hukuk da, kapitalizm de, sistem adına bugün aklınıza ne geliyorsa hiçbiri uymaz. Ya da şöyle ifade etmek daha doğru olur, ilkel kabile dönemi kültürüne uymayan sistemler, ilkel kabile üyelerince işletilemez.
    – Yani, her bir sistem için bir kültürel formasyon, bir kültürel yapılanma, bir kültürel temel gereklidir. Bu gereklilik nesnel bir durumdur.
    – yukardaki nesnel bir durumdur. Ancak bu ve benzeri durumların değerlendirmesinden, yanlış bir sonuca varılarak, sistemin değil, insanın önemli olduğu sonucuna varılıyor.
    – Oysa, evet her sistem, her kültürel altyapıya uymaz. ancak bunun anlamı; sistemlerin değil, insanların önemli olması değildir.
    – Mesela atatürk, taa o zamanlardan, “cumhuriyet, ilmi hür, irfanı hür, vicdanı hür bireyler ister” derken, demokrasi için asgari koşulu belirtmiştir. Bu kültürel yapıya günümüzde birey olmak, toplumsal olarak ise; tebaadan vatandaşlığa geçmek deniliyor. Vatandaş olamayan toplumlarda demokrasi olmaz. Çünkü onun kültürel yapısı, kültürel temeli demokratik sisteme, demokratik sistemin mekanizmasına, işleyişine uymaz.
    – Yıllardan beri aynı örneği veririm: ilkel bir kabilede seçim yaparsanız bir yönetici değil, eski kabile şefini veya yeni bir kabile şefi seçebilirsiniz.
    – Sonuç olarak sistemler çok çok önemlidir ve insan değil sistem önemlidir, fakat sistemler de kültürel yapılar, kültürel formasyonlar üzerine oturur.
    – Ülkemizde de bilmem kaç yıllık seçim serüveninde gelebildiğimiz noktanın osmanlı padişahlığı özentisi olmasının izahı da budur. Köle kültürünün üzerinde demokrasi ve hukukun üstünlüğü olmuyor, insan hakları olmuyor, adalet olmuyor, insanların düşünce ve inanç özgürlüğü olmuyor. Köle kültürünün üzerinde matematik olmuyor, fen olmuyor, fizik olmuyor, coğrafya olmuyor.

  9. Bu vartayi atlatacagimiza yürekten inanıyorum.
    Bundan daha büyük vartada buluşmak üzere ……:))

  10. Abdullah Gül, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, AK Parti’nin yolsuzluğa, rüşvete bulaşmamış, en azından ahlaki açıdan arkalarında en ufak bir kara leke bırakmadan devlet yönetiminden itibar erezyonuna uğratılarak tasfiye edilmiş, İslami duyarlığı inandırıc kurucu kadroları Saadet Partisi’ne katılsınlar. Saadet Partisi, Kemalizm ve darbeci zihniyetten her dönemde uzak kalmasını bilmiş bilgili, erdemli demokrat isimlere de kapılarını açsın. Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu Saadet Partisi’ne katılsın. Cihangir İslam gibi bir ahlak, vicdan, bilgi ve istikrar abidesi olan değerli bir insanımızı milletvekili seçtirerek meclise gönderen Saadet Partisi’nin bu övgüye değer sağduyusu derinleşsin, daha perçinlenmiş bir vizyonla samimi dindarların liderliğinde dindar muhafazaklarlar Türkiye’yi düzlüğe çıkarıp yarınlara taşısın. İşte size alternatif!

  11. nutuk çeken bir idi iki oldu. peynirleri yüklemiş hadi verin geminin parasını da götüreyim lafla peynir gemisi yürümez
    bilinen hikaye

  12. Bu ekonomik manzarada yeni ekonomik yaklaşımdan söz ediliyor. Bunun yanısıra torpil ve iş ahlakı zafiyeti görmek te mümkün. G20 ülkelerinin acaba hangisinde, bizimkisi gibi işler dönüyor? Yakında oradan da küme düşersek pek sürpriz olmaz. Üret-sat modeli epey geç kalınmış bir farkındalık. İnşallah beklenen randımanda olur. 3-5 firma dışında dünya standardllarını malesef yakalamış değiliz. Rekabet te artmış durumda. Örneğin, bizim fındık ve kayısıları ABD aynı ayar üretip satabiliyor. Yakında şeftali ve inciri de hallederler. İthal edilen teknik tür malları iç piyasa ihtiyacını karşılayacak şekilde yurtta üretebilmek bir sorun (Ar-Ge işi), israf ayrı bir sorun (plan-program-irade-disiplin)…..

  13. merhaba;
    ülkemizde büyük çoğunluğun yaptığı şey kendisi disindakilerin söylediğinin yanlış ve eksik yönlerini bulup dile getirme galiba. Gelişmiş ulkelerden ülke olarak burda ayrılıyoruz. Koskoca ülkede kimse kendisinde bir eksik hata suç sorumluluk olduğunu dusunmuyor dile getirmiyor. özellikle yetki sorumluluk ve idare-idare-hukumet etmekte olanlar neden acaba en büyük krizlerde ve yanlislarda bile hamaset, kutsi değerler, vatan millet sakarya edebiyatına sığınır bu topraklarda. Neden hic bir sorumlu veya görevli istifa etme onurunu göstermez. ornegin; kadincagiz ve bebeği askeri us bolgesinde sehit olur, hain saldırıda hic bir rapor açıklanamaz ve hain pkk suclu…, ekonomi doviz kuru yerle bir” hatta gokle bir “sorumlu ABD, ulkede darbe girişimi olur suçlu hain feto… vs eyvallah da kardeşim bu devlet dediğimiz mekanizma biz bunları yaşamayalım diye yokmu nerde tedbiriniz nerde istihbaratiniz, nerde sorumlu yetkili koca hokumet … yani herkes görevinin başında bi Allahin kulu istifa etmiyor bu durumlarda ve terfi ediyor. demekki onemli olan insan değil bu topraklarda insana deger verilmiyor. muhaluf diye elestiriyor diye kendi insanina hemencecik hain deyiveriyor sistem! sistem kurulmuş insanlar mi ne farkedecek sonuç da hain yaftası yememek için konusabiliyormuyuz? Eh iste en azindan hicbirgaztenin yer açmaya cesaret edemedigi değerli bi yazarın yazısına yorum yazarak … ülkede tek seslilik mi var canimm! Evet nerden baktiginiza bagli.

  14. BİR BABA DÜŞÜNÜN ÇOCUKLARINA İYİ BİR HAYAT VAAD EDİYOR.
    Çocuklarının saygısını ve sevgısını kazanmak istiyor kı otoritesine halel gelmesin.
    Aile birey lerinin rahatına çok düşkün olduğunu görüyor.çok çalışıp az tüketerek tasarruf etmekten nefret ediyorlar.
    Çevredeki varlıklı ve zengin ailereri babalarına örnek gösterip ,Babalarının başaramadığını söyleyıp duruyorlar.
    Aile reisi bir karar vermek zorunda.ya çocuklarını çok çalıştırıp tasarruflu yaşamaya zorlayacak yada varlıklı aileden borç alarak çocuklarını daha az çalıştırıp daha az tasarruf daha çok tüketime alıştırarak onların sevgisini kazanmak.
    Aklı başında herkes bu işin sonunun felaket olacağını bilir.
    Borç bulunduğu sürece sorun yoktur.
    Borç borçla ödendiğinde bunun uzun süre devam edemeyeceğini herkes bilir.
    Herhalde ailenin reisi o zaman gelince bir çaresini buluruz, öz güveni vardı.
    Şartlar borç para bulmanın zor olabileceği zamanlar olabileceğini gösterdiğinde bahaneler üretmek kimi inandirabilir.
    ALACAKLILAR DÜŞMANSA BORÇ ALINDIĞINDA DOST MU İDİLER.NEDEN DÜŞMANDAN BORÇ ALINDI.
    ALACAKLILAR FAİZ LOBİSİ İSE ÖNCEDEN DEĞİLLER MİYDİ?
    BORÇ ALİRKEN FAİZSİZ Mİ ALDIK TA SONRADAN FAİZİ ÇIKARDILAR.
    BORÇ parayı en çok kim aldı.hangi şartlarda aldı.
    Örneğin Çin den alınan borç hangi şartlarda alındı bilmiyoruz.Bildiğimiz Çinliler bir camiyi yıkmaya çalışırken EYYY ÇİN neden diyemiyoruz?
    BORÇ ALIRKEN İYİ ÖDEME ZAMANI GELİNCE KÖTÜ MÜ OLUYOR.
    BORÇLU ÜLKE ALACAKLILARINA KARŞI HAKLI OLDUĞU KONULARI BİLE SAVUNAMAYACAĞINI(ödeme güçlüğüne düştüğünde)BİLMEZ Mİ?
    BORÇLANIRKEN KİMSEYE SORMA.HARCARKEN SORMA.ÖDEME ZAMANI GELİNCE ALACAKLILARA KARŞI ARKAMDA NEDEN DURMUYORSUNUZ DEME HAKKI VAR MI?
    Evet gerçekten aşırı borçlanma ve borç para çok verimli işlere harcanmadı.Çevrilemeyecek borçtan korkmayandan,korkmak gerekir.
    Çevrilemeyen borç herkesi tutsak eder.
    BORÇLANIRKEN KIRK DEFA DÜŞÜNÜP ÖYLE KARAR VERMEK GEREKİR.
    Borçları ödemeyi düşünmezsen o başka.Alacaklıların ne menem şeyler olduğunu söyleyip borçun üzerine yatırmazlar.Ya maratoryum ilan edeceksin ki o zamanda artik bundan sonra kimseden borç alamaz ve global dünyada her yerde ambargoyla karşılaşmak demek .
    YAda el ele verip en kısa sürede daha fazla kan kaybetmeden aci reçeteyı yutacağiz.
    Birdaha yönetimler borç alırken ,bakın bize güveniyor diye övünmemelı dır.
    Herkes fedakarlık edecek gücü oranın da.
    ARKADAŞ BAHANE ARAMAYALIM BORÇLARIMIZI ÇEVİRMEKTE ÇOK ZORLANIYORUZ.
    DİĞER BÜTÜN SEBEPLER BAHANE YAPILIP SEBEP MIŞ GİBİ ÖNE ÇIKARILMASIN.
    HERKES AMA HERKESIN TAŞIN ALTINA ELINI KOYMA ZAMANI.
    BU TAŞI BİR KALDIRALIM SONRA BAKALIM TAŞI BURAYA KİM KOYDU DİYE.

  15. Toplantı sonrası holdıng patronlarının tavrını görünce AMAN ŞİRKETLERİMİN BAŞINA BİRŞEY GELİR tavrıyla yapılmış açıklamalar gibi geliyor.
    Birde beklentiler öncesi etrafı yağlamak telaşı değılmi?
    EVET TOPLUM NASILSA , HER FARKLI KESIMIDE AYNI HAVA VE İKLİMİN HAKİMİYETİ ALTINDA AYNI TÜR HASTALIKLARA DUÇAR OLUYORLAR.
    İş adamları gerçekleri neden söyleyemez?
    Sanatçılar,spor insanları,yazarlar,aydınlar,teologlar,akademisyenler,sendikalar,patronlar ve bütün ülkedeki önde gelen akıl insanlarımız neden gerçekleri bildiği halde munasip bir dille dahi olsa hakikatları seslendirmiyorlar?
    Onları susmaya sevk eden ibretlik işler mi oluyor?
    Bazıları ise zarar görmek bir tarafa, durumdan nasıl istifade ederim diye yetkililere yağ yetiştirmek lemi meşgul olmayı daha doğru buluyor.
    Orta okulda iken türkçe öğretmenimiz sınıfta yanlış yaptığımız bir davranışı;Geri kalmış ülkenin geri kalmış öğrencileri ,diye söylenirdi.Bir gün dayanamadım ve bende,öğretmenimin yanlış bir davranışını görünce;geri kalmiş ülkenin ,geri kalmış öğrencilerinin,geri kalmış öğretmenleri dedim ve dayağı da yedim tabii.
    Bir ülkede en alttan en tepeye kadar aynı hastalıklardan muzdarıp durmdayız.
    Patronlardan da farklı davranış bekleyemeyız.

  16. Az önce Meral Akşener’in Kurultay konuşmasını dinledim. Baştan sona hamaset, insanı karamsarlığın derin dehlizlerine sürükleyen alengirli laflar. 1990’lı yılların zihniyetine takılmış kalmış. Ne bir vizyon, ne de yaşadığımız sorunlara nasıl çözüm bulunacağına ilişkin somut, anlaşılır tek bir öneri. Bu haliyle AK Parti daha yeğ. İktidar gibi, muhalefet de yerlerde sürünüyor.
    Dindarlar, özgürlükçü, adaletten yana, hamasetten değil gerçek ekonomik kalkınmadan yana muhafazakarlar: Memleketin geleceği için, hepimiz için, ayağa kalkın; gerçek dindarların, demokrat muhafazakarların kitle partisini kurarak bu çürümüş siyaset düzenini yıkın. Allah rızası ve memleket için yapın bunu. Siz harekete geçmezseniz, en fazla iki yıl sonra iktidar olmuş armut gibi CHP, İyi Parti gibi bu hiç değişmeyen sefil düzenin çağdışı partilerinin eline düşecek. Buna izin vermeyin. ne olur izin vermeyin buna. . .

    • Akşenerin konuşmasından bikaç cümle kulağıma çalındığı anda kahvaltımı masaya döküyordum nerdeyse:) Yalnızca bitakım okumuşlarda görülebilecek absürdlükteki bozuk türkçeyi, kongre salonundakiler de hararetle alkışlıyordu! Tuhaf…

  17. Sa Koru bir yazınızdada şu Kanada Sudi arabistan meselesini yazsanız aceba bir tivit yüzünden kanada kac milyar dolar zarara uğramış. bunun kanada halkındaki karşılığı ne olmuş ne tepki vermişler
    Yoksa bizdeki gibi birbirlerinemi düşmüşler 2001 krizinde kactane banka battı bir düşünelim ordaki kirizin sebebi bir kitapcikti. Bugunki krizde dünyaya bağlı. ve bir sömürge devletinin sizinle dalasmasi.
    Biz bu krizi asariz yalnız hepimiz dürüst olmamız gerekir yöneticisinden esnafına üreticisinden tüketicisine. varana kadar fırsatçılık yapmadan. ama bakıyoruz piyasaya herkez bir fırsat peşinde kimi sattığı ürünün ürettiği ürünün dolarla hiç bir alakası yokken zam peşine düşmüş. biz millet olarak slogana gelince herşeyi yaparız ama icrata gelince menfaat peres oluruz
    Bu vatanı sevdiğini söylene bakıyorsun rahibin tutuklanmasına neredeyse agit yakacaklar birbirileri
    Sa Cumhurbaşkanımız alaşağı etmenin bu son fırsat olabileceğini düşünüyorlar. birileride ABD vatandaşı gibi yorumlarda bulunuyor. niye hükümeti sevmediği için
    Bizler doğruyu yanlışı bilip ona göre hareket etsek ve fazla konuşmadan icraat yapsak çözüm arasak bulsak bu kısa vadeli veya uzun vadeli olabilir bunu aşarız
    Belki paranoyak abd başkanı bir hafta sonra bir bakmışın gel görüşelim der mi der belkide.
    Ben tv kanallarında bu konuyu işleyen oturumculara bakıyorum CHP yetkilileri hariç hepsi bunun bir abd ekonomik savaşı olduğunda hem fikir
    Va altindaki sebepleri sıralıyorlar mesela Ersan şen diyorki abd bu bölgede bir uydu devleti kurmak istiyor ve bizden toprak talep ediyor. Bizde direniyoruz böyle birşeyin olmaması için bu onun sonucu .
    Bir diğeri Orhan bursalı oda diyorki önceden hükümetler abd ne derse onu yaparlardı şimdi ondan vaz geçildi ve biz başka alternatifler aradığımız ve kendi ayaklarımız üstünde durduğumuz için doğal olarak cezalandiriliyoruz.
    Bir diğeri Ipekyolunu öne sürüyor.
    Bir başkası Rusya ile isbirligimizin sonucu olduğunu s 400 lere bağlıyor
    Velhasılı bu rahip denen kişiliksiz kişinin bir figüran olduğu nasıl abd de ki sözüm ona hoca musbeddesini nasıl emelleri için kullanıyorsa hala. bunuda onun için kullanıyor.
    O abd ki 11 eylül saldirisi binlerce insanın hayatına mal odu. onuda kendi içindekilerin kanıtladığı abd devletinin kendisinin yaptığına dair bilgiler var binlerce insanına acımayan bir devlet bir rahibi bu kadar önemsermi hiç düşündünüzmü
    Biraz akıl biraz vicdan kimse idda etmiyor ki yönetenler hatası yok insan hata yapar önemli olan o hatanın üzerinde inatla durmaktır.
    Inşallah bizler ve bizi yönetenler hatalarımızın farkına varır ve düzeltme yolunu buluruz

  18. Sayın Koru ,
    Net bir şekilde geçen haftaki 100 gün degerlendirmesinde Sayın Cumhurbaşkanı ifade etti ama Sayın bakan konuşmasında demedi. Yeni modelin adı İhracata dayalı büyüme modeli. Başkan risk alıyor . Kur a müdahale edilmiyor. 1 yıl sonra 200 – 250 milyar dolara çıkan bir ihracat rakamına ulaşırız. Halk olarak hak etmediğimiz bir refahı yaşadık. Son onyılda sadece cep telefonuna ödedigimiz rakam 35 milyar dolar. 2017 de 1. 25 milyar dolarlık fındık ihracatımız var. 1.5 milyar dolarlık yaş sebze meyve ihracatı. Bu durumu en iyi anlayanlardan biri de o holding sahibi . İhraç pazarlarını kaybettiği için dededen kalma işe ait tesisleri elden çıkarmıştı. Japonya nın , Güney Kore nin, Çin in geçtigi yoldan biz de geçmek zorundayız. Nereye kadar borçlanacağız? Bu dönüşüm doğal olarak bazılarını rahatsız edecek bazılarını da memnun. Görülüyor ki memnun olacaklar üreti zihniyete sahip olanlar. 2016 Eylül ayında dolar kuru 3.50 idi . Ekim ayında pasaport krizi çıkınca 3.73 sıçradı. Kasım ayında bir sonraki sezonun fiyatlarını veren turizm yatırımcıları 4 lü rakamlara göre fiyat verdi. Temmuz 2017 de 3.43 ten dolar bozdurup personel maaşını ödediler . Sigortasını ödediler. Sayın başkan MB zamanında müdahale etse kur bu kadar düşmeseydi dedi. Faiz e karşı çıkması bu sebeple. Bu krizin geleceği belli idi. İşaretleri göründüğü için seçim öne alındı. Bu değisimi halka anlatmak zordu. Trump imdada yetişti. Nytimes da makalesi yayınlanan ünlü ekonomist Paul Krugman ın makalesinden bir paragraf. “At that point the weak currency fuels an export boom, and the economy starts a recovery built around huge trade surpluses. (This may come as a surprise to Donald Trump, who appears to be levying punitive tariffs on Turkey as punishment for its weak currency.)”

  19. BU toplantıda KOÇ grubundan kimseyi(en üst düzey yöneticilerinden)göremedim.
    Bu bir tesadüf olabilir mı?
    Yoksa Başkanın söylediğinin dışında kim ne söylerse söylesin bir anlamı olmadığını ilk önce o mu anladı?
    Başarısızlıkta antroner ve futbolcu değiştirerek uzun yıllar başkanlığını sürdürme prensibi mi?

    • Avam: yazıda geçen işadamına da yapıştırdığın yafta gibi yağlama yıkama için sanayiye yanık yağ almaya gitmiştir koçbaşı:)

  20. Anlaşılan sadece muhalefet değil sayın yazar da başkanlık sistemini tam anlayamamış: eski türkiyenin vesayetçi sisteminde çok başlılık ve yetki karmaşası vardı, o sayede sorumsuz makamlarda oturanlar bütün faturayı seçilmişlere havale edebiliyordu. Demirel ve sezer döneminde yaşanan siyasi-ekonomik krizleri hatırlayın! Yeni türkiyenin başkanlık sisteminde ise ipler milli iradenin kontrolünde: başkan başarılı olamazsa sadece halka hesap verir, istediği anda da başarısız yöneticileri, bakanları değiştirebilir. Eski sistemdeki gensoru, üçlü kararname (657) gibi ayakbağları yok artık. Başarısızlığın da başarının da faturasını kesecek olan halkın kılcıdır! Sayın yazar eski ve yeni sisteme ait özellikleri tam tersinden okumuş anlaşılan:)

    • Bu sistemdede sorumluluk ya üst akıl yada ABD de oluyor biliyorsunuz bu arkadaşlar hiç hata yapmaz diyen yüzde 52 var.

      • Hatasıyla sevabıyla, geçerli oy sayısının %50+1adedini alan süleymandır! Halkın beğendiği kazanır beğenmediği onun bunun gönlüne girebilmek için sağda solda fırıldak çevirir:)

  21. “Önemli olan sistem değil insan” demişsiniz. O da doğru ama sistem daha önemli. İnsana bağlı olmayan yada daha az bağlı bir sistem de gerekli. Hep diyoruz bizde sistem yok. Her gelen yeni bir sistem uyguluyor. Bu sebeple dikiş tutturamıyoruz. Eğitim sistemi gibi. Kötü bir sistemde insan ne kadar iyi olursa olsun kalıcı başarılar elde etmek zor.

  22. Erdoğan bu CHP liderinden çok çekti…
    Zavallı 16 senedir gece gündüz durmadan çenesini çalıştırıyor, ne hikmetse bir türlu bu Kiliçtaroğlunu devre diş bırakamiyor.
    Türküyeyi bu duruma getirende, doları yükseltende, Rahibi hapis attıranda gene Kılıçtaroğlu.
    Bakin TC Başkani dünkü konuşmasında
    Kılıçtaroğlu için neler söyledi.OKUYALIM.
    CHP LİDERİ DÖVİZ BARONLARININ YANINDA’
    * Birilerinin bize saldırısını anlıyorum da ey Kılıçdaroğlu sana ne oluyor? Kılıçdaroğlu ağzınla kuş tutsan avucunu yalarsın… Sen zannediyor musun, bu döviz baronlarının yanında yer aldığın zaman sana bu ülkede paye verecekler? Asla.
    * Hala koltuğu bırakamadın ama koltuk seni bıraktı, şimdi de döviz baronlarının yanında yer alıyorsun, sana ne gelecek onlardan? Bu şözleri söyleyen TC Bşkanımı? Yoksa Ayşe teyzemi komşusuna kızmışta AVUCUNU YALARSIN DIYIYOR?
    ×××××××
    “Yeni ekonomi modeli’ sunumunu yeterince parlak bulmayanlara hak vermek mümkün değil; bakan bugünün ortamında daha ne söyleyebilir, çantasından başka neler çıkarabilirdi ki?”
    Fehmi bey, Bakan ben bu işi beceremiyorum der ve Istifasını verir…
    “Evet, ben başta sunum sonrasında bakana desteğini açıklamış holding patronu olmak üzere yeni model hakkında bilgi verilen salonu dolduran ülkemizin öndegelen sanayici ve işadamlarını da, onlardan bazılarına hayal kırıklığı yaşattığı anlaşılan bakanı da anlayabiliyor ve anlayışla karşılıyorum.
    Umarım, bu vartayı beraberce atlatırız.
    Atlatamazsak, ülke olarak ve geleceğini bu ülkeye bağlamış insanlar olarak işimiz dahada zorlaşır.”
    Zorlaşsada fark etmez önemli olan Ümmetin liderinin sülalesi ve onları n arkadaşlarınin rahatıları bozlmasın.
    Hanedanlarda ilanihayet saraylarda saltanatlarını sürdürsünler.

Yoruma kapalı.