Tunus’ta yaşanmakta olanları yazdım ama olanlar bizleri de yakından ilgilendiriyor

37
Raşid Gannuşi..
Reklam

Yazdığım her yazıyı o gün kaç kişinin okuduğunu biliyorum. Dahası, günün herhangi bir saatinde o anda kaç kişi yazımı okuyor, istersem onu da görebiliyorum. İnternet üzerinden yayın böyle imkanlar sağlıyor.

Güncel siyasetle ilgili yazılar bir başka ülkede yaşananlara dair yazılardan çok daha fazla ilgi görüyor.

Eğer canınız okunmak istemiyorsa, o günkü yazınızı Suriye, İsrail, Irak, Afganistan, Libya veya Tunus ile ilgili yazmanız yeterli.

Okur yazının başlığını görünce başını çeviriyor, yazının okunma sayısı bazen yarı yarıya düşüyor.

Anlamakta en zorlandığım güncel gerçek budur. Yukarıda birbiri ardına isimlerini sıraladığım ülkelerden söz etmek, ülkemiz ve ülkemiz insanı için, seçim tarihinin erkene alınıp alınmayacağından çok daha önemlidir aslında. Bugünlerde içinde debelendiğimiz, muhtemelen yarın karşı karşıya kalacağımız sorunlar, başka ülkelerde meydana gelen ve Türkiye’yi yakından ilgilendiren konuların sonucu olabilir.

Öyledir de…

Doğal olarak ne demek istediğime açıklayıcı bir örnek vermek gerekiyor.

Örnek Tunus’tan

Tunus’ta önceki gün bizler açısından beklenmedik bir siyasi olay yaşandı. Cumhurbaşkanı Kays Said ani bir kararla Meclis çalışmalarını askıya aldı, başbakanı azletti, savunma ve adalet bakanlarını değiştireceğini açıkladı ve ülkede gece sokağa çıkma yasağı ilan etti. Meclis’in etrafında etten duvar ören elleri silahlı askerler milletvekillerinin içeriye girmesini engelledi; Tunus Millet Meclisi Başkanı Raşid Gannuşi’nin görevini yerine getirmesine geçit vermediler…

Cumhurbaşkanı Said görevlerini askıya aldığı Meclis’in en büyük üç partisinin desteğiyle iki yıl önce seçilmişti.

Meclis başkanı En-Nahda Partisi lideri Gannuşi’nin de onayıyla…

Coğrafi olarak bizden hayli uzak bir ülke Tunus. Afrika’nın kuzeyinde 11 milyon nüfuslu bir ülke. ‘Arap baharı’ diye adlandırılan ve bölge ülkelerinin nihayet demokrasiyle tanışacakları umudunu uyandıran reform hareketi, on yıl önce, Tunus’tan başlamıştı ve koltuğunu ilk kaybeden de Tunus’un diktatörü Zeynelabidin bin Ali olmuştu.

Ardından meydana gelen gelişmeler bölgenin başka ülkelerinde umutları boşa çıkartırken, Tunus demokratik bir anayasayı uzlaşarak yazmayı ve siyasi ihtilafları anlaşarak çözmeyi becerdi. Çıkan her ciddi ihtilafta, uluslararası medyanın ‘yumuşak İslamcı’ sıfatıyla andığı Nahda Partisi ve lideri Gannuşi özverili hareket ederek sorunun büyümeden çözülmesine katkı sağladı.

İşler Tunus’ta son yıllarda iyi gitmiyor. Ekonomisi büyük çapta turizme dayanan ülke pandemi döneminde büyük zarar gördü. Vaka ve ölü sayısı en yüksek ülkelerden Tunus. Basit temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumda ve IMF’nin kapısında. IMF’nin ise, üçte biri açlık sınırının altında bilinen Tunus halkının en temel ihtiyacı ekmeğin fiyatı üzerindeki desteğin kesilmesini şart koştuğu duyuluyor. 

Kays Said’in siyasete müdahalesini dayandırdığı gerekçe de bu: Pandemi ve onun etkilediği ekonomi…    

Siyasete müdahale Cumhurbaşkanı Said’in kararı gibi görünse de olan bitende en büyük rolü üstlenen ordu. Önde cumhurbaşkanı görünüyor, arkada ise ordu var. Zaten bu sebeple, siyasi partilerin ilk tepkisi yapılana ‘darbe’ teşhisini koymak ve taraftarlarını direnmeye davet etmek oldu. Ancak Nahda ilk günün akşamı tavrını değiştirdi. 

Halk partilerce çatışmalardan uzak durmaya ve sükûnete davet ediliyor.

‘Darbe’ye ilk tepki verilirken, Gannuşi’nin, 15 Temmuz girişimine karşı Türkiye’de halkın direnişinden etkilendiklerini söylediği duyulmuştu. 

Bugün Arap basınında çıkan yazılarda Tunus ile Türkiye, Nahda ile AK Parti, Raşid Gannuşi ile Tayyip Erdoğan arasında paralellikler kurulduğu görülüyor.

Suudi Arabistan sermayeli ‘Şark-ul Avsat’ gazetesinde konuya ilişkin iki yorumcunun şaşırtıcı tespitleri arasında ‘darbe’nin kalıcı olacağı beklentisi de var. Nahda’nın Müslüman Kardeşler’in (MK) Tunus şubesi olduğu iddiasına ve MK’nın dünya siyasetine yön verenlerce ‘terör örgütü’ bilindiğine dayalı bir beklenti bu.

Her iki yazıda da Nahda’nın Türkiye irtibatı özellikle öne çıkartılıyor.  

Darbe ve post-modern darbe

Aslına bakılırsa, esas benzerliği Tunus ile Mısır arasında kurmak mümkün. 

Mısır’da demokratik usulle seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ordu tarafından yerinden edilmiş, partisi Müslüman Kardeşler yasadışı ilan edilerek liderleri ve öndegelen taraftarları tutuklanmıştı. Tunus’ta şimdilerde olan, Mısır’da Abdülfettah el-Sisi’nin gerçekleştirdiği ‘darbe’ye benziyor. Tek fark, Tunus’taki ‘darbe’nin cumhurbaşkanı tarafından yönlendirilmesi, arkasında yer aldığı fena halde sırıtan ordunun ön planda görünmemesi…

Bu yönüyle Mısır’dakine ‘darbe’ denilirken Tunus’takine bizde 28 Şubat (1997) ve sonrasında yaşananlar için kullanılan sıfatla ‘post-modern darbe’ demek mümkün.

Kays Said’in ‘post-modern darbesi’ başarıya ulaşacak mı? Tunus yeniden Zeynelabidin bin Ali (1987-2011) ve hatta Habib Burgiba (1956-1987) dönemlerindeki gibi ‘tek adam rejimi’ günlerini andıran bir geriye gidişi mi yaşayacak?

Darbelere bir gecede karar verilmediğini biliyoruz. Gerekli desteklerin devşirilmesini de içeren bir ön hazırlığı olur darbelerin. Tunus’taki darbenin arkasında ‘olağan şüpheli’ bazı ülkelerin bulunduğu daha ilk günden konuşuluyorsa bundandır. 

Önümüzdeki günlerde Tunus dünya gündeminde ilk sıralardaki yerini alacak. Tunus tartışılırken Türkiye’nin adı da aynı sıklıkla anılacak. Ben de bu yazıyı, arzu ettiğim kadar okunmayacağını bile bile, hazırlık olarak zihinlerde yerini alsın diye yazdım. 

‘Arap baharı’ 2011 yılında Türkiye’deki AK Parti başarısından etkilenerek başlamıştı;‘Arap baharı’nın ilk çıktığı ve en büyük başarıyı gösterdiği ülkede eskiye dönüşün yaşanması elbette bizi yakından ilgilendirir.

ΩΩΩΩ

Reklam

37 YORUMLAR

  1. Ahmed arkadaş “Yardım yapılacaksa kendi vatanlarında yapılmalı
    Suriyeli ve Afganlı sığınmacılarda durumumla kat kötü olan insanlar var onlara neden yardım edilmiyor.” diye sormuş;
    İyi de sığınmacılar ağaçkökü mü yesinler???

    • H. Gayret bey
      Suriyeli ve Aganlı sığınmacılar dışında milyonlarca sığınmacı var onlar ne yesin
      Biz onları da ülkemize getirip yardım etsek olmaz mı?
      Kaynak soruyorsan her vatandaş gelirinin yarısını verir bu işte çözülmüş olur.

  2. ABD, Tunus’ta yaşananları darbe olarak tanımlamadı. Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki, Cumhurbaşkanı Said’in darbe yaptığı yönünde karar kılmak için henüz çok erken olduğunu söyleyedi.

    Şaşırdık mı. Aynı söylemi 15 Temmuzda bize de yaptılar
    Abd nin adamları orada başardı. Artık darbe demezler.

    Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper  15 Temmuzdan sonra “Türk ordusunda yaşanan gelişmelerden dolayı endişeliyiz” mesajı vermiş: “Muhataplarımızın çoğu ya tasfiye oldu ya da tutuklandı. Bunun Türklerle işbirliği sürecini biraz zorlaştıracağı konusunda şüphe yok.” demişti.
    Başaramadıklarını dolaylı yoldan itiraf etmişti.

  3. Muhammed bin Zayed
    Muhammed bin Selman
    Muhammed Dahlan

    “Üç Muhammed Projesi”  Bölgenin dinamiğinin, çatışma potansiyeli ve tansiyonunun hiç düşmemesine neden olan proje. Cemal Kaşıkçı suikastı, 15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ lideri Fethullah Gülen’e mali destek, Mısır darbesi ve Sisi’nin başa getirilmesi, Katar’a uygulanan abluka, Yaser Arafat’ın zehirlenmesi, el-Fetih ve Hamas çatışması, Yüzyılın Anlaşması, bu projenin konu başlıklarından sadece bazılarıydı.

    ABD yönetimi, ‘’para kasası’’ olarak gördükleri Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed, ‘Orta Doğu’nun kiralık katili’ olarak bilinen Filistin asıllı ‘devşirme’ Muhammed Dahlan ve belki de Orta Doğu’daki en yakın müttefiki ‘’ılımlı İslam’’ savunucusu Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman.

  4. Haçlılar namusunuza dokunmaz
    Haçlılar darbe yaptırmışsa iyidir
    Ana vatanınızdan twiti beşe katlayın

  5. BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’in adamı olarak bilinen Dubai Emniyet Müdürlüğü Başkanı Korgeneral Dhahi’nin, darbeden 4 gün önce “Müslüman Kardeşler’e darbe geliyor” şeklinde paylaşımlar yaptığı ortaya çıktı. Muhammed Bin Zayed’in ise Tunus darbesi için 5 milyar dolarlık bir fon oluşturduğu söyleniyor. BAE resmen ve alenen darbe sponsorlugu yapıyor.

      Suriyede bunlar var, Mısırda Sisi yi fonlamışlar, Libyada Hafteri destekliyor, Yunanistana savaş uçağı desteği sözü veriyor. Yemende Suudileri destekliyor, Katar’ın karşında duruyorlar.
    Tunus’taki darbeye bakınca Birleşik Arap Emirlikleri merkezli video saldırıları ile ne amaçlandığı daha iyi anlaşılmaya başlıyor.

    Kim bu Zayet. 1979’da İngiliz Kraliyet Askeri Akademisi Sandhurst’tan mezun olmuş.
    Abisi Ahmed bin Zayed yatırımların ABD ve AB ülkeleri yerine Türkiye, Fas, Cezayir gibi ülkelere yönlendirilmesi gerektiğini savunuyordu. Ahmed bin Zayed, 26 Mart 2010’da Fas’ta özel uçağının düşmesi sonucu öldü.Tesadüfe bak.

  6. Kays Said ilginç bir kişilik aslında ve bu tür sürpriz kişiliklerin seçilmesinin ne kadar riskli olabileceğini de bir kez daha hatırlatan bir kişilik.

    Mevcut kişiler çok yıpranmış gibi görününce hiç denenmeyen, kimsenin tanımadığı ve sadece bir anayasa profesörü olduğu bilinen bir şahsiyet üzerinden adeta zoraki bir ittifak kuruldu.

    Kurulan bu ittifak bizdeki 2000 yılında 5 partinin mutabakat sonucu  belirledikleri anayasa mahkemesi başkanı Ahmet Necdet Sezer örneğine benzer bir örnek.

  7. Koyunlar, kavalı kim güzel çalarsa onun arkasından giderler.

    Müslüman ülkeler’ın “İran” hariç, halkları çoban ve kaval misalı! Kim, yalan söylemeyi ve kavga etmeyi iyi beceriyorsa, onun arkasına takılıp bir değil binlerce defa suyu çekilmiş kuru dere yatağına suya götürülüp, olmayan suyu içmeden dönmelerine rağmen, cambaz çobanların arkasından her seferinde üretilmiş yalanlara inanarak tepe takla gidiyorlar.

    “Batılıların gözü bizde” uyku hapının en iyi müşterilileri Müslüman devletleri olan bizler. Maalesef bu hayalı ilacın 1 numarali tüketicisi’ ise Türkiye ve Türkler.

    Türkiyeden ilham alarak açan bahar çiçekleri böyle fos diye solarlar!
    Çünkü müslümanlar bizdeki gibi baş çobanin etrafındaki kaval çalmayı beceremeyen ve esas görevleri sürüleri’ne hayat hakkı taniyanları değıl bizim baş çoban gibi gırtlaklarını sıkıp nefessız bırakanları her zaman baş tacı eder ve sevrler.

    Fehmi bey, ve onun gibi yazarların gerçek okurları, onun doğru ve zihin açıcı, hayat tecrübelerinden ve bilgilerinden yararlandıkları için her zaman okurlar.
    Kavalın sesi ile beslenenler, Korunun yazılarından ve fikirlerinden faydalanmayi değıl ne zaman çobanlarına dokunacak bir yazı yazarsa alimAllah siteyi dahi çõkertirler.

    Bana göre Türk siyaseti ve siyasetcısı (İstisnala harıç) yalan’ı, iftirayi, ve çalmayı kıtabına uydurmayi siyaset ve uyduranlari’de siyasetci oluyor. ( örnek yurt dışında Moskova ve onun gibi 15 tane cemaatı dahı bulunmayan yerlere $170 miliyon binlerce kışı kapasitesi olan camilr yaptırmak.) Bunlar! sorgulamak yerine sevilir ve sayıgı duyulan bir ülke halkı ile 2 defa devletin parası ile özel misafirlerine yemek yedirmiş Neten Yahunun eşinden onun parasını, geri õdeten İsrail halkı ve buna benzer demokırası ile yõnetilen diğer milletler’ın Müslümanlar ile aralarındaki fark.
    73 senelik bir devlet ve onun vatandaşlari! Müslüman 700 yılık bir devletin ve vatandaşları’ın yaşam tarzları ortada.

    Şu an ihtilal yaparak ülkesini geri fitese alan yazının konusu devlet” in vatandaşları Firansadan bağamsızlığını aldıktan sonrami daha õzgürler yoksa onların kolonisi olduklari zamanmi daha rahat ve özgürdüler?

  8. Sayın yazarın “Önümüzdeki günlerde Tunus dünya gündeminde ilk sıralardaki yerini alacak. Tunus tartışılırken Türkiye’nin adı da aynı sıklıkla anılacak.” öngörüsü bakalım ne kadar tutar?
    Cezayirde eskiden yaşandığı gibi kitlesel kıyımlar mı yapılır yoksa mısırdaki gibi siyasi eliti demir kafeslerin içinde süründürmekle mi yetinilir göreceğiz!
    Suriyede ve libyada türk kanı da taşıyan bir grup levanten(türk/arap/kürt/çerkez) direndiler ve türkiye ile dayanışma halindeler…
    Eğer tunusun soyluları direnişe geçerse, libyada açtığımız trablusgarp cephesi iyice genişler!
    Balkanların sakin göründüğüne de bakmayın:)

  9. “Bir yanlışı,daha büyük başka bir yanlış ile düzeltmek’
    Çöküş süreçlerinin karakteristik ve en bariz özelliği.
    Suriye bataklığındaki yanlışı düzeltmek için Libya bataklığına gireceksin.
    Suriye ve Libyayı düzeltmek için Afganistan’a gireceksin.
    Suriyeli istilasını, Afgan istilası ile telafi edeceksin.
    Battıkça batacaksın.

    • Sayın yk, türkiye afganistana şimdi gitmiyor, bu hükümetten çok önce gitmişti zaten ve hala da ordayız:)
      Bir de istilacı diye hangi güçlerden bahsediyorsunuz tam anlaşılmıyor, biraz açar mısınız?

  10. Tunus’ta “eski tas eski hamam”a dönülecek gibi oluyor olması, ilk başladığı ülke olarak ve Türkiye’de AK Partinin başarısından etkilenerek gerçekleşen Arap Baharının, orada (kısa süreli) demokrasiye evrilmesi, sonrasında, Tunus’ta ordu destekli Cumhurbaşkanlığı darbesi ile tersine dönüşünün, ülkemizi ya da AK Partiyi acaba hangi saikle yakından ilgilendiriyor olabilir?..

    Ülkemizde 15 Temmuz sonrası gerçekleşen sistem değişikliği, Tunus’a, oranın Cumhurbaşkanına ilham vermiş olabilir mi acaba?.. “Arap Baharını Türkiye’yi, dolayısıyla AK Partinin başarısını örnek alarak gerçekleştirdik, şimdi de bizde oradakine, Türkiye’dekine benzer bir sistem değişikliğine gidelim” diye?.. (Tabi ki burada AK Partinin Tunus’taki izdüşümü El-Nahda ve onun lideri Gannuşi sistem dışı kalıyor; bu açıdan benzerlik kurulamayabilir, lakin yeniden Türkiye’yi örnek almak, Arap baharında olduğu gibi bir kazanç sağladığından bunda bir beis görülmez.)

    Başka bir saik olarak; Demokrasi havarisi(!) Batının, “Tunus’a Arap Baharında olduğu haliyle iyi örneklikte devam edemediniz; ordu, Cumhurbaşkanının arkasına gizlenerek orada demokrasi dışı müdahalede bulundu; bunun örnekliği olarak sizi görebiliriz” gibi mi?

    Ya da (Demokrasi havarisi) Batılı ülkeler şunu mu derler: “El-Nahda’yı rahat bırakmadınız, el altından kışkırttınız; bakın, gördünüz mü, demokrasiye müdahale edildi” gibi…

    Tunus’ta gerçekleşen post modern darbede bizi, ülkemizi yakından ilgilendiren ne olabilir?

    “Darbelere bir gecede karar verilmediğini biliyoruz. Gerekli desteklerin devşirilmesini de içeren bir ön hazırlığı olur darbelerin. Tunus’taki darbenin arkasında ‘olağan şüpheli’ bazı ülkelerin bulunduğu…” ..Bu “olağan şüpheli ülkelerin” başında Fransa’nın olduğu yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Hoş, devlet/ler katında bu önceden biliniyordur da, yine de Batılı ülkeler kendi darbeci teamüllerine uyup, davul-zurnayla darbe işi kotarmıyorlar.

    Fransa’nın o bölgede etki alanını genişlettiğine dair iyi bir emare olduğu söylenebilir Tunus’ta gerçekleşen post-modern darbe…

    Uzun zamandır Türkiye’nin giriştiği Libya ile ilgili gelişmeler de gündem oluşturmuyor; acaba diyorum, “Mavi Vatan” sınır hattı Tunus’un berisine kadar çekildi mi ki, Tunus’taki gelişmeler bizi yakından ilgilendiriyor olsun?

    “Tunus’taki gelişmeler bizi, ülkemizi yakından ilgilendiriyor” diye tez ortaya koyan Sn. Koru bu konuda okurunu aydınlatacaktır umarım.

  11. Digital medya hem gazetecilerin hem de ouyucuların olanaklarını çoğalttı. Okuyucu olarak, nerede olursam olayım, internet bağlantım olduğunda, evimden veya karavanımdan, dilinden anladığım bütün medyayı okumak, seyretmek imkanım var. Bu kadar olanak olunca okuyucu ne okuyacağını seçmeye başlıyor. Sanıyorum bu nedenle de başlık önem kazanıyor.

    Sayın Koru, sizin durumunuz biraz farklı. Ilgi çekici bulmadığım bazı başlıklarda, çok ilginç yazılarınızı okuduğum için, sizin yazılarınızda başlığa fazla dikkat etmiyorum.

    • Editör arkadaş, almanyalının bu üstü örtülü eleştirisini dikkate alın!
      Başlık dandikse, yazı isterse ayeti kerime olsun traştır…
      Doğru dürüst bir başlık koyduysanız, yazıya bile gerek yoktur yani…

  12. Atalarımız ne demiş Can mı Canan mı
    Ne okursa olsun ilk önce can gelir
    Evet dış gelişmelerde önemli ama milletin başını kaldırıp dışarıyı görecek durumum yok yani can derdinde can derdinde olmayan yüzde onluk kesim her türlü kazançlı çıkıyor.
    Bu karışıklıklar ülkemizin etrafında dönüp duruyor bizde de olması yüksek ihtimal seçim sonrası olma ihtimaller arasında bizim siyasetçilerimizin koltuk sevdası ve yenilgiyi kabul edememe gibi alışkanlıkları var. İstanbul seçimlerinde olduğu gibi
    Haa bu arada ülkemiz yetkilileri sığınmacılara yer hazırlamaya başlamalı Tunus tan da bi on- on beş milyon sığınmacı alabiliriz. Bizim için mesafe engel değildir. Malum biz çok insani bir ülkeyiz.

    • Ahmed bey endişeye gerek yok, daha önceden libyaya gönderilen öso birlikleri bikaç güne kadar tunusa geçer; bırakın tunustan bize mülteci gelmesini, suriye sınırlarımızda görev yapan yedek öso birlikleri de yakında libya/tunus cephesine kaydırılabilir…

  13. Doğrusunu söylemek gerekirse Fehmi Beyin bahsettiği dış olaylara karşı ilgisizlik ne yazık ki bende de var ; bu ilgisizlik biraz da ülkelere göre değişiyor .
    Bu ilgisizliğin şahıslara göre de değişen türlü çeşitli nedenleri olabilir .Bana göre kendi ülkemizde o kadar çok sorun var ki herhalde bunlardan başımızı kaldırıp dışardakilere bakmaya hem vaktimiz ve hem de ilgimiz kafi gelmiyor .Ayrıca başta bu salgın hastalık ve buna bağlı olarak , insanların yığınla şahsi dertleri de var ; herkes bu dertleriyle uğraşmak , boğuşmak zorundadır .
    Aslında bana göre dış sorunlarla ilgilenmek , vatandaştan ziyade devletin ilgi alanına girmesi gerekir , pratikte vatandaş olarak bizim yapacağımız bir şey yok ki veya var mı !
    Öteyanda bu gibi dış sorunlarla veya başka bir deyişle uluslararası meselelerle diğer dünya devletleri de pek ilgilenmiyor ; BM ise nazar değmesin mostralık olmaktan başka bir işe yaramıyor ! Korona salgınında devletlerin birbirlerine karşı tutum ve davranışlarının çok acı örneklerine rastlamadık mi ! Dün işte o nedenle ‘Allahü Teala eline sopayı alıp bütün dünyanın kafasına kafasına indiriyor ‘ dedim ! Ama ne acıdır ki kimsenin de bunun farkında
    olduğunu zannetmiyorum ! Hayırlısı inşallah !
    Herkese selamlar , saygılar

    • Düzeltme:
      “H. Gayret
      27 Temmuz 2021 At 22:34
      Ali bey “…Allahü Teala eline sopayı alıp sellerle , korona vs. belalarıyla kafamıza kafamıza indirmektedir !” buyurmuş da; elhak öyledir!
      Korona aşısı tamam, şimdi sırada daha çok baraj yapmak lazım; bakalım o zaman sopa kalıyor mu???”

      “abdullah erkan
      28 Temmuz 2021 At 01:31
      H.Gayret, niye sadece Teala dediğini bilemedim, Teala sıfattır Müslümanlar tek başına söylemez Allahu Teala der, tepki mi çekmek istemedin, bilgisizlik mi, saygısızlık mı, kalbini bilemem ama ben Müslüman olarak rahatsız oldum, hatta site yöneticisine daha çok kızdım, birisi dinsiz de olabilir, kendince bir görüş yazabilir, ama inançlara saygısızsa yorumunu yayınlamazsın, Her kese laf yetiştirmişsin frenler patlamış ki Allah’ın cezalarıyla da başa çıkılacağını sanıyorsun, Allah’ın mikropları bitti mi yani, sadece koronanın yarasalarda kaç türü olduğundan haberin var mı, şimdilik insanlara bulaşmayan kaç virüs, kaç bakteri, kaç mantar, parazit türü olduğunu hiç merak ettin mi? Deprem olursa, sönmüş bildiğimiz bir yanardağ patlarsa, yağmur kesilirse, iri bir asteroid, bir kuyruklu yıldız, gelip de dünyaya çarparsa ne yapacaksın, hepsinden geç kendine, acizliğine bak Şu anda beyninde bir damar patlayıverse, bir pıhtı, beyninde, akciğerinde damarları tıkasa, bir tarafında bir kanser çıksa başka bin türlü musibet gelse AŞI DA OLDUĞUN HALDE %15 İNDE GENE HASTALIK OLUYOR ne yapacaksın, İnsanlara karşı da kibirlenme elbette ancak ALLAHU TEALA’YA KARŞI SAKIN SAKIN ASLA KİBİRLENME
      *”

  14. 1988 de tunusun başkenti tunusa gittim.namaz kılmak için mescit(camiyi bilmezler,mescit derler)ardım.şehrin merkezinde büyük ve alımlı bir kilise olmasına rağmen yine merkezde aralalarda bir cami buldum tabi sorarak.bakımsız,halı yerine hasır kullanılan bir cami.sonra caddelere daldım iş yerlerinin tabelaları büyükce fıransızca,çoğunda olmamak üzere küçükce arapca isimler.halk çok fakir.kaldığım otelde düğün vardı.merakla düğünün olduğu tarafa yöneldim.zenginlerin vur patlasın çal oynasın babından bir düğün.sonra otelin merdivenlerine oturdum,caddeye uzun uzun bakarak dedimki bu zalimler,bu batı uşaklarının yönetimlerine tahammül ediyorsak ya rab biz müslümanlar bu zulümlerin çok daha fazlasına layıkız.şimdi türkiyeyi eleştirenler bu ülkenin bu yönetimin kıymetini bilmiyorsa ya köle kafalılar yada islamda bi haber olanlardır.

    • bu yönetim dediğin; yolsuzlukda ihtisas yapmış, meclisi işlevselliştirmiş, khk ile gücü sadece bir kişiye bırakmış, adaleti temelinden sarsmış, yap işlet devretlerle ülkeyi soğana çevirmiş, kendisiyle aynı düşünmeyenleri hain ilan etmiş bir yönetimden bahsetmiyorsundur umarım…

      • Tevfik bey “kendisiyle aynı düşünmeyenleri hain ilan etmiş bir yönetim” derken; hangi düşüncedekiler hain ilan edilmiştir, birkaç tanesini örnek olsun diye yazabilir misiniz?
        Faşizm, komünizm, satanizm, budizm, fetişizm vs…

    • İslamın değerleri bellidir. Allah’a,kitabına ,peygamberlerine inanıp ve o inancın kurallarından olan “yalan söylemeyeceksin,harama el uzatmayacaksın,emanete hıyanet etmeyeceksin,kamu malına el uzatmayacak onu şahsi zenginlik kaynağı yapmayacaksın,adaletle hükmedeceksin,insanlara karşı yumuşak dilli,yumuşak tavırlı,mütevazi olacaksın,üslubuna dikkat edeceksin,dürüst olacaksın gibi” İslamın kurallarına uyarak,ahirette hesap vereceğinin bilinciyle ahirete inandığını uygulamalarına taşıyacaksın. Hasılı söz ve eylem birlikteliği müslümanın müslümanlığının göstergesidir,bunlarda görünen tenakuz ise müslümanlığı diline dolamış müslümanlıktan bihaber kimselerin gerçek göstergesidir.

      • Eylem hanım, hadi başörtüsü teferruattır diyelim; mümin kardeşinin mahremini dikizlemek ya da sınav soru cevaplarını çalıp kul hakkı yemek gibi eylemler caiz midir?
        Sen onun bunun müslümanlığını bilmem nesini bırak da; elinde bayrakla yollara düşmüş sivilleri, özelharekat polislerimizi f16larla bombalamak nedir???
        Tenakuzmuş…

  15. Ender bey, avrupada çok güzel saraylar, şatolar, malikaneler var diye ağzınızın suyu akıyordu, ballandıra ballandıra anlatıyordunuz; bozkırın ortasına bi tane de biz yaptırdık, habire sövüyorsunuz, ne iş???
    Efendim?
    Gelenden gidenden sana ne?
    Pandemi de herkes zoomdan görüşüyor:)

    • İtibar diyorum itibar. Hani nerede?

      Merkel, zoraki İstanbula kadar geldi. Oradan döndü. Hepsi öyle yapıyor.

      En fazla Trump damadını gönderdi saraya. O kadar işte. İki damat da gitti sonra. Pandemiden önce de öyleydi, şimdi de.

      Anlamak istemeseniz de gerçek bu. Hayaller Almanya, gerçekler Angola. Hayaller birinci sınıf demokrasi, gerçekler “özgürlüksüzlük”. Buna layikiz!

  16. YKS sonuçları açıklanmış.
    İktidarımız hem soru kitapçığında hem de sorularda kodlama hatası yaparak sıfır çekmiş.
    Tabii ki bilmediğinden değil.
    Tabii ki iç ve dış güçlerin oyunu.

    Tek bir kitap okuma.
    Bir tek bilen bir Allah’ın kulunu dinleme.
    Geriye doğruyu öğrenmek için bir tek yol kalıyor: “Vahiy”
    Başka yol var mı?

  17. Erken seçim olsa ne olur? Olmazsa ne olur? Dertler bitecekmi? C.Başkanı değişse bile dertler bitecekmi? Eskiye rağbet olsa(Güçlendirilmiş parlamenter sistem)bit pazarına(millet ittifakı) nur yağardı. 2023 seçimlerinde öğreneceğiz.

    • Ümitsiz olma!
      Bütün muhalefet liderleri adelet, hukuk, Şeffaflık diyor.
      Muhalefetten kim gelirse gelsin AKP hükümetinden 1000 kat daha iyi olacak,

      Ben esnaflık yapıyorum şimdiye kadar ertelenmiş zamlar üretici dayanamadığı için %100 yakın zamlar var.

      Fehmi beyin bahsettiği, Tunus gibi artık ekmek almak için zorlanacaksınız.
      Ekonomistler döviz kırılkanlığı artığı belirtiyorlar. Dövizler artınca herşey tekrar zamlanacak.
      Bugünler daha iyi günler.
      Her ay geçtiğinde Geçimin çok zorlaşacağını göreceksiniz.

      İşler bunun kadar zormu Kardeşim, Erdoğan Ekonominin E’Sinden anlamaz. Damatla beraber Ekonomiyi nereye getirdiğini görmüyorsunuz.

      Daha önce Ekonominin iyi olması Ecevetin ve Dervişin Ekonomi kurallarını Evrensel değerlere getirmesi oldu.
      İlk geldiklerinde bu Evrensel değerlere uydukların’dan Ekonomi canlıydı.

      Daha sonra bu evrensel kuralları çiğnediler Örnek mi Liyakat sahibi kişileri değil Ekonominin başına Damat getirmesi.

      Kardeşim, Erdoğan Amcan mı? Dayın mı? yoksa Akraban mı? Neden bu kişi Birde şu korkunu kır Yeni birini dene.
      Kişinin boyu, posu, hitabı düzgün bunlara bakma. Üniversite, liyakat kurallarına bak.

      • Osman bEY, iyi güzel diyorsun da; yeni dediğin yılların bakanı, başbakanı babacanla duvutoğlu mu?
        Yoksa mevcut devletbaşkanımızdan 7 yaş büyük olan kılıçdaroğlu mu?
        Efendim?
        Estek köstek…
        Memleket sana deneme tahtası mı?

        • Babacan zamanında doların değeri, kişi başına gelir belli. Otur karşılaştır bak bakalım kim daha iyi performans sergilemiş.

  18. Medya kuruluşları yabancı vakıflarca destekleniyormuş da, bunlar yabancı güçlerin ajanıymış da falan filan.

    Yahu orada koskoca muhalif Fox TV var. Sahibi de tam yabancı. Rupert Murdoch. Bütün muhalif liderler de gece gündüz bu kanala çıkıyorlar. Hadi yiyorsa kapatsanıza bu kanalı. Gücünüz bir medyascope’a mı yetiyor.

    Bu saçma tartışmaya girmeye gerek yok. Evet kardeşim dışardan destek alıyorum diye açık açık beyan etsin muhalifler.

    Siz Katar’dan ne karşılığında olduğu belli olmayan 500 milyon dolarlık uçak hediye alıyorsunuz, gizli gizli milletin memleketin malını mülkünü satıyorsunuz. Üstüne de söke söke Londra mahkemelerinden alacağız milletin ekmeğini diyorsunuz. Ve en milli yerli şey de sizsiniz öyle mi?

    Hadi oradan. Külahıma anlatın. Yerli de değilsiniz, milli de. Satıcısınız. Yakında sahibinizi de satarsınız. Bekleyip göreceğiz.

  19. Sarayı Angola devlet başkanı ziyaret etmiş. İyi güzel de, neden hiç bir Avrupa devlet başkanı ziyaret etmiyor diye merak etmiyor musunuz? Şanımız şerefimiz yürüsün diye milyar milyar dolarlara bu fakir halk saray yaptı. Bir tane de değil boy boy, yazlık kışlık. Ama nedense Afrika’nın Kafkasların diktatörlerinden başka kimse uğramıyor. Boşuna mı verdik bu kadar parayı eyyyy …

    Angola neresiymiş diye baktım. Freedom House özgürlük indeksine göre 195 ülke arasında Türkiye sondan 51, Angola da 49’uncu sırada “özgür olmayan” ülkeler kategorisindeyiz. Yani tam arayıp da dengimizi bulmuşuz.

    Türkiye’yi bu seviyelere düşürenler utansın diyeceğim ama utanma nerede.

    Aynı listede “özgür” ülkeler kategorisinde numunelik bir tane müslüman ülke var mı diye baktım. Tunus sondan özgür ülkeler listesine girmiş geçen sene. O da iki gün önceki darbeyle tepetaklak gitti 🙁

    Özgürlük müslümanlara göre bir şey değil galiba!

    • Ender arkadaş “Özgürlük müslümanlara göre bir şey değil galiba!” demişsiniz de;
      eğer özgürlükten kastınız “cinsiyet seçme özgürlüğü” filan gibi bişeyse kusura bakmayın, ona vatikan da karşı:))))

      • Ben tam özgürlükten yanayım. Sizin de Vatikan’ı takip etme özgürlüğünüze karışılmasın elbette.

    • Özü gür olmayan insanın hakikatle teması mümkün değildir. Özgürlük kelimesi bize “ÖZ”ün “GÜR”lüğünden söz ediyor.Halis olana, cevhere öz deriz. Kafirler “öz” kelimesinden yalnızca bir şeyi “nefs” kelimesinin anlamını seçiyorlar, yani kafire göre özgürlük nefsin istediğini ona vermekle gerçekleşiyor./ İsmet ÖZEL

      • Bu kadar uzun laf çevirmeye gerek yok bence. Özümüzün gürlüğünden, hakikatten, nefisten falan bahsetmiyoruz. Bireyler olarak iradenizle hareket edebiliyor musunuz, yoksa bir yerlere iradenizi teslim mi ettiniz? Zorla veya isteyerek. Ondan bahsediyoruz.

        Batılılar bu anlamda “özgürler”. Müslümanlar da “özgür değiller”. Bu yüzden dünyanın en zengin kaynaklarına sahipler belki, ama sefilleri oynuyorlar. Özgür olmadıkları için de gelişmeye müsait değiller kanımca.

        İngilizcesi “freedom” yada “to be free”. Yani “serbest” olmak. Gürlemeye gerek yok. Laf salatasına hiç gerek yok 🙂

        • Ender arkadaş “Batılılar bu anlamda “özgürler”. Müslümanlar da “özgür değiller”. buyurmuş; elhak öyledir!
          Japonlar için bişey dememişsiniz?
          Doğu mu batı mı ne oluyordu bu şintoistler?
          Onlar da özgürdürler heralde, değil mi ender bey?

Yoruma kapalı.