Bahçeli Cumhurbaşkanı ile görüştü, ardından Cumhurbaşkanı TBMM başkanıyla.. Ne oluyor dersiniz?

17
Reklam

AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, dün, iktidarın küçük ortağı olarak bilinen MHP’nin lideri Devlet Bahçeli ile görüştüğünü işittiğimde, ne yalan söyleyeyim, aklımdan yalnızca iki liderin ‘kandil tebriği’ amaçlı buluştuğu düşüncesi geçmişti.

Öyle ya, iki lider arasında yerel seçim adayları konusunda var olan pürüzler giderilmiş, görüşülecek başka dikenli konu kalmamış gibiydi.

Ancak, yine dün, Erdoğan-Bahçeli görüşmesinden kısa süre sonra, TBMM başkanı Numan Kurtulmuş’un da Külliye’ye çıktığını işittiğimde, artık aynı safiyane düşünceyi zihnimden atma zamanımın geldiğini hissettim.

İki genel başkan, besbelli, güncel bir konuyu baş başa görüşme ihtiyacı duymuş, o görüşmeden çıkan sonucu tebliğ etmek için de, programda bulunmadığı halde, TBMM başkanı huzura çağrılmıştı.

Ne olabilir o güncel konu?

Sahi ne olabilir?

Bir yılan hikayesine dönen, Hatay’ın cezaevinde tutulduğu için aylardan beri TBMM’deki görevine başlayamayan milletvekili Can Atalay’ın hukuki labirente dönüşen durumu olabilir mi?

Hatay halkının oylarıyla milletvekili seçilen Can Atalay, bilindiği üzere, cezaevinde. Daha önce de onun durumunda bulunan iki kişi, milletvekili seçilince Anayasa Mahkemesi (AYM) kararıyla cezaevinden çıkartılarak, yasama faaliyetinin aksamaması böylece sağlanmıştı.

Reklam

Can Atalay cezaevinde ama TBMM’den seçildiğine dair mazbatası var. Maaşı aylardır banka hesabına yatıyor ve kendisinin seçtiği üç danışman da TBMM’de ona ayrılan odada çalışmalarını sürdürüyor.

Yalnızca milletvekili, görevinden oluyor.

“Oluversin” diyenlere hatırlatmak isterim: TBMM’de, gündem olan konuların, yasalar, ikili ve çoklu antlaşmalar ve uluslararası sözleşmelerin  oylanması gerekiyor. Evet, iktidarın Meclis’te çoğunluğu var ama her oylamada her milletvekili bulunmayabiliyor ve bazı konular bazen tek oy farkıyla geçebildiği gibi reddedilebiliyor da.

Yani?

Tek bir oyun bile önem taşıdığı bir mekan TBMM ve orada bir milletvekilinin tutuklu olduğu için bulunamaması, Meclis faaliyetlerini sakatlayıcı bir etkiye sahip.

Neden bu duruma gelindiği belli: Anayasaya göre kararları bütün kurumları ve bireyleri bağlayıcı olan (m. 153) ve mahkemeler arasında bir ihtilaf çıktığında onun kararının geçerli olacağı yine anayasaya göre (m. 158) kayda bağlanmış bulunan AYM ile yerel mahkeme ve Yargıtay arasında ihtilaf var.

AYM’nin verdiği “Serbest bırakılsın” kararını davayı görmüş olan alt mahkeme uygulamıyor ve Yargıtay’a gönderiyor, Yargıtay da AYM kararlarının uygulanmaması ve serbest bırakma kararını veren yargıçların cezalandırılması gerektiğine dair görüş açıklıyor.

Hem de bir değil birkaç defa.

Reklam

Üyelerin cezalandırılması için suç duyurusunda da bulundu Yargıtay dairesi…

[Cumhurbaşkanı, TBMM başkanı ve bakanlar ile birlikte yüksek mahkemelerin yargıçları ile HSK üyelerini de yargılama yetkisi, anayasaya göre (m. 146) AYM’ye aittir. Suç duyurusu ciddiye alınacak olursa, 15 üyeli mahkemenin ilk Can Atalay kararına imza atmış dokuz üyesini hangi mahkeme yargılayacak? AYM doğal olarak. İyi de, AYM en az 10 üye ile toplanabiliyor.]  

Yargıtay ve yerel mahkeme, anayasayı ihlal suçu işlemeyi göze alarak, AYM’yi dinlemiyor, bunu anladık. Peki ya, üyeleri tek tek ‘anayasaya bağlılık’ yemini ederek göreve başlamış olan TBMM neden duruma müdahil olmuyor?

Daha önce benzer durumdaki iki milletvekili için müdahalede bulunulduğu halde?

MHP lideri Devlet Bahçeli bu konuda taraf; AYM’ye şiddetle karşı ve kararlarının dinlenmemesi konusunda Yargıtay ve yerel mahkemeyle aynı safta. Daha da ilerisi, AYM’nin kapatılması gerektiğine de inanıyor Devlet Bahçeli.

Acaba dünkü görüşmede, eğer bu konu gündeme geldiyse, Cumhur İttifakı içerisinde ortaklık ilişkisi bulunan AK Parti’nin genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bu kesin inancı istikametinde tavır alması konusunu açmış olabilir mi Bahçeli?

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, ondan gelen telkini TBMM başkanı Numan Kurtulmuş’a tebliğ etmiş midir?

Ihhh, sanmam. Daha doğrusu inanmak istemiyorum.

Bir an için öyle oldu diyelim, görevi içinden çıktığı parti grubunu değil bütün Meclis’i temsil etmek olan TBMM başkanı Kurtulmuş ne yapar?

Yoksa, Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de göreve başlarken ettiği ‘anayasaya bağlılık’ yeminini hatırlayıp MHP liderine gereken cevabı vermiş, o vermese bile TBMM başkanı kendisine iletilen görüşe bir karşı duruş sergilemiş midir?

Zincirleme sorumluluk ağı içerisinde yer alanlardan, aksine davranışın anayasa karşısında kendisini ne duruma düşüreceğini hesap eden biri veya birileri, umarım çıkar. Süreci bu umutla takip ediyorum.

Umutla yaşamaya devam ediyorum, ama…

ΩΩΩΩ

Reklam

17 YORUMLAR

  1. 😂😂😂bugünki yorumumdada hiçbir konu ile ilgim veya merakım olmadığı halde muhalif yorumcular gibi illada gereksiz de olsa mantıksızda olsa birşeyler yazmam eleştirmem gerekiyor ya….chp nin iktidar ne yaparsa yapsın doğru yanlıs ..eleştirme kültürü gibi 😂😂
    h jhgfmjhttr..nhgdsehjn..jgdrhjn…guluk…..😂😂😂😂

  2. Yemin etmeyen milletvekili maaş alamaz, milletvekili özlük haklarını alamaz, kullanamaz. Bunu bildiğiniz halde niye dezenformasyon yapıyorsunuz?

  3. Siyasetçi ayrımı yapmıyorum ben. Bir vekil yada parti hakkında,
    -onlar dağın, bebek katillerinin ülkedeki temsilcisi! yani suç ortağı!! deseler..
    -Öbürleri için, onlar batının maşası, işbirlikçisi, hatta taşeronu! deseler..
    -Bir diğeri için, bunlar Maraş Çorum Sivas hatta 12 Eylül öncesi öğrencilerin katilleri demekle kalmayıp,
    bir üniversite hocasının canlı kanlı güncel katillerinin koruyucu melekleri de deseler..
    BEN SİZE İNANMIYORUM! demem.
    -Hatay vekili adam öldürmemiş olaylara karışıp suç işlememişse eğer!..
    Her ne kadar “türkiye halkları!!” (Kimlerse hala bulamadım😡) arkasında!..
    599 vekil nerede??? (Onu da bilemiyoru🤔) olduğu halde adam işyerine giremiyorsa!!!
    Ben bir seçmen olarak
    NO’luyor ORADA????????????
    diye sorarım🤔.

    • 😂😂
      599 vekil nerde diye….demekki mesele vekil hakkı…seçilen bir vekilin hakkı ..temsil hakkı değil…mesele ağaç değilmiş yani 😂gerçekten bir hak hukuk ihlali şu bu gibi romantik bir durum olsa niye 599 vekil hep birden arasında değiller…demekki mesele ağaç değil …
      😂😂😂Siyasetçi ayrımı yapmıyorum ben.
      diyerek bizi bari kekleme….yazdığın herşey muhalif yandaş fikirler.

      • Kişinin vekil olması gerekirmi sıradan bir vatandaş ta olsa, bir sınavı kazanmış ise yada
        Avukat doktor lokantacı da olsa..
        Hakkını savunmayacakmısın???
        Adamı kim bilir kaç oy ile seçmiş kaç kişi Hatay seçmeni!
        Meclise seçilmeden (ysk onay vermişse!!!) girmeden önce hukuk bişey yapmış olsa…
        Tutuklasa… hüküm verse…
        Var mı? (Olsa zaten seçime giremez!)
        Yani meclise girecek!
        Hukuk tebligatını yapacak!
        Meclis hukuku neyse o süreç işler yada vekillik süresi sonu beklenir!
        Not: normalde, halkların kardeşliği!!!
        Türkiye halkları..
        Federasyon tartışılmalı!…
        gibi kaflar edenler için kılımı kıpırdatmam!! Lakin,
        “Faizin azı, haramın birazı!…” yandaşlığın lağım çukuruna düşmüş hali;
        BİZDEYOK! OLMAZ!

  4. HİÇ KİMSE ANAYASAYI ASKIYA ALMA YOK SAYMA YADA KÖKTEN KALDIRMA GİBİ BİR YANLIŞA DÜŞMEZ DİYE UMUT EDİYORUM
    anası olmayanın babası çok olur bu gün kendi çıkarları yada ihtirasları için temel taşlar ile uğraşmak yada kökünden sökmek düşüncesinde olanlar yarını iyi düşünmeli iyi hesap etmeli
    akepe çok konuda bir gün sonra yaptığına pişman oldu kenmdisi olmasa bile sonuç pişman etti
    çözüm süreci
    ergenekon davası feto ortaklığı

  5. Özer İyibaş 12 Ocak 2024 De 00:50

    sayın iyibaşın cevap yazması “cerbeze” bahanesi ile zorlaşıyor-muş. bir cevap yazmıyorsunuz ki zaten pes demek dışında, hangi zorluk???
    sayın iyibaş bir yorumuma önce bütçe linki paylaşıyor, sonra aynı bütçe için okunmuyor, karmaşık diyor. sonra yine bir yorumuma pes paylaşımı yapıyor sonra ehil değilim, anlamam, bak bir link var onu paylaşayım diyor. yorumumda neden bahsettiğimi anlamamış, olabilir diyorum açıklıyorum
    bu defa yok burada cerbeze var diyor.
    ehil olmadığınız konuda bırakalım zaten cevap vermeyi neden bahsedildiğinin bile ayırdında değilsiniz, “tesettür emrinin sulandırılması” gibi ne alaka bir sonuç,
    benim ne söylediğim değil,
    sizin ne anladığınızdır.
    bu nedenle mübarek gecede bırakın rıza almayı, kul hakkına girmiş oluyorsunuz.

    “siyaseten neyin nasıl değerlendirildiğini sandık sonuçları ortaya koyuyor” demek,
    oysa sandık sonuçları da bütçeler gibi,
    bazen karmaşık ya da karmaşıklaştırılmış olabiliyor.
    israilde natanyahu,
    suriyede esed,
    mısırda sisi
    büyük başarıyla çıkıyorlar sandıktan mesela.

    • Zorlaşma değil, anlamsızlaşma!

      Karmaşık olan bütçenin devasa büyüklüğü değil gelir-gider tablosu!

      “başörtüsü dini bir emir olarak Kur’an da yok ama başın örtülmesi neredeyse bütün tek tanrılı dinlerde cinsiyet ayrımı gözetmeksizin emir olarak değil ama etik olarak olagelmiş.”

      “son olarak Kur’anda başörtüsünün emir olarak bulunmadığını söyledim, varsa buyrun paylaşın.”

      “ehil olmadığınız konuda bırakalım zaten cevap vermeyi neden bahsedildiğinin bile ayırdında değilsiniz, “tesettür emrinin sulandırılması” gibi ne alaka bir sonuç,
      benim ne söylediğim değil,
      sizin ne anladığınızdır.
      bu nedenle mübarek gecede bırakın rıza almayı, kul hakkına girmiş oluyorsunuz.”

      • istanbul gibi bir metropolün halka açık bütçesinin büyüklüğü değil, gelir gider tablosu
        “karmaşık” demek.
        bir site bütçesi gibi olmayabilir tabii.
        bazen anlamak için bilgi sahibi olmak gerekir.
        aksi halde karmaşık diyerek kolaya kaçarız.

        Kur’an bilgisi de böyle.
        söyleneni anlamak için-hem Kur’anın ne söylediğini anlamak için, hem de onun hakkında söyleneni anlamak için- bilgiye ihtiyacımız vardır, bilgi yoksa anlamadığınız için
        “anlamsızlaşma” kaçınılmaz olur.

        Kur’an da başını ört diye bir emir yoktur.
        içinde başını ört geçen bir ayet yoktur.
        göğsünü kapat diye bir emir ise vardır.
        gögsün kapatılması için verilen emirde “hımar” kelimesi geçer. bu kelime üzerinde ilahiyatçıların tartışması olup bu kelimenin başörtüsü olabileceği ya da şal benzeri bir örtü olabileceği üzerinde bir görüş birliği de yoktur. bir ilahiyatçı ya da sitenin biri başörtüsü anlamında kullanılıyor der, bir ilahiyatçı ya da sitenin biri sadece bir örtü anlamına geliyor der. gerçekte ikisi de doğru olabilir, meseleye etimolojik açıdan değil, bilgelik açısından bakmak gerekir, kelimelerin kullanım alanları zaman içinde değişikliğe uğrar ama bilgelik değişmez çünkü hakikat değişmez
        ben de arapça bilen ve Kur’anı okurken anlayan biri olarak,
        emir olarak geçmese bile etik olarak
        başın örtülmesinin sadece değil müslümanlıkta bütün dinlerde yerinin olduğunu söyledim yorumumda.
        yobaz zihniyetler bu yorumu tesettür emrini sulandırmak olarak niteleyebilirler,
        bu niteleme yorumu değil, anlayışı bağlar.

        elbette ayet ve kelime ile ilgili açıklamaları bilmemekte ve anlamamakta ısrar edenler için değil,
        yorumumdan bir bölüm alıntılandığından
        daha önce tamamını okumamış olan olabilir yanlış ya da eksik anlaşılmasın diye yapıyorum.

        • Bilmeyen, anlamayan, yobaz zihniyetli ithamlarınıza karşılık vermemeyi tercih ediyorum. Çok bildiğini, çok anladığını zannedip aldanmaktan ve aldatmaktan Allahu Teâlâ’ya sığınırım.

          Bir tane de din işleri yüksek kurulu linki:

          https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/Karar/2471/tesettur-ile-ilgili-karar#:~:text=%C3%96RT%C3%9CNMEN%C4%B0N%20GAYES%C4%B0&text=Ahz%C3%A2b%20S%C3%BBresi'nin%2059.%20%C3%A2yetinde,daha%20iyi%20sa%C4%9Flar.%22%20buyrulmaktad%C4%B1r.

          • itham eden, itham edilir.
            ne ekersen onu biçersin.
            cehaletten Allaha sığının o zaman daha güvende olursunuz.

            ilmin sadakası paylaşmaktır;
            belki öğrenmek isteyen olabilir, ben bana gelen yorumları bir vesile olarak değerlendiriyorum yoksa anlamak istemeyene zorla anlatmak gibi bir derdim yok tabi,
            niye olsun?

            linkteki meal;
            alıntılayalım
            “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini (bakmaları haram olan şeylerden) çevirsinler,
            edep yerlerini korusunlar -kendiliğinden görünen müstesna- zînetlerini açmasınlar,
            (başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar)
            diye çevrilmiş.

            hımar kelimesinin başörtüsü olduğu iddiasını güçlendirmek ve baştan aşağı sarkıtılan bir şey olduğu izlenimi vermek için “salmak” fiili kullanılmış ama bu çeviri doğru değil,

            ayetin arapçası şöyledir;
            وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَىٰ جُيُوبِهِنَّ
            bakınız burada fiil yudnine olarak değil, yadribne olarak geçiyor, arapçada anlamak için köke bakılır.
            yaDriBne-DRB, darebe (darb-darp etmek) fiilinden türemiş bir kelime kullanılmış; vurmak, örtmek, kapamak anlamlarına gelir. böyle yukardan inmiş bir örtünün (salınması) gibi bir anlamı yoktur.

            yorumumda dediğim gibi
            gögsün kapatılması için verilen emirde “hımar” kelimesi geçer. bu kelime üzerinde ilahiyatçıların tartışması olup bu kelimenin başörtüsü olabileceği ya da şal benzeri bir örtü olabileceği üzerinde bir görüş birliği de yoktur. bir ilahiyatçı ya da sitenin biri başörtüsü anlamında kullanılıyor der, bir ilahiyatçı ya da sitenin biri sadece bir örtü anlamına geliyor der. gerçekte ikisi de doğru olabilir.

            bir kesim allame kadınların yüzünü de örtmesi lazım gelir derken bir kesim yüz örtülmez fetvası veriyor.
            peçe var mı yok mu şimdi?
            peki ya burka?

            bugün Hz Muhammedin getirdiği din ve müslümanlık öğretisiyle yaşanan din ve müslümanlık aynı değildir, müslüman coğrafyanın haline bakınca ne görüyoruz? kadınlarımızın okula gitmesini engellediği iddiasıyla chp yi eleştirenler kadınların bırakalım eğitim hakkını parka gitmesine izin vermeyen taliban zihniyetiyle aynı görüşte olduklarını söyleyebiliyor. talibanistanın hali de ortada işte. coğrafyanın yaşadığı yoksulluk, gerilik, gelişememişlik, karanlık cehalet kader değil.
            ne ekersen onu biçersin yasası.
            başörtüsü mü-örtü mü üzerinde tartışıldığı kadar ahlak, etik, adalet, dürüstlük, iyilik, doğruluk, adil paylaşım, cömertlik gibi kavramlar tartışılsaydı
            bambaşka bir ülkede/coğrafya da yaşıyor olurduk.

  6. Valla bizim şiddetle bir Karakuşi Kadıya ihtiyacımız var , bu işi ancak o çözebilir!

  7. dünya sosyolojik ve teknolojik anlamda büyük bir değişimin ve dönüşümün eşiğinde. buna genellikle büyük savaşlar eşlik etmiş ve bilim.
    2030 yılına kurulmuş kronometreler çalışıyor. internetin bizi dönüştürdüğünden belki yüzlerce kat güçlü olacak bir yapay zeka devrimine hazırlanıyoruz bir yandan. geçenlerde science channel da morgan freeman yapay zeka ne kadar yapay sorusuyla ilgileniyordu, zeki bir yaşam formu bizim fizik ve sayılar dediğimiz alanda alegoritmik bir varoluş ile bizimle ilişki kuruyor olabilir mi mealinde sorular soruyordu konuğuna.
    daha basit gerçekliğimizde ise çok kanlı ve acımasız coğrafyamızda karanlık bir cehaletin yanı sıra korkunç bir savaş
    üstelik devrilen taşlarla bizim de üzerimize gelen bir kabus var.
    bizim gündemimizde ise skandallardan biri yoksa
    anayasa mahkemesinin hali N’olacak,
    kaderi nasıl şekillenecek soruları/sorunları var.
    papatya falı bakalım diyorum,
    kapatılacak, kapatılmayacak, kapatılacak, kapatılm….

  8. EN YANLIŞ
    En yanlış olanı yapmak zorundalar.
    En yanlışa mecburlar.
    Mecburiyet bir teknik terimdir. Hukukî bir terimdir.
    Mecburiyet hukuken yapılmak zorunda olandır.
    Teknik olarak da ifade etsek, yine bir şey değişmez.
    Tâbi oldukları keyfî hukuk sisteminin bir mecburiyeti.
    Her aşamada;
    –Düşünce;
    –Karar;
    –Uygulama aşamasında;
    Her konuda, en yanlış”yapmak artık bir tercih değil, bir zorunluluk.

    • Başta CHP’de olmak üzere muhalefetin de kaybetmek zorunda! Başka şansları yok! 1 Nisan’da görüşürüz!

    • Hayret yaa! En yanlış olanı yapmak zorundalar en yanlışa mecburlar diyorsun. Nasılda kesin konuşuyorsun yavv, sen müneccinmisin bi söylesene.

Yoruma kapalı.