Çok okuyan mı, çok gezen mi? Yola düşerek öğrenmeye çalıştık

6
Teşvikiye: En huzurlu ve derin uykularım...
Reklam

Biraz yaşlıca birilerini gördüğümde “Emekliler gün boyu ne yaparlar?” sorusu zihnimden geçer, sonra konuyu unuturdum. Bayramın son iki günü aile fertleriyle fazla uzak olmayan güzel tatil mekânlarına uzanınca, soruma cevabı buldum.

Meraklı emekliler bütün gün hareketliler; en büyük beklentileri de, başka bir emekli ile karşı karşıya gelipp sohbet etmek… Beklemesi istediği sonucu verince, yan yana geldiği diğer emekli ile sohbeti koyulaştırmaya başlıyor…

Genelleme yaptım, ama bu benim iki günlük deneyimimin sonucu.

Ne zaman bir yerde yalnız başıma otursam, kısa süre sonra yanımda bir ‘emekli vatandaş’ bitti ve bulunduğumuz çevreyi eksen alan bir sohbeti benimle koyulaştırdı.

İyi de oldu.

Bizim ailenin bayramları

Artık geniş ailenin reisi durumuna ben geldiğim için, bayramlar benim çevremde buluşmalar zamanına dönüşüyor.

Eskiden babamdı ‘aile reisi’ ve biz üç kardeş, ailelerimizin fertleriyle birlikte, babamın bulunduğu yere giderdik.

Genellikle Urla’ya (İzmir).

Babamı kaybedeli beri, bazen yine İzmir’de buluşsak bile, senaryo değişiyor…

Ülke sınırları içerisinde bulunan çocuklar, eşleri ve onların çocukları ile, bu defa İstanbul’da, bizim evde buluştuk. Bayramın ikinci günü…

Oğlum ve gelinim ile kızım ve damadım ilk günü, yaşadıkları Ankara’da, kurban kesimi ve dağıtımı ile yakın akraba ziyaretlerine ayırmışlardı; bu sebeple ikinci günden başlayarak birlikte olduk.

Çınarcık'ta sahil evleri... Bir mimarlık denemesi...
Çınarcık’ta sahil evleri… Bir mimarlık denemesi…

Yalova/Çınarcık/Teşvikiye hattı

İnsanları biraraya getirmek o kadar zor değil, ancak birlikte olunduğunda onları mutlu etmek bir sanat…

Herkesin zevkleri yıllar içerisinde farklı oluşuyor; ortak bir program yapmak ve ona sadık kalmak zorlaşıyor…

İlk gün eşim idareyi eline aldı; “Yalova/Çınarcık/Teşvikiye’ye gideceğiz” diyerek…

Çınarcık, daha doğrusu hemen bitişiğinde bulunan Teşvikiye köyü, bizim çocukların ilk tanıdıkları tatil yöresidir.

Aslında biz oraya dadandığımızda ‘tatil yöresi’ denilecek bir tarafı yoktu her şeyiyle muhteşem Teşvikiye’nin; ancak zaman içerisinde köy baştan ayağa değişti.

Sahili var… Yazın en sıcak günlerinde deniz keyfi yaşamak için indiğimizde, neredeyse tek aile olarak oturduğumuz bir sahil…

Ondan da önemlisi, yemyeşil bir köy Teşvikiye; kente sadece 1 saat uzaklıkta bir orman köyü…

Çok başlarda, Çınarcık’ta bir esnafın dükkânında otururken, yaşlı birine, Teşvikiye köyünde kaldığımızı söylediğimde bana bakıp gülmüştü.

Bayağı anlamlı bir gülüşle…

Gülüşün sebebini şöyle anlatmıştı: Orman Fakültesi’nden emekli olmaya hazırlanan bir profesör, yazlarını geçirmek üzere bir yer arıyormuş ve yolu Çınarcık’a düşmüş… “Ben size rehberlik edeyim” demiş bizim sohbet arkadaşı ve etrafı gezdirmiş…

Teşvikiye: İstanbul'dan deniz otobüsüyle sadece 1 saat uzakta
Teşvikiye: İstanbul’dan deniz otobüsüyle sadece 1 saat uzakta

Sıra Teşvikiye’ye gelince, yemyeşil ağaçlarla bezeli köye uzaktan bakıp, “Aman burası olmasın” deyivermiş adam…

Sebebini de şöyle açıklamış orman profesörü: “Ağaçlar o kadar yoğun oksijen üretiyor ki, bu köyün insanları süper-akıllı olur, bu yaştan sonra onlarla başedemem…”

Akıl konusunu bilemem, ama oksijen tespiti doğru: Hayatımda en doya doya uyuduğum ve kendimi olağanüstü dinç hissederek uyandığım gecelerimi o köyde geçirdim…

Gündüz sahilinde vakit geçirmek, geceleri derin uyku…

Tatilde bir insan başka ne isteyebilir ki?

Bizim köy artık belediye… Denizin bulunduğu yer de artık ‘sahil’ diye anılmıyor; bütün sahil ayrı işletmecilerin hizmetler sunduğu birer plaja dönüşmüş durumda… Daha önce Çınarcık’ta oturanların bile 5 dakika yürümeyi göze almadığı denizi ve kumsalı, İstanbul’dan sırf yüzmek ve sosyalleşmek için oraya koşan genç-yaşlı insanlarla dolu…

Yeni belediye başkanı köye doğalgaz da getirtmiş… Su tesisatı yenileniyormuş…

Daha önce kanalizasyon da gelmişti.

Araplar gelirdi, Haziran son olmuş

Emekli-emekliye sohbetinde o kalabalığın birkaç günlük olduğunu öğrendim. Bayram öncesinde ilgi hayli seyrekmiş…

“Peki Araplar?”

Bizim köye değilse bile Yalova’nın farklı yerlerine Arap turist akını yaşanırdı evvelce; soruma aldığım cevap beni çok şaşırttı: “7 Haziran seçimine kadar etraf Arap konuktan geçilmiyordu; ama ne olduysa Haziran’dan bu yana Araplar ayaklarını Yalova’dan kestiler…”

İlginç.

Bayramın 3. günü eski göz ağrımız Yalova/Çınarcık/Teşvikiye hattında geçti. Eve mutlu dönüldü.

Ağva: Sizleri de bekliyor
Ağva: Sizleri de bekliyor

Bu defa hedefimiz: Şile/Ağva hattı

Ertesi gün, bayramın 4. günü, program teklifi benden geldi: Aramızdan 2 kişi, takip eden üç günü, Ağva’da bir otelde geçirmek niyetindeydiler; biz de önce Şile’ye sonra da Ağva’ya gidebilirdik…

Herkes teklifi kabul etti.

İstanbul’un giriş ve çıkış noktalarının bütünü geniş yollar ağına sahip. İstediğiniz yöne doğru seyahat edin, en uzun yolun bile zahmetsiz ve kısa süreceğini göreceksiniz.

Şile öyle talihli bir yer.

Ağva ise öyle değil; ancak Ağva’nın son zamanlarda deniz-sever insanlardan fazlaca rağbet gördüğü fark edilince, İstanbul Büyükşehir Belediyesi kollarını oraya da uzatmış…

Karayolları da sahilden ulaşılan yolunu otoyola dönüştürme işini üstlenmiş…

Gelecek yıla yetişmese bile bir sonraki yıl Ağva da kolay erişilen bir tatil beldesi olacak…

Olacak, ama kendisini “Ben buranın yerlisiyim” diye tanıtan emekli, bu gelişmeden hiç mutlu görünmedi gözüme…

Biraz önce fırına uğramış, son ekmeğin de satıldığını öğrenmiş… Marketlerde raflar boşmuş…

Konukların bayramda sebep oldukları yoğunluk yüzünden…

“Rağbet görmeye başladığından beri, dağlar, taşlık araziler bile arsa biriktiren birileri tarafından satın alınıyor. Yeni yeni insanlar, onlar geliyor diye inşa edilen oteller, kalıcıya dönüşenlerinin yaptırdığı villalar…”

Daha fazla söyletmedim. Kendilerinden önce turizm yoluyla kalkınmış beldeleri hatırlattım.

Sustu benimle bankta yanyana oturan emekli arkadaş, gözlerini ileriye dikerek…

Ağva bu yoğun ilgiye habersiz yakalanmış…

Önce hizmet gider, sonra oraya konuk gelir; burada tersi olmuş: Konuk baskınına uğradıktan sonra Ağva’ya bir şeyler yapılmaya başlanmış…

Hayli geç olarak…

Yakın-uzak yabancıları “Buraya neden geldik?” kuşkusu içerisinde gördüm.

Şile öyle değil.

Oranın da Ağva gibi otopark sorunu var, ancak erişimi otoyollardan… Yerlileri de ilginin kendi yararlarına olduğunun bilincinde.

Şile sokakları
Şile sokakları

Eskiden sadece ‘Şile bezi’ diye bilinen pamuklu ürünleri satılırdı sokaklarında, şimdi çeşitleri artırmışlar…

Keyifle gittik, daha keyifli döndük…

İstanbul’un herkesin keşfetmesi beklenen pek çok yeri var.

Tatil bitmedi, İstanbul’da oturanlarınız birini seçip yolunu günübirliğine de olsa o yöreye düşürebilir.

ΩΩΩΩ

Reklam

6 YORUMLAR

    • Sayın üstadım, böyle turizm yazıları yazın ara sıra. Hem yazı mutfağınız zenginleşiyor hem de benim gibi yeni okurlar ekleniyor tirajınıza. Bir de “TAHA KIVAÇ” yazıları bekliyoruz sizden. Onlar sizin FİHİ MA FİH”iniz çünkü. (*)Müstearınız, yazarlığınızın tescil belgesi gibi. Orada nasıl yazarsanız siz osunuz. SELAMLAR VE İYİ BAYRAMLAR… İlglisine not:* Mevlana’nın eseri/ “içindekinin içinde” demek

  1. Araplar Karadeniz’e yöneldi, Fehmi bey.
    İstanbula gelen arap turistler tatillerinin bir kısmını Yalova’da geçirirlerdi, şimdi Karadeniz yaylalarını tercih ediyorlar. Bayram öncesi İstanbuldan Trabzona gitmek için bindiğimiz uçağın yaklaşık yüzde sekseni arap turistlerden oluşuyordu. Kendim de arapça anlaşabildiğim için sohbet etme imkanı oldu, doğa güzelliği en önemli tercih sebebi.

  2. Bence emeklilerin gezdiği konusunda yanılıyorsunuz sizin gördükleriniz orada yaşayan ve yerleşmiş olan emekliler. Yoksa aldıkları maaşlara gezmeyi bırakın ancak yaşayabiliyorlar. İnanmıyorsanız sorabilirsiniz. Saygılar

  3. Fehmi Bey;
    İkinci paragrafın ilk satırında gelipp tashihi ilişti gözüme. Sizin yazınızda tashihe alışık değilim, gönüllü müsahhihlik yapayım dedim.
    Saygılarımla,
    Arif Gündoğdu

  4. Tatil denince aklıma güneşin bir gün tatile çıkması aklıma geldi. Acaba ne olur. Veya dünya tatile çıksa kendi etrafındaki dönüşünü terk etse veya güneşin etrafındaki dönüşünü terk etse ne olur. Gece devam etse kim gündüzü getirebilir gündüz devam etse kim geceyi getirebilir. Kayyum olan Allah her an faaliyette biz aciz kullar tatil yapmazsak çok çabuk çökeriz. selamlar

Yoruma kapalı.