Ekonomi artık günlük gıdamız gibi. Öğrenim hayatında bir saat bile ‘ekonomi 101’ dersine girmemiş olanlar, günümüzün şartlarında, ders verir gibi ekonomi konuşuyorlar. Kulak veriyorum, söyledikleri pek de mantıksızmış gibi gelmiyor.
Benim biraz ekonomi bilgim var; en azından ‘ekonomiye giriş’ düzeyinde bilgim var. Konu açıldığında mahçup olmayacak kadar görüş açıklamakta zorlanmam. Üstelik zorlandığımda başvuracağım bilgisine güvendiğim dostlarım ve kitaplarım var.
Şimdi itiraf zamanı: Kur korumalı mevduat (KKM) uygulaması çıktığında okuduklarım ve işittiklerim bu yeni mevduat türünü anlamama yetmedi. Uzunca bir süre KKM’yi sadece kurla irtibatlı özelliğiyle tanımladım zihnimde.
Uygulamanın gerçek yüzünü öğrenmem için, kredi kartıyla ilgili bir konuda yardım talep etmek amacıyla bankaya uğramam gerekti
O da doğrudan bankadaki muhatabım görevliden aldığım bilgiyle olmadı.
Görüştüğüm banka görevlisi, bir ara yerini terk ettiğinde, işgal ettiği küçük bölmede yalnız başıma kaldım. İster istemez yan bölmedeki bir başka görevlinin müşteriyle konuşmasına kulak vermeden edemedim.
Yaşlı müşteri bankacıya KKM’ye çevrilmiş hesabıyla ilgili bir soru soruyor, kadının verdiği açık seçik cevaba rağmen, tam anlayamamış olmalı ki, aynı soruyu tekrarlayıp duruyordu. Görevli de hep aynı cevabı veriyordu.
KKM’nin gerçekte ne olduğunu o sayede öğrendim.
Bankada yabancı para olarak mevduatı olan müşteriler, KKM’yi tercih edince, hesaplarındaki yabancı para TL’ye çevriliyor ve o sayede bankanın TL’ye verdiği faizi aldıkları gibi, dönem sonunda yabancı paranın -mesela doların- kur değerindeki artışı kadar bir miktarı da getiri olarak elde ediyorlar. Dönem sonunda -her üç ayda bir- geçici olarak TL’de duran paraları eski miktarda yabancı para olarak hesaplarına yatırılıyor.
Yani?
Ne kadar dolarınız veya euronuz var idiyse yatırdığınız para üç ay sonra yine o kadar dolar veya euro olarak size döndüğü gibi, o arada hem TL faizinden hem de kurdaki artıştan yararlanıyorsunuz.
Tabii üç ayda bir aynı işlemi devam ettirebiliyorsunuz da…
Kaymaklı ekmek tatlısı…
Galiba teşvik daha etkili olsun diye, bazı bankalar, KKM’de bu yolla para tutan müşterilerinin hesaplarına, üç aylık TL faizini en baştan ödeyebiliyorlarmış da…
KKM’ye TL hesabından geçmek de mümkünmüş, ama ekonomi bilgisi asgaride olanlar dahi, o paralarıyla önce dolar veya euro alıp yabancı para hesabı açtırıyor, ondan sonra o hesaptaki yabancı paralarıyla KKM hesabı açtırıyorlarmış…
Ne kadarlık toplam mevduattan söz ediyoruz?
Bu sorunun cevabını, 21 Ağustos tarihli Dünya gazetesinde Bilal Bozkurt imzasıyla yayımlanan haberden aktarıyorum:
“KKM’nin toplam büyüklüğü 11 Ağustos haftası itibarıyla 75,3 milyar TL artışla 3,35 trilyon TL olarak kaydedildi. Dolar cinsinden bakıldığında ise toplam büyüklük 124,3 milyar dolar oldu.”
TL mevduatlarının toplam büyüklüğü 7.4 trilyon TL imiş; KKM’de TL olarak yatanın yarısından birazcık daha az. “KKM için uygulamanın başından bu yana yapılan toplam kur farkı ödemesi ise temmuz sonu itibarıyla 152 milyar lira oldu. Bu rakamın yıl sonunda 300 milyar TL’yi bulabileceği konuşuluyor” deniliyor haberde.
Bütçeye korkunç bir yük bu KKM denilen hesap…
Konunun siyasi boyutu da var. Reuters ajansı, TÜİK verilerine göre, Türkiye tüketici güven endeksinin ciddi biçimde düştüğünü duyurdu. Bir ay önce %80.1 olan indeks bu ay %68 olarak gerçekleşmiş. Yabancı ajans “Bu grafik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara geldiği yaklaşık 20 yıldan beri bir ilk” ayrıntısını da haberine eklemiş. [Yukarıdaki grafikte son kırmızı çizgilere bakınız.]
Geçen hafta sonu ekonominin yeni yönetimi KKM uygulamasından kademeli olarak vazgeçilmesini kararlaştırdı ve bu yoldaki görevi bankalara verdi. Bankalar KKM hesaplarının en azından yarısını TL hesabına çevirmekle görevli. Paralarını ısrarla yabancı dövizde tutan şahısların yüzde 5’ini de TL’ye geçmeye ikna etmeleri gerekiyor bankaların…
Eski ekonomi yönetiminin ‘bize özgü’ veya ‘yerli ve milli’ diye adlandırdığı ve bu haliyle bizdekine benzer sıkıntılara muhatap başka ülkelere de tavsiye ettiği KKM, yeni yönetim tarafından rafa kaldırılıyor.
Bununla da yetinmedi yeni ekonomi yönetimi, yerli-yabancı bütün ekonomistlerin beklentilerinin çok ötesinde bir faiz artırımını da dün gerçekleştirdi.
Sorum şu: ‘Eski ekonomi yönetimi’ kalıbı ile ifade edilen kişiler de kendilerini ‘ekonomist’ olarak tanımlıyorlardı ve bu özellikleriyle göreve getirilmişlerdi; ‘yeni ekonomi yönetimi’nde yer alanlar da ‘ekonomist’ olarak biliniyor ve hiç kuşkusuz öyle oldukları için bu göreve getirildiler… Peki de, arada bütçeye akıl almaz bir mali yük getirecek olan ve yıl sonunda 300 milyar TL’yi bulacağına inanılan kur farkı ödemesine yol açan KKM uygulaması konusunda hangisi haklı?
Acaba bu soruyu kime veya kimlere yöneltebilirim?
Yoksa ben de bazı yorumcular gibi böyle bir soruyu hiç sormadan mı yola devam edeyim?
İyi de, o bazı yorumcular, KKM ile ilgili bu son karara kadar uygulamanın mükemmel olduğunu söyleyip duyorlardı, ben ise onlardan farklı düşüncelere sahiptim ve bunu bazen içten içe ve bazen de yazı ile dışarıya da belli ediyordum.
Soru sormamın -özellikle de bu soruyu sormamın- hakkım olduğuna inanıyorum.
ΩΩΩΩ