Erdoğan doğru söylüyor: Depremin vurduğu iller arasında belediyenin partisi açısından ‘gariplik’ farkı yok…

28
Reklam

AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önceki gün, partisinin Hatay’da düzenlediği aday tanıtım toplantısında, “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa, o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı” demişti ya, dün de o dediğini eleştiri konusu yapanlara cevap verdi.

Dün dediği de şu: 

“Birileri çıkmış Hatay’daki aday tanıtım toplantımızda söylediğimiz, hükümetle yerel yönetimlerin işbirliğine işaret ettiğimiz ifadelerin üzerinde tepiniyor. Halbuki; yıllardır şu hakikati sürekli kamuoyunun dikkatine getiriyoruz: Hükümet olarak biz, hangi partiden olduğuna bakmaksızın tüm belediyelere bütçeden almaları gereken payı eksiksiz gönderdik, gönderiyoruz.”

Bu sözleri ile, Erdoğan’ın, bir gün önce sarf ettiği sözlere açıklık getirdiği düşünülüyor.

Ve tabii, ilk sözlerini eleştiri konusu yapanlara da ikincinin cevap teşkil ettiği…

Görüyorsunuz, ben burada, her iki açıklamayı da dikkatinize sunmuş oldum.

Erdoğan’ın ilkini düzeltmek için yaptığı ikinci açıklaması, dün burada değindiğim bir gerçeği, vurgulamaya imkan veriyor.

Açıklayayım:

Reklam

Depremin kötü vurduğu, binlerce insanımızın hayatını kaybettiği Hatay için, Erdoğan, ‘garip kaldı’ demişti… 

Tek ‘garip kalan’ deprem görmüş ilimiz, Hatay değil.

Depremin merkezi olan Kahramanmaraş da, aradan geçen bir yılda, yeniden inşa edilemedi. Depremzedelerin büyük çoğunluğu prefabrike evlerde yaşıyor; çadırda kalmaya devam eden bir azınlık da var. Kahramanmaraş’ta da, bir yıl içerisinde teslim edileceği sözü verilen deprem konutlarının, ancak onda biri bitirilebildi.

Adıyaman’da da durum, diğer iki ilden -Hatay ve Kahramanmaraş’tan- pek farklı değil…

Hatay depreme belediye başkanı CHP’li iken yakalandı; Kahramanmaraş ile Adıyaman’ın ise belediye başkanları AK Partili. AK Parti her iki ilde seçmenlerin üçte ikisinin oyunu alıyor…

Gerçekten de üç il arasında pek bir fark yok; üçü de depremden gördükleri büyük zararın giderilemediği illerimiz…

Bazılarının “Bir yılda daha ne yapılabilirdi” tesellisine sarıldığının farkındayım.

Uyarayım: Çok şey yapılabilirdi.

Reklam

Literatüre ‘Gölcük depremi’ olarak geçen Yalova, Sakarya ve İstanbul’da da kahredici etkisi hissedilmiş olan 17 Ağustos 1999 tarihli büyük depreme, ailemle birlikte, Yalova’da, Çınarcık’ın bir köyündeki yazlık evimizde yakalandık.

Depremin sarsıntıları başladığında, ben, aracımla İstanbul’daki bir davetten dönüyordum ve Yalova’daki heykele yaklaştığımda, binaların çatısının göz hizama indiğini gördüm.

Korkunç bir depremdi. 

Onbinlerce insan, aynen 6 Şubat 2023’te 11 ili sarsan depremde olduğu gibi, ağır hasar görmüş veya yıkılmış evlerine dönemedi, bir süre çadırlarda, daha sonra prefabrike evlerde yaşamak zorunda kaldı.

Ardından hazırlanan titiz bir rapora göre, depremde 18 bine yakın insanımız hayatını kaybetmiş, 100 bine yakın konut yıkılmış veya ağır hasar görmüş, 40 binden fazla prefabrike evde 150 bine yakın insan barındırılmak zorunda kalınmıştı.

Depremi Yalova’da yaşadığım ve sonradan da sıkça yine gittiğim için, depremin acılarının giderilmesi çabalarını yakından müşahede etmiştim.

Prefabrike evler hızla yapılıp çadır görüntüleri ortadan kaldırılabilmiş, deprem evleri için ayrılmış bölgede başlatılan inşaatlar da kısa sürede bitirilmişti.

Yalova’dan Çınarcık’a doğru yol alınırken, Koruköy yakınlarına gelince sol tarafa bakın, orada inşa edilmiş sıra sıra binaları göreceksiniz. 

Tarihe dikkat ettiyseniz, o depremin üçlü koalisyon hükümeti döneminde yaşandığından haberiniz vardır.

25 yıl önce üç partili koalisyon döneminde yapılabilen, günümüzde mazeretler ileri sürülerek başarılamıyor.

Deprem felaketinin 6 Şubat 2023’te vurduğu iller arasında ‘gariplik’ farkı olduğunu ben de sanmıyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

28 YORUMLAR

  1. “Hatay, kamu yatırımlarını noksansız alsa da yereldeki vizyon eksikliği nedeniyle potansiyelini açığa çıkarmakta zorlanan şehrimiz. Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı.”
    Sn Cumhurbaşkanının sözü bu şekilde olduğu halde nedense Fehmi Bey dahil birçok medya mensubu alıntıyı ikinci cümleden başlatmayı tercih ediyor. Benim tanıdığım F. Koru ve T. Kıvanç ilk cümleyi almamanın etik olarak doğru olmayacağını çünkü müteakip cümlenin yorumunu doğrudan etkileyebileceğini bilebilecek biridir. Dün Akif Beki etik olarak doğrusunu yaptı ve yorumu farklı olsa da sözün tamamını yukarıda alıntıladığım şekilde nakletti. Ahmet Hakan da keza her iki cümleye yer verip ayrı ayrı yorumladı.
    Sn. Cumhurbaşkanı Hatay’ın yatırımlarını noksansız aldığını ama yerel yönetimin bunu “yönetemediğini” söylemiş oluyor.(Eğer bu doğru değil deniliyorsa buna itiraz edilebilir)
    Birinci cümleyi gözardı ederek alıntıyı müteakip cümleden başlatmak ve farklı yorumlar yapmak hele hele bazılarının iddia ettiği gibi “bizim adayımıza oy vermezseniz hizmet de gelmez” sonucunu çıkarmak mana bütünlüğü dikkate alındığında ancak kasdı mahsusla mümkündür.

  2. *******
    …..
    Resimde bir vadandaş,
    Kızının elini tutmuş,
    Öyle bir bakıyor ki….
    Sanki dilini yutmuş!

    Çaresizlik örneği,
    Yıkılmış, her yer göçük,
    Deprem bir realite,
    İşbu resim, bin sözcük!

    Maraş ve Hatay gibi,
    Adıyaman da garip,
    Sebebe aldıran yok,
    Herkes bundan mustarip!

    Nedir burda ibretlik,
    Durumun hikayesi,
    Peki nedir bu işin,
    Esbab-ı mucibesi?
    ……
    *******

  3. Serdar Turhan 7 Şubat 2024 De 15:14

    konu sayın imamoğlu olunca kırmızı görmüş saka kuşu gibi itirazlar yükseliyor lakin makuliyet sınırlarında tutmak gerekir, ret 1-2 idi, yüzlere çıktı, chp’nin ret skoru ise binleri bulmuş. öncelikle rakam varsa link verilmelidir
    ne bilelim tuik verileri gibi hissedilen rakamlar mı yoksa makyajlanmış mı:)))
    hiç doğru veri, bilgi bulamıyoruz ki olana bakıp fikir yürütüyoruz.
    5 yılda 8 km metro hattı yaptığı iddiası makul olabilir mi?
    ve böyle bir rakam tuikin hissedilen rakamlarını bile açık ara sollamaz mı?
    https://www.dogrulukpayi.com/bulten/istanbul-da-hangi-belediye-baskani-ne-kadar-metro-insaa-etti
    doğrusu reklam bütçesi deprem bütçesinden fazla olana gelene kadar
    ben öncelikle itibar bütçelerine bakıyorum, itibardan tasarruf olmayan bütçelere…
    bu kadar büyük israflar yapılıyor da bu astronomik rakamlar neden deprem bütçesine ayrılmıyor diye sormayı önceliyorum,
    çünkü sorgulayacaksan önce baştan başlamak lazım değil mi?
    çünkü lokomotif nereye, vagonlar oraya.
    öte yandan, bütçeyi belediye meclisinin onaylaması gerekir, çoğunluk akp de değil mi, onaylamazsa reklam bütçesi depreme ayrılan bütçeden fazla olamaz-dı.
    onaylanmayacak bir bütçeyi de kim neden yapsın?
    kimsenin yapılan hizmetlere itirazı olmadı, asıl algı hizmetlere itiraz ediliyor algısıdır, itiraz hizmetlerin devlet sırrı olarak, şeffaf olmayan şekilde/şekillerde, kapalı davetiye usulü gibi şekil yönünden ve vatandaşın cebinden para çıkmayacak dendiği halde teminat verilerek üstelik dövize endeksli teminatlar verilerek içerik yönünden itiraz edildi, bugün de mega projeler adı altında müteahhitlerini dünyada ilk beşe yükselten inşaatların pek çoğu ciddi zarar ederek ağır bir ekonomik krizin önemli nedenlerinden olmuştur. yap dersiniz yapılır proje yapmak işin kolay kısmıdır, iş bunları zarar etmeden kurgulamaktı, mega zararlarla sonuçlandı. bunu herkes yapar değil mi? sayın imamoğlu millete zarar ettirerek mega projeler yapmayı mı bilmiyordu? bazen yapmak değil, yapmamak vatanseverliktir.
    50 milyon dolar vererek, bilim adamı bile olmayan bir pilotu uzaya göndermenin pratikte seçim öncesi “uzaya çıkıyoruz” algısı satmak dışında hiç bir getirisi yoktur, bunu göremeyen birinin istanbulun harcamalarına söyleyecek sözü ucuz bir particilik anlayışından ibarettir.

    burada yazmamın başlıca nedeni öncelikle bir alışkanlık, fehmi bey kendine yer bulamayıp sitesini açtığı zaman bugün olduğu gibi herkes kendi mecrasında efendi değildi, o zaman bunu yapanlara destek olmak gerekiyordu, sonrasında ise kendime bir siyasal günlük oluşturduğumu düşünüyorum yoksa 3-5 kişinin okuduğu yorumlarımla algı peşinde koşmak pek akıllıca olmasa gerek, istesem sosyal medyada kendime çok daha geniş okur edinebilirim yazmakta zayıf, konuşmakta ise oldukça iyiyimdir, istesem kanal açıp istediğim gibi finanse edip, takipçi de edinirim ama bir çocuğum, eşim, işim, ailem, akrabalarım ve dostlarım, hayli zamanımı alan kitaplarım ve yoğun seyahatlerim var,
    burası ile yetinmem gerekiyor.
    fikir değiştirmezsem şimdilik böyle…

    • Didem hanım “kimsenin yapılan hizmetlere itirazı olmadı” diyorsunuz ama sizin gibiler ve muhalefet partileri yapılan her mega yatırıma karşı çıktılar öyle değil mi?
      “yap dersiniz yapılır proje yapmak işin kolay kısmıdır” neyim diyorsunuz ama nerdeymiş o yoğurdun bolluğu?
      Ankara, istanbul ve izmirde chp belediyelerinin hala tek projesini görmedik niyeyse, haliç leş, kadıköy leş, izmir körfezi leş kokuyor, ankarayı b.k götürüyor, siz de burda proje yapmaya ne var, iki parmak şıklatırsınız oluverir filan diyorsunuz, pesss!!!!

    • Hayret yaa! Alperle beraber uzaya gidenler yıllardan beri eskiden çıkmış olanlar bilim adamımıydı. Alper gezeravcı büyük elemeler sonucunda yıllar önce seçildi. Bu gidiş bir seçim yatırımı değil çok önceden verilen bir karar sonucu değilmi. Yorum yapacağım derken yanlış bilgi vermeyin yakışmıyor

      • her 5 yılda bir seçim yapılıyor arkadaşım.
        düzenli.
        2024’te uzay programı var ve
        2024’te bir seçim var.
        daha önce de onlarca giden oldu, o programlara neden katılmamış ya da sonra gidenler arasında neden yok?
        öte yandan yorumumda altını çizdiğim timing bu değil zaten,
        içinde bulunduğumuz koşullarda ucuz ekmek kuyruklarında bekleşen bir halk için fazla pahalı bir proje olduğu.
        ben yanlış bilgi vermiyorum,
        siz yanlış anlıyorsunuz.

        • Hayret yaa! Uzaya bir astronot yolllama fikrinin ekonominin iyi günlerinde alınmış bir karar olduğunu hala gözardı ediyosun. Bu karar alındıktan sonra bundan dönülmeyceği normaldır uzay işinin 100.yıl dönümüne denk getirilceği çok önceden ilan edildi. 2024 deki seçim yatırımı değil. BBC türkçede yıllarca önceki haberi aşağıya aldım. Arkadaşım bilginin doğrusu öyle.

          `Uzay alanında ‘etkin ve yetkin’ insan kaynağının geliştirileceğini belirten Erdoğan, bir Türk vatandaşını uzaya göndermenin de son hedef olduğunu söyledi. Ancak bunun için bir tarih vermedi.`

          • “bir türk vatandaşını uzaya göndermek”
            nasıl bir son hedef belirlemektir?
            parasını veren gidiyor sonuçta.
            burada ateşin bulunduğu zamana bile dönsen matah bir şey yok arkadaşım, boşuna uğraşma derim.

  4. Sn. Fehmi Koru lütfen inandırıcılığınızı daha fazla örselemeyin. Bu yaptığınız kıyaslama çok yanlış. Elbette daha güzel ve yeterli şeyler yapılabilirdi. Buna rağmen Devletimiz bütün gücüyle oradadır. Yıkıma uğrayan alan çok geniş yıkılan bina sayısı çok fazladır.
    99 depremindeki perişanlık hala gözlerimizin önünde. Ve o yapılan evler kaç yılda yapılabildi.6 Şubat depremi bin yılın felaketi. Bu nasıl bir kıyaslama. Tamam muhalif sıfatının yanına bir de insafsız ve savruk sıfatı ekleme. Yılardır sizi takip ediyorum gri propaganda konusunda bayağı mesafe almışsınız. Lütfen daha fazla akıllarla alay etmeyin.

    • Piskevit hesabı da yapsak, çıkartıp ta atsak yine de çıkıyor 5yıl.
      5 yılda batıda uzaya çıkıyorlar.
      Deprem aniden gelmedi ki;
      BAĞIRA BAĞIRA ADETA ÇIĞLIK ATARAK GELDİ SAYIN YORUM CU:(

  5. epstein davasını duymayan kalmadı zannedersem,
    içinde pek çok devletin istihbaratının olduğu, pedofili gibi küçük yaşta çocuklara şiddet, taciz, tecavüz suçlarının işlendiği, kötülük ve karanlık adına ne varsa bulunduğu iddia edilen, gerçeğin çok azını bildiğimiz ve
    muhtemelen çok azını bilmeye devam edeceğimiz gizemli ve pek çok ezoterik sırlara da ev sahipliği yapan ada.
    bizim de depremde kaybolan çocuklar gibi bir başlığımız var ne yazık ki
    bu epstein davası gündemde daha yoğun olduğu zamanlar deprem bölgesinden de çocukların kaçırıldığı iddiaları basında yer almıştı,
    muhalefet, enkazdan çıkan cenazelerin tamamı için kimlik tespiti, çocuk kaçırma iddialarının kapsamlı bir biçimde değerlendirilmesi, kaybolan vatandaşların bulunması için gerekli çalışmaların yapılmasını istemişti ve bir araştırma önergeleri verdi,

    Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan da şunları söylemişti;
    “Bu öneri sıradan bir öneri değil, büyük bir felaketle karşı karşıyayız… Ülkemizde 1999 depreminden bugüne hemen her dönem tekrar edilegelen çocuk kayıplarının 6 Şubat depreminden sonra da tekrarı önemli. Yıllardır son depremden sonra aylardan beri bu felaketlere olan çığlıklar sürekli örtbas edildi. Ne zamanki bu vahim iddia bir ada üzerinden Epstein iddiasıyla gündeme geldi, biz o zaman konuşuyoruz. Hele de Türkiye’den çocukların da bulunduğuna dair iddiaların bulunduğu bir dönemde TBMM böyle bir iddiaya kayıtsız asla kalamaz. Mutlaka bu konu açığa çıkarılmalı, kamuoyu bilgilendirilmelidir. Haftalardır süren bu kadar ithama rağmen en küçük bir reddiye söz konusu değil.”
    “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ise 11 Ocak günü katıldığı bir toplantıda sosyal medyada gündeme getirilen ‘kayıp depremzede çocuklar’ iddiasını yalanladı. Göktaş “1912 çocuğumuzdan bir tanesinin bile kayıp olması durumunun söz konusu olmadığını” söyledi.

    lakin bu araştırma önerileri bir kaç gün önce
    AKP_MHP milletvekillerinin oylarıyla
    ret edildi.
    ama neden???
    böyle bir öneri neden ret edilir?
    hayatta kalan çocukların akıbeti hepimizin sorumluluğu değil mi?
    muhalefet bir öneri verip bu işte vicdanını rahatlatabilir mi?
    ve iktidar,
    çocuklarımıza sahip çıkmak zorunda değil mi?
    “hiç bir çocuk kayıp değilse”
    öyleyse bir araştırma komisyonuna neden karşı çıkıyorlar?

  6. Böylesi büyük bir yıkım kelle almadan bırakmaz! Kuzu kellesi mi olur öküz kellesimi onu Rabbim bilir:))
    1 Nisan sabahı herkes görür anyayı..
    Muhalefet dersen geçtikten sonra illerin pazarı, sürse no’lur eşeğini yeni baştan edirneden karsa ne fayda!?!?
    Ortadirek yıkılırsa şöyle böyle olur diyen olmuş dün daha; :(((
    Yaa huu ortadirek yokolalı çok oldu siyaset binası çoktan çöktü üç gün gelen giden olmadı diyor bir vekil gitmiş (dr) hastanenin elektrikleri iptal, 150 hasta…!!!
    Bu partililere (sözde siyasetçi ve halkın çözüm! adresi) hadi diyelim deprem zamanı çadır hastanesi kurdurtmadılar!!!
    365 gün geçti. Hergün yapsaydınız 1 prefabrike!!!!…….
    100 küsür parti varmış! birçoğu alıyor vergilerimizden parti ödeneği!!!
    ……………
    (Ben ne yazayım şimdi bu boş yere?)

  7. İktidar CHP’de olsaydı bu evler yapılır mıydı?
    Başkan Erdoğan’ın sıfır oy aldığı Defne’deki hastaneyi babanız mı yaptı?
    Ya villa tipi evleri, yıkılan yolları, akmayan suları kim yaptı kim?
    Lütfü Savaş o sırada enkazlar arasından para dolu çantalarını çıkarmakla meşguldü.
    İnanmayan depremde oğlunu kaybeden eski CHP’li Hüseyin Ata Kaşgöz’e sorsun…
    500 atom bombası değerindeki depremin yıktığı şehirleri yine Başkan Erdoğan inşa edecek!
    CHP ve fondaş medyası istediği kadar Başkan Erdoğan’ın laflarını cımbızlasın!
    Ekrem İmamoğlu da cımbızlı sözler üzerinden mağduriyet lafları etsin!
    Yemezler; amcasının intiharına sebep olan birinden ne millete ne memlekete fayda gelir.

    • son seçimlere kadar chp ye oy vermedim.bu iktidar hariç kim olursa olsun on katı fazla iş yapardı.
      depremzedelerin gözyaşını dindirirdi.
      hele o kayıp çocuklar meselesi.
      neden araştırma komisyonu kurulması önergesi reddedildi.
      lafta cımbızlama falan yok.
      imar barışı denen reklamlarla teşvik edilen rezalet kimin eseriydi.
      yıkılan binalardan kaç tanesi imar barışı ile legal olan binaydı.
      kıbrıslı çocuklara mezar olan ısıs otelin sahibinin iktidar ve belediye ile nasıl bir organik ilişkisi vardı acaba.
      afad bu iller için 7.2 deprem bekleniyor deyip deprem provası yapmadımı.
      şimdi çok büyüktü yüzyılın depremiydi bahanelerine sığınıp bir dakikanın bile önem taşıdığı bu faciada 48 saat gecikildi.
      defnedeki hastane yapılmış.yapılacak tabi onunlamı övünüyorsun.bu ülkenin başına iskele babalığı yapmak için mi iktidar oldular.
      iskenderun devlet hastanesi depreme dayanıksızlığı belirlenmesine rağmen ödenek verilmediği için depreme dayanıklı hale getirilmedi kaç kişiye mezar oldu onu da biliyormusun.
      600 bin ev taahhüt edilmiş ancak yüzde onu yapılmış.
      başkan erdoğan inşa edecekmiş sanki cebinden inşa edecek.
      milletten toplanan vergilerle yapılacak.
      gelir yolcu araç garantili köprü şehir hastanesi otoban müteahhitlerinden geriye para kalırsa.

  8. küresel huzur endeksi diye bir şey var.
    küresel sermayenin baktığı en önemli verilerden ve güvenlik alanında en çok itibar edilen raporların başında geliyor, 147. sıradayız.
    ya da 2023 yolsuzluk algı endeksine bakalım, 34 puanla 115. sırada yer almışız, sadece geçen seneye göre 2 puan daha kaybedip 14 sıra gerilemişiz.
    “hükümetlerin ellerindeki yetkiler, yolsuzluk, açıklık ve şeffaflık, temel haklar, düzen ve güvenlik, düzenleyici uygulamalar, hukuk mahkemeleri ve ceza adaleti başlıkları kullanılarak hesaplanan” hukukun üstünlüğü endeksine göre de 117. sıradayız.
    pek çok endekste kabile devletleri ile aynı sıralamaları paylaşıyoruz, durum bu.

    şimdi,
    biz bu endekslere bakınca yakın gelecekte de deprem bölgelerinin durumu hakkında fikir sahibi olabiliriz,
    bu yerleri kalkındırmak için paraya ihtiyaç var, para için bizim yapımızda olan ekonomilerin ise gelecek yatırımcıya özellikle yabancı yatırımcıya ihtiyacı var. ama bu tablolara bakınca yatırımcıların neden gelmediğini ve
    ülkede olan yatırımlarında ülkeyi neden terk ettiğini anlamak zor değil.
    bu endekslere “dış güçlerin rakamları” olarak bakmak ve onları yok saymanın bizim kafamızı devekuşu gibi kuma gömmek dışında bir anlamı yok. sokağa çıkıp hangi sıradan 10 kişiye sorsanız yine bu endekslerin anlatmak istediklerini duyarsınız. gerçekleri saklayamazsınız, bir zaman üstü örtülürse de ortaya çıkmak gibi adetleri vardır. ne denli kötü yönetildiğimizi endekslere bakarak görmek istemezseniz bile yol, su, elektrik, enflasyon, yüksek döviz, skandallar, yoksulluklar, yolsuzluklar olarak mutlaka kendini gösterir.
    şimdi ülkeyi yönetenler halkın karşısına çıkıp oy yoksa hizmet yok diyebiliyorlarsa bunu içerde oya çevirebilseniz bile,
    aslında elde edilen tek şey yönettiğiniz ülkeyi daha da yoksullaştırdığınız gerçeğidir. yoksulluk ta daima yanında saz arkadaşlarını getirir.
    geçen seçimlerdeki keyfiliğin sonuçlarını, bugün dün aldığımızın yarısını bile alamadığımız gerçeği ile ödüyoruz, bugünün keyfiliğini de yarın bugün aldığımızın da yarısını alamadığımız zaman anlayacağız ne yazık ki.
    bizim büyük seferberliklere ihtiyacımız var artık, adalet seferberliği, ekonomi seferberliği, tarım, hayvancılık, eğitim, sanayi, teknoloji seferberliklerine.
    yeni, iyi, ahlaklı, etik değerleri olan insanlara ihtiyacımız var bizim.

    • Dün akşam Miraç gecesiydi ve gönüller 6 Şubat’ın senelik hatıralarıyla kırık döküktü… Miraç’ın yenilik, yolculuk ve uyanışa dair pırıltısı, yepyeni sayfalar açmayı nasip etsin tüm depremzedelerimize. Çok ağır bedeller ödemiş olsak da devlet-millet bütünleşmesiyle göz yaşartıcı bir dayanışma örneği sergilendi ve yıkıntılar üzerine âdeta yeni şehirler, yeniden inşa ediliyor… Türkiye olarak bunun da üstesinden geleceğiz inşallah.

      • bu mübarek zamanlarda intihar dedikoduları yapmaktan ve yaymaktan fırsat bulup “gönlünüzün 6 Şubat’ın senelik hatıralarıyla kırık dökük” olmasına olanak bulmanız takdire şayan,
        benim de gözüm yaşarmadı değil:)

        • İşte aradan geçen bir yılda o büyük acıyı, yıkımı, kaybettiklerimizi hatırladığımız gibi o gün gösterdiğimiz dayanışmayı, geçebilmeyi başardığımız o büyük imtihanı da hatırlamak gerekiyor. Tarihin gördüğü en büyük milletlerden biri olan milletimizin bu gönülleri fetheden hikâyesini de tarihe not düşmek gerekiyor.

  9. Yerle yeksan olmuş 11 şehri 1 yılda yeniden insaedemezsiniz.Golcuk depremi ile bı depremi de karsilastiramazsiniz.Kolay değil o evleri yeniden yapmak para bulsanız eleman bulamıyorsunuz onu bulsaniz malzemeyi yetistiremezsiniz.Yapilanlari iyi kötü takdir etmek lazim.Benzer bir deprem başka bir ülkede olsa sanırım çok farklı olmazdı.
    kayıtlı 50 bin kayıtsız 100 bin ölüm var Bundan ders çıkarılması lazım.Benzer deprem Marmara’da da olacak kaç kişinin öleceğini tahmin edebiliyor musunuz.İktidari muhalefet kavgayı bırakıp buna odaklanmali.Yarin gene birilerini suclamamak icin

  10. “Gerçekten de üç il arasında pek bir fark yok; üçü de depremden gördükleri büyük zararın giderilemediği illerimiz…”
    Sn Koru peki ya Malatya? Malatya yer ile yeksan…

    • Bu üç şehrin ortak özelliği depremin ve yüksek oy oranlarının dışında Cumhur İttifakı cephesinin 31 Mart seçimlerine yeni başkan adayları ile girmeleri. Yeniden inşa sürecinin yeni aktörlerle yapılma ve vatandaşın sesine kulak verme isteği bir kez daha kendi göstermiş, seçmenin talebi bir kez daha karşılık bulmuş oluyor.
      Siyasal iktidar bölgede ekonomik sorunların çözümünün de, yeniden inşa sürecinin mimarının da adresinin kendisi olduğu görüyor, vatandaşı aktör olarak görmeyi büyük oranda sürdürüyor.
      Bizde günün duvar yazısı: Hayat devam ediyor ama kaldığı yerden değil!

  11. -Depremin büyüklüğü hakkında Japonyada da aynı büyüklükte oluyor ve 1-2 kişi ölüyor! Cevabı verilebilir!
    -Üç dört il ve büyük bir bölge etkilendi; doğrudur bu deprem farklı idi! Binalar eski sistem yapılmış idi çoğunlukla!
    1)AMA FAKAT, CENNETE BENZETİLEN BÜYÜK BİR SİTE YANDI BİTTİ İÇİNDEKİLERİ KÜL ETTİ, SONRA YAN GELİP YATTI😡😡
    2)BİRÇOK SİTENİN MÜTAHİTLERİ YA O İLİN BELDİYE BAŞGANI! Yada FİNANSÇISI😡
    Çıktı🤔 (sitede ayakta kalan bir blok ta ağır hasarlı☹️)!!!
    Hepsini geçtim, burdan biz uyarmasak karda kışta çadırda kalacaklardı insanlar!
    Konteyner geçici çözümdü!
    Prefabriklerin yaz bitmeden “ÖZEL SEKTÖR BİRLİKLER ODALAR YABANCI DEVLET YARDIM KURULUŞLARI VASITASIYLA DA OLSA” yapılıp orada yerleşim olması gerek.
    Bina yapmak! Altyapısı sosyal donatıları..
    Uzun vadede yapılacak işlerdir!
    ACELE İŞE ŞEYTAN KARIŞIR😡🤔☹️

  12. Benim bilgilerime göre Hatay’da %42 oranında hasar varken yapılan yardımlar diger illere göre daha düşük ve %8 düzeyinde kalıyor.
    Aslinda bunlarla asıl meselenin üstü hep kapatılıyor ; bu konuda yapilan yargılamalar, sorumlulardan hesap sorma konusunun üzerinde durulmuyor , yargılananlar arasında bir tane belediye görevlisi yok, 1999 depreminde de bula bula bir Veli Göçeri bulmuşlardı, bildigim kadarıyla o adam tekrar insaat işine geri dönmüştü !

  13. Kıyasın daha rahat anlaşılabilmesi için 99 depreminde binaların ne kadar sürede yapılıp sahiplerine teslim edildiğine dair bilgiyi vermeniz gerekmez miydi.

  14. YİNE SİSTEMSEL PARADOKS
    Yeni sistemimizin adı:
    Kabile Reisliği Hükümet Sistemi
    Bu sistemi ayakta tutan, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemiyecek kaidemiz
    ne idi?
    “Yanılmaz Yönetici”(2Y)
    3 Y de vardı galiba.
    Bu kaidenin hayata uyarlanması nasıldı?
    “Asla ve kat’a hatayı kabul etmemek”
    Malumunuz ekonomi bürokrasisindeki çok konuşulan değişiklikte bu kaideye uyulmadı.
    Sayın KORU’nun bahsettiği U dönüşünde de aynısı oldu.
    Benden uyarması:
    –Sistem SOS veriyor!

    • Türkiye’miz yerel seçime giderken ana muhalefetin aday ve koltuk kavgası ile meşgul olması, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün olduğu gibi, bir yıl sonra bugün de sahada ayak basmadık yer bırakmaması başlı başına bir gösterge değil mi?

      • Hükümetiniz gibi siz de başörtüsünün
        “hijyen kurallarına da aykırı” olduğunu düşünüyor musunuz?

Yoruma kapalı.