Hamlet “Çürümüş bir şeyler var şu Danimarka krallığında” diye başlar.. Türkiye’den bir Şekspir çıksa…

12
Reklam

“Tadında bırakmak” diye bir deyimimiz var. 

Herhangi bir konuda aşırıya kaçmamayı, yerinde çıkışları kabul edilir sınırlar içerisinde tutmayı, aksi halde başta belirlenen amacın yerine gelmeyebileceğini de ifade etmede kullanılan bir deyim bu.

Sedat Peker’in çıkışları ile itham edilenlerin tavırlarını herkesle birlikte izlemeye çalışırken, bugün gelinen noktada, tadın kaçmaya başladığı aşamasına yaklaştığımızı düşünmeden edemiyorum.

Çıkış hangi saikle yapılmış olursa olsun ilgiyle karşılaştı, yayınlanan videoların izlenme rakamları buna işaret ediyor. Bundan sonra gelecek videolar da muhtemelen aynı ilgiyi görecektir.

İlgi doğal, çünkü videolarda anlatılanlar yerli dizilerde işlenen temalara çok benziyor. Videoyu hazırlayanın tavrında tarihi konuları işleyen dizilerdeki ana figürü andıran özellikler bulunduğu gibi, işlenen senaryoda cinai dizilerden daha kanlı bölümler ile siyasi entrikalar da bolca mevcut. 

Eskiden filmlere dikkat çekmek için “24 kısım tekmili birden” ifadesi kullanılırdı, yayınlanan vidoların sayısı arttıkça o ifade daha fazla akla gelebilecek.

Videoları izleyen milyonların ilgisinin temelinde bu merak unsuru var.

Dizi izleyicilerinin kolayca siyaset izleyicisi haline dönüştüğü bir süreç yaşanıyor.

Reklam

“Tadında bırakmak” deyimi ilk burada devreye giriyor işte.

Videoların hedef aldığı kişiler sıralamasında kendiliğinden en öne çıkan siyasi kişilik de dizilerden bir karakter gibi.

Kendisine, belli ki, “Kendini savun, temizlen” denilmiş, o da bu sebeple cansiperane bir gayretle aynı görsel mecrayı kullanıyor. Televizyona çıkıyor. Her yeni video itibarından bir dilimi koparttığı gibi, çıktığı her televizyon programı da kendisine yönelik ithamların zihinlerde biraz daha yer etmesine yol açıyor.

Yeni bir-iki video ile yeni bir televizyon programı daha…

İyi de, daha nereye kadar?

Siyasi kişiliğin videolara karşı savunma hattını şahsen kurması videolarda dile getirilen daha vahim itham ve iddiaların hak ettikleri açıklıkta tartışılmasını engelliyor.

Acaba öne atılmasının -veya itilmesinin- sebebi bu mu?

Kendisini kendisinden daha ileri savunmak için ortaya atılan iktidarın küçük ortağı sözcülerinin niyetlerinin bu olduğuna eminim.

Reklam

Hakem/ler ortada yok

Tad kaçarsa, videolarda anlatılanlarla üzerleri yeniden açılma ihtimali bulunan yakın siyasi tarihimize ait bir dizi yanlışlıkla hesaplaşmak yine mümkün olmayabilir.

Sorun daha çok ‘hakem’ konumunda birileri bulunmamasından kaynaklanıyor.

Demokrasilerde yanlışlıkların üzerine gitme görevinin sahipleri vardır. Bunlardan en etkilisi yargıdır. Konu siyaset alanındaysa parlamento devreye girer, iddia ve ithamların gerçeklik payını araştırmak ve soruşturmak üzere komisyonlar kurar. Süreç devam ederken,’Dördüncü kuvvet’ diye bilinen medya da kendi üzerine düşen aydınlatma görevini yerine getirir.

Savcılar suskun. TBMM hareketsiz. Medya ise afyonlu.

Ortada iddia ve ithamlar uçuşuyor, ancak duruma müdahale etmesi gereken ‘hakem kurumlar’ nerede?

Yok. Ya da yok hükmünde.

İş uzadıkça uzuyor.

Yalnızca kişiler değil, siyaset, sistem ve en önemlisi ülke yönetimi gelişmelerden yara alıyor.

Bu da fark edilmiyor.

Çok kısa zamanda Türkiye bir ‘Narko Ülke’ damgası yiyebilir.

İçinde çetelerin cirit attığı, devlet adına hareket ettiklerine inanılan birilerinin hesaba çekilmeyecekleri güvencesiyle arkalarında failleri meçhul kalacak bir dizi cinayet bırakarak hedef seçtikleri kişileri ortadan kaldırabildikleri, tertemiz kalması beklenecek kişilerin akıl almaz yanlış işler içerisine girebildikleri bir ülke manzarası ülkenin üzerine yapışacak.

Murathan Mungan’a ait olduğu bilinen “Türkiye’de her şey olunabilir, ama rezil olunmaz” sözü bu defa bir başka soruyu akla getiriyor:

Türkiye’de bir şey olanların yerlerini kaybetmeleri için mutlaka rezillenmeleri mi gerekiyor?    

Hesabı sorulmayan yanlışlıklar yanlışı yapanın peşini bırakmaz.

İşte görüyoruz, bırakmıyor.

Yanlışa tahammülü bulunmayan konumların sahipleri, yanlış yaptıkları ithamına maruz kaldıklarında, yanlış yapmadıklarına inanıyorlarsa, oturdukları koltuğa sıkı sıkıya sarılmak yerine, kendiliklerinden hakeme başvurma yolunu tutmak zorundadırlar.

Onların buna yanaşmadığı durumda ‘hakem’ konumunda olanlar bir an sektirmeden devreye girerler.

Ya beklenen olmaz, yanlış yapan veya yanlış yaptığı ithamına maruz kalan yerinden ayrılmaz, ona çekilme kolaylığını ‘görevinden af ederek’ gösterebilecek makam buna yanaşmaz, iddia ve ithamlar devam ettiği halde ‘hakem’ konumunda olanlardan da tartışmalara açıklık getirecek girişimler gelmezse ne olur?

Cevabım şu: Süreç halkaları içerisinde yer alan her şahıs ve her makam, daha çok da bu olayın yaşandığı ülke yaşananlardan olumsuz etkilenir.

Kişiler, makamlar, kurumlar ve ülke…

Görüntüye ve savunmalara bakarak söyleyebileceğim şudur: Hiçbir yabancı kişi veya ülke, dış güç, istihbarat örgütü, içeriden kaynaklanan yanlış davranışlar kadar etkili olamaz.

Gereksiz uzayan her süreç, boşa harcanan her gün, buna sebep olanlara kaybettirir.

İşi tadında bırakmak gerek.

ΩΩΩΩ

Reklam

12 YORUMLAR

  1. Son: Gaza Şeridinde Çoğunluk Filistinlilerden oluşan Yahudi ve Müslam katliyami yapanlar bir kez daha
    amaçlarına ulaştilar! Amaçları neydi?
    Natenyahu’nun koltuğunu korumak ve Filistinli diktatõrlerin saltanatlarını sürdürebilmek için uluslar arası kuruluşlarindan ve İslam ülkelerinden gelecek maddi yardımları garantilemekti, ve onu genelde başardılar.Ama bu sefer Arap ûlkeleri’nin halklari uyandılar, maddi yardım yapacaklara benzemiyorlar. Son olayda sadece barış için Mısır aracılık yapmasının nedeni ise! Savaştan kaçan Filistinlilerin arasına sızmaktan korktuklari Müslüman kardeşlerden olaşanların bulunma ihtimali’ne karşın tetbir.

    Ben bu savaş’in başlangıcı gelişme ve sonuçlarını hem medyadan hemde oralarda yaşayan arkadaşlar ile irtibat kurarak yakından takip ettim. Bunun nedenide Ocak 2020’de bir kaç saatliğina ziyaretime gelen tanidiğim kizin yeni evlendiği Cezayırlı eşin’den duyduklarım’ın doğru olup olmadığ’nı iyice anlamak içindi.
    O çocuğun anlatıklarının maalesef tamami gerçekmış. O genç, şunulari sõylemişti: “Filistinli idarecilerin ne zaman parası bitse Hamas veya Hizbullah hiç farklari yok ikisinin’de ipi İranın elinde’ki Araplardan oluşiyor. Hemen bir filistinli çocuğu šehit olacaksın diye kandırıp İsrail tarafın’da canli bomba olarak patlatiyorlar ve İsrile gazzayi bombalatip sevmedikleri Araplari’ın huzurunu bozarken maddi yöndende zayiflatiyorlar.diğer taraftan Filistinli idareci çetesinin de bir kaç yıllığına ceplerini dolduruyorlar. Onla için suçluda hazır AB ve AB D. Bu aradada silah tüccarlarından’da epeyce komisiyon iranın cebine giriyor.” Demişti.

    Geçen pazar ABD eski diş işleri bakani anlatti
    Clinton başkan iken, Barış yapılması için uğraşmış ve Rahmetli Yasser Arafat’ın isteklerının 85% İsraile kabul ettirmiş fakat Yasser Arafat kabul etmemiş. Son olaydan sonra hem AB ve ABD hemde İsrailli Netenyau Karşıtları 70 senedir bitmeyen savaşın gerçek yüzünü epeyce õğrendiler.

    1.İran ortadoğunun kepcesi! Karıştırani.
    2.Sillah Tücarların’ın rantları.
    3.Diktatör idarlerin güçlerine güç katmaları.

    4.de bizim! Diş güçleri 16,000 km uzakta arayan Kürdü, Çerkezi, Lazı, Türkü, Rumu Ermenisi Yahudisi’nden oluşan uyutulmayi ve uyumayi seven sıradan halk burnumuzun dibindeki İrani görmeyip bizlere lanse edilmiş ABD AB gibi demokırası ülkelerini diş düşma olarak yutturanların yalanlarına inanip burnumuzun dibindekini gõrmiyecek kadar kõr işitmiyecek kadarda sağır olmamızdan dolayı bir gün dahi huzurlu yaşiyamiyoruz.
    PKK’aymiş? Hizbullah’mış?ASALA’ymış, her devirde herkes kendine gõre durmadan terörist üreten, bir Ülke halkında zerre kadar düşünme özelliğı olmiyanlarin azinlikta olmalarına rağmen onların cahaletleri sayesinde!
    Zaten hesap sorma gibi bir derdimizde yok varsa yoksa hırsizlari, oyun kurucularını,mafya babalarını, ve yalanci sahtekarlari, savunmak ve onlara kul kõle olmak..
    Kaç gündür sırf dişardaki batakliklarını duyurmamak için gündem saptirtanlar’ın tuzağına düşen Türk halkı ne yapti? Sadece bir sapiği dinliyerek hem içerde hemde dışarda Ülkekenun değil sırf kendi çıkarlari için gûndemi değiştirenlerin tuzağına düştüler ve Dışarıda Mafya devleti statüsüne terfi ettirdiler.
    Vay bizim cahil hakın haline vay.
    O vidiyolar izlemeseydi dünyanın giki duymazdı! Siz ne yaptınız?Türkiyede neyi değiştirdiniz? Başka ülkelerde olduğu gibi sokağa dõkülüp mafya ile ortak olanları istifami ettirdiniz? Hayır sadece Dünyada Ülkenizin rağbetini 00000..!!!

  2. Erdoğan ve ekibinin Türkiyeyi Düşürdükleri duruma bakın.
    Google sadece şunu yazın!
    ( where is the erdoğan money laundering in usa) açıldıktan sonra All News- image, videos, teker teker bakın ve okuyun, İngilizce bilmiyenler Image ve videolara baksa ne olduğunu anlar.
    Bu link Dindaaaar Müslüman TC şerefli Başbakanladan Binali Yıldırımın oğlunun ortaklarının ABD mahkemelerinde yargılanmaları için bekleyen suç dosyaları.adamlar akkıllı K Kibrista yaşiyorlar ABD de kuzey kıbrısı tanımadığı için suçlulari istiyemiyor.

    Bunlada Bizim reis onun koruyucsu Trump ve hayır sever iş adamına ait.
    https://www.courtlistener.com/docket/6250079/united-states-v-falyali/

    Imagewww.nytimes.com

    https://www.reuters.com/article/us-usa-turkey-zarrab-idUSKBN1DU23B

    https://www.middleeasteye.net/fr/news/turkish-gold-trader-implicates-erdogan-iran-money-laundering-1158014314

    https://www.nytimes.com/2020/10/29/us/politics/trump-erdogan-halkbank.html

    Image ve videolara bakın bizim gemicikleri olan Bilal’mızi’de görürsünü, daha doğrusu Abdullah Gül ve hiyanet ekibi gibi Vatan hainleri ve terõristlerin haricinde! bütün mümin MÜSLÜMAN ve vatan sevenleri ve yaptıkları hayır işlerini õğrenmış olursunuz, eğer tam anliyamiyanınız olersa onun için ben tercüme ederim. Yalniz anliyamiyacağınızı zannetmiyorum. Çünku anlamak için Ekiplere bakmak yeterli

    • Yukarda sadece USA de kara para aklama olarak açılmış mahkemeler ile ilgili yolsuzlukların ucundan kulağından kesilerek aktarılmış haberleri ve delilleri. AB, ve Diğer ülkeler’de olanlar’i ve diğer Mal varliklar vb gibi niceleri var, esas benim arşivde daha bir çoklari mevcüt, fakat linki versemde yayınlanmiyacağını biliyorum, onun için sadece devede kulak kısmıni paylaştım.
      Mâlum bizde Suça bulaşmışlar tertemiz sabunla yıkanarak aklanip paklanırken suçlulari ivşa edenler zindanlarda çürümeye terk edilerke sülalece
      Ortadan kaldırılıyorlar.

  3. 17 ve 25 Aralık 2013 tarihindeki Paralel Operasyonun ardından Emin Çölaşan “Bizim başaramadığımızı Fetullah ile ekibi başardı” demişti.

    Şu sıralar, “Bizim yapamadığımızı Sedat Peker yaptı” falan derse hiç şaşırmayacağız!

    Fetullah gider, Sedat Peker gider, o boşluk Neo-FETÖ, Neo-Mafya ile dolar. Devlet buna izin vermediği zaman devlet olur!

  4. Sayın Koru ,
    Hani sıtkı sıyrılma denen bir terim varya. Güvenin boşa gitmesi. Saýın Bakan buna müsade etmemeli. Ne demeye gazetecilerin sorularına cevap verdi ? Yekten meydan okumalıydı. Bilgi , belge, delil ne var ise dök ortaya demeliydi. Gerisi, Adalet bakanının işi .
    10 bin dolar maaş bağlanan kişi maliye bakanlığının konusu.
    Basiret bağlanması heralde. 300.000 personelinden biri suç işleyince bundan bakan mı sorumlu olmalı ?
    Haklısınız tadında bırakmalı .

  5. Bu günkü yaşadıklarımız ve benzerleri bana hep tarihten notlar hatırlatır.
    -Bir sırp genci köprüden geçerken gelin… ve dünya savaşı başladıı… 🙂
    -Kral tumanını çıkarmış onca kalabalığın arasından geçerken, yalamalarr ”ah ne güzel giysiniz var nerden aldınız da diktirdiniz haşmetmahap efendüü hazretlerimiizzz.. derler 🙂
    Kalabalığın arasından bir çocuk bağırır: KRAL ÇIPLAAKK
    (keşke herşey bu kadar masum, saf, temiz olsaydı).
    -keşke bizim sitede de bir sedat peker çıksaydı lafı çıkmasın mı ağzımdan!
    kaldım şimdi iki arada bir derede:
    ”S.Peker” mi? yoksa saf masum ”Çocuk” mu?

  6. yorumunuza katılıyorum sayın koru,
    her işi tadında bırakmak gerekir.
    sayın soylu bu türkiyeye yapılan bir operasyondur diyor.
    öyledir, mümkündür.
    buna itiraz etmem.
    insan vücudu güçten düşünce, bağışıklık sistemi zayıflayınca hastalıklar ortaya çıkar. oysa hastalıklara neden olan aktörler zaten vardılar, sadece doğru zamanı bekliyorlardı.
    hastalık bir sürecin sonucudur.
    bir ülkenin kaynakları, parası, itibarı doğru kullanılmayınca bir süreç içinde bazı mekanizmalar zayıflar. zayıfladığı zaman da ortaya pek çok aktör çıkar. aktörleri suçlamanın bir faydası yoktur, doğru olan bünyeyi zayıflatmamaktır, kaynaklarını, parasını, itibarını doğru kullanmaktır.
    şimdi defalarca uyardığımız gibi herkesin hain, vatan haini, fetöcü, terörist, ajan, proje olduğu her şeyin dış güçlere bağlandığı yerde en çok bunlar rahat eder, bunlar elini kolunu sallar, bunlar sıradanlaşır, gerçek hain, vatan haini, fetöcü, terörist, ajan, proje olanı bulmak zor olur.
    en yanlışı da iş sıradanlaşır.
    insanlara durumun ciddiyetini artık anlatamazsınız.

    Bir çoban her sabah köyün koyunlarını otlatmak için kırlara götürürmüş. Günlerden bir gün yine koyunları götüren çobanın canı sıkılmış ve can sıkıntısını gidermek için kendince bir oyun oynamaya karar vermiş. Çoban köyün meydanına koşmuş;
    Komşular koşun koyunlarımı kurt kaptı diye feryat figan eylemiş.
    Çobanın bu feryadı üzerine koyunların yanına giden köylüler ortada kurt olmadığını görünce çobanın kendilerini kandırdığını anlamış ve çok kızmışlar. Olayın üzerinden birkaç gün geçmiş ve çoban yine aynı şekilde feryat ile köylüleri kandırmış. Yine koyunların yanına koşarak gelen köylüler kandırıldıklarını anlamış ve bu kez çok daha fazla sinirlenmişler. Bu davranışın hiç hoş olmadığını ve kendine hiç yakışmadığını söyleyip çobana kızmışlar.
    Günler geçmiş ve bu kez dağlardan gerçekten bir kurt sürüsü inmiş. İnen bu kurt sürüsü zavallı çobanın koyunlarına saldırmış. Bunun üzerine çoban yine feryat figan köy meydanına inip bağırmaya başlamış.
    Koşun komşular bu kez gerçekten kurt koyunlarıma saldırdı yardım edin.
    Çok ağlamış, çok yakarmış.
    Ama hiç faydası olmamış.
    Daha önce kandırıldıkları için çobana inanmadıkları için kimse yardımına koşmamış.

    her işi tadında bırakmak gerekir.
    mevkilkerin, makamların doğal bir süreci vardır.
    fazlasını istemek tavizlerle mümkün olur.
    tavizlerin sonu daha çok tavizdir.
    daha çok taviz vermek denize düşmektir.
    denize düşen yılana sarılır.
    yılana sarılan yalana sarılır.
    kurt gelir sürüyü kapar.

    olan millete oluyor…

  7. “Narko ülke” damgası yersek ne olur yada olabilir?
    Birisi de uluslararası hukuk okuyormuş.
    Sözkonu damganın ilk ve en doğal sonucu ” siwift şarteli” dir.
    İddialar doğru olsa bile diğer yollarla sonuç almak yıllar hatta on yıllar alır.
    Ancak siwift şarteli indiğinde saniyeler yeter.

  8. Fehmi bey “İşi tadında bırakmak gerek” demiş. Doğru! kendi payıma benimki çabuk oldu. Bu işten haberim olduğunda, sanırım videolardan 7.si idi. 10-15 dk baktım, “Tadında bıraktım!”. Milyonlarca insan izliyorsa iş güç yok, işsizlik çok insanların vakti çok anlamına gelir, tabi bir de merak. 30 milyon izlenme olmuş diye yazınız Fehmi bey. Merak iyidir ama bulaşıcı niteliği de vardır. Koronalı sıkıntılı günlerde izleyen varsa, showu izleten de vardır. Vakti müsait olan meraklılar olduğu sürece magazin haber şekline de bürünerek devam edebilir. Taraflar seyirci/izleyici karşısına o iştahla çıktıklarına göre makyajcıları bile vardır!… Bu kadar izleyiciler arasında ilgililer/sorumlular ithamlara maruz kalanlar, ithamda bulunan tayfa, yani herkes tabiki izlensin ve doğru neyse gereği yapılsın. Uyuşturucu işlerine dokunan bu işlere bulaşan her şey ve herkes hesap vermeli.

    Ayrıca, “kişiler, siyaset, sistem ve en önemlisi ülke yönetimi gelişmelerden yara alıyor” demişsiniz. Bu listede “sistem” dikkatimi çekti. TRde her şey var da “sistem” var mı? veya bu kadar mı? Bütün “olacak o kadar”lar objektif çalışan bir sistem olmadığından olageliyor. Sistemden “Başkanlık sistemi”ni kastediyorsanız, bu sistemin bu çağda (internet çağında) yaya kaldığı da ortaya çıkmadı mı? Koltuktaki biri “pırt” dese, hoparlörlerle “zaart” diye dünyanın öbür ucuna gidiveriyor. En iyisi “gaza gelmemek” dosdoğruluktan ayrılmamak. TR için Turkuaz bir markadır, Türk lokumu bir markadır. Değindiğiniz “Narko” da markalar arasında yerini alırsa derdimizi anlatacak bir “Marko” paşa bulmak da çok zor!

  9. Baba filminin serisi dünya tarihinde ve Türkiye tarihinde  en çok izlenen filmi. Sedat peker serisini ben de izliyorum. Adam izlettiriyor kendini. Bunun da farkında, keyfini çıkarıyor.
          Kurtlar vadisinde Çakır ın ölümünden sonra onlarca şehirde mevlütler düzenlediler müdavimleri. Ama bizim müdavimlerimizden “hepimiz Sedat pekeriz” diyen yok.Eylemler, bekliyoruz.Adalet yürüyüşü de olabilir. “Adaleti getirecek adam” pankartları da olabilir. Veya “Temiz ellerin babası” da olabilir.
    Haksızlık adama valla.

       Muhalif kesim bir şey çıkarırmıyız diye Sedat baba filmine sarmışlar.  Yurtdışı kaçakları hergün sörvayvır krıtiği yapar gibi koca koca adamlar kocakarı muhabbeti döndürüyorlar vah ki vah. Canları sıkılmışlardır oralarda.  Fragman bile yapar hale geldiler. Ne zaman Erdoğana vuracak diye bekliyorlar. Büyük bütçeli dizi ve film yapımcıları bu durumdan ders çıkarmalılar. Sedat Peker öbür bölümlerinde Erdoğanı övücü şeyler söyleme başladığında bilsin ki sezon finali yapar. Erdoğanı övücü şeyler söylemiyor değil hani Tayyip abi falan diyor. Gıcık oluyorlar ama belli etmiyorlar.  Yarın söyleyecek yarın söyleycek diye bekliyorlar gariplerim. Sedat peker video sonunda öbür bölümlerle ilgili bir ipucu ile bitirirse  daha çok merakta bırakır. Yaza daha çok var sezon finali için daha erken. Yaz finalinde vurucu şeylerle bitirmezse müdavimleri bırakir başka dizilere yelken açar. Veya yarın birgün Erdoğani övmeye başlasın bilsin ki o zaman mafya babası olur, arkasında kimse kalmaz
      Allah rahmet etsin Ciguli nin videoları da çok izleniyordu.Kimse sahip çıkmadı adama, garip gitti.Adama haksızlık ediyorsunuz ama onca izleyen var 12 milyon civarında, izliyorsunuz ama beğeni butonu 200 binde. Begeni butununa basın bi zahmet. Emeğe saygı lütfen.

    • medya ise afyonlu diyor sayın koru.
      tam tersi, ayılmış gibi.
      havuz medya basıyor yaygarayı. sanırsın nasırına basıyorlar.
      “Muhalif kesim bir şey çıkarırmıyız diye Sedat baba filmine sarmışlar”
      diyorlar mesela.

      sedat baba 1914 te hapisten çıkmış.
      kendisine korumalar verilmiş,
      cakarlı arabalarla gezdirilmiş,
      miting miting dolaştırılmış, akp için oy toplatılmış,
      akla hayale gelmeyecek tehditleri savurmuş,
      bunlar sümen altı edilmiş, takipsizlikle sonuçlandırılmış,
      iddiasına göre bazı yasa dışı işlerde kullanılmış,
      dost olmadığı iktidar yanlısı siyasetçi, gazeteci vs kalmamış…

      geçenlerde çakıcı da tahliye oldu,
      özel bir yasayla.
      cumhur ittifakının silah arkadaşı olan çakıcı.
      erken seçimde mitinglerde görür müyüz,
      sonrası çakıcı baba filmi vizyona girer mi dersiniz?

      şimdi ben sedat baba filmini anladım, ne oluyor bitiyor netleşti de film kritiklerini anlamaya çalışıyorum
      hiç bir itibarı kalmamış havuz medya sedat baba filminden rahatsız mı oluyor? erdoğanı vuracak diye mi ürküyorlar?
      o giderse hepimiz gideriz diye mi tırsıyorlar?
      yoksa işi ucuz espriye mi sarıyorlar?

      ama ama koca karı muhabbetlerine kulak kesilmek yerine vatanı, milleti falan kurtarmaları gerekmiyor mu?
      sınırlarımızı aşıyoruz,
      zincirlerimizi kırıyoruz,
      yükseliyoruz,
      coğrafyayı kurtarıyoruz,
      kıskanılıyoruz,
      uçuyoruz,
      kaçıyoruz,
      aya bilem gidiyoruz…

      devamı gelecek,
      çok yakında,
      bu sinemada, pardon medyada.

  10. Bu olayda en çok devlet itibarı zedelemiyor
    Devlet mafya ilişkisi bu ilk değil son da olmayacak
    Bazıları diyor bu videoları bu kişiyi ciddiye almayın
    Zaten öyle değil mi bu ülke bazılarını hiç dinleyen bazılarının devleti var hukuku var kendileri çalıp kendileri oynuyor tabi burun yönetim değişince tam tersi oluyor işte bu arada götüren götürüyor…..
    Gelende aynı yöntemi kullanacağı için sessiz sessiz gitmesini bekliyor bazen sabırsızlansada ….

Yoruma kapalı.