Salgın da bizi bölmeye başladı.. Aklımızı başımıza toplamalıyız…

12
Reklam

Covid-19’un dünyanın tanıştığı önceki salgınlardan farklı olacağı daha ilk günden belliydi de, ciddiyetini anlamakta zorlanmayan bilim insanlarından etkilerinin bu denli uzun zamana yayılacağını öngörebilen pek yoktu.

İlk vakanın görüldüğü günden bu yana neredeyse iki yıl geçti, arada evlere kapandık, kapatıldık; buna rağmen salgından hayatını kaybedenlerin sayılarında fazla bir düşüş yaşanmadığı gibi vakalar da göz korkutuyor.

Bireysel olarak ne yapmamız gerektiğini biliyoruz: Maske, mesafe ve temizlik…

Salgınla devletler adına kitlesel mücadelenin ise yalnızca iki yöntemi var: Tam kapanma ve aşı…

Erişilmesi güç, yabancıların rağbet etmediği yerler ile kendini dünyaya kolay kapatabilen ada ülkeleri salgından az etkilendi. Bir ada ülkesi olan Yeni Zelanda bir tek yeni vaka ortaya çıktı diye şu yakınlarda yeniden tam kapanmaya gitti.

Aşıların da etkisinin sınırlı olduğu yeni yeni anlaşılıyor. Çin aşısı diye bilinen ‘Sinovac’ sınıfta kaldı. Diğer aşılar salgının yeni varyasyonlarına karşı daha az etkili; tedbir olarak gücü artırılmış (booster) aşı tavsiye ediliyor. Ancak yine de, klinik araştırmalar, aşılanmayanların aşılananlardan 11 defa daha fazla ölüm tehdidine maruz olduklarını gösteriyor.

Gerçek buyken bütün dünyada aşı karşıtı gruplar var.

Covid-19’un çıkış ve yaygınlaşma biçimi kafa karıştırıcı. ABD başta olmak üzere Batılı ülkeler Çin’i salgını tetikleyen virüsü laboratuvarda üretmekle suçluyor. Çin de son zamanlarda karşı hücuma geçti ve virüsün çıkışının ABD’deki laboratuvarlarda üretildiğini iddia etmeye başladı.

Reklam

Kafaların karışması biraz da bu iddialar yüzünden.

Emperyalist bir oyun gözüyle konuya yaklaşanlar ve dünyadaki hızlı nüfus artışını durdurmak için bir kısırlaştıma yöntemi olarak salgının devreye sokulduğundan söz edenler var. Aşı yoluyla insan vücuduna çip zerk edildiği iddiasına kadar her şey konuşuluyor. En son bizde bir parti lideri, aşılananların çocuklarının yarı insan-yarı maymun olacağını ve bu iddiasının ‘bilimsel’ bir temele dayandığını ileri sürdü.

Salgını ‘emperyalist bir oyun’ olarak görenler aşı kampanyasının ardında suçlanabilecek isimler bulmakta fazla zorlanmadılar.

Geçen hafta konuya bu yönüyle yaklaşanların bir gösterisine de tanık olundu Türkiye’de…

Türkiye’deki gösteri, dünyadaki benzer görüşlülerin çıkışlarıyla karşılaştırıldığında, hem hayli gecikmeli oldu, hem de cılız kaldı. ABD’de aşı karşıtlığını bayrak haline getirmiş politikacılar, gazeteler ve onların etkisiyle salgınla mücadelede gevşek davranan yerel yöneticiler var.

Onlar da kendilerine ‘bilimsel’ gerekçeler bulabiliyorlar.

Bilimin bu can alıcı salgın sırasında olduğu gibi amacı dışında yanlış bir kampanyaya bu denli alet edildiği modern çağlarda pek görülmemişti. 

‘Komplo’ aranıyorsa, esas olayın bu yönünde aranmalı.

Reklam

İnsanlar salgın yüzünden ölüyor ve koruyucu aşı olmayanlar herkesten fazla ölüme maruz kalıyorlar.

Hepimizin ailelerimiz veya yakın çevremizde salgın yüzünden hayatını kaybetmiş kişiler var.

Son zamanlarda ülkemizde de vaka ve ölüm sayılarında artışlar görülüyor. Doktorlar salgından etkilenerek hastaneye gelenlerin büyük çapta aşısızlar olduğunu belirtiyorlar. Aşısızların bulundukları mekanlardaki diğer insanlara virüsü taşıma riski de fazla.

Konuya farklı yaklaşanlar maske, mesafe ve temizlik konularında da gevşekler doğal olarak.

Maçları stadyumdan izleyenlerin büyük çoğunluğu maskesiz ve yan yana. Tuttukları takımın her gölü sonrasında sevinçten birbirine sarılıyor insanlar.

Bu bir örnek. Sosyalleşmeyi gerektiren ortamlar giderek çoğaldı. Mağazaların kapılarındaki “Maskesiz girilmez” uyarılarına pek aldırılmıyor. 

Vaka sayısının artmasına bu yüzden şaşırmamak gerekiyor.

Her geçen gün tanıdığım birilerinin kayıp haberleriyle karşılaşmaktan gerçekten yıldım. Kendisini düşünmeyen, mantıksız iddiaların peşinden giden insanlar başkaları için tehdit oluşturduklarını da fark etmiyorlar. Devletler bu yüzden aşısızlara farklı bir sınıf muamelesi yapmaya ve toplumsal mekanlardan uzak tutmaya yarayacak tedbirler almaya başladı. Bunun getireceği sıkıntıları öngörmek çok zor.

Lafı fazla uzatmak istemiyorum. Milletçe bu konuda da aklımızı başımıza toplamamız şart.

ΩΩΩΩ

Reklam

12 YORUMLAR

  1. Virüsün laboratuarlardan çıktığım kesinleşmiş oldu. Çıkış yeri büyük ülke/ler olunca hiç bir yaptırım yapılamıyor. Virüsün çıkış yeri dişe göre olsaydı şimdiye çoktan yaptırım yapılmış veya işgal edilmişti. Yani bu virüs gerçek ölümcül ama ticari amaçlı piyasaya sürüldüğü de bir gerçek, aşı karşıtlığında bu yüzden.
    Aşı virüse katkısı olduğu kada zararına var çevremde açılarını tam olmuş ama kişiler bir yolculuk için test yaptırdıklarında hiç belirti olmadan eşlerin ikisinde pozitif çıkıyor. Virüsün yaygınlaşmasına neden oluyor. Bu duruma da bir çözüm bulunması gerekir. Bilim kurulu üyeleri birazdan çalışmalı aksi halde salgını yayılmasını önüne geçilemez.
    Salgının yayılmasına da şaşırmamak gerekir üç kuruş turizm geliri için turizm açılırsa on kuruş kaybedersin. Konserler düğünler çabası. Yakında yasaklar gelecek yine aynı filmi izleyeceğiz. Kapanma olacak ama büyük şehirlerde turistler, sanki virüs onları muaf tutmuş gibi sokaklarda gezecekler.

    Şu da bir gerçek, bütün bu olumsuzluklara rağmen biz vatandaşlar kendi sorumluluğumuzu bilmeli ve kurallara uymadıkça bu illetten kurtulamayız.

  2. “Ender
    18 Eylül 2021 At 01:04
    Alternatif çok fazla…” demişsiniz de;
    hani geçenlerde “kahtı rical” mi ne var diye dövünüp duruyordunuz nooldu?
    Şimdi de mütekait genel başkan bolluğu mu varmış.

  3. Her yıl olduğum grip aşısından beni devamlı vaz geçirmek isteyen çok yakınımdaki bir insandan bilyorum. Karşı olduğu daha bir çok konu var. Bana göre, aşı karşıtı dediğimiz insanların karşı çıktıkları konulara sadece bir yenisi eklendi. Yalnız bu yeni konu öldürücü bir virüs. Aşı olmayan sadece kendisini değil, çevresindeki insanlarıda tehlikeye sokuyor.

    Kapanarak infektion sayısını düşürdükten sonra, maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyarak, tekrar kapanmayı büyük ölçüde gerektirmecek şekilde virüsle mücadele etmenin mümkün olduğunu yaşadığım ülkede görüyorum. Alişveriş yerlerinde maske takmak, lokantaya giderken aşılı olduğuma dair belgeyi yanımda bulundurmam lazım. Lokantalarda masalara oturan insan sayısı azaltıldığı için, hemen doluyorlar, yer ayırtmadan giderseniz kapıdan geri dönüyosunuz.
    Virüsle mücadelede sihirli kelime kapanmak deği, kurallara uyarak yaşamak. Devletin de uyması gerekenler var. Yaşadığım 6 bin nüfulu yerde korona rakamları hergün güncellenir, şimdi internette baktım bugün hasta sayısı 23, bugüne kadar ölenlerin sayısı da 24.
    Türkiye’de de korona rakamlarının her mahallede ve günlük olarak açıklanması lazım. Sayıların şeffaf olması, doğru olması lazım. Koronayla mücadelede şeffaflık ve doğru sayıların çok önemli bir faktor olduğu açık bir gerçek.

  4. “En son bizde bir parti lideri, aşılananların çocuklarının yarı insan-yarı maymun olacağını ve bu iddiasının ‘bilimsel’ bir temele dayandığını ileri sürdü.”
    Bence de seyfülislam erbakanın görüşü gayet bilimsel; evrime uygun bir söylem bu ve haksız da sayılmaz yani:)

  5. (Vatandaşın artık “Başlarım yollara tünellere, Doğu Akdeniz’e Suriye’ye” diye söylendiği andır gidişatın başladığı an.)
    Yok bizim yazardan bir parağraf değil! Fuat Uğur’un bugünkü yazısından.?
    O bizim cingöz olmuş muhalefetten! ve pahalılıktan dert yakınıyor!
    Bu Meral kılıçtaroğlu ortak harekatından ben bile şüphelenmeye başladım.
    Salgının arkasındanda bunlar çıkarsa..?
    Sayın Uğur da bizim yazarımız gibi uyarıyor!
    Uyaran uyarana ..???
    Da çözecek olan yok ortada!????

    • Çözüm arkadaş siz hiç akdeniz sahil yolundan geçmemişsiniz anlaşılan, eskiden türkiyenin en kötü yollarından birisiydi, engebeli virajlarından kusmadan dönüş yapılamazdı, olmadı çam ormanlarının üstünden denize uçardı kamyonlar, otobüsler…
      Bir de şimdi git bak, uzun çifte tünellerle nasıl diz çöktürmüşüz toroslara, konforunu yaşa ondan sonra konuş!
      Ama senin gibilerin çoğu hem bu mega projeleri tepe tepe kullanıyor hem de bu eserleri yaptıran hükümete utanmadan sövüyorlar…

      • Doğa diz çökmez hayret. Eninde sonunda alır kendi hakkını. K.deniz yolunu, derelirini ölen masum insanları ne çabuk unuttun? Her neyse. Yapılan yapılmış. Yanlış yapan kimse verir hesabını. Bize düşmez hesabı.
        -hata: herşeyi ben yapayım da çarık çürük, yarısı sağlam yarısı dökük! Gibi tuhaf bir bakış açısı!
        -kimse niye yaptın!!! Demiyor zaten. Al eline metreyi beton kalite ölçeri, iyisi olsun!
        Sonrada kalemi kağıdı ver hesabı.
        Yazar bile (yandaş diye bilinen bir yazar diye biliyorum bende) iyi niyetle uyarma ihtiyacı hissetti ise!…
        -bir kere toprağa vur kazmayı, sonra dik bir ağaç fidanı!
        -7saat çalışan garibanı, gönder evine yesin karavanayı,
        -emekli evladı okusun üniversitesi ni, yatsın dersine çalışsın yap devletin yurdunu. Okulu bitirince sınavı kazansın girsin işe.
        -işsiz genç girsin sınavına yeteneğine göre başlasın işine ümit ettiği işte.
        İnsanlar aç ise asfalt yenir mi sence?

  6. VİRÜSE RAĞMEN, VİRÜS ÜZERİNDEN
    Virüs bizim yaşantımızı hiç etkilememiş, hatta olumsuz, akıl-mantık-bilim dışı, vicdana aykırı tutum ve davranışlarımız artarak devam etmişse buna virüse rağmen diyorum.
    Bir de virüsün fırsata çevrilmesi durumu var. Bu ortamdan yararlanarak soygunları katlanması, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması uygulamaları var. Buna da virüs üzerinden diyorum.
    Bu durumda, çok daha büyük felaketlere davetiye çıkardığımızı düşünüyorum.
    Virüsten sonra;
    – Denizler müsilaj ile dile gelmedi mi?
    -Ormanlar cayır cayır yanarak, baş bas bağırmadı mı?
    – Derelelerimiz çaylarımız sel ile ne dedi?
    Bu ülkede virüs önlemlerini hiçe sayan ve meydan okuyan iktidar partisi tarafından sonucu belli parti kongresi yapıldı.
    En temel sorunlarla ilgili en küçük bir gösteriye virüs bahane edilerek engel okunurken, fütursuzca aşı karşıtı gösteri organize edildi.
    Bu tablodan olumlu bir şey bekleyen var mı?

  7. Milettçe aklımızı başımıza toplamamız gerekiyor , doğru ancak bu konuda başı çekecek olan da aslında devlettir , o nedenle önce devletin aklını başına alması gerekir !
    İki yıla yakın bir zamandan beri devam eden bu belaya karşı ne yapılacağı ve ne yapılmayacağı artık bellidir ; bilinmeyen bir şey yoktur .
    O nedenle bu krizi yönetmekten sorumlu olan devletin ; gereken bütün tedbirleri tam ve zamanında alması , bunları tavizsiz uygulaması , takip ve kontrol etmesi en önemli görevidir.
    Bu salgının bir diğer yönü de bütün dünyayı etkisi altına almış olmasıdır .Bundan dolayı bütün dünyanın da elele vermesi , birlik beraberlik içinde yardım ve dayanışma içinde olması gerekir.Başta BM olmak üzere dünya devletlerinin yöneticileri büyük ve tarihi bir sorumluluk altındadır .
    Bu gün artık iyice içiçe geçmiş, oldukça küçülmüş dünyamızda hiç bir ülke tek başına bu belanın üstesinden gelemez ve zaten gelemiyor !
    Ama ne yazık ki DSÖ nün tespitlerine göre bu güne kadar yapılmış olan yaklaşık 6 milyar doz aşının %80 nin zengin ve gelişmiş ülkeleri kapsadığı anlaşılmaktadır .
    Sonuç olarak sadece bizler değil bütün dünya ve özellikle büyük ve etkili ülkeler başta olmak üzere dünya ülkelerinin yöneticileri aklını başına almazsa küresel bir felaketten yakamızı kurtaramayız .
    Herkese selamlar , saygılar

    • Ali bey memleketi BM gözetimine ya da 5 büyüklere devretsek bulaşıcı hastalıklara karşı çok daha başarılı sonuçlar mı alabiliriz?
      İngiliz milletler topluluğuna ya da şankay örgütüne katılsak bu işler düzelir zannediyorsanız hindistan ve iranın haline de bir bakın isterseniz!

      “Başta BM olmak üzere dünya devletlerinin yöneticileri büyük ve tarihi bir sorumluluk altındadır .
      Bu gün artık iyice içiçe geçmiş, oldukça küçülmüş dünyamızda hiç bir ülke tek başına bu belanın üstesinden gelemez ve zaten gelemiyor !”

  8. Her türlü afete müsibete hazırlıklı olmalı gerçek müslüman. Allah’tan ne gelirse razı olmalı fakat, hazır! olmalı herşeye her daim.
    Yangına sele kuraklığa susuzluğa salgına hastalığa hatta insan kılığına bürünmüş yeryüzü şeytanlarına.
    -“taş düşebilüü, ayu çıkabilüü”?. Ne sandıydınız bunu acaba? Çocuklar için fıkra mı?
    -hatta uzaydan meteor bile yağabilir. Karşı şeritten oto uçup senin tepene ters takla perende bile atlayabilir diye düşünür gerçek müslüman.
    Ve tedbirini ona göre alır, almalıdır en hakiki gerçek insan.
    Herkes evine bir itfaiye bir ambulans iki güvenlik apartmanına uzay koruma kalkanı alıp yaptıramayacağına göre,
    Öğreneceğiz birlikte düşünüp ortak hareket etmeyi de!

Yoruma kapalı.