Seçime doğru: Yanlışlar ile doğruları birbirinden ayırt etmek zor değil, ee, öyleyse bu hal neden?

23
Emerson ve Thoreau..
Reklam

‘Waldo, sen neden burada değilsin?’ İsmet Özel’in bir kitabının adıdır.

Kitaba ad olan söz, Amerika’nın önde gelen iki filozofu –Henry David Thoreau ile Ralph Waldo Emerson– arasında geçen bir mükalemenin bir bölümüdür. 

İkili arasındaki konuşma, söylentiye göre, 1846 yılının Temmuz ayında geçmiştir. 

Thoreau köleliğe veya Meksika ile savaşa karşı çıktığından yaşadığı eyaletin uyguladığı vergiyi protesto konusu yaparak ödememiş, o sebeple hapse düşmüştür. Waldo Emerson da dostunu cezaevinde ziyarete gitmiş ve karşı karşıya geldiklerinde David Thoreau’ya “David, neden buradasın?” sorusunu yöneltmiş olmalı.

Öyle olmalı ki, o gün bugündür, bütün özgürlükçü çevreler tarafından tekrarlanan -ve İsmet Özel’in de kitabına ad olarak seçtiği- o ünlü cümle dillerde dolaşmakta.

“Waldo sen neden burada değilsin?” cümlesi…

Günlerdir o karşılıklı atışmayı zihnimde taşıyorum.

“Neden burada değilsin?” cevabını da, “Sen neden buradasın?” sorusunu da…

Reklam

Soruları kafama takmamın sebebi, milletvekili aday listeleri açıklandıktan sonra sağdan-soldan bazı isimlere yönelik benzer sorular yöneltilmesi…

Vaktiyle AK Parti’de bulunurken bakanlık görevi üstlenmiş bir isme, ‘sol’ cenahtan, “Bu kişi neden CHP listesinde?” itirazı gelirken, ‘sağ’ sayılabilecek iktidarın itibar ettiği yazar ve yorumculardan bazıları da, Saadet, DEVA ve Gelecek partilerine mensup isimlerin CHP’den aday olmalarını yadırgayan bir tavır içerisindeler.

“CHP’de ne işiniz var?” diye soran sorana…

Aslında itirazlarının yerinde olmadığını en iyi yine kendilerini ‘sol’ sayan kesim biliyor. 

CHP sözcüleri ve CHP’nin itibar ettiği kalemler ile yorumcular, ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ sonrası iyice gün ışığına çıkan ‘tek adam’ görüntüsüne ver yansın ediyorlar. Yönelttikleri haklı eleştiriler bu yüzden tek tek bakanlara değil. Yeni sisteme geçilme öncesini de kapsayacak şekilde, bakanların emir ve talimatlara uymaktan öte bir işlevleri bulunmadığı bilindiği için bu böyle.

Hazine ve maliye bakanı Nureddin Nebati eleştiriliyor mu günümüzde? Gördüğüm kadarıyla hayır. Muhalefet onun ağzından çıkanları mizahi açından zengin bir malzeme olarak değerlendiriyor belki, ancak uyguladığı politikaların bakanın kişisel tercihi olmadığı belli. Böyle bir durumda neden çeneler bakanı eleştirmekle yorulsun ki?

Aynı durum vaktiyle AK Parti içerisinde bulunup şimdilerde muhalefet saflarına geçmiş eski AK Partililer için de geçerli.  

Onlar bir vakte kadar yürüttükleri görevleri bıraktılar veya bıraktırıldılar ve sonrasında yıllarca emek verdikleri siyasi zemini terk ederek muhalefet saflarına katıldılar.

Reklam

CHP’liler ve CHP’nin itibar ettiği yorumcuların onlara eleştiri yönetmek yerine takdirlerini sunmaları gerekmez mi?

Muhafazakar diye bilinen AK Parti seçmeninden de oy almayı düşünüyorsa CHP’liler, destekledikleri parti %25 çıtasına takılmışlığını ittifak sayesinde kırmayı amaçlamışken CHP’nin itibar ettiği yorumcular, muhafazakar seçmenlerin oy veregeldikleri partiden tanıdıkları isimleri listesinde gördüklerinde, seçim pusulasındaki 6 oklu CHP listesine daha az zorlanarak mühür basacaklarını hesap edebilmeliydiler.

CHP’den ve CHP’ye yakın kesimden, eskiden AK Parti’de bulunmuşlara yöneltilen “Neden buradalar?” sorusu hiç anlamlı değil.

Aynı soru AK Parti listelerinde aday olan veya yollarını ayırdıkları halde böylesine kritik bir seçimde tarafını belli etmeden duranlara pekala sorulabilir ama…

Listelerde yer alan bir isme mesela: Lütfü Elvan’a…

Kısa sürmüş hazine ve maliye bakanlığı döneminde ekonomiyle ilgili doğru kararlar aldığı için hala övülen bir isim Lütfü Elvan. Bakanlığının kısa sürmesi yaptığı yanlışlar yüzünden değildi; tam tersine, şimdi herkesi biraz daha fakir, hayatı da olağanüstü pahalı hale getiren duruma düşülmemesi için çaba sarf etmişti.

Önce hakkında ileri geri laflar ve suçlamalar duyuldu, sonra da bakanlığı elinden alındı.

Bu gerçeği düşündüğümde onunla ilgili olarak “Neden?” sorusunu zihnimden silemiyorum.

Mehmet Şimşek için de aynı soru geçerli.

Görevi kabul etmedi, geldi, gördü, anlaşamadı ve geldiği yere geri döndü Mehmet Şimşek, fakat sanki yeni dönemde ekonomik konularda söz sahibi olacakmış hissi verilmeye çalışılıyor ve ismi böyle anıldığı halde kendisinden herhangi bir itiraz gelmiyor.

Ona da “Neden” ile başlayan bir soru pekala yöneltilebilir.

İktidarın küçük ortaklarından BBP’nin lideri Mustafa Destici, bir Balkan Türkü olan TİP’in genel başkanı için, “Tito artığı” dedi. Almanya’ya çalışmaya gitmiş bir işçinin çocuğu olarak orada doğduğu için de “Alman istihbaratının adamı”  olmakla suçladı TİP genel başkanı Erkan Baş’ı…

AK Parti içerisinde onunla benzer özelliklere sahip, -Balkan Türkü ve gurbet işçisi çocuğu- politikacılar yok mu?

Varsa, neden sesleri çıkmadı, çıkmıyor? 

AK Parti’nin iyi ve doğru işler yaptığı dönemlerde çeşitli düzeylerde sorumluluklar taşımış, süreç içerisinde ya kendileri partinin aldığı yeni durumu benimsemediği için treni terk etmiş ya da yeni durumda rahatsızlık kaynağı olacakları düşünüldüğünden trenden atılmış isimlerden de suskunlukları dikkat çekenler çok.

Son on yıl boyunca yanlışlar yapılırken de aynı suskunluğu korudu bazı siyasi kişilikler…

Şimdilerde, Nasrettin Hoca’nın kardan helva yapıp yediğinde yüzünü buruşturduğuna benzer bir tuhaflıkla, ‘tek adam sistemi’ne itirazlar dikkate alınıp seçimden yine iktidar olarak çıktıkları takdirde anayasayı değiştirebilecekleri bile vaat ediliyor ya; o yanlışlığın sebebi olan 2017 anayasa değişikliği sırasında da ya suskun kalmış ya da cılız itirazlarla yetinmişti aynı kişiler…

Onların kim oldukları biliniyor.

Zamanında tavır koymak, tepki verebilmek siyasette önemlidir.

Haklı konumdaki Emerson’un, protestosu yüzünden düştüğü kodeste kendisini ziyarete gelen arkadaşına verdiği “Waldo, sen neden burada değilsin?” cevabı, sorunun önüne herbirinin ismi konularak o kişilere sorulsa yeridir.   

Yanlışa yanlış, doğruya doğru demek bu kadar mı zor?

ΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. Üstat merhaba.

    İtirazın daha çok yazınızda da belirttiğiniz gibi Sayın Sadullah Ergin ile Sayın Lütfü Elvan ya da Mehmet Şimşek’i ayıran sebepten ileri geldiğini düşünüyorum. Bahsedeceğim husus Sayın Ali Babacan ve sayın Davutoğlu içinde geçerli. Neden özeleştiri yapma ihtiyacını hissetmiyorlar? Özellikle sn. Babacan. Gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. Ve benim de kafamda soru işareti doğuruyor.

    Teşekkür ediyor, iyi günler diliyorum.

  2. Erdoğan’ı indirme oyununda rol alan
    Miiliyetçi muhafazakarlar …
    Birer MÜHRE ÖRDEĞİSİNİZ…!!!
    Acı olan bu göreve gönüllü gözüküyorsunuz…
    Gerçekten miiliyetçi ve muhafazakar iseniz tabi çok üzücü…

  3. BİLGİSİZLİK DEĞİL
    “Cehaletin kaynağı bilgisizlik değil, ahlaksızlık ve karaktersizliktir.”
    Gerçekten cahil ancak karakterli kişi, bilmediğini itiraf eder. Hiç bilemezse bilenleri dinler öğrenir.
    Vatandaşımız- yandaşımız konunun profesörünü bile konuşturmuyor.
    “Hiç kimse uyuma numarası yapanı uyandıramaz”
    Siyasi tercihleri kötülük yapanlara destek motivasyonuyla olana ne denilebilir ki?
    Bir de “en sahte ürüne en yüksek bedel ödeme”
    vukuatımız var.
    Muhalefetmiz Dünyanın en sahte ürününe Dünyanın en yüksek bedelini ödüyor.
    Sahte ürün ne?
    “Faşizmin dili”
    Ödenen bedel ne?
    Geçmiş, bugün ve gelecek.
    Herşeyin düzelmesinin tek ve tek koşulu, muhalefetin ve muhalif olanların faşizm orijinli bu jargonu terk etmeleri.
    Bunu yapabilirler mi?
    Ne yaptıklarını bilmedikleri için çok zor.
    Bu durumda iktidar cephesi ne yaptığını biliyor diyebilirsiniz.
    Evet çok haklısınız.
    Kötülüğü bilerek ve isteyerek yapıyorlar.

  4. Herkes sayın CB’nın partiyi devleti milleti hazineyi bankaları hukuku bile kullandığını ve!… (kazanç ne olabilirki?)
    Söyler durur. Hatta yemin eder istenirse.
    Birde tersinden okusak mesela,
    Etnikçiler inanç din simsarları küreselci emperyalist sömürgenler siyasetçi inşaatçı ihaleciler silah para faiz tüccarları hatta hukukçular!..
    Sayın RTErdoğan’ı kullanıyor! olamazmı???
    Bu dünyada bir değil on kasa dolusu yeşil kağıdın olsa, götürebilirmisin birtanesini bile öbürtarafa? (Deneyen olmuş! Padişah vasiyeti çorapla gömülmek istemiş!😊).
    Yani,
    kuvvetli bir CB makamı!..
    Kodumu yumruğu sınırçizgisi titreyecek!..
    Sen beni tabutamı?.. “getirin bakiimm şu rahmetli Süleyman şahın na’şını” alın omuzunuza!..
    Her ilde şunlar varmı, yapılmışmı bakın!
    Birer şehir hastanesi, tramvay veya metro, kültür sitesi meslek lisesi millet bahçesi!..
    Tarım hayvancılık makineleşmişmi?
    Sanayi üretim ne yapıyor? Ne yapmak istiyor? Teşvik destek tam tekmil!..
    Karaborsacı varmı getirin şu ithalat silahımı
    Gız Emineeee!…🤗
    Azsoraa…..
    Pardon seçimden hemen sonra🤔.

  5. Proğramları çok farklı partilerden adayların aynı listede olmalarının nedeninin seçim kanununda yapılan değiṣiklikler olduğunu bugün hemen herkes bilir sanırım…

    Türkiye’de her ṣeyden olduğu gibi seçim kanunundaki değiṣiklikten de sorumlu Tek adam yerine listelerdeki bazı adayları eleṣtirenleri bence ciddiye almamak lazım. Konuyu Tek adamdan saptırmak da istiyor olabilirler. Veya baṣka bir sorunları var…

    Seçim kanunundaki değiṣiklikler Erdoğan’ın seçimleri nasıl kazandığının önemli bir örneği. Böyle kazanılan bir seçimi baṣarı olarak görmemek lazım.

    Konu Erdoğan olunca öznesiz cümleler kurmadan yanlışa yanlış, doğruya doğru demek zamanı geldi ve geçti…

  6. Altı ok milletin bağrına saplanmış bu yarayı hiç bir ilaç GELECEK te DEVA olmaz, SAADET getirmez.

  7. Herbişey! Olup sadece “TÜRK” olamamak!
    Ekonomist komonist faşist hain ajan kukla maraba satılık satılmış şeref yoksunu kişiliksiz olup, VATANSEVER olamamak!
    Dünyayı milletin parasıyla gezip görüp yiyip içip (zehir zıkkım olsun) yetimin öksüzün hakkını çalıp, BU MİLLETİ sevememek!
    İnancı kendi tekelinde sanarak, dine ahlaka zincir vurup kendini de bekçisi akil (akılsızı) yerine koyup, İNANCI AYIRAN DİNİ TERSİNDEN ANLAYAN bir meczuba döndüğünü görememek!

  8. Zamanında tavır koymak, tepki verebilmek siyasette önemlidir.Evet aynen..%150 enflasyonun oldugu,ekonomik krizin ,liyakatsizlik ve muhalefete göre adaletsizliklerin oldugu bir ülkede iktidar partisi hala 1.ise muhalif yazarlarin bay bay kemalin hertürlü saçmaliklarına tepki vermeyip tepki koymadıklari icin olmasın..mesela siz durmadan erdogan ve akp…mesela hiç millet ittifakini hdp birlikteligini irdelediniz mi?Millet ittifaki onca yanlış yapti…ittifaka zarar gelmesin diye sustunuz.. yanlışa yanlış diyebildiniz mi?
    Yanlışa yanlış, doğruya doğru demek bu kadar mı zor?bu soru yu chp ve avanelerine sormanız daha münasip..cunki mecliste chp li vekil ne demisti..bu hükümet (yani akp )dünyanın en iyi işini icraatıninda yapsa biz yanlış diyecez arkadaş….dogruya dogru demek bu kadar zormu…sayın yazar zorlanma hadi sende de..dogrusun de…..sıyrıl şu chp zihniyetinden…..doğrusun demek inan zor değil….

    • “%150 enflasyonun oldugu,ekonomik krizin ,liyakatsizlik ve muhalefete göre adaletsizliklerin oldugu bir ülkede iktidar partisi hala 1.ise muhalif yazarlarin bay bay kemalin hertürlü saçmaliklarına tepki vermeyip tepki koymadıklari icin olmasın?” bu yazdığınızdan o sonuç çıkmaz ancak ne dersek boş. Siyasetçinin bozuk ahlakı, içinde bulunduğu toplumun ahlakı ile doğru orantılı olup siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz manası bu sırra işaret etmektedir. Siyasette ahlak, balık gibi sadece baştan değil kuyruktan da kokmaya başlar. İlçesinde ahlaklı yöneticisi bulunmayan en tepeye imamı azamı getirse sonuç değişmez. Bu sebeple siyaset ve siyasetçi sistemi kurup, kuralı koyar ve sağlam kontrol ayarları kişilerden bağımsız bir idare ile oluşur. Bu memleket için değil sadece, dünyanın genelinde her idareci etrafına eş, dost, askerlik arkadaşını almak ister, eğer bu şekilde şirket yönetirseniz kısa sürede müflis olursunuz, ülke yönetirseniz Venezuela gibi madara olursunuz. Bugün millet ittifakının üzerinde uzlaştığı sistemdir. Bu vecihle ittifakın paydaşları veya ahlaklarından ziyade üstünde fikir birliği ettikleri güçlendirilmiş parlamenter sistem asıl maksuttur. Teemmel

      • Bugün millet ittifakının üzerinde uzlaştığı sistemdir…..hangi sistem..8 kocalı koalisyon mu?sebilürreşad kardeşim. bediüzzamanımsı bır takma isimle yazıyon aman nurcular yeniasya hariç erdoğancı..bunu bilmiyon herhalde..
        Siyasetçinin bozuk ahlakı, içinde bulunduğu toplumun ahlakı ile doğru orantılı olup siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz manası bu sırra işaret etmektedir. Siyasette ahlak, balık gibi sadece baştan değil kuyruktan da kokmaya başlar. İlçesinde ahlaklı yöneticisi bulunmayan en tepeye imamı azamı getirse sonuç değişmez. Bu sebeple siyaset ve siyasetçi sistemi kurup….. daha düne kadar başörtüsü için anayasa mahkemelerinde yatanlar baktılar ki sistem değişince 51 e ihtiyaç var. takiyye yapıyolar.başkanları farklı yardımcıları farklı taraftarları farklı söylem içindeler.. sen bu muhalefette m i AHLAK buluyon.bunlar mı ahlaki sistemi kuracaklar.sen ne okuyon……

  9. 100 yıl önce/sonra Akif’in dilinden..
    “Bizim muhîti, bizim halkı seyredince nazar;
    Görür ki: Beyni bozulmuş yığın yığın kafa var.
    Düşünceler mütehâliftir istikâmette;
    Şu var ki, hepsi nihâyet bulur sakâmette !

    Birinci zümreyi teşkîl eden zavallı avam ,
    Bıraksalar edecek tatlı uykusunda devam.
    Bugün nasîbini yerleştirince kursağına;
    “Yarın” nedir? Onu bilmez, yatar dönüp sağına.
    Yıkılsa arş-ı Hilâfet, tıkılsa kabre vatan,
    Vazîfesinde değil: Çünkü “hepsi Allah’tan!”
    Ne hükmü var ki, esâsen yalancı dünyânın?
    Ölürse, yan gelecek Cennet’inde Mevlâ’nın,
    Fenâ kuruntu değil! Ben derim, sorulsa bana:
    “Kabûl ederse Cehennem ne mutlu, amca, sana!”

  10. Bu vesileyle benim aklıma da Fransa ve İsrail’deki protesto olayları geldi .
    Her iki olay arasında büyük bir benzerlik var ancak enteresan bir şekilde sonuçlar farklı oldu.
    Fransa’da emeklilik yaşının 62 den 64 e çıkarılmasına karşı yürütülen bunca protestoya rağmen Macron , geri adım atmadı ve belli ki devlet adına çok önemli ve haklı gördüğü bu değişikliği , bir devlet adamı ciddiyetiyle yasalaştırdı , yani popülizme pabuç bırakmadı !
    İsrail’de ise haksız olarak adalet üzerinde daha fazla söz sahibi olmak isteyen Netanyahu , ısrarcı ve sert demokratik tepkilere saygı duydu , daha fazla dayanamadı ve tasarıyı geri çekti.
    Ben şahsen bu iki olayı bu şekilde değerlendirdim ve bizimle mukayese etmek istedim ama maalesef bizim bu olaylarla mukayese edilecek hiç bir tarafımız yok , üzerine ölü toprağı serpilmiş bir toplum olduk çıktık !
    Şimdi içinde debelenip durduğumuz çıkmaza da zaten bu yüzden düşmedik mi !
    Bu konuda bizim uyuşuk , beceriksiz, kendine hayrı olmayan muhalefetin çok büyük sorumluluğu var , tabii ki STK larının da vebali az değildir !

    • 38 yaşında insanları emekli ettik!
      Eşit işe eşit ücreti savunmayı değilde sendikacılığı sadece faprikada! Çalışandan yana olmak sananların EMEKÇİ! kelimesini kilere kilitlemesini seyrettik!
      Ekonomiyi kendimiz bellemek yerine dışardan egonomist ithal etmeyi seçtik!
      15-20 yıl önceki kanuna göre çalışan kazanan emeklilik hayali kuranı da sen güvenlik haksız, aylıksız işsiz bekekle kenarda (hiç hasta olma yemek yeme çadırda isteme) bekle bakiimm dedik!
      Elin keferesi netti?
      30-40 yıl önceden planı proğramı yapmış,
      Tarımı hayvancılığı makineyle yapıyor şimdi! Sen şu tarihte girersen bu tarihte emekli olacaksın demiş taa baştan!
      Çalışan fabrikayı kapatmamış, çalışmak isteyeni işsiz bırakıp kendi yandaşını eşini dostunu akrabasını işe yerleştirmemiş!
      Deterjanı afet çadırını ekmeği eti sütü baklavayı böreği kendi yapmaya kalkmamış, özel sektörü teşvik ederek, denetleyerek, koruyarak ve ithalat ile dengeleyerek!!!
      Bu günlere gelmiş!
      Tabiki şimdi de doğru olanı yapıyor! Yaptığının da arkasında durabiliyor!
      Sen dur bakalım şunların arkasında: mülakat ne varsa sat herşeyi ithal et üretme faizi haram de ama en yüksek faizle borç alıp ye yandaşını besle hakkı hukuku tanıma!!
      Sonrda çıkıp bedava ev araba yazlık vereceğim de! 😡. Kılıçtaroğlu yatacak yerin yok bunu böyle bilesiiinnnn.

    • Mucib bey, ne yani biz de şimdi fransızların arayıp da bulamadığı EYT düzenlemesi için “istemezük” mitingleri düzenleyip kendi kendimizi madara mı edelim?

  11. “Yahya Özal
    15 Nisan 2023 At 09:41
    Sayın Koru ve benim gibi herbokolog yorumcu arkadaşlar. Hadi bakalım seçim totoya. Bana göre
    CB – RTE
    250 mv AKP
    200 mv CHP
    50 mv IYIP
    50 mv HDP

    Yorumu Cevapla
    ceksın
    15 Nisan 2023 At 13:16
    yeni sistemde 600 mv var sayın herbokolog. cahillik başa bela ya.

    Yorumu Cevapla”
    Evet yahya bey, ceksın arkadaşa bir cevap verecek misiz? Yani kalan 150 baş mebus nereye gitti, suya mı düştü, inek mi içti dağa mı kaçtı nooldu diyor?
    Ama çemkirmeden lütfen, aptala anlatır gibi, tane tane izah eder misiniz?

  12. Başta anlatılan anekdotla bu pasajdaki anlatım arasında bir terslik mi var yoksa bana mı öyle geliyor:
    “Haklı konumdaki Emerson’un, protestosu yüzünden düştüğü kodeste kendisini ziyarete gelen arkadaşına verdiği “Waldo, sen neden burada değilsin?” cevabı, sorunun önüne herbirinin ismi konularak o kişilere sorulsa yeridir.”

    • Sana öyle geliyor elbette, çünkü Sadullah Ergin gibi önemli davaların yürüdüğü sürecin adalet bakanı nasıl olur da CHP’ listelerinden raday olur diyenler arasında CHP’li birine rastlamadım ben. Bunu söyleyenler CHP’den akpartiye geçmiş isimler bir de muharrem ince gibi akpartiye çalışan isimler. Başka bir de “nuhun gazetecileri” var.
      Sadullah Ergin’in adalet bakanı olduğu dönemin davalarında mahkum olanların bu gün akpartide siyaset yaptıklarını düşününce mesele daha iyi anlaşılıyor. Hala CHP’de olanlarını da akparti basliyor dersek yalan olmaz. Tuncay Özkan haber Türk tv’yi İpek grubuna sattıktan sonra eleştirileri cevaplarken “teşekkür ediyorum İpek grubuna, borçlarını ödeyemez durumdayken iflas etmek üzere olduğu için çok az bir paraya alabilecekleri halde değerini vererek Habertürk kanalını satın aldılar.” demiş olmasına rağmen şimdilerde Habertürk satışından zarar ettiğini iddia edip zararının tazmini olarak 95 milyon lira talep etmiş ve akparti de Tuncay Özkan’ı haklı bulmuş olmalı ki bu parayı Özkan’a ödemişler. Haliyle de gazeteciler akparti Tuncay Özkan’a niye 95 milyon lira verir diye soruyorlar. CHP’de bu olay konuşuldu mu? Varlık fonundaki şirketleri iktidar ve muhalefet birlikte mi yağmalıyorlar acaba?

      • öndmli bir seçim süreci yaşiyoruz. inatla bir yere varılmaz. bazen sevdiklerinize en vazgecmeliyiz. bir sevdik gitmeden bir sevdik gelmez. ak parti de oğulların listeye konmasını elestiriyorsak, yıllarca bakanlık ve vekillik yapmış kişilerin ittifak yaptığımız partiye rağmen konmasını elestirebilmeliyiz. feragat etmeyenler kaybedince üzülmesin. sıraya konmayan bayan bugün dinlenmezse elestirdigimiz ak partiden ne farkıniz var?

        • Sadullah Ergin 25 Aralık yolsuzluk operasyonu günü Hatay belediye başkanlığı adaylığı için adalet bakanlığından ayrılmış. Ergenekon davalarının seyrinin değişmesinde Sadullah Ergin’in rolü nedir bilemem ama eleştirenler Ergenekon davalarının adalet bakanı olmakla suçluyorlar. Halbuki Erdoğan Ergenekon davalarının savcısı olmakla övünürken hepsi CHP’liydiler ve Erdoğan’ı suçluyorlardı. Kumpas dedikleri davalardan savundukları generalleri müebbet hapisle mahkum ettiği halde Erdoğan’la anlaştıkları için onu suçlamıyorlar, aksine akpartiye destek oluyorlar.

          Şimdi roller değişti savcı avukat avukat da savcı oldu. Mahkumlar da yer değiltirdi, suçlular vatansever oldu. Şimdi de hedef kitleyi değiştiriyorlar galiba:))

        • Doğru, teşekkürler düzeltme için.

          Zafer partisi bu gün Bahçelievler semt pazarının girişine tezgah açmış, tezgah açtıkları yer de park alanı. Pazara gelenler tezgahın olduğu yere arabalarını park ederken küçük çaplı ama her tür hakaretin küfürlün savrulduğu büyük bir kavga çıkmış. Ümit Özdağ kavgayı önce PKK partimize saldırdı bu gün de akparti standımıza saldırdı diyerek videosunu tvitırda paylaşmış. Tivitin altında kavga devam ediyor.

          Acaba Ümit Özdağ’ı takdir mi etmeli, adam tek başına parti kurdu esip gürlüyor. Öfkeli kalabalığın gazını çıkarıyor da … çıkarmasa bari:))

  13. İmam-ı Azam “sultanın sofrasına oturan alimin fetvasına itibar edilmez” demesiyle meşhur.

    Hayatının ise kendisine teklif edilen umum kadılık teklifini reddettiği için zindana atılarak ve orada işkence ile sona erdirildiği rivayet ediliyor.

    Tarih boyunca doğruları söylemek ve savunmak -özellikle hür olmayan koşullarda- bedel ödemeyi göze almaksızın pek mümkün olmamıştır.

    Ülkelerin çeşitli konularda durumlarının nasıl olduğunu takip eden çeşitli saygın uluslararası kuruluşlar var. Bunlar arasında “Freedom House” (Hürriyet Evi) çeşitli ülke ve toprakların özgürlük açısından durumunu her yıl takip ederek yıllık raporlar hazırlıyor. Özgürlük derken kastedilen ise ülkede demokrasinin işleyişinin, hukuk devletinin, temel hakların, ifade ve basın özgürlüğün v.b. seviyesi.

    Yakınlarda 2023 yılı raporu yayınlandı. Buna göre Türkiye son 10 yılda özgürlüklerin gerilediği ülkeler arasında başı çekiyor. Türkiye diğer dünya devletlerine göre son 10 yılda 29 sıra gerilemiş durumda. En çok gerileme yaşayan 34 ülke arasında ise 5 inci sırada yer alıyor.

    2023 yılı itibariyle Dünyadaki devletlere özgürlük açısından bakıldığında 84 Ülke “Özgür” statüsünde. 54 Ülke ise “Yarı Özgür” durumunda. Ülkemizin de 2018 yılından beri içinde olduğu 57 Ülke ise “Özgür Olmayan” ülkeler kategorisinde.

    Ak Parti açısından ise durum gerçekten çok trajik. İktidara geldikleri 2002 yılında Türkiye “Yarı Özgür” ülke statüsünde idi. AKP yarı özgür olarak aldığı ülkenin puanını iktidarının ilk 10 yılında kötüye götürmeden az da olsa iyileştirdi. Ancak özellikle başkanlık sistemine geçildikten sonra yapılanlarla ülke “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine düştü. 2002’de 100 üzerinden 51 olan toplam puan, 2023 yılı itibariyle 100 üzerinden 32’ye düşmüş durumda.

    Böyle bir durum göz önüne alınmadan insanlar konuşmayı kendileri için riskli görüyorlar. Yoksa yaklaşık 100 Hukuk Fakültesi’nin bulunduğu, on binlerce hukukçunun bulunduğu bir ülkede Anayasa’nın 101 inci maddesinin açık hükmüne rağmen bir kimse üçüncü kez aday olabilir miydi?

    Neyse ki on binlerce hukukçunun durumunu Prof. Serap Yazıcı Habertürk TV’de yayınlanan Teke Tek programındaki konuşmasıyla bir nebze olsun kurtarmış.

    Dinlemekte fayda var.

    https://www.youtube.com/watch?v=3s9meKq3Gek

    • Yakınlarda 2023 yılı raporu yayınlandı. Buna göre Türkiye son 10 yılda özgürlüklerin gerilediği ülkeler arasında başı çekiyor. Türkiye diğer dünya devletlerine göre son 10 yılda 29 sıra gerilemiş durumda. En çok gerileme yaşayan 34 ülke arasında ise 5 inci sırada yer alıyor.
      2023 yılı itibariyle Dünyadaki devletlere özgürlük açısından bakıldığında 84 Ülke “Özgür” statüsünde. 54 Ülke ise “Yarı Özgür” durumunda. Ülkemizin de 2018 yılından beri içinde olduğu 57 Ülke ise “Özgür Olmayan” ülkeler kategorisinde.
      Bunlar size ezberletilen algi ve ezberler.
      Ya sizin eģitim seviyeniz ne cok merak ediyom.çoban sizden daha ferasetli ve iyi yorumluyor.dünyadaki özgürlük ve gelişmişlik standardini niye dünyayi sömüren ve her türlü darbe ve entrika terörü finanse eden batı belirliyor..ve onlar dünyanin en özgür çağdas ………ülkeleri…ya batinin dedigini yaparsan Özgür ülkesin….batının dediginiden çıkarsan eksinin kayar demokrasiden uzaklaşırsın.otoriterleşirsin…ya bu kadar celladina hayran ve biat kültürü olmaz.hiç mesela dünyayi sömüren ülkeler istatigi yapiyolarmı?hangi devlet hangi ülkeyi sömürüyor.hangi ülke hangi ülkelerdeki darbe ve iç karşıklıklari terörü finanse ediyor…hangi ülkeler darbe ve terörü finanse ederek o ülkede demokrasi rafa kaldırıp kendi sömürü düzenini devam ettiriyor…ayakta uyumayın….sonrada utanmadan bu ülkeler özgürlük şu bu diye rapor yayınlayıp yine kendilerini aklıyolar…bunu bizim köydeki çoban bile biliyor..

Yoruma kapalı.