Takımları başarıya götüren ruh siyasette eksikse bu duruma CHP örnek teşkil eder…

23
Reklam

Olaylardan meydana geldiği zaman habersiz kaldığımı her itiraf ettiğimde nelerle meşgul olduğum merakının etrafta doğduğunu fark ediyorum.

Öyle ya, siyaset değilse ne dikkatimi kendine çekiyor?

En son izlediğim videolardan söz ederek merakları kısmen gidermeye çalışayım.

İngiliz itv televizyonu için hazırlanmış herbiri birer saatlik iki videoyu peş peşe izledim.

Programın adı şu: ‘İngiliz futbolu Avrupa’yı ne zaman fethetmişti?’ (İngilizcesi: When English Football Ruled Europe?)

Bütün kupaların kupası sayılan Şampiyonlar Ligi’nin şampiyonluğu 1970’li ve 1980’li yıllarda İngiliz takımları tarafından elde edilmişti.

Önce Liverpool art arda üç yıl şampiyon oldu. Sonra sıraya yine üç yıl üst üste Nottingham Forrest takımı girdi. En son da Aston Villa kupayı yine üç yıl üst üste kaldıran takım oldu. Hepsinden sonra Liverpool yeniden sıraya girdi ama bu durum sürekli olmadı.

Alman ve İspanyol takımları kupayı sonraki yıllarda kendi aralarında paylaştılar.

Reklam

Bu yıl yeniden bir İngiliz takımı –Manchester City– Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmayı başardı ve beklenen, onun gelecek birkaç yıl daha şampiyonluğu başkalarına bırakmaması…

“Sıra yine bizde” diye düşünmeye başladı İngilizler İstanbul’da İnter karşısında kupa kaldırılınca…

Eskiler -1970’ler ve 1980’ler- ile bugün arasında pek çok fark, videoları izlerken hemen kendini belli ediyor. Sahalar çok kötü. Formalar ilkel. Oyun tarzları göz alıcı değil. En önemlisi de, eskiden İngiliz takımları genellikle yalnızca beyaz -hatta hepsi Britanyalı- oyunculardan oluşuyor…

Bugün sahalar mükemmel. Futbol milyarlık bir sektöre dönüştüğü için oyuncuların şikayet edebilecekleri pek bir şey yok. Eskiden en yüklü transferi yapan oyuncu 1 milyon sterlin almış. Oyuncuya bir gazeteci “Bu parayı hak ettiğine inanıyor musun?” diye sorunca ondan gelen cevap şaşırtıcı: “Hayır, sanmıyorum.” İyi oyunculara onun transfer ücretinden daha fazlası her ay maaş olarak ödeniyor.

Yüz milyonlar transfer ücreti olarak ödeniyor bugün ve her takımda dünyanın dört bir tarafından yabancı oyuncu var.

O günle bugün arasında belirleyici tek ortak noktayı, geçmiş dönemlerin kupa kaldıran takımlarında oynamış oyunculara yöneltilen sorulara alınan cevapları dinlerken öğrendim: Sihirli oyuncu yok aslında, sihirli teknik yönetmen var…

“Nedir o sihir?” sorusuna neredeyse tek ses halinde aynı cevap veriliyor: Tek tek birey olan oyuncuları takıma dönüştüren, takımla taraftarı bütünleştiren, oyuncuların kendilerinin bile varlığını keşfedemedikleri maharetlerini sahaya yansıtmalarını sağlayan kişidir teknik direktör; başarılar sahada kazanılsa da bunu sağlayan saha kenarındaki spor adamıdır…

Zafer, takım ruhundan kaynaklanıyor, o ruhu oyuncuyla taraftarı bir ve bütün yapan teknik direktör sağlıyor…

Reklam

İzlerken ister istemez etrafımda gelişen güncel siyasi olayları düşünmeden edemedim.

CHP iç çekişmelerle çalkalanıyor. Pek çokları liderin değişmesini talep ediyor ve bunu zorlamak için taraftarlar galeyana getirilmek isteniyor. Lider kendisini gemi kaptanı olarak görüyor görmesine, ama çalkantıları sona erdirmeye gücü yetmiyor. Sertleşenlere o da sertleşiyor.

Partide takım ruhu? Yok.

Takımın taraftarla bütünleşmesine benzer bir görüntü var mı partide? O da yok.

Futbolda kazandıran teknik direktör gün geliyor takımına kupa kaldırtamıyor; takım eleniyor. Ancak aradan yarım yüzyıl geçmesine rağmen adamın arkasından konuşanlar liderin hakkını teslim ediyorlar.

Başarılara imza atmış direktörlerin, takım kaptanlarının stadyumlar önüne dikilmiş heykelleri onların hayırla yad edildiğini herkese hatırlatıyor.

CHP’liler lider olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçmişler, fakat şimdi onu saldırıların hedefine koyanlar var ve diğerleri de bunu yapanlara ses çıkartmıyorlar.

Bırakın heykellerini dikmeyi, çiğ çiğ yemeye hazır görüntüsünü veriyorlar.

AK Parti de parti ama farklı bir parti.

Ondaki ve liderindeki özellikler sayesinde, o tür özelliklerden mahrum partiler karşısında bugüne kadar sürekli başarılı olabildi AK Parti.

CHP’lilere İngiliz TV kanalında izlenebilen futbol videolarına göz atmalarını tavsiye edebilirim, fakat ona gerek yok; bir partinin nasıl olması gerektiğini anlayabilmek için, AK Parti’ye biraz yakından ve ön yargılarını geride bırakarak bakmaları bile ders almaları için yeterli.

Sevmeseler, karşı çıksalar, hatta nefret etseler bile AK Parti onlar karşısında parti gibi parti görüntüsünde.

CHP’liler liderlerini değiştirebilseler ne olacak? 

Yeni lider bir gün kendi kuyusunun da bugün kendisini iş başına getirenler tarafından kazılacağını bilecek.

Futbol daha zevkli, ne yapayım…

ΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. Toplumda hiç bir işe yaramayan tek başına bir hiç olan ne kadar embesil varsa hepsi siyasetçi olmuş, ülke yönetiyorlar. Toplumda ne kadar işe yarar değer varsa hepsi de o siyasetçileri konuşarak çene çalar olmuş. Aha da memleketin resmî budur işte.

  2. Sayın yazar ona buna video izlemelerini tavsiye edeceğine biraz daha okumaya ağırlık verse iyi eder…
    “Partide takım ruhu? Yok.

    Takımın taraftarla bütünleşmesine benzer bir görüntü var mı partide? O da yok.”
    Kim demiş?
    Chp deki takım ruhu mükemmele yakındır,
    hele de taraftarla partinin bütünleşmesi tunçtan çelikten daha sağlamdır!
    Tıpışşş tıpışşş…

  3. Şehrimizin ana caddesinde karşı kaldırımda 20 kişi grup geliyordu. 20 kişide Benim bulunduğum kaldırımdan geliyordu. Bunlar üzerinde fosforlu iş yelekleri vardı yanımdan geçtiler. üstlerinde “Erdoğan fedaisi yazıyordu”
    Şehre gençlik merkezi açılmış buralarda gençlerin beyni yıkanıyor.
    Kaçak göçmenlerde Doğum oranı çok yüksek Bunların burada doğan çoçukları otomatik Türk vatandaşı oluyor. AKP sistemi kurmuş.

    Akp’den kopanlar Daha önce eleştirdikleri Kılıçdaroğlu diyorlar Ekrem bey bile demiyorlar. Dürüst Kılıçdaroğlu tanıyanlar Kılıçdaroğlunu Bırakmak istemiyorlar.

  4. POZİTİF ATMOSFER
    Bugün çiçeği burnunda Maliye Bakanı ile TÜSAD yetkililerinin buluşması pozitife atmosferde geçmiş
    Yeni Maliye Bakanı ile TÜSİAD yetkililerinin
    “ilk görüşmelerinin” hiç “negatif” atmosferde geçtiğini hatırlayan var mı?
    Hatta iş insanı G. Sabancı’ nın b eski bir Maliye Bakanı hakkındaki övgülerini de mutlaka hatırlayan vardır
    Sayın KORU siyasetle futbol arasında cok manidar bağlar kuruyor.
    Bugünkü yazısında olduğu gibi.
    Bir futbol takımının başına getirilen teknik direktörün negatif mesaj verdiğini gördünüz mü?
    Yada henüz maç yapmadan yani takımı ve oyunu sahada görmeden taaftarın negatif mesajını gören var mı?
    Bir teknik direktör, takımını daha önce küme düşürmüş yada takımından kovulmuş ise, kendisine normal zamanlarda tanınacak tolerans ve sürenin tanınmayacağını herhalde biliyordur.

  5. Bu siyasetin içine Tükürüyüm Bi de siz tükürün. Dürüst dediğimiz Abdullatif Şener 1. Turda Abdullatif Şener Sinan oğana vermiş 2. Turda Geçersiz oy vermiş. Ben inanmıyorum Erdoğana verdi.
    CHP Abdullatif Şener Turuva Atı görevimi yaptın.

    Bu Adı sözde Sağ muhafazakar adamların %95 Menfaat Gurubu parti kurmalı %95’i Samimi değil kendi Menfaatlarına çalışıyorlar. Bunların çoğunu tanıyorum Dindar Değillerdi, Birden Dindar oldular.

    Kılıçdaroğlu Bundan dolayı CHP’den Çoğunu bu seçimde attı Çoğu Erdoğanın Adamıymış.

    • Neymiş, önce kendi söküğünü dikmek, sonra kocca ülkeyi yönetmeye talip olmak!
      Gerekmiş🤗.

    • Kullandığı Sandığa bakıyorlar, Boş atan Hiç olmamış olduğunu görüyorlar. Siyasetin Geldiği noktaya bakın Erdoğan hata yaptığı için herkesin Kendisine Benzemesini istiyor. Böylece kimse konuşamıyor. Erdoğan Durdukça Çürüme Heryere sirayet Ediyor.

      Vah Vah Vah Türkiyenin geldiği Nokta işler Acısı.

  6. CeHaPe zihniyetinde bir partiliyi hemde yüksek bir mevkiye aday gösterip, (BB, CB) ondan kurtulmak için plan yapmak sıradan bir tutum haline mi geldi? (Öyle değilsede öyle görünüyor 😡!).
    Seçilemeyecek nassı olsa!…
    Seçilmesi mümkinn değil!…
    Seçilmemesi için elimizden ne geliyorsa!..☹️
    ~bunlar tahmin değil kesin ve ispatlı tutumlar. CeHaPe den vekil seçilen (ama CeHaPe ile alakası olmayan) ve sonrada aday gösterilmediğinde çirkinliğini dışa vuran politikacı! larda ortada😡
    SİYASET HATA KALDIRMAZ! BEDELİ AĞIR OLUR! Olmalı!!!
    -hata yapanın hala koltuğunda oturuyor olması mekanizmanın arızalı olduğunun göstergesi. Tek suçlu bir kişi olamaz!
    Yandallarının da yılan dolu çuvala konulup,
    Denize atılmasına!…😂😂😂
    Not:sadece doğuda değil, batıdada insanlar demokrasi denen illeti sevememiş. Bak ingiliz lere, kral! yönetiyor 🤗.
    SON TAHLİLDE:her kafadan bir ses çıkması!
    seçmene cazip gelmiyor!🤔
    RTE NE DERSE O!🤗
    Bay Kemal????

    • Demokrasi ve cumhuriyet farkını anlamamakta ısrar edenlerle ne konuşacağız ki. He he öyle.

      • Halk eğemenliğin yönetimin kendinde olmasını istedikçe birileri,
        üç beş koyun verip öbürüne,
        Güttürmek istiyor☹️ Bizleri.
        O birisi ise, ben koyun güdemem ancak kuzu kuzulara hükmedebiliyom!..
        diyor!😯
        Kurban pazarına gittim bugün dana ksem:100-150 bin😯😯😯
        Koç:10-15😡😡😡
        İkramiye: kaldı 2’de🤗

  7. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, istifasını isteyen gazetecileri bir çırpıda “satılık kalemler” diye suçlaması şüphesiz kabul edilemez. Fakat kendi çapında o da haklı. Düne kadar “Gandi Kemal” diye yere göğe sığdıramadıkları adamı, ertesi gün “Basiretsiz, korkak, hesapçı” vs… sözlerle aşağılamaları, hakaret bombardımanına tabi tutmaları pek de tutarlı değil. Bu kavganın “doğru”, “haklı” olan bir tarafı da yok. Bu kavganın tek güzel yanı, iki tarafın da ilk kavgalarında birbirlerine yaptıkları hakaret ve getirdikleri suçlamalarla gerçek karakterlerini gözler önüne sermeleri. Kim kimdir, millet daha iyi görüyor, şimdi.

    • “Kemal Kılıçdaroğlu’nun, istifasını isteyen gazetecileri bir çırpıda “satılık kalemler” diye suçlaması şüphesiz” çok isabetli olmuştur, çünkü o elemanlar her zaman parayı daha fazla verenin borusunu öttürürler!

    • Yerli teknik direktörlerle başarı göstermiş takım az. Uluslarası anlamda. Yerelde başarı ise başarı değil elbette. Uluslarası başarı ancak küresel düşünmekle mümkün. Dünyanın bütün takımları bunu yapıyor. Ekonomi de öyle şirketler de ülkeler de. Dünyanın her yerinden en iyi yetenekleri kapanlar en başarılı olanlar. Yerli milli türküsü çalanlar da aslında yerelde çalan çırpan ve hiç bir başarısı olmayan vasatlar.

  8. YSK başkanı “mutlaka” elektronik seçim sistemine geçeceğimizi ilan etmiş. Neden acaba? Seçimler aynı gün saatler içinde sonlandırılıyor. Hiç bir aksama yok. Neden elektronik sistem ihtiyacı doğdu o zaman. ABD seçimlerinde bazı eyaletler elektronik sisteme geçtiler. Ve en tartışmalı olanlar o eyaletler. Hatta Rusların sisteme müdahele ettikleri dahi iddia edildi. Yine bir şeyler pişiriyorlar. Elektronik sisteme kesinlikle ihtiyaç yok seçimlerde. Görerek oyları saymazsak saymış olmayız. YSK’nın yapısı itibariyle de bu yöntem doğru olmaz. Seçimler mevcut yöntemle yapılmaya devam etmeli. Muhalefet derhal müdahele etmeli. Çünkü hızla bir şey kaçırma peşindeler yine.

  9. Bu yılın iki kaybedeni Kılıçdaroğlu ve Jesus arasındaki inanılmaz benzerlikleri gündem olmuştu. Jesus kendine yakışanı yapıp, gitmesini bildi. Darısı ‘Köylüye 500 dolar versen harcayamaz’ deyip, seçim hezimetinin üzerine tüy diken Kılıçdaroğlu’nun başına.

  10. Dün nihayet büyük ekonomi kurulu ilk toplantısını yaptı , hepimiz özellikle ekonomi çevresi somut adımlar bekledik .
    Ama maalesef boş laflardan başka bir şey duymadık!
    Dağ fare doğurdu !

  11. Akparti diye bir parti yok, mahsun Kırmızıgül var: “yıkılmadım ayaktayım; dertlerimle baş şaşayım”

    CHP diye bir parti yok. İbrahim Tatlıses var. ” tam şuramdan vuruldum, domdom kurşunu”

  12. Akp evet seçimleri alıyor. Evet seçimlere iyi asılıyor. Fakat Erdoğan’ın baskın liderliği ve seçim kazanma becerisi bunu sağlıyor. Bu sebeple de Erdoğan’dan sonra Akp’nin biteceğini düşünmeden edemiyorum. Partiler veya hangi organizasyon olursa olsun bir kişiye bu kadar angaje olmuşsa, o kişiden sonra şansları hiç bir zaman olmuyor. Çünkü özde kurumsallık yok, kuruma değil kişiye bağlılık var. Bu da eninde sonunda ilgili figür ortadan kaybolunca yürümüyor, bitiyor hızlıca. Aile şirketlerine bakın. Başta güçlü bir baba vardır hep. Şirket süper hızlı büyür, alanının lideri olur. Baba ölünce şirket de hızlıca güme gider. Bunu döngüyü kırmayı sadece kurumsallaşmayı beceren, çağ atlayan, hatta çocukları şirketten uzak tutan firmalar başarabiliyor. Diğerleri hep batmaya mahkum. Yazın bir kenara. Tayyip’ten sonra Akp yok.

    • bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve kadrosunun düşünüyor olduğunu tahmin edebiliyorum. Düşünüyorlarsa tedbir de alıyorlardır. Strateji veya taktik de geliştirmeleri gerekir. Yazıda belirtilen “sihri” yakalayan teknik direktör değişse de sanıyorum kendi içinden ya da dışından kitlesini/kitleleri takımla bütünleştirebilecek bir teknik direktör çıkarabilecektir. peki ya CHP ?

      (“Dünya değişiyor bunu suda hissedebiliyorum. toprakta hissediyorum. kokusunu alabiliyorum. Eskilerden pek bi şey kalmadı. Zira hatırlayan yok artık.”)

      • Erdoğan’ın kurumsal düşündüğünü düşünemiyorum. Damadını bakan yapmasından anlıyoruz bunu. Diğer başarılı bakanlara ne kulplar takarak gönderdiğini de biliyoruz. Sadece kendi inanışlarına aykırı oldukları ve istediklerini yapmadıkları için.

  13. Dogru bir balis acisi, Romali askerlerin para kazanmak icin kral degistirdigi gibi chpli yetkililerde secim kaybettirip líder degistiriyorlar o halde imamoglu kendisi baskan olmak yerine gitsin iyi partiye katilsin 🙂 cünki CHP secmeni AKP secuencie gibi biatci haline geldi ordan koparacagi oy yuzde besi gecmez

Yoruma kapalı.