
Biraz olsun olağanlaşıyoruz; Şahin Alpay özgür…
Kendimden biliyorum: Söyleyeceği bir şeyler olduğuna inanan ve yazmaya alışmış biri için yazı hayatından kopmak ve yazmadan durmak dıştan bakanların sandığından çok daha zordur. Bazılarımız
Kendimden biliyorum: Söyleyeceği bir şeyler olduğuna inanan ve yazmaya alışmış biri için yazı hayatından kopmak ve yazmadan durmak dıştan bakanların sandığından çok daha zordur. Bazılarımız
Herkesin aklındaki soruyu yazısına giriş yapmış Taha Akyol, kendisini tebrik ediyorum… Sorusu şu: “Gazetecilere, yazdıkları ne olursa olsun, ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ cezası verilirse, Meclis’i bombalayanlara,
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında aldığı karara, davalarının görüşüldüğü mahkemenin itirazının, ikinci görüşmede düzeltileceği beklentim yerine gelmedi. İtiraza itirazı bir kez
Ülkemizde yaşanan rahatsız edici bazı gelişmeler var; bunlardan ikisi güncellik taşıdığı için önemli. İlki mesleğimle ilgili. Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır Demokrasi yazı-çizi işleriyle uğraşanların
Çok sayıda dava eş-zamanlı olarak görülüyor, bu sebeple hain darbe girişimi sonrasında açılmış her davanın duruşmalarının yankılarını yakından izleyebildiğimi söyleyemem; ancak yine de medyaya ve
Epey zaman oluyor… 1990’lı yılların başları… Değişik gazetelerden üç yazar, Bilkent Üniversitesi’ndeki bir kulübün düzenlediği panelde konuşmacıyız… Ne konuşacağız? Elbette içinde yer aldığımız gazeteleri; basını…
[Bu yazıyı, “Mısırı kuruttun mi…” diye başlayan, en güzelini rahmetli Kâmil Sönmez’den dinlediğimiz Karadeniz türküsünün “Nenen çarık giyerdi / Bunlari unuttun mi?” nakaratı eşliğinde