Boğaziçi olayları vesilesiyle bir hatırlatma: Suçun şahsiliği ilkesi uygarlığın esasıdır…

42
Reklam

Uygarlık sahip olunan maddi değerlerle ölçülmez. “Zengin ülkeler uygardır, fakirler değil” denilemez. Uygar ülkeler, vatandaşlarının rahat ve huzur içerisinde yaşadığı, kimsenin başına durduk yere dertler açılmadığı, her şeyin kuralına uygun cereyan ettiği ülkelerdir. 

Süleyman Demirel, demokrasiyi, “Sabahın köründe kapısı çalınan insanın gelenin sütçü olduğundan kuşku duymadığı rejimdir” diye tanımlardı. 

Uygar ülke de ‘hukukun üstünlüğü’ ilkesinin dört dörtlük uygulandığı ülkedir. 

Anayasasında “Cumhuriyet’in nitelikleri” arasında ‘hukuk devleti‘ olduğu özellikle belirtildiği için Türkiye de uygar veya hiç değilse uygar olmayı hedef seçmiş bir ülkedir. 

Bu girişi ‘hukukun temel ilkelerinden biri’ olan ‘suçun şahsiliği’ ilkesini hatırlatmak için yaptım. 

Hukukun üstünlüğünün hassasiyetle geçerli olduğu ülkelere ait bu ilke aslında Ortaçağlar’dan bu yana bilinir ve uygulanır. İslam toplumları için, bu, çok daha önce, Kur’an-ı Kerim’in Kimse kimsenin günah yükünü çekmez” ayeti (Zümer 7) ile ana kural haline getirilmiştir. 

Suç kim tarafından işlenmişse cezayı o çeker. 

Birinin işlediği suç yüzünden bir başkasının -eşinin, kardeşinin, çocuğunun- cezalandırılması asla düşünülemez. 

Reklam

Neden bu hatırlatma? 

Boğaziçi Üniversitesi’ne yeni atanan rektöre siyasi kimliği ve yetersiz bulunması sebebiyle yöneltilen itirazlar bir süredir ülke gündemini meşgul ediyor. Atamayı yapan irade itirazları kabul etmiyor, atanan kişi istifayı düşünmüyor, itirazcılar da itirazlarından vazgeçmek niyetinde değil… 

Tam bir açmaz hali. 

Dün üniversitenin ismi en iyi bilinen öğretim üyelerinden biri, nasıl olduysa, birden bire, tartışmanın merkezine taşınıverdi. 

Okuyalım

“Yani aynı zihniyet şu: Osman Kavala denilen bu ülkede Soros’un adeta ofisi olan, temsilcisi olan kişinin karısı da yine aynı şekilde Boğaziçi Üniversitesi’nde bu provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır. Şimdi biz ülkemizi, böyle nadide bir üniversitemizi bunları alın istediğiniz gibi karıştırın mı diyeceğiz. Buna müsaade etmemiz mümkün değil” 

Ayşe Buğra Boğaziçi Üniversitesi’nde profesör. Çok sayıda eseri alanında öncü kabul ediliyor. Anlaşılan Prof. Buğra da yeni rektörün atanmasından hoşnut olmayanlardan; çok sayıdaki itirazcı öğretim üyelerinden biri de o. 

Yukarıda aktardığım sözlerin sahibi, onu, öğretim üyesi kimliğiyle değil eşi üzerinden eleştiriyor. 

Reklam

Eşi, üç yıldan fazla süredir tutuklu olan Osman Kavala

Atamaya itiraz bir kabahatsa, bir suç ise, bundan dolayı Ayşe Buğra muhatap alınabilir. Eşi yüzünden suçlanmasını anlamak ise mümkün değil. 

Ayrıca Osman Kavala’nın henüz yargı süreci tamamlanmış da değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin ayrı ayrı kararlarına göre serbest bırakılması gerekiyor. Hakkında açılan davalarda “Soros’un adeta ofisi olması, temsilcisi olması” iddiası var mıdır, bilmiyorum. Bildiğim, hakkında böyle bir suçlama bulunsa bile, bunun bir insanı cezalandırmak için yeterli bir gerekçe olamayacağıdır. 

[George Soros dünyanın en zengin adamlarından. Parasını siyasi amaçla da kullanıyor. Kurduğu bir vakfın Türkiye’deki şubesinin adı ‘Açık Toplum Vakfı. Vakfın mütevelli heyetinde Osman Kavala ile birlikte uzun yıllar yer almış Can Paker halen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın takdir ettiği isimlerden.]  

Hadi, tartışmayı sınırları içerisinde tutabilmek adına, bir an için, Osman Kavala’nın ‘suçlu’ olduğunu kabul edelim; Osman Kavala yanlış yaptı diye eşini suçlamak doğru olur mu? 

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olayla Osman Kavala’nın yargılandığı dava arasında nasıl bir irtibat kuruluyor? 

Dünya basını ve biz

Merak bu ya, sormadan edemeyeceğim: Acaba Boğaziçi Üniversitesi olayı ile ilgili dünyanın değişik ülkelerinde çıkan haberler iktidarın bilgisi dahilinde mi? 

Dünya basını, bu arada uluslararası kanallar da, İstanbul’daki olayları okurları ve izleyicilerine aktarıyorlar. 

Yandaki gazete kupürü İngilizce çıkan bir Arap gazetesinden. Fark edileceği üzere gazete Boğaziçi haberini bir başka Türkiye haberiyle birleştirmiş; Osman Kavala’nın tutukluluğunun sona erdirilmesi talebini duyurmak için biraraya gelen Almanya, Avusturya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, Macaristan, İspanya ve İsviçre’nin insan hakları büyükelçilerinin ortak açıklaması haberiyle… 

Osman Kavala’nın Boğaziçi olayı ile irtibatı bu şekilde kurulmuşken buna bir de eşinin adının karıştırılması, ülkemizi eleştirmek için bekleşen dışarıdan bakanları haklı çıkarmaktan başka işe yaramaz. 

Son yıllarda ‘suçun şahsiliği’ ilkesine aykırı başka yanlışlıklar da yapıldı, yapılıyor. Suçlanan kişilerin eşleri, çocukları, yakın akrabalarının üzerine gidildiği, bu yüzden cezaevlerine gönderildikleri veya yurtdışına çıkışlarının engellendiği duyuluyor. Bunlar da yanlış uygulamalar. 

15 Temmuz hain darbe girişiminin zorladığı kimya bozulmasının etkisiyle… 

[ABD’de de 6 Ocak günü beş kişinin hayatını kaybettiği tam bir darbe girişimi yaşandı ve güvenlik güçleri ile yargı orada da darbe girişimine el koydu. Meclis’i basan, elde silah öldürmek için senatör ve milletvekili arayan ve bu durumları kameralarla tespitli 200’e yakın kişi ile ilgili hukuki süreç başlatıldı ama darbe girişimine katıldığı için halen cezaevinde tutulan kişi sayısı iki elin parmaklarını bulmuyor. Gözaltına alınanların bir bölümü kefaletle, bir bölümü de tedbirli olarak serbest bırakıldı.

Türkiye uygar bir ülke.

Herkesten ve her kurumdan hukuka uygun davranma beklenir. 

ΩΩΩΩ

Reklam

42 YORUMLAR

  1. İktidarın mafya babası Twitter’dan kamuoyuna bildirim yapmış el yazısıyla. Ey rektör sakın istifa etme arkandayız demiş. Ben “sakın istifa etmeye falan kalkma ayağına sıkarız” diyor anladım. Artık görürüz. Şimdi Melih anlamıştır ne cendereye girdiğini. Artık istifa da kurtarmaz. Vah ki ne vah. Melih’ciğim ne aşağı bak ne yukarı, masanın altına gir bekle.

  2. Akparti, insan hakları ihlallerinin yoğun yaşandığını bir dönemde, ayrıcalıkları kaldırma ve tüm mağduriyetleri sona erdirme iddiasıyla iktidara geldi. Allah var, ilk zamanlar meclis lojmanlarının satılmasından başlayarak bir dizi olumlu icraatlar da yaptı. Ama zamanla duran su gibi bozuldu. İçine pis sular aktı. Şeffaflığı kayboldu. Tamamen bulanıklaştı. Sisteme yerleştikçe muhaliflerine benzemeye başladı. Yaptığı yanlışları geçmişin yanlışlarıyla kıyaslayarak savunmaya başladı. İyi de bu toplum, tek partinin icraatlarını, Sezer’in tek oy alan adayı rektör yapmasını beğenseydi size ne lüzum vardı. Onların yanlışları sizi iktidar yaptı. Şimdi siz kendi iktidarınızı onların yanlışlarıyla meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz.
    Son bir şey, efendim Avrupa’nın ABD’nin insan hakları konusunda bize söyleyeceği bir şey yokmuş. Tamam olmasın. Sizin insan hakları, adalet konusunda kendi insanınıza söyleyeceğiniz hiçbir şey kalmadı mı? Hz Ömer hikayelerinize, başkalarının iktidarında anlatırken gözlerinizin buğulandığı o kıssalar tükendi mi? Yoksa ruhunuz kökünden mi kurudu? N’oldu size?

  3. Bir iki sene önce yabancı bir sitede erdoğan’ın heykelini görünce, ben’de gırgırına burada erdoğan’ın heykeli yapılmali diye bir yorum yazdım. Hemen! Taraftarları top yekün bana hücüm ettiler! Efendım Müslüman birisi heykelini yaptırtırmı dinden imandan beni susturacaklarını zanederek hepsi birden DIN sopası ile saldırya geçtiler. Bende hemen o heykelin resmi ve ona verilen tepkilerin linkini buaya aktardım.

    Şimdi Erdoğan ekibinden! Bilmem ABD şunu yapmış twtter bunu yapmış diye bir sürü yalan ve iftıra yaziyorlar. Galiba bunlar Fehmi koru okurlarını havuz okurlar ve perinçek gillerin trolleri zanediyorlar.
    Madem ABD, AB Twitter ve batılılar yazdıklarınızı yapmış ise ya kopileyin buraya yapıştırın yada linkini verin.
    Benim yaptığım gibi sizde isbat edin.
    Yoksada kendiniz çalın kendiniz oynayın…

  4. Merakımı gidermek için bu site ve diğer sosyal medyada adeta cahaletlerini sergileyen Erdoğan “UŞAKLARI” (karadenizlilerin meşhur lafi uşağım) kaç para maaş aliyorlar?

    Zamanın birinde tanıdık aracılığı ile bir kuruluşa
    para gönderdim, ve tanıdığın başna gelmedik kalmadı.
    Not:(Tanıdığmda halen daha sülalece AKP li.)
    O parada sir oldu uştu yerine falan yetişmedi’ği gibi geride gelmedi.

    Yalnış anlaşılmaması için para gönderilen kurum AKP background’li! yani AKP ye hızmet etmiş bir kurum.
    Şimdi o paranın iç edilme sebebini daha iyi anliyorum demekki bu trollerın maaişları bu gibi gasp ettikleri paralar ile ödeniyor.

    • Dışarıda yaşayan vatandaş 18 yıl destekledim ama ne uşak olmayı nede para almayı aklımın ucundan bile geçirmedim .Fakat siz talepte bulunmuşunuz herhalde konuyu iyi biliyorsunuz.
      nekadar doğru bir karar vermişsiniz bu ülke topraklarını kirletmeyip dışarıda yaşamakla .tebrik ederim sizi . Bu topraklar sizin düşüncenizdeki insanları barındırmaz .

  5. Bir memlekette, kanuna herkes uymalı. Kanunen atanmış bir rektöre hiç kimsenin karşı çıkma hakkı yoktur. Ne imiş: ben öğrenciyim rektörü beğenmiyorum. O zaman rektörü sen mi ataayacaksın? o zaman anayasaya bunu yazaydın. Üniversite de öğretim görevlisiymiş; siyasetçileri beğenmiyormuş, çıkarsın o zaman siyaseti sen yaparsın. Devletten bir ömür boyu maaş alıp, hiç risk almadan maaş alırsın. Milletin önüne çıkıp hesap vermezsin, ama eyleme geldi miydi en öndesin. Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda sonuna kadar haklı. Başka konularda haksız tarafı var ama burada haklı. Şunu da belirteyim bu karnından konuşanlar ve kendini devletin sahibi sananlardan sayın cb daha çok seçim kazanır. Bu kendinin solcuymuş sananlar ve chpliymiş gibi geçinenler varya bunlar olduğu sürece bu reis hep iktidarda.

    • Atama kararını beğenmeyen öğrencilerin, hocaların, ve diğer tüm vatandaşların bu atamayı istedikleri yerde, istedikleri zaman, izin almadan protesto etmeleri onların anayasal hakları. Onların bu eylemlerinden korkarak onlara işkence yapan, gözaltına alan, onlara terörist diyenler anayasal hak gaspı yapan suçlular. Bu suçlarının cezasını da mutlaka bir gün çekecekler. Ama önce o damat bulunacak ve milletin 130 milyar dolarını kimlere yedirdi bunun hesabını verecek.

  6. bu durum kutuplaştırma siyasetinin görünümüdür.ya bizden olursunuz yada bunlar şunlar sınıfına girersiniz.bunu yapan cumhurbaşkanı sıfatını taşıyınca trajıkomik duruyor.hangi cumhurun başkanı olduğunu anlamadım.cumhurbaşkanının ilk fırsatta parti başkanlığını bırakması lazım.

  7. Twitter son olarak, çocuklarını bir terör örgütünün elinden almak için yasal, demokratik ve insani haklarını kullanan Diyarbakır Anneleri’nin hesabını kapatmış.
    “Gerekçesi ne?” diye sormanın artık bir anlamı yok.
    Süslü lafları geçelim.
    Adamlar tüm dünyada terör örgütleri listesinde olan PKK’nın sosyal medyada arkasını kolluyorlar.
    Sivillerin canını gözü kırpmadan alan bir kiralık katil çetesinin çıkarlarını korumak için, hukuken ve ahlaken haklı olan kullanıcılarının eleştiri hakkını engelleyebiliyorlar.
    Bu artık açık savaş değil de nedir?
    Bundan daha net bir irade beyanı olabilir mi?

    • Twitter’a mahkum musun? Aç kendi Twitterini yada kapa Twitter’i. Ağlamanın yada korkunun faydası yok. Twittera mahkumsun. O kadar.

      Çin gibi yap kapat gitsin. Bakalım nereye kadar gideceksin. Kaç atımlık mermin var. Dünyaya meydan okuyorsun ya. Görelim nereye kadar.

      • Sorun twitter açma kapama olayı mı?
        ABD nin içerdeki ajnalarını nasıl beslediğinin kanıtı.
        ABD oğlanlarının ,demokrasi diyerek nasıl Haçlı efendilerini n oyunlarına kılıf bulma fırıldaklarının faş edilmesi.
        Türkiye nin ve dünaydaki 3. dünya ülkelerinin bu ABD emperyalizmi ile baş edecek güçlerinin olmaması ,onun haklı olduğu propagandasını yapma yetkisini sana nasıl veriyor.
        Kaldı ki Türkiye mücadele edince de , bu kez türlü kılfılar ile bu mğcadeleyi sulandıranda yine sizin gibiler.
        En iyiisi Papaz ın yaptığı gibi siz gidin anavatnınızada ABD ile mutlu mesut yaşayın.
        Twitter da facebook da kapatılır sen hiç merak etme.

  8. Diş Güçler! Kimler?
    Õcalanı burnunuzun dibinde iken yakalamadınız! Yakalamadınz çünkü on’dan faydalaniyordunuz.

    Tıpkı ABD nin Cumhuriyet:cilerinin Hüsam binladini besleyerek içerde güç kazanmak dişardada onu kullandıkları gibi. Nitekim oğul Bush ilk dönemde ellem kallem ile kazanmadan başkan olurken 11 eylul ve binladın sayesinde 2.dönem rahatlıkla seçim kazandı.

    Öcalani ABD yakalatıp size teslim etti. Siz eğer barıştan yana olsaydınız ABD’nin 17/25, Aralik 2013 kahramani rizaya uyguladığını sizde Õcalana uygular’dınız.

    O zaman (hatta isterseniz şimdi dahi) PKK yi kimin kurduğunu ve kimlerin gözü gibi koruduğunu birinci ağızdan Dünyaya Duyur,abilirsiniz.

    O zamanda Bahçeli Devrede’idi şimdide devrede, değişen birşey yok gene onun ve Perinçekin dediği oliyor! Neden Acaba? Kendi soruma kendim cevap vereyim! Türkiye’de huzuru, Diş Güčler değil iç “GÜÇLER” istemediği için.
    Bu nedenden dolayı Menderes, Demirel, Ecevit, Erbakan, Özal, ve Gül gibi Barıştan yana olanlar her zaman diş güçler değil iç güçler tarafından engelendiler.

    Bizim iç güçler Erdoğan gibileri’ni, değil 18 yıl yaşasa bin sene baştan indirmezler.

    Önceden Askeriyedeki Dindarlar’dan kimler rahatsızdı?perinçek giller değil miydi?

    Bizim başbakanlardan birisi Japon Baş bakanına ” siz 2. Dünya savaşında’n sonra, kısa sürede teknoloji ve her alanda bu kadar hizli gelişmeyi nasıl başarabil’dıniz?” Diye sorusuna karşılık, Japon Başbakan, “isterseniz siz kısa sürede bizden daha başarılı oluabilir’ssınız” demiş o cevaba karşın bizimki nasıl? Diye sormuş. Muhatab’ı, “Askeriyen’zi azaltı’n.” Cevabını vermiş.

    84 miliyon nufuslu Türkiye, Bütçesinin 4 te biri 1 miliyonluk askeriyeye ayrılıyor.

    4 ekmek den 3 tanesi 83 kişiye verirken kalan 1 ekmeği’de 1 kişiye veriyor. O kişi ekmeği yemesi gerek’ki sürekli pastadan en yüksek payı alsın..
    Yayınlanmayacağını bildiğim için bilhassa yaşayarak şahit olduklarımı buraya yazmiyorum.
    Her dönemde Askeriyeden atılanlar tıpkı bizler gibi israfa ve hırsızlıklara karşı çıkanlardan oluşiyor.
    Nitekim 15 Temmuz dada bunlara şahit olduk.
    28 Şubatcilar 40 yıldır Perinçek ile kucak kucağa oturmalari bunun en baris delilerin’den sadece bir tanesi.

    1994 yılında bizim iş yerine müdür olarak atanan ve 4 yıl içerisinde refah ve mhp liler işten atan şahis o zaman dan bu tarafa Perinçekin en yakın dostu hiçmi hiç yanından ayrılmiyor.
    Perinçek sıvıl olarak hem askerler ile hemde pkjk ile her dönem kuçak kucağa olması sizcede neyi gösteriyor?

    Erdoğanın Cumadan çıkıp o şekilde konuşmasi ile 1994 deki gece konduda fakir aile ile yer sofrasında iftar etmesi arasındaki farka baktığımız zaman güç ve para kimleri nasıl hizaya getirdiğine bizler ile birlikte dünyada şahit oluyor.

    Ben onu bunu bilmem ben musâde etmedik’çe komşum benim evime giremez…!!!!

    Menfatlarınız için her haksızlık ve beceriksizlığinize bir kulp bularak (Diş guçler) değil ülkeyi kendi kendinizi dahi yönetenez’sınız.
    Önekmi? Cuma Namazı ve gece kondudaki iftar sofrası.

    • Ulkeden uzakta uzaktan bilgisizce yazıyorsunuz ki okuyan da birşey var zannedecek.
      Biraz hesap kitap ve sayı saymasını öğrenin sonra buraya yazın .

  9. fehmı KORU 83 milyona algı oluşturmaya çalışıyor.
    Dış istihbarat güdümündeki PKKK DHKPC ve FETÖ terör örgütleriyle TRUMP Yandaşı geçici
    güruhu bir tutuyor.aklınca mukayese yaparak Batı kontrolündeki silahlı terör örgütlerini
    temize çıkarırmaya çalışıyor.Kızıl sorosun gönüllü avukatları kendilerini
    iyot gibi açiğa çıkarıyor.Bir oy alan adayı sezer atayınca ses çıkarmayan işbirlikçiler
    Erdoğanın ataması karşısında kıçlarını millete dönüyorlar.
    Yapılan milli iradeye hakarettir.

    • Fehmi Koru’nun okur sayısı hadi 50 bin olsun. İktidarınız halkın parasını Demirören’e kredi olarak vererek, Aydın Doğan’ı tehdit edip medyadan çıkararak, yandaş medyaya yedirerek Türkiye’de medya tekeli ve büyük bir propaganda makinası oluşturdu. Halkın vergileri ile çalışan TRT, AA sabah akşam iktidar güzellemesi yapıyor, hep aynı nakaratları okuyor. Ama korkunun ecele faydası yok. Fehmi beyden de tüm muhalefetten de korkun. Demokrasi illa kazanacak. Halkın dediği olacak. O damat bulunacak ve yedirdiği 130 milyar doların hesabı sorulacak.

  10. Avrupa Amerika insan hakları diyerek Türkiye’ye eleştiri yapıyorlarsa bilin ki içerdeki yöneticiler doğru yoldadır. Bu ülkede başbakanları bakanları astılar Müslümanların partilerini kapattılar Müslüman kızlar üniversitelerde okuyamadılar devlet dairelerinde çalışan maddeler bunlar insan haklarına aykırı değil miydi o zaman niye seslerini çıkarmadı bu insan hakları sevdalısı görünen kurumlar kuruluşlar. Fehmi Koru sen de zamanında çok sıkıntıçektin kimse insan haklarına aykırı demedi. O yüzden Avrupa’nın Amerika’nın insan hakları deyip Türkiye’ye baskı yapması kabul edilemez.

    • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde başörtüsü yasağını hangi hükümetin hangi rezil gerekçelerle savunduğunu bilmeden lom lom atıyorsun.

      • Evet o yasağı da deden çözdü.
        az buçuk utansaması olan bu konuda bari susar
        Lom lom her konuda kara proğaganda yapın

          • RTE nin baş örtüsüne nasıl özgürlük getiriğini görerek,yaşayarak öğrendim.
            Farklı bir gerçek Öğrenirsem emin ol utanırım.(ki bu mücadele gözümüzün önünde oldu )

            ama Haçlılar namusnuza dokunmaz deyenlerin hiç utanması yok .Ne kadar gerçekler ortada olsa da yalan söylerler tedbir yaparlar.Kamera da çıksalarda o ben değilim derler.Karılarını tanımazlar.
            Papazları ABD tarafından beslenir .Haçlılar namusunua dokunamaz der ama yine utanmazlar.
            Kısaca ben utanırım da her türlü pisliğe bulamış,kara propaganda ajanları gerçekler ne olursa olsun utanmazlar

  11. Ak parti eskiden hatadan dönmeyi bilirdi.Şimdi ise netice ne olursa olsun dediğim dedik diye ısrarcı bir şekilde kendini savunuyor bu da kendisini çok küçük marjinal grup ve düşüncelere muhtaç ediyor(mhp+perinçek+hüdapar+yeniden refah+saadet vs….)
    Yapılması gereken yanlışta ısrarcı olmamak
    -7 haziran ve son yerel seçimlerde -izlediği gerginleştirne politikası başına telafi edilemeyecek bir netice almasına sebep olacak
    Ağızla herşeyin çok doğru ve güzel gittiği söylensede sosyolojik gerçeklikten kopuş hakikati örtme çabası nafile çırpınış olur
    Ben yaptım oldu kafası geçmişte örnekleri ile hatırlanması gerekir
    Karşı düşünceyi tek saf haline getirir
    Kendi söyler kendi dinler hale gelen zihniyetin sonu ahlar vahlar ile pişmanlık duymaktır
    Ayrıca mesele kanuna uygun atama vs gibi saçma savunma olamaz
    Güreşci hamza yerlikaya da kanuna uygun bu onun doğru olduğunu göstermez
    Liyakat ve yeterlilik vs…

  12. Bir binayı kolonları, kirişleri ayakta tutar.
    Şu anki sistemi ayakta tutan tek şey “korku”dur.
    Korkuyu da sadece ve sadece hukuksuzlukla ayakta tutabilirsin.
    Hakkını alabilirsen, yöneltilen suçlamalara karşı kendini savunabilip aklanabilirsen neden korkacaksın?
    Hukuka dönüldüğü an, itina ile kurulmuş korku binasının kolon ve kirişleri tuz- buz, bina da yerlebir olur.
    Bu yüzden hukuka dönme ihtimalleri sıfırdır.
    Ayşe BUĞRA’yı hiç kimse tam manasıyla anlayamaz. Vicdan sahipleri anlamaya çalışır.

  13. Musa ile Firavun arasındaki birisi tanrıya (Allah’a)onun birliğine yani hakkı ve zulmü O’nun belirlediğine inanıyordu, Firavun ise kendinin tanrılığına kendisinin hak ve hukuku belirleyiciliğine.Musa kurtuldu, diğeri helak oldu. Soru şu; Tanrı yani Allah bunu niçin anlatmıştı? Müslümanım diyenlere ise Tevbe suresi 31.ayeti anlatmıştı; ” Allah’ı bırakıp da din âlimlerini, rahiplerini, özellikle Meryem oğlu Mesîh’i rab edindiler. Oysa tek bir Tanrı’ya kulluk etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka tanrı yoktur; O yüceler yücesidir, onların yakıştırdıkları eş ve ortaklardan bütünüyle uzaktır.” Şimdi ise soru şu;Bu ayet müslümanları ilgilendiriyor mu?

  14. Kavala gibi, Berberoğlu gibi, Demirtaş gibi siyasileri geçtim; en adi vakalarda bile suça uygun cezalar verilmeyişi nedeniyle Türkiye’de insanların adalet duyguları örselenmiştir. Bana göre yoktur. Nasıl korona nedeni ile hiç bir şekilde hastanelere düşmemek istiyorsam, bu adaletsizlikler nedeniyle hiç bir şekilde mahkemelere düşmemek istiyorum. Askerde bile elime silah almamıştım. (gerek olmadı). Silahlanmak gerekiyor. Sarhoş biri ters yola girip bir kaldırımda yürüyen bir yakınıma çarpıp öldürür, 8/8 suçlu iken adli kontrol şartı ile salıverilmesi yetmezmiş gibi iki ay ceza alır ve bu da idari para cezasına çevrilirse…

    • Hayret yaa! silahlanmak mı gerekiyor? Askerde elime silah almadım diyorsun. Torpilliydin demek. Komutanın arabasını mı yıkıyordun? Askerde eline silah almayan kişi şimdi silahlanıpta ne yapacak. Sivillere karşımı kullanacaksın. Önce sivillerle askerler birleşip darbe denemesi yaptılar. Sonuç ortada. Şimdi siviller mi bu işi başaracak. Önce doğrudüzgün bir askerlik yapmasını öğren.

  15. Elbette varsa suç şahsidir.eşini,babasını,oğlunu vb. kapsamaz. Bir yanlış başka bir ynalışla düzeltilemez. evet Türkiye’deki rektör seçimi usülüne göre Boğaziçi üniversitesi’ndeki atama hukuki mi değil mi’ Elbette ABD deki benzer bir usülle yapılan bu atama ABD de e nasıl hukuki ve gerilim sebebi değilse Türkiye’ded e hukukidir.Bir kere ABD ABD nin bu yüzden bir ülkenin iç işleyişine müdahil olması kabul edilemez tutarsızdır. Fakat biz kendi irademizle bu atama usülünün daha demokratik olmasını meşru bir şekilde (vandallık yapmadan) Hükümetten istememizde hiç bir sakınca yoktur.
    Tekrar ediyorum; rektörün atanması hukuki olmasına karşın bu usül Üniversitelerde ki gerginliği arttıracaktır. onun için daha demokratik bir yolla atama yönteminin bulunması tüm siyasilerin bir görevidir. Saygılarımla..

  16. Sayın Koru, dinimize göre sizin de yazınızda belirttiğiniz ayet mealine göre suçun şahsiliği olması gerekir, masumiyet karinesi olmalı, Araf suresinde “De ki Rabbim adaleti emretti” der ama maalesef bunlar, dinimizin bu yönü ile ilgili değiller. Bir de bilerek isteyerek bu hale getirdiler. Allah mühlet verir, bunlar bunu bile yanlış anlıyorlar. Bir aileden biri khklı ise topyekün aileyi cezalandırdılar. Hatta tüm muhalefeti ama muhalefet de farkında değil olan bitenin yada işine öyle geldiğini düşünüyor. Oysa ki kendileri kankaydılar. Ekteki komik video daha güzel anlatıyor.
    https://twitter.com/gergerliogluof/status/1357996635134033920?s=19

  17. Sayin koru yazilarinizi hergun ilgiyle takip ediyorum. Sizin bu ulke icin bir deger oldugunuza inaniyorum. Yorumlariniz gercekten cok kiymetli. Keske daha genis kesimlere sesiniz ulasabilse.

  18. Bizim ülkemizde maalesef benim yargı senin yargı hakim olduğu için yargıya güven hiç bir zaman olmamıştır ve bundan sonrada olmayacağı kesin gibi görünüyor.
    Bizim öyle bir yargımız var ki! Kişiye zamana mekana göre değişebiliyor. Bazen bi bakıyorsun jet hızıyla çalışıyor(otoparksa arabasına not bırakılan cbs ve halısahadan çıkarılan öğretmeler olayı) bir de bakıyorsun bir kişin ifadesi alınması bir yıl sürüyor.

    Şahsen be yargımıza üzülerek belirteyim ki
    hiç güvenmiyorum.
    İşte bu sebeple bir ülkede yargı adaletli çalışmadığı zaman hiç bir kuruma ve hatta insanlar devletine devlet insanlarına,insanların birbirine güvenmez

    Boğaziçi üniversitesi olayları
    Sen haklısın sen de haklısın
    Talebinde iki tarafda haklı
    Bir taraf diyorki atadığımız rektörü görevden alırsak diğer üniversitelerde aynı taleple gelir önüne geçemeyiz diyor yüzde yüz haklılar
    Şimdi karşı tarafın talebine bakalım biz bu rektörü kabule dersek diğer üniversitelere kendinize siyasi olarak yakın kayyum atar gibi atarsanız derler onlarda yüzde yüz haklı.
    Aslında bu kadar kargaşa hiç gerek yok bu iş gayet kolay çözülür
    yasa düzenlemesi ile her üniversiteye iki rektör atanırsa bu iş kökünden çözülür.

    Bu ülkenin asıl gündemi bu olaylar değil
    Ekonomik sorunlar
    Çiftçinin kullandığı gübre fiyatlarındaki büyük artışlar

    Sayın yazardan çiftçinin durumunuda gündeme getirmesini bekliyorum

    Çiftçiler ülkemizin görünmez kahramanlardır

    • Marketlerde 3 lira.. Patatesi hayvan yemi olarak kullanıyorlar – Ocak Medya
      https://www.ocakmedya.com/marketlerde-3-lira-patatesi-hayvan-yemi-olarak-kullaniyorlar/#respond

      bir başka haber:

      Türkiye’nin en çok patates üreten kenti Niğde’ye neden Mısır’dan patates ithal edildi? | Independent Türkçe
      https://www.indyturk.com/node/173561/haber/t%C3%BCrkiye%E2%80%99nin-en-%C3%A7ok-patates-%C3%BCreten-kenti-ni%C4%9Fde%E2%80%99ye-neden-m%C4%B1s%C4%B1r%E2%80%99dan-patates-ithal

      sebze-meyve ithalat-ihracatı işiyle uğraşan çok sayıda firma var. bu firmalar dünyanın her yerinden fiyat avantajını gözeterek alım yapıyorlar. Mısır’dan 50 kuruşa patatesi alıp nakliye masrafıyla birlikte 60 kuruşa maledebiliyorsa, neden Niğde’den 60 kuruşa alıp nakliye ile birlikte 70 kuruşa maletsin. kimseye karından zarar et diyemezsiniz. neden böyle olduğunun ekonomi biliminin getirdiği geniş izahı var ama kısaca, ekonomi küçüldükçe maliyet artar alım gücü düşer. hayat pahalanır. ithalatçı firma da nerede ucuza bulursa oradan alır.

      zorda olan çiftçinin durumunu açıklayan iki haberden benim anladığım milletin hiç bir sorunu artık hükümeti ilgilendirmiyor.

      • Yani, 10 kuruşluk vatanperverlikleri yok diyorsun. Yerli üretim, yerli malı diyecebilecekleri şeyleri toplasan ancak 10 kuruş falan eder diyorsun!… Doğrudur.

        “milletin hiç bir sorunu artık hükümeti ilgilendirmiyor”. Kimi kimin sorunu ilgilendiriyor ki? Aşağıda değindiğim gibi; Ülke çapında erozyona uğranmış bir ortamda şimdi “survival” zamanı… (çoğukez de öyleydi).

        Bir zamanlar “bidon kafa” derlerdi … Fazla figuratif idi haksızlık ediyorlardı. Bugünler içi şablon kafa demek daha doğru olabilir. Ülke, ellerine verilen gelenek reçetesine göre idare ediliyor. Örneğin;

        Ülkede yola mı ihtiyaç var? -yol ve köprü mü yapılacak! baştan başa, her köşe bucağa (haksızlık olmasın).

        İstanbul’da gökdelen mi yok? – Gökdelen yapılacak/yaptırılacak! hem de İstanbul’un hemen her yerine (haksızlık olmasın).

        Geleneğe uygun hayır işleri; Camiye mi ihtiyaç var? -Ecdadın yaptığı/yaptırdığı gibi nesil nesil anılacak cami(ler) yapılacak, hatta daha daha büyükleri yapılacak (aşağı kalınmasın).

        Özelleştirme adına üretim birimleri mi satılacak? – öyleyse satışlar yapılacak! baştan başa, ıslah edilmekle verimli üretime kavuşturulabilecek işsizliğein azalmasına çare olabilecek olanlar dahil her birim elden çıkarılacak….

        Universite eksiği mi var? -Üniversite yapılacak, hemen her yere ve görülmemiş sayıda (masrafları arttırma kaliteyi düşürme pahasına).

        Saray eksiği mi var? -Saray yapılacak! hem de ihtişamda alası (eski emsallerinden aşağı kalınmasın).

        Özel uçağa mı ihtiyaç var? -Uçak alınacak, hem de alası (filo teşkil edercesine).

        Uygulama gereği rektör mü atanacak? -Rektör atanacak! (eski uygulamadan geri kalınmasın).

        Borç para mı lazım? -Borç bulunacak! hem de götürüsü yüksek, dolgun faizle

        ABD bize yaptırım mı uyguladı? -Yaptırım uygulanacak! Büyük devlet olmanın otomatik gereği olarak ABD’ye yaptırım uygulanacak.

        ….

  19. Twitter son olarak, çocuklarını bir terör örgütünün elinden almak için yasal, demokratik ve insani haklarını kullanan Diyarbakır Anneleri’nin hesabını kapatmış

    Ateyizler ve biden in demokratik dostları bunu da açıklasın

  20. Tabi kızıl Saros Kavala sivil toplum
    AB de onu bu yüzden çok seviyor
    Bizde yedik
    Ne kadar kaleminiz kıvrak

  21. Temel ile bir İngiliz bir de Fransız arkadaşı gümrük kontrolünden geçiyorlar .İngilizin çantasından 7 adet atlet çıkmış , nedenini soran görevliye ”haftanın her günü için bir tane gerekiyor ” demiş.
    Fransızın çantasından ise 8 tane çıkmış , o da ” ben bir tane de yedek aldım” demiş.
    Sıra Temele gelmiş, oda ne ! Tam 12 adet atlet ! Görevliler ” bak işte medeniyet dediğin böyle olur kardeşim ” diye bir yandan övünürken bir yandan da herkes duysun diye Temele de sormuşlar,
    – Temel neden 12 tane ?
    – Uyy.. uşağum , ayda bi tane yeter daa.. !
    Herkese selamlar saygılar

      • Yani, şu demek isteniyor olmalı: İşin özü bizim Temel çok hızlı! uzay çağı medeniyeti ne de olsa! yolculuğuna başlamak için gümrükten geçmesi lazım; Ay’da kullanmak üzere 1 tane atlet almış. Mars ise çok sıcak. N’apsın çok terleyeceği için 1 değil 11 tane atleti de orası için almış, etmiş toplam 12 atlet!

    • Hayret yaa! ayda bir defa yıkanmak yeter mi? Matrakçı baltayı yine taşa vurmuş! Temizlik imandan gelir. Medeniyetimiz temel üzerinden küçümsünmüyormu burada?

  22. Darbecilerin suçunu ve günahını 130 bin masum kamu görevlisine ve onların milyonu geçen aile fertlerine herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın ödetenlere mi suçun şahsiliğini hatırlatıyorsunuz?

  23. Suçun ve cezanın şahsiliği konusu İslamın temelini oluşturan prensiplerdendir. İnkarı veya hafife alınması bunu yapanların İslam ile bağını koparır. Kur’an’da bu konudaki ayetlerden bazılarını hatırlamakta fayda var.

    …Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez… (En’âm; 164)

    Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. .. (İsrâ; 15)

    Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. … Kim temizlenirse o, kendi menfaatine temizlenmiş olur… Fâtır : 18

    … Hiçbir günahkâr diğerinin günahını çekmez…. Zümer : 7

    Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.
    Necm : 38

    “Yûsuf, “Malımızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını tutmaktan (tutuklamaktan) Allah’a sığınırız. Şüphesiz biz o takdirde zulmetmiş oluruz” dedi.” (Yûsuf; 79)

    “De ki; Âllah’a itaat edin! Peygambere itaat edin! Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki o peygamber; kendisine yükletilenden ve siz de kendinize yükletilenden sorumlusunuz.” (Nûr Suresi 54);

    “Ey iman edenler! Rabbınıza karşı gelmekten sakının! Babanın oğlu, oğulun da babası için bir şey ödeyemeyeceği günden korkun!…” (Lokman 33)

    “İnkar edenler iman edenlere, “Yolumuza uyun da sizin günahlarınızı yüklenelim” derler. Halbuki onların günahlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir… (Ankebût; 12)

    Ayrıca Veda Hutbesinde de konu işlenmiş ve “Baba oğulun, oğul babanın cezasını çekmez” denmiştir.

    • İyi de bütün bu ayetlere ve ima ettiklerine kafa yürüten, bunlara dayalı rehberlik üreten siyasiler veya ülkede etkinlik göstermeğe çalışanlar var mı? Hükümet ve işi bugünlere getiren, dışardaki kontrol şebekesine alet olan, “the cemaat” yönetimi bu yazdığınız türden ayetlere gerçekten samimiyetle bağlandılar mı? her iki taraf ta kendi menfaatini kollayarak bu kötü sonuca bilhassa katkıda bulundular. Askeri darbelerden medet ummuş sırtını asker kuvvetine dayamış muhalefet ha keza, geleneksel olarak kolaycı ayrı bir alem! Etkin olabilecek geriye ne kalıyor? Herkese şahdamarından yakın olan Allah da:

      “Madem karşılıklı rezaletlerde ısrar ediyorsunuz. Alın o zaman; sonuçlarına katlanın, nefsani olarak birbirinize karşı hazırladığınız olayları yaşayarak tek tek görün, tecrübe edin”

      şeklinde şikayet edilen içinde bulunduğumuz sonuçları tecelli eyledi. Kuran incelendiğinde bu şekilde yorumlanabilecek ayetler de var. Onlardan da yazsaydınız, ben de bu yorumu yapmazdım.

      Özeleştiri yapacak, sorumluluk sahibi müslüman nerede? Bencil bir şekilde “elhamdulillah müslümanım” şeklinde durumu geçiştirenler çok ama…

      “Hep birlikte yürüdük bu yollarda” diyenler ülke adına iştahla olumlu bir şeyler yapma yoluna girdikçe engellendi, bir kaşık suda boğulmak istendi. Birbirine güvensizlik her cenahta aldı yürüdü, “Hep beraber yürüttük bu yollarda” sloganıyla karşı cenahça püskürtüldü. İletişim bozukluğu bir nebze olsun işbirliği yollarını tıkadı. İyimserlik iflas etti. Muhalefet kaybetti, hükümet temsilcileri güya kazandı mı? Ülke çapında erozyona uğranmış bir ortamda şimdi “survival” zamanı…

  24. Yanlış bir beklenti içindesiniz sayın yazar. Muhatap aldığınız kişi Türkiye’deki tüm siyasi davaların hem savcısı hem de yargıcı oldu her zaman. Başta itirazların güçlü yapılması gerekiyordu ve haddinin bildirilmesi gerekiyordu. Artık çok geç. Anayasanın, meclisin, hukukun, yargının ve dahi tüm milletin tepesinde oturuyor şimdi. Ondan hukuka ve adalete uymasını beklemek artık mümkün değil. Yapılacak tek şey onu ordan seçimle indirmek. O zamana kadar katlanacağız. Sonrası için yeni bir Türkiye kurmaya başlamak zorundayız. Bu köhne ve cahil zihniyeti bir daha çıkmayacak şekilde tarihe gömmek üzere.

Yoruma kapalı.