İsveç Türkiye sayesinde NATO üyesi oluyor, bakalım Türkiye İsveç sayesinde AB üyesi olabilecek mi?

25
Reklam

Dün gün boyu dikkatler Vilnius’taki NATO Zirvesi’ndeydi; daha doğrusu zirve öncesi yapılması kararlaştırılmış Türkiye eksenli temaslarda… 

İlk olarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’dan hareketi öncesinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesini Batılı ülkelerin Avrupa Birliği (AB) üyeliğimize destek çıkması şartına bağlayan sözleri gündeme düştü.

“Türkiye’yi 50 yılı aşkın zamandır AB kapısında bekleten ülkelere buradan sesleniyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine, “Türkiye’nin AB’de önünü açın, Finlandiya’nın önünü nasıl açtıysak İsveç’in de önünü açalım” diyerek devam etti.

İsveç konusundaki itirazın gerekçesi ‘teröre destek’ olarak belirtiliyordu; Cumhurbaşkanı bu çıkışıyla farklı bir mesaj vermiş oldu. Ya ABD başkanı Joe Biden ile akşamki telefon konuşması etkili olmuş veya İsveç’in Ankara’nın itirazlarını dikkate alan tedbirleri yeterli bulunmuş olmalı. 

Ardından, bu zirvede İsveç’in üyeliğinin kabul göreceğini umduğunu ifade etmek üzere gazetecilerin karşılarına çıktığında, NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg’in, AB’ye üyeliğimizi şahsen desteklediğini de öğrendik.

Öğle saatlerinde, uluslararası ajanslar, Biden’in ikili ilişkilerde son zamanlarda sorun teşkil eden F-16 uçaklarının modernizasyonu konusunda anlayışlı davranabileceğine dair bir açıklama yaptığını duyurdular.

Erdoğan-Biden telefon görüşmesinde F-16 konusunun da konuşulduğunu iletişim bakanlığının dün yaptığı açıklamadan öğrenmiştik.

Akşam saatlerinde Vilnius’tan beklenen açıklama yine NATO genel sekreterinden geldi. Türkiye Cumhurbaşkanı ve İsveç Başbakanı ile zirve öncesinde gerçekleştirdiği üçlü görüşme sonrasında, Stoltenberg, “Türkiye’nin İsveç’in NATO sürecini ilerletmeyi kabul ettiğini” bildiren bir açıklama yaptı.

Reklam

Üçlü görüşme öncesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Konseyi başkanı Charles Michel ile görüştüğünü de bu trafiğe eklemeliyim. 

Herhalde AB üyeliği konusunu görüşmüşlerdir.

Bu duruma göre, Türkiye itirazlarından vazgeçtiği için İsveç NATO üyesi olacak, Türkiye de…

Peki, Türkiye de AB üyeliğini elde edebilecek mi?

Keşke edebilse…

Hafızaları tazelemekte yarar var.

Türkiye, 1960’lı yıllardan beri, AB ile ilişkisi bulunan ve ilişkinin sonunda üyeliğe alınması beklenen bir ülke. Daha önce NATO’da nasıl Yunanistan ile birlikte üyeliğe kabul edilebilmişse, AB üyeliğini de yine komşumuzla birlikte elde edebilirdik.

Yunanistan üyeliği elde edebilmek için elinden gelenin azamisini yerine getirdi, biz şartların asgarisi için bile çabalamadık. Yunanistan 1 Ocak 1981’de AB üyesi oldu, biz o tarihten birkaç ay önce -12 Eylül 1980’de- askeri müdahale altına girmiş bir ülkeydik. Asgari şartın ‘demokratiklik’ olduğu AB ile üyelik başka bir bahara kaldı.

Reklam

[Bir nokta daha: Yunanistan 1967’de albaylar cuntası darbesiyle demokrasiden uzaklaşmış bir ülkeyken, 1974’te Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesi sonrasında tetiklenen demokratik uyanışla birlikte -yani Türkiye sayesinde- komşumuz AB’ye kabul edilebilir hale gelmiştir.

Bir başka bahar, 3 Kasım 2002 seçimiyle AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte kendini belli etti. O tarihten bir ay sonra -12 Aralık 2002’de- Kopenhag’ta yapılan AB Zirvesi’nde Türkiye’nin tam üyeliği için kapı aralandı. 

Sonrasını da hafızalar tazelensin amacıyla dikkatinize sunayım:   

“17 Aralık 2004’te Brüksel’deki AB Konseyi Zirvesi’nde, Avrupa Komisyonu’nun 6 Ekim 2004’te hazırladığı rapor ve öneri kararı doğrultusunda Türkiye ile müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde başlaması oybirliğiyle kabul edildi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde yaptığı reformlar ve anayasa değişiklikleriyle Kopenhag Kriterleri’ni tamamladığı Şubat 2005’teki AB Brüksel zirvesinde belirtildi ve Avrupa Parlamentosu tarafından onaylandı. Türkiye, 3 Ekim 2005 tarihinden itibaren Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başladı.”

Bu yazının girişine yerleştirdiğim fotoğrafta Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerine başlaması oylaması sırasında yaşanan coşkulu kabul görülüyor.

Aynı Avrupa Parlamentosu’nda son birkaç yıldır Türkiye aleyhine kararlar çıkıyor.

Türkiye kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nden çıkarılma tehdidi altında.

Neden?

Çünkü ülkemiz epey bir süredir AB üyeliği için gerekli şartları yerine getirmeye yanaşmıyor. Tersine, AB ile tam üyelik müzakereleri sırasında görüşülen ve onaylanan dosyalar bile onay tarihinden sonra yeniden bozuldu.

AB üyeliği Türkiye’nin 1960’lı yıllardan beri hakkı. Ancak Türkiye o hakkını kullanmaktan hep kaçındı. Konuya tek olumlu yaklaşılan dönem AK Parti iktidarının ilk 10 yılıydı, ondan sonraki 10 yılda AB’den yeniden uzaklaşıldı.

Bundan sonra işler daha da zor.

NATO’da olduğu gibi AB’de de yeni üyelik için bütün üye ülkelerin parlamentolarından onay kararı çıkartılması gerekiyor. Yine NATO gibi AB de 1990 sonrasında çok üyeli bir birlik halini aldı. Pek çok AB üyesi ülkeyle ikili ilişkilerimiz aynı 10 yıl içerisinde kötüye gitti.

Vilnius’ta İsveç’e NATO’ya üyelik yolu açılıyor; bakalım Türkiye’nin AB macerası bundan sonra son 10 yıldan farklı olabilecek mi?

Farklı olmasını temenni ederim.

ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. AB’nin bize ihtiyacı olmadığı bizim AB’ye ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Demokratikleşme denen şeyi özümsememiz için bu bize lazım ancak Ak Parti ilk on yılında çizdiği olumlu halden çok uzakta olunca Avrupa ülkeleri nezdinde itibarımız sıkıntılı. Kuvvetler ayrılığının ve meclis denetiminin yok oluşu,AİHM kararlarını uygulamama, yargının bağımsızlığı hep sıkıntılı. Üstüne ekonomik sorunların zirve yapması ve sığınmacı meselemiz olunca AB üyeliği yakın gelecekte bize hayal oluyor. Bütün bu saydıklarımı düzeltmiş bir ülke olsak zaten emin olun AB bizi almak için kırk takla atar. Askeri ve ekonomik açıdan güçlü bir Türkiye, AB’yi ihya eder.

    • ne yapacak?
      Düne kadar Erdoğan bizi “Ortadoğululaştırıyor!” diyorlardı, şimdi ne diyecekler?
      Sayın Cumhurbaşkanı’nı, İsveç dolayımında yaptığı çıkış nedeniyle, “Erdoğan bizi Avrupa Birliği’ne sokmaya çalışıyor!” diye mi suçlayacaklar?

  2. Agam bizimle dalga gecmeye devam ediyor 🙂 2 hafta sonra ingiltere ab den cikti biz neden girmede israrci olalim diyecek 🙂 “Ey AB siz bizi istemezsenuz biz sizi hic istemeyuz” dedigini simdiden duyuyorum. Gündem degistirmek icin demeyecegi birsey yok. Kastomanuya gitmeyin das dusebili ayi cikabili de der mesela

  3. özellikle günlük tevilcileri okuyorum, maşaAllah herbirine savunacak birşeyler bulmalarına…

  4. 35 DOLAR + KDV =1.095 TL
    Bir köprümüzün olması gereken “tek geçiş” bedeli.
    Gidiş- dönüş 2.190 TL.
    Aradaki fark bizim cebimizden cıkıyor.
    Bu tarifeyi uygula bakalım, günde kaç araç geçecek?
    İsveç NATO’ya girer mi bilmiyorum.
    Zaten bu yapay gündemler vatandaşa girenleri perdeleme işine yarıyor.

  5. AB ye filan gireceği yok. maksat pahalılık enflasyon vergiler maaşlar konuşulmasın. TV yorumcularına yol gösteriyor.

  6. Türkiye Adam olurmu Ben fabrikatör,ü Ticaretci olamaz demedim. ADAM Olamaz dedim.

    Alman lideri diyor ki AB ayrı şey NATO ayrı şey diyor. EEEEEEEEEEEEEE

    Geriye ne kaldı şimdi dedi ki biz oy uğruna sizi kötülemiştik bir de Kuran yakılmıştı Biz direk İsviçreyi aldık dersek Benim EFELİĞİME laf gelir. Gelin araya bulalım Ben AB şartı koyumda Benim EFELİĞİME laf gelmesin siz yine almazsanız almayın O zaman bak bu Avrupa bizi sevmiyor diye bi yalan uydururum Yalanın kemiğimi var.

  7. Zelenskiy NATO zirvesi öncesi, hatta Putin’in Türkiye ziyareti öncesi; Türkiye’ye geldi ve kendini tutamadı.
    Mesela, “NATO’nun, Ukrayna ve İsveç tereddütü bitmelidir…” gibi beyanının bir ucu ABD’ye dokunsa da, diğer ucuyla Ankara’ya ayar veriyor kendince.
    Tabii karşısında siyasetin ustası var. Başkan Erdoğan renk vermiyor, saygıyla dinliyor ve ardından şu cümleleri kullanıyor: “Ukrayna NATO’ya kabulü hak ediyor”.
    Nasıl bir satranç ama!
    ABD, F-16 oyununa karşı Erdoğan, İsveç kozunu devreye sokuyor.
    “İsveç’in NATO yolu, Türkiye’nin AB üyeliğinin kapısından geçiyor!”
    Nasıl ama?! Tek kelime ile muhteşem!
    Zelenskiy’in bir sürü istek ve liste ile Türkiye’ye gelmiş olabilir. Hattası var; isteklerinin bir kısmı açıktan basına da yansıdı.
    Başkan Erdoğan, Rusya ile ilişkileri zedelemeden ama Zelenskiy’i de eli boş göndermeden en zayıf argümanı kullanmış olabilir.
    Azov askerleri Rusya için onur konusu olmayabilir ama Ukrayna açısından ciddi başarı konusudur hiç şüphesiz.
    Bu durumda en az zarar kozu hangisidir diye baktığımızda; esirlerin verilmesi açıktan gözüküyor.
    Zaten Putin bunu anladığı ve böyle gördüğü için, Kremlin resmi ağızdan “Esirlerin Türkiye’den ayrılması, Rusya-Türkiye ilişkilerini etkilemeyecek…” diye esas noktayı koyuyor.
    Erdoğan ısrarla, Ukrayna kozu üzerinden Rusya ve Türkiye’yi karşı karşıya getirmek gayretine; İsveç-Nato-F16-AB hattını devreye sokuyor.
    Zekice, ustaca ve zarif işçilik ile bir hamle değil mi?
    Şah ve Mat!

    • Bu tür siyasette lukaşenko bir numara, Rus medyasına göre “Wagner krizinde rusya devletini lukaşenko yönetmiş. Lukaşenko yönetimiyle Belarus Rusya’yla tam entegre olmuş” Lukaşenko seçim mitinglerini Rusya’da yapsa yeridir😅 Erdoğan da seçim mitinglerini NATO ülkelerinde yapsın:)) akparti iki NATO ülkesinde Almanya ve Fransa’da seçim çalışmaları yapıyor zaten.

  8. AB maceramızın son 10 yıldan farklı olabilmesinin göstergesi ve aynı zamanda şartı, asgari “demokratiklik” olduğuna göre AB bu şartın yerine getirilmesini bekleyecektir. Bunun için biz ne kadar bekleriz, bekler miyiz?
    Bakalım bekleyip göreceğiz.
    Hayırlısı olsun inşallah

  9. Erdoğan, NATO zirvesi öncesi AB’ye üyelik açıklamasıyla, AB’yi Türkiye’ye yönelik haksız, adaletsiz, hukuksuz tutumuyla bir kez daha yüzleştirmiştir. NATO zirvesinde çıtayı yüksek tutmuştur. Türkiye’ye saygı duyulmasını, iradesine ipotek koyulamayacağını bir kez daha hatırlatmıştır.

  10. Bana bir oyuncak verin, size dünyayı alacağınız kadar imza vereyim kafası nereye götürür? NATO’dan çıkışa, Sovyetlerle savaşa, suriyede bir değil iki değil 7 karı pardon terör örgütü ve besleyen anaları..
    Bunlar daha en iyimser tarafı!
    AB’ye girdirin artık! Sitemi olumlu karşılandı batıda şimdilik (suyu geçinceye kadar dayı diyor). Geçelim;
    Natoda süs biberi olarak dursakta bir parmak bal (oy hakkı) çalmışlar ağzımıza.
    Ne işi var terörist devletinin benim sınırımda? Sen benim yanımda iş çevireceksen,
    Gelip benle niye iş tutmuyon da!?!?!..
    Varacağı yer bu nokta eninde sonunda🤗.

  11. Eee.. efelik buraya kadardı , nihayet süngü düştü !
    Bu hal ve gidişle biz AB. nin arka kapısından bile giremeyiz !
    Hem niye giriyormuşuz ki canım bizim ‘gapı kibi Angara ‘ kriterlerimiz var !
    Heeyyttt , haayyt, huuyyyty !
    NOT: Benim dünkü bir yorumum daha yayımlanmadı.
    Why ?

  12. Erdoğan, İsveç’e NATO onayı için AB üyelik kartını masaya sürdü:
    “50 yılı aşkın zamandır AB kapısında bekletilen Türkiye var. Türkiye’yi bekleten bu ülkelere buradan sesleniyorum. Türkiye’nin AB’de önünü açın. Finlandiya’nın önünü nasıl açtıysak İsveç’in de önünü açalım. Milletimiz bizden beklentisi var, 50 yılı aştı. Biz Türkiye’yiz, çat kapı ülkesi değiliz…”
    Bazıları ABD, F-16’ları verir bu mesele kapanır diyordu. Reis pazarlık masasında eli yükseltti. ABD ve Avrupa’nın anlayacağı dilden konuştu. Kolay lokma olmadığımızı hatırlattı!
    Kimileri bu kadar göçmene ev sahipliği yapıyorken, bazılarına vatandaşlık veriyorken ve sanatçılar bile Schengen vizesi alamıyorken bizi Avrupa Birliği’ne almazlar diyor.
    Ama eskiden göçmen sorunu yokken, AB uyum yasalarını uygulamaya başlamışken de bizi AB’ye almadılar!
    Sürekli oyaladılar. Ve bu ilişkide Türkiye her zaman AB’nin faydasına hamleler yaptı.
    Şu an AB için en sağlam duvarız.
    Bir büyük göçmen akınıyla AB diye bir şey kalmayabilir!
    Bizi istemeyenlerin zihniyetinde bir değişiklik yok. Lakin dünyanın değiştiğini, Türkiye’nin mevcut desteği olmasa bile AB’nin büyük yara alacağını göstermeliyiz!
    Elbette Başkan Erdoğan son açıklamasıyla stratejik bir hamle yaptı. Bu hamlenin karşılığında ne olur, bekleyip göreceğiz.
    Şu an Türkiye’nin elinde tarihi bir fırsat var! En azından F-16’larla yetinilmeyeceği ortaya çıktı.
    Pazarlık masasında ülkemiz adına en iyi sonucu alana kadar farklı stratejik kararlar da alınabilir.
    Olması gereken de bu. Tüm uyarılarımıza rağmen terör örgütleri ve uzantılarına yardım etmeye devam eden İsveç bu haliyle NATO’ya girmeyi hak etmiyor!

  13. Erdoğan’ın Vilnius Zirvesi’nden birkaç gün önce Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’yi ağırlaması, Ukrayna’nın NATO üyeliğini hak ettiğini açıklaması, iki ülke arasındaki savunma işbirliğine vurgu yapması ve esir takası ile Ruslardan alınan Azov tabur komutanlarını Zelenski’ye vermesi gözden kaçmaması gereken önemli hamlelerdi. Bunların ışığında bakıldığında Başkan Erdoğan’ın Batı ve Rusya arasında kurduğu denge politikasında da yeni hamleler yaptığı söylenebilir.
    Türkiye, Ukrayna ve Rusya arasındaki arabulucu rolünü pasif bir şekilde tanımlamıyor. Diplomatik çözümü en yüksek tonda seslendiren tek başkent olmayı sürdürüyor. Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmamakla birlikte Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne güçlü destek verdiği gibi güvenlik ve savunma ihtiyaçlarına da cevap veriyor. Bu aktif dengelemeyi Başkan Erdoğan’ın tecrübesine ve istisnai lider diplomasisine borçluyuz.
    Başkan Erdoğan, yeni hamlelerle dünya başkentlerini şaşırtmaya devam edecek.

  14. Birkaç gün evvel ABD Başkanı Biden, Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya girmesine engel olmaktan “derhal” vazgeçmesini isteyince, Başkan Erdoğan’ın “derhal” ve “koşulsuz” şekilde boyun eğeceğini sandılar. Ne oldu?
    Başkan Erdoğan “Önce gelin Türkiye’nin AB’de önünü açın. Ondan sonra biz de İsveç’in önünü açalım…” deyince tastamam ters köşe oldular. Erdoğan’ı “şantajcı” ilan edeceklerken, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “Türkiye’nin AB üyelik isteğini destekliyorum” deyince çarşafa dolandılar.

    • Geçen gün bir radyoda çalan bir şarkı vardı “benden bi tane daha yok, yok yok, bi tane daha yoooookkk!” deyip duruyordu😂😂😂

  15. AB’ye girmemiz şöyle dursun NATO’dan çıkarılmamızın bile Batı kamuoylarında tartışıldığı bir sürecide yaşıyoruz epey süredir ve bu böyle giderse -Türkiye dış politika tercihlerini NATO yollu yenilemeye ayak diremeye devam ederse- sanırım çok uzak olmayan vadede Türkiye’nin NATO’dan çıkarılması gündemi gelişerek devam edecektir.

    Hem, son anda, İsveç’in NATO’ya üyeliğinin şartı olarak İsveç’in “teröre desteğini çekmesi” şartını geri plana atacak kadar, Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya üyeliğinin yolunu açacak AB’ye üyeliğinin birincil şart olarak öne sürülmesi bu şarttan -teröre destek şartından- geri adım atıldığı, AB üyeliğiyle bu ilk şartın telore edilmeye çalışıldığı, muhtemelen ABD’nin dayatmasıyla bir kulvar değişikliğine gidildiği gün gibi ortada sırıtıyor.

    Bu gibi konularda Türkiye’nin talepleri müzakere anlarında karşılıklı olarak yüksek sesle dillendiriliyor, Batı istediğini aldığında Türkiye’nin taleplerini yerine getirmede ya ayak diriyor ya da topu taca atıyor. AB yolculuğunda son on yılın yıkımı göz önünde bulundurulacak olursa, AB ile ilişkilerin tam üyelik yolunda öyle bugünden yarına iyileşme beklentisine girilmesi de naiflik olur.

    Hem, ABD Yunanistan -Türkiye sınırına yaptığı askeri yığınak ve Yunanistan topraklarında edindiği askeri üslerle NATO sınırlarını Türkiye’nin batısına gayrı resmi olarak çekmiş ve Türkiye’yi NATO’nun fiili sınırlarının dışına itmiştir.

    İsveç’in NATO’ya üyeliğinin yolunu açması karşılığında Türkiye’nin kazanımı olsa olsa şu olabilir: Ekonomik zorlukları iliklerine kadar yaşadığı ve sıcak paraya ihtiyaç duyduğu bu hengamda Batılı sermaye çevrelerinin Türkiye’ye sermaye akışının önünü acacak, bir nevi sermaye akışı ambargosunu kaldıracak ABD/İngiltere vizesi olabilir.

    NATO genişlemesi Kuzey Avrupa ülkelerini içine alacak şekilde genişleyecek, Türkiye’nin ağzına “AB üyeliği şekeri” sürülüp vize kozu elinden alınarak, hem üyelik başka baharlara ertelenecek, hem Türkiye’nin NATO’dan pasifize edilmesi süreci artarak devam edecektir.

    • ABD ve Avrupa, Türkiye’yi ikna etmeye çalışıyorlar. İsveç NATO’ya girsin diyorlar. Ancak bu İsveç PKK’ya, FETÖ’ye kucak açıyor. Kur’an-ı Kerim yakılmasına müsaade ediyor. Bu rezilliklerden geri adım atılmazsa İsveç NATO’ya giremez. NATO’ya girmeye Biden değil, Erdoğan karar verecek.

      • Erdoğan İsveç’in NATO’ya üyeliğini TBMM’ye taşımaya razı oldu ve TBMM’den İsveç’in NATO üyeliğine vize çıkması için AK Parti grubu canhıraşane çalışacaktır. Yani İsveç’in NATO üyeliği kesin gibi. Ama buna karşılık Türkiye’nin kazancı, AB üyeliği için tarafların iyi niyet bildirmelerinden ve İsveç başbakanının terörle ilgili muğlak ifadelerinden öteye gitmedi.
        Söyler misiniz, bu pazarlıkta Türkiye’nin hanesine somut, artı olarak ne/ler yazılacak?

      • Kur’an yakılması eylemlerine gelince, bunun siyasi bir şov olduğunu, Türkiye’nin kararının Rusya lehine yönelik olmasıyla ilgili olduğunu anlamaya IQ testine gerek yok sanırım…

        Hem müslümanlar, gerek bireysel gerek yönetsel olarak Kur’an’ın ahkamına, emir ve yasaklarına (nasslarına) uymayarak her gün onlarca kez Kur’an yakmış olmuyorlar mı?

        Nedir bu Kur’an’ın hem ulusal hem de uluslararası politikaya bu kadar pervasızca alet edildiği? Nedir?

  16. “Türkiye’yi 50 yılı aşkın zamandır AB kapısında bekleten ülkelere buradan sesleniyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine, “Türkiye’nin AB’de önünü açın, Finlandiya’nın önünü nasıl açtıysak İsveç’in de önünü açalım” diyerek devam etti….

    Yazının başka hiçbir yerini okumadan denebilir ki SÜPER bir haber! Geç kalınmış bir diplomasi…. Sayın Erdoğan jübilesini bu işin gerçekleşmesi yolunda yapabilirse Türkiye’ye, Anadolu’ya, Ortadoğu’ya, OrtaAsya’ya en büyük hizmetini yapmış olur ve herşeyin daha güzel olacağı bir gelecekte sitayişle anılır. Nihai analizde bunun Avrupaya hizmet fonksiyonu da olacaktır. Yola devam!!!!!

Yoruma kapalı.