Selahattin Demirtaş davası AİHM-Türkiye davasına dönüşme yolunda… Soruyorum: Değer mi?

23
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
Reklam

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), daha önce bir dairesinin Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuyla ilgili kararı Türkiye tarafından uygulanmayınca, aynı konuyu ‘büyük daire’ olarak görüşmüş. 

Çıkan yeni kararın 150 sayfalık kapsamlı bir metni bulunduğunu AK Parti sözcüsünden öğrendik.

Karara göre Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması gerekiyor.

Daha önceki daire kararı da aynı yöndeydi; açılmış farklı bir dava gerekçe gösterilerek tutukluluk hali sonlandırılmadı. Demirtaş 2016 yılı kasım ayından beri cezaevinde.

Yeni kararın bir kez daha aynı yönteme başvurulmasını imkansız kılacak biçimde kaleme alındığı anlaşılıyor.

Öyle de olsa, istenirse yine bir yol bulunarak, tutukluluk halinin devamı sağlanmak istenebilir.

Şimdi iktidarın önündeki soru şu: HDP’de eş-genel başkanlık yapmış, 2007 sonrasında her dönem seçilip milletvekili olarak TBMM’de yer almış, partisinin adayı olarak iki kez cumhurbaşkanlığı seçimine katılmış (2014’te yüzde 9.77, 2018’de 8.40 oranında oy aldı) Selahattin Demirtaş, AİHM kararına rağmen, cezaevinde tutulmaya devam edilmeli mi? 

Bu soruya iktidar cephesinde “Edilmeli” cevabının verilmesini isteyecekler olduğunu biliyoruz.

Reklam

MHP’nin lideri ve başka sözcüleri Demirtaş’ın serbest bırakılması ne zaman gündeme gelse, yalnız Demirtaş’ı değil konuyu gündeme taşıyanları da ‘terörist’ olarak ilan eden görüşler açıkladılar.

Devlet Bahçeli’nin iki hafta önce kamuoyuyla paylaştığı görüş okunmaya değer:

“10 Aralık İnsan Hakları Günü münasebetiyle, yine bildik aydın müsveddeleri, kiralık kalem, sözde gazeteci ve kimliksiz akademisyenlerden mürekkep 805 çürük şahıs sipariş bir zillet bildirisine ortaklaşa imza atmışlardır. İhanet masasının başında mama kuyruğuna girmişlerdir. Özellikle siyasileri içeren bir af çıkarılmasını, Anayasa ve AİHM kararlarına rağmen sözde tutsaklıkları sürdürülen muhalif aydınların, siyasetçilerin özgürlüklerine kavuşturulmasını dile getirmişlerdir. Nasıl olsa dilin kemiği, bölücülerin karakter ve keyfiyeti yoktur. Bölücülük pervasızdır, pişkindir, pisliktir. Bölücülük medyada, üniversitede, belediyede, Meclis’tedir.” 

Rutini biliyoruz: İktidarın büyük ortağı (AK Parti) şartlar öyle gerektirdiği için ne zaman ‘reform’ kavramı etrafında yeni düzenlemelerden yana tavır almaya hazırlansa, iktidarın küçük ortağı (MHP) yukarıdaki açıklamada ifadesini bulan görüşlerle bu tavrın yanlışlığını vurguluyor… 

Ardından ‘reform’ unutulmaya terk ediliyor…

Sonuncusu bir ay önce olmak üzere bu rutin son yıllarda bir kaç kez tekrarlandı. 

İktidar bu kez nasıl davranır? 

Anayasa (m. 90) AİHM kararlarını iç hukukun üstünde saydığı ve AİHM büyük dairesi yeni kararını farklı yorumlara izin vermeyecek ve karara uymuş görünürken tutukluluğun devamını mümkün kılacak farklı yöntemlere başvurulmasını da önleyecek keskinlikte kaleme aldığı için serbest bırakma dışında bir yol bulunmuyor.

Reklam

İlk izlenimler, AİHM yargıçlarının daha önce görmezden geldikleri konunun ‘siyasi’ yönüne de bu defa ağırlık verdikleri yönünde. Burada da kalmayıp TBMM’nin CHP’nin de katılımıyla aldığı milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldıran kararını da, uygulama yönünden sorguluyor AİHM. [“Neden yalnızca muhalefet partilerinin (HDP ve CHP’nin) milletvekilleri cezaevlerine gönderiliyor?” sorusu yer alıyor AİHM kararında.]

Demirtaş için verilen bu karar, büyük ihtimalle, avukatları tarafından cezaevlerinde bulunan diğer siyasi kişilikleri de kapsayacak biçimde yorumlanacak, bu yönde başvurular yapılacaktır.

Türkiye, en başından itibaren, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olmuş, Avrupa Konseyi üyeliğini kazanmış bir ülke olarak AİHM’ni de tanımış, 1987 yılında AİHM’ne bireysel başvuru yolunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da açmıştı. Demirtaş’ın kullandığı işte o hak.

AİHM’ni de içine alan anayasal güvence (m. 90) varlığını sürdürdüğü müddetçe hükümetin yapabileceği bir şey bulunmuyor.

Tabii anayasada değişiklik yapma yolu açık.

[Turgut Özal, başbakanlığı döneminde, Türkiye’yi Avrupa Birliği (AB) üyesi olma yolunda adımlar atarken, 1987 yılında hükümetin AİHM’ne bireysel başvuru hakkını tanıyacağını ilan etmişti. Tanıma işlemini tamamlamak için Strasbourg’a gidildi. Orada AB üyesi olabilecek bir ülkenin başbakanı olarak ağırlandı ve Konsey’de bir konuşma yaptı Özal. Ziyaret dönüşü Özal’ın mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Yakın tanığıyım.]

İşin daha ilginç yönü, AK Parti’nin ülkeyi gerçek anlamda AB’ye tam üye yapma hedefinde kararlı olduğu yıllarda gösterdiği samimi çabalar sonucu, AİHM, ilk bireysel başvuru hakkını Türk Anayasa Mahkemesi’ne devretmişti. 2010 yılında yapılan halkoylamasıyla kabul edilen anayasa değişikliği sonrası, daha önce yalnızca AİHM’ne yapılabilen bireysel başvurular, Anayasa Mahkemesi’ne de yapılmaya başlandı.

Anayasa Mahkemesi bu hakkı kaybedebilir.

Ülkemiz AİHM’nin kararlarına uymayı taahhüt ettiği halde Demirtaş ile ilgili kararı uygulamazsa ne olur?

Normal şartlarda olacak şudur: Kararın tebliğ edilmesi sonrasında Demirtaş’ın avukatları mahkemeye başvurur ve AİHM kararının uygulanmasını talep eder. Mahkeme de anayasanın açık hükmünü göz önünde tutarak AİHM’nin kararı gereği Demirtaş’ı serbest bırakır. 

Mahkemenin eski kararında direnmesi veya başka bir dava gerekçe gösterilerek yeniden tutuklama yoluna gidilmesi mümkün değildir.

Buna rağmen tutukluluk halinin devam ettirilmesi Avrupa Konseyi’nin devreye girmesini gerektirir.

Avrupa Konseyi’nin devreye girmesi Türkiye’nin Avrupa kurumlarından ayrılmak zorunda kalacağı bir süreci başlatabilir.

Olabilecek iki yöntem var: Ya anayasa değişebilir, ya da anayasa değişmeden Türkiye Avrupa kurumlarından -dolayısıyla AİHM yargısına açık olmaktan- uzaklaşabilir.

Değer mi?

Buna hükümet karar verecek.

ΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. 2002 yılında İspanyol Parlamentosu siyasal partilerle ilgili bir yasa kabul etti. Yasa, demokrasi ve anayasal değerlere açıkça aykırı düşen eylemlerin odak noktası olan siyasal partilerin kapatılabileceğini öngörüyor. 2003 yılında, Bask bölgesinde faaliyet gösteren Herri Batasuna partisi bu yasa gereğince Yüksek Mahkeme tarafından kapatılıyor.
    Kapatma gerekçeleri arasında, Herri Batasuna Partisi’nin, terör örgütü ETA ve onun alt kuruluşlarıyla organik bağı bulunduğu, değişik tarihlerde gerçekleştirilen terör eylemlerini kınamaktan kaçındığı, parti sözcüsünün “yasal olan ya da olmayan her yoldan mücadelemizi sürdüreceğiz” gibi beyanları, terörizmi destekleyen afişler asmaları, halkı devlete karşı mücadele etmeye tahrik etmeleri gibi gerekçeler var.
    Yüksek Mahkeme kararı Anayasa Mahkemesi tarafından onanıyor. Anayasa Mahkemesi kararında, “bir siyasal partinin terörist saldırıları kınamaktan kaçınmasının bazı durumlarda terörizmi zımnen desteklemesi” anlamına geldiğini belirtiyor.
    Herri Batasuna Partisi bu kararlara karşı AİHM’ye başvurdu. Sözleşme’nin siyasal parti kurma özgürlüğünü düzenleyen 11. maddesi ile düşünce özgürlüğüne ilişkin 10. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürdü. AİHM 5. Dairesi, 30 Haziran 2009’da verdiği kararla bu şikâyetleri reddetti. Herri Batasuna Partisi’nin kapatılmasını doğru buldu.

    RP kararı dayanak oldu
    AİHM kararı büyük ölçüde Refah Partisi kararına dayanıyor. RP kararındaki bir siyasal partinin, yasaların ya da devletin anayasal yapısının değiştirilmesini önerebileceği, ancak hem bu amaç için kullanılacak araçların, hem de önerilen değişikliğin demokrasiye uygun olması gerektiği ilkesini yineliyor. Demokrasiye tehdit oluşturan bir siyasal partinin kapatılması için iktidara geçmesinin beklenemeyeceğini söylüyor.
    AİHM, Herri Batasuna Partisi’nin kapatılmasına yol açan beyan ve eylemleri, toplumsal çatışma ortamı yaratmaya yönelenler ve terörizmi destekleyenler olmak üzere iki grupta topluyor.
    Bu eylem ve beyanların şiddeti desteklediğini, terörizmle bağlantısı olan kişileri övdüğünü belirtiyor. Şiddetin kınanmamasının zımnen onaylanması anlamına geldiğini vurguluyor. Bütün bunlar bir bütün olarak ele alındığında, demokratik toplum kavramıyla bağdaşmayan bir toplum modeli ortaya çıktığı, bu nedenle partinin kapatılmasının orantılı bir önlem olduğu ve Sözleşme’yi ihlal etmediği sonucuna varıyor.

    • fatih!
      -1- ak parti ve partililer de çözüm süreciboyunca, hem pkk’yı övücü laflar ettiler hem de valiliklere yazı gönderip, pkkl’lılara müdahale edilmemesini istediler.
      – hendek savaşları da dağdan gelen pkk’lılar (yani ak partinin koruduğu pkk’lılar) tarafından yapıldı.
      – senin yazdığın yoruma göre ne yapmak lazım?
      -2- hangi yıldayız?
      -3- derdin sorun çözmek mi yoksa demirtaşı mahkum etmek mi?
      -4- osmanlı yeniçerisinin “ben yeni duydum” diye yahudiyi dövmesi fıkrası gibi; sende yeni mi duydun?

  2. Doğru bir tesbit sana göre… Bir de git bu adam yüzünden evladını kaybeden annelere sor değer mi diye..

    • onu sen bir de bahçeli ile tayyip erdoğana sor. kenan evrene sor.
      – terör örgütü ile gizli gizli görüşüp, örgütü kürtlerin meşru temsilcisi olarak tanıyan erdoğana sor.
      – pkk, en güçlü zamanına 12 eylül döneminde ulaştı.
      – kimler insanlara eziyet edip, pislik yedirdi ise onlara sor önce.

  3. AHİM’ın kararı Erdoğan’i bağlamazmış, mış, mış.

    Ne yanı? adamcağız zor durumda: çünkü, Devletin ve iş adamlarının, yani õzel sektõrún satílacak malları mülküleri kalmadı.

    Biraz daha sabır edin.
    Hele bir Osman Öcalan’a partiyi kurdursun, sonra erken seçime gidip tekrar kazanması lazım….seçimi kazansınki.
    O zaman Türkiye’yi halkı ile birlikte tamamını satsın…ki ABD deki yaptırdığı Osmanlı mimarisinin 21. Asır’a uygun moderın kasabalarında başda Padişah, olmak úzere pırens ve pıresesler’ine yetecek kadar gerçi oda yetmez fakat en azında ikinci kuşaklarına kadar yetecek parayı karşılasın.

    Fehmi bey! Bu konuda,”Sizde,” Padışahımıza birazcík olsun yardímcı olun. Şõyle PKK, Feto, hatta Furkan terörist vakvi fala gibi yazılar yazın.

    Hem burdaki troller’ide biraz olsun mutlu edersiniz.

    Ha,Normal yorumcularıma karşí ayıp olur diyede bir kaygınız olmasın. Çünkü zaten feto kelimesi geçen yerde onlara’da fazlası ile malzeme vermiş olursunuz.

    • Nurdan abla Sadık Albayrak oğlu Berat Albayrak’a da parti kurduruyormuş diye bir söylenti var. doğru mu acaba? önce sosyal medya da gördüm sonra Ahmet Nesin yorumladı….?

      • Olabilir Baran bey! “FAKAT” ben şahsen bu kayín baba ve damat kavgası olduğuna zerre kadar inanmiyorum. Bu Trump ile Erdoğan’ın Rahip Brunson kavgasın’dan daha sağlam danışıklı dõvüşleri.

        Sadece Mağdurları oynama rolleri değiştı.
        Yalnız! Bu roleri Túrkiye için değíl; “Amerkadakı,” “Osmanlı,”mimarisi,” ile yapılmış kasabalar için.

  4. Kişi/kişilere göre kanun, hukuk olur mu? Olur dersen o hukukun adı da hukuk değil başka birşey olur.
    Toplum kuralları her alanda eşgüdümlü olmalıdır, eş başganlı değil.
    İstenildiği zaman değiştirilebilmelidir, lakin “oybirliğiyle”.
    Diğer tali konular isterse yüzde otuzbeş almış hükümet ce değiştirilsin.
    Senin bu organizasyonu yapamadığını gören batılı, seninle bul karayı, al parayı oynar.
    Herşeyin kurallarını, düzenini oluşturup yerleştiremezsen, karşındaki ilk eksik gedik kaçak neredeyse onu bulur.
    Gasteciden, siyasetciden ajan, terroist olurmu diye sormuştu birisi, aldığı cevap: gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet…
    Diye saydırırken, tamam tamam anladık devam etmene gerek yok biliyom demişti cahil adam.
    Ogün bugündür ne siyasetçinin isine karışırım, ne de mahkemenin kararına akıl yorar, şaşırırım.
    Parmağın gösterdiği yöne değil,
    Parmağın sahibine bakarım.

  5. AİHM aynı hassasiyeti Erbakan hoca siyasi yasaklıyken nerdeydi? İşlerine nasıl geliyorsa öyle davranıyorlar. Atalarımız ne demiş: Ayıdan post, gavurdan dost olmaz.

  6. Sayı Koru!
    Yıllar önce ABD nin Irak operasyonu sonrası, oğul Buch ‘operasyonun amacına ulaştığı”beyanatını vermesi üzerine herkes şaşkınlık içinde idi.
    Zira Irak yerlebir olmuş, vatandaşların mağduriyeti had safhada tam bir kaos hali.
    Bunun üzerine hatırladığım kadarıyla sizin bir yazınızda, ABD başkanının beyanatı ile ilgili olarak”amaca göre değişir, belki de amaç buydu” değerlendirmesi vardı.
    İktidarın amacı bu sonuç olamaz.
    Ancak,etki edenler için aynı şeyi söyleyemem.

    • Trump’ın NATO’yu dağıtma düşüncesi olduğu biliniyordu. Biden’ın söylemleri de Trump’dan farklı olsa da zıt olduğu söylenemez. örneğin belli noktalardan asker çekme konusunda Trump ile benzer şeyler söylüyor. “hava araçlarıyla uzak bölgeleri kontrol edebiliriz” düşüncesinde. eğer Biden ve ekibinin NATO konusundaki düşünceleri bilinirse ona göre bir okuma yapmak mümkün olur. anlayabildiğim kadarıyla ilk NATO toplantısına sorunları halletmiş olarak gitmek istiyormuş Biden.
      bakalım önümüzdeki Biden’ın başkanlığı dönemindeki ilk NATO oturumuna kadar neler olacak…!!!

  7. Selahattin Demirtaş’ın yakın geçmişte neler söylediğini ve neyle suçlandığını tam olarak bilmiyorum. Fakat kim olursa olsun bir kişinin hakkında iddianame hazırlanmadan 4 yıl hapiste tutulması açık bir hukuksuzluktur. Şimdi iddianame hazırlayıp yargılayıp hapsine karar versen de ikna edici olmayacaktır. Bana göre Cumhur İttifakı hukuk devletine aykırı bu davranışları bilerek ve isteyerek yapıyor. Avrasyacıların gerçek amacı Batı’dan kopmak ve NATO’dan çıkmaktır. Bu nedenle dış ve iç politikayı öyle uyguluyorlar ki halka Batı’dan kopmak için gerekçeler sunmaya çalışıyorlar.

    HDP’yi kapatma hazırlıkları da bunun bir parçası olduğu gibi bölücülüğe de hizmet edecektir. Bölücülük suçlamaları bireysel olmalı ve PKK ile bağlantıları somut delillere dayanmalıdır. Somut deliller bulunamamış ise beraat etmeli, deliller az ise cezası da az olmalı, deliller yeterli ise de kanunun öngördüğü ceza verilmelidir. Kısacası hukuk devleti kuralları uygulanmalıdır. Aksi takdirde altı milyon insanı PKK ile irtibatlandırmak gibi hem doğru olmayan hem de baş edilemeyecek bir sorun oluşmaktadır.

  8. Avrupa’da Hakimle Var(Mı)

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları mutlak adaleti hedef edinen, verdiği kararların da zinhar uygulanması gerektiği fikri nereden çıktı?
    Geçmişte vermiş olduğu kararların hangileri uygulandı yada uygulanması adalet açısından uygundu.
    Bu mahkeme değil mi ki daha dün üniversitelerdeki başörtüsü yasağını hukuka uygun bulan ve Türkiye’nin o zamanki yasağını onaylayan.
    Bu mahkeme değil mi ki Refah Partisi’nin kapatılmasında hukuka aykırılık bulamayan.
    Oysa bu mahkeme daha alınan karar soğumadan bölücü partiler hakkındaki kapatma kararlarının iptali yönünde karar vermemiş miydi.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bölücüleri seviyor. Sevsin, sevenlerin arasına girmeyiz ama onlar seviyor diye milli menfaatlerimiz aleyhine karar alacak değiliz.
    Yol var mı diyor yazar. Mahkeme kararı uygulanmaz, sanığın avukatları da tazminat davası açar. Üç beş euro ödenir olur biter.

  9. Karar gazetesinden Sayın İbrahim Kiras’ın dünkü yazısı ve ondan bir bölüm… Başka söze gerek yok…

    https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kiras/kuzey-kore-modeli-siyaset-1588042

    Benzetmek gibi olmasın, bu anlamda Kuzey Kore de bizi andırıyor biraz. Kuzey Koreliler de bütün dünyanın kendilerini kıskandığını, onun için ülkelerine düşmanlık ettiklerini düşünüyorlar. Orada devletin devasa propaganda aygıtı bu düşünceyi pompalıyor zihinlere. Dışarıyla irtibatı kesik, internet erişimi olmayan, devlet kanalı dışında TV izleyemeyen insanlar dışarıdaki dünyanın bir tür cehennem olduğuna, sözgelimi Güney Kore’deki soydaşlarının açlıktan kırıldığına falan inanıyorlar. Yalnızca güney komşularının değil, bütün dünyanın ve bilhassa Amerikalıların Kuzey Kore’deki yüksek hayat standartlarını kıskandığını düşünüyorlar…

  10. Sayın yazar o sözü içtenlikle söylemedikten sonra bu ülke düze çıkmaz:” Şiddet içermeyen her görüş serbesttir. Kimse düşüncesinden, inancını belirtmekten dolayı suçlanamaz. ” Eline asla silah almamış, her türlü şiddete karşı olan insanlara yıllarca ceza vermek , onların yıllarını cezaevlerinde çürütmek ne insanlığa , ne Muslumanliga sığar. Sizin gibi düşünmeyenlere bu yaptığınız zulümleri bitirin artık. Zerre kadar insanliginiz kaldıysa tabi.

  11. Demirtaş bana göre de etknik siyaset yapan biridir ve kendisini desteklemem ama teröristse (CB ve Bahçeli öyle diyor) yeni olmadı heralde. Seçime girerken temiz kağıdı aldığına göre niye değildi? Bütün mesele “seni başkan yaptırmayacağız” sözüne duyalan kindir.

  12. Demirtaş ın desteklediği hendekler nedeniyle 900 askerimiz şehit oldu.Demirtaş’ın yaptığı isyan çağrısı sonucunda Yasin börü ve 52 evladımız katledildi.Demirtaş bir katildir ve Cumhurbaşkanı adayı olması % 9 oy alması bunu değiştirmez.Hapiste kalması herşeye değer.Ayrıca şuana kadar bir çok ülke AİHM kararlarına uymadı
    Hangisinde dediğiniz oldu?AİHM kararlarına uymadığımız için ceza keser seve seve öderiz.

    • AİHM cezayı bilmemde! Tayyip ve Bahçeli Cummhur’riyeti O mahkemeyi satín almak içín úyelik adı altında,”RÚŞVET,” verir gibi nerdeyíse AİHM’e Üye ülkelerin hepisinin verdiğí aidat kadar aidet õdüyor.
      Bunude õzelikle Erdoğan artırdí.

      Madem Dúşman bir mahkemenın başkani ise neden erdõğan bu mahkemeye en yúksrk aidati ödúyor ve başkanını ağírliyor???!!!

      Ayricada Tayyip Cumhurriyet’ı ona neden õdúl verdi!!!!!??????

      Aşağídakı linkin başlığı!

      AİHM Başkanı Robert Spano’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi tepki çekti

      Euronews
      • 04/09/2020

      https://tr.euronews.com/2020/09/04/aihm-baskan-robert-spano-nun-turkiye-de-fahri-doktora-unvan-alacak-olmas-na-tepki

      Bu linkte’ki fotoğraf DEMİRTTAŞA AİT DEĞİL ERDOĞANA AİT.
      Şimdi bunu koyacak bir küfeniz vardır. “HERHALDE”

    • niye ceza ödüyorsun AB kurumlarından çıkarsın uluslararası bağlayıcılığı olan hukuktan da çıkarsın olur biter. çok şaşırırlar çok! o zaman daha çok kıskanırlar bizi, vay anasını türkiye tek başına dünyaya meydan okuyor derler!. ne havamız olur ama değil mi!?

  13. ben önce durumu basitten ele alayım.
    bir yakınım işveren sıkıntılı bir süreç geçirdiği için iki yıla yakın bir zaman ücretinin büyük bir kısmını almadan çalıştı, şirketin durumu düzelince birikmiş parasını talep etti, meblağ yüksek olunca işveren ödemek istemedi, haksız işten çıkarma ile sonuçlandı ve iş tabi ki mahkemeye gitti. 5 yıldır sürüyor.
    şimdi bu dava karışık bir siyasi dava değil,
    çok şüphelisi olan bir cinayet davası değil,
    paylaşımı zor bir miras davası değil,
    alacak belli, süre belli, borçlu belli, şahitler, belgeler hepsi belli bir dava.
    5 yıl önce iyi bir araba satın alabiliyordu birikmiş olan maaş tutarıyla… türk parasının başına gelenlerden, araba fiyatlarının başına gelenlerden sonra parası pul oldu, tabi emeği de, yılları da. bu zararı kim tazmin edecek?
    kimin umurunda.
    ve mahkeme hala sürüyor.
    milyonlarca hakkını, parasını, itibarını alamayan insan var.
    mahkemeler çalışmıyor. karar üretmiyor.
    dava biriktiriyor.

    şimdi, demirtaşın davası karmaşık bir dava mıdır?
    bir insan nasıl 4 yıl tutuklu olabilir, ya mahkum edilir, ya serbest kalır.
    kanun belli, suç belli değil mi?
    bırakın şeffaf ve adil yargılansın, dünya seyretsin, kanuna karşı gelmişse mahkum edersin, değilse serbest bırakırsın.
    benim anlamadığım neden uzatıldığıdır.
    demirtaş dünya siyasetinde bilinen bir isim, davası bilinen bir dava.
    neden bu reklamı yapmasına izin veriliyor?
    ülkemizin yargısı neden reklam ettiriliyor?
    yoksa arzu edilen bu mudur?
    demirtaş benim vicdanımda suçludur.
    fakat bu vicdan işi değil, hakkın, hukukun, adaletin işi.
    bırakalım onlar işlerini yapsınlar.
    belli ki burada bir sıkıntı var.

    ekonomi sıkıntılı
    yargı sıkıntılı,
    tarım, hayvancılık sıkıntılı,
    eğitim sıkıntılı,
    ihracat sıkıntılı,
    toplum sıkıntılı,
    ve ciddi, büyük sıkıntılardan söz ediyoruz.
    bir ülkede her şey nasıl bu kadar sıkıntılı olabilir ya da
    bu kadar sıkıntılı hale getirilebilinir?
    anlamakta sıkıntılarım var.

    sıkıntı ne demek?
    – Sorun, mesele, sendrom, problem,
    – İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet,
    – Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet,
    – Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı,
    – Bulunmama durumu

    Sıkıntı sözcüğüne ait eş anlamlı kelimeler;
    ağırlık, azap, cefa, çarpıntı, çeki, çile, dert, gaile, gam, güçlük, hafakan, hüzün, iç sıkıntısı, kabus, kahır, karabasan, kasvet, keder, külfet, mecburiyet, mesele, mihnet, sıklet, sorun, tartı, üzüntü, yük, zahmet, zor ve zorluk
    sözcükleridir.

    Sıkıntı sözcüğüne ait zıt anlamlı kelimeler;
    derman, çare, rahatlık, kolaylık.

  14. Rahmetli anam ‘Şaşan ördek, götün, götün(geri geri) yüzer’ derdi. Bizim ördek de o hesap.

Yoruma kapalı.