Bütün hastalar ve hasta yakınları adına haykırıyorum: Doktorlara saldırılar yetsin artık 

30
Dr. Ekrem Karakaya’nın katledildiği revirden görünüm..
Reklam

Dün bir hain el, Konya’da, şifa dağıtma mesleği mensubu bir doktoru katletti.

Sizin hiç yakınınız bir doktor silahlı saldırıya uğradı mı?

Eminim, Konya’da hastahanedeki odasında silahlı saldırıya uğrayan Dr. Ekrem Karakaya olayını işittiğinizde bir yakınınızı kaybetmiş gibi üzülmüşsünüzdür.

Benim ise kendime çok yakın hissettiğim bir doktor dostum, kanser tedavisi gören bir hastası öldü diye, silahlı saldırıya uğratılmıştı; üzerinden yıllar geçtiği halde o saldırının izlerini bugün bile taşıyor.

Google’da ‘Dr. Necati Yenice’ adını araştırın, İstanbul’da 2007 yılında uğradığı saldırı sonrası memleketi Şanlıurfa’daki Harran Üniversitesi’ne giden ve orada halen ‘Prof.’ olarak şifa dağıtmaya devam eden doktor dostumla ilgili haberlerle karşılaşacaksınız.

AA’nın ‘‘Refakatçinin felç bıraktığı doktor şifa dağıtmaya devam ediyor’’ başlığıyla verdiği haber bunlardan biri.

İnsanın yaşı ilerledikçe sağlık sorunlarıyla karşılaşma ihtimali artıyor ve yolu hastahanelere eskisinden daha fazla düşüyor. Sağlık personelinin ne denli özverili çalıştığını yakından gözleme fırsatı doğuyor.

Yalnızca parayla bakılan özel hastahanelerden söz etmiyorum.

Reklam

Birkaç yıl önce yürümemi zorlaştıran şikayetlerim üzerine geçirdiğim ameliyatı, sonradan devasa bir şehir hastahanesi içerisinde varlığı sona erdirilen Ankara Atatürk Hastahanesi’nde oldum. Devlet hastahanesinde. Ameliyat öncesi ve sonrasında orada geçirdiğim günlerden ve sağlığıma kavuşmamı sağlayan tıbbi müdahaleden edindiğim izlenim olağanüstü olumludur.

Geçen yıl farklı bir şikayetim üzerine gittiğim bir vakıf üniversitesi –Bezmialem– hastahanesinde anjiyoda tek damarda önemli oranda daralma görülünce kalbime stent takıldı; oradan da doktorlara ve sağlık personeline hayranlık ve minnet duygularıyla ayrıldım.

İlk ameliyatımdan kısa süre sonra, ülkemizin zengin bir iş insanıyla yemek sofrasında buluştuğumda, benzer şikayetle gittiği doktorundan ‘‘Tek çare ameliyat’’ teşhisi çıkınca soluğu daha iyi bakılacağını düşündüğü yabancı bir ülkede aldığına dair hikayesini ondan şaşkınlıkla dinlemiştim.

Ameliyatı ilkinde başarısız olunca ikinci kez tekrarlanmış, ardından hastahane virüsü kaptığı ortaya çıkmış.

Tedavi gördüğü halde iyileşemeyen, ameliyat masasında veya hemen sonrasında hayatını kaybeden yakınlarım olmadı mı? Oldu elbette. Ancak hiçbirinde ne benim ne de ailemin diğer bireylerinin aklından sonuç yüzünden doktorları suçlamak geçmedi.

Dr. Necati Yenice’yi hastahane koridorunda vuran, Dr. Ekrem Karakaya’yı revirde öldüren hasta refakatçileri kime neyi ispatlamış oldular?

Konya’da hastahanede cinayet işleyen cani ardından kendisini de öldürmeye kalkıştığında, onu hayata döndürme çabası göstermek yine doktorlara düşmüş…

Böyle bir meslek doktorluk.

Reklam

İnsanları -kim olursa olsunlar- yaşatma mesleği…

Dün akşam bir dost meclisinde, bir doktor çiftle, Konya’da bir meslektaşlarının hayatını kaybettiği feci olayla ilgili sohbet ederken, doktorlardan erkek olanı yanımızdan erken ayrılmak için izin istediğinde yeni garip merakını öğrendik: Boks dersleri almaktaymış…

Kayıt yaptırmak için gittiğinde, kendisine yönelik ilk sorunun ‘‘Doktor musunuz?’’ olmasını hiç şaşırtıcı bulmamış. Görev yaptığı hastahaneden birkaç doktor daha aynı boks kursuna devam etmekteymiş çünkü.

Akıl alır gibi değil.

İyi eğitim almış genç insanların yabancı ülkelere gittikleri bir sır değil. 2020 yılında 947, geçen yıl da tam 1405 doktor yurtdışına gitmek için Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) ‘iyi hal’ kağıdı almıştı. Bu yıl sayının daha da arttığı düşünülüyor.

En tercih edilen ülke, Almanya. Genç doktorların harıl harıl Almanca öğrenme çabası içinde olduğunu duyuyorum. TTB’den alınan ‘iyi hal’ kağıdı yanında, Almanların doktorlarımızdan tek talebi, dillerini konuşabilmeleri…

ABD ve İngiltere yabancı ülkelerden gelen doktorlara daha önce uyguladıkları sert tedbirleri, Türkiye söz konusu olduğunda, yumuşatmış görünüyor; onlar da Türkiye’de yetişmiş doktorların değerinin bilincindeler…

Neden gidiyor bu iyi yetişmiş insanlar?

‘‘Giden gitsin, biz yeni mezunlarla da idare ederiz’’ anlayışının dışa vurduğu saygı eksikliği ilk sebep. 

İkinci sebep de, hasta yakınlarından doktorlara yönelik saldırı haberlerinin iyice sıklaşması… 

RTÜK dünkü doktor cinayetine yayın yasağı koydu, muhtemelen başka saldırı haberlerinin duyulmaması için de çabalar gösterilmiştir; ancak doktorlar meslektaşlarının başına her gelen olayı kendilerine özel kanallardan anında öğreniyorlar.     

Öğreniyor ve öfkeleniyorlar.

Aslına bakılırsa ben de öfkeleniyorum.

Yalnızca yakını öldü diye doktorun hayatıyla oynamaya kalkan, şifa dağıtma mesleği sahibine el kaldırabilen insanlara değil, neredeyse her gün tekrarlanan bu feci olayların önlenmesi için kılını kıpırdatmayanlara da…

Meclis’e getirilen sağlık personeline saldırıları önleme amaçlı yasa tekliflerinin görüşülmesinin bile engellenmesine…

Bir zamanlar -hiç değilse benim neslime kadar- en itibarlı meslek olarak bilinen, öğrencilerin tercih ettikleri meslekler listesinin her zaman ilk sırasında yer almasına alıştığımız, herkesin önlerinde saygının azamisini gösterme çabasına girdiği tıp alanına ve alanın insanları olan doktorlara toplumda ve yönetim kademelerinde hor görüldüklerini hissettirecek bir havanın geçerli hale gelmesine…

Unutmayalım: Sağlık personeline, doktorlara kalkan el hepimizin hayatına kast etmiş demektir.

[Haberlere göz atarken, Prof. Necati Yenice’nin birkaç gün önce üniversitesi hastahanesinde asansör içerisinde kalp krizi geçirdiğini öğrendim. Kendisine Allah’tan acil şifalar diliyorum.]

ΩΩΩΩ

Reklam

30 YORUMLAR

  1. Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir haberde yapılan bir araştırmada dünyada Lübnan’dan sonra en öfkeli ülke olarak belirlendiğimiz yazıyordu. Evet, pek şaşırmadım.Orta Doğu toplumlarının genelinde vardır bu durum.Lübnan’la ülkemizin ilk iki sırada oluşunun temelinde ekonomik tablonun her iki ülkede de çok kötü oluşunun rolü elbette büyüktür. Fakat burada önemli bir şey daha var ki dünyada bizden görece daha fakir ülkelerin de var olduğu ancak onların bu sıralamada üst sıralarda yer almadığı gerçeğidir. Demek ki öfke kontrolü noktasında toplumumuzun bariz bir problemi var. Cezaların da pek caydırıcı olmayışı bu durumu körüklüyor. Konya’da yaşanan doktor cinayeti öfke kontrolünü başaramadığınızın bir resmidir. Anjiyo sonrası annenizi kaybediyorsunuz, kabahati doktorda buluyorsunuz. Buraya kadar çok enteresan bir durum yok, en nihayetinde doktorun olayda kabahati olduğunu düşünmeniz sizi anormal kılmaz. Hatta doktorla bu konuda ciddi ciddi tartışabilirsiniz de. Buradaki sorun, doktorun size durumu izah etmesine rağmen yaşanan gerçeği kavrayamamanız ve öfkenize hakim olamayışınızdır. Medeni insanlar böylesi durumlarda soğukkanlığını korur ve muhatabına asla böyle bir muamelede bulunmaz. Velev ki olayda gerçekten doktor kusuru olsa bile sorunun çözüm mercii tabii ki beğensek de beğenmesek de mahkemelerdir. Spordan siyasete,sanattan sağlığa,eğitimden çocuk yetiştirmeye kadar şiddetle yoğrulan bir toplumuz. Maçı kaybeder kavga çıkarırız,mecliste beğenmediğimiz fikir sahibini yumruklarız.Konserde olay çıkarırız,okul çıkışlarında kavga ederiz, öğrenciyi dayakla terbiye ederiz,çocuklarımıza tahammül gösteremez, onları pataklarız. Çocuğu hayata hazırlarken bile “sana bir vurana sen de iki vur” felsefesi üzere hareket eden bir toplumuz. Söz ve örnekler uzar gider. Sözün özü böyle bir toplumu sadece cezaları artırarak sakinleştirmek pek de mümkün değildir. Nesillerin mayasına biraz merhamet, biraz anlayış, biraz hoşgörü katılmadıkça çileli yolculuğumuz devam edecektir.

    • Hattat hocam, amerikada her gün okullarda silahlı saldırılarla öldürülen yüzlerce binlerce öğrenci de bu öfke kontrolünü sağlayamayan dingiller tarafından mı katlediliyorlar yoksa oralardaki vukuatlar gelişmiş ekonomi vatandaşı fantazisidir deyip geçelim mi, ne dersiniz?

      • Sayın Gayret, ABD çok ayrı bir kategori. Silaha ulaşmanın çok kolay oluşu, ırkçılığın tavan yapması, özel mülke girişte mülk sahibinin silah kullanımına getirilen kolaylıklar gibi çok sayıda orayı farklı kılan etken var.

        • Yani abd gelişmiş bir ekonomiye ve gelişmiş vatandaşlara sahip değil midir? Orta amerikanın katilleri mapustan salıverilmiş çete elemanları filan mıdır?

    • -Islah ile ne Z kuşağı nede ne olduğu henüz anlaşılamayan😠 mevcut kuşaklar düzelmez.
      — Eğitimde, Sağlıkta, Güvenlik (asker polis)’ te, inanç işleri ve devlet yönetiminde insanları ıslah etmek değil!..
      — Eğitmek, öğretmek, yönlendirmek, bilinçlendirmek, göstermek, uygulama ve hatta sonucu denetlemek!
      *Hem daha güvenli, daha kesin sonuç odaklı, hem de garantili bir hizmet olmaz mı?
      *Üstelik %yüz memnuniyet garantili 🤗

  2. Son on (10) yılda 110 bin şiddet olayının yaşandığı ülkemizde ; Konya’daki dünkü
    menfur ve vahşi cinayet , bu özelliğinden dolayı ülke gündemine oldukça sarsıcı bir şekilde oturmuştur !
    Ancak maalesef bu ne ilktir ne de bu gidişle son olacaktır !
    Bu gün bu konuda ,görebildiğim kadarıyla bir kaç köşe yazarı yazı yazmış .Ancak bana göre
    aşağıdaki yorumlar dahil (H.B nin son paragrafı hariç ) sadece Kemal Öztürk’ün yazısında gerçeklere temas edilmiştir .
    Ülkemiz son yıllarda hemen hemen her konuda ve gittikçe artan amansız bir şiddet sarmalına tutulmuştur ; sağlıkçılara yapılan da bunun bir parçasıdır .
    Bunu diğerlerinden ayırıp tek başına ele almak asla doğru değildir , büyük bir yanlışlık olur.
    Kaldı ki tek başına ele alsak da sadece şiddete odaklanmak değil kesinlikle madalyonun iki yüzünü de dikkate alarak yaklaşmak gerekir.
    Gayet tabii ki hiç bir şiddet , sebebi ne olursa olsun asla meşru değildir, olamaz ! .Ancak bu , bizim şiddete sebep olan nedenleri de görmemezlikten gelmemizi gerektirmez.
    Yani klasik ifadeyle sivrisineklere kılıç sallarken bir yandan da bataklığı kurutmak zorundayız.
    Dünkü vahşi cinayetin tam olarak perde arkasını bilmiyoruz , zaten bu tip haberler verilirken de kesinlikle sebeplerin ne olduğu üzerinde durulmuyor .Ama bu tavır , maalesef devekuşu gibi başını kuma gömmeye benziyor .
    Şunu demek istiyorum ki şiddeti en ağır bir şekilde önlemeye ve cezalandırmaya çalışırken buna sebep olan nedenlerin de kesinlikle üzerinde durmalıyız.
    Ülkemizde doktorlarla hastaların birbirinden memnun olmadıklarını hepimiz biliyoruz , bunu saklamaya , gizlemeye , üstünü örtmeye hiç gerek yoktur .Bunun gerek hasta açısından ve gerekse doktor ( sağlıkçılar ) açısından bir çok farklı nedenleri vardır , olabilir.
    İşte bütün mesele bu sebeplerin gerçekçi bir şekilde irdelenmesi , buna göre var olan sorunların giderilmesi ve karşılıklı saygıya , sevgiye , iki tarafın da birbirine muhtaç olduğu bir anlayışa dayalı bir sistem kurulması gerekir .
    Bu vesileyle bütün şiddet mağdurlarına geçmiş olsun , ölenlere de Allah rahmet eylesin .

    k

    • Cinayetin altında yatan temel motivasyon adi suçluların pandemi iznini gerekçesiyle salıverilmesi, mafya liderlerinin milliyetçi hareket partisi öncülüğünde tahliyesi ve planlayarak cinayet işleyenlerin ve azmettirenlerin siyasi nüfuzlarını kullanarak mahkemeye bile çıkartılamaması. Okul dönüşü araçla çarparak öldürülen Naz ( adını tam hatırlayamadım) kızcağızın babasının adalet arayışında maruz bırakıldığı zulüm. Katilin Naz’ın yakınlarına “elinizden geleni ardınıza koymayın, bana kimse dokunamaz” dediğiningazetelerden okuduk. Hakikatinde kimse dokunamadı.

      İktidar trollerinin bütün mecralarda muhalefete meydan savaşı yürütmeleri ve en ağır hakaretlerin rahatlıkla ve müthiş özgüvenle en yüksek perdeden meydan okumaları. Yıllarca televizyonlardan mafya konulu dizi film yayınları.

      Saymakla bitmeyecek devleti yönetenlerin şiddeti özendirici davranış ve tutumları, politikaları. En küçük siyasi parti liderinin en güçlü bakan olan iç işleri bakanına en üst perdeden, çukura gömercesine meydan okuması…

      En vahim suçlamaların bizzat devlet erkanına yöneltilmesi…

      Hepsini toplayın üstüne de geçim sıkıntısı, ekonomik darlığı ekleyin sonuç istatistiklere yansıdığı gibi, kadın cinayetleri, doktor cinayetleri, mühendis cinayetleri, arkadaş cinayetleri, birinci dereceden akraba cinayetleri, anasını babasını öldüren eşini ve çocuklarını öldürenler görüldü. Kılıçla hiç tanımadığı halde evine giderken kaldırımda yürürken bir bayan öldürülebildi bu ülkede.

      Şu da çok çarpıcı, eşinin zulmüne dayanamayıp öldüren kadın tahliye olduktan sonra kayın validesi tarafından dualarla karşılandı. kadın gelinine sarılıp ağladı. Oğlunun katilini alnından öperek kutladı ve “ kurtulduk çok şükür” dedi.

      Orta doğuda bir kıralın ülkesi işte. Ortadoğu’da kıral varken böyle şeylerin olduğu bir ülke var mı?

      Kural da yalan!

      • Baran bey “Ortadoğu’da kıral varken böyle şeylerin olduğu bir ülke var mı?” diye sormuşsun, evet var;
        Amerikada her gün birbirini tanısın ya da tanımasın, silahlı ya da kılıçlı saldırılar sonucunda binlerce insan öldürülüyor, öyle harlemde newyorkta filan da değil, alelade okullarda, üniversite kampüslerinde…
        Yılda bilmem kaç yüzbin kişi ölüyormuş amerikada diye teneke çalana veya kan çanağı gibi fotoğraf paylaşana da hiç rastlamamıştık buralarda?

  3. BİBER GAZLI MÜDAHALE
    (KONUSU SUÇ OLAN EMİR)
    Doktorların şiddet karşıtı gösterilerine polis biber gazlı daha doğrusu en şiddetli şekilde müdahale etmiş.
    Yadadışı, özellikle konusu suç oluşturan emirler ıygulanmaz.

    • Doktorlara müdahale ederken fenalaşan polise ilk yadımı yine doktorlarımız yapıyor.
      Bu doktorlarımıza bir partili ne diyor
      biliyor musunuz?
      “–Protesto etmek için fırsat kolluyorlarmış”
      Ben de bu partiliye şunu diyorum:
      “–Provakasyon ve ajitasyon için fırsat kolluyormuş”
      “–En yanlışı yaptıkça batacaklar. Battıkça en yanlışı yapacaklar”

  4. Yazık, çok yazık!
    Bir doktor olarak yaşananlara ne kadar hayıflansam azdır. Maalesef bizim toplum kendi mutluluğu ile ilgilenmek yerine başkalarının mutsuzluğunu hedef alan bir kafadadır. Bu nedenle toplumun özellikle alt tabakanın nazarında, ama genelinin bakış açısında, başarılı olan herkes potansiyel suçludur, mutlaka çelmelenmesi gerekir. Doktorlar da bu başarılı insanları temsil ettikleri için ilk hedeftirler. Halkın içinden çıkıp meslekleriyle yükselmiş kişilerdir ve ne kadar kıskanılsalar azdır birilerine göre.
    Alt tabaka dediysem yanlış anlamayın sadece onlar değil, okumuşların bakışı da budur. Doktoru tehdit eden, hakaret edip saldıran aşağılık mahlukları savcılar ve hakimler ifadeye bile gerek görmeden serbest bırakmaktadır. Bunu bizzat yaşadım. Bir kadın doktoru kendini bilmez bir dangalak bıçak göstererek tehdit etmişti. Doktor şikayet etti ve polis karakolundan doktordan önce zanlı serbest bırakılarak tekrar hastaneye geldi. Konuyu ilettiğim bir savcı dostum (nasıl dostsa!) bana ‘-hocam sizin kamuoyunda itibarınız çok kötü, o nedenle savcı arkadaş işlem yapmamıştır. Zaten şimdi adli tatil, çok yoğundur’ diyerek yüksek adalet anlayışını anlatmıştı! Kamuoyunda itibarınız iyiyse farklı muamele, kötüyse farklı muamele yapılıyor demek ki! Kendisi şimdi büyük bir ilin başsavcısı. Oysa bir savcı yada hakime bıçak göstermek veya tehdit değil etmek, sert baksanız ya da sesinizi yükseltseniz tutuklanırsınız. Mesele para kazanma falan da değil. Son on yıldır hakim ve savcılar doktorların iki katı maaş alıyor ama gene de durum bu.
    Bunun altında yatan çok derin bir aşağılık duygusu (psikologlar buna değersizlik hissi diyor) var. Size bizim toplumdaki aşağılık duygusunu anlamanız için şu videoyu sonuna kadar izlemenizi salık veririm. https://www.youtube.com/watch?v=85E_jQ2jOP8&list=PL2NUUo3t0GF1BY2vfWnp42YBcQ_0C7x25
    Günümüz siyasetçilerinden bazılarının bu duyguyu nasıl kullandığını da daha iyi anlayabilirsiniz.

    • Eşit işe eşit ücret ve alınterinin emeğin karşılığının tam eksiksiz sahibine verilmesinin garantisini savunan biriyim.
      Dr un yaptığını eline iğne iplik tornavida pense ile kendin yapamadığın sürece!.. Dr civanım türküsü çığıracağın gündür günün 🤗.
      Hakim savcıya güvenin önüne aldığı aylığı yada imkanı geçirdiğin gün ise, öldüğün bittiğin, çürüdüğün gündür o günden sonra 😠.
      Sağlık diyenet adalet eğitim bakanlıkları var!!!
      Komisyonlarda görev yapan vekiller var!!!
      Yetmedi müsteşarı memurları bölge müdürlüğü birim müdürlüğü…
      Ve 22. Yolda biz hâlâ…

    • Yaşlı Bir Doktor Hocam’a ,
      Maddi ve diğer idari sorunlar için bir şey diyemem Hocam ama doktorların kıskanıldığı veya itibarının olmadığı iddiaları asla doğru değildir ; ben halkın içinden bir insan olarak kesinlikle böyle bir düşünceye rastlamadım !
      Aksine bizler insan hayatını kurtaran doktorlarla toplumun geleceğini inşa eden, insan yetiştiren öğretmenlere karşı büyük bir saygı , muhabbet duyarız !
      Bunları dedikten sonra ben de şimdi size şunu sormak istiyorum ; doktorların biz hastalara karşı tutum ve davranışları hakkında bir şey söylemeyecek misiniz ; elinden şifa beklediği , derdine derman için gözünün içine baktığı doktoruna karşı bu hastalar neden böyle haince davranıyorlar acaba !
      Herhalde bunun bir açıklamasının olması lazım , değil mi Hocam ?

  5. Sağlık çalışanlarına yapılan şiddet insanlığa yapılmış demektir. Bu ülkenin doktoruda poliside askeride bu vatanın bir neferidir. Bunun siyasete politikaya alet edilmesine izin vermemeliyiz. Hertürlü şiddet ve teröre aynı ölçüde tepki göstermek insanlık görevimiz olmalıdır. Buradan siyaset malzemesi çıkarmak tek kelime ile alçaklıktır.

  6. Bu tür olaylar birer ulusal trajedidir/rezalettir! TR’de eğitimin (ki bu ne milli/resmi eğitim, ne de dini/ahlaki eğitimin) yeterli/etkii olmadığının işaretidir. Koltuklara kurulup çokçası kendi çıkarları peşinde koşan Milletvekili ve Bakanların da yeterli/etkili olmadığının işaretidir. Toplumun genel olarak başarısızlığınla ilişkilidir. Bir doktorun yetişmesi ortalama bir vatandaşın yetişmesinden çok daha uzun zaman alır ve maliyetlidir. Devlet bu açıdan doktorlarını daha fazla korumak zorundadır. Doktorlar da hata yapabilir ama bunun cezası düşük seviyeli bir vatandaş tarafından ölüm değildir.

    Bu rezalet olaylarda caydırıcılığı etkin bir şekilde arttırmak için, sağlık konusunda muhtaç/mahkum olup bir doktorun karşısına çıkan hastalara herhangi bir tıbbi usul/tedavi uygulanmadan önce riskler anlatılmalı. Bu sağlık risklerinin sonuçlarını (ki bazı hallerde ölüm de buna dahildir) kabul edeceklerine dair resmi belge imzalatılmalı. Bu muhtemelen yapılıyordur sanıyorum (dış ülkelerde doktorları korumak için yapıldığını biliyorum. Bu koruma, işlerin ters gitmesi durumunda hasta tarafının doktora/hastaneye hukuki dava açıp çok büyük paralar ödetme ihtimaline karşı yapılıyor). Ülkemizde bu tür bir belge hasta refakatçilerine de imzalatılmalı. Bu şekilde refakatçi bu ihtimalin ciddiyetini önceden kendi kendine kabul etmeli. Hasta bu şartlarda tedavi/tıbbi müdaheleye kabul edilecekse belgeyi imzalamayan refaketçinin kimliği durum kendisine de bildirilerek anında emniyete intikal ettirilmeli (kanunen). İkinci seçenek hastanın tedavi/tıbbi mudaheleye kabul edilmemesi. Bu tür olaylar artarken, hasta olan/ayağı çukurda olan bir sade vatandaş mı korunmalı, yoksa ülkeye maliyeti daha yüksek bir doktor mu? Hastanın kendine pek bir hayrı yokken, doktor birçok vatandaşa faydalı olma ihtimali yüksek biri.

    Madalyonun bir başka yüzünde ve herşey bir yana, doktor beyefendiler de hastalara daha itinalı davranmalı. Onları profesyonel tecrübelerini geliştirmeye elverişli birer deneme tahtası/hatta kobay görmemeli.

    ….
    İnsan hayatı ucuz bizde,
    Bazıları var, kuduz bizde!
    Ne kadar da bahtsız toplum!
    Hırsız, uğursuz, nüfuz bizde…
    ….
    Boşver karamsar olma, vazgeç!
    Umut dolu bir gelecek seç,
    Bunlar hayal! bir utopya mı?
    Silkelenmek yoksa, çok mu geç?
    …..

    • Sayın HB ilk cümlene bakılacak olursa nihayet “ulusal”lığı da bilince çıkarmayı başarabilmişsin, brawo, ha gayret!!!

      • ….
        Ha ulusal, ha milli,
        Varyanstır bu ikili,
        Birbirinden farkı ne?
        Yerli bunlar bes belli!

        Avrupa alafranga,
        Yerlisi alaturka!
        Bilince sor bakalım,
        Revaçta hangi marka?
        ….

  7. Beni Türk hekimlerine emanet ediniz
    Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
    İnsanı yaşat ki..
    Daha nice Ata sözlerimiz güzellik fışkıran niyetlerimiz var. Ama fakat,
    -Bezmi alem..
    -Ankara Atatürk hastanesi..
    Ve daha birçok müzik ile tedavi yerleri, yoldan geçenlere hizmet eden yerler, daha neler neler.
    Hepsini kapatsakta mı saklasak?
    Sonra şehir hastanesi açsak?
    *Kapatmadan mı şehir hastaneleri ni,
    *Semt polikliniklerini,
    *Sadece salgın hastalık ve aşılama hamile işlerine bakan sağlık ocakları mı açsak!!!?
    Ehliyet almak için, rapor vs işler için iyi hal kağıfı veren tabip!!!
    Kendisi iyi hal kağıdı almak! zorunda kalıyor ise eğer!!!
    Bu işi kurcalamaya değer🤗😠
    Not: kendi elinize hasta olduğunuzda şunları alın, evinizde bulundurun.
    ustura iğne iplik çekiç tornavida pense gazlıbez kalp kapakçığı yerine gazoz kapağı temin edin, akciğer yerine demirci körüğü..
    – kalp ameliyatını yakınınız evde yapsın,
    – diş çekim ve poseleni kanal ted.ni siz,
    – iğne iplikle dikişi uyuşturmadan siz yapın!
    Ne güzel olur değilmi?
    Hadi başlayalım yarından tezi yok!

    • Meslek fetişizmine, üniforma seviciliğe son!
      Hadi başlayalım yarından tezi yok!

  8. TEK-TÜK DEĞİL, GÜNDE 6-7 DOKTOR
    TTB verilerine göre yurtdışına çıkmak için son altı ayda 616’sı uzman olmak üzere1165 doktor iyi hal belgesi almış.
    Yani günde 6-7 doktor.
    Gerçek doktor diploması için malumunuz tıp fakültesini bitirmek, bunun için de üniversite sınavında ilk %1’lik dilime girmek, 6 yıllık çok zorlu bir eğitimden sonra, uzmanlık için çok zor bir sınavdan sonra 4-5 yıllık uzmanlık eğitiminden yani toplamda en az 10 yıllık bir üniversite eğitiminden sonra mümkün.
    Bu koşullarda yurtdışına çıkmak isteyen doktora “giderse gitsinler” diyene hiçbir doktor ruh sağlığı için “sağlam” raporu vermez.
    Bir de tüm sağlık çalışanlarına yılda ödediğin miktardan fazla parayı, tek kalemde 5li çetenin vergi bocunu silmede, yolcu garantili havaalanının ödemesinin 20 yıl ötelenmesinde kullanacaksın.
    Bir de sınırlı sayıda şehir Hastanesi’ne ödediğin para Sağlık Bakanlığı bütçesinden fazla olacak.
    Bir de Avrupa’da bir asgari ücretlinin reel alım gücü ülkemizdeki 2-3 doktordan fazla olacak.
    Sonuç olarak küpün içinde ne varsa dışarıya o yansır.
    Ruhunda cehennemi yaşayanlar, doktorundan hemşiresine, çiftçisinden esnafına tabii ki, cehennemi yaşatacak.
    Anti depresan kullanımı yıllık 55 milyon kutuyu geçmiş.
    Daha geçen gün bir doktor “gerçek diplomasını” yırtmadı mı?
    Ülkemizde işe yaraması için diplomanın illa ki sahte mi olması gerekiyor?
    Bu vesile ile hayatını kaybeden tüm sağlık emekçilerine rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
    Her türlü eylemlerini de destekliyorum.

  9. Medeniyetin magandalığı azaltması beklenir,maalesef böyle olmuyor; demek ki magandalığı ortadan kaldıracak ölçüde medeniyetimizi ilerletebilmiş değiliz. 13-14 yaşında üstünde okul kıyafetleriyle kız çocuklarının bile birbirlerine sinkaflı küfürler ederek şakalaşmalarına her şahit olmanın sonrasında medeniyeti ilerletme konumunda olması gereken eğitim sistemimizin magandalığın Nasıl önüne geçeceklerine dair bir eğitim modeli geliştirmesi gerektiğini artık sorgulaması gerektiğini düşünüyorum. Magandalık zihniyeti ve magandalar toplumun baş belalarıdır; ıslah gerekiyor. Islah için de düzeltme gayreti gerekiyor.

    • -Islah ile ne Z kuşağı nede ne olduğu henüz anlaşılamayan😠 mevcut kuşaklar düzelmez.
      — Eğitimde, Sağlıkta, Güvenlik (asker polis)’ te, inanç işleri ve devlet yönetiminde insanları ıslah etmek değil!..
      — Eğitmek, öğretmek, yönlendirmek, bilinçlendirmek, göstermek, uygulama ve hatta sonucu denetlemek!
      *Hem daha güvenli, daha kesin sonuç odaklı, hem de garantili bir hizmet olmaz mı?
      *Üstelik %yüz memnuniyet garantili 🤗

  10. Bazı insan kılıklılara doktor değil vetriner/baytar gerek. Doktorlara sadırıya karşı kanun çıkarmayanlara da aynı baytarlar bakar. Baytar hayvanlarla uğraştığı için onlara nasıl davranacağını bilir.

    • Tek parti diktatörlüğünün yaşandığı yıllarda Akif, zulüm altında inleyen halkı sevdi ve zalimlerin yüzüne tükürdü. Onun asaletini, vatan sevgisini, memleketi yükseltme davasını; imanını ve inancını, boyun eğmeyen karakterini irtica kabul etti devrin yönetimi. Düşünceleri irtica diye yaftalandı, ülkede iman ve inkar savaşları başladı. Ateist, inkarcı, tabiatçı eğitim politikaları benimsendi; okullarda 1929-1950 yılları arasında din eğitimi yasaklandı. O günlerde haddini bilmez biri, alay etmek için Mehmet Akif’e sormuş: -Efendim siz baytar mısınız? Akif, muhatabına tokat gibi cevabı yapıştırmış: -Evet, bir yeriniz mi ağrıyor?

    • “İstiklal Marşı bizim tarifimizdir” diyen şair ve düşünür İsmet Özel İstiklal Marşı Derneği’ni 6 Şubat 2007 tarihinde kurdu.

  11. Ülke ülkelikten çıkmış, insanlık kalmamış.
    Doktora Allah Rahmet eylesin. Sevenlerinede Rabbim sabır versin..

    45 sene oluyor hastahanede filim çektirmiştım çıkmasını bekliyordum. Orda filimlere bakan doktor birisinin mide kanseri olduğunu görünce nasıl üzülmüştü doktorun o hali halen daha gözümün önünden gitmiyor. Hasta gelip neticeyi sorunca “Üzüntüsünü belli etmeden iyleşiyorsun 3 ay sonra konturol gel demişti.”Hasta gelmeden önce adamcağızın 2 haftalık ömrü kaldığını söylemişti.

    Ben ABD ve Kanada doktorları ile Türk doktorlarını mukayese edecek olursak aralarına dağlar kadar fark var. Bilgi konusunda mukayese edilemigecek kadar Türk doktorları bilgililer

    İşte bizim halimiz bu Elle tutulan tek başarılı kurum sağlık kurumumuz o kurumun’da canına okuyoruz.
    Hakikatten 24 sene önce Türkiye böyle değildi..

    • evet ya bu kadar bilgi kirliliği yoktu. İnternetten kara cahiller her akıllarına geleni yazmıyordu. !

      • Sn. A Melik! Kendinizi tarif etmek için benim yorumumun altina yazmanıza gerek yoktu.
        Sizin gibi kula kulluk edenleri herkes biliyor ve göriyor.

  12. DOKTORLARA RAHMET AMA UYUMADAN

    Aynı gün içinde bir avukat da görevi başında öldürüldü. Hiç duydunuz mu? Hatta görevi başında öldürülen darp edilen avukatlar doktorlardan kat be kat daha fazladır. Amacım ölümleri yarıştırmak değil sergilenen iki yüzlülüğü vurgulamak. Nicedir trol piyasası doktorlarımız üzerinden siyasi algı peşinde. Bütün yazarlar konuyu cani bir katil tarafından işlenen cinayetten başlayıp eğitim aldığı ülkeyi kötüleyerek yeni ülkelerini öven doktorlara söylenen söze getiriyor. Türkiye kaybetti, bokunda boğul Türkiye diyerek sırıtarak hava alanında poz verenlere ne diyecektik.
    Neyse orta Amerika doktorlar üzerinden yürüyor bunda da başarılı olamazsa belki avukatları hatırlarsınız.

Yoruma kapalı.