Gazeteciler Vilnius’tan olumlu izlenimler taşıyor.. Yarısı gerçek olsa razıyım…

37
Foto: Hürriyet'ten..
Reklam

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve yanındaki heyet, NATO Zirvesi sonrası Litvanya’nın Vilnius kentinden ülkemize döndü. Dönüş yolunda uçakta bulunan gazetecilerle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın paylaştığı görüşler, zirvenin ülkemiz açısından her bakımdan başarılı geçtiğini gösteriyor.

Kendim de geçmişte cumhurbaşkanları ve başbakanlara dış ziyaretlerinde eşlik ettiğim için bilirim, devleti temsil edenlerin yurtdışı gezilerinin hepsi önemlidir ve hepsi başarılı geçer.

Gerçek anlamda ‘başarı’ ziyaretler sırası ve hemen sonrasında anlaşılmaz; temasların getiri-götürü hesabı için üzerlerinden bir süre geçmesi gerekir.

Kendi hesabıma şunu söyleyebilirim: Vilnius’tan Türkiye’ye taşınan haberlerin yarısının bile gerçek olmasını büyük başarı olarak kabul etmeye hazırım.

Nedenini yazayım:

Türkiye AK Parti iktidarının ilk döneminde -2002 ile 2012 arasında- hem içeride hem de dışarıda önemli ilerlemeler kaydetti. Ekonomide çoğu göstergeler olumlu geliştiği gibi, kişisel olarak da refahtan yararlanıldı. En önemlisi de, kronikleştiği düşünülen ciddi sorunların hakkından gelmenin yolları arandı.

Dışarıyla ilişkilerde de ‘örnek’ bir 10 yıl geçirildi. Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik müzakereleri o dönemde yürütüldü. AB müktesebatına uyum için birbiri ardına yasalar çıkartılmaktaydı. Komşularla sıfır sorun ilkesi, her tarafı düşmanlarla çevrili bilinen bir ülkeye güven aşıladı. ABD ile ikili ilişkiler, başlarda ufuk karartan 1 Mart tezkeresine ve subaylarımıza çuval geçirilmesine rağmen, dönemin sonuna doğru, gerçek anlamda ‘stratejik ortaklık’ zeminine kavuşturuldu. Orta Asya’dan Adriyatik denizine uzanan ve Ortadoğu’yu da içine alan geniş coğrafyada, Türkiye, ağzına bakılan bir ülke haline dönüştü.

Korkudan ziyade hayranlık uyandıran bir ülke…

Reklam

Son 10 yıl ilk 10 yılın görüntüsünü unutturacak kadar farklı oldu. Menfur bir darbe girişimi bile yaşandı son 10 yıl içerisinde.

İlk 10 yılın demokratik kazanımları sonraki 10 yılda yerlerini kişisel ve kitlesel sorunlara bıraktı.

Bugün hayat pahalılığı derinden hissedilen, adalet mekanizması güvenilmez hale dönüşmüş, demokrasisi sorunlu bir ülke görüntüsünde Türkiye.

Vilnius’a gidene kadar Türkiye denildiğinde gündemi teşkil eden birinci madde bile son halimizi özetlemeye yetiyor: Terör… Terör ve terörist kavramlarına bizim yüklediğimiz anlamları paylaşmadığı için İsveç’in NATO üyeliğine itiraz eden bir ülkeydik. 

İtirazdan Vilnius’ta vazgeçtiğimizi açıkladık açıklamasına ama kavramlara yüklediğimiz anlamla ilgili iddiamızı halen sürdürüyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüş yolunda, gazetecilere, görüştüğü liderlere iletişim başkanlığı tarafından hazırlanmış dört kitabı hediye ettiğini “Bu eserlerle tarihe not düştük” ifadesiyle aktarmış. Kitapların isimleri şu: İnsani Yardımda Türkiye Modeli, Türkiye’nin NATO’ya Katkıları, Türkiye’nin Terörizmle Mücadelesi ve Lider Diplomasi…

Bu kitaplar, çoğu aynı zamanda AB üyesi de olan NATO’daki müttefiklerinin liderleri gözünde, Türkiye’ye ‘Avrupalı’ olma iddiasındaki bir ülke görüntüsü kazandırmaya yarar mı dersiniz?

AB ile müzakereleri yeniden başlatmayı amaçlayan, hiç değilse gümrük birliği antlaşmasını ülkemiz lehine güncelleme ve/veya vizesiz serbest dolaşım kolaylığı kazanma süreçlerine yol almak isteyen bir ülkenin bu iddiasını başka özelliklerini ön plana çıkartarak muhataplara aktarması beklenirdi.

Reklam

Muhataplar bunu beklemişlerdir.

Halkın oylarıyla seçilmiş bir milletvekilinin cezaevinde tutuluyor olması…

Kanun hükmünde kararnamelerle görevlerinden edilen insanların varlığı… 

Avrupalı ülkelerin ceza yasalarında bulunmayan maddelerle mahkum edilmiş tutuklu ve hükümlülerle dolu cezaevleri…

Medyanın tepesinde asılı duran hürriyetleri kısıtlamayla sonuçlanması kaçınılmaz ceza maddeleri ve onları hiç çekinmeden uygulamaya hazır bekleşen kurumlar…

İnsanların en doğal sosyal ihtiyaçlarını karşılamak üzere düzenlenmiş etkinliklere baskılarla engel olunması…

Bunlar ve daha niceleri, önümüzdeki beş yılda da AK Parti tarafından yönetilecek olan Türkiye’yi, dışarıdan bakanların gözünde, ilk 10 yıl gibi mi, yoksa son 10 yıl gibi mi mütalaa edilecek bir ülke olarak algılanmayı getirecektir?

Vilnius’ta görüşülen kendilerinden olumlu izlenimler alındığı aktarılan liderler ile onların ülkeleri gözünde?

Soruya cevap ararken dönüş yolunda verilen mesajlar arasında bir cümleye rastladım, onu da paylaşayım da bu yazıyı fazla uzatmayayım: “Avrupa Birliği’nden göreceğimiz olumlu çalışmalar neticesinde biz de verdiğimiz sözleri hayata geçirmek için çalışmalara başlarız.”

Bu konuda tavizsizmişiz.

Önce biz değil, bu söze göre, Avrupalılar bir şeyler yapacak…

Göreceğiz…

ΩΩΩΩ

Reklam

37 YORUMLAR

  1. “H.B.
    13 Temmuz 2023 De 10:18
    Sn Muzaffer Sever, yahu bu kaç sefer! Ayakların yere bassın hele bir. Muhakemen, önyargıların epey kelepir. İfadelerin baska kalıp sanki kulaktan dolma. Realiteden bu kadar uzak olma!

    Öncelikle nefesi kokan kilit ülke olmaktan kurtar kendini. Stratejini öncelikle bilim, teknik ve ekonomik gelişmelere yönelik geliştir. Etin budun yerine gelsin, o bazda dengeler kendiliğinden oluşur zaten. Format mı atıyorsun? yoksa kendini NATO’dan attırmağamı çalışıyorsun? Hele de şu “kendileri ölüm döşeğinde” ifadenin gerçekle bir alakası olsa “hüsnü kuruntu!” demiyeceğim. Kendince belki bir şahasersin. kusura bakma dünyadan bihabersin!….

    Bu ülke gelişmişlikte arzulanan bir standarda ulaşacaksa, disiplinle çalışarak kendini ispat etmiş oluşmuş standardlara göre kendine çeki düzen vermek zorunda. AB coğrafyamıza en yakın önemli bir standard. Hristiyan klubü olarak görenlere rağmen çoğulcu, hak-hürriyet ve adaletin hüküm sürdüğü ülkeler topluluğu, örnek bir model. Kendini geliştirerek, dostluk ilişkilerini geliştirerek entegre olmağa bak. Bu AB’nin kulu-kölesi olmalısın demek değil.

    Yorumu Cevapla
    Hedef-2028
    14 Temmuz 2023 De 16:38
    Sayın hb, papa hazretlerinin eşcinseller için nikah kıydığı bir avrupa topluluğuna “hristiyan kulübü” demek biraz abes olmuyor mu?
    “Kendini geliştirerek, dostluk ilişkilerini geliştirerek entegre olmağa bak.” derken umarım avrupa birliğindeki “cinsiyet seçme özgürlüğü”nü de standart olarak kabul edelim filan demiyorsunuzdur?

    Yorumu Cevapla”

    • Seçimlerden sonra “H. Gayret” gitti geleceğe keyfi bakan uyanık üslubu kaldı gibi bir durum sezinliyorum! Yorumu Cevapla deniyor! Bir iki laf ettik müşteriler çoğaldı. Herkes parmak kaldırmağa başladı laf yetiştirmek te zaman meselesi (bu hafta 1-2 gün izinliydim). Konuyla ilgili düşüncelerim şöyle (cevap bekleyenler de bu ara umarım nasiplenmiş olur):

      Allah (cc), Kuran’da birçok ayetleriyle “Benim Düzenim Çetin’dir” buyuruyor. Anlayana derin mesaj ve anlamlar yüklü bunda! Bu ilahi plan ve düzende İnsana bahşedilen “hür irade ve nefs” başbaşa olunca dünya hayatındaki devasa ayrıntılar çerçevesinde o değindiğin “tercih ve akibet” sahneleri de olacaktır. Tüm varoluş sahnesini kontrol edecek kabiliyetin yok. O zaman, öncelikle kendini kontrol etmeğe çalışacaksın. Benzer düşünenlerle güzelliklerle dolu sağlıklı kendi sahnelerini oluşturacaksın. “Bakın bu daha iyisi daha sağlıklısı deyip diğerlerine örnek olacak, özendireceksin. “Sahnede sadece benim istediklerim olsun, yoksa kırarım, ezerim yok ederim” düşüncesi oldukça bencilce bozguncu bir sahne. Nihai analizde, sahne sadece bunlardan ibaret değil. Her yaratıkta neticede eşya tabiatı da vardır. “Eşyanın tabiatında demekki bunlar da varmış deyip” kabulleneceksin. Bazı haller nefsini kontrol edemeyen, zaafiyetlerini nesiller boyu besleyenlerin genetiğine geçer.

      Papa efendiye bakma sen. Kendisi iyi insan olsa da Dünyanın birçok ülkesinde papazlarının, Klisenin düştüğü rezalet hallerinden sonra bu noktaya gelmesi sürpriz değil. Her halukarda, herkesin herşeyi onaylama zorunluluğu yok. Nitekim, hristiyan klübünün kliselerinden resmen ayrılan hristiyanların sayısı bir çok ülkede epeyce artışlar gösterdi. Haberlerde rast geldiysen durumu onaylamadıklarını şiddetle gösteren hristiyanlar da var, hatta. Sen müslümansan, Allah’ın faydalı işler peşinde koşan şuurlu kulları arasındaysan değindiğin gruplar seni çok ırgalamamalı. Allah rızasına uygun, “Akıl*İman Sentezi’yle devasa gelişmiş bir ülke olmuş olsaydın zaten alternatif daha hoş sahneler üretebilirdin. Dünyayı “Bilim-Teknoloji” araçlarını kullanarak kendin sahnelendirebilirdin. Bunu beceremedin! Buna rağmen, mevcut şartlarda elinden geldiğince örnek olmak zorundasın. “Allah’ın Çetin Düzeni”nde hedefin eşref-i mahlukat ölçüsü.

      Batı kayıtsız şartsız gelişimine odaklanan her cins insandan faydalanmağa bakan bir çark kurmuş, on yıllarca önce. Misal, Amerika’yı Amerika yapan insanların alt yapısına bak. Kayıtlara göre yedi ırk ve 400-500 etnik kültür/hayat tarzına “İstediğim gibi kalifiye isen (moloz değilsen), gel buyur! Bu diyarda sana da yer var. Yeter ki çalış benim refahıma katkıda bulun” politikalarıyla bu entegrasyon çarkını döndürüyorlar: Yani, bu klasik anlamda “Böl yönet” değil, zaten bir sebeple bölünmüşleri, farklı düşmüşleri şans vererek birleştiren bir sistemle sinekten dahi yağ çıkarırcasına herkesten faydalanma yoluna giderek! Umarım yazdıklarım faydalı olmuştur!

  2. 35 YIL
    İlk F-16nın tamamının montajı 1988 yılında ülkemizde yapılmıştı.
    Şu anda bu uçakları alamıyoruz.
    Uluslararası itibarımızın geldiği durum bu.
    Size bir soru sorayım:
    Bugün BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine aday olsak kaç oy alırız?
    30 mu? 20 mi?
    İnsan hakları ve hukuk ekseninde bulunduğumuz günlerde 152 oy almıştık.
    Artık ne yapsalar boş.
    Hukuka dönme ihtimalleri sıfır(0).
    Çürük tahta çivi tutmaz, yıpranmış don yama tutmaz.
    Artık “Takke düştü, takiyye ortaya çıktı.”

    • Hayret yaa! seçimleri kaybettiniz ama ders almak yok! Elinizde çekiç boşa çivi çakarsanız tahta sağlam olsada bi işe yararmı?

  3. Bakın AB ye hoot dedikmi hepsi sıraya girer.
    İsveç Yüksek Mahkemesi çok manidar şekilde bugün aldığı kararla, Erdoğan hükümeti tarafından Bylock adlı uygulamayı telefonlarına yükledikleri için terörist (“Fetö” üyesi) oldukları iddiasıyla Ankara’ya verilmesini talep ettiği iki kişinin iadesini kesinkes reddetti.

    • Hayret yaa! şu yoruma bak! sinekten yağ çıkarmakta üstünüze yok! ilişkisiz olayları nasılda kendinize yontabiliyorsunuz. İsveç Yüksek Mahkemesi o kişilerin bylock adlı uygulamasını telefonlarına neden yükledikleriyle ve gocunacak bir yaraları yoksa neden ülkelerinden kaçtıkları konusuyla ilgileniyormu dersiniz?

  4. ”Göreceğiz..”
    Yazar kankasi abdullah gulun de cb oldugu akp ninin ilk 10 yilini yere goge sigdiramiyor hani neredeyse sunu diyecek yazar bi iki yil daha devam etse o 10 yillik surec avrupa birligine girecektik… Iyi guzel hosta koskoca 10 yilda niye giremedik peki madem hersey cok superdi?
    Gorecegiz diyir yazar..
    Gore gore bir hal olduk yillardir..avrupa birligi uyeligi ne zaman gundeme gelse yazarin da kankasi eski cb abdullah gul’un yillar onceki o meshur konusmasi geliyor aklima..yotube da hala var..ez cumle sunu diyordu a. Gul agzimizla kus tutsak bizi uye yapmazlar ve yapmayacaklar da netice de avrupa birligi bir hristiyan birligi bosuna hayal kurmayin taviz de vermeyin..evet abdullah gul mealen bunlari ta 95 te mecliste bagira bagira soyluyor idi.

    Onlar alacakmis gibi yapiyor bizde girecekmisiz gibi yapiyoz.. 🙂

  5. “….Bu konuda tavizsizmişiz”…

    Yani, bizimkiler adamların yıllar boyu gıdım gıdım büyük titizlikle geliştirdikleri standardlarda taviz vermelerini bekliyorlarsa bu çok büyük bir yanılsama, tarihi bir gaflet!.

    Oysaki, AB’de Türkiye’nin üyeliğine destek veren tarafsız önemli yetkililer Türkiye’nin terör konusundaki hassasiyetlerinde, özellikle darbe kalkışmasının bastırılmasında haklı olduğunu kabul etmekle Erdoğan Türkiyesine yeşil ışık gösterebilirler. Kıbrıs ve Yunanistan’ın negatif tutumunu bile bir şekilde nötralize etmenin yollarına bakabilirler. Türkiye’nin AB’ye entegre olması konusunda kendisi azimli olduğu sürece daha iyi bir gelecek için bir ümit vardır. İktidar gelecek nesillerini samimi olarak düşünüyorsa bu azmi göstermelidir. Aslında, bu azmi gelecek nesillerine borçludur. Tabi bu “Akıl*İman Sentezi”ne göre böyledir!

    Girebilirsek birçok bakımdan AB’ye katkımız olabilir. Çocuklarımız aynı kulvarda onların çocuklarıyla rekabet edecek yetenekte yetişir.

    Batı, kapitalist uygulamalarının yanısıra Bilim-Teknoloji alt yapısının verdiği rahatlık ve güvenle Çin’e eşsiz fırsatlar ve büyük bir şans verdi. Ticari üretim ve ekonomik alanda Batı’nın büyük katkısıyla Çin son 20 yılda hızla gelişti. Alt yapısı sağlam aynı Batı yanı başındaki ve NATO üyesi Türkiye’ye neden yardımcı olmasın? İyi bir diyalog kurularak ikna elçilerinin gayretleriyle pekala olur. Ancak, Türkiye bu konuda bir takım şartlar ileri sürmeden üzerine düşeni yapmalıdır. Bugünkü stabilize durumu önceki yılların belirsizlik ve risklerine kıyasla buna daha müsaittir. Sn Erdoğan’ın bu yönde diplomasi hamlesini bu düşüncelerle önemsiyorum. Ülkenin önüne potansiyel bir fırsat çıkmış olabilir. İç siyasetteki muhalefet de bu konuda iktidara destek ve yardımcı olmalıdır. İç siyasi çekişme ve dar görüş açılı hesaplarla bu fırsatları değerlendirmeyip takoz olmağa çalışırsa yazıklar olsun! Tabi bu “Akıl*İman Sentezi”ne göre böyledir!

    • Akıl iman birbirine zıt iki kavram. Böyle bir sentez ne zaman vuku bulmuş da neyi başarmış.

      • Sn Averroes aradığınız yanıt “Akıl ve İman”dan ne anladığınıza bağlı. Konuya epey önceleri değişik şekillerde girmiştim. Kulakları çınlasın bu sitede yorumlar yazan saygıdeğer yorumcu didem hanım da bu sentezi sorgulamış ve oldukça pozitif bir şekilde anlamıştı sanıyorum.

        Sizin nasıl anladığınız biraz belirsiz. Öncelikle, “iman” dendiğinde “tüyleri diken diken olan biri” misiniz onu söyleyin. Konuyu kolayca anlatabilmem için bu ilk reaksiyon/refleks önemli.

        • Siz ortaya anlatın veya şu görüşe göre anlatın; “iman akıl ilişkisinde imanın her meselesi akıl ile anlaşılamaz. Böyle meselelerde sorgusuz iman etmek gerekir, zira iman mutlak teslimiyeti gerektirir. tecrübeye dayalı imani meselelerin tecrübesi beklenmez. zira çoğunluk imanın basit meselelerini bile akletmez”

          • Baran efendi: “şu görüşe göre dediğin şekilde anlatırsam” işin orjinalliği pek kalmaz. Kuran’da geçen “akledemez misiniz?” “teslimiyet” türü ifadeler zaten beklenen “sentezi” içermiyor mu? Çoğunluk basit meseleleri bile akledemiyorsa, ilgisiz kaldığından olabilir. Bundan ilgisiz bırakan sistem sorumludur. Diyanet ve kuranlar sorumludur! Öncelikle hesap verecek te onlardır…

        • Aksine inançlı biriyim, müslümanım. İslam tarihinde pek çok acı olayların yaşanma sebebinin, inancın düşünce alanına çekilmesi olduğu kanaatini taşıyorum.
          Ayrıca hakikaten akıl ve iman nasıl olur da sentezlenir. Biri düşüncede, diğeri duyguda..
          Konu çok kapsamlı bu kadarla yetineyim. Saygılarımla

          • İnançlı biri olman beni sadece sevindirir! Selam olsun samimi inananlara!

            “Duygu”nun kökü icraatın motoru niteliğindeki ruhtur. “Akıl” planlar, tasarlar, icraate koyar. Realiteyi tüm melekelerinle “duyacaksın!” aklın rehberliğini duyacaksın. Kuran’da gayet açık, Allah (cc) insanı hayatı renklendiren potensiyel yetenek ve duygularla, akılla donatmıştır. Nihai analizde veya amiyane tabirle zurnanın son deliğinde “Aklın” rehberi “İman”, İmanın rehberi de “Akıl”dır.

            Kainat hiçbir zaman sahipsiz değildir. Din ve tanımladığı İman hiçbir zaman sahipsiz değildir. Sorumluluk alan “İnsan”, hesap sorulurcasına hiçbir zaman, sahipsiz değildir.

            Daha önce bir fırsata değindiğim gibi “Akıl*İman Sentezi” tek başına izole “İman”dan ve tek başına izole “Akıl”dan üstündür.

            Ezbere iman da imandır, ezbere akıl da akıldır ama aklımızı iman temelinde kullanamazsak çelişkiler yumağı, şeytanın oyuncağı olmakla karşı karşıyayız ve bu şekilde hayat “dünyalık” olmakla sınırlı kalır. “Akıl*İman Sentezi” bu dünya ile sınırılı değildir. Eşref-i mahlukat seviyesine çıkarır. Bu kapasitede her ikisini de hakederek kazanmanın anahtarıdır.

            Pratik hayatta, özellikle eğitim/öğrenimde başarı örnekleri yok değil, motivasyon titizliğine bağlı. Batı’daki en iyilerle rekabet edebilecek düzeye gelebilmemiz zor değil!..

        • “İNANÇ” başlığı altında konuya girilirse, aklın kullanılması mı önce gelmeli, yoksa itaat ve tam teslimiyet mi?
          gibi yada hangi inanç? sorusunu da ekleyerek…🤗
          Bu işin içine bir girdin mi çıkamaz kimse😯. Örneğin, akıl iman sentezini tüm yaşama uygulayacağım diye çıkarsan ortaya, öbürü çıkar zembilden der:aklını kendine sakla😂.
          Beriki der:faiz ile ekmek değil beton alırsan!!, haramı ucundan tırtıklarsan!…
          bak yok sonu bununda!
          Uygulamalı alnı secdeye varan kısmının nereye vardığı yarın yıldönümünde!..
          Beklenti, şeriatla yönetilsek bir ahhh varyaaa!! ya getirecek lakin,
          Mevcut durumunu muhafaza edersen öp başına koy derim ben🙂.

          • Öyleyse, siz de anlayabildiğiniz kadarıyla, alelade bir şekilde aheste çekin kürekleri, mehtapta emojileriniz de size eşlik etsin, emi!

  6. Hayır olamaz dediğimize evet dedik..ama meclisde hayır diyebiliriz..o zaman onlar özel görüşme yaparlar bizimle… herhalde muhatap alınmayı zafer olarak görürüz….

    • YPG/PYD ve FETÖ terör örgütleri ilk kez NATO belgelerinde yer aldı.
      NATO bünyesinde ilk kez Terörle Mücadele Özel Koordinatörlüğü kuruluyor.
      Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, vize serbestisi, Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci yine aktif hale getiriliyor.
      Bunlar elimizdeki kartlar.
      Evet, İsveç’e yeşil ışık yaktık. Ama ön protokol ile iş bitmiyor. Nihai kararı TBMM verecek…
      Türkiye verilen sözleri, elindeki kartları değerlendirecek.
      Meclis ekimde açılıyor. Olur mu, olur. Biz dediğimizi yaparız.
      NATO, AB ve özelde İsveç sözünü tutanlardan olursa ekime kadar…
      Olmazsa Stockholm’e kadar!..

  7. Türkiye’nin kazanımlarını, F-16 savaş uçakları ve kitlerinin ülkemize verilmesinin önünün açılması, AB sürecinde ilave desteklerin sağlanması, FETÖ ve PKK-PYD terör örgütlerinin uluslararası bir metne girmiş olması ve bunlarla mücadelede somut adımlar atılmasının taahhüt edilmiş olması, NATO bünyesinde Terörle Mücadele Özel Koordinatörü’nün atanması ve İsveç’le de benzer bir mekanizmanın oluşturulması şeklinde sayabiliriz. NATO ülkelerinden Türkiye’ye konulan silah ambargoların kaldırılması da ülkemiz için önemli bir kazanımlardır. Sonuçta Pisveç İsveç olur mu bilemem ama biz ne yapacağımızı biliyoruz.

  8. Türkiye’de acayip bir palavra mekanizmasi var.
    Avrupa birliğı Türkiyeyi değil kabul etmek aday adaylığını dahi iptal
    etmeyi düşünüyorlar.
    Bence bizdeki medya ülkeye ihanet ediyor.
    Gerçekleri değil yalanları servis yaparak halkı aldatiyor.

    Bizimkiler AB ile üyelik sürecimizi başlattık der demez, hemen AB den sert bir cevap geldi. O cevaba rağmen bunlar halen daha halki kandırmaya devam ediyorlarsa vay o ülkenin haline.

    • Bizde çok şey bi acaip,
      Kandırılmış kıtalar o kadar çeşitli ki, birini bırak öbürünü kucakla😡.
      Paranı poşete koy çöpün içine at diyor 2 saat geçmeden iş tamam!
      Yetmiyor, tüm malını mülkünü satıp onu da veren var!!!!😡😡😡😡
      🤔YAAA POLİSE GİTSENE ÖNCE😥🤬😤😡
      Bankalar %35-40lara varan faiz veriyor, oraya yatırmıyor parasını hırsıza bizzat teslim ediyor😯
      🤔azla da yetinmiyor!☹️
      Şunu kazandın vergisini de gönder diyor,
      Arabasını satıp KAZANDIĞINI SANDIĞI PARAYI ALMAK İÇİN ARABASINDAN DA OLUYOR!!🤬🤬🤬
      🤔yaa çevrende herkes egonomist olmuş herkes vergi hesabı yapıyor, bir sürü avkat müşavir muhasebeci var her yerde!!!!
      Akraba kesin var kerkeste en az bir tane;
      ONU ARAYIP TA SORSANA😱🙀
      Medyaya inanmıyorsan,
      Gaste tv toktik felan niye bakıyon öyleyse?
      Bu işte bir terslik var ama ne?🥺

  9. Var olan bir vergiye , yasa çıkartıp ikinci defa vergi koymak , devletin kesesinden millete ulufe ve rüşvet dağıtarak seçimi kazanmak sonra da onu iki misli olarak zorla geri almak .. say sayabildiğin kadar !
    Bakın bu vergi konusunda benim aklıma tam bir cin fikir geldi , valla
    bundan daha alası olamaz ,şiddetle tavsiye ederim ; evlilik vergisi !
    Neden olmasın , bal gibi olur !
    Genç çiftlerden daha çok , diğerlerinden daha az !
    Ha diyeceksiniz ki ulan her kuşu hallettin , bir hacı leylek mi kaldı !
    Valla haklısınız , benimki şeytanlık !

  10. Avrupa’yı bırak batı senin için kılını dahi kıpırdatmaz.
    Onlarda farklı bir algı, bakış açısı, kültür diye yutturdukları bir açmaz var. Çıkmayada niyetleri asla yok!
    Bizde cami içi hariç bir imam yada DİB’nın beni bir din leyin hele!..
    deyipte milyonlarca insanı arkasında el etek öper hale getirdiğini! getirebileceğini!.. düşündünüzmü? İnanırmısınız??
    Onlar inanıyor! 500 bangınot basmışlar (bozduramasınlar diye😂😂😂)
    Siyasetçilerin bizi düşürdüğü durum ise, onların bizi hep sömürülecek marabalar olarak gördükleri gerçeğini görmezden gelmemize sebep olması.
    Ne batıya ihraç ve alınan gelir!
    Ne de batının bize giydirdiği (ithalatımız) rakamlar üzerine tartıştırmazlar bile; sadece cep telefonu şöyle böyle 😡!!! (Arkada karpuz kamyonu??????)
    GERÇEKLER ACIDIR AMA SÖYLEYEN KAYBEDER HEP!
    BIRAKIN ACITSINLAR BIRAKIN CANIMIZ YANSIN BİRAZ, sonradan çıkmasından iyi dir.

  11. 4 yaşında bir yeğenim var, inatçı mi inatçı. Doğrudan bir şey yapmasını istediğimde kesinlikle yapmıyor. Ben de ona denemelerle bir şey yaptırmanın kısa yolunu buldum; sadece ona sen bunu böyle yapabiliyor musun diyorum. O da bana “hayır, ben onu öyle yapmıyorum” diyor. Ben de ona sesimi yükselterek tamam o zaman, böyle yapmak istemiyorsan yapma diyorum ve susup bekliyorum. Sonra o benim istediğimi kendi bildiği gibi yapıyor😂

      • Eğitirsek hiç bir şey yaptıramayız, o yüzden meşhur bir akpartilinin dediği gibi “bize cahil lazım”😂

        • Hem zaten böylelerini eğitmeye hiç gerek yok. Ülkeye hizmet etmesi için biraz daha büyümesini bekliyoruz. Büyüyünce onu ülkenin başında getirmek için “sen muhtar bile olamazsın” demek yeterli çünkü😇

  12. MENFUR DARBE GİRİŞİMİ tabirini hangi cesaretle kullandınız.Ağababanız kızmasın sonra,benden söylemesi. Ayrıca bu hükümetin,Cumhurbaşkanının %100 iyi yada başarılı geçen bir toplantı,seyahat yada icraatına dahi bravo diyecek biri olmadığınızı cümle alem bilir.

    • Ney başarılı geçti? Biden ne isdedi ise bizimkiler kuzu kuzu kabul etti.. Bence biraz yabancı basını takip edin.
      Onlar tarafsız ve emirsiz gerçekler ne ise onu yaziyorlar.
      Nato zirvesinde Türkiye istenen herşeyi kabul etti ve istediğinide alabileceğini zannetmiyorum..
      F 16 mi oluyot bilmem kaçlar. Biden şartli verebileceklerini söyleyince, esas onay verecek ABD millet vekilleri ve senetörler hayır diyeceklerini açıkladılar.

      • Yahu, F16yı alsak n’olucak? Cumhuriyet kurulalı beri askercilik oynadık da ekonomiye ve demokr asi ye ne kadar faydası oldu?

        F16 serisi en yeni teknoloji’ Bütün yeni teknojilerin riski büyük! Hele de bu konuda! Zaten, deneme uçuşlarında birkaç tanesi burnu üstüne çakıldı, belki haberiniz yok.

        En iyisi, kaç milyar dolar ödediysek faiziyle birlikte paramızı geri alma zamanı. Böylece ABD milletvekilleri ve senatörler (kimse artık) bu yeni teknolojinin günün birinde Komunist Rus Çarı Putin’in ve hatta Komunist Çin şebekesinin eline geçme endişesi de ortadan kalkmış olur (bu güvensizlik ortamında bu ihtimal azımsanamaz). Yani, böyle bir talep Biden ve ABD yetkilileri tarafından makul bulunur. Hatta bundan mutlu olurlar. Yıllardır paramız bağlı kaldı, öyle değil mi? Paramızı faiziyle talep edelim. Bu parayla 3-5 fabrika kuralım çok daha iyi.

        Tabi bütün bunlar “Akıl*İman Sentezi”ne göre böyledir!

        • Sayın hb “Tabi bütün bunlar “Akıl*İman Sentezi”ne göre böyledir!” diyorsunuz ama “F16 serisi”nden değil de F35 projesinden bahsediyorsunuz galiba?

          • Haklısın! Üstteki iki yorumda F16 geçince aynı rüzgara kaptırmış olmalıyım! Yeni teknoloji F35! Riski ve parası büyükçe. Paramızı geri alalım riski onlara kalsın.

            Bu arada, 2028’e şimdiden bu kadar iştah n’oluyor? Hedef belli de aday belli mi? Liderlik kadroları güç bela uzatmaları oynuyor! Gerçi Trump bizimkilerden de yaşlı…kendine has sebeplerle hala iştahlı!

      • Yorumum toplantılara kararlara F 16 lara değildi.FEHMİ KORU yaydı.Yabancı basından önce yazılanları iyi oku bence.Kuru kuruya KORU yu destelemek için yazma.

  13. Sayın yazar “Önce biz değil, bu söze göre, Avrupalılar bir şeyler yapacak…” diyor da,
    ne yani tam tersi mi olmalıydı?
    Tipik bir sömürge yarı aydını refleksi işte,
    can çıkar huy çıkmaz…

    • TAM YÜZ YIL ÖNCE…

      Son NATO toplantısı vesilesiyle “Bundan sonra memleketimize gelen ecnebiler, samimiyetle bizi esaretleri altına almaktan vazgeçerlerse, iyi kabul göreceklerdir. Kaldırılan kapitülasyonlar, Türk milletinin bir hezimeti neticesi değildi. Bu, Türkiye’ye zorla kabul ettirilmiş bir boyunduruk değil, Padişahlarımızın birkaç ecnebi devlete lütuf olarak takdim ettikleri bir hediyeydi.”

      (Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim 1923, Fransız Maurice Pernot’a verdiği mülakattan alıntıdır.)

Yoruma kapalı.