Bu hafta sonu futbol maçlarını televizyondan izlerken onlardan eskiden olduğu kadar zevk almadığımı fark ettim. Aslına bakarsanız ben maçları zihnimi 7/24 işgal eden siyasetle ilgili
Türkiye’de siyasi suikastlar dönemi yeniden başlayabilir mi? CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun böyle bir beklentisi var. İhtimal dahilinde görüyor böyle bir gelişmeyi. Buna karşılık, iktidar cephesi,
Din ile siyaset ilişkisi ve o ilişkiye dayanan çelişkili yaklaşımlar sanki günümüzün bir sorunuymuş gibi ele alınıyor. Siyasilerin din ağırlıklı söylemleri, din adına konuştuğu varsayılan
İster zamanında yapılsın ister tarihi öne alınsın, sonuçta her gün seçime biraz daha yaklaşıyoruz. İnsanların seçimi bekledikleri her hallerinden belli oluyor. Seçimle birlikte beklenen ise,
“Ufaktan araya mesafe koymaya başladılar” tespitimden alınanlar olduğu anlaşılıyor. Halbuki ortada alınmayı gerektirecek bir durum yok. Yaptıkları dünya tarihinde -ve bu arada Türkiye’de de- defalarca
Kamuoyu yoklamaları son zamanlarda giderek daha keskin biçimde iktidar cephesinden kaçışlar yaşandığını gösteriyor. Bunun sebebi de aynı araştırmalardan öğrenilebiliyor: Halkın şikayetçi olduğu konular doğrudan bireyleri
Erbakan Hoca, ileriye dönük, varsayıma dayalı konularda görüş açıklamasını isteyenlere “Şafii uleması böyle konularda görüş açıklamaya cevaz vermez” mukabelesinde bulunurdu. Tebessüm ederek… Ancak bizim görevimiz,
Dün akşamın neredeyse bütününü İstanbul’un Anadolu yakasında tevazuuyla ünlü sahil mahallesi Kuzguncuk’ta geçirdim. Hemen karşısında yer alan Ortaköy’e hayranlık ve gıpta ile bakan bir semtti
İktidar cephesi, ne zaman seçim konusu gündeme gelse, tarih olarak 2023 yılının Haziran ayını işaret ediyor. Yasal açıdan olması gereken de o tarihtir. Her iktidar
Yakın zamanlara kadar YouTube üzerinden yapılan yayınları hiç mi hiç izlemezdim; bir dostumun “Şuna biraz zaman ayır” diye gönderdiği yarım saatlik bir video her günlük
