Ne zaman üç kişi bir araya gelse hangi konu hiç gecikmeden gündeme taşınıyor?
Evet, bildiniz: Hayat pahalılığı…
Dünden itibaren hararet daha da arttı. Yılbaşlarında gelmesine alıştığımız iğneden ipliğe zamlara, şimdi yıl ortası zamları da eklendi.
En çok da yurtdışından getirilen cep telefonunu kullanabilmek için ödenen harçın bir çırpıda 6 bin TL’den 20 bin TL’ye fırlaması çeneleri düşürdü. Dün gece yürürlüğe girecek zamdan etkilenmemek için Gürcistan başta olmak üzere yakın ülkelere akın olmuş. Bu arada, harç başvurusu için internet de kullanılıyordu; yoğunluk yüzünden site ulaşılamaz olmuş…
“Vah, vah” dedim içimden…
Gülerek…
Beni güldüren ülkemiz insanının inanılmaz çelişkisi. Cep telefonu için yurtdışındaki mağazalara bin küsur dolar ödeniyor; bu arada tabii o telefonu almak için çıkılan yolculuğun da bir bedeli var. Yani, tek bir telefon, alıcısına, zaten yaklaşık 40 bin TL’ye mal oluyordu. Buna şimdi bir de 20 bin TL eklenince ortaya 60 bin TL gibi bir meblağ çıkıyor.
Cep telefonuna 60 bin TL ödemek…
Allah hepimize akıl fikir ihsan etsin.
O değerli cep telefonlarını üreten firmanın ülkemizde de mağazaları var ve orada da aynı telefon yaklaşık 60 bin TL’ye satılıyor.
“Yok, öyle değil, yine de 6-7 bin TL yurtdışı daha ucuz” dedi bir dost.
Dün Ankara’dan İstanbul’a karayoluyla intikal ettim. Yollar müthiş kalabalıktı. İki taraflı trafik hayli yoğundu. Bir dinlenme tesisinde aracımızı park edecek yer bulamadık.
Hem de benzine litre başına 2 TL’den fazla zam olduğu gün, onbinlerce kişi, aracıyla, şehirler arasında fink atıyordu.
Bunu bana birisinin anlatması gerekiyor.
En düşük memur maaşı 22 bin TL olacak diye şaşıran biriyim ben; bu nasıl olabilecek, para nereden bulunabilecek şaşkınlığı bu.
Memurumuz 22 bin TL maaş alsa bile hangi parayla 1 milyon TL’nin üzerindeki araçlardan satın alabilecek, aldığı aracın karnına bin küsur TL tutan benzini dolduracak ve seyahate çıkacak. Olacak şey mi bu?
Ama oluyor işte.
Olmasın mı? Olsun olsun da, benim bütün istediğim bunun nasıl olduğunu birisinin açıklaması…
Benim gördüğüm şu: AK Parti yeni dönemde en fazla şikayet edilen bir konuyu ekonomik kararlarla çözüme kavuşturuyor.
Neydi en fazla şikayet edilen konu? Gelir uçurumu değil mi? Bazıları çok kazanıyor, bazıları ise çok az. AK Parti bu konuda memurlar ve öteki çalışanlarda arayı kapatacak kararlar alıyor. Asgari ücret 12 bin TL’ye yakın oldu, en düşük memur maaşı ise 22 bin TL. Yüksek ücretliler ile maaşı yüksek olanlara asgari ücret veya en düşük maaş alanlar kadar zam yok, onların ücret ve maaşları yerinde sayıyor gibi bir şey.
Böylece, en fazla ile en az arasındaki fark, en az ücret ve maaş alanların lehine daralıyor.
Gelir uçurumu ortadan kalkıyor.
Emekliler?
Onlara da yüzde 25 zam yapılacağı açıklandı dün. Emeklinin şikayet edecek hali yok ya…
AK Parti seçimlerde oyu kimlerden, hangi kitlelerden alıyorsa onları kollayıcı bir ücret ve maaş politikası izliyor.
Öyle de olsa, asgari ücretle çalışan kesim eline geçecek para 11 bin küsur lira oldu, en düşük ücretli memurun maaşı 22 bin TL’ye çıktı diye sevinedursun, yeni ücret ve maaş ellerine geçtiğinde o paraların alım gücü, ücret ve maaşlarının zamdan önceki durumundan farklı olmayacak ki?
Asgari ücretle geçmişte ne alabiliyorsa bir işçi, ondan daha fazla şey satın alamayacak yeni almaya başlayacağı ücretle; en düşük maaşlı memur için de durum aynı olacak.
Daha önce ücret skalası yüksek olan işçiler veya iyi maaş alan memurların durumu ise eskisinden daha kötü olacak.
Emeklilerin halini ise hiç sormamak gerekiyor.
İyi de dün şehirler arası trafikte gördüğüm araçlar ile 50-60 bin TL’ye tırmanan cep telefonları alanları bu genel tablo içerisinde nereye yerleştireceğiz?
Hiçbir yere yerleştiremiyorum ben.
Aklım almıyor.
Zaten, biri bana anlatsın diye beklediğim de bu konunun açıklaması.
Bizim millet gerçekten de işini biliyor ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bizim milleti çok iyi tanıyor galiba.
ΩΩΩΩ