Kimi gazeteye göre bakanın kendisi istifa etmiş, kimisi ise bakanın görevden alındığı görüşünde. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bugün artık bakan değil; yerine yardımcısı bakan
Eskiden birkaç gün aradan sonra tazeliği hâlâ üzerinde bir yazı hatırlatılmak istendiğinde “Henüz mürekkebi kurumadı” denirdi. Bizim yazı bir gazetede yayımlanmıyor, o yüzden aynı deyimi
Türk siyasi hayatının en garip olaylarından biri 12 Mart (1971) askeri müdahalesi sonrasında yaşandı. Askerlerin kurdurduğu hükümet Başbakan Nihat Erim’in istifasıyla (17 Nisan 1972) düşünce,
Yazı hayatında 50 yılı geride bırakınca her karşılaşılan yeni olay daha önce yaşanmış hissiyle beraber geliyor. Hoş bir his değil bu. ‘Tükenmişlik sendromu’ deniliyor ya,
Ülkemizin uluslararası arenada giderek yalnızları oynadığı bir ortamdan geçiyoruz. En yetkili ağızlar da bu durumu kabullenip adını da koymuş bulunuyor: “Değerli yalnızlık”. Okuyalım: “Bazen bazı
Hükümetin en güçlü bakanı Berat Albayrak’ın bir çırpıda üstünün çizilmesi, bakanlığı terk etmek zorunda bırakılması, görevden affının kabul edilmesi acaba sadece ekonomi alanındaki performansıyla mı
Eşim dün sabah daha önceki günlerde de sorduğu soruyu yeniden yöneltti: “Rusya’daki anayasa değişikliği referandumunda son durum ne?” Vladimir Putin Rusya’da iki dönem cumhurbaşkanı olduktan
Yazmadığım günleri boşa geçirmiş değilim; tam tersine, yazmadığım günler, güncele takılmam gerekmediği için, daha önce üzerinde pek az durduğum konularla ilgili düşünme imkanı verdi bana.
Dün öğleden sonra bizden uzak mekanlarda yaşanan fakat bizi de yakından ilgilendiren iki gelişmeyi izlemek üzere televizyon karşısına oturdum: ABD’de Donald Trump’ın başkanlığını sona erdirebilecek
Stefan Zweig (1881-1942) yazdığı çok sayıda roman ve biyografi yanında içerisinde İstanbul’un fethine de yer verdiği tarihin dönüm noktalarına dair ‘İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar’ kitabının
